Ölüm, bazen hayırdîrğ Pa b YA | Hahızamda, yılların nedense, sil-| tanışıyarmuş İki kitap — çıkarttı. Mmeğe kıyamadığı bir çocuk bayahi | bana verdi: yaşar. Çocuk, diyorum. Kısa boy var. Hayır, Ufak boy, Ufacık vücut. O, mekadar başlansa, ve buyürse yine #eçocüksu: kalmağa mahkümdu. ©, kfber aile çocuğuydu. En yi, ağır kumaştan ismarlama — esvap diyiyordu. O tarihde; çocukların, gençlerin, yaşlıların sırtlarındaki esvap, «devrin» vüzera, vükelü, rical, hafiyeler, kalbur üstü dnl - kavuklar, biçare yüksek maaşlı Mnemurların bir «Üniforması: idi, Hep, dhazır: giyerdik. Arkadaşım, «Lem'i», — paşazade maiydi, beyzade mıydi? Bilmiyo - zum. Kibar çocuğuydu belki... Ki- bar çocuk olduğu muhakkaktı. — | O, ufacık vücudüne fpatıp uyan! asmatlama — esvabile şık çocuktu. #papyon» kravat takardı, ve ko - müşürken, balmumu parmaklarile gravatım düzeltirdi. O, «hareket halinde» — çocuktu. Prekos zektiların — inkişaf anları | belli olmuyor. O, sınıfta, «mütekâ- Mnil bir istidat» halinde idi, Hoca- lanı, onunla iftihar ediyorlandı. Sınıflarda, böyle parlak zekâli | Mmlebeler bulumması, sönüp zekâlı #elebeyi, malrvediyor, öktürüyordu. Ben, bu çocuğa düşman otmuş- tum, Çünkü, onun yüzünden mü- | temadiyen sıfır alıyordum. ©, piril piril zeki, piril piril şik, femiz aile çocuğu, benim, mütema- düyen sıfır almama sebep olan, ço- €uk, bir gün, yanıma geldi, yak- | kaştı. Ben doğdum doğalı, «Proleter» guhlu bir insanımdır. Fakat ki - barlarla da mükemmel arkadaşlık edebilirim. Benimle ne konuştu, masıl konuştu, ne konuştu. Bilmi - yorum. Bu çocuğun komuşma ekuvvet> i, göze bakarak konuşmaktı. Siyah halka gözleri, renksizdi. Renksizdi, diyorum, Çünkü, gözlerinin ren - gini hatırlryamıyorum, Hatırlama- a da #enkân yok. Çünkü. gözle - Finin keskin işığı, renkleri yakı - yardu. Ornu, sön gördüğüm günü hatır. hyorum. Babnâli - Ankara cadde - sinden çıkıyordum. Muharrir de- Biklim. Tatil günlerinde idi. Kim bilir, nereye gidiygadum? Koluma girdi. Uyamık yüründe, zekühin neş'esi vardı. Sınıfın. pek haylaz sayılmazsa da, en aylâk ta- lebesile, en «güzide: talebesi, kol kola vyürüyorlar, Gören aldanır, bende, lâğarlık war. Ağır ağır vürürken, © pırıl pı» İ zeki çocuğa, belki de, akıl öğre- tiyorum. sanan olmuştur. «Gayret: kütüphanesinin önüne gelmiştik. O, bana. mütemadiyen, aokuyacüğım.! ve eistifade edece- Bms! kitapları tavmye ediyordü *Gayre> kütüphanesine — girdi © yaşla, kitapçı Garbıs efendi ile | | N | kaba, dönek muhitinde, Sinemadan Madlen Duarina, Solony adlı bir. küçük köyde ve 1914 de doğmuştur. YAVUZ SULTAN SELİM Halifeler Diyarında 86 Yazaa : M SAMİ KARAYEL — Mutlaka okuyacaksımız, dedi. O, siki kitabee, akuduğumu pek zannetmiyorum. Yirmi küsur se- nedir, «Gayret» kütüphanesinin ö- münden geçerim. Garbis efendi Hle seltmlaşmam. Bezan, arkadaşlar- la, bilhassa Nizamettin - Nazifle, dükkânına girer, otururum. konu- şuruz, Yine, bir türlü, selâmh xa bahlı #hbap değiliz. *Lem'i», küçük yaşta, .Babnâli» ceddesi i tanıyordu. Ve benim. oküyor, takip ediyordu. Daha, lHisan bilmiyordu. Keskin zekâlar için, «cehalet> yoktur .n,şl reniverirler» Onu, « nun ölümünü duyduğum zaman, belki çok acımıştım. Buzgün, «Kurtuldu! Hiç acımıyorum. belki de Peki, yaşasa idi ne olacaktı? Bu, hassas, temiz, kibar cuğu; gazeteciliğin ve gare likten daha kirli kttapeslarm kirti, yine, öl- 1 kaybetmiş olde | meğe mahkümdu. * Düşünüyorum. Yaşamış olsaydı, «umduğu istidat» ın, bugünkü ha- Hni, yani, benim halimi görür de ne derdi? Ölüm, ont, bu sukuta hayalden | de kurtarmış oldu. <Ahret>, «<ruh» akirmın ermediği derm şeyler, Bu dünya ile öteki dünya ara - aımda, havadan bir ilişik varsa, bu çocuk, çok yaşamadığından, artık, kutmuk haline getirilen, iğrenç «San'al» sıgasına âsabını kaptır « madığından, bizleri ve mean zekâ- Sına zülmeden venileri görmedi - #inden mes'ut ve memnun ölmüş- tür. » Akılh, zeki çocuktur, demistim. Bizim gibi, yıllarca sürüne sürüne yaşayacak, aptal rm o7 atelyeye 1935 de Parise gelmiş, btr şapkacı dükkânında iki sene — çahştıktan sonra figüranlıkla smemaya nti - #ap etmiştir. İlk evvel Dögmeli Ra-| fail baba Lebonnar filmlerinde ©- güranlık yapmış. sonra «Mav: Tu- na> ve edünya sarılacak» filimle - rinden küçük birer rol almıştır. Bu filimlerde gösterdiği muvat-| fakiyet üzerine şöhret kazanmış. yesimleri afişler üzerinde görün - miye başlamıştır İşte bü suretle bir Danvel Dırw bir Mişel Morgan filim yapılmıyor. | Harp... Artık filim yapılmıyor. Madolen Solony tekrar — atölveye dönüyor. Acemi oğlan bölüğüne mensup yiğitler — Fotinlerin için, dedi. İhtiya - gn olduğu belh.. Maiyetindeki zabitlere dtne - reki — Katakoley Mehmet: Avlonyal Mohmetle Karabuloi Alıyı .| bozdu fırkasına maaşlı olarak, di- | ier Ücünü de şimdilik — manşsa harbeda; annız! Bir ay tare findaki talrm wİ gittiğini sonra bana bildiriniz. Karakolcu Hüseyini Sen di ni- terbiyelerinin na- ı — Kahramanlarım 4ai tebrik ederim. Ağrıboncü ve tırandazlar bahçe- nin nihayetimde toplanarak tanbur ve trampetleri başlarımda önle - rinde baş talerı muallimı ve iki rülüzüm olduğu halde önümüzden geciyorlardı. — Diğer #ki muallün kıslada kalmışlardı. Biri kıbç ta- limi vapan neferlerin yanıma gitti Diğeri de bizi yani beş neferi sağdaki binanin alçak bir. sak> “ğen telimi için ağrıbocculara tan- | muna götürdü e K A—__.»».Ma ZS z yıl. | larca sonra, okuduğum - kitapları üş!> diye duydum. O- diyorum. 'Türk edebiyatı, bir büyük istidadı,! Hayvanlara gösterilen alâka Londradaki hayvanat bahçesin- deki çeşit çeşit kuşlardan. hay - yanlardan İngiliz gazetelerimde her gün bahtedilmek âdet — olmuştur. Mikası olduğu görülür. Gene Lon- dra gazetelerinin — yazdığına göre harp çıktı çıkalı hayvanat behçe- ginin ziyaretcileri çok azalmıştır. Bundan — oradaki hayvanlar da | memnun olmasa gerek! Çünkü ken- dilerim görmeğe gidenler elleri boş| Miuniyordu. Şeker ve saire götürü- lüyor. kocaman filler hartumlarını uzatarak bımları alıyordu böyle zivaretçiler azalmış. | onbaşısı de beraberimizde bulü - | Buüyordu. Bir saai kadlar geçti. sonra, başı tıraşlı entarib siyah sakallı bir » anamin ilk di dersinde bulun - dük x İmamm ilk dersinde Allaha mirlere katt itaatten bahsetti Ertesi sabah, talime çıkmadan evvel ağrıboz tüfeğine kavı nasıl koyarlar olduğunu öğrenmiştim. Artık acemi oğlan tölüğüne ga- miştimi. Küçük talımler yapmakla beraber din dersleri de okuyor - dük. Aradar üç ay geçmişti. Bir cu- ilk dela olarak Mehmet, ben ve Ali ocaktan izinli çıkıyorduk. Ali bizden ancak on beş gün donra müslüman olmuştu. Müsküman olmak için zorlamı - yarlardı. Hepimiz muhitin tesiri altmde kalarak yavaş yavaş müs- / Hüman oluyorduk. Çünkü okuyucuların büyük bir a-| Şimdi | Paris, Alman işgali altında yine eğlenceye daldı. Fakst varsa, barlarda, kafe şantaularda çıplak kadın revülerinin bemen bomcu kaldırılmış olmasadır. Şim di bunun yerine tuvaletleri daha kapah artistler sahmeye çıkmaktadır. O kadar ki Paris sahneleri, gümdi bundan elli sene evvelimi ha tırlatmaktadır. ma gunü sabah namazından sonra | bir farkı Bu da yeni bir san'at İçimizden hangi birimiz, haye - tımızda yediğimiz bir yumrukla, gözümüzün etrafının mosmor ke - silmediğini iddis edebiliriz. Belki bizde boks o kadar umumileşme - diği için. bu iddiada — bulunanler olabilir. Fakat Nevyorkta değil, O- Tada az çok herkes boksör.. Bu vaziyeti iyice - gören Nev « yörklu bir berber. morarmış göz- lerin tedavisi için bir enstitü aç - mıştir. Ancak kendisince malfım a lan bir ilâç sayesinde, gözün etra- | | fındaki marluğu on beş dakikada tedavi ediyormuş — Bilhassa milli bayramlarda ve seçim günlerinde kazancı çok fazla oluyormuş Çın ona elbise vermemişlerdi. Hattâ para da vermemişlerdi. Es- ki ve yrtık ayakıkapları ve elbise- lerile çak fena vaziyetle idi. Be- linde pis bir kuşağı takılmaş bir biçaktan başka silâm da yokrtu. l Zavallı harbedar sangı bizim uşa- | z gibi idi. Bizim parlak kılıçlarımz, tnç- tan yapılmış eilâli tokalarımız, ber taraf işleme kuşaklarımız. te- miz bir kavuğumuz, zarif ayak - kaplarrmız vardı. Herkese bir ye- niçeri yoldaşı olduğummuzu günte - rebiliyorduk. Acemi oğlan bölüğüne mensap babayiğitlerden olduğumuz belli idi. Ben, ikide birde kılıcıma ba - fayordum, |Biraz da Şaka Paris yine eğlenceye daldı Böcek yiyen adam Vaşingtonda Persi Vilbur ismin-| de birisinin şimdiye kadar geçen bütün hayatı müddetince, 10000 'at edinmiş, su firmasında çalışmaktadır, Baz: müşteriler şişelerin içinde böcek g vndikle e dava açıyar - | sile firma aley larmış, Persi Vilbur mahkeme huzu « runda, şişelerde bulunduğu iddin edilen böcekleri yiyerek, hiçbir sn-. retle zehirlenmediğini isbat etmek Ca İnsanı öl yemek mec - Kendi miştir. ime karışmayı Bir domates atana 5 dolar Holi makla bır | vardır. Fa zife de Artık bi bu İşte o ihtısas sahibi ol eden bile, me: betler kaydetmektedirler. şurası var: Her domates atışlarında 5 dolar kat kazanıyorlar İkı domatı Dunyının ea bBüşük Dünyanın en zengin kütüphane- | si, Parıstek! i kütüphane» 8,000,000 cilt kıtap vardır. Sonra sırasile Vaşingtön Yü hanesi (3.000.000), Nevyark k hanesi (2,600.000), Londra hanesi (2,600,000), Kembriç tüphanesi (2.200,000) — Holandada Gravenbge kütüphanesi (2,090,000) Berlin — kütüphanesi (1.7004K0), Münih kütüphanesi (1.300,000)... ... & Mektup zarf)arı mazı mübürle mühürlenirmiş * İspanyollar perşembeyi uğur- suz gün sayarlar. Bugünde hiç kimse evlenmez * “Annam» da erkeklerle ka - dinlar aym kıyafettedirler * Bilârda oyunu 1572 senesinde bır Pransiz tarafından icat olun « muştur, * Nikel yalmz Amerikada, Ye- nikaledonvada ve bır de Alman - yada bulunur, * Küremizde yaşıyan insanla « rin yüzde kırki ziraatle uğraşır. *& İlk Banka milâttan 600 sene evvel Babilde tesis edilmiştir. v İnsan havasızlıktan 5 dakika- da, susuzluktan 1 haftada, uyku - suzluktan 10 günde ölür. Dehâkâr Yıldız Belimdeki silâiıma ve ayağım - dakı poturuma göz gezritrerek gu- rurleniyordum. Hele başımdaki kavuk beni bösbütün iri ve hey- li bir hale getinmişti. —— | ND | | | kütüphaneleri nerede | i | denanma kumandanı sirf elkârı | Ik dela olarak| 1839 da kullanılmıştır. Ondan ev- | vel mektuplar bükülerek bir kır - | | 'Deniz Fedaileri | OSMANLI - İTALYA HARBİNDE TRABLUS GARB ve ADALAR MUHAREBESİ Hlrablasta teşrınevvel muharebeleri Çünkü Persi Vilbur bir madeni | Yâdia - 1 No: 41 — Sebebini arzedeyim: Düşman doönanması şimdi Trablus ve Bim- gazinin işgalile uğraşmakta, Ak- denizin garp ve cenubu garbi mın- takalarındaki — ticaret yollarını kontrolla meşgul bulunmaktadır. Binacnaleyh bu vaziyet karşı sında bütün kuvvetile hücum ede- zek bir metice alamıyacağı Çanak- kale boğazını zorlamağa donün - masmdan bir kuvvet — ayıramaz. Provese büdisesine gelince, İta- yan dananmasının deni çok yakin bulunan bu | dafaa tertibatı da olmadığı için büyle bir hücuma maruz kalması het bir keyfi- yettir. Maum ması daha T ket etmeden yaptığı bu hücumda ne kazandı?. İki eski lto muh- ribini batırmaktan baska bir ne mi? İşte şu mütalea alınınca boğuza iyan — hülcumlarının tamamen evbamdan ibaret olduğu anlaşılı — Fakat halk böyle düşünmü - yer! Denizcilik bilhassa deniz harg tâbiğesi sade halkın değil, bir çok vak'alar bu kuvyet İçinde vazile ve rol almiş insanların bile kavrr yamıyacağı kadar şü hiyet arzeder, Halk, isted düşünmekte serbesttir. Fakat hü kümet ve denirx makamları yetin ieaplarına uymak mecbu - vazi- ) Tiyetindedir. Bu konuşma epey sürdü. Neti asrarile cede Buhriye armın ümumiyenin tatınini için Çanak- kaleye harekete mecbur oldu. Halbuki boğazda karakala me - mür edilen destroyer — filetillâsı enmiyet servisini ifa ediyor; de - | nanmanın boğaza gitmesine hiç de füzüm gi 'dur. Bu konuşmanın ertesi günlü - 28 teşrinlevve! 1901 - akşam üzeri bareket eden donünma 28 ilkte- rinde, sant 1020 de Nâraya gelmiş, demir mahalline funda etmişti. Osmanlı imparatorluğunun Lü- ve İtalyan hare- mediği gibi epey müddet İslan - bulda kafan Mister Ştidin de tav- leri hichir çe yaramamış. bü- metice Trablusta İtalyanlara doküz doğuürtan bir avuç — Türk kahramanının — süngüsüne — bağlı kalmıştı. VUT TRABLUSTA TEŞRİNİEVVEL MUHAREBELERİNİN NETİCELERİ Bersülyeri bezgunu ve Dokuzuncu Florunsa alayı nasıl imha edildi? Ülkteşrinin biri hasa çıkan iki bin İtalyan bahri - yelisi evvelâ yerlilerle — birlikte | şehri yağmaya koyulmuş, çarşı ve pazarları, depoları, mağazaları, gümrük ve idare ambarlarını tu- lan etmeyi mütekaip şehrin çöl ve memen Tamamcu yeni bir bale ifrağ edilerek texyin edilen ŞARK (Eski Ekle) SİNEMASI Pek yakında: Görülmemiş bü yük filimler serismi görlermeğe - başlıyacaktır. İlk Süpor Filmiz GUSTAVE FLA UBERT'in remanından ikltibas MADAM BOVARY POLANEGRİ Seyircileri hayrette bırakacak ve gaşyedecektir. nin en güzel yarattığı bu filmde (MELEK Sinemasında - ANNIE DUCAUX ullü bir ma- | İ gibi | | istemem. BU AKŞAM — Senenin En Büyük FIRTINA - Beyecan ve ihtiras hislerini canh bir surette göstereti mauazsam fikan baş Rellerinde Yazan: RAHMİ YAĞI” vahalar kısmındaki - hudutlarına kadur ilerliyebilmiş ,sahildeki de- nanmâanın top menzili dışarısına çıkamıyan bu deniz kayramanla - ti (!) yolda bulunan İtalyan ihraç kuvvetlerinin gelmesini beklemi- ye başlamıştı. Adriyatikteki — Avgosta askeri Kimanında hazırlanan — Floransa, Sayoa ve Turin fırkaları on se- kiz rakliye gemisile teşrinievvelin doküzünda ancak yola çıkabilmiş” ti. Üç günlük bir deniz yolculu - gundan sonra Trablusa gelen bü kuvvetler, Trahlus harekâtı ku <- mandanlığına tayin olunan Gene- ral Kanovdinm muvasalntile 14 teş" rinievvel 1911 de Trablusa çıka * rılmış, o güne kadar “uncak sehri muhafazaya müuvaffak olab bahriyelilerden mıntakayı almıştı. İtatyan bahriyelilerinin tattuğu hat Hamidiye tabyastından Zame ra, Bumilyatenin şarkı, — Zamasof yeltamn dönemeci ve Sultamiye kalesine kadar uz: buçuk kilometre derinliğindeki S” bil kısmında (di. General Kanova, ihraç kuvve * tile birlikte âdeta znfer alayı ht Hinde merasimle karaya çıkmet doğru valli umumi Amiral Rafael Barhanın yanma gitmiş, onunla işgal vaziyeti etrn'ında görüşmüş” tü. Her İtalyan gibi General Kand- va da mübalâgalı bir azametle ht rita üzerinde vaziyeti izah ederel bahriyelilerin mınta * kayı İtalyan hattını gösterinct Kanöva hâykırmıştır — On dört günde kazamlan tep> rak, topu topu şu birkaç kilemet- relik saha midir? Ne yazık!. İyi ki tam vaktinde gelmiş ve rekâtı deruhde etmiş bulunuyo * rum. Sizi temin ederim Amirak kahraman Bersalyeri (!) alayları bir bafta sonra Lib: hacytine kadar İtalyı gölürecekler, bayrağımızı oruda dalgalandıracaklardır. On dört günlük tecrübesile, kaf karşısındaki bisr avuç Türk kalt yzamanının neler yapmağa muk tedir olduğunu anlamış bulunat Amiral gülümsedi: — Belki.. Fakat çak ihtiyatlı V€ çok tedbirli davranmanızı taysiye edeceğim Gereral!. Mağrur General omuz silktir — — Kime karşı kuzunu?: Kuf çöl serseriki ile Trablustan atıl * mış enkaz balindeki Osmanlı 4£ kerlerini kuvvet diye anmak bil€ Ba tarzdaki konuşma Kanovayf mezaran daha Şuurlu ve daha aNY dayışlı Amiralin de canını sıkmi'f olacak ki ilk konuşmayı kısa kett (Deramı var) ŞEHZADEBAŞI TUSAN ” TİYATROSUNZA B Kânünuevvel Salı günü akşamı San'atkâr NAŞİT ve Dartilbedayı san'atkarlarında!| HALİDE PİŞKİN birlikte san'atkâr NAŞİT © gece va taklitle sahnede. Yıl- başı gecesine mahsim büyük müsamere, Okuyucular, var” yete, düctto ve saire. Tafsilât el ilânlarındadır. Telefon: 22127 Fransız Filmi ERİC V. STROHEİM ANDRE LUGUET