— güldür. Yeni gelen Avrupa gazeteleri bir taraftan Fransa ile İtalya a - Fasında, diğer taraftan İngiltere ile İtalya arasında yeni yeni bir safhaya girdiğini gösteren iki hâdise etrafında sü- tun sütun yazılar yazmakla meş- Bu hâdiselerden biri 16 Nisanda Romada imzalarımış o -« lan İngiliz » İtalyan ahlaşmasmın artık tatbikat 've talimat mevkl- ne konması, diğeri de Romaya giden yeni Fransız elçisinin iti - madnamesini İtalya kralı ve Habe- şistan imparatoruna gi dim etmesidir. Bu ber birtakım merasim ve teşrifat ile vuku bulduğuna şüphe yok. İşin bu merasim ve teşrifat ciheti bir tarafa bırakılarak bu iki hâdise- nin milletler arası politikasında- ki ehemmiyet etrafında neler söy- dendiğini dinlemek lâzım geliyor: 1 — Artık İngilterede, Fransa- da Habeşistanın İtalya tarafından zaptedildiğini resmen — tasdik et- Miş oluyor. Bu suretle hemen he- men üç senedir İtalya ile Fransa ve İngilterenin arasına açmış o « “ lan bir mesele artık kapanmış, tarihe karışmış oluyor. Habeşis - tanın İtalya tarafından alındığı İngiltere tarafından tanınmamış olması Roma için dalma can sı- kan bir keyfiyet idi. Şimdiye kadar Romanın bu hususda ni kadar sabırsızlık göstermiş oldu- u, bu sabırsızlığı birçok defalar belli ettiği malümdur. Habeşis - tanın İtalya tarafından alındığı- YAZAN: NUSRET SAFACOŞKÜUN Cavidan, sarı bukleli saçlı, in- ce belli, dolgun kalçalı nefis bir genç kız. Sermed, ayağında beyaz pan - talonu, kolları sıvalı gömleği, kı- Ba kollu süveteriyle karşısında. Saoruyor: — Niçin bu akşam bu kadar i- Hadcısın?. — Suallerime cevab ver evvelâ.. darğınım sana Sermed. — Söylemiyorsun ki kabaha - tim nedir?.. Genç kız dargın bir jestle arka- #inı dönüyor, parmağı ağzında, münasebatın | ŞARKi AFRiKA iMPARATORLUĞU İngiltere ile Fransa artık İtalyanın bu ünvanını tasdik etmiş olmaları yeni bir şekil meydana getiriyor Roma ile Londra ve Paris arasındaki münasebatın bundan sonra alacağı hususiyet şayanı dikkattir ! | nı İngilterenin tasdik etmiyerek durması İtalyanların pek ehem - miyet verdikleri şarki Afrika im- paratorluğunun vaziyeti olmadığına Gdair etrafa yayılan fikirlere kuvvet veriyor, İtalyan- ların ergeç Habeşistanı bırakıp çıkacaklarına dair oralarda yapı- genişledikçe beşistan yerlileri mukavemet hareketini yordu. Bundan sonra demek oluyor ki artık İngilterede — Habeşistanın İtalya tarafından alındığımı ka - bul ediyor. Mesele Roma ile Lan- dra arasında artık resmi şekilde tamamile halledilmiş oldu. 2 — Lâkin İngiliz - İtalyan an- laşmasının ehemmiyeti yalnız Ha- beşistan —meselesinin İtalyanın dediği gibi halledilmiş olmasın - dan ibaret değildir. Habeşistan meselesi artık mazi olmuş sayı - lırsa bu anlaşmanın ehemmiyeti daha ziyade istikbale doğrudur. Yani İngiltere ile İtalyanın Ak - denizdeki münasebetlerini -tayin etmek noktasına baktığı içindir ki-Roma itilâfının ehemmiyeti büyük görülmektedir. Londra ile Roma arasında Üüç senedenberi süren gerginik artık ortadan kalk- mış oluyor. İtalyanların şarki Af - rika —imparatorluğunun — yolları İngiliz imparatorluğunun elinde olduğuna göre şimdi şarki Afrika imparatorluğunun İngilizler tara- fından artık kat'i surette tasdik edilmesi İtalyanların vaziyetini genişi arttırı « bir şeye alınmış çocuk gibi.. Sermed, arkasından omuzları- na koyüyor elini, genç kız silkini- — Bırak beni Sermed. Nefret ediyorum senden.. hani bana hiç ihanet etmiyeceki — Yoolli Bak Cavidan ben şana bir kere böyle bir söz vermedim. Saniyen ihanöt de etmiş değilim! Genç kız hiddetle dönüyor: — Nasıl, söz vermedin mi?. Benimle konuşmak bana bağlan- mak, benden başkasile meşgul o- mamak demek değil midir? Yal- | Eğer Fransa ile İtalya arasında | emniyet altına almış oluyor. 3 — Bundan sonra İtalya ile İngiltere arasında vâsi surette bir| teşriki mesai imkânlarından bah- sedilmektedir. Bu anlaşma — şarkf Akdenizin bir kısmı ile Şap deni- zi dahildir. Akdenizin ortası ile garb tarafı bundan hariç bıra - kılmıştır. İspanya — meselesinin ehemmiyeti aşikâr olmakla itilâ- fın pek az bir kısmını meşgul et- mektedir. Çünkü bilhassa Fran- 'a taallük eden meseleler İn - giliz - İtalyan anlaşmasından ha- riç bırakılmak daha muvafık gö- rülmüştür. Bu meseleler şunlar - dir: İspanya, Balcar adaları, İspanyollar elindeki kısmı. için bu meseleler bundan Fransa ile İtalya arasında rudan doğruya girişilecek zakerelerle Faslı | Onun sohra doğ - mü » kararlaştırılacaktır. bu işler halledilmezse Akdenizin vaziyeli tamamile tayin edilmiş olmıyacaktır. Fakat İngiliz - İtslyan anlaş - ması diğer meseleleri bir tarafa bırakarak yalnız iki devlet ara- sındaki vaziyeti düzeltmiş üç. se- nedenberi Roma ile Londra ara - sında devam eden — gerginliği ' ortadan kaldırmış - ölüyor. 'Bu Rerginliğin nasıl başladığı ve na- sıl devam ettiği malümdur. İtal - yan Habeşistanı ulmağa teşebbüs Ulu Önder ve Ebedi $- fimlz Bu Tarihi Filmi herkesin görebil mesi nüz beni sevmiyecek mi idin?! — Hiyız.. niçin?: | — Çıldıracağım, niçini var mı? İnsan bir kişiyi sever, Taritl — Sevmiyor musun!.. Cevab: — Hayırt. Sual: — O halde hiçin konuşuyorsun? İzah: — Hoşuma gidiyorsun!... Şaşkınlık: — Hoşa gitmek sevmek değil | midir?. Tecahi — Öyle midir? Kat'iyet: — Elbette.. Tereddüd: — Sahi mi?. Temin: — Tabil yal. İtirat: — Bak bea bunu bilmiyordum. Merak: piyer Bhliğüen Zöğüyi ee Aülirir sında ihtilâf çıkmış, İngiltere mil- letler cemiyeti misakını müda - faa ederse, Habeşistanın tecavül - ze uğraması karşısında, İtalyaya karşı müukavemet - göstermiştir. Milletler arası politikasında bu gerginliğin tesirleri üç seneden - beri devam etmektedir. Burada Habeşistan meselesinin ve İngi - liz - İtalyan ihtilâfinın şimdiye kadar sürüklenip gelen safhaları- nı anlatmağa lüzum görülmiye - rek yalnız bugünkü vaziyeti an- Tatmak iktiza ediyor: Bugünkü halde Fransa ile İtalya arasında Habeşistan harbinin başlangıcın- danberi devam eden gerginlik or- tadan kalkmak yoluna gidiliyor demektir. Artık Pransa tarafından Roma- ya gönderilen elçi Habeşistanın İtalyaya geçtiğini resmen tasdik eder şekli İtalyanın istediği gibi bir itimadname ile oraya gitmiş demektir. İtimadnamenin- takdimi merasimi de olup bitmiştir. Bun- dan sonra Roma ile Paris arasın- daki münasebatın girecoği saf - halar merakla beklenebilir. Pa- risde İngiliz ve Fransız devlet damları arasındaki mülâkatlar - dan sonra Fransız - İtalyan mü - nasebatının da gireceği safhaların müşbet ve müsaid olacağı tahmin edilmektedir. İngiliz başvekilinin (Devamı 7 inci sahifede) YEGANE FİLİM nasıl biliyordun?. Şöyle. kalbin — asansörüne binmeden, sadece dudaklarda — Yani hisle, sevgi ile alâkası olmadan, sadece hayvani.. — Ta kendisi. ama hayvani derken biraz istihza karıştırıyor- sun. Seni bilmiyar musun Ca: dan, insan diye bir sınıf mahlük yöklür. Bütün mahlükat hepsi hayvan namı altında mütalea ©- lunur. Tiksiniş: — İğrenç oluyorsun Sermed., bu hayvanlık tarafı seni bazan iradeni kaybettirecek kadar taz- yik ediyor demak!, — Böylesi vüki değildir, şimdi- ye kadar.. Baş parmağın havada tehdid mânasına gelen sallanışı: — İnkâra kalkma.. dün akşam Merale yaptığını biliyorum. Boğuluş: — Sen de mi biliyorsun?.. Bugün Yalnız İPEK Sinemasında ATATÜRK'ün BÜYÜK MİLLET MECLİSİNDE ıxmnuyvnoummmnnu)ıumxwxı!m TÜRKÜMÜZÜN UFULÜ ÜZERİNE İSTANBULDA ÇEVRİLEN 4000, İZMİTTE 1000 ve ANKARA- DA 5000 metre Filim arasından seçilen 3500 metrelik TAM ve EN MUFASSAL, ANKARA VE İSTAN- BULDA YERİNDE VE HAKİKİ SESLİ MAKİNELERLE ALINMIŞ KISIMLARI İHTİVA EDEN Film dosyalarımızda mevcut bütün filimlerden mürekkep ve bizzat kendileri tarafından in; BUGÜN SAAT 11 - 1 ve 230 ÇOK UCUZ FİATLARLA HALK VE TALEBE MATİNELERİ VARDIR. dakicasus Şebekesi Genç Alman kızı kendisinin — tuzağa düşürüldüğünü iddia ediyor Amerikan askeri esrarını öğ - mek için çalışan bir Alman şebe- kesinin meydana çıkarıldığından evvelce bahsedilmişti. Almanya ile Amerika arasında işliyen bü- yük bir vapur - olan lüks perükâr salonlarında çalı - şan genç kadınların bu işde oy - nadıkları rollerden ve İngiltere- da Dundede perükâr Si ı işleten bir kadının da #- rada nasıl bir vasıta olduğundan İngiliz gazetelerinde verilen taf- silâta göre Son keredir bahsedip duruyordu. Amerika gazetelerinin verdiği yeni malümata göre Nevyorkta muhakemeleri - görülmekte olan | Alman şebekesi mensuplarından kırmızı saçlı denmekle maruf genç bir kız olan Johanna Hofman or- taya yeni bir iddia atarak demiş - tir ki: — Amerikadan bana - verilen mektupları alarak Almanyaya gö- türdüğüm ve bu suretle casusluk ettiğim iddia ediliyor. Halbuki benim aleyhimde kurulmuş bir şebeke bulunduğunu hissediyo - rum. Ben aldatılmışım. Aleyi de söylenen iddiaları kabul ede - mem. Johanna Hofman almancadan başka hiç bir dil bilmediğini söy- lediği için mahkemede bir de ter- cüman bulunmaktadır. Karl Şi- lenet isminde ve bu şebekenin et mühim bir 1 olduğu söyle - nen bir Alman vardır. Şilener Nevyorka geldikleri zaman genç kızı birlikte meyhaneye götür - mek istemiştir. Johanna Hofman diyor ki: — Ben bünu kabul ettim. Lâ - Avrupanın | Telgraf bir kaç | kin sonra beni meyhaneye götür- medi, Hoşlapmadığım halde beni başka yerlere, birtakım erkekle - rin yanma götürdü. Bu adamlar arasında doktor İğnas Gribel de vardı. Martin Şad da vardı. Bana birtakım fotoğraflar verildi. Bun- ları Almanyaya götürmemi söy - lediler, Bu meraklı muhakeme daha u- zıyacaktır. Genç kızın bahsettiği doktor İğnas yakalanmadan Al - manyaya kaçabilmiştir. Martin Şada gelince bunun evinde gizli bir lâboratuvar olduğu Amerika- nin gizli polisi tarafından iddia e- dilmektedir. Alay: — Bağdadda sağır sultan duy- du. Küfür: — Allah hepinizin belâsını ver- sin!.. İade; — Senin versin, hem kızı zorla öp, sonra da.. Hiddet: — Yalan!.. Dudak Kü a ei Aç — Hımmuh. sen hal. Yalan bu?, | Gözümle görmüş gibi inanıyorum vallahi!.. Asabiyet: — Yalan diyorum. Doğru da ol- sa mesele yok. Pakat inan ki böy- le bir hâdise olmamıştır. — O halde?. — Uyduruyorlar. — Sebeb?.. — Onu ben de bilmiyorum. — İnanayım mı?.. Omuz silkiş: — İster inan, ister inanma Ca- ____/ Amerika- İHER GÜN BİR HİKÂYE Yazı mı, turamı ? .: Yazan: Bedi Gündüz Necdet Feridun, asansörle ç- | karken kızına sordu: — Söyle bakayım yavrum, ka- rarını verdin mi? Bütün bir süva- re buna bir netice vermiye kâfi- dir. Usandım artık... Zira bu, tamam bir senedir devam ediyor. Pekâlâ bilirsin ki zavallı ananın vefatındanberi arzularına muha- Jefet etmedim. Şunu şöyle yap, bunu böyle yap, demedim. Yaşın yirmiyi aştı. Evlenme — zamanın geldi. Evlen artık!... Macide cevab verdi: — Peki babacığımi.. Asansör durmuştu. #partımana girdil. gümek istedi. Necdet Feridun paltosunu çıkardı: — Dur biraz, dedi. Acele etmel. Seninle konuşacaklarım var. Ki minle evlenmiye karar verdiği- ni öğrenmek istiyorum. Bunu söy- lemeden evvel seni şuradan şur! ya bırakmam. Bu hakkımdır sanı- rım. Haydi söyle, taliblerinden en — Şeyl... — Rıfkı nu?... Şey! — Cevdet mi?... verdim, dediğin bu mu?. Doğrusu senin gibi karar - sız bir kız görmedim desem ca - iz! Macide gözlerini uğuşturdu. Bir an evvel odasına gitmek, yat- mak ve uyumak istediği halin - den belli idi. Fakat babasının bu mütad hilâfı serzenişleri karşı - sında durdu. İnce ve zarif vücu- Bu gun TAKSiM Sinemasında ” Macide hemen — odasına | dünü öcten ince ipekli mühtif çıkardı. Ve babasına yi — Dinle baba, dedi, hak ver... Bir senedir içindeyim, Doğrusu bü-« tereddüd ediyorum. Biji! pek lüzumsuz bir teredi kat elimde değil.. ıımını:ıı.r dür det de güzel delikal de sevimli, zeki. İkisinin ”'* leri servetleri var. İkisinin Ö€ M leleri asil... İkisini de el alnız hangisini intihab edeCi) y bilemiyorum. İşte buna bİr karar veremiyorum. — — y — Bütün bunlar genç Kf Kati KA cünceleri... Eğer şimdi kâ ıf rarını vermiyecek olursi yazı mi, tura mi ile tayin ğiz anladın mı?.. * Dedi ve cebı.:ıden bir in eder | ra çıkardı. 4 — Dur babacığım! Lüzum ,4 buna... Zannederim, bü ile. — A, 4 X Yalnız bir şey canımı # yoz: İsmi... n — Cevdet Serdengeçti M 'lir — Evet bu... Çok karışık isim değil mi?... — Fakat bu eski wııu';._ Tarihe geçmiş bir isim .- ’:W kanlı eski bir MW mensub. Eodadı mi e büyük yararlıklar göstermit ğ ret almış... — O halde babacığım, Ceittt evleneceğim!... ; — Bravot... Haydi, artık z (Devamı 7 inci sahil TÜRKİYENİN BUYUV ATATÜRK'e SÖON TAleı_ERI 2i Atatürk'ün bayatı, eseri; zaferi, son sözleri, son manevralarlı tulmaz vecizeleri İSTANBUL ve ANKARANIN Müazzez sünde tâzim ve ihtiramları ve muazzam Genaze meri bütün tafsilâtını gösteren sesli ve sözlü tam ve emsalsiz filme ilâve olarak: ALPHONSE KARR'ın meşhur romanından alınmış AŞKIN GöZ YAŞLAR Türkçe Sözlü ve Arapça Şarkılı büyük ve muhteşem filim Rölde: Meşhur Arap Muganniı ABDÜLVAHAP Bugün saat 12 de tenzilâtlı matine. Türkiyenin Büyük butları önünde tâzim ve rihi filme ilâve olarak: Nn J vidan.. bırak bunları şimdi de, ©- | ayağında kısa ıopukıu b-r’ turalım.. hah, şöyle.. gel dizleri- me otur.. yerde rahatsız olursun!, Dudaklarını da bana uzat.. pek az vaktimiz var. Bu uakşam erken dönmek mecburiyetindeyim. * Saatı 21 Dört beş ağaçlık ve bu dört beş ağacın diblerine serpiştirilmiş, bacakları inmeli dört beş masa - cıktan mürekkeb bir kır kahvesi, Deniz, çalılarla bölünmüş bir dönüm tutmiyan bu mütevi kahvenin kendisine bakan tara « fındaki (aile gazinosu) tabelâsını alaya almış, kıkır kikır güler gibi küçük dalgacıklarla eteğini çeki- yor; kısık sayhalar çıkarıyor. Radyum lâmbasının aydınlattı- Bı kahvecikte bir tek müşteri gö- Tüyoruz.. Bir genç kız.. Üzerinde kendisine çok yara - şan kolsuz bir entari var, Süvete- rinf sırtına örtmüş, Çorabları yok, l ; minin bütün tafsilâlı. 1 gösteren besli ve sözlü tam ve Bu gün SÜMER Sinemasındi'î ATATÜRKE çezimleri | Atatürk'ün Hayatı, Eseri, Zaleri, Son Sözleri, Son Manevraltfi, Unutulmaz vecizeleri İSTANBUL ve ANKARANIN Muazâif ihtiramları ve muazzam Cenaze ME p .,,.ph’ ASRİ BATAKHANELER Albert Prejean ve Dita Parle tarafından oynanmış büyük ve mükemmel Fransız Bu gün saat 11 - 1 ve 2.30 da tenzilâtlı matineler buç.. sinirli sinirli patff masaya vuruyor; ı.ndılr"' tında çaprazladığı bi lanmuş bacaklarını salli Başını ara sıra genve hıhyur. gözlrile karanlı çalışarak bir gölge ın" lakları bir ayak sesi te. - Saatine bakıyor. Gözlerin suya dalmış PİRLggifl dayı sndıran adalardâ — ioilli işıklar mandanın « maş bir sümüklü gibi çizgi halinde kın””w hyorlar. arasına almış düşi Nasıl düşünmesin Kİi kaptırmıştır. , (Dertt