Çemberlayn Kuvvetleniyor ünkü: Niemleketini Kuvvetl Hem Sulhu Temin Hem de endiriyor Kabınede Degışıklık Olacak mı? akit “wakit w İngiliz ka binesinde değişiklikler ola- cağından bahse - dilir. Başvekilin muhalifler tara - fından uğradığı - tirazlara bakılarak yeni intihabat ya- Hele Başvekil i» Je Hariciye Na - in Romaya gi birbirini takib et- ve Pransa ile nda bu yüzden bir so- Mi İngiltere arası Buklük başlıya - cağından korkul- muştu. Koma seyahati evvelce muhalifler tarafından endişe Başvekil * karşılanan Çemberlaynin Romada Musolini ile ni dk'e berabor alınmış bir resmi hiçbir şey feda etme- ' dolayısile tebrik edil- | iliz parlâmentosu salı başlaması ehemmiyetli olacaktır. | Harict politikaya dair Başvekilin ne söyliyeceği merak edilmekte - dir. Fakat hükümetin mevkil es- kisinden daha kuvvetlidir. NODERN BİR KRAL: Majeste Faruk Ördek Avlıyor Mısirin genç hükümdaen — Majeste Faruf tam manamle modern bir| Kraldır. Yukarıdaki resim Masurede ördek evlarken alınmıştır. ——— — Hele koya bak. Çamlar nasıl kıyılarda gölge Çemberlaynden geçen ilkba - harda hava kuvvetinin istendiği gibi temin edilemediği ve yapıl- makta olan tayyarelerin geciktiği Münakaşaları çıktığı zaman, di - | ğeri ilk teşrin ayında Çekoslo - vakyanın taksim edilmesi üzerine İngiliz bahriye nazırının kabine- den çeklldi üç buhran attı. Kabinede bu su- retle bazı nazırlar değiştirildi. Fa- kat Çembezlayn yine eski nazır- ları olduğu gibi tutmaktadır. Başvekilin muhalilleri — vardır. Fakat bunlar büyük bir kuvvet- ten mahrum bulunmakta ve bun- ların başında kuvvetli şahsiyetler görülmemektedir. Onun için me- selâ bugünkü Çembe: nesi iş başından çekilöcek olsa, onun yerine kimlerin geleceği lâ- yıkile tayin edilememektedir. Başvekilin yerini tutabilecek ortada belli başlı bir şahsiyet gö- rülmediği için Çemberlaynin mev- kii de kuvvetlenmektedir. Çem - berlayn takip ettiği yolda sebat , aabir ve metanet ile yürüyen bir devlet adamı diye tanınmak- tadır. Ayni zamanda Avrupa sul- hu için yorulmadan çalıştığı ci - hetle kendisine yeni yeni taraf - tarlar çıkmakta, parlâmentodaki kuvveti artmaktadır. Bugün Almanyaya — koşmakta, yarın İtalyaya gitmekte ve her ta- rafı yatıştırmak için çalışmak - tadır. Fakat diğer taraftan da u- nutmadığı Mmühim birşey vardır. İngilterenin günden güne kuvve- tini arttırması, silâhlanması. Onun için şimdiye kadar ken - disine birçok itirazlarda bulun- muş olanlar artık söyliyecek söz bulamamaktadırlar. Çünkü orta- lığı yatıştırmak için uğraşan Baş- vekil İngilterenin kuvvetlenmesi için girişilen İşleri de hiç ihmal etmiş değildir. Fakat ne olursa olsun Çember- layn kabinesinde bir takım deği- şiklikler olması da artık kat'i gö- rülmektedir. ticaret nazırı Oliver kabineden — ayrılarak Vaşingtona büyük elçi gideceği (Devamı H zaman olmak üzere | KARNAYAL 'armaval yaklaşıyor, Oa, oü bet gün sonra sokaklarda acaylp kı yafetli maskaralar — göreceğliz. Yakiş; karnaralmn teribi, mençi dirt. Meşhur karnayallar Venedikte, Nis- te, ve Romadakilerdir. Waktile dünyanın dört bir köşesin- den yüz binlerce huristiyan, karnaval yortularını geçirmek İçin Romaya, Ve- nediğe giderlerdi. Geceleri kıyaletle - rini değiştirirler, ellerina birer mum Alırlar, sokaklarda dolaşırlardı. Biri- birlerinin mumlarını söndürürler, a- lay ederler. gülerlerdi. Carşamba ge- cesi, bütün mumları birden söndürür- ter, kiliselere giderler, ibadet ve tövbe ederlerdi. SOGANIN İYİLİKLERİ Yüz sene yaşamak İstiyor musunuz? © halde doktor Jorj Laskovkinin tav- Kiyelerine riayet ediniz. Bu doktora güre, slerlize edilmiş ye- | mekler ve pişmiş et yemiyenler ferah Cerab 150 sene yaşıyabilirlermiş... Yüzde elli nisbetinde çiy yemekler ve Dilhasa soğan yemeli imiş. | Şark memlekedleri, hususile Bal - Kgarlar, çok sağan yedikleri için " çak yaşıyorlarmış. Baralarda 120-140 ya- şında ihtiyarlar pek çokmuş. Çiy seb- Be, meyva yiyenlerde kanser gibi has- falıklar kat'iyyen görülmezmiş.. GARİB BİR BİRLİK | layn kabi » | Bugün MELE K Sinemasında Amerikan Sinemacılığının Şaheseri 2 sene Çalışarak vücuda getirilen bir sinema Mucizesi Başrollerde TYRONE POVEL Nevyorkla çok garib bir birlik te- İ üs etmiştir: Kaynanalar birliği.. Bu birliğin tesisinden maksad v ga- e gkaynanalar aleyhinde söylenen kö- tü sözlerin, kaynanalara karşı reva gö- Tülen fena müamelelerin önüne geç- mektir.e POSTA PULLARINDAKİ | REsİMLE! Fosta pullarının üzerinde muhtelif | zesimler vardır. İlk evvel maraf ve Beynelimilel şöhreti olan eşhasın, son- | fa tarihi âbidelerin, rüzel mevkilerin.. | İsviçrenin Bern şehrinde bulunan (dünya posta pulları ofisi), muhtelif beş milletin posla pulları üzerinde pel- rol kuyuları bulundüğunu haber ve- riyor: Bu memleketlerin simleri şun- lardır: İrak, Pera, Kolombiya, Azer - baycan ve Remanya.. ÇİZMELİ KOYUNLAR Patagonyanın — cenab havalisindeki koyunlar yazın garib bir hastalığa tu- tulayorlar, ölüyorlardı. â Çobanlardan biri dikkat etmiş. bu- | nun rülübeller Üeri geldiğini farket- miş. Öküz derileri keserek koyun - ayaklarına sarmış ve çok fayda- sanı görmüş. Koyunların haslalıkları tamamlle zail olmuş. Şimdi, deri yerine kançuklan (ko- yun çizmeleri yapdıyormuş. — Bocnos Aireste açılan bir fabrika, haftada bir mnilyandan fazla çizme yapıyormuş. ALMAN KÜTÜPHANELERİ v yüz yılda Almanyada birçok vardı. 1830 da mevcud kütüphanelerin sa- yısı 500 dem fazla idi. Manların yü - zünde 100 er bin, kırkında 2 şer 100 er bin, 15 inde de 5 ger 100 er bin kitab ardı. 8 senesi iptidasında yapılan bir Bstafistiğe göre Almanyadaki kütüp - haneler gittikçe azatmaktadır, ALİCE FAYE andevu... Eğer bu, bir iş ğ veya bir görüşme için hissi rabıtası olmiyan iki insan Arasında ise, belki en basit ve mu- tad olan hareketlerimizden biri dir;Fakat bir aşk randevusu olur- sa... İşte 0 zaman buü kelime, bam- başka, bir mana alır; bu manada ıztırab, heyecan, kalb çarpıntısı, sabırsızlık, ürnld, ümidsizlik, hld- det, isyan, tesellisizlik, gözyaşı, herşey, herşey vardır!. Perihan, bir “ana ve bir baba- nin birlcik evlâdı Idi. Babası ih- tiyar bir mütekaid... Anası yaşlı, saf ve iyi kalbli bir kadın. Genç kız yirmi yaşını doldur « mak üzere idi, fakat onu gören on sekiz demeğe bile tereddüd eder- di Güzeldi ... Pembe beyaz teni, ince sevimli bir yüzü, siyah iri ve parlak, uzun kirpikli gözleri, mevzun ve toplu bir vücudü var- dı Son zamanlarda, annesi, babası onu evlendirmeğe karar ve: lerdi. Kâç defa annesi önu bir ke- sek bu moseleden bah- Yüksek memuriyet lan ve oldukça zengin bir de t lib vardı. Fakat annesinin bütün 1s- rarına rağmen Perihan dalma b veriyor, şimdilik ev- lenmek istemediğini bildiriyordu. Çünkü: Altı aydanberi Şevket isminde bir gençle sevişiyordu. Arasıra evden arkadaşıma gidi yorum, diye çıkarak onunla bu- Her buluşmada, gürel Mrtabula başka bir senitine gi- ude bir köşede, saatlerce kalıyorlar ve her gittik - leri yerde, derin aşklarının batıra- sını bırakıyorlardı. Beraber evleneceklerdi — Peri- han, onu, yalnız onu düşünüyor, annesinin teklifi kulağına bile gir- Randevu miyordu. Yalnız birbirlerinin ola- caklarına dair kaç defa and içmiş- lerdi. Genç kız hayatı pahasına da ol- sa bu andına sadık kalacaktı. Perihanin bugün yine Taksimde bir randevusu vardı; -saat birde Şevketle buluşacaklardı. Öğle ye- meğinden sonra hemen hazırlan- dı, annesine sadece: — Şevkiyeye gidiyorum, akşam üstü gelirim. Diyerek evden çıktı. Saat epey- ce ilerlemişti. Heyecanla, hızlı hızlı sokakları geçti, tramvay. ya- Tuna çiktı. Bir tramvaya atladı. 20 dakika sonra Taksimde idi. Sa- ate baktı, bire beş var,.. Etrafına bakındı, fakat, Şevket yoktu. Yavaş yavaş aşağı yukarı do- laşmağa başladı. Vakit kolay ko- lay geçmiyordu. Oh... Hele şü - kür.., İşte saat bir... Şimdi gele- cekti. Gözlerini kırpmadan yolu- na bakıyordu. Saat biri beş... On. Yirmi gelm Heyecandan gözleri kararmağa başlamış, helecandan kalbi dura- cak gibi oluyordu! Çünkü Şevket, şimdiye kadar hiçbir randevusun- da beş dakika bile gecikmemişti. Hattâ vaktinden evvel gelir, bek- lerdi. Bazan insana musallat olan müz- iç sinekler gibi kafasında binbir istifham vızıldıyor, kendi kendine binbir sual soruyordu: — Hiç geç kalmazdı; neden, ni- çin?. Acaba, Acaba?. Ah.. Kimbi- lir niçin?. Bir yığın ihtimaller içinde bo- calıyarak, ıztırablı bir ömür ka- dar uzun süren dakikalar geçti. Saat ikiye yirmi var!. Hah, işte geliyor... Fakat, ah, keşke gelmeseydi; birdenbire göz- »e Çeyrek... , Yirmi beş geçiyor: Henüz Suat yüzüne yayılan bir gülücük ile: — Daha ne olsun? Baksana yüzümün lTekele - — Onlar güzel bir kadının süsleri, cicileridir. yapıyorlar. Denizin sanki, kıyıları yemyeşilmiş gi- N olmmz?. bi görünüyor. | Dedi. Genç kadın, sesinin ezgisi, gözlerinin tatlılığı (le Saadın şiir tarafın: ne kadar kımıldatmak isti- rine. yorsa Suat te hiç oralı olmuyordu. Suat güldü: — Güzel... —a V0 S0 aa Yözan: ETEM İZZET BENİCE Ö DA Çok güzol... .Sen her bakışınla, her kelimenle içimde bir ÖTELDE SABAH Selma, hırçin hifçi Demekle geçiyor, herşeyden üstün, hepsinden — başka benlik, bir başka varlık yaratıyorsun!. — Osof böyle söyleme. Sinirleniyorum. Mas- lerine inanamadı. Olduğu yerdf sendeledi, düşmemek için kendifi bil. güç zaptetti: Şevketin yanı kadın vardı, hem genç, boylu bos” gözgöst Bi | lu, güzel bir kadın.. İşti geldiler, önünden geçiyorlar. erkekler ne vahşi mahlük! Halbuki o, ona hiçbir şey yapm” | mişti ki... ifedel (Devamı 6 mcı sahifede) , Ankara Hadyosu | BUÜGÜN | 1820 Program. 1138 Müzik (pazar çayı - Pi 1615 Konuşma (çocuk saati). 1SAS Müzik (pazar çayı devamı)ı 1915 Türk müziği (incosaz faslı * Uştak faslı). 20 Ajans, meleoroloji haberleri. 2015 Türk müztği. Çalanlar: Vecihe, Ruşan Kam, C " det Kozan, Cevdet Çağlar. Okuyani” Senar, Sadi Hoşses, i— Suzinak peşrevi. | — Arif Bey » Suzinak şarkı - A7 Kınla yanmaktadır. canuten. 2 3— Nurl Şeyda Bey - Suzinak #W Ki - Sevdim. seni. 4 4— Dehmet Nasib - Hicarkâr şark” Seni candan severim. 4 ö— Supbi Ziya - Hücazkâr şark! Ehli zevkin. E &— Tanburi Cemll - Muhayyer #” Ki - Pür lerze olur. 2— Şemsetiin Ziya - Usçak 18 Salkım söğüt. 8— Salâhattin Pınar - Gülirar şark” Bülbülün derdi $— Türkü - Dağları asamadım. Vö Tatyos - Hiükeyni saz ge 21 Memleket saat ayarı. 21 Neş'eli piçklar R. 2110 Müv'k Çitiyaseti Cumhur bW dosü - Geli — an Künçeri, Anadolü alane (Spor xervisi p 2910 Müzik (Küçük orkestra - Necip Aşkın). 7 245 - 23 Bon ajans haberleri yarınki program. YARIN 1230 Program. 1215 Türk müziği (- PD. 13 Memleket saat ayarı, ağanı, MÜ' eraloji haberleri. 4 1310 - 14 Mümik (karışık prot” - P. llf 1354 Rurif İkincikânit 16 | ı Geve iki buçukta otele döndüler, Dör* buçukta uyuyabildiler. Ve. gündüz on üçte kalktılar. Bu geç kalkış en çok Halki Palas garsonuna yaradı. Garson sabahleyin saat dokuzda getirdiği kah- valtıyı on bire kadar sakladı, sonra da kahvaltıyı, yumurtalı, havyarlı, sütlü, şokulatlı kahvaltıyı kim- karaya dönmüş yüzüm, Diyerek, aynanın karşısına geçtir — Sayın fabrikatör Bay Suat meğer hep peynir ekmekle ömrünü geçiriyormuş! Diye söylendi. Suat bunu kavrıyamadı: — Ne peynir ekmeği?, — Öyle ya, ete açmışsın, yüzümü, dudaklarımı, boynumu bir yemediğin kâlmış!. güzel Selmayı bulduğunu anlatmak ister gibi ona daha sokuluyor, ellerini avuçlarının içinde okşuyor. — Şöyle içerlere doğru girip bir çam dibine de biz oturalım mı? Diyordu, Bunu söylediği vakit, Selma'çılgın bir kahkaha kopardı: — Hâlâ oturmaktan doymadın müf. Diyor, ilâve ediyordu: — Haydi şöyle çamlara çekilelim. — Olmaz... Ve: o da onu örnek edinerek, kafasını sallıya sallıya eğzındaki kelimeleri kıra döke: -Clur.. olur.. olur.. olmaz... olmaz!. Diyavdu. Bu olur mu, olmaz mı pazarlığı sü « Bir dakikanı boş geçirmek istemiyorsun?, a l “ye görünmeden ve göstermeden götürdü, kendisi Su Hele bugün o kadar yoruldum ki rerken Syat bir atılışla; yedi! Kah.. kah. kah! Diye cıvıl cıvıl kuş gibi öten, şenliği, Kiörak- geT BErt ger ee YRAL CÜN Selma yataktan kalktığı vakit aynada kendi - Kalın crkek sesile güldü ve sözüne ekledi: lığı, tadi ile gönlü, kulağı birden avlayıveren sösi Diye Selmanın başını kolları arasına sıkıştırdı, — sini gördü. — Neredeyse beni yamyama benzöctecel bir sürü lâfı arka arkaya sıraladı ve.. dudaklarını dudakları içine âldı ve.. ikisi de gönül- — Ottt di? — Kitir!. leri kapan bol ayışığı içinde ve Çam Limanının Diye bir usanç çığlığı çıkardı: aP İabir Kai BAYRAM NAMAZİ Diyerek Suadin yanağını sıktı! kumsal:oda karanlık bir günah anıtı gibi ayakta — Hoppala.. Şimdi ben bu suratla nasil sokağa Suar sordu: s. D. Suat gülüyor, güvençli bir durumla: dikile kaldılar. çıkarım? (Derami var) 1 51