AA VOK ) AM Di VALİNİN AVRUPA SEYAHATİ HABERİ Ne yalan söyliyeyim, evvelk! günkü gazetelerde, valimizin tet- kikat için Fransaya gideceğini 0- kuyunca, içimden: — Eyvah, demiştim, Kırdari da tetkikat seyahatlerine alıştırıyo - Tuz.. Fakat, dün, yüreğime su serpil- di. Çünkü, bizzat valimiz, bu ha- beri tekzib etti, gazetecilere: — Böyle bir seyahat mevzuu bahis değil, burada görülecek iş- fterim var, dedi. O halde, bu seyahat hâvad'sini İkim ortaya attı., Olsa, olsa, bu, 68- 'ki belediyecilerden birinn a:'zll- İğidir.. Fakat, kusura bakılmaz. ulışkanlıktır. Malüm ya, eskiden, belediyenin garajlar müdürü bi- e. tetkikat için Avrupaya giderdi! 'EZA KESİLEN ESNAF ANLATIYOR ——— * Aşağıya yazacağım muhavereye bir arkadaş, bir lokantada yemek yerken, kulak misafiri olmuş. Ay- nen yazıyorum. Birisi, arkadaşına Şöyle anlatıyormuş: — Bir gün, dükkâna nahiye mü- dürü geldi. Teftiş ediyordu. Par- İmağını, tezgâhın üzerine sürdü. Tezgâhın üstünde parmağının izi kalmıştı. Pistir, diye, ceza kesti. Aradan bir müddet geçti. Bir gün zahiye merkezine işim düştü. Na- h'ye müdürlüğü binasından içeri girdiğim zaman hayret ettim, Be- cim tezgâhı, mumla aradım.. Bu muhavere aynen vakidir. “Tahiyenin ismi de bu muhavere psnasında geçmiş amma, ben, be- İayi nezaket hazfediyorum. İASARI ATİKA KURUMU KALDIRILDI İstanbulda bir asarı atika kuru- mu vardır. Bütün imar işlerinde, yeniliklerde karşımıza çıkar: — Aman aman, o taşa dokun- 'mayın, der, orası Hazreti İbrahi- KARŞISINDA “Son — Telgrof- min kuşlarının yem yödiği ya- laktır. Nihayet, dünkü gazetelerden bi- rinde okuduk ki, bu asarı atika kurumu lâğvedilmiş! Hay Allah razı olsun! Verilen havadisin şek- linden anlıyoruz ki, bu, tıpkı bir cezaya benziyor. Çünkü, bu ku - rum, yeni adliye binasının inşaa- tını, boşboşuna, uzun zaman geri bıraktırmış... Yeni bir asarı atika kurumu ku- rulmadan, Allah aşkına, şu İstan- bulun yıkılacak, istimlâk edilecek |- işlerini tamamlayınız.. GAFLET İÇİNDE BULUNAN BİR FİRMA Dünkü gazeteler haber veriyor; İstanbulda bir süt fabrikası yap- mağa talib olan bir İngiliz fir - ması, belediyeye, 'acele bir yıldı- cım telgrafi çekerek şöyle demiş: — Aman, meseleyi halletmeyin, murumuzu tayyare ile İstanbula hareket ettirdik. Zavallı İngiliz firması!.. İstan - bulu Londra mı zannettin be mü- barek adam?, Memur, tayyare ile değil ya, kağni arabasile hareket etseydi, yine bizim süt işi, hâlâ «tetkikat» safhasından ileri geç- mezdi.. Süt meselesi tefrikasını, yıllardanberi, İstarbul yazetele- rinde takib etmiyor musun?. TEHDİD MEKTUBU GÖNDEREN LAR Son Posta refikimize nazaran, getç kızlar, bekâr erkeklere hü - cuma geçmişler. Diyorlarmış ki: — Biz sizin birçok noksanlarını- zı, kusurlarınızı, ayıblarınızı bili- riz, ağzımızı açtırmayınız, bizi söyletmeyin... Böyle, buna benzer, Son Posta refikimize yüzlerce tehdid mek- tübu. geliyormuş... 'Tehdid mektubu göndermek suç| değil mi?.'Ben bekâr olsam, böyle eli maşalı bayanlarla evlenmem doğrusu... AHMED RAUF KÜÇÜK HABERLER * Hatay vilâyetine gönderile- cek gümrük memurlarının bir kıs- muı İstanbuldan seçilmiştir. Diğer kısmıda başka gümrüklerden se gilecektir. ** İktisad Vekili Hüsnü Çakırın tetkiklerde bulunmak için pazar | Hünü şehrimize gelmesi mukar - rerdir, * Liman kooperatifi heyeti u- mumiyesi dün. kooperatifin tas- fiyesi ve Denizyolları koaperati - fine iltihakı için bir toplantı yapa- “gaktı. Ekseriyet olmadığından iç- “tima 18 ağustosa kalmıştır. — W Altı kişilik bir Yugoslav şi- ' mendifer heyeti şehrimize gel - miştir. | e General Ahmedin riyasetin- |de iki albaydan mürekkeb bir İran Jaskeri heyeti transit olarak şeh- 'timizden geçip Avrupaya gitmiş- lerdir. *& İstanbul müddeiumumisi Hik- met Onat, senelik mezuniyetine No.33 Fareye peynir tulumunu teslim etmekten bile çekinmedi. | Sermed . birdenbire kaşlarını beyim! - diye a- bir kahkaha savurdu - leş- te hata olmaz. Doktor olmadı- anlaşıldı. Tüccar mısınız? Mimar mısınız? Komisyoneu mu- Sunuz? Ne iseniz, söyleyin de ona göre kendimce bir hüküm vere - iyim.. | — Sizin hükümleriniz o kadar bol ki, bunu ben söylemeden de İkeşfedebilirsiniz! Madem ki dok- 'tor değilmişim. O halde siz bana başlamıştır. Hikmet Onatın işle - rine müddelumumilik başmuavin- liği bakacaktır. * Ziraat Bankası müfettişlerin- Gen Hasan Refik Maarif Vekâleti hükuk müşavirliğine, orta tedri - sat şube müdürlerinden Nured - din Tekin öğretim umum müdür müavinliğine tayin edilmişlerdir. * Her sene Bornovada yağmur- lardan taşarak sellere ve zarara sebeb olan küçük çayın tahkimi için Bornova belediyesince karar verilmiş ve derhal faaliyete baş- lanmıştır. İılın;Def(erdıı;lığı— Eski tahsilât müdürü ve halen İstanbul defterdarlık vekâletini yyapmakta olan Şevkinin defter - darlığa asaleten tayini takarrür et- miştir. Yazan: İskender F. SERTELLİ | bir firma veriniz. Şimdi, ben de ne olduğumu unutür gibiyim. — Vallahi siz çok tuhaf bir er- keksiniz! Âdeta meraka başla - dım. Neden hüviyetinizi saklıyor- sunuz benden? - Benim büviyetimi saklama- mı, kadımların yaşlarını gizleme - sinden daha gârib mi buluyor - sunuz? — Şüphesiz. Bu iş, kadınların yaşını saklamasına benzemez. O- tuz yaşında bir kadın, yaşını beş sene küçülise de, yine © kadındır. Fakat siz kimsiniz? İnsanın hü- viyetini saklaması ne demektir? Avrupada bunu ancak — şüpheli | Yeni Yollar 17.000 Liralık Yeni Bir ihale Yapıldı Belediye daimi encümeni dün yeniden 17 bin Hiralık bir yol in- şasını ihale etmiştir. Bu inşaatta sarfedilecek bülün malzeme be- lediye tarafından tedarik edile - cektir, Yalnız işçilik müteahhid tarafından temin edilecektir. Bu - nün için belediye 100 bin aded parke de sipariş etmiştir. Bu husustaki programa göre, ilk evvelâ Divanyolundaki Çifte- saraylar sokağı, Azabkapıda Me- yityokuşu, Beyoğlu zükür hasta- nesinin arkasındaki cadde, Tüne- lin önünden Azabkapıya giden Tersane caddesi, Nişantaşında Ha- cıeminefendi sokağı yaptırılacak- tır. Bunlardan başka 1,100,000 lira- İk yol inşaatına aid şartname de dün belediye daim? encümeninden çıkmaştır. Şartnamae bugünlerde münakasaya konulacaktır. EYEE Tayyare Atışları Talimler Bir Ay Devam Edecek Marmarada Ambarlı köyü bur- nu ile Bakırköy hizası arasında tayyare atış talimleri yapılmağa başlanmıştır. Atışlar 1 ay süre- cektir. Bu mıntakalarda sahilden beş mil mesafeler bütün deniz va- sıtalarının geçmesine kapanmış - tır, SA Z Macar Sefaretinin Bir Tavzihi Macar sefaretinden gönderilmiş-| tir: Haber gazetesinin 12 temmuz 1839 tarihli nüshasında ve yine 13 temmuz 1989 tarihli bazi gazete - lerde mezkür gazetenin bir mu- harriri ile Macar sefiri arasında- ki bir muhavere intişar etmiştir. Macar Krallığı Türkiye sefare- ti, Macar sefirinin, muhavere mete| ninin intişardan evvle muvafaka- tinin isthsali zunnında makalenin kendilerine gösterilmesi — şartını kat'iyetle bildirdiğini işaret et - meyi lüzumlu görmektedir. Makale metni her ne kadar ib- raz edilmiş ise de henüz muvafa- kati olmadan intişar etmiştir. Macar sefareti makalenin ruh- telif kısımlarının sefirin beyana- tını sahih olarak aksettirmediğini tesbit etmiştir. Nafıa Vekili Zonguldağa Gitti Nafıa Vekili Alj Puad Cebesoy dün refakat'nde Nafıa teknisyen- leri ve İngiltereden getirtilen mü- tehassıs olduğu halde kömür hav- zasında yapılacak limanın mevki- ini tayin hususunda — mahallinde nihal tetkiklerde bulunmak üzere Ankaradan Zonguldağa hareket et- ti. İktısad Vekili Hüsnü Çakır da bugün Zonguldağa harekel ede- cektir. kimseler yapar. Sermed bu bahsin uzaması ken- di aleyhinde netice vereceğini dü- şünerek: — Ben mimarım, Selin hanım! dedi, Yazıhaneni de Galatada Ban- dikyan hanındadır. İkinci katta üç, dört, beş numaralı odaları iş- gal ederim. — Çok âlâ. Ortağınız falan'var | mı? — Hayır, — © halde yine falso yaptınız! — Falso mu?!. — Evet, Çünkü, çok maruf bir mimar, Ömer Abid hanında an - cak bir oda işgal etmşitir. Sizin | üç odayı birden işgal etmeniz ben- | de yine şüphe uyandırdı. Ya şim- diye kadar hiç yazıhane tutma - mışsınız.. Yahut hesab bilmiyor - sunuz! — Bir mimarın hesab bilmeme- Bi kabil midir? Selin kaşlarını kaldırdı: 'aci Karacan bugün <Hayat pahalılığı» isimli başmakalesinde memleketimizde ele alınmıya de- ğer bir meyzua temas etmekte ve orta halli bir ailenin İstanbulda yaşıyabilmesi için hayat şartlağıe harrir diyor ki: «Hayatın pahalı olduğunu ka - bul ettikten ve çaresini aramağa Biriştikten sonra, tabil evvelâ ha- yatın niçin pahalı olduğunu araş- tırmakla işe başlamak icab edecek-| tir. İşte o zaman pahalılığı doğu- Tan büyük ana sebeblerle pahalı- lığı katmerleştiren belediye kont- rolsüzlüğü ve esnaf ihtikârı gibi munzam sebeblerin birbiri üzeri- ne binerek bizi her gün çetin bir mücadeleye mecbur eden büyük davayı dağ gibi karşımıza dikil - miş göreceğiz.» CUMHURİYET; Nadir Nadi bugün «Kitab ve ha- yate adlı başmakalesinde Totali- ter devletlerin en büyük zaafla - rından biri de bu devletlerin mu- ayyen bir politika takib etmeme- leridir, diyor ve İngiliz - Alman münasebetlerinden, Alman politi- kasının bugüne kadar takib ettiği seyri anlattıktan sonra diyor ki: *Gayelerine varmak için hesab- h, programlı bir siyaset takib e- demiyen totaliter devletler, ha - yatın şaşırtıcı hâdiselerini günü gününe önlemek, o hâdiselere kar- şı günü gününe tedbirler almak mecburiyetinde kalıyorlar. Meş- hur (hayat sahası), buna yeni bir örnek olarak gösterilebilir.. TAN: ç M. Z. Sertel bugün — «İtalyanın ağustos için harb hazırlığı adlı» başmakalesinde totaliter devletle- rin ağustos için muharobeye ha- zırlandıklarını yazdıktan — sonra bunun misallerihi gösteriyor ve netice olarak diyor ki «Fakat moderi İtalya, ne hedef takib ederse etsin, neresini istilâ etmek isterse istesin, bugünkü coğrafi vaziyeti, eski Romanın Se- zar zamanındaki kadar müsait de- ğildir. İtalya Akdenizde tecrit e- dilmiş vaziyettedir. Eski Roma zamanında, ne İngiliz - Fransız donanmaları, ne de kendisine karşı koyabilecek kuvvetli bir devlet vardı. Bugün Akdenizde İngiltere- Fransa - Türkiye - Yunanistan - Mısır - Suriye - Filistinden mü- rekkeb bir kuvvetle karşı karşı- yadır ki, Musolini İtalyasının bu muazzam kuvvetle çarpışmayı gö- ze alabileceğine pek ihtimal veri- lemez. Onün için biz, İtalyanın bütün hazırlıklarına rağımen, Ak- denizde sulh ve emniyetin tehli- kede olmadığına kani bulunuyo - rüz.e YENİ SABAH: Hüseyin Cahid Yalçın “ bugün sajı> nın ehemmiyetini tebarüz et- tirerek diyor ki: «Bugün Türkiyenin arzettiği müttehid, metin ve çalışkan bir millet manzarası hâkim bir yum- ruğun zorla tahmil ettiği miskina- me bir esaret ve itaat nişanesi de- Bil, vazifesini ve mes'uliyetini müd- rik bir kavmin kendi ihtiyarile va- tanın yüksek menfaati namına kabul eyledği ruhi bir disiplin mahsulüdür. Milli Şef İsmet İnö- nü İngiliz milletine Türkiye hak- kında bu hakikatleri ilân ederken bütün Türk milletinin kalbine ve ruhuna tercüman olmuştur.» VAKİT: Asım Us bugün «Memurlar ve Cumhuriyet Halk Partisi» adlı ya: zısında diyor ki: «Resmt vazifelerine aid faali yetlerine hiçbir halel gelmemek üzere valiler Cumhuriyet Halk Partisinin her türlü icraatına yar- dım edecekleri gibi ikinci, üçüncü derecede ve daha aşağılarda bu- lunan diğer memurlardan da | rine yerine göre istifade oluna - bilecek demektir.» Halkın Ekmeğile Oynanamaz ( inci sahifeden devam) Belediye İstanbulun ekmek işi - ni düzeltmek üzere, elektrikli fı- rınlar açarak €kmeği bişza: im etmeği düşünmüştü. Ve hattâ bu maksadla bütçesine yarım milyon Tira tahsisat da koymuştu. Bu ta- savvurdan haberdar olan fırıncı - lar, belediyeye müracaatla, şehrin bu kadar geniş imar işlerile uğra- şıldığı gu sırada, bü işin yine fi- rıncılara bırakılmasını — istediler, Fırıncılar belediyenin bu tasav vurunu, fırıncıları kendi arzusu- 'a rametmek maksadile ortaya çı- kardığı mülâhazasile aralarında bir toplantı yaparak, bundan bir ay kadar evvel bir tröst vücude getirdiler. O günkü toplantıda, be- lediyenin - kendilerince gayri k — Pekâlâ.. Size bir şey soraca- ğım. Bana cevab veriniz: Ben T Hmhane meydanında, Maçka Pa- las gibi büyük bir apartıman yap- tırmak istiyorum farzediniz. Tıp- kı onun gibi dört kapısı olacak. Yedi kat olacak.. Haydi hesab e- diniz. Sermed derhal cebinden kâğıd kalem çıkardı. — Şimdi;, Şimdi.. Merak etme- yin! Yalnız şunu - söyliyeyim ki, Maçka Palâs malzemenin ucuz za- manında yapılmıştır. Bugün ayni cesamette yapacağımız bir apar- tıman ayni para İle çıkmaz. — Ziyanı yok. Ben onun kaça çıktığını biliyorum. Hele siz bir hesab yapın bakalım! Sermedin hesabı çok sürmedi.. Siğarasını yaktı: — Malzeme masralı fazlaca koy- dum amma., Bundan aşağı da ola- . Şöyle böyle kırk beş, elli bin | liraya çıkıyor, Selin hanım! Eğer | nuni addedecekleri emirlere ria- 4 yet etmiyeceklerine dair yemin etmişlerdir. Fırıncılar tröstü bundan sonra. şehirdeki küçük fırınların adetle- | rini tahdit etmeğe koyulmuşlar, bilhassa Şehremini, Topkapı ve Üsküdardaki bir çok fırınları sa - tın alarak kapatmıştır. Zaten on beş çuvaldan fazla işleyemiyen bu Kulağını kopardı Yabancı Mektebler Maarif Vekâletinin Yeni Bir Tamimi Yabancı mekteblerin ihzari &ı - nıflarında okuyan talebelerin li- san öğrendikten sonra alımacakları sınıflar hakkında bazı tereddüdler olduğundan ve yanlış muamele - ler yapıldığı görüldüğünden Ma- arif Vekâletince alâkadarlara ye- ni direktifler verilmiştir. İhzarf sınıfta kâfi derecede dil öğrenen talebe ilk mektebi bitirerek gel - mişse orta kısmın birinci sınıfına, orta tahsilin herhangi bir sınıfın- dan gelmişse tasdiknamesinin te- kabül ettiği sınıfa alınması lâzım- dır. iğer taraftan memleketimizin haricindeki yabancı mekteblerden aklıkları tahsil vesikalarile ekal- liyet ve yabancı mekteblere gir- mek istiyenlerin vesikaları türk- çe tercümelerile birlikte girmek istedikleri mekteb idarelerinin mü- taleaları da ekli olarak Maarif Vekâletine gönderilecek, Vekâle- | tin emri gelene kadar bu talebe- ler ancak namzed olarak kayde- dileceklerdir. Mareşalin ; Egedeki Teftişleri Muğla 12 (AA.)— Muğlayı şe- reflendiren Mareşal Fevzi Çak - mak Marmarise inmişler, kıtâalı teftişten sonra Muğlaya avdet bu- yurmuşlardır. Dün gece belediye tarafından verilen 'ziyafet fevka- lâde güzel geçmiştir. Erkek ve kız çocuklarımızla Zeybekler tarafın- | dan milli oyunlar oynanmış, yerli sazlarla yerli türküler söylenmiş- tir. Bu akşam alay tarafından bir | ziyafet verilecektir. H Kardeşinin Kasunpaşada Tahtaköprü soka- ında 7 numaralı evde olüran Ri- zeli Arifin oğlu Ali ile ayni evde oturan kardeşi -Adil aralarında ailevi bir meseleden kavga çık - mış. Adil kardeşi Alinin sağ ku- Tağını ısırmak süretile koparmış- | tır. Ali tedavi altında alınmış, A- dil yakalanarak tahkikata başlan- | mıştır. | lamışlardır. Bu sebepten ekmek - | ler fırında fazla tutulamadığı için bamur kalmaktadır. Diğer taraf - | tan tröst, tablakârlara evvelce ek- mek başına verdiği yirmi parayı küçük fırıncılar imaliye ücreti pa- balıya geldiğinden ticaret değil, bilâkis zarar ettiklerinden tröst tarafından kolayca kapatılmıştır. Bunun üzerine geriye kalan fı- rınların işleri çoğalınca fazla ağız ekmek çıkarmağa başlamışlar, ev- velce günde sekiz, dokuz ağız ek- mek çıkarırlarken, şimdi on üç, on dört ağız ekmek çıkarmağa baş- büyle bir işi bana havale ederler- se, belki daha ucuza da maledebi- lirim. Selin şakaklarını tutarak en yüksek sesile gülmeğe başladı: — Aman, rica ederim, sakın bu- nu başka bir yerde söylemeyin! sizinle hesab bilmoyor diye alay | ederler. Hele mimarlıkta israr e- derseniz, gideceğiniz yer, timar - | haneden başka bir yer - değildir. Vallahi bağlarlar sizi. Aman mi- mar efendi! Benim dayım dâha geçen sene dört katlı ufak bir a- partımana altmış bin lira sarfet- ti. Maçka Palası bir kere gözünün önüne getirdin mi? — Evet. evet getirdim. Hattâ İçini de çok iyi bilirim. Sizin gibi müşteriler hep böyle bol keseden atıp tutarlar da hem büyük z lar görür, hem de borçlanırlar.. Fakat, ben yaptığım plânlarda Müşterime bir rakam söylerim.. da kesmiştir, Bu sebepten bir çok bakkallar fırınlardan ekmek al - mamaktadırlar. Dahiliye Vekili vaziyeti tetkik etmiş ve icab eden emirleri ver - miştir. Belediye bütçesinde zalen yarım milyon lira tahsisat mevcut olduğu için, belediye şebrin üç ye- rinde büyük ekmek fabrikaları açmak üzere tetkikata girişmiş - tir. ve o rakamı bir santim aşmam. Selin gülmekten katılıyordu. Karyolaya uzanmış, göğsünü tu- tarak gülüyordu. Eğer bu sırada Celâl gelmemiş olsaydı, belki de aralarında apar- tıman inşası yüzünden bir kavga bile çıkacaktı. Artık Sermedin mi- mar olmadığı da - bilhassa bu falsodan sonra - anlaşılmıştı. Selin: — Aman, rica aderim - diyor » du - mesleğiniz ne olursa olsun. Herhalde çok hoş bir adamsınız! Kuvvetli bir tarafınız var: mah- cubiyetten hiç korkmuyorsunuz! Tam zaman adamısınız.. Tobrik ederim sizi. Sermed Bey! Hayat- ta muvaffak olmanın sırlarından birini öğrenmişsiniz! Celâl, kucağında bir çok pa - | ketlerle içeriye girdi. İlk önce Se- | line, sonra Sermede bakarak ma- | nalı bir gülüşle başını salladı: (Devamı var) — | Danzig Meselesi * İngiltere — Yazan: Ahmed Şükrü ESMİ Büyük harbin âmillerini 46f ran tarihçiler, bu harbin arifi de İngiliz harici politikasını zuhsuz olmasını da sebepler sında saymaktadırlar. Harbi Ğ ran.kriz çıkar çıkmaz, yani  turya ile Sırbistan arasındâ) tilâf belirir belirmez, Alman! 1908 Bosna Hersek meselesi yaptığı , Avusturyaya yi edeceği anlaşılmıştı. -İhtilâf © harbe müncer olduğu takdirdt”) Fransanın 1894 ittifakı icabi, yaya yardım edeceği — malüffi Fakat bu kuvvetler muvazett de İngilterenin - vaziyeti ne İ Filhakika İngiltere 194 sentf') de Fransa ile 1907 senesinde || Rusya ile iki itilâf imzalamıştt kat bu itilâflar İngiltereyi W hüde bağlamıyordu. Fransâ imzalanan 1904 — anlaşmasiyle devlet şimali Afrikayı nüfuz takalarına ayırmışlar ve b da yerleşmek için birbirine Si yardım vâdetmişlerdi. 1907 İSİ liz - Rus anlaşması da Asya sını nüfuz mıntakasına a Fransa ve Rusya ile beraber yeceğini bildirdi. Almanlar id etmişlerdir ki, İngiliz diplomi! nin hedefleri daha vazıh ol Büyük harb çıkmazdı. Almanya ile Polonya arasınd? Danzig ihtilâfı çıkalı, İngiliz & let adamları, İngilterenin bu # tada giriştiği taahhüdleri (Zi meşguldürler. Böyle —mükef tefsire neden lüzum hasıl old nu anlamak için Alman gazett” rinin yazılarına bakmak kâ Almanya, İngilerenin <bir DE zig meselesi için» harbe sürük neceğine bir türlü İnanmı! Avusturya meselesi için pal kaldırmıyan, Çekoslovak m | sinde harekete gelmiyen fagil rin, şimdi Danziğ için harbe meleri mantıksız görünüyor. kat bir kaç vesile ile de anlat çalıştığımız gibi, Danzig meseS ) hakikatte Polonya ile Almanyâ ”| rasında münferit bir ihtilâf maktan çıkmış da tecavüz ve cavüzü önlemek politikalari âf sında bir mücadele mahiyetini mıştiır. Almanyanın bu serbest ğ hirde emrivaki yapmıya .Bş€b edeceği haber verilir verilmeğ gilizler de derhal vaziyetlerinİ zah ederler. Bu defa İngiliz P? yekili Çemberlayn, Danzig hâf kındaki İngilir noktai 4 yeniden izah etmiştir. Çcmlî*f layn diyor ki, Danzig statüsün bir taraflı olarak değiştirilmi teşebbüs edileceğini haber & Eğer, bu doğru ise, g.'.r- Meıılîr;ınıııhkriıı hak * hürriyetlerine taallük eden M zii bir iş olarak telâkki edamn'( cek. Derhal Polonyanın mülıj cudiyetini ve istiklâlini mü: eden daha vahim bir mesele ya atacaktır. İstiklâli sarih bir rette tehdit altında kaldığı ve hut böyle bir tehdide milli kuY vetleriyle mukabeleyi hayati hemmiyette addeylediği takdiiz | Polonyaya yardım ıdeug_'ımlıı deyledik. Ve bu taahhüdüm'l, yerine getirmeğe azmetmiş bul oruz.> nuğınxi; meselesindeki înı*“, noktai nazarının daha 9'4 kilde ifadesine imkân tıııı“" edilemez. Başvekil, Danzig'de İi g yöt | ılacak bir darbe, Polonyanın F, lâhlı mukabelesine maruz ği takdirde biz de harbe gireceli ğ öğ diyor. İngilterenin har! şüphesiz Fransayı tuhrik ed;::_ tir. Bu da Avrupa harbinin n langıcı demektir. Binaenaleyli bi manyanın Danzig'de yapacaği £ ütün facialariyle emcival j ber Avrupa harbini angunbı::' neticede iki otoriter devletin Tlg lüp olacaklarından şüphe € y | bile caiz değildir. Bu sebepledif Ü Alman - ve İtalyan millet mukadderatlarını idare eden P tikacılar hesaplı hareket € “necburdurlar.