21 Ekim 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6

21 Ekim 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ASA Vaç n 'e N TELGRAF 21 BİRİNCİTEŞMİN 1589 İngiliz askerleri cephede eğleniyor Londradan Fransaya gelen yüksek artistler cephede temsiller veriyor buat tarafından fevkalüde bir alâ- ka gösterilmektedir. Askerin isti- Tahat zamanında hoç bir vakit ge- girmesini temin için çareler düşü- | nükmüş, zenginler bu maksatla bir, gok paralar topluyarak, askere neş-, eli zamanlar geçirtmeğe çalışmış- | lardır, Bu yoldaki mesai hergün İngiliz gazetelerinde anlatılmak - tadır. Bu resim yeni sekere giden İngiliz gençlerinin evvelâ kiliseye! LGARİRI SöZLER | Para muharebenin şah damarıdır Tarihte harbe dair söylenmiş ve bugüne kadar zihinlerden Dünya tarihi muharebelerle doludur. mefere kadar söylenmiş. fakat nesillerimize kadar hafıralarda kalmış — Sözler Yardır. Ba sözler nelerdir? Kimler söylemiştir? Niçin söylemişlerdir? Yazıyoruz. ÖLMEZ İKİ ESER BIRAKIYO - RUM: LEETRES ve MANTİNE — Bu şehirlerde Lacedemenluları mağlâp eden ve büyük bir zafer ka- zanan Epaminendas — yahim — surette yaralanmışlı. Dostlarının, bir evlât bu- rakmadan vefat edeceği için izbar et- fikleri tocssülü görünce: — Merak etmeyiniz, dedi. Size öl- mez iki eser bırakıyeram: Lectres ve | Manline zafarleri... Epamilaondas; — Lectres muharebesi gecesi, vücudüne saplanan oklar çı- karılırken öldü. (İsanın dağuşundan SÖZ - GIL seme evvel). ACABA BİR KUSUR MU ETTİM Alinalı meşhur halip ve — General Pocian, bir gün kürsüde nutuk irat e- derken halk tarafından şiddetle al - kaşlanmıya başlanınca hayretle başını Gostlarına çevirdi ve şu cümleyi telâf- fuz etti Acaha bir kusur mu eitim?, BU PARAYI ONA VER ARTIK ATİNADA PARASIZ ÖLMEK İRTİMALİ KALMADI FPonclan, hakstı yere idama mah- küm edilmişli. Hapishane iyanı, zehiri ezmek için 1? dirhem vermesini istedi. Ponclon, yanında bulunan dosi- darından birine bu sözü söyledi. (İsa- man doğüşundan 317 - 400 seme evvel). | KANSIZ MUHAREBE İspartalıların Arzienlerle yaptıkları menharebeye verilen isim... | Bu muharebede — İspartı bu- ranları bile kanamamıştır. (İsanın da- Buşundan 367 sene evvel.) BFLÂTUNU SEVERİM, FAKAT HAKİKATİ TERCİH EDERİM! Kaki hecasının akidelerini reddeden Bokralın sözü. — (İsanın — doğuşundan Z » Sök sene evvel). bir arlistin şarkısını dinliyorlar giderek ayinden sonra da açık ha- vada istirahat etmeleri esnasında | alınmıştır. 1500 kişilik kafileye a- çık havada bir konser ve arkasın- (dar Londra sahnesinin meşhur ko- modi — artistlerinden mis Roddy Prior tarafından bir temsi) veril - miştir. Bu resimde san'atkâr kadın askerlere — muhtelif kumandalar venmekte, onların da kimisi şarkı söylemekte, kimisi de ıslık çalmak- tadır. Artist verdiği emirlerin ya- palmadığını görerek akdığı vazi - yetlerle genç askerleri daha çok gükiürmektedir. silinmemiş sözler Fakat bu muharebelerde kumandandan KALKANIN İLE ,KANININ ÜSTÜSDE GEL! İsparlalı bir anaenin, muharebeye giden oğluna söylediği bir sözdür. ki «Ya galip, ya da Ölü elarak gellr de- devirde, harp meydanında hramanca ölenlerin cenazesi kalkan- Tarılın Üüzerine yatırılarak — allelerine getirilirdi. ONU ANCAE BUGÜN İÇİÇN mun vatan uğrunda Öldüğünü işitince | söylediği söz... | PARA HARBİN ŞAH DAMARIDIR Demostenin' Atinahlara söylediği ta- Fİhİ sör. (İsanm doğuşundan 5 yüz sex | me evvel) hâlâ tekrar olunur. VEYL MAĞLUPLARA! İsanın doğuşundan 380 sene evvel Roma; Kartacalılar tarafından muha- gara altıma alınmıştı, Romalılar mühasarayı / kaldırtmak | için Bremsurse müracaal elliler. Galip | kumandan: — Feki, dedi. 1000 libre alln ve- rirseniz muhasarayı kaldırır, — çekilir gklerim!, Alınlar tartılırken Romalılar, dir- hemlerin olduğu Iddlasında bu- landular. Brennus kızdı, kocaman — ve ağır kalıncı, terazinin dirhemler bulu- nan gözüne kofdu. ve: — Veyi mağlüplara!, Dedi. Bu söz tarihe geçti. Küvvete dayanan baksızlıkları ifa- de için tekrarlanır. İNSAN OLDUĞUNU HATIRLA. Büyük İskenderin babası Makedan- ya Kralı Pilip (İsadan 226 - 288 sene | evvel), sabalları kendisini uyandıran hizmetçisine: x«İnşan olduğunu hatır- Jala demesi emrini vermişti. Ayni hiz- metçi, akşamıları da şu suali sorardı. | Gan 237 sene evvel İspanyol tüccarla- Alman perhizi Almanlara verilen gı- daların resmi listesi 1 — Sabun. Ayda 150 gram, ya- ni günde 8 gram. «Ne ehemmiyeti var, sabun gıda değildir. Olsa da olmasa da olur.... Diyeceksiniz. Fe| kat, hiç te öyle değil. Sıhhatin mu- hafazası için temiğliğe riayet şart-| tır. Bu kadar sabunla el ve yüz mü yıkanır, yoksa çamaşır mı?.. 2 — Süt. Günde 0 litre 20 san- tilitre. Bu küçük bir çocuğa bile kâfi değildir. 3 — Bit. Adam başına günde 100 gram. 4 — Zeytin veya sade yağı ve yahut Peynir 6 gram, 5 — Şeker. Haftada 280 gram. Günde 40 gram. 100 gram şekerin 406 kalari verdiği düşünülürse Al- manların bir haftada 250 kellori al- dikları anlaşılır. Bütün bu şeyle- rin vereceği keleri nisbeti 1020 dir. Halbuki vasat boyda ve çalışan bir adamın günde en azı 2,500 ka- lori, Ahtiyacı vardır. Bakalım Al - manlar bu perhize daha nekadar dayanacaklar?.. FİNLANDİYA Avrupanın, büyüklük bakımın- dan. altıncı hükümetidir. Mesahai sathiyesi 382800 kilometne murab- bazlır. Finlandiyanız nüfusu 3 mil- yon 667000 dir. Merkezi: Helsiriki şehridir. Servet büyük ve zengindir. Çok miktarda kereste ve kâğıt istihsal olumur. Çok hay- vanat yetişir. Kömür ve maden - leri azdır. Ticareti: İngiltere, Almanya, Bir- leşik Amerika, Holanda ve İsveç İle ticari münasebatı pek mühim- dir. Bahriyesi: 500,000 ton hseminde | 5,400 tücer gemisi vardır. Ordusu: Halihazırda silâh al - | tında 280,000 aekeri vardır, (Hazari ordusu sayısı 30,000 dir). 2 sahil muhafaza gemisi ve 100 tayyarsi vardır. S ilkkânun 1917 de, Rus ihtilâ linden birkaç hafta sonra, bir ası dan ziyade Çarlık idaresinde bu- lunan Finlandiya istiklâlini lân et-| mişti eee ae ea aa AA «İnsan olduğunu hatırladın mı?.» KALBİNİN SAĞ GÖZÜNE | Makedanya Kralı Vilip, Methone mu- hasarasında sağ gözünü kaybetmişii. Dü hâdise eklden gariplir. Amphi- polisli mahir bir «lirendaze olan As- ter, Filipe müracaat etmiş ve armı hiz- met etti. Havada uçan küşü vuracak derecede Hişancı elduğünü söyledi: [ Filip: — Peki, dedi. Sığırcıklarla harbe- | dervem sana haber gönderirimi. | Kralın bu alaylı sözü Asterin iazeli | nefsine dokundu. Meton müdafilerinin yanma gitti ve Krala nişan alarak bir ek aktı. Okun üzerinde şa yazılı idi: «Filipin sağ gözüne!» Tirendar yamıl- mamıştı. Ök, Kralın sağ gözüne xap- | Tandı, kör elli. Filip, okum ödür tara- | fna şunları yazdı ve kaleye attız «E- | üer Filip, şehri zaplederse Asteri kale | Kapısına aslıracaktır.. Az sanra şehir zaplolunda, Asler de hsıldı. ÜMİDİ ALIKOYDUM Büyük İskender, Axya seferine çık- mardan evvel nesi var, mesi yok dost- darına dağıltı. Bunlar hayrette kaldı- | lar ve kendisine ne alıkoyduğunu sor- dular, İskender şu cevabı verdi: alıkeydum!. EN DEĞERLİĞİNİZE! Oluz Üc yaşında ölen büyük İsken- der, kurduku büyük imparatorluğu ki- me birakacağını soran Generallerine verdiğ; cevap, (İsanın değuşundan 122 sene evvel.) HARP HARBİ BESLER Kalen tarafından İsanın değuşün- rına söylenmiştir. İŞTE MÜCEVHERLERİM BUNLAR Afrikalı Seiplon kızı Korneli çok a- fif, çok fazllek sever bir kadındı. On iki çocuk ile dül kalmıştı. Bunlardan | Tiberins, Calıs ve Gracehus sekâları, gesaretleri ve açıklı âkbelleri ile şöh- ret almışlardır. Kampanili asil ve zengin bir kadın, bir zün mücevherlerini güsterdi — ve sordu: — Birinkileri de gösterir misiniz?. Korneli çocuklarım çağırdı. ver — İşte, dedi, benim mücevherlerim bunlart. Çİsanın doğuşundan 150 sene evveli, ALLAH BÖYLE BİR ZAFER DAHA NLSİP ETMESİN! Ramalılarla olan mücadelesi ile meş- | hur Epir Krahı Pyrrhus, Remalıları ev- velâ Heraclede, sotra Asceulamda mağ- Tüp etil. Çİsadan 208 sene evvel. Fu- kat, son zafer çok çetin.oidu, çok za- ylat venli. Pyrrhus, kendisini tebrik eden ge- merallerine bu sözle mukabele eli, Pa- halıya mal ölon müvaffakiyetleri Made için «Pyrrhus safarı gibi.s denll - mesi bundan kinayedir. 1 mânin l Amerikada akşamcılık başlıyor l ) Güya bizim Nevyorkta_;çtığımız sergi Ameri - kalıları rakıya alıştırıyormuş Yazan: OSMAN CEMAL KAYGILI Şu bizim akşamcıların, daha zi- yade birkaç tane yuvarladıktan sonra köndilerini arslan sanmıya kalkışanların, bir adına da sarslan sütü. dedikleri rakı, nihi merikaya kapağı attı demel Geçen gün gazetelerin biri yordu Nevyorkta açılan bizim ser- giyi ziyarete gelen Amerikalılara ikram edilen yeni rakılar, onların © kadar haşlarına gitmiş ki bun- lardan birer kadeh içenler hemen kendilerini biner «ceylân» — ikişer kadeh içenler birer «hüheylân» ve ufak şişeleri tamamlıyanlar da bi- Ter sarslü ve bunun için de rakının nt sarslan sülü> koymuşlar. — Fakat, bana öyle geliyor ki bu arslan sü i&birini onlara, yine orada bulu - nan bizimkilerden biri - öğr olacak... Çünkü dediğim gibi, ra kının bir adı da bizde, öteden - | | a saymıya bşalamı beri sarslan sütü» dür. Arslan sü- tüdür amma bu, bir dereceye, bir Taddeye kadar böyledir. İş, o de- receyi, o raddeyi geçtimiydi, mü- barek derhal «domuz sütü> olu - verir. — Nanml oluverir? Diyeceksiniz. Anlatayım da din- leyin: Bektaşinin biri, bir gün evinin önündeki küçük bahçesine bir as- ma çubuğu dikmiş ve bu çubuğu diktiklen sonra da hemen orada | bir kuzu kurban keserek - kanını asmanın dibine akıtmnış... Bunu gören komşulardan biri sormuş: — Ne yaptın baba erenler, ve için o kuzunun kanımı yeni dikti- ğin asmanın dibine akıt Baba şu cevabı vermiş: — Çünkü bu asma, günün birin-| de büyüyecek, dallanacak, yap - raklanacak ve üzüm verecek.. Ben de bu üzümleri toplayıp - sularını sıkarak onlardan reki yapacağım.. — Peki amma, bu işle kuzu ka- nanın alâkası nedir. — Alâkası çoktur. Çünkü bu ra- kıdan insan elli dirhem yahut yel miş beş dirhem kadar — içtimiydi hemen kuzu gibi olsun, kuzu buy- nunu bükerek her şeye eyvallah desin! n Kom: — Doğru demiş, hakka varmış bu Aradan tam bir yıl geçmiş, yaya dikildiğinin — senel Gevryesi kesilmiş ve bu sefer de | bektaşi tutmuş, orada bir arslan | kurban ederek bu sefer de arsla - nin kanıni asmanın döbine akıt - mış... Bunu gören komşu tekrar ana sormuş: — Ya-bu arslanın kanını ne di- , bektaşiye bak vermiş: | baba erenler | ye oraya akıttm? Bektaşi: — Onu da, demiş, şunun için a- | kıttım. Malâm a, bu asmanın, ile- | tide vereceği üzümlerle yapacağım rakıdan yüz dirbem, yüz elli dir- hem, hatta yarım okka içen bir insan, derhal arsları — gibi olsun, kendisini yaman bir arslan zan - metsin! Komşu, buna da: <Pekâlâ!> de - miş. Üçüncü yıl geçince bektaşi bu | sefer de ayni yende kurban ettiği | koca bir domuzun kanını yine as-| manın dibine akıtınca komşu tek- rar pencereden haykırmış: — Ya bu nesi baba erenler, bu da ne oluyor? Bekta; gülümsiyerek: n da hikmeti şüdür ki, demriş, bu asmanın üzümlerile ya pılacak rakıdan yazım - okkadan fazla içen kendini artık tıpkı bir domuz gibi, farkında olmadan © çamurdan bu çamura, © bataklık - tan çu batakığa yuvarlansın, dur- sun. İçte, bektaşinin dediği gibi, ra- 4 € kı insanı bir dereceye kadar kuzu,| bir dereceye kadar arslan, bir de-| Teceye kadar ne yaptığını bilmez bir dvurnuz haline getirir. Onun için rakıya yeni alışmıya başlıyan Ame- rikalılsra şimdi birinci düblede bir, ceylân, ikincide bir küheylân, ü - çüncüde bir arslan sü'ü gibi gelen rakı, şişeler tamamile boşaldıktan sonra acaba ne gibi gelecek dersi- niz? Yeni dünyanın genç ve keyif ehli çocukarı olan Amerikalılar ki Ömer Hayyamı çok severler ve Ö- raer Hayyam ki rakıyı, şarabıi ana- sının sütüne tercih eder görünen ve rakı, şarap için dörder slırlık | kıt'alar şeklinde pek içlen gelme kasideler yazmış — bir şairdir. Şu | halde Hayyamı pek seven genç ve | keyit ehli Amerikalılar için, yeni alışmıya başladıkları bü rakı do - Tayısile söylenecek en uygun söz, şu olsa gerektir: Tencere yuvarlandı, — kapağını buldu! Fakat Amerikahar, şimdi yeni alışmıya başladıkları bu ra- | | Harp hileleri | Bilhassa maskeye son derece ehemmiyet Düşman tayyareleri koşif uçuş- larında €en ziyade yollara dikkat ederler, sevkiyatı işkâl için bom- balar atarlar, bunları tahribe ça- lışırlar. Yolları düşmandan gizlemek ke-i lay değildir. Uzun bir şerit gibi gö- Son zi Tünür. nararına konulan büyük reklâm levhalarından istifade ediyorlar. Yalnız bunları yolun kenarına de-, ğil, resimde görüldüğü gibi orta- sına sıralıyor . (MASKELİ TOPLAR Yalnız seyyar toplar değil, bun-| ları taşıyan kamyonlar, otomobil- ler de maskeleniyor, üzerleri hen: desi şekillerle ve karmakarışk rerklerle boyanıyor. Bu suretle uzakten dürbünle bakan düşman tarassut zabitleri bunların top ol- duğunu anlamakta müşkülât çe- kiyar, AĞIR TOPLAR Ray üzerinde hareket eden çok | sınagayret edilir. Bu toplar, Birincide ceylân, ikincide kühey- lan, üçüncüde arslan sütü... kıları hani mütereke — yıllarında buraya gölen ve rakının büsbütün acemisi olan bir takım ecnebi as- kerleri ve bilhassa bunların ara - larırdaki renk venk müstemleke neferleri gibi içecek olurlarsa o saman vay ballerine! O zaman iş, bektaşinin tarif ettiği üç dere- ceyi de geçer de netice çorba oğlu çorba olur. Mütarekede — buraya gelmiş olan ecnebi askerlerden ba-, zıları, acemisi oldukları — rakıyı, önceleri nelerde içerlerdi bilir mi- sinit? Nelerle olacak çay şekeri, Tâdilokum, çikolata, ekmek kada- yafı, mahallebi filân gibi şeylerle.. Hele müstemlekelerden gelen- ler, hele © kulakları küpeli, bu - runları halkalı Senogal Arapları, onu tıpkı bir çorba — gibi kâseye doklurur, içine ekmek doğrar ve bir kaşıkla tıpkı çorba, ayran içer Bibi içerlerdi. Umarız ki rakıya yeni başlıyan Amerikalılar onun nasıl mezelerle| ve ne tarzda içileçeğini de öğren- mişlerdir. veriliyor ağır toplar endaht eder etmez geri gekilir. Düşmanın hedefi dâmama- yük üzerine — yerleştir. Yanlarına, üzerlerine ağaç kütük- leri konular. Vagonlar ve tekerlek. leri de boyanır. Koca — topun, bir kütükten farkı olmaz. Yalmız ara vagonları sıra kütüğün biri kımıldamır, çe- Tik bir namlı uzanır ve ateş eder, sonra yine eski vaziyetini alır, SUN'i KAYNAK Alman topçuları, siperlerinin bi- raz ilerisindeki kaynaktan su al- mıya gelen Fransiz — askerlerini | mitralyöz ve top ateşine tutuyor- lardı. ü Fransız kumandanı buna bir çare düşündü. Ve gece karanlığında | bir çukur kazdırttı, su doldurttu. Asıl kaynağın üzerini de örttü. Bunun farkına varamıyan” Al - manlar mütemadiyen oraya ateş ediyorlandı. Fransız asberleri de | geldi. Kızım yerinden k Hitleri Değil, Biraz * | malüm olunca sonbahar şapköt” | rını düşünmekten neden geri F beri tarafta rahat rahal sularını alıyorlardı. | Garip bir tecrübe . “Pari Suar> gazetesi - Amerdi) muhaberinden aklığı şu malümt| yazıyor: S «Amerikalı bir ile, bir haf müddet Nazi bir aileye — verü miktarda yemek yemek — surtl garip bir tecrübe a tir. Bu tecrübe bir doktorun nef ti altında yapılmıştır. Nevyorlü maruf doktorlarından Şirley nes, aile halkını her gün yı ten evvel ve sonra muayene miştir. Haftada bir kişi ne yiyor ? Tereyağ, peynir 50 GE | Et 500 » Reçel ne » Kahve » Kahve ermata 4 üt satam gezit || Patates vaziyete görü İ| Bu garip tecrübeyi yapan Rojers ailesidir. Müsyö ve Mad Stuarı ile biri 19, diğeri 16 yaşt isi çocukları yemeklerini bill hazırlıyorlardı. imine başlamadan üştür. Yani 7 günde 5 İbre B betmiştir. Müdam Roje'nin sikleti 127 re idi. Bir hafta içinde 2 libre Bf betmişir. Çocuklar da 7 şer M keybetmişlerdir.. ğ Müsyö Stuart tecrübelerinin ? nunda şunları söylemiştir: Üçüncü gön vurudümde Yorgunluk hisset başlıd Yemekten üç saat ev e. karnılk cıkıyor, buna rağmen yediğimi leri iştihasız daha doğrusu miyerek yiyorum. Dördüncü çocuklarım mide ağrısından yete başladılar. Beşinci gün sem gibi olmuştuk. Mütemadi uyumak istiyorduk. Ve geceli pek rahat uyuyamıyorduk. BÜ yomda çalışmakta güçlük çekilt dum. Elim bir şeye varmıyo! altıncı günü karıma bir ba; Mak istemiyordu. 1 'Doktor Vynnes Almanların gidişle hep hastalanacakların! kendilerini tedavi için kâfi del doktor bulunamıyacağını söylüğü | yor. Doktorun hesabına gör manyada 3,000 kişiye bir del tesadüf etmektedir. Amerikadâ ) 7560 ye bir. " Ami Consn ' Mahkemede! Mis Amy Jönson — İngilterenin meşhur tayyarcellerindendir. B ©0 sene evvel Avustralyaya kadar uçuŞU yapmağa muvaffak olan bu yarcel bütün dünyaca tanınmıştır. Şimdi yine gazetelerde kendi Bahsediliyar. Vakat bu sefer layı cilik dolayıtile değil de diğer olmıyan bir sebeplen dloayı: İ Bilini hızlı sürmüş, sonru da buna #f ai olmak istiyen polis memurı karet elmiş. Meşhur dayyareci mah kemeye sevkedilerek muhakeme dirken kendisine şöyle bir sual xoft düyor: — Sizi durdurmak için etomobile / hyan polik memurunun ellerini Wf malamışsanız? — Asla, diyor, urnaklarımı Ki polisin eline batırayım, j — Polise de lünct obun demişsitif | — Ben bep tayyare pilotlarile Koti şurüm, Onlar makinelerine kızdık'| zaman lânet olsun derler. Fakat lise bünü da söylemedim. — Netiete | tayyareci kadın diyor kiz — Ben son zamanlarda çok © yaptım, yoruldum. Sinirlerim bel raz bozülmuştur. Belki iyi olmuyan V | söz söylemişimdir. | Neticede polisin ihtarını dinlemtf?| İ ve otomobilini durdurmadığı ICİİ || İngilir Hirası para cerasına ot hızlı sürdüğü için de 2 İngiliz li mehküm oluyor. Şapkanızı Dı'iıünııı’ Londralı bir gazete kadın O yucularına şu nasihati — veril Her vakit Hitler'i değil, birağ Ö şapkanızı düşününüz!. Hitlerif f zünden harp çıktı, İngiltere de $ kuvvetile harbedecek. Bu V malı?. Bu şapka sonbaharın renk ebisesine bir tazelik vert” giyineni büsbütün genç getel tir. İngiliz gazetelerinin okt larına tavsiyesi harp var diye HŞ lerini kaybetmemeleri, bIİÜZ kadınların cazibelerini mubâtğ ederek kocalarına teselli veff” Ti lâzım geldiğini yazışorlar.

Bu sayıdan diğer sayfalar: