şir KELİMESİNİIN MANASI VE REFÜJ Şehrin imar hareketile beraber baş- yan conebi kelime istilâsından, İstan. kurtarmak Tâzim geldiğini — bir. kaç defa yazmışlım. Dün bir gazetede ilik» tabiri gözüme çarptı. «Ye. İks kelimesini, evvelce beğenmedi. erelüje kelimesi yerine kul » gyerar. Halbuki, az buçük türkee n her münevyer bilir ki, yeşillik, çamen başka manaya gelir. Meselki — Biraz yeşillik toplıyalım, deria. Ceşilin mefhumu içine giren maddeter kırlarda yetişen ebegömeci, hiadibağı emsali nebatlardır. — Rehijü tercümeye kalkışırken hata. düşünce, ben, kendi hesabıma, bu ların frenkçelerimin ipkasına ka- verdim. UCUZ BİRA V 2OGU SİGARASI Külebargazdan bana meklup tünde- bir okuyucum, bazı şikâyetlerinin HÂDiİSELER | Bvveli, bu oküyücuma, hakkımda büyük deveccühlen dolayı dim, mesele yu: Bira ucuzladı u- alı, Lüleburgasda bu meta bu- Halbuki, cskiden, pa- Ai ea A idaresinden, — Lüleburkaza H zöndermesini rica ederim, — MISIRÇARŞISINDA | JENİ TESİSAT O Misirçarşası — hikâyesi, — gazetelerde yine taselendi. Burasını belediye is » | ediyor. Şarkküri tezyinat, ten- » l.v ikür edeyim. h olduğu devirde çokmuş.. Yine Lü- 4 yazon bira ile bir vagon «Doğus vat, tadilât —ve uslahat yapıldıktan gölgesi, davul tozu, bu tarihi ne kadar yakışıyordu. en, Masarçarşısına, taze gelin- e kına almağa giden hanım nineler n , palamut, torik almağa gidecek- I rakıp, yor Ebüzziyazade Velid ihtikârla mücade en hayati bir mesele olduğunu Böylirerek diyor ki: «Memleketin baş- yökli ve dahiliye vekilinden — başlıca / karp sonunda olduğu gibi, ihtikâr va- ziyetlerinden dalma gayritürk unsur- | lar istifade etmişlerdir.» Şymanelrat, | Nadir Nadi hâdiselerin akışını tah- ON ederek, bu akışı tanzim eden şart- darın hep böyle mi kalacağını soruyor, 'Bir Danzig yüzünden akla gelmedik siri kolunu tutarak büktü. Polis memuru hakikaten çok kuv- ti! bir adamdı. Templar omzu- | dür fena halde sızlamasına taham-i “nül edemiyecek bir hale gelmişti. | İ Gözleri dumanlandı. Polis memur- ları Amerikan usulü mucibince, Tempları bayıltıncıya kadar uğ: iyörlardı. 'Tempların kulakları vızlamağa ladı. Tam o sırada kapızın zili | ldı. Polis müfettişi biraz gerile- | Arkadaşına: | — Banaçi, dedi, git bakalım kim- dir? Kestri eski muamelesine devam! ttmek üzere idi. Fakat kapımın e- | ginde müfettiş Fernak görünün- |No& veri çekildi. Müfettiş, sahneyi ir görmez ne olup bittiğini he- len anlamıştı. Yüzünde hiç bir | iyret İladesi okunmuyordu: Ne var? Ne oluyor? diye sor- «Âziz, i yakaladık. Valkros | ibi addeden bazı memlekellerin de ada değilmiş. Amma bu deli- inlı onun da nerede - olduğunu 1 bize — söyler. Ben de zaten ndisini söyletmeğe uğraşıyor - Fernak kısa, keskin dedi ki: Budala! Bu adamı böyle sor. a çek diye kim sana söyledi? 'stri şaşırdı. Âmirinden böyle t Böz işiteceğini hiç zannetmi - ordu. Şef, dedi, ben fena bir iş yap- iyorum ki., Sorduğum — şeylere Vap vermek istemiyordu. KARŞISINDA AY VKİ L ALTINLARI NAKLEDEN Bir gazelede okudüm: Nazl şefle - rinden yedi mühim zat, şahsi servetle- rini Amerikaya göndermişler.. Rakam- lar dağru ise, her birinin birkaçar mül- yön altın Hirası varmış.. Fakat, nazl geflerinin seryotlerini — nakle — Tüzüm görmelerinin böyle bir zamana tesadüf etmesi bir hayli manidardır. Acaba, Almanyada, altın ve kiy - metli maden ihracını meneden kanun- lar yok müt, Şimdi, eski bir şilrin meşhar — bir masrat hatıramda canlandı: Altın, altın... Hayır oğlum, şimdi demir devridir Şairlerin hayalperest oldukları, ha- kikatlerden haberdar — bulunmadıkları Size, yine bir başka Aldanmaki şair süzü elbette yalandır SİYASİ MUHARRİR ÖLACAGIM GELİYOR Şu san günlerde, hepinlz zibi, ben de siyasi yazılara merak sardırdım. Bü- tüm gazelelerin — deş politika, siyasct, askerlik muharrirlerinin yazılarını, ne- fes almadan, başından sonuna kadar, okuyorum, Filvaki, bu zevatla meslek- daşız amma deyişlerimiz ayrı.. Onlar ciddi, ağırbaşlı, mühim pelilika dava ve meselelerini — tahlli, tenkik, teşrih ve favzih ediyorlar. Bendeniz ise, bin bir vekayi, binbir hâdise arasından, o- kuyucuların hoşuna gidecek beş on sa- fır çıkarahilmek için ter dâküyorum; kali kırk yarıyorum, Benim iş daha zor, Zülfüyare dokunmamak, kimseyi ür. kütmemek lâzam. Halbuki, siyasi muharrirlik ne ke- Jay şeymiş.. Hemen hepsi makaleleri- me şöyle başlıyorlar, şöyle bitiriyorları «Dünya çok karışık.. Hüdiseler bir muamıma halinde. Bunların inkişafımı beklemek lâzım., Şimdiden kati bir hüküm verilemez. Zaman, herşeyi gös- terecektir. Oh, ne âlü memleket!. A, birader, bunun böyle olduğunu biz de biliyoruz. Gözmurü döküp senin gevezeliğini ne diye okuyayım?. Benim de, bu şaklabanlık işini bis siyasi muharrir olacağım geli- MIMEDIAUI' M. Zekeriyâ Serlel, Sovyet Rusya- zan Polenyayı / işgalinin — sebeblerini fahlil edylor. Ne oluyordu? Sovyetler mazizimle birleşerek emferyalisi mi o- mümkün değildir. İlk günün kafalarda yarattığı bu zanmı çok geçmeden hâ - diseler halletti. Bu hâdiseler arasında Foloayanın Sovyetler tarafından işça- Hnla bakiki sebeplerini bulabiliriz. YAKİT: Asım Üs «Gipla edilen bir. kusura serlevhalı yazısında Türk - Rus dosi Tuğunun hiç değişmiyen her zamanki mahiyetini tebarüz ettirdiklen sonra, bu dosileğü vaktile siyasi bir kusur şimdi kendilerinde böyle bir kusur bu- lunmamasına tcessüf etmeğe başladık- larını yazıyor. hüngür hüngür ağlamıya Başlamıştır. “zeteleri de sorüyorlar. Ve harbin ida- YENİ SABAH: Hüseyin Cahid Yalçın — harbe niçin alay etmeğe kalktı. Ben de tabii | numarasını verdim. Hemen gidip Valkros'u da yakalıyalım diye faz-; la vakit kaybetmek istemedim. Fernak sükünetle sordu: — Siz polis mektebinde işleri | böyle mi öğreniyorsunuz? Haydi | bakalım, bütün otelin adamlarını | uyandırınız. Bonaçi de gözetelere | haber versin. Komiser her halde bundan memnun olur. Belki de yerini size bırakmak için istifa - sını verir. Kestri çokten Templar'ın bileğini| bırakmış ve geri çekilmişti. Te: lar'ın böyle birşey başından geç- memişti. İri yarı polis, birdenbire | reçel çalarken yakalanan bir mek-) tep talebesine dönmüştü. — Şef, dedi, ne yapayım, vakit kaybetmek İstemedim. — Sen şimdi in, bir taksi tut ve beni bekle, <Aziz» i ben alıp gö- türürüm. Ondan sonra da eve yat- mağa gidersin. Sen de Bonaçi Vab- kros'u burada beklersin. Daha ilk görüştüğü zaman Fer- nak'a karşı hayranlık duyan Temp-| lar, onun maiyeti üzerinde bu de- Tece olorite sahibi olduğunu bil- miyordu. Vaziyeti yoluna knymık.i kçin, bir dakika kâfi gelmişti. Kestri gerisin geriye — çekildi. Bonaçi bir kenara çeklidi. Fırtına- nin masını — bekliyordu. aşıklar yanan Fernak GANGSTERLER CELLADI ÜRMMA çerene vensn surva; B 2 VT LP N t DNT POLİS VE MAHKEMELER Sadık Anbar Memuru Uzun müddettenberi çalıştığı — mü- essesede Kizli gizli hırsızlık yapan Bi- Tâl ismindeki bir gencin muhakemesi- me dün asliye birinci cerada bakılmış- tır. Orla mektep mezunu ve 20 yaşında olduğunu ve iki küçük çocuk babası bulunduğunu şöyliyen Bilâl; tuhaliye eşrası üzerine toplan ve perakende müzmele yapan — bu tiearethaneye 4 #ene evvel ambar memuru olarak gir- Bilâl ilk zamanlarda munlazam me- Saksi, sakin favırları ile kendini pat- Tonlarına sevdirmiy; vazifesine devam- da göslerdiği sedakat ve çalışkanlığı onların takdirini celbetmiştir. Kendisi ayni zamanda herkesin emniyetini de kazanmış olduğundan kimse onun bir Tarsızlık yapabileceğine değil; en kü- gük bir hmalde bile bulunabileceğine ihtimal vermemiştir. Bu yüzden; u- zun bir zaman evvel fabrika deposun- IKC ÜK HABER ERI e Maarif müdürü Tevfik Kut An- karadan dönmüştür. * Hamal, kayıkçı ve arabacı bölük- derindeki idare memurlarının — vazife ve salâhiyetleri intihabı şekillerini gös- teren bir talimatname hazırlanmakta- dir. * Ticarot eşyası hamallarına Hip elbise yaptırılacaktır. * Ünliversitede ikmal imtihanlarına yarın başlanacak, 20 birinci, teşrinde bitirilecektir. —Üniversitenin — açılma merasimi 31 birinci tesrinde yapıla - caktır. * Könservatuara yarından itibanen imtihanla talebe kayıt ve kabulüne başlanacaktır. anamARAmAmaARARARARARARAMAN| devam edildiğini soruyor. Bunu İtal- yan gazeteleri bir türlü anlamıyorlar. Galiba ilhamlarını Berlinden aldıkları için.. Ayni suali yarı resmi Alman ga- bir mesindeki sebenleri Fransa ve İngilte- renin izah etmesini istiyorlar. Halbuki hâdiselerin seyri malümdur. Demok. rasi devletleri şiddetli bir azim ve irade ile işe girişmiş — bulunuyorlar. HMarp devam edecektir. Tü nariliğin, yani büyüklerin küçükleri ezmesi hak- Ka mağlüp oluncuya kadar... odanın ortasında dolaşmağa baş- ladı. X Tempların sapsarı — yüzüne ve omzundaki kan lekelerine baktı. Fakat hiç ses çıkarmadı. Keykel gibi yüzünden bir şey anlamak ka- bil değildi. Hatta Templar'ı tanı- | mıiyor gibi görünüyordu. | Nihayet «Aziz> « döndü: — Haydi benimle geliniz, dedi ve Templar'ı sağlam kolundan tu- tarak asansöre götürdü. Hiç ko -« nuşmadan aşağıya indiler. Kestri mahcup bir halde, aşağı- da, yaya kaldırımında kendilerini | bekliyordu. Fernak, Tempları ©- tomobile itti ve memura dönerek: | — Bizimle beraber gelebilirsin, dedi. | Otomobil cenup sökaklarına doğ- ru otelden ayrıldı. Fernak otamo- bilin dibine gömülmüş, hiç birşey | konuşmuyordu. Templar da polis müfettişinin neler - düşündüğünü morak ediyordu. Bu adam, bir defa kondisine ka-, çıp kurtulmak fırsatını vermişti. | Artık bundan sonra his mese - | lesi mevzuu bahsolamazdı. Evet, Fernak Kestriyi yüzüne karşı takbih etmişti. Fakat bu bir şey ifade etmezdi. Templar mü - fettişle görüştüğü — gecedenberi, Nevyork zabıtasının başına epeyce, gaileler açmıştı. Fernak'ın merha- istimlâkte | Sür'at Tedıye muamelelerinin geciktirilmemesibildirildi! İstimlâk işlerinin sür'atle bitiril- mesi ve halkın paralarının sür' tle| verilmesi hakkında Dahiliye Ve- | kâleti Belediyeye bir emir gön - dermiştir. Bu muamele mesi yüzünden Reisimize ve sair lara kadar şil ları alınm bazı yerlerde halkı bulunduk - | tte lapılmaikta' ve Bakall İçinde ası lâzım gelen bir gayrimen-| kulün musmelesinin yavaş bir şe- | kilde gitmesi hem halkın zararını | ve hem de senesi içinde sarfolun- mayan ertesi sene bu maksat için | para almağa imkân kalmamakta- dır. Binaenaleyh istimlâk işlerinin ve tapu muamelelerinin biran ev- vel yapılması ehemmiyetle teb - liğ olunmaktadır. veareeidü ei Karacaahmet camii karşısındaki mezarlık Üsküdarda Karacaahmet camil | karşısında dar ve metrük mezar- | lık sahası vardır. Buradaki taşla- Tın içlerinden bazılarının tarihi kıymeti haiz olması da ihtimal da- hilinde olduğundan Belediye bu | taşları başka bir yere nakletmeğe vermiştir. Nakil ameliyesi tamamlandıktan sonra arsa halini alacak olan saha peyderpey satı- lacaktır. Buradan geçen tramvay » hattı da burada çok keskin bir vi- raj yapmaktadır. Bu — virajın da düzeltilmesi muhtemeldir. 4 | | | BReEZ İstanbul sergisi Vali ve Belediye reisi doktor Lütfi Kırdar Taksimde yapıla - cak olan sergi binasının biran ev- vel inşası için elindeki bütün ve- saitle çalışmayı — Belediye imar müdürlüğüne emretmiştir. İmar müdürlüğü serginin — projelerini hasırlamağa başlamıştır. Sergi sa- lonunda geniş bir konferans sa - lonu ile bir de konser salonu ya - pılacaktır. Çocuğa Hangi K Alalım? Bir çocuk velisi olan — okuyucumuz A. D. yolladığı mektapla şunları söy- düyor: «Cocuğumu bir hususi mektebe yaz- | dirdim. Bir sürü masraf ettim. Şimdi- den çalışmağa başlamasını temin için, derhal kitaplarını aldırmak istedim, Mektep idaresine müracaat etlik, Bize, hentz kitap listesinin zelmediğini söy- lediler. Halbuki, mektepler açılmıştır. Tütep iitesini bir batta evvel iea- | bit etmek acaba, mümkün değil miydi?» | Vekületin bu iş Üzerinde titiz oldu. kunu biliyoruz. Herhalde, kilap I*- sinin daha fazla — gecikmesine me) dan verilmez, ümidindeyiz. Uzak A- nadolu şehirlerindeki mektleplere ki- tap xevki ve salre de gözönünde tutu- darak, işin daha çok çeciktirilmiyeceği mahakkaktır. BURHAN CEVAD metine iltica etmeği bir saniye dü- şünmüyordu. Zaten vücutçe kendisini o kadar zayıf hissediyordu ki, kımıldıya - çak halde değildi. Her halde bek- lemek lâzım geliyordu, Eğer hu mücadeleyi kaybederse, yine dudaklarındaki — tebessümü kaybetmemeğe çalışacak, fakat a! tık mücadeleye de devam etmiye- | cek, dinlenecekti, Fernak'ın yolu değiştirmek için, şolöre verdiği birkaç kelimelik | emri bile işitmedi. Nihayet araba durdu. İndiler. Templar emniyet müdürlüğü bi- nasına getirilmemiş olduğunu gö- | Tünce bayret içinde kaldı Fernak memura döndü: — Ben burada oturuyorum, de- | di, isticvabı ben yapacağım. Şimdi | sen git. Yarın raporunla beraber | gelirsin. Tekrar «Aziz: in koluna girdi ve yürüdü. Kestri aptal aptal oldu- ğu yerde kalmıştı. Polis müfettişi- nin — apartımanı en alt katta idi. l İçerisi zevkle döşenmişti. Raflar- da hepsi de okunduğu — anlaşılan sıra sıra kitaplar duruyordu. Temp- ların hayret ettiğini gören Fernak: — Ben kitap okumaktan çok hoşlanırım, dedi. Şapkasını bir sandalyanın üze - tine attı ve gidip bir viski şişe « sini getirdi: — Susadınız zannederim, dedi, — Bir kadeh lütfederseniz, ha - kikaten çok memnun olurum. (Devamı var) | Gilik slar. nn L arer |T Mekteplerin içinde ve disiplin a Inezaketsız DIŞ POLİTİKA 1 memurıaf Aınenkanın bitaraflığı Yınlıı zan ve ıehaplır Muhterem Dahiliye Vekili Faik Özt | Fak, İstanbula bu seler gelişinde, yeh- rin havaya karşı müdafaasına ait bazı izahat verirken, mühim bir noklaya temas eti Hepimizin kulağına kadar | gelen gülünç bir zehap şüphe yok ki, hükümetin kulağına daha evvel git Nitekim, bunun böyle olduğunu mülevası ve halkçı Vekilim sözlerinden anlıyoruz. Faik Öztrak diyor ki: — Halkın zihninde kamam, cami, sinema gibi yerlerin sığınak — ittihar edildiği hakkında yanlış bir zehabın | yerleşmiş olduğunu işitiyorum. Fert- dere teveccüh edecek tehlikeleri mek için çalıştığımız bir sırada — bu tibi yerlerde bir kütleye tevcccüh decek fehlikeleri evvelden düşünm diğimizi ve yahut bu gibi yerlerin Bnak ittiharma elverişli - olmadığını takdir. elmediğimizi zannetmek saf < Bu vazih ve sarih sözler, her türlü izah ve tefsirden müstağnidir. Bir kı- sim yalandaşların, hava — müdafaası tecrübelerinde — sığınak farsedilen u- mumi bazı binaların, hakiki bir hava taarruzunda da yine bu iş için kulla- mılacağı zannına düşmeleri bir gaflet- tir. Bugün, üç yaşındaki çocukların bi- le havsalalarına sığmıyacak olan bu mefruz sığınakların, haliharple de ha- kiki sığınak — vazifesini — göreceklerini düşünmek, muhterem Dahiliye Voki- Hinin dediği çibi, safdillik olur, Bu mevzuda da, her zaman olduğu | gibi, Cumhuriyet hükümetine tam bir ilimal ve emniyetle bağlanabiliriz. REŞAD FEYZİ Orta mekteb ve liseler için ha- | zırlanan yeni disiplin talimatna- | mesi tekmil mekteplere tebliğ o- lunmuştur. | Bu talimatnameye göre, talebe mektep içinde olduğu gibi mektep haricinde de muaşeret kaidele - | Fihe azami suretle riayet edecek ve kahve, gazino ve balolarla İç- kili çalgılı yerlere kat'iyyen git - | miyeceklerdir. Bütün muallimler talebelerinin | hariçteki harekâtile de yakından alâkadar olacaklar ve bu icabederse polisle de teşriki me: edeceklerdir. » Mükeyyifat ve kumar oynayan talebe hemen mekteplerinden ko-| gulacaklardır. — Kurbağalı derenin ıemiıııgi | Kurbağalı derenin temizlen - | mesine peyderpey devam olun - maktadır. Fakat son — günlerde bundan bir müddet evvel temiz - lenen pislik çukurları yeinden ko- ku yapmağa başlamıştır. Belediye bu kokunun izelesi için harekete l geçmiştir. Romanyadaki Teşkilât nasıl =İh!iyır şairin genç şakirdi halkı yahudiler aley- hine tahrik ederek muhitinden kuvvet almıştı Kemanyadaki foci suikasdin tafsilâ- | fına dair zelen telgraf haberlerini kudunuz. Vak'anın bundan sonraki te- sirleri, neticeleri ne olacağı da görü - devektir. Suikasdin ümili olarak «de- mir muhalıze teşkilâlma mensup kim- selerden bahsedilmesi bu teşkilâta datr | bilinen ne varsa halırlatmayı icap el- tiriyor. Yahudi aleyhtarlığı Romanyada her vakli vardı. Fakat bunu siyasi bir mes- dek ve kanaat halinde meydana kuy mak Aleksandr. Koza ismindeki edip. maharrir tarafından ileri sürül- | müştür. Geçen an dokuzuncu asrın ikinci ya- rısında dünyaya gelen Aleksandr. Ke- za çok yaşamış ve kendisinin nüluz ve tesiri Romanyada az mühim olma - muşlır. Öyle ki Hillerin Yahudi düş - manlığını bir meslek” halinde ortaya koymasından çok evvel bu Romanyalı Şalr onü kendi memlekelinde telkin etmişti. Korza uzun saman hayalperesi bir adam. imkânsız şeylerle uğraşan bir zavallı zibi görülmek isteni kal evvel hiç olam nüfuz ve tesiri gide büyüdüğü zaman hal ve keyfiyet | de değişmiştir. Ancak iltiyar Kozanın fikir ve ka- maatini aleşle müdafaa edecek, filiyat | sahasına geçerek teşkilât yapacak bir adam da mihayet çıkmıştı. Onun dediklerini dinliyen, senelerce onun mazariyatımı benimsiyen ba a- dam Kornelius Kodreanu olmuştur. Kodreano Remanyada doğmuş ise de | annesi Almandı. Rabası da Lehistan- | dan gelmişti. 1083 de daha yirmi iki yaşlarında ve Yaş Ünivorsitesi ialebe- sinden genç bir delikanlı iken Yahu- diler aleyhindeki — cereyana karışmış bulunuyordu. Ateşli delikanlı bu ce- Teyanda öne zeçmek isliyordu. Niha- yel bir nümayiş esnasında arkadaş - darile beraber yakalanarak şiddetle ce- zalandırilmak islendi. Fakal bu vak'a- min'akisleri büyük oldu. Bundan son- ta Yahudi aleyhtarlığı eksilmemiş, art- | olunmuştu. Demir Muhafız Halka kötü muamele edenler vazifelerinden çıkarılacak Dıluhw Vekili Falk Öztrak vi- ilâyetlere mühim bir göndermişlir. Bu tamimde -dairej lerinde tetkikler yaj intihabiyı n meb'usla- rın bir kısım vilâyet ve kasaba - larda; idare memurları ve bilhassa| addit şikâyetlere tesadüf ettikle- | ri bildirilerek tekmil memurla - | rın halkın işlerile ve dileklerile ya-| kından alâkadar olmaları, iş sahip-| lerine nezaketle muamele etme- | leri kat'i bir lisanla istenmekte - | dir. masını, halka iyi müa « | mele etmesini bilmiyen memurla- rın, vazifelerine devam kabiliyet- lerini kaybetmiş olduklarına hük- medilerek hemen işlerinden çıka- | rımaları ehemmiyetle tebliğ ©- | Tunur.» ÜS ea Hamallar 37 bin lirada israr ediyorlar Eski Denizbank hamallarının is- tihkaklarından birikmiş olan 37 bin. lira paranın meydana çıkarılması için yapılan tahkikat neticesinde bu paranın 16 bin liradan ibaret olduğu Denizbank tarafından iddia Halbuki hamallar dün tekrar alâkadarlara müracaat ederek pa- | ranın 37 bin liradan ibaret oldu - Hunda ısrar etmişlerdir. Bunlar manifesto gümrüğünden çıkan ka- pi defterlerinin tetkikini İstemek- te ve bu suretle haklarının 37 bin lira olduğunun anlaşılacağını söy- lemektedirler. Müddeiumumilik icabederse bu defterleri tetkik ettirecektir, ERiLiR Şişlideki umumi — halâ İstanbul belediyesi çok çirkin bir manzara arzeden ve fena bir koku neşreden Şişli halâsını yık- tırmıştır. Bunun yerine bir bahçel yapılacaktır. ae Kadın çöpçüler Belediye temizlik işleri kadro - suna kadın süpürkecilerin de alın- Mması üzerine müracaat eden ka- dınların miktarı çoğalmışlır. Bun- lardan 20 tanesi alınmış ve bilfüil ise başlamışlardır. Erkek çöpçü eb- bisesi giydirilen bu kadın süpür - kecilere erkeklerden farklı olarak bütün tulum giydirilmesi karı Vaştıril lar kurulmuştu ? mıştır. Kodreanu mahkemede nihayet beraat elmiştir. Ondan sonra Fransa- ya gilmiş, bir tarallan Geenvil Üni- versitesinde lahsiline devam ederken diğer taraftan da hayalını kuzanmak için amelelik etmeğe başlamışlır. Aradan saman zeçiyor. Genç Üni - versiteli tekrar memleketine dönüyor ve teşkilâta girişiyor. Vahudi aley « hinde ve son derece mülli olan — bu teşkilâtin adı «Melek Mikâllr olmuş- tur. Fakat bunu Manyo hükümeti sen- radan dağılmıştır. Kodreanu da başka bir teşkilâl vücude gelirmiştir. Bunun adına edemir muhafız» de- mişlir. Bunu da Duka Başvekil ol nı dağıllı. Fakat çok geçmeden —a Konstanlinecske ismindeki genc bir v debe tarafından başvekil Duka katle- dilmiştir. Birçok kümseler teykif edil- Mmüş, demir muhafız teşkilâtıinin men- Bupları aleyhinde takibata girişilmiş, lâkin cinayetle melhaldar olan asıl 3 kişi müebbel ağır hizmet cezasına uğ- ratılmış ise de 49 kişi beraat etmiştir. Bunların arasında Kedreanu da vardı. Demir muhafız teşkilâtı dağılıldı. Fa- kat yine başka bür ad takındı: eler « şey memleket içi Bu adı alan teş- kilâtın ruhu yine Kodreanu idi. Pakat zahirde başka bir rels Mmühap etmiş- derdi: General Kanta Gözen, Xihayet Kordeanunun ve arkadış- darının tevkif edildikleri, yeniden da- kibata uğradıkları da sonra öğrenildi. Nihayel Kodreananun bir gece bulun- duğü hapishaneden başka bir yere nak- Tedilirken çıkan bir vak'a osnasında öldürüldüğü de anlaşıldı. İhtiyar —Aleksandır. Kozanın kendi fikir ve kanaatlerine göre yetişlirdiği zayıf çehreli, fakat keskin nazarlı genç Kodreanunun taraftarları arasında yal- Buz İsmi ve halırası kalmış deniyordu. Son feol vak'a demir muhalır teşkilâlı mesşupları (arafından yapılmış oldu- Runa göre bunlar faaliyetlerine gizlice | zerine büyük öl | na vağmen, Yazan: Ahmed Şükrü ESMER Amerika Cumhurrelsi Rüzveli, «bi- faraflık» kanununun tadili için kong- reri fevkülâde içtimaa çağırmıştır. Ev- velki ründenberi içtima halinde bulu- Ban köngrenin, bü mesele Üzerlzde bir karar verip vermediği henüz ma- Tüm değildir. Fakat Amerika kongre- Sinin vereceği karar, Avrupa harbi ü- müessir olacak- tr. Kongrenin letkik ettiği — bitaraflık kanunu, bilindiği gibi, mubarip dev - letlere silâh ve harp malzemesi xatıl- amasını menetmektedir. Gerek Alman- ya ve zerek demokrat devletler — bu kanunun hükümlerine — tâbi olmakla beraber, hakikatte kanun, İngilterenin ve müttefiklerinin aleyhine netlce ver- mektedir. Çünkü İngiltere ve mütte- fikleri denizlere hâkim bulundukla - | Yindan, Amerikadan satın alabilecek- , Jeri silâh ve harp malzemesini kendi memleketlerine taşıyabilecekleri halde Almanya bunü — yapamaz, — Devleller hukukunun ahkâmı, bitaraf — kalan memleketlerin muhariplere silâh —ve harp malzemesi satabilmelerine müsa- ade ettiği halde, Amerika, kendisine mahtts bir takım sebeplerle, bu dev- letler hukukunun bu prensiplerine ta- mamile maküs olarak bu mevi eşyanın satılmasını bitaraflık kanunlarile me- netmiştir. İşte şimdi bu kanunların ta- dili bahis mevzuudur. Vaşingtondan bildirildiğine töre, se- kiz kadar tadil teklifi vardır. Bunlar arasında Cumhurrelsinin tekliri — şu dört prensipe dayanmaktadır: 1— Silâhlara konulan memnuiyetin kaldırılması. — Harp mıntakalarının tahdidi, A- 3— Harp edenlerin kendilerine lü- zumlu olan maddeleri kendi vasıta - darile temin etmeleri. A— Mühariplere kredi açılmasının meni. Bu dört prensipin bilhassa birincizi ve dördüncüsü — ehemmiyetlidir. — Ve bagünkü şartlar altında bunların ka- bulü, İngiltereye ve müttefiklerine yar. dim edecektir. Birinci prensipia hangi noktadan yardımı olacağı meydanda- dır, Almanya, memnuiyetin kalkması- kledemiyeceği cihelle A- merikadan silâh ve harp malzemesi sa- tan alamıyacaktır. Mühariplere — kredi meselesine gelince; bunun hanri nektadan İngillereye ve Fran- saya yardımı olacağını anlamak için, bitaraflık kanunlarından başka Ame- rikaya bercu olan devletlerin Amerika piyasasından berç para tedarik elme- derini meneden Jahmson kanunu var- dır. Amerikanın büyük harplen sonra İngiltere ve Fransadan küllüyetli mik- tarda alacağı kalmışlı. Bu devletler, Almanyadan tamirat borcu mamı al- tında para alırlar ve barçlarını Ame- rikaya lediye ederlerdi. Almanya 1981 senesinde tamirat borcu namı altında tediyatta bulunmuyacağını bildirince, ve Fransa da — Amerikaya borçlarını ödemediler. Ve Amerika hü- devletlerin borçlanmalarını meneden bir. kanun yapmışlır. İngiltere ve Fransada bol para mev- cut olduğundan eğer bilaraflık kanu- darının yalkız silâh ve harp malzemesi satılmasını memnuiyet allna alan hü- kümleri ilga edilecek olursa, bu dev- letler, Almanyaya karşı büyük bir fa- ikiyet elde etmiş olacaklardır. kerererareArAre LA LA eee ee Feribot projesi Nafıa Vekâleti Haydarpaşada yapılacak feribot iskelesinin pro- i tamamlamıştır. Bu proje- re iskele Kadıköyle Hay - darpaşa arasındaki koyda yapıla- caktır. Yenikapıdan gelecek feri - botlar burada iskeleye yanaşacak ve taşıdığı vagonlar tren hattına bağlanacaktır. Buradan *6 10 me- yilli almak üzere bir yol yapıla - caktır. Birimizin Derdi Hepimizin Derdi içinden Sigara Çıka, Ekmek Kocamuslafapaşadan — bir oku- yucumuz yazıyor: «Semtimlede bir Orın var, Mer- Kkes-bu fırından ekmek alır. Fakat medense bu fırında lemizliğe hiç dikkat edilmemektedir. Dün yine bu farından aldığımız bir ekme- Hin içinden sizara çıklı. Bundan evvel de kıl ve salre çıkıyordu. Fırinların — dahili — temizlikteri bahsinde de belediye kontrolunun gok ditiz ve hassas alması Kâzım zelir. Böyle ekmeklerinin içinden sigara ve salre çıkan fırınların ha-