> » Yahu, ne çok da gazete çıktı, bi- 2—SON LGRA 'T AĞUSTOS HÂDiSELER KAlsRîlSINDA CO P İSTANBULDA GAZETELER İstanbulda o kadar gözete ço « galdı ki, sayısı 1 ldu. Bir ne- Seste adlarını saymak istiseniz, muvaffak olamazsınız. Neler ç- or, neler... Geçen gün, bir yolcu köprü üslünde vepura yetişmek Üzere koşuyordu. Önüne bir mü- vezzi çıktı: — Yazıyor, bayım, yazıyor. | Yolcu boyuna kaşuyordu. Niha» yet sinirlendi; — Dur, be oğlum, vapuru kaçı- | at, yalan mı?: Gör. müyor musun boyuna koşuyorum. | zim vapurun tarifesi gibi, isim - lerini bile hatırda tutmak kabil değil... KAŞIK DÜSŞMANI Evli bir adamı, karısından so- Rutmak için, Eyüp mezaflığı tahta kasıklarla büyü yapan ka - danin hikâyesini okudunuz mu?. Tahta kaşıkları, mezarlık topra - Rına, sırtsırta sokmak, bir adamı karısından soğutur mu, soğutmaz mı?, Eski bir tabirle, kadınlar için kaşık düşmanı derler. Acaba, bu. büyünün esası bu mudur?. Yani, kaşığı mezarlık toprağına defne- dince, kaşık düşmanı da ortadan kalkıyor mu?. SICAK ©KMEKLER Bir arkadaş, Üsküdar kayma . kamına hitaben neşrettliği açık mektupta, bu semtin ekmeklerinin dima, elle tutulamıyacak kadar çok " eZ sıcak olarak piyasaya verildiğin- den şikâyet ediyordu. Ve iddia - sına göre, fırınlardan ekmek a- lan herkes, evvelâ attardan bir miktar ip satın almakta, sonra f- rına uğramaktadır. Arkadaş bir de espri yapıyor: «Üsküdarda ipsiz kimse kalma- dir diyor. İşin düşünülecek tarafı, şimdi, bu iddianın alâkadarlar tarafın- dan asla tekzip edilemiyeceğidir. Çünkü, kim çıkar da: — Efendim, ben ipsizim, diye. Pbiirr. BELEDİYE VAR, YA a Bir hâdise üzerine, belediye - le arasında karakedi geçen bir rö- portajcı arkadaş dün yazdığı bir yazıda: «Sabah saat dokuza kadar İs- tanbulda belediye yok... diyor. Arkadaş, işte bu İthamında hak- sız!. Çünkü, belediye binası gece dahi yerindedir ve sabahları dai- relerde mesai, herkesçe malüm - dur ki, saat 9 da başlar!. MUSİKİ NOTASI İstanbul — konservatuarına bir hırsız dadanmış, mütemadiyen mu. siki notaları aşırıyormuş! Dünya- da ne garip hırsızlar vardır? Kimi medrese kurşunlarına dadanır, ki- misi ayakkapları gözüne kestirir, kimisi saatleri alır, götürür, kâmi- si gönül çalar.. Bu hırsız da, demek ki, güzel san'atlar meraklısı imiş!. Herk: bir başka telden çaki: manda, o da, nota çaliyor. Pek dı aykırı birşey değil!. c İ Avrupa Harbin İngiliz - Fransız dostluğu Simdi birbirlerine düsman ke - | silen İngiliz - Fransız dostlu - Kunun eski bir tarfhi vardır. İnsiltere ile Fransa arasında 1904 de «dostane ittilak: aktedilmeiti. Bu ittifak on dokuzuncu yüz yı- lan bidavetinde Çüşünülmüstü. Bunu ilk düşünenlerden biri de Fransanın en mümtaz dipinmat - larından — Taleyran'dır. 1815 de, «Vivanı kongresir nde, İngillere Fransa arasında bir «dostluk mukavelesir akdi lüzumundan 1832 de, ilk defa olarak müş - terek bir İngtiliz - Fransız donan- ması, Belçikanın istiklâlini muha- faza için laaliyette bulundu. 1855 de, üçüncü Napolyon. İme paratoriçe ile beraber Londrı gitti. Vindsor sarayında Kraliçe Viktorya ve zevci Prens Alber ta-| Tafından pek samimi bir surette kabul olundu. Ayni senenin so - nunda Kralice ile prens, ikinci de-| fa olarak Parisi ziyaret ettiler, 1854 den 1856 ya kadar İndiliz ve Fransız orduları Rusvada van- yana harbettiler. İngiltere - Fransa arasında bas-| hvan bu dostane münacsbat, 1698) MEEİ BK AY | in içinden | Dünyanın en buyuk çanları Sovyet Rusyadadır. Moskovada-! ki Sen Yvan kilisesinin canı 65.000. bin kilo ağırlığındadır. Fakat sesi 22 kadem, 5 vus kutrunda ve 200 #in kilo ağırlığındadır. Fakat sesi| azdır. Uzaklardan pek isitilmez.. Romanyanın nufusu ve ordusu Romanyanın enesahbal sathiyesi fusu da yuvarlak hesap 20,000,000 dur. Harp vukuunda 1,500,000 9a- ker çıkarabilir. uğradı. Fukat Kral yedinci Edvar, tah- ta çıkar çıkmaz iki memleket a- rasındaki soğukluğu izaleye ca « Tıştı. Kral beşinci Jorj zamanında bir. kat daha takvive edilen bu dost- luk, hiç beklenmiyen bir zatnan- da bozuldu. Şimdi de Fransızlar, bütün felâketlerini, harbe sürük- lenmelerinin sebebini İngiltereve atfediyorlar, İngilizlere ateş püs- kürüyorlar. İngilizler ise, dostlu- kun bozulmadığını, Fransayı csa- x:ıı—n kurtaracaklarını sövlüyor- de zühur eden Faşoda hâdisesi yüzünden uzun müddet küsulfa Bakalım istikbal ne göste- recek Son Telgraf'ın edebi romanı : 23 ———————————— GÖZYAŞLARI ETEM İZZET BENİCE Geze veze Mecidiye yoluna kâ- dar gittik. Ve.. bir kahvehanede oturduk. bira içtik. Güzel, hosa gi- den bir kahvehane. İkişer kirilik, ücer kişilik verleri var, Kuş kafesi Kibi yerlor. Sanki her bireri birer #şk çocuğu için hazırlanmış. —Bu kaleslerden birine de biz oturduk. Başbaşa ve kendi kendimize idik. Konuştuk, Seviştik, Neş'elendik. Sonra buradan gürubu seyret - | tik. Gurup bu tepede o kadar tatlı, © kadar cana yakın ki, Ruhları sa- ran, gözleri kamaştıran bir kızıl. Lk yalnız gökleri değil, insan kalp- lerini de tatlılığına boğuyor, âşık ediyor, çıldırtıyor. İkimiz de döya doya bu gurubu seyrettik. Gönkü- Müzü, gözümüzü onun füsununa kaptırdık ve kendimizden geçtik. Biraz sonra, yoldan asker ge- giyordu. Naran: — Bak asker geçiyor.. Dedi. — Talimden geliyorlar.. Ve. bir an düşündüm. )x.ıuıı sordu: — Niye öyle daldın Ruhi?. — Askerin geçişi hoşuma gitti!. — İyi geçiyorlar değil mi?. Dedi. Ve methetti: — Ordu çok iyi yetiştiriliyor. Sonra, askerdeki hevese bak. Sa. bahtanberi yaptıkları talimin yore :ıınnlunu hiç birisinde belli bile de-| Onun bu alâkası, askeri beğe- nişi hoşuma gitti: — Tabii bütün bunlar yarının muharebeleri için hazırlanıyorlar, Bilerek — hazırlanıyorlar. — Ne yapacaklarını düşünerek hazırla- nıyorlar. Ortada daima bir koz var: Türk istiklâli. Dedim, Sözümü kestim. Yine dalmaya, düsünmiye başladım. — , Memleketteki siyasi vaziyetin inceliği, aldığım sifreler, bir ta- kun kombinezonlar gözümün ö- nünde geçit resmi yapıyorlardı. Hakikaten çok nazik, hassas - bir vaziyette idik, Ve.. bütün bu ne- zaket zihnimi dokluruyordu. Naran, ilk sualini tekrarladı: — Yine daldın ne var?. — Hiçbir şey... Dedim. Ve.. düşüncelerimi izah, ettim. 295,000 kilemetre murabbaidır. Nü-| | bi dün sabah Ankaradan sehri - | | —w Sultanahım | Alınacak işciler Müteaddit yerlere işçi memur müstahdem ve muallilmerle mimar | alınıyor Halıcıoğlu topçu okula icin ahcı| azanmak'tadır. Mezkür okul daire müdürlüğüne müracaat oluna - bilir. Karabük demir ve çelik fab - rikalarına 300 lira avlık ücretle #0 yaşını geçmemiş bir dahiliye Mmütehassısı doktor aranmaktadır. Eti bankın Mungul bakır medeni için 100 lira aylık ücretle bir eh- Kyetli eczacı kalfası aranmakta- dir, Posta U, Müdürlüğü 210 lira ay. Tik ücretle iki yüksek mühendiş veya mimar aramaktadır. — Türk Maarif Cemiyetinin Ankara ve Bursadaki okulları lise kısmı için ayda 250 liraya kadar ücret ve- rilmek üzere tecrübeli riyaziye, fizik ve kimya muallimleri aran- makladır. Ankaradaki mezkür ce- miyet merkezine müracaat olun- malıdır, Azami 40 yaşında, tercihan *Bo- Tulu olmak ve büyük yerlerde ye- xmek pişirmiş bulunmak şartile 100 Kra aylık ücretle bir ahçı aran . maktadır. Murgulda bakir maden- leri işletme müdürlüğüne müra - caat icap etmektedir. Oduün kesip i etmek ve sair orman işlerinde çalışmak üzere ameleler atanmaktadır. Büyük - gderede Orman fakültesi binasında Belgrat ormanları devlet işletmesi revir âmirliğine baş vurulmalıdır. e hui Aynalıçeşmedeki tehli Bevoğlunda —Ayrmalçeşme kö- dyece büyük bir «tass yapılması “karar - KUÇUK HABERLEİ * 13 yaşında Kemal - isminde bir çocuk Mahbmnutpasada Osunan Samlının dükkânından bir fanila çalmış mahkemece babasına tes- lâm olunması kararlastırılmıstır. * Kadıköyünde Güzlenede mu- kim bir Türk vatandas Hava ku- | | rumuna 1200 lira vermis ve bu | | parayı her yıl vereceğini taahhüt| etmistir. İttihadı milli sidorta sir- keti de ayni — taahiütle 150 lira venmistir. * Basvekâlet müstesarı B. Vehei mize gelmistir. Yerebatan sarayının üstündeki adanın vıkıla-! rak park haline getirilmesi ka « rarlaştırılmıstır. | *r Bazı lokanta ve pastahane - lerin bozuk yumurta kullandık- ları görülerek belediyeco taki -« ata geçilmistir. | * Yol parasımı venmiyen mü- kelleflerin bedenen calıstırılma - larına 15 eylülde baslanılacaktır. * Yeni yıl mahsulü buğday - ların fiatları İ0 para artarak yu- muşaklar 602 kuruştan satıla - caktır. Garip bir vaziyet var, İlk günden bugüne kadar Nara- nin annesinde kâh asabiliğin en titiz perdelerine — yükselen, küh hafifliğin en pes perdelerine inen bir sinir buhranının sahidi oluvor- dum. Nihayet Naran, baklayı ağ- zından çıkardı. — Annem nikâh Yapalım diyor! Dedi ve.. ilâve etti: — Bunu sana utanarak söylü- yorum.. Fakat, ne vapalım ki, an- nam böyle düşünüyor. Ve.. içi üzüle üzüle söylüyor: — Annemin sözünü dinlemiye mecburum değil mi?, Halbuki, kendisi hiç o fikirde | mulâtımız satış fiatlarının da bir | Regmişti! HALK Ve7 Kanun mes'uliyeti İmzasını maalesef iyice oku: madığım bir okuyucu bana gö derdiği uzun mektubunda, bir bay- Hi serzeniş ettikten sonra, doğduğu | memleket olan Yugoslavyaya dair | şayanı dikkat bazı malümat veri. | yor ve çok vatanperver bir ruh taşıdığını satırlarının arasından fışkıran heyecanından anladığım bu Türk vatandaş, biz, gazeteci- leri, neşriyat vazifemizi lâyıkile yapmamakla itham ediyor. Bu okuyucum, bana, adresini, hü- viyetini daha sarih ve müsbet - larak bildirseydi, bizden yazmak- Tığımızı istediği mevzular üzerin- de, kendisine biraz daha fazla hak verecektim. Fakat, ne yapayım ki, bizzat hüviyetini dahi yaz- ur. Bir gazete birçok kanuni mes'u. liyetleri omuzlarına alarak neşri- yat sahasına atılır. Sayın karii - min sözleri üzerinde en küçük sa- mimiyetsizliğe ve hakikatin hilâ- yer ayırmamhakla beraber, şuma dikkat ederiz ki, ele al- dığımız dava ve mevzularda, yer- di çe kadar haklı, isbatlı, de. lalım. Aksi halde, en küçük bir isabetsizlik karşısında, düşe- ceğimiz kanımi ve vicdani mes'u- liyet kuyusundan bizi, kim tutar, çıkarır?, Bu okuyucum, Yugoslavyadaki Türklerin gördüğü muameleden . Fakat, meselâ, Türkiyeye gelen voya gelmek istiyen muhacirlerin karşılastığı öyle hâdiselerden bah- sediyor ki, bunları, bir dosta hu- susi mektun karalar gibi, gazete larına geçirmek, kanun mes- uliyetinden bir an tegafül etmek olur. Böyle bir gaflete bizi sürükle . mek istiyecek tek vatandaş ta - savvur edemiyorum. Ancak, — bu okuyucuma şunu tavsiye ederim: Fikirlerini daha müsbet ve tafsi- Tâtlı, daha sarih ve isbatlı olarak alâkadar makamlara bildirme! Bu, kendisinden beklenen bir yurt- severlik olur, REŞAT FEYZİ Seyyar esnaf için bir emir Kapalı carsı ve Mahmutopasa - daki seyyar esnafın yollarda dur- maslarının kat'l surette menolun- ması icin fanliyete gecilmesi ü - zerine dün belediye reisliğinden tekmil kaymakamlıklara bir emir | Rönderilmiştir. Bu emirde hiçbir sevvar esna- fın vollarda durmaması hakkın - daki tamimlerin yerine getiril ti mediğinden sikâyet olunmakta ve| âmirler tarafından vabılacak tet- | tişlerde duran soyyar satıcılar gö-| rülürse alâkadar memurların tec- ve olunacağı bildiri--ektedir. Pamuklu ve yünlü | fiyatları Sehrimiz manifatura satış flat- karını tesbit eden fiat murakabe koamisyonu ayrıca — pamuklu ve wünlü üzerine her nevi yerli ma- esasa bağlanması icin tetkiklere — Söyle olacı z Böyle olacak!. i Diye kestirip atmıycr!. Bir hafta sonra Akşamdı. Canumin sıkıldığı bir aksam. Salonda otumnus kitap okuyor- dum, Eve geldiğim zaman; — Naran Mıuie? Dedim. Annesi: e Sınımı Va ı.ımıl Daha gel- Dv.dl. Kızdım, içerledim, üzül- düm, — Sinemada ne işi var?. Sanki —ben onu Rezdirmiyor muyum?, değil; | — Nikâh nedir?.. Bir kadınla er- keği birleştirmek — icin mutlaka | senede sepeet mi Mhtiyaç. var?. | senetten daha kuvvetli değil mi- | rr Diyor. Ve.. bundan eminim .O hiç| bir zaman nikâhı düşünmüsş de - | Bildir. | — Fakat, ne yapayım ki anne? | Demesi yerindedir, haklıdır. Bu | teklif, hiç yalan söylemeğe lüzum yok, benim de hosuma — gitmedi. Naran'ı severken, Naran'ın etek- | lerine taktlıp sürüklenirken, bir an | mişti. Simdi böyle bir teklif karşılaşmak hakikaten beni dü - sündürüyor, ne yapacağımı şaşır. Bu halimi Naran da, anlamış ol- malı ki; — Bilmem ne yanmalı?, bile aklımdan nikâh filân gecme- | e Aklamın onunla beraber oldu- #unu bilmiyor mu? Beni üzmenin ne manası var?, | yordum. Ve.. yine | yBAR onü aöelümden lnshnıvo—. Erkek gözüne gözükmesini ıilı- miyorum!. Bensiz sokağa cıkmasıma Tazı değilim. | Bunun içindir ki, üzülüyorum. kabıma sığmıyordum. Bu sırada annesi yanıma geldi — Ruhi bey çocuğum.. Diye söze başladı. Naranın ni- ikâh için söylediklerini tekrarladı. * Ve: l | —— Nikâh çok lâzam birşey değil mi?, Diye ısrar etmeğe ve., yarım sa- | atten fazla konferans vermiye baş- | ladı. Kendisliği dinledim, dinle- dim. En son: Yeni ders yılı için Orta mektep veliselerde ikmal imtihanları ve hamzet talabe kaydı ne vakıt başlıyacak ? Sehrimizde ve diğer tekmil ye-| lendeki orta mekteplerle liselerin | ikmal imtihanlarına başlanılacağı| tarihler ve okulların acılacağı za- ı_—dıkrd ıükıdıx Bu emre göre Orta okul ve li- Belerin 1 inci ve 2 inci sınıflarında| bütünleme imtihanlarıma 27 a - Bustos salı günü baslanılacak ve 21 eylül cumartesi günü buırlle— cektir. | Orta okulların üçüncü sınıfla - rında bütünleme imlihanları 27 adustosla baslayıp & eylül per - şembe günü bitecektir. Avni sı - nıfta eleme imtihanları 17 eşlül cumartesi günü başlıyacak 13 ev- Jül cuma günü talebelere neticeler| #6bliğ olunacaktır. Bu sınıfta sözlü imtihanlar 14 eylül cumartesi — günü baslayın 13 günde bitirilecektir. NAMZET KAYIT ZAMANI Lise 3 üncü sınıflârının bütün- Jeme imtnbanları 27 ağustosta baş- Javıp 4 eylülde bitecek, 5 evlülde lise bitinme ömtihanlarına bas - Tanılacaktır. Neticeler de 20 ey - lülde talebelere toblit olunacaktır. Yeni talebe kayıt ve kabulüne 27 ağustosta başlanılıp 27 evlülde bitirilecektir, Tedrisata da 1 tes- rinlevvelde baslanılacaktır. ; aei Çü aa Şehrimizde maden ve define arayanlar | yıldır Aksaraydan ötey Şehrimizin muhtelif kazaların- da tmaden ve define aramak icin alâkadarlara yapılan — müracaat- lar artmışlır. Bu meyanda Sarıyor ve Buvub adada altın madeni, Kartalda zem- gin kaolen, Mecidiye köyü civa- rında 1 milyon lira değerinde | bir define bulunduğu bbildirilmiş- | tir. J Edirnekapı civarında bir tarla- a da büyük bir definenin saklı okluğu haber verilmektedir. Bu kadarı fazla Yeşilköyden yükselen şikâyetl biz de kaydstmeğe mecbur kal - dik ve bü satırlarımızı / bilhassa Yesilköy nahiye müdürlüğünün nazarı dikkatine ioyuyoruz. Yeşil- köyde bir tek fırın var ve bu fırın ancak, çoce saat 22 den sonra ek- mek çıkarmağa başlıyor. Bunun şebebi aşikâr: Belediye kontro - lundan kaçmak. Çıkarılan ekmek gayet bozuk, hamur ve noksandır. Halbuki, bu santte, bu fırının neden mahalli nahiye idaresi tarafından teftiş | edilmediğine havret ediyoruz. BÜRHAN CEYAT AVRUPA HARBİNİN YENİ MESELELERİ İspanya-Portekiz ve İngiltere Muharebe âlemindeki durgun - | luğa mukabil politika ülemindeki rülen şayanı dikkat eserlerden bi- ri İspanya - Portekiz ademi teca- vüz muahedesinin akdi olmuştur. Balkan yarımadasının hâdiseleri | y yakındakileri şu günlerde daha çok Meşgul etmesi tabildir. Fakat Av. rupanın diğer bir. yarımadasına taallük eden bu muahede politika üleminde az şümullü değildir. Ya- mi hikmeti yalnız © yarımadaya münhasır kalmıyor. Geçen gün Portekizliler kaç asırdır devam e- den müstemlekecilik hayatının yıl dönümünü parlak bir surette tes'it ediyorlardı. Bugün eski müstemlekelerin - den bakiye olarak Portekizin elin- de kalan yine mühim bir kısım teşkil etmektedir. Bu müstemle- keci devlet muhtelif devrelerden sonra İngilizlerle dost olmanın kıy- metini işkdir etmiş ve nihayet u. |. zun zamandanberi de Büyük Bri- tanya ile müttefik olmuştur. Bu ittifak kâğıt üzerindeki müddeti bittiği zaman tazelenmektedir. Fa- kat iki tarafın birbirile olan mü- nasebeti kâğıt Üzerinde yazılı ol- duğundan fazla derindir. İttifakım bir müddet evvel teedidi sırasında | bu hakikat kendini daha belli et. | miştir. Şimdi bu noktayı görönün: mak, ondan sonra da bugünkü İs. pauya ile Portekizln münasebet - | lerine bakmak lâzım geliyor. Şim- diki İspanyada General Frankonun dahili harbi kozanmasına Portekir. m AÇIK MUHABERE VE LARROİRGITOA POLİS vE MAHKEMELER Diri diri yanan deli kadın! Galatada mumhane cardldesinde 11 numaralı dükkânın üst kalın- | daki odada oturan ve bir hafta eve| vel Bakırköy gmrazı akliye has - tanesinden çıkarılan Nuriye is - Minde bir kadını, akrabaları ki- litliyerek sokada gitmişlerdir. Nuriye bir aralık odadaki gaz Mmbasını yakmak isterken lâm- ba kırılmış ve gazler üzerine dö- külmüştür. Bu esnada yânar bir halde olan Wıt de elbisesini tutusturmus- Nuı'îve'mn imdadına koşusanlar kapıyı kırarak içeri ginmisler ve kadıncağızı alevler arasında bul- müuslardır. Nuriye hamen Beyoğlu hastanesine götürlümüs, — fakat yaraları cok ağır olduğundan o - rada ölmüştür. İnüRÜr A B Meccani talebe imtihanla: Lise ve orta okullara alınacak olan leyli. meccani talebelerin im- | tihanlarına 2 evlülde baslanılıp $ eylülde nihayet verileceği dün şehrimiz maarif müdürlüğüne bil-, dirilmiştir. Namzetler biran evvel kayıtla- zdır, Tini yaptıracı Sra ü Bir türlü açılamıyan bulvar Büyük ümitlerle acılmağa baş- danılmış olan Gazi bulvarının kaç Reçeme- miş olması alâkadarlar. nazarı dikekatini celbetmistir. Bunun üze- rine İstanbulun en güzel bir bul- | il edecek olan bu buk bit olunmasına geçilmiştir. -ei Pün Halk evine davet Kadtköy Halkevinden: Dil, edebiyat ve kütüphane ya» yın şubesi azasının yarınki Der - sembe saat 18,30 da Halkevine teşrifleri. İkmâle kalan talebeler hak - ikında Göztepeden mektup gön - deren okuyucumuza: Lise ve orla| akullarda ikmale kalan talebeler | için ekseri Halkevlerinde «ikmal kursları» açılmıştır. — Yoksa, bu kabil talebelere ayrıca bir tatil a- | yanda mekleplerinde ders göste- rildiği doğru değildir. Kadıköy Halkevinde de ikmal kursları faa- liyete geçmiştir. Meccani olan bu kurslara hamen müracaat ede- bilirsiniz. Bay 8. S. (Fılıh) — Mektubunuz bir ihbar telâkki olunarak alâka- dar makama gönderilmiştir. tekiz General Franko ordularının muhtaç 'olduğu levazım ve mü - himmatın sevkinde hiçbir yardımı î:.lrpm'ııhllı Onun icin şimdiki ' ile Portekiz arasındaki münasebatın derinliğinde bunu da hatırdan çıkarmamak lâzim geli- yor. İtalyanın İngiltere aleyhine har- be girmesile ortaya çıkan türlü ri- vayetler arasında şu da vardır: Ergeç İspanyollar da İngiltere aleyhine harekete geçerek Cebe- Tüttarık üzerine yürüyeceklerdir., ve saire gibi. General Franko İspanyanın ya- bancıların menafiine âlet olmuya- rak tam manasile istiklâlini mu. halazaya armetmiş olduğunu da- ha çok evvel defaatla tekit et - tiği için bu kabil rivayetlerin de olur olmaz şayialardan ibaret ka- lacağını tahmin etmek zor olma- mıştır. Fakat ne olursa olsun Por- tekiz - İspanya ademi tecavüz mu. ahedesi bu kabil sözlere en kestir- me bire evap teşkil etmiş oldu. Yani her iki komşu devlet birbir- lerine olan dosthuklarını, samimi rabıtalarını bu suretle takviye et- miş oldular. Hiçbirinin - bundan sonra da yekdiğeri aleyhine bir harekette bulunmasına ihtimal ve- rilemez. Bu takdirde İspanya ta - rafından da İngiltere aleyhine her. hangi bir hareket vukubulacak değildir. Çünkü İspanyanın dostu Portekiz zaten İngilterenin müt- tefikidir. İngiltere - Portekiz itti- fakı görülüyor ki tam zamanında işe yaramıştır. Bundan sonra da İspanya ve İngiliz münasebatının bir kat daha düzelmesine hizmet edecek bir âmil olmuş demektir. DIŞ POLİTİK Felâket zamanın hafiflik... Wazan: Ali Kemal Avrupada Alman için Pf daima gıpla ile görülen bir bf yar sayılagelmiştir. Fransı rağında olmuyan yok: Bııgdli üzum var. Yerin altı da, ÜS? zengin, Patates ve kestaneyi ; pek çok çalışarak emekle eki meğe mecbur kalan bir el tin halkı için bağlı, bahı Fransa dünyanın — cemneti yaşıyanlar da Avrupanın en /f ut kulları demektir. Bugünât” rupa harbinin düşündürdi l ce mescleler arasında Almanın ötedenberi biri galarında değişmemiş saiklef tırdan çıkmadığı gibi - tarib B coğrafyanın milletlere ne P| rüller oynatlığı da göz öni liyor. Alman kısır toprağında çok raşarak yaşamağa çalışırktü bir m olmuüş, Fransız olduğu nimet içinde daha yüzlü ve balif bir Avrupalk Bugün Fransızın uğradıği ket çok acıdır, Yetmiş şene Üj — de komşusu Abaan - tarülif mağlüp edilmiş, onun türlü unulamamışlı. ;,,,ıııl ondan çok fuzla. nuuuulı b © zamanki ıztırabı anlalanları” zıları bugün okunurken 1810 felâketinin elemleri yetmit” evvelki Fransızın nasil içint müs olduğu görülmüyor dek” Ancak Fransız her vakit memleketlerinin selâmeti içİ rin bir itimat beslemekten kalmamıştır. En elemli gü de bile talihin müsait bir tel mü belirir belirmez Fransıf rar ümidini, neş'esini ve ç için kuvvetini bulmuştur. çok dela Pransız için bir diye sayılan hali ona vünlerinde ızlırabının altındü Ü memek ve yerinden fırlamı saik olmuştur. Fransanın a5 evvel yetiştirdiği meşhur adamı Rişliyö kendi. millet! gürülen sebatsızlık derecesiki bu bafifliği anlatırken Fratiğ bu yüzden kendini türlü te lere attığını çok iyi tasvir du. Meşhur kardinalın koot leti için müşkül zamanlardâ '? racnat edilecek siyasi bir name sayılan mülalcalarını! "4 liğini aradan geçen yüzlerce j F | soldurmak şöyle dursun, devlet adamı olmak hassası insana verdiği kadar uzaklara va: bıımıiıl termektedir. Kardinal Rişl göre Fransızlar halifliği yüz başına çok felâketler gelse ne bu haliflik onun düşmüş ğu uçurumda uzun zaman sına en birinci adote fi bir nimettir. Çünkü bafifliği sinde Fransız düştüğü yerdeni kalkacaktır. Fransızın hafill na öyle bir çabukluk ve çeti verir ki yerinden tırlarken lara hayret veri terir. Fransızı ııunı lursa olsun - alışmadığı bu tin karşısında şaşırmaktadır. Ö kü bu kadar çabuk değişiklik havsalasına sığmaz. Fransutf manı halde gördüğünü ilerisini de kendi lehine ve sızın aleyhine olarak temine mak hususunda ne zekâ, n€ yasi tedbir almak kabiliy barile hiçbir suretle geri yabilir. Fakat Fransızın hafifliği yıkile ölçebilmekle daima çaktır. Fransızın dün bulu! halden bugünküne düşerketi, gün düşmüş olduğu uçurun yarın kurtulurken geçirecek havyüllerin sür'atini düşmat V lâyıkile ülçemiyecek, birbirini takip eden bu deği iğinden istifade edemiyecekli Cenubun — bereketli t0 yerleşmek ve parlak semasi da yaşamak için can atan Sefij soğuk şimal vaktile Fransız | malını da çok meşgul etmiş. man bu rekabete, düşmi tolik ve protestan kavgası rilmiş. Bu zamanda da başk ka adlar veriliyor. ALİ Birimizin Ds Hepimizin De