|u İ ..İıh'y Asfalt Caddeler E'kidı'kçe Daha Dayanıklı Bir Hale Geleceği Söyleniyor SSeri Aranacak ör Baskter Haf- "İyata Devam Edecek gehrimizde iki mü- asarıatika hafriyatına t ktar. N— birincisi Ayasofyada| h sokağında Profesör Bakster| “4mdan yapılacaklır. :'—ı İngilterede bulunmakta hçi İhgiliz arkeoloji profesörü Maarif Vekâletine ederek geçen sene yap- f hüfriyata devama —müsaade İ Nhhldnm tehliksine düşü - a di zannedilmişse de bilâhare Ç:üımıı etmemiş ve profe - k, “ Stediği müsaade verilmiş- $ « A » Zamanlarda bu kazıların 6d ve Ayasofya cemi- üsaade evvelki gün İngiltereye bildirilmiş! ,N—kı:nm kazı da — Fatihde | br. (Bunu İsviçreli ar - Profesörü Satsman idare Ülnie bondan iki sene evve .ıı!nldugu hafriyat hakkında ç ler müdürlüğüne — kıymetli Nü göndermiştir. .“'k'llblarda 'Pul Yerine Soğuk Damga 5:'— ve Amerikanın hemen #ehirlerinde olduğu gibi İaiitetimizde de bazı mek - Nlzız, İbul — yapışışrılmıyarak toğuk damga vurulması - &u kikat yapılmaktadır. Wsüle göre, gazele, mecmua %knle günde postaya İAUAld mektub veren mües - | postahanelerce - bir. so- k%a vurulmakta ve sonra k olan bu soğuk damga - Ayılarak günde kaç defa kub> N hecab edilip para elın - Aiş, Süir. Bu süretle binlerce ga- TMecımua ve mektuba - pul Nıı:n için — sarfedilecek g dan kazanmak ve sür'at te- Mümkün olmaktadır. No. 3 ’ş._. Çıktı, yanhanesine giden h.:'" : x:mnm nasıl öldüğünü Ki glm için mahkemeye gelme- zz sözünü tutmuştu. TABANCASINI TEMİZLİYOR kş""l)ıım büyük otellerinden SEM N,q:;*lermdm birine hastaba- 'fetinde bir kadının etekle- ı—.;:“m]ın altından çıkardı- Tei Ela kapıyı açarak içeri Paka, belki de garib görünür. t orada büütn bu vak'aları 'âz saçlı bir tek müşahid ':blhcı içeriye girince ba- Büyç İdirdh, başile döstane bir i- 'ÜIH_ 'idoru yürüdü. Saat üç bu- | Asturya otelidir. Bu ote - | | | İ asfaltı da sıcağın tesirile yu- ; Yerdı:_ Bizans WPı;evantoryom Genişletilecek 70 Bin Liralık Yeni Bir İhale Yapılıyor Şehrimizde bulunmakta olan Maarif Vekili Hasan Âli Yücel, dün yanında Vekâlet sıhhat baş- müdtettişi Celâl Ataman, ttb fa- kültesi dekanı operatör Kemal, operatör Akif Şakir - ve vilâyet nafıa müdürü olduğu halde Va- lidebağına giderek prevantor - yomu ve burada yapılmakta olan irfşaala gözden geçirmiştir. Bu sırada nafıa müdürü Bedri yapık- makta olan 40 bin Hiralık inşaat- tan sonra bugünlerde yeniden 70 bin liralık bir inşaat ihale edile- ceğini ve bu inşaatın prevantor- yomun daha genişliyeceğini söy- lemiştir. Hasan Âli Yücel prevantı yyomdan sorra Çamlıcaya giderek orta mekteb talebe kampını da tetkik etmiştir. —— İstiklâl Harbine Aid Bir Film Millü inkılâbımızı ve cidali te- barüz ettiren büyük ve askeri bir filim yapılması için İpek film stödyosu tarafından hükümetten müsaade istenmiştir. Bu müsaa- ' de dün verilmiştir. «Küçük kahraman» isminde bu- lunacak olan bu filmin baş rolü- nü 15 yaşında bir erkek çocuk ile Ertuğrul Muhsin deruhde ede ceklerdir. Bu rolü yapacak istidadda ve 15 yaşında bir çocuk aranmasına | başlanmıştır. Bu bususta bütün şehir ve ka- sabalarımızda da arama yapılarak böyle bir çocuk bulunacaktır. Yeni filmin her cihetten mü kemmel olmasına itina fdildiği için yakında çevgilmesine başla- nacak ve üzerinde üç sene çalışı- lacaktır. Filmin birçok kısımları istiklâl harbine sahne olan yerlerde çev- rilecektir. Sonra kitabmı kapattı, yalnız o- kuduğu yeri Kaybelmemek için, kitabın o sahifesine bir kâğıd ya - pıştırdı. Ayağa kalktı. Beyaz saç- h cimasına rağmen, hâlâ zinde ve nç bir insandı. — Her şey yolunda gitti mi? di- ye sarda. — İstediğinizden âlâ! Genç kadın başındaki örtüyü ç- kardı. Geniş robasının düğmeleri- ni çözdü. Bu robanın içinden genç, tuvana, omuzları yerinde bir deli- kanlı meydana çıktı. Mavi gözleri pırıl pıril parlıyordu. Güldüğü za- | man bembeyaz dişlerine dikkat et- memek kabil değildi. Koltuğa oturdu. Beyaz sakallh adam: — Büyük bir tehlike geçirdiniz, | dedi. Templar hafifce gülümsedi ve bir sigara yakarak: — Azizim Bili, dedi, bu benim BB aN a Ddi KAdAZ G Sanayide Rasyonel Çalışma Verilen haberlere göre, Deniz- banktan sonra, Sümerbank — ve Etibank da lâğvedilecek ve bun- ların yerine birer umumi mi lük kurulacaklır. Devletçilik sisteminde, büyük sanayi işlerini sür'atle başarmak için, vaktile bu bankalar tesis - dilmişti. Fakat, aradan uzun yıl- lar geçtikten sonra, bu müessese- Terden alınan randımanın, — tam rasyonel olmadığı, belki de, isra- fa, fazla masrafa yol açtığı görül- dü. Devlet, şimdi kurmak üzere bu- Tunduğu umumi müdürlüklerle, memleketin sanayi kalkınmasını daha seri, verimli ve rasyonel bir Yeni Yolcu Salonu Sür'atle Bitirilmesi Müteahhide Bildirildi Galata rıhtımında — yapılmakta olan yolcü salonu inşaatına aid son tadilât projeleri müteahhide verilmiş ve müteahhid de inşaata hız vererek her kıstnı sür'etle ik- mal etmeğe başlamıştır. Ankara- dan inçaatı tetkik etmek üzere gelen müfettişler binayı ve teş- kilâtını gezmişlerdir. Şehrimize gelen Ali Çetinkaya da bugünler- de salonu güzden geçirecektir. Haber aldığımıza göre Vekâlet binanın Cumhurtyet bayramın - dan evvel tamamen ikmal edil - mesini müteahhide kat'i surette bildirmiştir. KISA POLİS HABERLERİ * Beykorda oturan ve Kundura fabrikasında çalışan İzmall adında bir işçi bisikletle giderken hen- değe yuvarlanarak yaralanmıştır. * Yeşilköyde Umraniye soka- Hında oturan 16 yaşında Arlando ve 10 yaşında Osep bisikletle plâk fabrikamı civarından geçmekte - lerken düşerek her ikisi de yara- lTanmışlardır. * Akbıyıkta Oyuncu sokağı da 29 numaralı evde misatir Ban- dırmal: Yusuf kızı Rukiye Edirne- | kapı tramvayından atlamak is terken düşerek yaralanmıştır. idaresindeki motosiklet Bakırköy- den gelmekte iken Ali adında bi rine çarparak yaralamışlır. * Şofür Saldin - idaresindeki | 1617 numaralı otomobil ile Mah- | mudün idaresindeki 56 numa- | ralı otomobil Galatada çarpış - mışlardır. *& Şoför Mehmedin idaresin - deki 3064 numaralı otobüs Gala- tada Voyvoda caddesinde ani ©- larak durmuştur. Şoför otobüsü yürütmek için uğarışrken otobüs geriye hareket etmiş ve Yorginin berber dükkânma çarparak vit- rini kırmıştır. 'GANGSTERLER CELLÂDI AL İA SA yaptığımı bir şey mi zannediyor- sunuz? Ben geçirmekte olduğum macera hayatı içinde, herhangi bir tehlikeye mteelik vermiş adam de- ğilim. - Öteki başını salladı: — Ben durup dururken bir &- damın ihtiyatsızca teblikeye doğ- Tu koşmasını anlamam — Gönderdiğim mektuptan mı bahsetmek istiyorsunuz? Bu. eski bar maceranın hesabıdir.ö Eğer bu mektubu göndermemiş olsaydım, her halde h: timden çok kay- bederdim. Yok, ben öyle insan de- gilim, | ! ı | reisin suallerine cevab vermeğe | zede oturuyorsun?. Okuma yazmı | * Hüsameddin adında birinin | Eroinin Mahvettiği Bir Genç Mahkemede Bakınız : Hâkimin Karşısında Feci Halini Nasıl Anlatıyor Asliye ceza mahkemelerinin bulunduğu koridordaki gıraların üzerine yanyana oturmuş eli ke- Jepçeli üç meykuf; kendi dava - larlna sıra gelmesini beklerken aralarında yüksek sesle konuşu- yorlar... Üçü de birbirinden genç ve er. küçüğü 17 yaşında görü - nen üstübaşı pejmürde ayakları çıplak olan mevkuflardan orta - daki arkadaşlarma: e sonra onların manali nazarları karşısında ilâve ediyor: «— Burada durdukça üşüyo - rTum... Hem gaten canım da $e kılıyor!... Muhakeme listelerini tetkik e- derken kulağıma çarpan bu düz- gün, fakat garib Hade üzerine; herkesin buram buram terlediği bir günde üşüdüğünü söyliyen mevkufa daha dikkatle bakıyorum. Hakikaten taşlara değen çıplak ayaklarını arasıra yukarıya kab dırıp tahta sıranın elt kenarla - rına iiştirmeğe çalışan genç mev- kuf sık sık ellerini de birbirine sürlerek. oğuşturuyar ve büktün vücudile hafif hafif titriyor!. 'Tam bu sırada merakla karışık hayretimi izaleye yarıyan — bir ses; mübaşirin tiz sedası karidor- da denin akisler yapıyar: — Kemal... Şüktü... Genç mevkuf bu ses üzerine arkadaşını dürterek yerinden fır- hyor ve kelepçeli ellerini jandar- maya uzatıp kilidi açtırdıktan sonra © önde; jandarma arkada mahkemeye giriyonlar,.. Biraz sonra okunmağa başlıyan tahkikat evrakından davanın mev-| zuunun hırsızlık ve dolandırıcı » hik olduğu; suçlu- gencin bir ar- | kadaşile beraber muhtelif kah - | velerden patdesü, şapka çaldık - ları ve bir bakkal ile fırıncıyı"do- landırmak suretile de 15 er lira> larını aklıkları anlaşılıyor. ©O; aleyhindeki ithamları soluk , yüzü ve başı öne eğilmiş, sakin | bir vaziyette dinliyor ve sonra | başlıyor: — İsmin? — Kemal bendeniz... — Babanın, ananın ismi ne? Ne- | biliyor musun?. Daha ilk cevabında şivesinin te-, mizliği ve ince nezaketi hâkimle ; beraber dinleyicileri de hayrete düşüren sefib kıyafetli pejmürde genç bu ikinci Suali sanki işitme- miş gibi bir müddet öyle sakin duruyor... Sonra reisin ikinci sor- gusu karşısında; sanki bir rüya - dan uyanır gibi ağır ağır başını yukarı kaldırarak ve kaybettiği bir âlemin hayalini fikrinde can- lanmırarak kesik kesik cevab ve- riyar: — Babamın ismi Nuri, anne - min Sadiye... Orta tahsilim var. Biraz fransızca da bilirim... Maç: Pencereden masmavi gökyüzü- | ne baktı. | — Buğgün hava çok iyi, dedi, ba- ! a *Aziz» diye isim takmışlar, O- labilir. Fakat benim de kendime mahsus bir kanunum var. Bugü- ne kadar ben bu kanun için mü- cadele eltim ve bu uğurda hayat- ma da vermeğe hazırım. Hattâ sra- mızdan biri bu yolda esramı ver- Benra gülmeğe başladı Evet, giriştiğim ış, o kadar ko- lay bir Iş değildi. Fakat kakikat- te yayet basitti. Eteğ'min al tabancamyardı, bir defa çektim. | kada «Nazar: apartımanında ” o- turayorduk efendim... Fakat gin- di bendeniz tevkifhanede bulu - nuyorum. Önündeki tahkikat kâğıdlarımı karıştıran hâkim bir müddet hay- retle ana bakıyor; sonra: — Onu biliyorum oğtum Ke - mal... Hem sen efendi bir gence benziyorsun... Nasıl oldu da bu işleri yaptın bakayım?. Diyerek tath, müşlik bir sesle soruyor!. Genç enaznun hâkimin insana cesaret ve ümid veren mülâyim sesinin son cümlelerini nasıl oldu da bu işleri yaptım!. Ve sonra yavaş yavaş: — Hepsi orada; tahkikat evra- kında yazık bay hâkim... Ne ya- pahm mukadderat hakkımızda böyle yazmış. Biz de böyle olduk diyor. — İnsan kendisi fena yola git- mezse oraya zorla sürüklemezler ki ağlum... Bak sen okumuş bir gençsin... 'Tam adam olacağın za- man nasıl oldu da hırsızlığa, do- landırıcılığa — başladın?. — İçtimai vaziyetin de hiç fena değil; o hab de sebeb ne bu işlere?. — Haydi söylesene oğlum.. Sus- mak birşeyi ifade etmez!. Hâkim herşeyin, her kötülüğün — menşe ve sebebini bulup meydana çı - karmakla mükelleftir. Bakalım senin de bu işleri niçin yaptığını öğrenelim de ona göre bir hüküm verelimi... Demindenberi bir heykel gibi duran Kemal birden yavaş yavaş canlanmağa ve yerinden doğru- mağa başlıyarak ayağa kalkıyor, sonra hâkime dönüp: *«— Çok rahatsızım efendim di- yor. Bendenizi tıbbnadliye gön - dermenizi yalvanırım.. — Peki. İcab ederse göndeririz. Nen var? Ne oluyorsun? Evvelâ deminki sualime cevab ver de!, Genç maznun hâkimden aldı bu yarı vâd üzerine hakiki bir hayat faclasını andıran macera - sını ağır ağır anlatmağa başlıyor: *— İlk tahkikat sırasında da söylemiştim efendim... Bendeniz bu kötülüklere hep tek bir sebeb yüzünden; *eroin> kahrından düş- tüm. Arkadaşlarım bu sene li- seyi bitirdiler. Bense tevkifhane- derde sürünüyorum... Onlar Üni- versiteye girecekler ben hapisha- neyi Komal burada biraz duraklıyor. Başını tekrar önüne eğip bir müd- det düşündükten sonra; kaybol- muş eski rüyasından; artık bir daha geri gelmiyecek tath mazi- sinden tahassürle, içini çekerek yine bahse başlıyor: , «— Bay reis... Eskiden ercin nedir bilmeadim. Annemin, baba- min we kardd;lerimin — yanında mes'ud yaşardım. Lâkin bu beyaz İşte o kadar... Sonra Trbol'ün üze- TİNe hücum ettim. *Ulan, ne halt- lar yedinse, hepsine de söy iye- ceksine dedim. Bu meesle için yir- mi kadar insan teykif edildi Fa- kat tabif ben müstesna! Pantalanun cebinden bir taban- ca çıkardı, şarjörünü açtı ve son derece sakin bir tavırla tabanca - temizlemeğe koyuldu. Bili ayağa kalkmıştı, penevere- | ye doğru şöyle bir göz atarak geri döndü — Kostri ile Bonaçi aşağıda« de- & *Aziz» bu haber üzerine ıslıkla | Yıldıriım Cezası 23 Esnaf Hemen Cezalandırıldı Belediye müfettiş ve mürakib- leri tarafından şehrin muhtelif semtlerinde yapılmakta olan tef- tişler devam etmektedir. Dünkü teftişlerde Belediye reis muavin. | Lütfi Aksoy da iştirak etmiş, 23 esnafa yıldırım cezası verilmiş- tir. Bundar başka Üsküdar, Kadı- köy, Beşilfaş, Beyoğlu, Eminö- nü ve Beyazıd kazalarında tefti- Şatta bulunan belediye teftişleri | de mubtelif suçlardan dolayı 225 esnah cezalandırmışlardır. Bu teftişler sırasında bütün sa- hiller de kontrollar edilmektedir. Belediye boğulma — hâdiselerinin Önüne geçmek için plüj ve deniz hamamlarından boşka yerlerde zehire alıştıktan sonra annemi de, babamı da, sevgili kardeşlerimi de #eukdum... Aç, perişan kaldım. Bir müddet garsanluk ettim. Oradan da çıkarıldım.. Sonra metruk ar- salarda, soğuk köprü — altlarında tünelin sıcak mazgalları üstünde geceledim... O vakit yağnız bir ercin müptelâsi. idim. Fakat ni- hayet hırsızlık da yaptım. Dolan- dırıcı da oldum... Hep bu yüz - den!...> Bir roman sahnesini hatırlatan Kemalin sözleri hâkimle beraber dinleyicileri de derin bir tecssüre düşürüyor:.. Herkes bu beyaz 2e- hir kurbanına acıyarak bakarken © hafif hafif devam ediyor: «— Yalnız bay reis... Şunu lüt- den unutmayınız ki eğer ben ere- ine düşkün olmasaydım hırsız - hk yapmıyacaktım... Ve bu işi de kriz esnasında yaptım... Hem de benim gibi ercin müptelâsi o- lan bir arkadaşımın teşvikile... Onun için sizden rica ediyorum. Beni tibbıadliye gönderiniz. Ba- kırköyüne yollayınız. Tedavi ola- yım; belki kurtulurum!.> Kemal bu son cümlesini söyle- dikten sonra ümidle parlıyan göz- lerini hâkime dikiyor ve titrek sesine yalvaran bir eda vererek: — Evet belki kurturulum... diyor, kimbilir belki ümidi. Salonda çıt bile yok... Demin- denberi yazı makinesile Kemalin söylediklerini noteden bayan ki- tib, bütün dinleyiciler ve Kema- Nn arkasında vakur bir heykel göbi duran silâhh jandarma bile kımıldamadan — sessiz sessiz ve acıyarak bu beyaz zehir kurba- mana bakıyor; derin derin düşü- nen hâkimin hükmünü merakla kekliyorlar ve nihayet hüküm tefhim ediliyor: *— Maznunun ifadesi — veçhile kendizinin tıbbiadIlde müşahede zitana alımmam için müddeiumu- miliğe müzekkere yazılması ten- sâb edilmirtir.» Hakkındaki karan — memnun- yetle dinliyen bedbaht genç hür- metle ayağa kalkarak hâkime: — Çok teşekkür ederim — bay reis! diyor ve sonna ince bilekle- rini kelepçenin soğuk demirleri- ne birakarak ağır ağır mahke - meden çıkıyor... Halük Cemal bir hava tutturdu. Tabançasını te- mizlemek için elinde tuttuğu gü derinin üzerine birkaç damla yağ | akıttı. — Yazık ki, onları elimden ka- gardım, dedi, ben ne zamandan - beri sizin şu Nevyorklu polisle- rinizi görmek istiyordum. Derler ki, Nevyork polisleri yaman in - sanlarmış. — Yise siz öyle biliniz. 'Templar bir kahkaha koyuver- di Fernak, Kestri ve Bonaçi ile a- damlarının <Aziz. i yakalamıya muvaffak olamamaları hakikatte pek o kadar şayanı hayret sayı - Jamazdı. İki müfettiş bütün Nevyork ©- tellerini aramışlardı. Bu araştır- malar esnasında neler, neler bul- mamışlardı. Fakat Templar ne- rede? Müfettişler — Volkros — isminde birinin hususi şoförü olan Val - Zavallı Musa Çocukları Almanyada nazi rejimi ikiida: z ele aldıktan sonra, işlenen ha- talar, hadsiz, hesabsızdır. Bu ha- taların bir kısmı, irtikâb edilmiy insani facialar halindedir. Bun - lardan en mühimmi nazi Alman- yaşında Yahudilese karşı tatbik edilen merhametsizce, gayrlin - sani ve İnsafsız muameledir. Al- man müstevlileri Avrupanın han- Bi toprak parçasına ayak basar - İarsa, orada yaşıyan milyonlarca Yahudi, çoluk çocuk, kadın, ihti- yar, bucak bucak kaçmak yolla « pmr aramağa mecbur pluyaorlar, Yeryüzünde kendilerine melkce Bulamıyan bu bahtsız Musa ço- rafından işgali üzerine hudud ha- Tici edilen ve şimdiye kadar hiç bir yere kabul edilmedikleri için aylardanberi deniz üstünde aç, sefil bir halde dolaşan 600 kadar Yahudi Porina Panama vapurile evvelki gün İzmir Hmanıma gel Aylar süren uzun yolculuk do Tayssilke, susuz, erxaksız, kömür- süz kalan ve birçokları çırçıplak — denceek derecede sefil bir. vazi- . yete düşen bu insanların manza- rası hazindir. Bunun mes'alü Al- manyadır. Vatandaşlarınım, © memleketin rejimine sedakatini, kanunlarına —— itantini temin edemiyen bir dev- — let eteritesinin yapacağı iş, mil - yonlarca insanı kapı dışarı etmek midir?. Fakat, bu, bizzat 0 olas , ritenin zâfına delâlei eder. x Bütün dünyanın antipatisini 1' toplamak için, neler yapılmak — | mümkünse, Almanyada, bunların ' hepsi, her sahada, binbir çeşidi Hle yandiğee. ' EEGAD TEYEN Birimizin Derdi Hepimizin Derdi Manâsız ve Lüzum- suz Bir Ekspres Bir okuyucumuz yazıyor: “Üvvelki akşam saat yi buçuk ile sekiz arasında Sua- diye islasyanunda tramvay bekliyorduk. dolü idi. Nihayet, Bostancıdan Ta, gift arabalı bir tramvay geliyordu. — Fakat, © kadar sür'atle geçti ki durmadı. Ara- banm her birinde mübalâga- Sarduk: Durmaz, okspros- tür, dediler. Sonra bir araba daha geldi. Hepimiz ona dol- duk. Tabi, herkes ayakta kal- d Önden giden o ekspresin, içindeki yolcu azlığına baka- rak, ne kadar manasız, lüzum- S0z ve ihtiyacı karşılamıyan bir ekspres () olduğunu an- Tadımı, O ekspres bomboş gi- diyor, biz, diğer arabada tık- hm tıkhık ve ayakta, Hayret dorfu da sorguya çekmişlerdi. Fa» kat onlar otuz yaşlarında, mavi gözlü, mükellef otellerde yaşa- mağa alışmış birisini arıyorlardı. 'Templar dedi: — Eğer beni bulurlarsa, sana —| temin ederim ki, herhalde karşı — karşıya biçbirimizin hoşuna gil- miyen sözler konuşacağaz. 7 Bir gözünü kapattı. Öteki gö- zile tabancasının namlusunu yok- ladı. Sonra şargşörü yerine koya- rak, tabancayı cebine yerleştirdi. sonra ayağa kalktı ve pencerenin — kenarında duran Valkrosa yak « laştı: Bütün Nevyorkun panoraması — harşılarında idi. Valkros dedi ki: — Benim bütün ömrüm burada geçli. Biliyorum ki — yeryüzünde daha birçok şehirler vardır. Fakat ben Nevyorktan başka yer bilmi- yerüm ğ (Devamı var)