28 Temmuz 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

28 Temmuz 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

’:H mallar sergisi dün açıl- seneki sergi bilhassa de- Kütatyon itibarile hakikaten beğenilecek bir haldedir. Wer Foyon kendisine mahsus bir Tuusiyet göstermektedir. İshisarlar pavyonunda ça - Tanı dikkat iki istatistik nazarı celbetmektedir. Birin- ©i memleketteki tütün sarfi- Yatının nisbetini gösteren ra - hamlardır. Bu rakamlara naza- Bu Memurlar İmtihan Edilecekler tebligatın posta idaresi ta- Talından yapılmasına dair ka- .şı Yeni sene başında tatbiki- Ü'enıu. bu münasebetle yeniden Bİrakib, memur ve müvezzi ala- Sit Memur ve müvezziler için 15 | İstosta müvezziler için, 21 a- Bstoeta müsabaka imtihamı açı- tr, Mürakiblik imtihanına ik mekteb mezunları ile lise Stunları, memurluklara Tise ve ;" Mekteb mezunları alınacak- Mürakibler merkezde kurs gör- Sükten zonra Vilâyetlere gönde- kcekler, oralardakt kursları - '& memur olacaklardır. Ü Mücrim Çocuklar zılca Hamama erleştirilecekler İtte çocuk ıslah evindeki 120 :;hm,,, çocuk Ankaraya gel - Ve kendileri için hazırlarmış ş:;uhuım otobüslerle Kızılca - Ma gitmişlerdir. t Süklar trenden indikten son- %%ummım* refakatinde Meydanına gelmişlerdir. O- :' Zafer übidesinin karşısında A olmuşlar ve bir düdük işare- Bpkalarını çıkararak başla - tünün Meselesi: Fuar Biletlerile Hataya Gidilecek Hatavla İstanbulun İktısadi Rabıtaları Arttırılacak | icab eden tedbirleri almıştır. Antakya belediyesi, İstanbul ile Hatayın iktısadi rabıtaları- ma arttırmak için iyi bir teşeb- müste bulunacaktır. Belediye İstanbul ticaret, zirant odala rile borsa ve sanayi birliğinden ve fabrikatörler ve gezeteci - Terle tüccarlarden mürekkeb bir heyeli Hataya davet ede - cek ve kendilerini İskenderun- da müsafir edecektir. Bt heyete bütün Hatay gezdirilerek — iki merker arasında ekonomik ra- bıtaların erttırlmasına çalışı- Jacaktır. İzmir fuarına iştirak edecek- lerin Hatayı da gezebilmeleri için İzmir için alınacak tren bi- ketlerink deamgalatmfık çartile bu biletlerle Hataya gidilebil- mesine müsaade edilecektir, Keyfiyet alâkadarlara bildiril - miştir. Bebek - İstinye Tramvayı Yolun Bir An Evvel Açılmasına Çalışılıyor Bebek - İstinye yolunun bir an evvel açılmasına büyük ehemmi- yet veriliyor. Nafın Vekâleti bu maksadla Belediye ile teras ede- rek Bebek - İstinye yolunun kısa zamanda açılması ve tanzimi için Bir takım formaliteler yeni yo- Jun açılmasını bir müddet teah- hura uğratmış ise de, inşaatın bu sene intacına çalışılmaktadır. Bebek - İstinye sahil yolu açıl- dıktan sonra Bebek tramvay yo- du İstinyeye kadar uzatılacaktır. Bu suretle Boğaziçinin yarısına yakın bir kısmına kadar tramvay- la ucuzca seyahat imkân dahiline girmiş olacaktır. Tramvay — yolu ileride Boğazın yukarı kısımları- na da temdid edilecektir. Fakat bu cihet bugünün mevzuu hari- cindedir. İleride yapılacak işler- dendir. Bebek - İstinye yolu açıldıktan sonra Boğaziçi tarafına işliyen u- mumt nakil vasıtalarınm takib e- deceği yollar da tayin ve tanzim | edilecektir. Husust vasıtalar ser- best bırakılacaktır. ları vicdan azabını ifade etmiş 0- tuyorlardı. Bundan sonra çocuklar, tekrar bir düdük işaretile yola keyul - muş ve Büyük Millet Meclisi ö- nünde kendilerini bekliyen olo- | CARSAP . w Plâj Kurbanlarına Yazık Oluyor Evvelki gün, Kızkulesi plâjında bir vatandaş boğuldu. Gazetele - rin yazdığından öğreniyoruz ki, bu vatandaşın ölümüne — sebeb, plâjda vesaitsizliktir. Plâğda tele- fon yok, iskeleye giden kapı ka- palı, orada bulunmatı lâzım gelen memur vazifesi başında değil.. Bütün bu moksanların neticele- rini kaç defa, acı tecrübelerle görmüşüzdür. Fakat, bütün bun- lara rağmen, hâlâ en şiddedli şe- kilde hareket etmek yolunu, ne- dense bir türlü tutamıyoruz. Te- lefonu olmuyan plâğın — sahibine verilecek yegâne ceza, derhal bu plâjı kapatmak ve bu zata bir da- ha plâj işletmek müsaadesi ver- memek!, Hâlâ, ne bekliyoruz?. Hâlâ, bü- tün plâjların lüzumlu bütün ve- saitinin tamam olmasını neden 15- rarla ve şiddetle istemiyoruz?. Boş en vatandaş daha kurban verelim, diye mi?, Can Kurtaran Yok mu ? Yetişin, Kocam Beni Öldürecek ! Perşembe gecesi 1 - 15 sırala- rında, Fatihde Fevzipaşa cadde- sinde, Hüsambey mahallesi bek- çilerinden Veliyi ifa ettiği vazife- den dolayı döğmekten suçlu şo- för Suadin duruşmasını dün as- liye dördüncü ceza mahkemesi yaptı. Hâdise şöyle olmuştur. Şoför Suad vak'a gecesi, Patih semtindeki meyhanelerden biri: de kafayı tütsüledikten sonra, mey- haneden çıkmış ve yine 0 semtte bulunan evine gitmiştir. Suadin on senelik karısı, kocasını ilk defa olarak sarhoş görünce korkmuş, sokağa kaçmış, Suad de onu tek- Tar eve almak için arkasından d- şarıya çıkmıştır. Biraz sonra ka- yısını tramvay yolunda yakalı - yan Suad, onu zorla evine götür - mek istemiş, fakat kadın gitme - yince, şoför de onu döğmeğe baş- lamıştır. Kadının feryadını duyan bekçi- ler vak'a mahalline koşmuşlar, ka- BURHAN CEVAD Zararlı Gazozlar Belediye Umumi Bir | Kontrol Yapmıya Karar Verdi Son zamanlarda şehrimizde ga- zoz âmilleri çoğalmıştır. Muhtelif isimler altında piyasaya çıkarı - lan gezozların bir çoğu da kova - lar içerisinde seyyar esnaf tara- fından satılmaktadır. Bu gazoz - lardan birçoğundan şikâyet edi! - miştir. Belediye bütün gazoz imalâtha- nelerinde sıkı bir teftiş ve bu imalâthaneler umumi kontrole tâbi tutacaktır. manda gazozlar tahlil edilecek ve ne şekilde imal edildikleri, ima -« Tâtın sıhhi şartlar altında yapılıp yapılmadığı tetkik edilecektir. İmalâthanı sıhha zoz çıkarmağa devam dirde haklarında sed kararı veri- | lecektir. Belediye halkın umumi sıhhati bakımından bu meseleye büyük ebemmiyet vermektedir. Yaz mü- nasebetile istihlâkin artması bu için ehemmiy bir kat daha arttırmıştır. rı kocayı ayırmışlar ve gece yarısı sokak ortasında bağırıp çağırarak halkı rahatsız eden ve karısını döven Suadi de karakola davet etmişler. Şoför bu davete icabet etmediği gibi kendisini rorla karakola gö- türmek istiyen bekçi Veliyi döğ- mlüştür. Müahkemede şahid sıfatile sor- güya çekilen Suadin karısı şun- ları göyledi: — BSusdle aşağı yukarı on, on İki senederberi beraber yaşıyo - Yüz. Bu müddet Yarfında önun bir defa bile sarhöş geldiğini görge- gece geç vakit ilk de- fa olarak eve keyifli geldi. Evde saçmalamağa, abuk sabuk konuş- muzir ga- tikleri tak- tım. Suad beni takib etti. Sokak- ta beni tutunca, eve götürmek is- tedi. Gitmeyince döğmeğe başla- dı. Dayduğum acıdan Cankurtaran yok mu? Kocam beni öldürecek diye bağırmağa başladım. Bekçiler geldiler, beni kurtar- dılar. Suad, on, on iki sene içinde bir defa bile benimle kavga etmemiş, kâlbimi kırmarcış ve bana bir fis ke bile vurmamıştı. Dün gece gar- —. ; Şişhanede Çocuk Bahçesi ön! , Bu &- ieea eee l erek Kızılcahamama | ila İki çocuk, kordelâsında «E- Ü Hİ çocı ! ":: $öcük islahevi> yazılı bü - &ç Slengi âbideye koymuşlar- f_f:—ık konurken küçük mah - Miçi lâr başlarını yerden kaldır - B ir Bu bareketlerile, ka - Meği Farşı gelmek olduğunu bil - €N işledikleri suçtan duyduk- No.51 ,:;!nuzı bu acaib sözleri hay- "an dinledikten sonra: < Bense sizin bu işde bana yar d, Seceğinizi tahmin ediyor - Tz £ Eğer cevab vermemekte 1s- c..ı"umu, 'ben de sizi icbar e- & hai Konuşmamızdan bir fay- fay L olmasa bile, buraya ka- de yötmet ettiğinizden dolayı si- P:_"'lkîır ederim. O,i Hüseyin Efendiye uzattı. AMAn fesli adı ke '“;ı?d" ki, kendi ballerine bi- leş b_"k daha münasib olur. Ada- İlr gi Müddet gözü bağlı kalabi- kim “Slü meydana çıkmaz, nite- l.,_f'mdı de böyle bir mesele Bu inda bulunuyoruz. lerden sonra mülâkat bit- bundan sonra, Belinda n Lt Dea 2 Etendi, dedi, hayatta öyle şey-| lerindeki de! büslere y hareket etmişlerdir. Orada yeni yapılmış olan cezar evine yerleşecek ve Ankarada in- şası mukarrer bulunan büyük 1e- #hevi ikmal oluncıya kadar orada Kalacaklardır. Kızılcahamam ceza evi çocuklar için hazırlanmış bu- | l Meri ile buluşmak üzere Portman | maydanına gitti. Genç kız sordu: | — Centam nerede konferans ve- recekmiş? Sonra bu konferansın mevzüu neyeniş?. Meredit: l anlı bir aktualite mevzuu, dedi, Centam konferan - sına «Ölüm çemberi» diye isim koymuş. Polis romanları muhar- iri olduğuna göre, kendi muhay- yilesi ve zekâsile delilleri bir ara- ya toplıyarak, Sarı Yanisi kimin öldürmüş olabileceğini izah ede- cek. Hakikslen Cenlam, polis iş- mı bizim. emniyet müdürlüğümüzün hizmetinde kul a, birçok € daha çabuk yakalamağa muvaffak olurduk. Vereceği' ko $ birçok kimseleri de davet etti. Bütün medeni memleketle - rin gizli polis teşkilâtı şeflerini de çağırdı. Meşhur Ogradi İngiltere- Şişhane karakolunda yaptırıla- cak çocuk bahçesine aid plân ik- mal edilmiştir. Yeni park, arkada- ki askerlik binasının yerine ka - dar uzatılacaktır. Azabkapıdan ge- hoşuluğun tesiri İle bu suçu işledi. Onu affettim. Suadin karısından sonra diğer şahidler sorguya çekildiler. Şoför Suadin bekçiyi döğdi ve MAHKEMELER Allahını Seven Vursun? Eski Bir Küfe İçin Kavga Etmişler Dün sabahleyin, Yemişte, M va halinde bir küfe meselesinden Golayı Fahri ve Şükrü Sekçük a- dindaki — ki mi y ğen ve galiz küfürlerle ha- karette bulunan İbrahim Ak- ça ile arkadaşı İsmail Güngör- müşün duruşmasına yine dün öğ- leden sonra nöbetçi meşhud suç mahkemesinde başlandı. Davacılardan Fahri mahkeme - de hâdiseyi şöyle anlattı: — Sabahleyin arkadaşım Şükrü ile meyva almak üzere hale git - tik. Şükrünün elinde boş bir kü- fe vardı. Halde İbrahim ile İsma- ile rasladık. Bunlar arkadaşımın elindeki küfeyi görünce, yanımıza yaklaştdlar. İbrahfm — küfkden tuttu ve: — Bu küfenin üzerindeki mar- ka bana aiddir, bunu nereden al » dınız? diye sordu. Şükrü; — Küfeyi bir saat evvel Kasım- paşada sebzeci Kâmilden muvak- katen aldım. Alacağım meyvayı dükkânıma götürdüklen — sonra, küfeyi sahibine iade edeceğim! dedi İbrahim ve İsmail küfeyi zorla almak istediler, Fakat Şükrü ver- medi. Bunun üzerine her ikisi de; — Hırsız var, yetişin diye ba - Zırmağa baş r. Etrafımıza es- naf toplandı. göstererek. — Bu adamlar hırsızdır, Alla - hını seven vursun! dedi. Beni ve arkadaşımı — tokatladi, — İsma - ilde ona yardım etti. Orada bulunanlar bizi ayırdıktan sonra her ikisi de bizi fena sözlerle tah- kir ettiler, Onlardan — davacıyız, kendilerine ceza verilmesini isti- yoruz. Diğer davacı Şükrü Selçuk da l İsmail onlara bizi kâr ettiler. ahidier sorguya çekildi. Bunların hepsi de, İbrahim Akça ile Fahri ve Şükrüye hakarette bulunduklarını ve onları döğdük- lerini duyduklarımı ve gördükle- rini söylediler. Mahkeme İbrahimi de, İs: de suçlu buldu, 25 er lira par 3 er gün hapis etti. ve gtzasına mahküm Kücük Yankesici Sultanhamamında Anadolulu *3. N gö a e at e R Alplere Giden Taletgîmiz 63 Kişilik Kafile Dün Şehrimize Döndü Balkan dağlarile Alp dağların- | da jeolojik tetkiklerde bulunmak | üzere bir ay evvel fen fakültesi profesörlerinden Hâmid Nafizin | riyasetinde olarak seyahate çıkan | Üniversite fen fakültesile edebi- t fakültesinin coğrafya şubesi talebesinden mürekkeb kafile dün avdet etmiştir. 28 1 kız, 30 u erkek | talebe, üçü asistan, ikisi profesör olmak üzere 63 kişilik kafile İs- | tanbuldan hareket ettiklen sonra Edirne, oradan da hududu geçe- rek Bulgaristana girmişlir. Üni - versitelilerimizi — Bulgaristanda profesör Bunçef ve Paranof istik- bal etmişler, Balkan dağlarının jeolojik vaziyeti hakkında etraflı malümat vermişlerdir. Üniversitelilerimiz Bulgaris - tandan Romanyaya - gitmişlerdir. Bükreşte, Krmpina, Broşov — ve Kbişte büyük tezahüratla karşıla- nan Üniversiteli profesör ve tale- | be, buralardaki Üniversiteleri ve ka- | profesörlerile beraber sı İsmail Güngörmüşün mey - | davet ederek mükellef bir ziya - | sonra İtalyaya geçerek 7 kilometro | mağarasında tetkikat yapmışlar - müzeleri gördükten sonra Viya- naya geçmişlerdir. Kafile Viya- nada tarihi tabil, güzel san'atlar müzelerile hayvanat ve nebatat bahçelerini de gezdikten sonra se- yahatin asıl hedefi olan Alpara çıkmıştır. Kafile ile beraber bu- lunan Profesör Parejas esasen Alp jeolojisi mütehassısı olduğu için buradan götürülen harita ve pro- filler üzerinde talebeye — jeolojik izahatta bulunmuştur. Bu tetki- katı mütcakib kafile Yungfran Yuh dağına çıkarak aradaki glâs- yeleri tetkik etmiştir. Bu dağdan inen Üniversitelilerimiz Cenevre- de Üniversiteye misafir edilmiş - ! lerdir. İki gün istirahatten sonra | Üniversiteliler Pransız Alplarına çıkarak cümudiyeler üzerinde tet- kikat yapmışlardır. Dönüşte Ce- nevre Üniversitesi tarafından Ü- | niversitelilerimiz şerefine Byvar | sarayında mükellef bir ziyafet ve- | rilmiş, birçok halk dansları oynan- maş,halk şarkıları söylenmiştir. Bir müddet Türkiyede ilmi konferans- lâr veren Profesüör Pittard ile ma- dam Pittard bu fırsattan istifade ederek bütün Üniversitelilerimizi evlerine | fet vermişlerdir. Üniversitelilerimiz — İsviçreden tulünde - ve içinde bir şimendifer hattı da ud olan Adelsbeng dır. İtalyadan sonra geçen Üniversit her dıkları şehirde şehir Üni- versiteleri tanafından karşılana- rak leyli mekteblerde misafir e- dilmişlerdir. Ali adında birisinin 450 kuruş | — Kafile Yuguslavyadan sonra bulunan kesesini çalan 17 yaşın- | tekrar Sofyaya uğramış ve ora- da olmasına rağmen bir hayli | dan da dün İstanbula dönmüştür. ye doğru yola çıktı. Rus emniyet eli ğeniel ÖĞÜ adai n inü söy - lediler. Heyeti hâkime guçu sabit gör- dü. Suadi 30 lira ağır para ceza- ana mâhküm etti, lecek olan Azabkapı ana caddesi, bahçenin arka tarafından dolaça- rak Tozkoparan yolile birleşecek- tir. Çeviren: MUAMMER ALATU! kiraladım. Centamın orada kon- l ferans vermesini istiyorum. | Genç kızın clddi tavrı karşısın- | da, Meredit rar etmedi.: — Pekâlâ, bu teklifi kabul etme- Bi için Centama şimdi bir mektub yazacağım. Ci m telefonla cevabını bil- girdi, — Kabul ediyorum. Zaten ben de Londranın dışında bir yer ar>- yordum. Mademki Miş Bar' mef evini bize açmak Jütfunda bu- — Portman meydanındaki evi- | lunuyorlar, orada toplanırız. Kon- nizde mi?. feransımda kendisini rencide e- — Hayır, ben Blekhidde bir ev | decek hiçbir söz söylemiyeceğimi müdürü de bizzat gelmeyi kabul etti. Çünkü bu mesele bütün Av- Tupa zabılasını son derece meşgul ediyor. Çünkü Centam alelâde bir kenferans vermiyecek, bize kati- lin kim olduğunu da söyliyecek. Geç kiz bir müddet düşündü: — Nerede konferans verecek? — Bilmiyorum. Nerede veri versin!. — Aesba... Acaha bu konfer: bizim evde vermesi için kendi « sini ikna edemez misiniz? — — sabıka sahibi Abdullah kaçarken yakalanmış, birinci sulh — ceza mahkemesine verlmiştir. ankesici sulh hâkimi tevkif edilmiştir. ZABITA ROMANİ de taahhüd ederim Bu suretle Belinda Meri Barto- domelin ismi de davetliler liste- sine yazıldı. Şimdi emniyet direk- törlüğünün kara müzesinde mu- hafaza edilmekte olan iki r esrarı artık anlaşılmış olacaktı. —19— Büyük salondaki mobilyaların n mı dışarıya çıkarılmış - tı. Karmakarışık, her milletten da- vetliler yerlerine geçtiler, pek he- yecanlı olacağı anlaşılan konfe - ransı sabırsızlıkla beklemeğe baş- Jamışlardı Ev sahibi Belinda Meri yazıha- mun | | | lıyanlara nazikâne tebessümlerle | Bütün seyabat iyi geçtiği halde yah moz dönüşte otobüslerden birisinin makinesi bozulmuş ve İstanbul - dan gönderilen diğer bir otobüs- be İstanbula nesi ile salan arasında açık du - ran kapının eşiğinde bekliyordu. Konferansa intizaren, Meredit da- vetlilerden birçoğunu ev sahibine takdim etmişti. Herkes meşhur cinayetler etrafında batıralarını, intıdalarını birbirlerine anlatıyor- lardı O sırada Centamin geldiği ha- | ber verildi. Roman muharriri pek yorgun gö- Tünüyordu. Fakat kendisini selâm- mukabele ediyordu. Centam ken- disi için hazırlanan masanın ba- | şına geçti, cebinden çıkardığı bir kaç kâğıdı masanın üzerine koy- dan doğruya mevzuun CENTAMIN ANLATTIKLARI *Ben, hiç şüphesiz hepiniz bili- yorsunuz ki birçok polis roman - larının muharririyim. Eğer eser lerim halkın rağbetini kazandıysa, bu da, sırf cingi meselelerde 0- HALE ©e7 Bile Bile Lâdes Yapmıyalım | Maarif şürasında görüşülen müs ” —| him meselelerden biri de köy mekteblerinin üç sınıftan beş sıe mıfa çıkarılması İdi. Bu kararın ne kadar isabetli olduğunu izaha bile Tüzum yok.. Fakat, şürada, bazı azanın, kurulacak beş sınıtlı mekteblere birden ziyade mual - lim verilmesini istemelerinden an —— | lıyoruz ki, üç sımıftan beşe çıka. rılacak olan köüy mektebleri kad- rosu, yine eskisi gibi tek muallim olarak ipka edilecektir. Halbuki, üç sınıflı köy mekte- binde dahi, tek muallimin uğra- dığı müşkülât ve sarfa mecbur ol- duğu mesai namütenahidir. — Bu- terbiye müessesesini bir de beş ganıflı yapınca, artık, o tek mual- limin vaziyetini düşününüz. ğ Bizce, terbiye ve tedris demek, berşeyden önce eleman, yani mu- allim demektir. Mesleğinin tam eri ve âşıkı muallimi — bulunuz, maarif davasını topyekün halle - — dersiniz. Bize öyle gelir ki, üç sınıftan beş —sımfa — çıkarılacak —© - Jan köy — mekteblerinec, —© » — ğer, hiç olmazsa, iki muallim verilmezse, beklenen fayda yeri- — ne mahzur elde edilir. Köy mek- teblerinden daha iyi randıman a- — İmmak gayesile — yapılacak olan son tadilât, yine, tek muallimin himmet, fedakârlık, fazilet ve fe- ragğatine bırakılırsa, nihayet, bu — insani ve medeni — vasıfların da muayyen bir imkân hududu bu- Tunduğunu bilmemezlikten gele- — | ceğiz, demektir ki, bu, bile bile —| lhdes olur. RESAD Eirimizin Derdi — | | Hepimizin Derdi | Denizbanktan Açıkta Kalanlar t | Denizbanktan çıkarılan ol yucularımızdan bir memur ya- zayor: «Denizbankta yapılan — san | — değişiklik esnasında ortada hiç bir sobap yokken ber de | açıkla bırakıldım. Benim va- ziyetimde diğer bir çok arka- | —| daşlar da var. bir vaziyette çıkarılmış me - murlar olduğumuz için; şimdi çok perişan bir hale düşmüş bulunuyoruz. — Her- mofnura mesaisi nisbetinde — tazminat verileceğini müteaddit defa söyledikleri ve gaze' kuduğumuz halde, hâlâ ne kadar tazminat verilme - miştir. Perişan hallmiz devam | etmektedir. Bize verilen va- | zifede hiç bir sun'i taksirimiz olmadığı ve bundan evvel de | başka memuriyetimizi terke- | derek bu vazifeye geldiğimiz | halde, böyle açıkta ve perişan kalmamız adaletle kabili telif| midir? Şu satırlarımın gaze- | « tenizle neşrini ve alâkadarla- | rın merhamet ve dikkatlerini | celbetmenizi rica ederim.s — kuyucuyu hiç beklenilmedik ne-- ticelerle karşılaştırdığım içini Bu memleketin emniyet direk- törü bana birçok defalar eserlerik min medhüsenasını yapmış bir in sandır. Hattâ demiştir ki: «Romar larınızdan yalnız okuyucular de Bil, zahıta memurlarımız da çok istifade etmektedirler.» Ğ Ben, geçmiş faaliyetimi bu kas dar ciddi telâkki etmiyorum, fakaf muayyen bir maksad takib etm yen bu mesalmin, ben hiç farkı da olmadığım halde, işe yaramıj olduğunu şimdi görüyorum. Anlatacağı vükıaların orlasına kendi şahsımı koyduğum için bi ni Mazur görmenizi rica edece ğim, Çünkü bu, izahatımın iyi anlaşılması için zafuridir. Şim ben en ziyade Sarı in nin, bu cinayeti hangi şartlar d hilinde yapmış olduğunu anlat mağa çalışacağım. (Devamı 1

Bu sayıdan diğer sayfalar: