cereyan eden ilk İngiliz . İtalyan deniz muharebesi, hâlâ, esrarca- gizliğini muhafaza ediyor. İtal - yünlara sorarsanız, — İngilizleri mağlüp etmişler, İngiliz donan - Tasını perişan eylemişler ve ka - çırmışlar.. İngilizler ise, tamamen aksinı iddia ediyor. Ortada, bir ka- Çan donanma var, amma, hangisi... Bir çok Avrupalı askeri ve deniz muharrirleri bu meseleyi tetkik ediyor. Ekseriyetin vardığı netice şu: İtalyan dananması kaç- mıştır. Fakat, İtalyanlara hak vermek Tâz:m, nasil: — Kaçan bizdik, diyebilirler?. ' KABAHATLİYİ SAKLAMAMALI! Bebek bahçesi üç gün müddetle kapatılmış. Suç malüm: Müşteriden fazla vara istemek! Fakat, müşteriden haksız ve fazla para istiyen bu kabil eğlence yer. lerini ve gazinoları, nederi üç gün Kapatmakla iktifa ediyoruz?. Hak- Siz yere bir İnsandan para almak golandırıcılık değil mi?. Böyle müessese sahiplerini mahkı Sonra da, bu gibi yerleri, adile, #anile halka ilân ve teşhir etmeli!. Hâlâ ma, kabahatliyi, utanmasın, diye saklıyoruz.. CESARET VE CÜR'ETİ, Bazt açıkgözler de, fiat mura - kabe kaomisyonunun ilân ettiği manifatura lisfesine benzer bir sahte liste vücude getirmişler, pul- lumışlar, damgalamışlar ve bunu | herkese yaymışlar. Bu uydurma manifatara fiat listesi, şimdi tah- kik ediliyor. aa eee L ç— —— ——— ——— IAvrupa Harbinin lçlndenJ Fransanın Amerikadaki müstemlekeleri Fransanın, yalnız Afrikada ve Asyada değil, Amerikada da bazı gmüstemlekeleri vardır. Şu son gün. lerde ismi ıı* çok geçen Marti- nik adaları da Amerikadadır. Mar- finikin nüfusu 246,712 dir. lhu— 992; Gambier : Mesahai sat- i 30 kilometre murabbar, nü- fusu 1559; Markiz adaları: Mesa- Bari sathiyesi 11,274 kilometre mü- Tabbar, nülüsu 2,400; Tubuay adam sathiyesi lerde Akdenizin şarkında | noktası üzerinde durmak lâzım: 124 kilo- * 1,591; Rora: nüfusu 267 MEVSİM YAZDIR. | istenilen zaman bol bol buz bulu- (GAZETELERİN SAHİFELERİ Bu xıhıekuhk, bize, çok hazin geldi. Bu meselede bir haleti ruhiye Nasıl oluyor da, böyle bir iş yap- mağa cür'et ve cesaret edloyrlar. Dava budur. Asıl, bu cür'et ve cesaret havasını orladan kaldıra- bilmek lâzım!, Senenin en meak günleri için. deyiz. Mevsim ortasıdır. Fakat, diyeceksiniz ki, hayır efendim, he-| nüz yaz gelmedi. Eğer, yaz gelmiş olsaydı, Taksim bahçesi halka a- çılar, Florya plâjları kiraya vezi- lir, yazlık eğlence yerleri tarifesi şimdi değil, çoktan tatbik edilir, bir türlü açılamıyan bazı otobüs camları derhal açılır, her yerde, her| nur ve ilâh... Hayır, bütün bunlara mevsim yazdır. Evvelki gün ha- raret derecesi gölgede 36,5 almuş! Dile kolay... Bu sıcağa kar mı da- yanır?. Elbette, bütün buzlar eri. yip bilecek!. Gazetelerin sahifeleri, hükümet karar le tahdit edildi. Her gazete- | nin boyüna, enine göre, kaç sahi- fe çıkabileceği tayin edildi. Bazı sabah refiklerimiz, boylarından, enlerinden birer miktar kırparak, dört sahifeye inmeğe bir türlü ra- z olamamışlar, yine eskisi gibi 6 sahife olarak intişara devam et - mişlerdir. Amma, boyları, bosları küçüldü, o başka.. Simdi, zaten, bay, bos gösterecek zaman değili. Fakat, bü hâdise, gazeteleri bir- birlerine düşürdü. Habire çatışı- yorlar. Kırpıla kırpıla kuşa dönen gazetelerin hâlâ, çekişmeleri tu- haf değil mit, AHMET RAUF Alman radyosunda ecnebi sipiker Berlin, Stütgart, Hamburg ve sanre gibi Alman radyo postala - rının hitap etmekte oldukları mem- leketler ayrılmıştır, Bu postalar o leketlerin memli ahvali ruhiyesine Röre neşriyat yapar, Bu spikerlerin ço. Bu Alman değil, hitap ettikleri | memleketlerin vatandaslarıdır. Bir | Fransada vatan haini ad- | gazeetsinde röpar. tajlar yapan bir genç kızla tanışlı we evlendi. Bu suretle Alman pro- paganda çarhlarına karıştı. Ferdonenin karısı da Alıman de- gilmiydi?. metre murabba, nüfusu 1483; Bu- Tuta - Rimaturu: Mesahai sathiye- si 40 kilbmetre müurabbar, nüfusu Su ihtikârı Suyu en bol olan İstan- bulda bu su pahalılığı daha ne kadar devam edecek ? | Bir su şehri olan İstanbulda su ihtikârı alabildiğine devam et - mektedir. Bir kere belediye buz. Tu suyun bardağına 30 para resmi narh koyup müteaddit defalar kay- makarmlıklara bu hususta emir de verdiği halde hiçbir yerde bardağı 30 paraya su yoktur. Hep 40 pa- yaya satılmaktadır. Diğer taraftan menba suyu $i- şelerinin lokanta ve birahanelerle içkili, içkisiz bahçelerde 5 kuruş- tan fazlaya satılması da yine be- lediye iktısat müdürlüğünce me- nedilmiş bulunmasına rağmen bu kabil yerlerde 1 şişe kapal su 10 kuruştur ve üstelik 30 . 40 kuruş “verip bir kahve içen müşteriler de ayrıca 10 kuruşa bir şişe kapalı su almağa mecbur tutulmaktadır- lar. Bu kapalı şişenin içindeki sular da ekserivetle menba suyu olma- yıp mahiyeti meçhuldür. Adalarda bir teneke kirecli kuyu suyu bu yaz 3 kuruşa çıkmıştır. İstanbul ve Beyoğlunda ise Hami- diye ve hattâ Taksim sularının kü- Çük bir fıçısı 25 - 35 kuruşa veril. mektedir. İktısat müdürlüğünün bu acı hakikatler karşısında artık biraz bariz su ihtikâ. harekete geçerek rımı önlemesi halli lâzım meselelerinden biridir. Ve bu suretle hem halk aldatı! - madan kurtarılmış olacak, hem de iktısat müdürlüğünün kendi ka - rarlarımın; kâğıt üzerinde kalmak tecellisi kırılmış bulunacaklır. Kaybedilen diplomalar için bir emir İlk mektep diblomalarını kay - REŞAT FEYZİ bedenlere' “azetelerle ilân ettir - BAF OŞ dikleri ve mezkür v İA RARIKTIRERI ile başra bir mektebe kayıt ulun— raadıklarına dair mektep idare - sine kanaat verdikleri takdirde bir| defaya mahsus olarak diplama su- retinin verilmesi Maarif Vekâle- tince kararlaştırılarak alâkadarlara| bildirilmiştir. KP b Fenerbahçe klübünün yıldönümü tehir edildi Fenerbahçe kulübü her sene temmuz ayında tertip ettiği yıl- dönümü münasebetile Avrupa tar kımlarile bir maç yapmakta idi. Bu sene buna imkân olamadığın- dan yıldönümünü eylül ayına bı- rakırıştır. Diğer taraftan evvelce hazırlanmış olan Fenerbahçe 'ta- kımı mevsimin son maçım: Ankara muhteliti ile yarınki pazaz günü Fenerbahçe stadında yapacaktır. —— Adana ve Beşiride petrol kuyuları Beşirideki petrol arama grupu, sondaj âletleri ile yeni bir kuyu- 'nun açılması işine evvelki gün baş- lamıştır. Diğer taraftan Adana ve Beşiri civarında mütcaddit petrol kuyu- Jarı daha açılacaktır. Mehtap içinde ! Bedir zamanı, gyın on dördü, tam mehtap, ay işiği., Bu eski e- debiyat klişeleri, şimdi, ne zaman- dar söylenegelen Alman taarruzu- nun vaklüni ifade için kullamlı - yer, Şu sıcek günlerde demir leb. lebi gibi sert ve kora yazı yaz - maktan ise, biraz lâtife etmek da- ha hoş olacak. Alınanlar, İngilte- | zeye taarruz için ne başkumandan- | Tarının, ne erkânıharbiye reisleri- 'nin emrini beklemiyorlar. Daha zi- yade rasathane müdürlerinin rapo. gözlüyorlar. Bilmiyorum, Al- bir yılan hi günlerde gittikçe tekâsül eden bu hahsin dedikodularından da anla- şılıyor ki, maksat propa; Yine, işin içinde işler var. Yeni Avrupa harbi, karşı tara- fın sinirlerini yormak esasına de- yeryer Tıpkı, bizim eski bir ala- deli olurmuş!. Galiba, Almanlar da, 40 güm 40 gece büyük taarruz lâkırdısını e. de ede, nihayet İngilizlerin mane- viyatını tamamen bozacaklarını ve ipes dedirteceklerini zannediyor- | Bu harbin bir adı da sinir barbi Günlerce, haftalarca, hava, deniz ve karadan veleceği süylenen a- caip taarruzu beklemek kolay mı?. Fakat, tesadüfe hakıp ki, bu sinir- leri yıprulılmak istenen ve taarruz edilecek olan millet, yani İngiliz- ler, dünyanın en metin ve muka- vim, en soğukkanlı insanlarıdır. Netice ne olacak?. Söylenen, bek- lenen büyük taarruz olmuyacak mı?, Kimbitir.. Tıpkı Çörçilin son nutkunda dediği gibi: Belki bugün, belki yarın, belki bir hafta sonra, belki de hiç.. | Mes'ut bir nikâh »- Edip arkadaşımız B. Selâmi İzzet Sedes'in kazı Nazan Sedes ile İkdam relikimizin genç ve kıy - metli yazı işleri müdürü B. Murat Kayahanın uikâh merasimi dün saat 16 da Beyoğlu belediye daire- yuvada —iıo. meş'e aşıyan uzun yıllar temeyni eyler. Feci bir av dönüşü (Hususi) — Akçeli uşak köyünden Ali oğlu 17 yaşla- rında Mehmet avdan dönerken iki| köpeğin hücumuna uğramıs ve kö- peklerle mücadele oderken, elin - deki çiftenin bir gözü ates almış ve|, vacafından ağır surette varalan - mıştır. Fazla kan zayi eden İMeh- met bir gün sonra ölmüştür. Son Telgraf'ın edebi romanı: 5 Gözv_Aşı.ARı ETEM İZZET BENİCE dir. Neriye gidobilir, nasıl kaçardım?. Bir gün bir fırsat bulrlanı, evden Çkum, doğru mektebe giltim. O- nu çağırttım, Biribirim z1 görünce öyle bir sarıştık ve Öpüş.tük ki. ha. yatımda bu ânın hummalı zevki- ni unutamam. Tü Çamlıcaya ka- dar gittik. Saatlerce kınuştuk, be- | ni kandırıyordu: Perşambe veceleri ya sen so- kıııı çık, ya beni arka kapıdan i- geri al. Muvaffak olmak için cesaret lâ- zımdır. Herşeyi göze aklım: Peki, dedim. O haftadan sonra her per. gembe akşamı bekler, her kes uyuyunca onu yatağıma alır sa - baha karşı bırakırdım. Başka gelebileceği geceler için de koluma ip bağlar, sielmi pen- cereden aşağlı sokağa sarkıtırdım. Gelebilirse karanlıkğa bu ipi bulur, çeker ceker, bileğimi salıya sallı- ya beni uyandırırdı. O zaman yi- De iner, onu alır; yürek üzüntüle- ri, binbir türlü korku içinde bile olsa odama getirir, geceyi onunla taj yaptırdım. Fakat, sonra ne oldu?. Mektebi bitirir - bitirmez Vana gitti ve beni unuttu. | Amma, ben onu çok zor unüt- tum. Unutabilmek için hislerimi, kalbimi, kafamı zorla değiştirdim. Nihayet alıştım. Şimdi belki yir- mi beşinci âşıkımla yaşıyorum. Ve.. annem, babam.. rım beni hâlâ orta mektepteki A- süman biliyorlar. Varsın onlar öy- le büsinler. Ne çıkar?. Anladın mı beyefendi, işte ma- Avselin hikâyesi daha tuhaf. O da bir gece kollarımın arşsında ağ. hva ağlıya anlatmıştı: — Bakırköyünde oturuyorduk. Bilmem sen tanır mısın?. Şimdi ik- tısat bankasında: Reşat. Mahal- lemizin en güzel, en göze çarpan delikanlısı © 1di. İkide bir bana mektuo sönderir, yolumu bekler, kartlar arkatına ştirler yazar, kom- şu kızları gelir, onları bana okur- Tardı. Hele istasyona gezmeğe çık- tık mı?, Muhakkak arkamızdaydı. Sandala bineriz o da. Balığa çıka- rız 0 da. gölcem. Fa. kat, hiç aklırmazdım bile. Yal - nızdım, kimsesizdim, aşksızdım ve.. birar da mehafazakfırdım! Erkok- ten, genç erkeklen ödüm kopardı. Fakat, günler geçtikçe onun iri si- yah gözleri sanki zoçla gözlerimin içine giriyor ve beni bırakmıyar, Röz kapaklarımın içinde yuvarla- mıyordu. Yine bir akşamdı. Beş kız arka- daş kolkola girmiş, gülüşe oynaşa ıgnvtleıSıhııumzıi- diyorduk. Deniz kenarı kalabalıktı. Nasıl oldu, pek farkında değilim. Kar. gımıza beş kişilik bir erkek grupu cıktı. Hepsi de bizim mahallenin çocukları. Reşat da içlerinde!. O, nasılsınız, geziyor musunuz?. Fi- lân derken dört arkadasım dört çift oldular. Ve.. benimle Reşat İki başta iki tek olarak yürümiye yorum. Meliha bir aralık: — Ayol siz ne diye öyle yapı- valnız yürüyorsunuz. Reşat Ay- sele refakat etsene., Dedi. Reşat, o baygın iri siyı>i Rözlerini gözlerime dikti. Müsaade ederlerse.. Dive yanıma geldi. Mahçup, ür- | kek, fakat çapkın koluma gırdi Bu onun koluma, benim çiftler ka- | filesine girişimizdi. Nılekim de öyle oldu. Ve.. bak şimdi de senin kolla- | rının arasındayun, Bu kimbilir | kacıncı?. Artık yetmez mi hikâyem?, | Nur, Nihal, Nermin, Melek.. Hep- sinin macerası da onlarınkine, on- ların gözyaşlarını akıta akıta an - lattıkları dalemlık ve kurbanlık hikâyelerine benzer şeyler. Fark yok, ve. daha aesi bütün bunların | ismi ve sahsiyeti; i — Kızl. Türkçede kızın tek manası var- dir: Ergen. Bul — Erkekle birlik olmamış.. da denebilir. kepsin'a de anası, babası, kardeşleri, evi burk. var. Ve.. hepsi deıemıkrmm. — En namuslu... Dedikleri, öyle bildikleri kızları. | da, muhakkak ki bun - güzelliği, bud güzelliği, gÖ2 güzel- Liği var. En güzel şiirler kadar gü- zel, sevimli.. Uzun boylu. Kaşı, gö- xzü, saçları, manlo ve şapkasının kürkü hep bir renkte. Yalnız bu ahenk, bu koyu kumral ve açık kahvemsi renklerin beraberliği bir insanı çıldırlmak, tapındırımak i- çin yeter. Halbuki, yüzü, kalçala- m, teni, konuşuşu, adım atışı, kah- kakaları değil bır erkeği. bir or. duüyü bile kendisine esir edecek kadar güzel, çok güzel, canlı, He- le öyle bir sarılışı, öpüşüşü var ki! Fakat aeıyarum. Genç bir ka- dinin, taze bir kadının karşısına | kiveren bir erkeğe bile- duyarak candan &- ine, kerdisini bırak» gık olüver şina acıyorum. Bunlara cemiyet henüzi — Kahbe. Adını verip damgasın: vurma. mustır. Bunlara hikâyelerini din- liyenler sadece: “TDevomi var) Tenzilat! biletler Tren bilet ücretleri için yeni ve hazırlandı Devlet Demiryolları idaresi yol- cular ve ameleler icin yeni tari - (ıkr ihdas etmiştir. 6 ağustoslan ilibaren tatbik e- dllıce! olan bu yeni tarifeye göre ameleler icin İstanbul - Edirne Kırklareli, Samsun - Sıvas, Mer- sin - Mamure - İskenderun, İz - mir - Denizli hatlarında tenzilâtl | yeni tarifeler tatbik olunacaktır. Simdiye kadar gidiş seyahatlerin- de tenzilât yanılmamıs olan mın - takalarda da mühim miktarda ten- zilât yanılmış ve uzun mesafe - lerde gidiş ve 100 kilometreden iti-| baren gidiş - dönüş tenzilâthı bi- letlerile halk ticaret biletlerinde is€ tadilât yapılmıştır. 1000 kilometreden fazla mesafe için bilet alanlar; ilk duracakları istasyonu bu bileti alırken, mütca- kiben inecekleri — istasyonları da indikleri istasyonlardan hareket ederken tayin edecekler ve her in- dikleri istasyonda bir indikleri va- kit ve bir de giderlerken 2 defa vize yaptıracaklardır. Grup ve alle biletleri de trenle- rin hareketinden 15 dakika evvel tedarik olunacaktır. 30 köy ebesi yetiştirilecek Sihhat ve İçtim? Muavenet Ve- kâleti tarafından köy ebeleri ve - tiştirmek üzere Konvada açılan mektebe bu yıl 18 - 35 vaş arasın- daki kız, dul veyahut cecuklu orta, mektep mezunu bayanlardan 30 kişi abınacaktır. Mektep levli ve meccanidir. Tahsil müddeti — bir yıldır. Mesbur! hizmet müddeti ise, Üç senedir. Kayıtlara başlanmış - tır. Ağustosun 15 ine kadar devam edecektir. — BÜRHAN CEVAT vrupa Harbinin Yeni Neselelen ZA z eeei POLİS MAHKEMELER İlk ve son günah ! İsminin ve adresinin yazılma - masını rica eden genç bir bayan geçen hafta bu sütünda «para aşk. tan Üstündür» serlevhasile çıkan ve zengin bir kadın uğruna Ö yıl- lik karısını feda eden erkeğin iha- neti münasebetile duyduğu tees- Bürü bikdirerek bu sözün her za- man doğru olamıyacağını, serve - tin her zaman aşka galip gelemi- yeceğini gösteren aşağıdaki hakiki macerasını anlattı: Ben G yıl evvel sevişerek €v. lendim. Kocam genç, güzel bir ke- manistir, Onu ilk defa bir kon « serde görmüş ve kendisinden zi- yade kemanını beğenmiştim. Fa- kık sonraları, sürüklendiğim bu sin sahibine de daha üstün bir Kürvetle bağlandığımı anladım: Evvelâ sesine, sonra kendisine â- şık olmustum!. Hem öyle bir sevgi ile başıtn dönmüştü ki.. Evlenmi- yeyim diye anamn, babamın yap. tıkları bütün ısrarlar, bu fakir damla kat'iyyen mes'ut olamı: cağıma dair akrabalarımızın ileri sürdükleri tekmil fikirler anlaşan kalblerimiz önünde birer birer dağılıp söndüler. Evlendik ve w zun yıllarca da pek mes'ut olduk. Sade izdivacımızın ilk aylarında | değil, müteakip senelerinde de ci- hana sığrmıyacak kadar hudulsuz, sonsuz bir saadetin kucağında baş> başa yaşadık. Evimiz fakir ve çok mütevazı idi. Kazancımız ancak 0- nun bir mektepteki kıt musiki mu. allimliği maaşına ve bir de arasıra iştirak ettiği konserlerin getirdiği mahdut paraya münhasırdı. Fakat ideremizi biliyor, hesapla harcı - “yorduk. Bazan aylığın gecikti manlar, aç kaldığımız günler oldu. Aldırmadık. Elektçik parasını ve- remc eskiyip giyinemeyince kenı dimizle lâtife ederek işin fecaatini geciktirdik. Gidemediğimiz eğlen- celerin, um kaldığımız gece toplantı n gıpla ve acısınt e- vimizde sevgi denen o bambaşka duygu ile uyuttuk. Fakat, her vok. luğa göğüs gerecek bir yasla olan iklmiz de hiçbir gün, hiçbir sasdetimizden şüphe etmeyi aklımıza getirmedik. Dünyaya meydan okuyan aşkımızm kuüdre- tile sefaleti, yokluğu yok etmiştik. İzdiyacımızın beşinci senesinde de mütekabil aşkımız hâlâ ilk ta. mışma anlarındaki sıcaklığını, müş- terek hayalımız bir pınar suyu te- mizliğini muhafaza ediyor ve her yokluk bu çift silâhımızın önünde yı.-mhp kırılıyordu: Sevgi ve genç- İhmue de bu yeknasak yaşa - yıştan, birbirinin ayni yıllardan bıkkınlık gelmiyordu. Çünkü bi- zim için hayat ve yaşamaktaki ga. ve; yalnız beraber olmaktay do - ian saadetin tam kendisi idi ve bu Saadetle son yıla kadar bir gün bi- le sendelememiş beyaz, temiz ha- yatımızı en küçük bir leke ile bile İ CEMAL HALI (DIVAMY 3 üncü sahifede) 300 sene evvelki bir hikâye.. Çok eskiden yazılmış bazı eser. lıvııhıı_ııılııııılı.ıl- mamiş, yahut sadece geçilmiştir. Fakat istikbal ıılı bun- lar birer kehanet meemuası ol - muştur. Yazanın böyle bir mak - sadı yoktu. Fakat hayal mahsulü bir roman bir gün geliyor ki baş- ka bir kıymet kazanıyor. Çünkü hakikat ile nisbeten uygun düşü- geçen rında anlattığı türlü vesaitin, hl- vada, denizin altında işliyen çeşit çeşit cihazların bir gün gelip na- sıl hakikate benzedikleri görül - dü. Bunlar gibi çok evvelden, da- ha 17 inci asırda yazılmış almanca bir hikâye de bugün pek başka bir ehemmiyet kazanmış oluyor. Erbabinin. tetkik edip göre Lu romanmı bir kahramanı vardır. Kendinde yaradılışın fev- kinde bir kuvvet gören bu kah- raman kendişini eski Yunanlıların ve Romalıların meşhur mabudü npiterin yerine koyarak ıhı:rıcyl salıcımın ücile halletmek, sındadır. Gittiği şehirlere şu hl- lifi ediyor: — Ya bana teslim olursunuz, ya- hut kılıctan geçersiniz!. Etraftan ses çıkarılmadıkça jupiterin cür- eti artınış, artık kendisine itaat e- den şehirlerden bazı kimseleri se- çerek enlarla birlikte Almanyayı herşeyin fevkine çıkarmanın çare- lerini araştırmıştır. Yine bu jupiter Avrupada — ne kadar memleket varsa bunları ü. çe ayırmış: Birincilerde ne kadar adam varsa kalalarını kesmiş, ikincilerde ne kadar adam varsa esir etmiş, üçüncülerde de — pek cür'etli, gözüpek adamlar bulun- duğunu görerek bunları da kendi hesabına başka memleketleri zap- tetmeğe memur etmiş. Hayal mahsulü olan bu hikâye- nin yazıldığı tarihlerde Avrupada Danimarka ile İsveç kralları pek linden oldukları i- çin Almanyanın fütuhatına — ses çıkarmıyucaklarmış, jupiter bu suretle Almanyayı büyüttükten sonra urtık dünyada kendi kendi- ne devamlı bir sulh tesis etmiş o- huyor. Cerman sulhu. Butwunla beraber bu cski hikâye yi tetkik etmiş olanların dediğine göre bu romanı yazan ıı.ıırı-lı -ki Hzun bir adı var: hiçbir zaman istikbalin vı.l.quıl vaktinden evvel keşfederek süyle- mek iddlasında değildir. Bilâkis miş. Yalnız şu var ki herhangi bir eser, hususile başından sonuna ka- dar mükemmel bir heyeti mecmua teskil eden bir hikâye öyle sadece bir san'atkârın hayalinin mahsalü olmakla kalmıyor. San'atkâr mu - hitinin yetiştirmesi olduğuna gö- re o da asrındaki Cer - temayüllerini sezmiş, et- rafında neler - söylendiğini iyice dinlemiş ve bunları romanındaki maletmiştir. Üc asır evvel yazılmış bir hi. kâyenin bugün meraklı bir bahse :—mlıüllı—iııh—dıb—- İ FB Kışın korkunç ihtimalle Vazan: Ali Kemal SUNM Gelecek kışın - Avrupada -i altındaki yerler için kıtlık d olacağı şimdiden söyleniyor. Avrupa harbinin iktısadi :epııı-, sinden de muvaflakiyetin kı taraflarında olacağına İngilizlerim kanaati sarsılmamıştır. Motür haft bi kadar çabuk neticelenmese dö iktısadi harbin ağırlığına rağmeti — sonu muvalfakiyetli çıkacağı kür maati onlarca bir takım hesaplara istinat etmektedir. İngiltere ilt mihver devletleri arasındaki mü> — cadelenin en şiddetli bir safhasınt irken İngiliz noktai nazarınt — ıore vaziyeti şöyle tahlil etmek ilke Alıınyı harp başlamadan ev < j vel birçok mevaddı iptidaiye bis * riktirmiştir. Fakat bunlar vi mikyasta sarfedilmiştir. Çünkü harp malzcı ö Belçikanın ya bu memleketlerden yiyecek maddeleri almakta — zannedildiği kadar muvaflak olamamıştır. Çün kü istilâ edilen memleketlerim harp yüzünden istihsalâtı azalmış — tır. Fakat buralarda ne varsa alie eranım halkını isyana sevketmi ihtimali ile Alman işgal kuvvet < leri uğraştıracağı için Almanla * | rın bu cihetleri düşüneceği tahmit edilmektedir. İşgal altındaki memleketlerin | istihsalâtını alarak harbe devani etmek en hatıra gelen bir yoldur. — Son on senedir Almanyada zi“ raal işleri tamamile motörlü vesa. itle görülüyor. — Bumları işletmek için yakacak maddeye ihtiyaf vardır. Usta ziraat amelesi kac se- nedir İtalyadan getiriliyordu. Slo- vakya, Macaristan da Almanyaya rençber yollardı. Fakat artık usla işçi oralardan da gelmez olmuştur. Sonra Lehistanda mecburi olarak | köylülerin çalıştırılması da bekler | nen neticeyi vermemiştir. Çünkü asıl lâzım olan erbap çıhçıııuı gö | receği İş de iş saatlerini arttırmak — da zannedildiği kadar faydalı olk mamıştır. İngiliz tarafı Almanyadaki a lışma ve usüllerine bâ- karak bunlardan alınacak netice- ğ yi ona göre tahmin etmektedir. — Meselâ fazla mesai yapılan yer * lerde ücretler de artınış. Sonra yl- yecek vesikalarındaki miktar da | aitlrılmış. işi bırakanlar da üf dört hafta hapse mahküm edili < yormuş, Fakat bilhassa kömürdeti | sunl olmuştur. Erbabınm — tahminlerine - görü Kongonun 10 milyon ton ihtiyat bakırı vardır. Daha bu yolda bif çek rakamlar sıralamak mümkün” dür. Fakat sözün kısası şudur: — İngilizlere göre Almanya daimâ abluka alimdadır, bundan kurta” lamamıştır. Her ne kadar reyi |:.ııı.ıı. altına aldığını söyle” | Birimizin Derdi HepimizinDerdi Belediye mahalle arasında bara nasıl | müqııde ediyor? | | da tam evin bitişiğine yapıldı" | | Zina işaret olunan mektupta bilâhare şöyle de nilmektedir: «Medeni kanu- mun 661 mei ve 662 iaci mad- deleri böyle müesseselerin mar| halle arasında bulunamıyaca” | — ını âmir olduğu halde beledir | — asıl