Bir Hatkevinde genç kızlarımız milli kıyafette bir merasim esnasında Yüzbinlerce Vatanda HalkevlerindenFayda Görüyor, Bilgi Alıyor Yedi Yıl İçinde Gösterilen Faaliyeti Rakamlarile Yazıyoruz Halkevleri, yurdun her tarafın- da birer kültür ve medeniyet ça- tısıdır. 7 yıl içinde, yani Halkev- lerinin ük kurulduğu 1932 sene- sindenberi milyonlarca vatandaş Halkevlerinden feyiz aldı. 1933 de 34,858 Halkevci vardı. Bügün 136,535. 1033 de Halkevlerine gelenle - T — sayısı 1,226,406 idi. 1938 de 7,942,160, 103? de Halkevlerinin kütüp - mhı 428,274 okuyucu devam 1,909,910 dır., Ce 1933 de ancak Halkevi konfe - ransı verilebilmişti. 1938 yılı için- de Halkevlerimizde 2727 konferans| verilmiştir. Dinleyicilerin yekü - 'nu 800 binden fazladır. Konferans başına 340 kişi düşüyor ki artan bir rağbetin en parlak delili sa- Yılabilir. Temsil köylere kadar teşmil e- Gümektedir. Kır sahnelerinde a- $ık hava temsilleri veren Halkev- İi gittikçe artıyor. Köylerde o- kuma odaları açılmıya, köyler içir Seyyar kütüphaneler temin edil. Lieğe başlanmıştır bile. Sosyal yardım şubeleri, hera Zuuhltin içtimal yardım terbiye ve ödetini tesis ve inkişaf ettiriyor- ler, hem de en muhtaçlara tez cl- den yardım etmesini, köylüre ka- dar şifa götürmesini biliyo sar. İSTİDADLAR İNKİŞAF EDİYOR Halkevlerinin olduğu yerlerde İstidadlar inkişaf ediyor, maddi Ve manevf ihtiyaçlar belirip tat- Minine çalışılıyor. Değerler işleniyor ve meydana Sikıyor. İrfan ışığı karanlıklara iyor. Bilgi ve görgü suyu bü- tün susamışların ağızlarıns uza- filmış bulunüyor. Başkarlar: ve Yönetim kurulları muhitlerindeki lü elemanları toplayıp kay- Taştırmayı bilen ,Parti teşkilâtı : Mahalli idarelerin yardım ve ükalarını hiçbir. zaman esirge- Miyen Ankara gibi, İzmir gibi, Balıkesir gibi, Manisa gibi, Bursa » Uşak gibi, Siverek gibi, Fa- h gibi, Eminönü gibi, Beyoğlu gi- Ve Mersin gibi, Diyarbakır gibi ikevlerimizin muvaffakiyetleri © reğim adına ve ürk milleti #dina öğünekiliriz. MÜNEVVERLERE DÜŞEN VAZİF _Ş'Jv Halkevimizin hepsinin de :-:rhn ve verimli olduğunu kitm- n'ddın edemez. Şu kadar var ki, muç "gun görünen Halkevi bile ühitinde bir hareket uyandır « Tuştir. videki hamlelere önayek ol- olmazsa “Halkevi diye kisı in halkla beraber ve halk a€ çalışmak için kurulmüş bir #ssese olduğunu anlatmış bu - badır. SDmak, Böyle herhângi bir muhite dü- şen uyanık ve aydın bir vatandaş kendi hizmet ve himmetini bekli. yen, kendi heves ve azminin tahak: kukuna hazır bir varlık ve kurum bulacağını başından bilmektedir. 289 Halkeyinin bütün hizmet- lerini bır arada düşünmek, ancak ifuhar duymakla — neticelenbilir. Dudak bükmekle değil. YAZILAN KİTAFPLAR Halkevlerimizin şimdiye kadar neşrettikleri 300 cildden fazla &- serle muhitlerini tanıtmıya ve ay- dınlatmıya çalıştığını, bir yıl için- de 40 binden fazla yurtdaşa şifa güururla anmıya kâfi gelir sanırız. Halkevlerini daha işlek, daha çalışkan yapmak Türk münevver- lerinin elindedir. Mahalli idareler elinden gelen maddf yardımı yap- makta gecikmiyecektir; Parti teş- kilâtı Halkevlerini muvaffak et- meyi vazifelerinin en esaslıların- dan saymakta devam ve ısrar ede- cektir. Halkevlerine muvaffak olmak mukadderdir. MÜSBET RAKAMLAR 1938 yılında, Halkevlerinin fa - iyetine dair, aşağıda şu müsbet rakamları veriyoruz: 1938 yılında 209 Halkevinde 6215 kadın aza, 130320 erkek aza vardı. Bu bir yıl içinde 2727 kon- ferans verildi. 18314 ders verildi. 1279 köy gezintisi ve tetkikl ya- puldi. 267 sergi açıldı. 1760 filim gösterildi. 1703 temsil verildi. 1420 konser verildi. 1930 yılında 209 Halkevi kütüp- hanesindeki kitab sayısı 285757 ol- du. Bu bir yıl içinde bu kitabları 1,909,910 kişi okudu. Bu bir yıl içinde verilen 2727 konferansa — gelenlerin — sayısı 822188 kişidir ki, konferans başına 340 dinleylel düşüyor, demektir. Gösterilen 1760 filime gelenlerin Sayısı 367 Oldu Halkevlerinin 7 inci yıldö- nümü bu pazar büyük mera- simle kutlulanacaktır. Un se- ne, mevcud 209 Halkevince bu Merasim yapılırken, ayni gün, 158 Hareni de yeniden açılacak ve çalışma hayatma girecektir. Birkaç l içinde bütün şe- hir ve kasahalarınıda ta - mamlanması paye edimilmiş bulunana C. H. Pastisinin bu kültür müesseselerinin sine - sine topladıkları ve topliya - cakları vatandaşlar'a yardım her tarafında yapmakta ol - dukları ve yapacakları aydın- latıcı ve yetiştirlek neticeler aşikârdır. Halkevleri, memle- kette en güzel ve hayırlı kül- tür müesseseleri olmuşlardır. Yeni açılan Halkevlerine mu- vaffakiyetler dileriz. Vatandaş Halkevi Bek iyor alkevlerinin Pazar — güm H 7 inci yıldönümü kutlula- mıyor. Halkevleri ilk defa 19 Şubat 1931 yılında açılmıştı. O zaman, memleketimizin ancak l14 köşesi Halkevi açmağa hazır ve elverişli görülmüştü. 14 yerde bi- na, para ve eleman olduğu gö- Tülerek hareket geçildi. Az za - manda çok muvaffakiyetli neti» celer elde edildi. Ebedi Şef Ata- türkün dediği gibi, C. H. P. sinin Halkevlerile bütün “yurddaşlara kucağını açmağa başlaması, va - tanda sosyal ve kültüre! bir dev- rim yapmak yoluna girdi. Gün geçtikçe, Halkevlerinin ve- vaz tandaş Halkeylerine girmeli ve çalışmalıdır. Halkevlerini yaşatacak — olan Münevverlerdir. Bütün muhitler- de münevverler, Halkevlerile alâ- | kadar olurlarsa, bu kültür mües- | Beselerinin faaliyeti bir misli da- ha arlar. Halkevlerinde münev- verlerimize düşen vazife çoktur. | Kaptan içten gelen bir acı ile ze- İ Halkevlerinde verilen temsillerden birinde sayısı da 804153 kişidir ki filim başına 490 seyirci demektir. Halk- leri kütüphanelerinde, her kitab bir yılda hiç olmazsa 7-8 defa ye- Tinden oynamış ve okunmuş olu- 'or. Geçen yıla nazaran bütün ra- kamlarda bir artış vardır, Aza sa- yısı 40,000 kadar artmıştir. Kitab sayısı da geçen senekinin iki mis- lidir. İÇTİMAİ YARDIMLAR Halkevlerinin içtimal yardım sahasındaki faaliyeti iyidir. Geçen yılda 209 Halkevinin para yar - dımi 29,000 liradır. Bunlar, mu- | hitin en fakir olanlarına veril - miştir. Yine muayene ve tedavi edilen hasta sayısı da 4200 dür, Halkevi azası olan doktorlar köy- lere kadar giderek hastaları teda- vi ve muayene etmişlerdir. Yine bir sene içinde muhitin ta- lebe ve çocuklarına en fakir ve 'ayni zamanda istidadlı vatandaş- larına 11,000 takım elbise dağı- tılmıştır. Yine talebeye, köylüye 50,000 defter ve kitab verilmiştir. Muhitin en muhtaçlarına 15,000 kilo yiyecek ve yakacak maddesi dağıtılmıştır. Bundan başka Halkevleri yüz- lerce talebeyi kendi hesablarına okutmaktadırlar. Helkevleri sporcul arından bir grup Yarınki Merasim Programı #lkevlerinin yedinel açılış H yıldönümü dolayısile 19/2/ 939 saat 15 te Ankara Halk- evinde ve diğer Halkevlerinde ya- pılacak tören programı aşağıda - dır: 1— Halkevlerinin açılışının 7 in- ci yıldönümü dolayısile yapılacak merasim 19/2/939 Pazar günü sa- at 15 te Ankara Halkevinde İstik- lâl marşile başlıyacaktır. 2— İstiklâl marşını mütcakip C. H. P. Genel Başkan Vekili Baş- vekil Dr. Refik Saydam tarafın- dan bir söylev verilecektir. 3— Söylevden sonra 'Türk bes- tekârları tarafından bir modern 'Türk musikisi festivali yapıla - caktır. Bu festivalin programı şu- dür: A — Karagöz «senfonik SÜlte, Cemal Reşid). B — Orkestra sülti (Hasan Pe- rid Alnar). C— Çiftetelli «senfonik gans» (Naci Kâzım Aluul'.m e D — Konsertino (Ulvi Ce Drırin)ısm ( "mal E — Sihir rakst (Adnan Saygın). #— Mevcud 209 Hıl.ktvı'lzıbıı’ saatle açılacak, 158 inin mecmuu, 367 Halkevindeki tören de sSaat 15 te İstiklâ? marşile başlıyacak, Başvekilin nutku dinlenecek ve 'daha sonra kendi mahalli prog - ramlarının tatbikine geçilecektir. $— Ankara Halkevindeki mera. sim, Ankara radyasile neşredili cektir. DE Not: A — Merasimi mütcakı, Z kara Halkevi salonunda lîalî:v— lerinin şimdiye kadar neşretmiş oldukları kitab, broşür ve mecmu- alardan mürekkeb bir sergi açı- Jacak ve diğer bir salon da ışıklı levhalar ve grafiklerle Halkevle- rinin çalışmaları gösterilecektir. B— Ayni gün Ankara Halke» Tefrika Numarası : 34 Biz de Kuru Kafamızın Derdine Kendimiz Çare Bulacağız Moskof Gâvuru Her Gün Gemilerimizi Batırıyor Bize Milyonlarca Zarar Veriyor BİR NUMARALI HALK FİLOSUNUN TEŞKİLİ 21 Kânunuevvel günü, Trab - zon bombardımanının nihayet bu- kuşunda idi. Trabzon sahilindeki kahvenin, eski kalenin göl- gesi düşen yeşil bahçesinde (1) Dursun Ali Reisin etrafında top- lanan yekünu 70 i mütecaviz ta- ka sabhipleri huşulu bir sessizlik içinde Tufan Kaptanı dinliyor - lardı. Harb başlamadan 7 yelkenli, bir motörlü, 8 takanın sahibi bu - Tanan 70 lik deniz kurdu, Tufan hirleşen dilini sağa sola sakın- madan harekel ettiriyor, dinleyi- cileri coşturan bir talâkatla fi - | kirlerini şöyle anlatıyordu: a r.. Anlaşıldı ki hü- Kkümetten bize hayır yok... Her- kes başının çaresine baksun, gen- di derdini gendi görsün... | Neydelüm... Biz de kuri kafö- | mizin derdine gendimüz çare bu- lâcı ğuz! Moskof cavuri hergün cermlerimuzü batiri, bize milyon- i... Ha biz de bu- lan zarar vere na karşi koyalum ca taka var. Hükü teruz, bize top verir, tüfek verir, hepsinden daha lüzumlu olan izini Biz de Moskoflan gendu verir. başımuza boy ölçüşuruz... Ne dersinuz uşaklar!. Toplanlıyı meydana - getiren zıbkalı, dapulalı ve lâz başlıklı simsiyah kütle hep birden başla- rını salladılar, bir ağızdan tek - garladılar: — Ha öyle yapalum!. 'Tufan Kaptan bir el işaretile herkesi süküta davet etti, anlattı: — Öyle yapacağuz... Elimuz. du çok taka var... Başımızda Tur- sin Ali Kaptan bize kumandarluk eder. Ha dedelârumuz bü taka- Jarlan nice yıllar Moskofa karşı koydi. Biz da onların çocuğu oldu- Bumuzu ispat idelüm. 'Taplantı çok heyecanlı müza - kere'ore sahne oldu; Dursun Ali Kaptan. 40 yaşlarında ve müuinsiz- liğinden ötürü silâh altına alın- mamış, gözünü budaktan sakın - maz acar bir deniz kurduydu. Memleketinde meşhur — vakarı, ağırbaşbılığı, denizcilikteki meha- retl İle şöhret almıştı. Az konu- | şür, çok iş görürdü. Zamanının | donanma kumandanı Amiral So- şondan daha dilsiz ve daha usta bir deniz adamı idi. 40 yaşına gel- diği halde dünya evine girmemiş, 40 yıllık bekâr hayatında hara- ma el uzatmamıştı. Orta boylu, tıknaz, ve çok cesur bir insandı. Şileplerin — denize açılamadığı sert havalarda denize çıkar, en büyük tehlikelerin karşısında so- Bukkanlılıkla hareket etmesini bilir, hulâsa her hali ile kendini madun ve mafevklerine saydırır bir kaptandı. Sayısı yediye varan takaların- dan ikisi son Trabzon bombardı- T (1) Karadenizin bu sahili por- takal ve limon ağaçlarile dalma yeşil bulumur, R. Y. ——— ree | vinin diğer bir salonunda Eve bağ- l vessam ve heykeltraşların esere lerinden mürekkep dördüncü re- sim ve heykel sergisi tertib edil- miş bulunacaktır. C— Her yıl olduğu gibi Halkev- lerinin bayramını bir gün evvelden kutlamak üzere 18/2/939 Cumar- tesi akşamı Ankara Halkevi sa- lonlarında hasılatı sosyal yardım işlerine tahsis olunmak Üzere bir balo tertib edilmiştir. manından hemen iki ay evvel Rus tahtelbahirleri tarafından — cayır cayır yakılmış, Dursun Ali kap- tanın canını sıkan bu hal onu hemşerilerinin yanında yükselt- mesine rağmen cesur — kaptanın gönlünde ince bir sızı meydana getirmişti. Dursun Ali Kaptan Osmanlı do- nanmasının Karadenizdeki ilk ha- rekâtı ve Amiral Soşonun deniz ha kimiyetini elinde bulundurduğu- Nu tevehhüm ettiği zamanlarda, arka arkaya Rus donanmasının, tahtelbahirlerinin taarruzuna uğ- rıyan Ucaret filosunun feci âkı - betleri karşısında bir halk filosu meydara gelirmeği, bu milis teş- kilâtı ile düşmanla boy ölçüşme- ğe, Rus deniz kuvvetlerinin zırh- h, toplu, torpido ve ateşli sili larla mücehhez harb vahidleri kar- $ rpışmayı kafasına kı müş, fakat vatandaşlarını bu fik- Berlin - Roma, Paris - Londra Nüfuzu Çarpışıyor (4 üncü sahifeden devam) Çekoslovakya Cumhur - reisine şimdi de Cumhuriyet İspanya baş- vekili katılacaktır. Binaenaleyh Almanlar, Franko İspanyasına bi takım nasihatler wererek mesolâ Fransaya itimad etmemeyi tavsiye eylemektedir - Diğer tarafltan — Prankturter Zeltung gazetesi İtalyayı müdafaa etmekte ve şöyle demektedir: İtalya hiçbir zaman İspanyayı alarak müstemleke haline sokma- yı İstemedi. Orada arazi elde et- meyi de düşünmedi. Fakat Fran- sa ile Rusyanın İspanyadaki mak- sadlarına karşı koymak İistedi. Paris ile Moskovanın maksadları ayni değildi: Fransanın maksadı Ispanyayı dalma zayıf bir halde bulundurmaktı. İspanya zayıf kal- dıkça Fransa bir gün aradan şima- U Afrikaya geçmeyi düşünüyordu. Halbuki kuvvetli bir İspanya böy- le bir. takım tasavvurlara imkân bırakmıyacaktı. Musolini de bunu istiyordu. B Ber onun maksadı başka şeyler ol- saydı beyhude yere birçok emek zayetmiş olacaktı. Fakat tağlam ve müstakil bir İspanyanın dost- luğu yalnız başkalarınm elinde bir ınhisar halinde kalamazdı. Almanya matbuat ve mehafili- nin bugünlerde ne düşündükleri- me dair böyle bir hulâsa yaptık- tan sonra Avrupanın diğer ecne- bi matbuatı tarafından ileri sü- rülen üç ihtimalden bahsedelim: — Ne olursa olsun Cumhuri- yetçiler sonuna kadar mukave - met ederek mücadeleye devam et- meyi göze atacaklardır. 2— Her iki taraf arasında 31 aydanberi devam edegelen bu da- hili harbe nihayet vermek üzere koruşmak teşebbüsüne geçilecek- tir. 3— Cumhuriyet hükümeti ileri sürdüğü noktaların Franko tara- fından kabul edilmediğini, ken- disinin harbe daha ziyade devam edemiyeceğini görerek artık da- Bılmiş olacak, bu süretle kendili- iğinden çekilecektir. Lâkin Cumhuriyet hükümeti Hariciye Nazırının geçen gün va- ki olan beyanatından Avrupa ga- zetelerinin çıkardığı mana artık Franko ile müzakereye girişmek ihtimallerinin kuvvetlendiği mer- | | | Yazan: Rahmi YAĞIZ Te sevkedecek fırsatın gelip çata mavını beklemeğe koyulmuştu. İkinci ve dehşetli bombardı « manaan sonra fırsat kendi kendis ne gelmiş bulüunüyordu. A Dursun Ali Kaptanın tas) «halk Niosu>» milis teşkle; Lası iflâs etmek üzere iken bir ö dezl/re kendini gösteren ça İMİ kândan istifade düşünceleri or Ş taya atılmadan bu vaziyet kargaş sında hükümetin âciz kaldığını gö ren Trabzon takacıları bu karar kendi kendilerine vermiş bulu e muyorlardı. O gün, düha bombardımanın harabeye çevirdiği binaların enl zı üzerinde taze dumanlar tütene ken Tufan Kaptanın kapı kapı dae laşıp: — Ha uşaklar.. İskele başın & daki asmalı kahvede toplanın kda nuşacağımız büyük işler var. (Devamı var) kezindedir. Çünkü Hariciye Nas zarı müzakere için asıl şart olarak İspanyanın ecnebi nüfuz ve tesie Tinden kurtulmasını, tamı istiklile) lini elde etmesi ve bir de İspane, yol vatandaşlar arasında barış lığın tesisini leri " sürmektödir. Şimdiye kadar ise General Fram ko zaten İspanyanın tam linden hiçbir şeyin feda edilmi « yeceğini söylemişti. Geçen gün Minorka ad Franko tarafına teslimi için hası ile müzakere cereyan eder ken İtalyan tayyarelerinin Ma jorkadan gelerek bombardıma: yolları da düşündürmüştür. Mi gğ norkanın teslimi beyhude yef kan dökülmesine mâni olmak üş zere bu adanın artık Franko taran #ma verilmesi demekti. Böyle bf sırada yabancı tayyarelerin pq' vek bombardıman tepebbüsünde, bulunmaları Franko tarafındaklaj leri de memleketlerinin istikb için endişeye düşürmüştür. Çünkülli İspanyanın sağlam ve müstakil 0 iarak yaşamasından başka bir ee cıların böyle müdahaleleri ilet için onların ne gibi emeller besler | diğine dair olan- birçok şüpheleri daha arttırmaktadır. 4! .o İ BARSELON. (4 üncü sahifeden deramı) talonyalılar, tamam beş yüz Berengue sülâlesinin, sonra gön krallarının idaresinde müsk takil bir millet olarak yaşadı Fakat, Barselonun felâket mihneti nihayet bulmadı. Ha ve dahili muharebeler devam diyordu. Dünyada, Barselon ke harbe, isyana sahne olan bir şe yoktur denilse caiz.. 1640, 1697, 1800 da — Fransızlali! tarafından zaptolundu. 1625, 1 YTI4 ve 1812 de de İspanyollar «line geçti. Hulâsa, Barselon on beş ds* beri kanlı mücadelelere sabil ne oldu. Bunun sonuncu olması « mı, dökülen kanlara nihayet veğ rilmesini temenni etmek insani vazifedir. &