1 Aralık 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

1 Aralık 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

stanbul'da bir sene- e kaç kişi evleniyor YAZAN: REŞAD FEYZİ Koskoca İslanbul şehrinde, bir se- kaç kişinin ev bark sahibi oldı yanl evlendiğini merak ekmez ?. Ben de sirin gibi, bu sualin v bayli meraklı bulduğum için hususta neşredilen kayıllara müra- #ttim. Aşapıda, sizi datmin edeceğini zan- malümatı yazıyorum: ÇH hin müfuslu İstanbul şehrinde, bir. evlenenlerin sayısı 4667 dir. Ba Bikâh kıyılan mintaka Beyoğlu " Fakal Beyoğlunun, — şehrin kalabalık yerlerinden biri olduğu- hatırlamak lâzım. unaz, Beyoğlu mintakasında, bir evleneclerin sayısı 1468 dir, İ- " olarak, en fazla evlenme Eminönü tnda oluyor. Bir ylda 603 kişi.. M da Adalar kazasında izdivaç ol- iladır. Bir senode yalnız 58 kişi, Takamlar, şehrin müfusuna zöre, öğlldir. Bu beş bin kişiye yakın iz- bâdisesinin, ne kadarı devamlıdır. Mesele burada... Fakat, elimde si- | JN neliceyi söyliyecek kayıl maale- Yoktur. bullular, en wiyade sıcak yaz ttinde evlenmeyi terelh ediyorlar. Hâ, en çok evlenme hâdisesi Ağus- Sluyor. Bu bir ay içinde 476 kişi İyor. İkinel olarak, eylülde, 432 #vleniyor, Teşrinlevvelde 448 kişi r, Demek ki, ağastostaa başlı- sonbaharın serin günlerine doğ- Mlutistik rakamları, gittikçe inea Bu kısa ay içinde, bütün İstan - | Yaları 252 kişi evleniyor. Demek Mta evlenenler soğuktan müte- K simyacak kadar hareretli bu- Nrorlar. &Ğz atmak âzım: Bir yılda 4667 kişiden ancak 3651 | be- " Yani, kadın da, erkek de he- h defa evlenmektedirler. Diğer ev- # ya bir taraf dul, ya bür taral » yahat da, iki taraf da dul, Ti taraf da boşanimış variyette Ç Kinci veya ücüncü defa evleni - * üneti ve 5 inel defa da evle- bittabi mevcullur. A Sel, ayni sene içinde İstanbulda A tkür erkek dül kadınla evlen - İsdiyaçta ise, iki taraf da duldur. façla İki daraf da boşanmış va- V Yüvaçta be, İki tarafın da er- AA e halde bulundukları meçbul - u, enleresan değli mi?, öneu İnsanların mesleklerine ge- K Edivaç yapan erkeklerin — en Ücaret işile uğraşıyor. Tüccar, aei ve salre.. Demek ki, en | Çölerine züvenenler bu sınıf!. — | denede ticaretle uğraşan 1182 kişi tir. & O Graşan IS kişi yi- MN yal icinde evlenmiştir. İsta- j ümümi hizmetlerde çalışan #i liinin de evlendiğine dair — bir Yar, Umumi hizmetlen maksat, Yeya ücretli memurlar, müs - Er olca gerek.. X evlenenler, serbesi meslek er- | lardan bir yıl içinde evle - Sayısı yalmız 175 dir. Mer şe- hiçbir iş rüç tulmuyanlar da . Bir meslek tutmamış ol , bir yılda evlenenlerin sayısı | '& kadınların kısını azamı mes- | " değildir. Bunların ndedi ayni 4579 dur. Meslek sahibi çok evlendiği kaydı vardır. Teselesini unutmuyalım.. Evli- G3 mühüm bahis bu değil mit, v| için, İstanbulluların en 3- Üazi yaşları tercih - ettiklerini Simez misiniz?, Söyliyeyim: derde cn çek 25 - 29 yaşlar a- Svlenme hâdisesi kaydedili - Yaşla evlenenlerin adedi - bir | İ819 dur. İkinci olarak 19 - Z4 bda evleniyorlar. miktarı da bir yılda d31 Ko20 2 24 yaş arasında evleni dir, Çok genç evlenen er “tya çocuklar da yek değildir. AYni gene İçinde, yaşı 18 elan evlenmiştir. Üyarlara ne dersiniz? Yaşları yfasanda olan bir senede G4 er- | | miştir. Hatta, dahası var. Y Şi halde evlenen erkek de İK nede büyle 05 1 geçmiş 0l- âde evlenenlerin adedi de 70 dir.| gelince: Kadınların yaşı ' aş165igeçmişolanbirçokkadın ve Prkekler de dünya evine giriyorlar saklanır amma, tabil evlenirken, mey- dana çıkıyor. İstanbulda evlenen ka- dınların de mühim bir kısmı 19 - 24 yaş arasındadır. Belki bunu biraz fazla bulacaksınız.. Yani, artık, eskisi gibi 15, 16, 17 yaşındaki parmak kadar kız- darı evlendirmiyorlar. İkinci toplu yekün 25 - 29 yaş ara- | sındaki kadınlara aittir. Bu yaşta olan kadınlardan bir senede — evlenenlerin yekünu 916 dır, 17, 18 yaşındaki zenç kızlardan evlenenler nixbeten azdır. Bir yalda bu yaşta, 416 genç kız evlenmiş- tir. Yaşlı bayanlardan da evlenmeğe kalkışanlar var, Meselâ, uynl yılda, yaşları G0 - G4 arasında olan 22 kadın — evlenmiştir. Hiattâ, 65 den sonra evlenen de var. Onlar da 23 ten birax daha az. İşte İstanbulda, aikâk dalrelerinin faaliyet bilânçesu.. Allah hepsini mes- 4 ekin! “ Yeşil altın ,, diyarı Semmz Finlândiya'yı tanıyormusunuz” Geceleri gündüz gibidir Son zamanlarda dünyanın dik- kat nazırı Finlândiyaya çevrildi. Sebep? Sovyet Rusya ile Finlân- diya arasında çıkan (htilâf... Finlândiya küçük bir memleket-, tir. İstiklâlini büyük bir kıskanç- lıkda muhâfarza etmek istiyor. Hıl—, buki karşısındaki rakip çok, çok kuvvetli... Finlândiya, birçok ker-| reler İsveçin 17 inci, 18 inci ve 19 uncu yüz yıllarda Rusyaya karşı açtığı harplere sahne olmuştur. Bu muharebelerde Finiândiya orduları — İsveçlilere çok yardım | da bulunmuştur. Hatta 1609.- 1617| müharebelerinde — Finlândiya - | İsveç orduları Moskovaya kadar ilerlemişler ve mezkür şehri zap- tetmişlerdir. Finlândiyanın huduğları, 1617 da Stolbova muahedesile tayin e- | dilmiştir. 1809 da Rusyaya — ilhak olunan | Finlândiya bir dükalık idi. Dahilt | nde — muhtardı. 9 ilkânün | stiklâlini ilân | lândiyanın arazisi 388,000 ki-| diyada 60,000 büyük 14060 den fazla da ada | ve adacık vardır. Yazın günler çok uzun ve gece- | Jer çok açıktır. (Lâponyada güneş, tamamı ki ay batmadan etrafı ay- dınlatır). Memleketin cenüp ta - raflarında geceler adeta gündüz gibidir. Nüfusu: 3,885,000 dir. Lisanlart arasında fark bulunmakla beraber Finfândiyaldar tam bir birlik teş- kil ederler. Finlândiyalılar hemen umumiyetle sarışın, mavi gözlü * dürler. Finlândiyanın servetini ziraat teşkil eder. Arazinin yüzde 0 i ormanlıktır. Avrupada ormanları en çok olan memleket Finlândiya- dır. Son on iki sene zarfırda «<ye- şil altır» sanayli çok terakki et - miştir. 70,000 kilemetre murabbar| bataklık kurutulmuştur. Finlân - diya, elektrik istihsalâtı için akar sulardan, istifade eder. Sanayü de müterakkidir. 1920 de) fabrikalarında 117,229 amele ça - lışıyordu. Bunların sayısı 1939 da 207,506 ya çıkmışlır. Finlândiya çok miktarda ke - reste, karton, sellülüz, kâğıt, pa - muk, kendir, — yün, şeker, tütün cam, porselen ihraç eder. Spor ve güzel san'atlara rağbeti de ziyadedir. 1540 Olimpiyad oyun-. ları Helsinkide yapılacaktı. O vakte kadar beynelmile) va- Zy düzeleceği ve oyunların perlak bir surette yapılacağı ümit) olunuyor. Çemberlayn'ın eski düşmanı.. Nevil Çemberlaya yelmiş yaşında- Arasıra ve bazam uzün fasılalarla tin | Damla isabeti tehlikesi geçirir . Geçenlerde de böyle bir tehlike ab- dattı. Fakat bu, Dovning Sircet (baş- vekâlet binasının bulundağu sokak)- faki büresnda bulunmasına, — devlet işlerile meşgul olmasına mâni olmaz. Çömberlaya kendisini ledavi eden dek- forlara dalma şöyle söyleri — Bu benlm eski daşmanımdır. — Bundan sonra bizlm düşmanımız- der. Bırakıız hakkından gelelim, Cemberlaya gülmüş ve şu cevabı ver- ei — Bunu Üzerinize almanıza teşek. kür ederim. Cünkü benlm uğraşacak başka işlerim var. Ata sözleri || * Harpte ve aşkta — her türlü ! höeye cevar. vardır. | * Denizde yelken açmak, karada| mekân tutmak şarttır. * Sir ölan yerde mütlak bir kö- tülük vandır. * Olgun kiraza her zama tihalı a * Dost kaybetmenin bir yı ona ödünç para verm * Paranin için ödünç p büz etmek kâfidir iş- | u da ir. | artlamak *e Aşkla mantık imtizaç etmiş olsaydı, saadet her kula nasi lürd * Her meşgul or sanmayın. Bi dadır diye yapa: * Kedı kılsızlık olamaz. * Hazir para, hazır ilâç g Zamanında insanm hay tarır, * Aşk para ile kaimdir. Para biltimi aşk ta biter. * Dünyada dev bir dert yoktur. aramanın yolu bilinsin... | * Açların ahçıya kabahal bul- dukfarı vaki değil | ic, | | anı kur - İ | olmuyan hiç| Nevyork önünde ilk Alman de 1915 te Amerikaya giden ilk Alman tahtelbahiri acaibatı âlem- | den bir şey gib Himdi Atmanların seri seri çıkardıkları cep denizaltılarından birkaçı Ağaanya, 1915 de gittikçe şiddetini arttıran ablukayı kırmak için denizallı gemilerinden küçük bir file ihdasını düşünmüş ve Bremen Ücaret odası re- isi dekler Lahmanın tavsiyesile Kiyel de, Krup fabrikası termanesinde — iki büyük denizaltı gemisinin inşasına baş- danmıştı. Bu gemiler, 1916 senesl ilk- baharında Bilti. Mirisi Döyçland idi, Harp denzallılarına hiç bonzemiyordu. Ticarel filosu kaptanlarından birinin kumandasında bulunan Düyçland, ziran 1916 da Brem limanından ayrıl- ı Ticarel gemilerine mahsus paten- gel vardı. Amerikaya, — Chesepeakın Nevport Neas Himanına eozayı tıbbiya zötürüyordu. İkoçya ile Norveç ara- sında — İneilir ablakasile — karşılaşınca bemen denize dakdı. Bu sırada büyük bir tehlike atlattı. Otuz allı derece ya- ma yallı. Az kalsın baş tarafı, Şimal denizinin otuz metro derinliğindeki ka- yalara çarpacak, parçalanacaktı. Kumandan; 8 temmuz akşamı Ches- peakın işıklarını gördü. Alkışlarla kar- şılanacağını' düşünüyor, gururlanıyordu. Döyçlard, bilaraf xulara büyük bir ih- Yiyatla girmişti. O vakte kadar maskeli ve sönük kalan fenerlerini yaktı, Tün- mins adlı bir Alman remorkörü derhal yanına geldi, Baltimorda büyük Dir sa- bırsızlıkla beklenildiği haberini verdi. Bu çarip ücarel zemisi fevkalâde bir gnrette karşılandı. e sinemuacılar ve meraklılardan mürekkep büyük bir kalahalık husasi molürlerle Döyylandın yanma kadar geldiler. Baltimor halkı, gazetelerin Kristaf Kolombun Sanla Nariyasına benzet - tikleri bu acaip gemiyi görmek için li- mana toplanmıştı. Alman sefiri Keni Bernsdorf, kuman- danin şerefine ziyafetler verir, kabul resimleri lertip ederken, Döyçland yü- Künü başalltı, kaucuk ve Almanyanın harp samayll için e çok muhtaç olduğu. nikeli alınağa baştadı. Küçük paketler içinde 700 don kançuk ve nikel aldı, Artık bunları esalimene — Almanyaya kötürmekten başka işl kalmamıştı. İn- Bitke gaseteleri, Ücarel denizallı ge sinin dönüşle herlalde — batırılacağını yazıyorlardı. Fakat Doyçland, 26 ağı dosla Brem Miknatıslı mayn 1936 senesinde icat edilmiştir Çok pahalıya mal olduğu için çok yapılmış olma- sına imkân yoktur - Almanların son günlerde kul - dandıkları mıkmatıslı mayüler, Al- man bahriye milhendisterinden fan Bizekenslerin'nin icadıdır ve 1936 senesinde bahriyere kabul olun - muçt İki senedenberi imal edilmek - fedir. Maynlerin muhlelif kısım » ları Düselderi ve Essende yapıl - makta ve bilâhare Hamburg e- varında bir fabrikada birleştiri. mektedir. Miknatıslı maynler pek büyük almadığı için denizaltıları ve tüc- Car gemileri tarafından — kolayen makledilmekle — ve istenllen yere birakılımaktadır. Yalnız bir mahruru vardır: Çok pokalı olması... Bu da çok miktar- da plâtine lürum olduğundan ileri gelmektedir. Bunun içindir ki Al- mati kükümeti ancak 500 tane yaptırabilmiştir. Hu maynler çok tehlikelidir. Balundukları yere 100 metre uzaktan geçen zemileri batırmaktadır. nizaltıları | i seyredilmişti —| Tlmanına girdi, rihlama yanaşlı. 8450 mali mesale katetmişti. Su altında yal- mex 180 mil seyretmişti. Almanyada büyük şenlikler yapıldı. Kolonya zazelesi ve bütün Alman pre- pazatıda Servisine bağlı zazeleler ab- Tukanın kırıldığını, Amerika ile Ucari münasebatın başladığını yazıyorlardı. Fakat bu sevinç çok sürmedi. Deyç - Tandın eşi <Bremenr ilk seferinde ha. mülesi ve müreftebatı ile beraber kay- beldu. Kendi kendine mi batlı, yoksa İngilir terpitoları tarafından mi bati- fildi, anlaşılmadı. Doyçlandın ikinci selerine gelince: Amerikada hiçbir alâ- Ka uyandırmadı. Tabil görülmüye baş- dandı. | Ar sönra Amerika sularında harp ge- mileri de görülmiye başladı. Doyçlan- din süvarisi, İngilir harp gemllerinin Amerika suları dışında kendisini bek- dediklerini söyledi. Alman Amirallığı, |, &tüi. İngiliz harp gemilerini torpillemek 1- gin U - 58 ü gönderdi. Ba hakiki bir | Korsan denizallsı idi. | U - 53, 7 ilkleşrin 1916 da Nevport Umanmna girdi. Fakat, ön iki saatten fazla duramadı. Dünüyle Mantaket adlı Dir gemiyi balırdı. Bir gün sanra ken- disi, Üngiliz torpitolarının bombalarile | Okyanosun dibini boyladı. 1917 de Asmerika, Almanyaya harp | ilân etli. Almanlar, Amerika sularına Birçok denicalli göndermek, münaka- | lâta ve asker sevkiyatına mâni olmak Biediler, fakat muvalfak olamadılar. N | Çünkü denizaltıları şimdikl kâdar te- kemmül elmemişti. Telsiz muhabere- | deri, Üngiliz harp gemileri —tarafından da alınıyordu. Denizallılarının bulun - | dukları yerler anlaşılıyor, bafırılı - | ( yordu. V - 156. harp gemisine çevrilen sa- bık Doyçland, Şimal denizinde butı- rıldı. V - 140, bir Amerikan desiroye- vin atlığı bomba ile sakatlandı. 1918 senesi sönleşrininde — Kiyel limanına girip rıhlıma yanağlığı zaman ihtilâl başlamışlı. Kumandanı, zemiden ivil olarak ayrıldı. Mürettebat, asi bahti < yelilere karşı silâh kullanmak isteme- işterdi. Ü - Z, birkaç gemi balırdı. Fakal Amerika sahillerine yakfaşamadı. | ilik ve ber TELGRAF — 1 BİRİNCİKÂNUN 1825 e AKDENİZDEe YU Yazan: ZİYA ŞAKİR Kadınlar, No. şu kararı $ verdiler: — Erkekleri kâmilen katledelim. Tük bir msyis günü... Dadem ve incir ağaçlarının yeşii göl- geleri altında komuşan kadınlardan bi- rinin gözleri, birkaç saniye ufkun bir naktasına daklı, Orada, engin denizin mavi gökle bizleştiği noktada beyaz bir yelken vardı. Kadın: | — Müjde, Mara... Kocanın gemisi geliyor. Diye, bağırdı. Üç kadının gözleri, ufka çevrikdi. U- tukta, küçük ve beyaz bir benek gibi görünen Reminin Üzerinde tevakkut Bu üç kadından (Mara) nın sedef gi- , parlıyan durü bayaz çehresinde, ko- yu pembe hâreler belirdi, Derin derin içini çekerek, Xivirek kirpikli ve semâ zenkli iri gözlerini tekcar elindeki üngü e çevirdi. Süküt ot n biri, yengüde Maruya — Koca yörsün, V iyor, . Niçin sevinmi. Maredan evvet, yüğindeki n cevap verdi: Göri, henüz Bir nokta sibi gö- ünüyor. Kimin gemisi olduğu belli de- ü Ki Maranın yanında oturan (Tiryan) is- mindeki kadın da kaşlarını çatarak ve parmaklarının arasındaki şişleri iplik- Jere daha sür'atli duldırip çıkararak ae sabi bir sesle söylendi: — Farzedelim Maranın kocası geli- Mara, daha hâlâ şusuyordu. Ve, e- lindeki gişleri, kocasına ürdüğü fanile- nin yünleri arasına daha sinirli bir hat- de batırıp çıkarıyordu. | Simdi, Maraya müjde veren (Anni) | ismindeki kadın da kaşlarını çatmıştı. | Yüzünün derinleşen hatlarında, acı bir ırana vardı. Gözlerini dalgın dalgın u- #uklarda gezdirerek: — ©O da doğrü ya... Bizim adada, | kocaları selerden dünen kadnlardan hangisinin yüzü güler... Dipdiri balık gidi sefere çıkan kocalarımız, iam sularında sürüklenen birer deniz peltesi gibi dönüyorlar, Diye, mırıldandi. Bu dört kadının hepsinden yaşlıca o- dan Tiryen, dayanamadı. Sağ kolunu biraz yuköm Kaldırdı. — Parmaklarınm fıçlarım aşağı doğrü tutarak halif ha- fiC satlar — Puçavra... Paçuvra... Kirli ve (ğ- renç birer mutfak paçavrası... Ba pa- gavralarla karşılaştığımız zaman, (ko- €v...) diye, onların yüzlerine nasıl ba- kıyoruz, bilmem ki, bir | Mia Tindeki şişleri, şimdi daha sinirli has reketlerle batırıp çıkarıyor... Sedef gi- bi parlıyan yanaklarındaki koyu pem- be böüreler yavaş yavaş solarken, nemli için başını daba fazla önüne eğiyordu. e Mara, (Pergosa) (1) adasının on gü- zel kadın! sayılıyordu. Hattâ onun gü- zelliğinin gönretinden, başka adalarda bile bahsolunuyordu. Bu küçük adaya gelen yabancıların çoğu, onun evinin etrafında dolaşırtardı. ge denizinin seması altında, incir ve badem ağaçlarile üzüm kütüklerinin arasında, bir nar fidanı gibi yetişmiş olan bu dilber balıkçı karısını görmeyi kâr sayarlardı. Mara da, bütün bu adanın kazları gi- bi bir balıkçı ile evlenmişti. Zaten a- danın bütün erkekleri, ya balıkçı ve yahut gemici idi. Ve bunların hepsi di durup dinlenmeden (Taranto) sahille- rine gidip gelirlerdi. T (D Bu küçük ada, Çİstanköy) ada- anın garp tarafındaki — ucunün biraz scuubundadır. | Bu erkeklerden hiçbiri, on bes güne den fazla, adada kalmazlardı. Bu müd- det zarfında da dalyanlardan balık çek- mek. ve yahut kadınlarına yelken dik- tirmek ve yırlılan ağları tamir ettir - mekle uğraşırlardı. Bir gün, (Lesbos) (2) adasından ge- den bir tüccar, yerlilerden bir balıkçı Hle könüşürken sordü: - Adanızın kadınları, ne kadar gü- 2zel... Hiç şüphesiz ki, çok bahtiyartı- niz, değil mit. Dedi... Batıkçı, bu tuale pek az alâ ka gösterdi. — Ya...Demek ki kadınlarımızı gü- zel buluyorsunuz... Halbuki biz, T ranto sahillerinin enmer ve oynak ka- dınlarından daha fazla zevk alıyoruz. Diye kayılızca bir cevap verdi. Bunu, adanın kadınları da biliyor- dardi. Ve onun içindir. ki, bu adanın bütün kadmları, tıpkı Mara gi yan gibi.. Anmi gibi rtırap çekiyorlardı. . Utukta görünen gen eük timanıma girdi. Döküntü kayalık- ların önüne demirledi. Sahilde bekliyen Mara, tam eli iki gündenberi hasretini çektiği genç ve yakışıklı kocasının üzerine atıldı. Bu Kürbüz ve sıcak vücutlu erkeğe, şid- detle ihtiyacı vardı. — Puvlos... Ne kadar geç kaldın?. Diye, bağırdı: Püvlos, tok: bir kedi gibi başını öbür tarafa çevirdi. — Şimdi banun sırası mu, Marra. Dedi... Ve sönra, elile kayığı gös- dererek ilüve etti: — Şu ağları yüklen... Eve taşı... A- zılı bir Morina, yepyeni ağları, param parça etti. Mara, birdenbire taş kesildi. Az kub sın, göğsüne şiddetli bir tekme indiri- Jen, mürmer bir heykol gibi sırtüstü düşüp kurnlara serilecekti... Azılı bir adanın küçü- | Morina balığı, yepyeni ağları nası! pa- ram parça etmişse, Pavlosun sözleri ve | dökaydane hareketleri de, genç ve has- sas kadının kalbini öylece param pança etmişti. Bununla beraber, genç kadın - her zaman olduğu gibi - yine süküt etti. Deniz kokan ağları, sırtına yüktendi. Bu ağır yükün altında ezile ezile an- Tarı eve getirdi (Devamı var; (D Olidlli) adasının eski ismi. General Jorj | gözlerini arkadaşlarına — güstermemek iFransız Ordusu Erkânı- harbiye Reisi Framsız ordusunun bügün filen er- kAmıbarp rekl bulunan General Jorj, 10 akuslor 1875 de Diollüsonda doğ - muştur, 1897 de Sen Sir askeri mekte- binden diplemasını almış, orduya in- tisap etmiştir. Umumi harpte — Paris muhafısı General Kastelaenün malye- tünde orkâmıharp abiti M A sonra tabur kumandanlığı ile cepheye zitti. Nansi müdefaasında ağır süretle yas ralandı, İylleşince, arzusu üzerine er- Kkâsıharbiyeye alındı. Çok geçmeden Şark ordüsü kumandanı oldu. Harplen sonra Fasa gitti. Rif harekâlında bu- landu. Daha senra — Harbiye Nazırı Andre Majinonan askeri müşavirliğini yaptı. Nihayel yüksek askeri şüraya a. va tayla edildi. General Jorj 43 senelik bir askerdir. 23 harbe iştirak elmiş, üç defa yara « Tanmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: