2—SON TELGRAF-İ7 EYLÜOL 18944 HADİSELER -KARŞISINDA ARSLANIN HASTALIĞI Evvel zaman içinde, xambur 2a-| iman icinde, arslan — ormanlarda nasıl oldunuz?, Naa sadüf sizi yaraladı? sormağa gelenler arasında buli- Hüyormüş: — Efendimiz, demiş, yoksa, bi- m neslimizden bir terbiyesiz bir kusur etti de, biz, kullarınız me yaralarmanıza sebep olduk?. lan, acı acı iİcini çekmiş; et- Tafında bulunan yüzlerce cins bay- vana bakarak: Aldığım van ehemmiyetsiz.. ş sözü beni öldürecek. demiş! ALTIN BABASI Gazetelerin vyazdığına göre, besi zengin dilenci daha vakalanmış. Hele bunlardan biri, poturunu ç- karırken, sarı sarı yüzlerce altın lira, pacasından — aşağı yağmağa baslamış! Artık, anlaşılıyor ki, bu zaman- da, paranın kimde olduğu taayyün etmistir. Evvelce, paranın kimde olduğu belli olmaz, diye bir söz KÂĞIT DA ÇÖP MÜ7, 'Son Telgraf tetkiklere göre, bir araba, 027 iki- l6 cön hamuülesi taşıyormus! Bu kadar ağırlığın içinde taş toprak 125 kilo kadar tutuyor, kırpıntı küğıtlar da 53 kilo çekiyormus! Bir zamanlar, çöpün — tarifine ihtiyaç görülmüstü. Kâğıdın da çöp ları isbat ediyor. Halbuki, beri te- tarafta İzmit kâğıt fabrikamı, ip- tidal madde zorluğu çekiyor. Bu ne REFÜJ COCUKLAR Osman Cemal, gecenterde, E - dirnekapı yolu üzerindeki refüj - lerin, o civardaki çocuklar ve inek sürüleri tarafından harap edildi- | #ini vazıyordu. Yazısında: «Böyle şeyler, bize me uzak!» diyen bir eda vardı. Biz, bu civarda oturan bazı ve- tandaslarla ve çocuklarla görüş - tük. Dediler ki: — Efendim bu veşillik tarhları yapıldıtı vakit, bunlar nedir, dive sarduk: Refüj, cevabını verdiler, Biz de, bu kelime yabancıdır, dive, tepeliyoruz. KAHVENİN HAYIRI Dünvanın bazı yerleri var ki, kahve basreti cekiyor. Yollar ka-. palı, kahve nereden gelecek?. Di- der taraftan gazetelerin yazdığına göre, kabve memleketi olan ce - bubi Amer!kadaki Brezilya devleti, tamam 16 milyon çuval kahveyi, satacak müşteri veya ikram ede- cek misafir bulamadığı icin tah- Tip etmeğe karar vermişi 16 milyon kahveyi — düşünün Birer fincandan kimbilir kaç kişi- Cöp meselesile, gazeteler fazla | min hatırı hoş edilir”. meşdul olmağa başladı. yapılan ( AVRUPA HARBİNİN YENİ MESELELERİ Ingiliz Amirali- nin vasiyeti Yazan: ALİ KEMAL SUNMAN Avrupada bir gün büyük bir y l Memie aeğt dahilar düşmanlar .ınh.ıııımıı malik bulunduğuna dair senelerdenberi zihin yormuş, yazı yazmıs Avrupalı muharrirler vardır. Bunlar kaç zamandır orta- ya türlü faraziyeler koymuşlar, söylediklerini hep müsbet mal mata, tarihten aldıkları misallere, bugünkü terakkiyata göre istinat ettirerek ileri sürmek isemişlerdir. Söylemiye hacet vek ki, 930 hârbi, li tahminleri altüst etti. Fekat er- babının çok etraflı surette birik- tirmiş olduğu malümatın kıymeti eksilmemiştir. En ehemmiyetle mevzuu bahse- dilmis olan meselenin de - bugün İngiltereye düşman askerinin çıka- rılıp çıkarılamıyacağı — olmuştur. Artık büyük salfiharp gemileri- nin, o korkunç zırhlıların ebem- miyeti git gide azaldığını, gelecek Avrupa harbinde bembardıman tayyarelerinin en birinci rolü oy- mayacağımı bundan on sene evvel yazınış olan Fransız askeri mu- harrirleri vardı. Bunların bombar- dıman tayyarelerine verdiği hem- miyet pek yerinde olmakla bera- ber, donanmanın, büyük zırhlıla- yan asla varlıklarını kaybetmiye- ceği noktasında srarından İngiliz meslektaşlarının fikri de, değiş- memiştir. O halde İngiltere için şu vardı: Denizlere hâkim olduğu gi- bi havaya da hâkim olmak. Zihinleri en ziyade meşgul e- AHMET RAUF den, bilhassa şu günlerde, İngilte- reye asker çıkarıp çıkaramamak bahsi olduğuna şüpbe yok. Erbabır nn şiümdiy. kadar bütün büyük harplerden ..dıkları derslerin, as- keri tarihin öğrendiği bir keyfiyet vardır: Denize hâkim olmıyan bir düşmanm karaya <kuvvet» dene- bilecek surette asker çıkarabilme- si çok zor olmuştur. Eğer büsbi tün imkânsız - değilse. yüz elli küsur sene evvel siyeti şadur: Karadaki müstah - kem mevkilere karşı — denizdeki donanma pek mecbur olmadıkça kavgaya tutuşmamalı. Çünkü böyle bir muharebe müsavi şeralt altm- da cereyan edemiyecektir. Netice çok defa böyle hallerde mütecaviz donanmanın ılıyhuud.lı. Zauman değişerek ortaya yeni vesait çık- makta, bir buçuk asır evvel bir İngiliz âmiralinin keşledemiyece- ği harp ve tahrip silâhları bulun. muş olmakla Nelson'un fikrindeki esas bozulmamıştır. Bugün Almanların beslediği ta- savvur gibi vâsi le tesadül edilmiyor. Harp tarihini çek iyi takip eden Avrupalı mu- harrirlerin yeni misal olarak gös- terebildiği yalnız bir vakıa mev- cut; Japonlar Çinin cenubunda ih- sraç ahreketi yapmışlardır. Fakat ihraç hareketi yaparken Japon donanmasının kuvveti hi- mayesi de hiç eksik olmamıştır. Japonya ile Çin?; — Kuvvetler müsavi olmak şöyle dursun Ja- ponlar mutlak surette denize hâ- kim bulunuyorlardı. lnılllı—ı:yı karşı ihraç hareketi bahsinde ise denize hâkim olan taraf bugün ken- dini karada da, havada da şiddet- le ve muvaffakıyetle müdalan ede- bilen ve daha da edecek olan ta- raftır. İngilizlerin adası bugün müstahkem bir mevki huline kon- muş bulunuyor, Nelson'un vasiyeti doğru. Son Telgraf'ın edebi romanı: GÜ ——— GÖZYAŞLARI| ETEM İZZET BENİCE .. ilâve edeyim: — Canım... Sevgilim Hayatım Herşeyim olan kadın.. 'e.. tekrar anun koluna gire - n de tekrar onu tanıdığım, sev- eteklerine dolandığım bü- yen, sürüyen, çeken, bağlı » yan, bendeden gözlerine kendimi esir verdiğim zamandaki gibi onun Ja konuşayım, yürüyey, zeyim!. Fakat, o hiç enfes vürüyü mantösüu güzel, mevzun kalçala- rına sarıla sarıla ve bacaklarının arasından süzüle süzüle ilerliyordu. Hndta aynldı di Si v » î - pilmiş, gelişmiş, güzelleşmişti. Beş ©n adım ileride bir antikacı a girdi Kapının önünde bir an durdum. İçeri girsem mi, girmesem mi?. Karar vermedim. Birkaç adım- ilerledim!. Ihvrı'l Rakı bağıma vul gün içm te biri bil bizim me değildi. Demek h hane arkadaşlarının: “hale gelince daha ça- | içkinin tesirine kapılıyor. Si- nirlerim gitgide geriliyor, içimde isyan, kin ve.. gayz hisleri yükse- kendime, lükki edildiğini cöp araba - | A ĞL, Fatih ve Bakırköyünde Esraren- giz yolcu! Mecidiye köyünde oto-| büse koltuk değneği ile binen topal müş- teri Tepebaşında sap | sağlam indi ! Dün öğleden sonra Mecidiyekö- yünden hareket eden 3087 numara. h Mecidiyeköyü - Çarşamba oto- büsünde garip bir vaka olmuştur: yolcular sıralardan biri üzerinde ulması büyük bir koltuk dev- görmüşler ve bunu şofür Azmil Sormana göstermişlerdir. Azmi koltuk değneğini alınca; bunun; Mecidiyekövünden binen ve olo - büse gelirken müşkülâtla yürüye- bilen 45-50 yaşlarında bir müşteri- ye ait olduğunu anlamıştır. Yolcular; Azminin tarif ettiği müşterinin bir dakika evvel indi- Bini ve telâşlı telüşli uzaklaştığını söylemişlerdir. Bunun üzerine mevyuwbahs ih- tiyarın arkasından biletçi koşturul- Muş ve koituk değneği gönderilmiş- se de bulunamamıştır... ZENGİN BİR DİLENCİ Mİ? Arabaya binerken tovallıyarak | vürüyen ve yanında bir de; dayan-| ma yeri kullanmaktan eskimiş bir koltuk deyneği bulunduran bir ih- tiyarın 10 dakikalık bir otobüs se- yahatinden sonra arabadan sapsağ- Tam inmesi, üstelik deyneğini de almaması soför ve yolcularca hay- retle karsılanmıştır!.. Bu garip müş| terinin üstü başı da pek muntazam bulunmadığından kendisinin topal Vdi yapan zengin dıl:ncxıerdgn hut da aceleden unuttuğu lahmin edilmiştir. B iyet üzerli zubahs koltuk deyneği Şişli e. büs plântonluğuna teslim olun - muştur!.. faydalı konferanslar Şehrimiz Halkevlerinde halkımei za faydalı muhtelif meyzularda konferanslar verilmesine devam o- kenmaktadır. Dün Fatih Halkevinde yüksek ticaret mektebi profesörlerinden Suüphi Soysallı oğlu tarafından ik- tısadi bir konferans - verilmiştir. Bu konferans da haparlörlerle dı- şarıya naklolunarak caddeden ge- çenlerin de dinleme ve istifadeleri temin olunmuştur. Evvelki gece de Bakırköy Halke- vinde üniversite öoçentlerinden Dr. B. Adnan tarafından *Kansere hakkında faydalı bir konferans ve- riliv alâka ile dinlenilmiştir. İki yıl kalınca .. Bir sınılta iki yıl üst üste kalan çocuk, üçüncü sene resmi meki te okuyamaz. Fakat, bir hususi okuyabili , bu gibi çocuklar | isinde ücrot veremiyecek kadar fa- kir bulunanları vardı ailevi sebeplerden dola de üst üste kalmış ola) y mektep olmamak ve bir başka mektebe devam etmek şartile, ü- çüncü senede yine bir resmi mek- | tepte okumalarına müsande edile- mez mi?, Çünkü, hınıın mekteplerin resmi | esasen tasdik edil- O halde?. BÜRHAN CEVAT amazlıktan geliyor!. ap istiyeceğimi, küreceğim!. Ve,. giderken bu hız, bu kararla tekrar geriye döndüm. Antikacı dükkânının kapısı kenarında bek- ledirm Dişlerimi gerdat yordum!. Gözlerime kan hücum ediyordu!. Beyoğlu caddesi - bakışlarımda kücülüyordu.. , tramvaylar, binalar, a- birer atlı karıncaya binmkler gibi başımı döndürüyore lardı. Sinirliydim!. Dük ).ın'n kapısından ilk önce başı dışarı çıktı!, Gözleri ile bir araştırma yaptı!. 5 L | bitai belediye- teşkilâtı lâznngeldi- | mantazam olacak; bülâsa, bugün, ortadan | man reisliğinde 45 lira avlık üc- H sindi Belediye zabıtası Arkadaşımız, Selimi İrzet Se- des, İkdamda yazdığı bir seri ma- kale ile, İstanbula mutlaka bir «Za- Binl izah etti. Bu teşkilât, emniyet | Zabıtasından ayrı, müsakil ve doğ- rudan doğruya belediyeye bağlı o- lacak. Vali ve Belediye Eeisi Dr. Lâtfi | Kırdar, verdiği cevabi — izahatla, bu teçkilâtın kurulmasına esas ili- barile ihtiyaç duyulduğunu, fakat, bütce mülâhazaları dolayısile, bu Arkadaşımız Selâmi İzzet Sedes prensip itibarile, nektai nazarında haklıdır. Belediye reisimizin ceva- br da makuldür. Fakat, bize öyle geliyer ki, Selâ- mi İzzet Sedes, müstakil belediye zabıtası teşkilâtından çok şey bek- lemekte, hattâ, ahnacak randıman hususunda biraz fazla mül ya kapılmaktadır. Ona göre, tanbulun bütün ' rus merre belde iş- dirde - otomatik bir şekilde; sa- Him, pürüzsüz bir halde sokaklar tertemiz, gıda maddeleri hilesiz, hayat ucuz, seyrüseler görülem bütün aksaklıklar K İstanbul bir cenne- te dönecektir. Ve bu cenneti satın almak da çek pahelı değildir. Senede 700 bin Hira sarfedeceksiniz. Kadrosu 500 kişiden mürekkep bir belodi- ye zabılası teşkilâlı kuracaksınız; ortalık güllük, gülistanlık ola - cak! Bize öyle geliyor ki, arkadağşı - mız Selâmi t Sedes, İstanbulu Türkiyeden ayrı, münferit bir şe- hir, sınırları bundu mücerrelte bir belde, mâşeri hayatı ayrı ayrı bir düzende, lelâkkileri, zevkleri, iti- yatları bambaşka bir cemiyet içi de Tarz ve kabul etmektedir. İstanbulun, güzel, çi arkadaşınıza «Filosaphie Gene- rale» den bir cümle hatırlatalı «Bir küllü teşkil eden muayyen cürü'ler arasında daima muay yen bir nisbet mevcuttur.. Müştakil bir belediye- zabıtası | teşkilâtı, İstanbulu güllük gülis- | tanlık yapmıyacaktır. Bu dava, memleketin umumi | kültür ve medeniyet kalkınmasın- | da, katedeceğimiz mesafe ile meb- | sutan mütenasip olarak halledile- REŞAT FEYZİ | Açık iş ve memuriyetler Emlâk ve Eytam Bankası An kara merkezinde istihdam ©o mak üzere 120-140 ar lira ay bankalar muhasebesince ve yahut da muamelâlında çalışmış 4 me - daur aramaktadır. Müracast ayın | 30 una kadardır. Galatada İstanbul mıntakası li- | | 14 retli daktiloluk münhaldir. Orta mektep mezunlarından seri yazan daktilolar arasında imtihan yapı- lacaktır. İmtihan ve müracaat ey- lülün 24 üncü salı gününe kadar- dir. — ; Numune çocuk bahçesi Ni taşında vali kotu cadde- 1 çocuk bahçesin! bir enü. #nüne çocuk bahçesi» haline getiril- ır. Buraya gocuklâr için en mödern oyun va- #taları konulacak ve mektep za - manlar: haricinde küçük talebeler Himleri rı—hkıuncıe nümü-| Hulı adamlarla, hiç bakınma - dan, durmadan, başını önünden madan yürüdü. eçmek istiyordu!. Ben de yürüdüm. Kaldırımı iniyordu. Rengi bembeyaz, sonra sapsarı oldu.. Bekledi... Zaten, bir şaniye içindeydi. Faşin, yıpratıcı, korkutucu bir sesle: Beni tanımadın mı?, Dedim. Sesi çıkmadı. Yine ben söyledim: — Tanınmıyacak kadar değiş- miş miyim?. Serserileşmis miyim?. Sacım sakalım uzamış mı? Zayıflamış miıyım? Çükmüş miyim?, Ve ilâve ettim: | Çilan yabancı dil mektet Aksarayda Yeşillik Vali ve Belediye Reuı,. Sütçu parkında bemen, genç yapılacak tanzim işi hakkında bir muharri- | tTimize izahat verdi Belediye reisliği; Aksaray tram- vay caddesinde ve Polis izarakolu karşısında bulunan «Sütçü bosla- nu» namile maruf bastanı istimlâk | şlamıştır. in en içlek ve merki bir yerinde olan burasının evvelce modern bir park haline konulma- Si kararlaştırılmışsa da bilâhare bundan vazgeçilmiştir. Vali ve be- lediye reisi Lütfi Kırdar bu husı ta kendisile görüşen bir muhakri- rlmize şunları söylemişlir: *— Aksarayda Sülçü Bostanımı istimlâk edip bir «Yeşil saha> ha- line getireceğiz. Burası süratle tanzim olunacak ve en uygun a- Raçlar dikilecektir.» Öğrendiğimize göre, yeşil saha- nın genişletilmesi ve bunun için de mezkür bostan yanlarındaki dükkânların istimlâk olunup yı- kılmaları da mevzuubahistir. Maa- mafih, esasen yeni ve modern İs- tanbul garı Yenikapıda yapılırken bu sahada ana caddeye düşen tek- mil dükkânlar ve civar ıslah oluna- caktır. Sütçü bostanı yeşil sahası da sa-, hil tarafına doğru genisletilecek- tir. * Altın fiyatları geçen dünkü tarihinde 1608 kuruş iken dün 2085 kuruştan muarmcle gör- sesinde bir kütüphan; caktır, | * Çolak Hasan ve arkadaşı Hü-| çburnunda Kr—,uu,ıın ne genç kadınlar veserkekler Salışilarak yakalanmışlar | taşi! İlötel de kapaltılmıştır. ceği resmen bildirilmiştir. * Msarif müdürü Tevfik Kut bir ki güne kadar Ankaraya gidecek- tir. Diğer taraftan bu yı orta okul-, erde 60 yeni şube açı- ve liseleri tir. Mektebe ye- sp kayrtlı ulwıl Je başlanılacaktır, ik iyerlerinin imti- hazırlanan yeni | ddelumumi - | olunmuştur. Buna | .k defa Anl.:ımrî.ı res. l ı.. ı.ukiı. ik müsaadesi alar dır. İmtihanlar testinievvel larındadır ükten çıkarılan 25 bin n birkeç tüccar e- icaret Vekületi r tamim gönde- arların son bir imtihan Beçirdiklerini ve eğer 4 ay içinde Mısır Sultanı Sultan Beyamt, Cem Sultanım kızının bu pvlemmesine memnun olmuştu. (H. 901). Mülkülnasır, iki senc sonra zulk- mü yüzünden katledildi. Bu su- retle Cemin kızı dul kalmıştı. Bu sırada Mekkei Mükerreme- de Şerif de vefat etti. Oğulların- | dan biri Mekke şerili oldu. Öbür kardeşi isyan etti. Sullanı iİsyanı bastırmak Cemin kızı kendisine şartile isyanı bastıracağını söyle- di. e dürz a POLİS MAHKEMELER Üç sevdazede kız arasında rekabet döğüşü! Kadın yüzünden — yekdiğerile | kavgaya tutuşan erkeklere zabıta raporları arasında hemen her gün rasllanmaktadır. Erkek sebebile birbirine giren, kavgalaşan kadın- lar da pek az değildir. Fakal genç kızların erkek yüzünden birbirle- rini dövmeleri pek nadirdir. İşte bu kabil bir vakaya dün Beyoğlu cürmümeşhut muhakemesinde rast lanmıştır: Sişlide oturan Güzkle, S Kwüriye isim ni kıskanmıya başlamışlardır. Gençi erkek bu bağrı yanıklardan Kad- riye ile daha afzla alâkadar olun- | ca da kıskanma keyfiyeti büsbü- tün açığa vurutmu memesini Kadriyeden istemisler- dir. Fakat Kadriye, rakibelerini büsbütün kızdırıp hasetten çat- latmak için inadına genç adamın hislerine mukabele etmis, başba- sa gezmeletfe çıkmıştır! Bunu haber alan Suzan ve Güzi- de, Kadriyeyi tenha bir yerde ka-| ftırıp adam akıllı pataklamak sure- Üle hınçlarını çıkarmağı kararlaş- tırınşlar ve nihayet ken velki gün Zincirliküyu c Yyalnızca ele geçirmişlerdir!. Sevdazede kızenğ zlar küçük bir ağız kavgası ile baslıyan bu tı düften sonra birbirlerine gi ler ve et yi bir ha; bir halde zör kurh.n slardır! flu cürmümeşhut mahke - u sabit görmüş ve Güzide- 1 doldurmadığın. $ lira para ceza- 3 gün hapis ve a mahküm et- Emmyel 4 üncü şube- İsindeki işten el çektime ürlüğü 4 üncü sube| Cetine Da- liye Veki ülen lüzum erine İşten el çektirildiğini düm Büble verntatile Bu büe &i ülkiye — meüfe dün de devam ıııumı.ue ur. Diğer | 'tan dün bu yazımızda birbaş- | hik yanlı ada 4 üncü| köbe müdür yanavini - yanılacak yerde «müdürü» diye dizilmiştir. Metni okuyanlarca işten el çek- tirilenin müdür muavini olduğu sarahalen anlaşılmakla berabe: Thangi en küçük bir suite ne meydan birakmamak üzere | bu sehvi düzeltmeyi bir borç bili- riz. 'Birlmizin Derdi | Haplmizin Derdi| Bu işleri yazın yapmalı Kasımpaşada oturan bir o- kuyucumuz yazıyı *Kasımpaşadaki orla mek- tep ile dördüncü ilk mektep binalarının tamirine henüz ye- ni başlanmıştır. Halbuki, şim- di, mektep binaları deludur. Yeni talebe yazılıyor, ikmal imtihanları yapılıyor, vesaire.. Yakında da dersler başlıya - cak.. Bütün yaz tatilinde, bu gibi tamirat için acaba müsait yakit bulur hatır kırmadı | tur. Fakat belki de yabancı | ki köklere sal BEZE | Bulgar meslektaş'arıl” zla samimi bir hasbıh Yazan: AHMET SÜKRÜ ESMİ Bulgar hükümetiyle Ci yel bükümeti ııışm;hıkı .ıuıf betler, uzun seneleri lenberi ©Of mal, dürüst ve hattâ samimidik Bulgar balkımın da millet ..ıı;' E Cümhuriyet Türkiyesine — BAP düşmanlık hissiyle mütehassis *" | duğunu farzetmiyoruz. On içinde Ti lursa olsun, her iki taraf daki meseleleri 1914 bire artık tasfiye edilmiş sayarak, Ş ile iyi komşu olmayı düşüt! tür, Anladığımıza göre, yizmi nedenberi gelen Bulgar ııaı/ lerinin bize karşı politil ham eden düşünce de bu oli tur, Vaziyet böyle olduğu h müddettenberi bazi Bulgar SAkÇ teleri, ve Bulgar — müik Bulgar halkı arasında Türkiyt | leyhinde cereyan — uyandırtd neşriyat yapmaktadırlar. Bu harrirler yazılarına mevzu bir Bulgar - Türk meselesi yorlar, Çünkü ortada böyle mesele yoktur. Fakat bazılart Ti kiyeyi İktısadi çıkmaz içinde teriyar. Bütün Bulgar gazelecilerinit müzevirliğe saptıklarını iddiğ mek istemiyoruz. İçlerinde dan tanıdığımız şahsi mi : lerde bulunduğumuz Türk - Pig) gar münasebetlerinin samimi rak devamına inanan ve bu rğ; da calışan Işlıklışlınııll’ ler altında tezvir ve munh Duk kapılanların az olmadığı da Üüj gar gazetelerinin tetkikinden gılır. Biz bu meslektaşlarımıza ber verelim ki, büyle bir yala Si makla kendi milletlerinin m atlerine hizmet etmiş uı..ı.ııl' Türklerle Bulgarlar arasında Bİğ bir ibtilâflı mesele yoktur. şu t e bu meslektaşlarımız bu bi ,.ııı.ı ne ümit ediyorlar. Bir de şu Bulgar — rad farih saatine dokanmak Bu radyo her gün tarih saaf Bulgar tarihine ait bir yıldöbü münden bahsetmektedir. Bilir ruz ki, Bulgar mili tarihi bir safhasile berabef milletlerinin hiçbiri, Türkten Püy setmedikçe kendi tarihlerinde© iy bahsedemezler. Bahsederket 4" rib milli hedef ve gayelere gört rik cdilmektedir. Bir radyontr p İ ilim yapmıyarak pnpauıi;ı' pacağını takdir ediyoruz. — FSİZ her çey gözönünde tutulduğu man bile bu tarib gaatinin 1':, dere karşi hüsümet hislerini #Ç miveye yardım gibi bir neti0t 'i receği inkâr edilemez. Rsaseft sene kadar evvel Bulgar matbif, tı idaresinin davetiyle Bulgari , Oma yüpkbr baseyalll farih meselelerini meslektatltiğ mızla uzun uzudıya görüşmüs (ğ. bunlardan ne zaman ve ne şel bahsedileceğini bir misak tetkik etmiştik. Bu misakta sı olan bir gazeteci sıfatile, tarih santindeki neşriyata W daha hassas davranızsam, Bulgar meslektaşlarım mazuf melidirler. Bütün Bulgar ,J 19 uocu asrın üçüncü rubuunjğ sSonra Türklerle mücadeleden ) retmiş gibi güstermek de dı;;' lrakla yııııııı" eden bir millet için ' malıdır, Sunu söyliyelim ki, Bulgar Fi lektaşlarımızla yaptığımız bl mimi hasbihal bir !ırın!l’:’ yanmaktadır. Onlarını da Piliğ Zibi İki millet arasındaki ) ıniı-h::r'riııîıı devamını | şinde iseler, o zaman ken söyliyecek sözüm yoktur. Masir Sultanı, Sultan wı"ı hatırımı kırmadı ve Yemet —lıılııııı. vâit ı isterim.. Deyince, Kaytbay gaşırdı. a söyliyeceğini bilemedi. Ni? — Sultan Beyazıdın ıeınıı edin İstanbula bir «i