C Pneiltero, bre Bra sulh n mühi, B Sonr Bel Pimiyara & elini, Nniy KA çah Vüya Kdi abul ha ler Fen Ğİ hatıratın; PD sebebii x—___— dulh muahedesinin esrarı İman Kontu ayağa kalkmadığı in galiblerin canı sıkılmış ve) bile istememişler!.. in eski Başvekili Loyd sebebi cephe gerisindeki mes'ullerin Almanlar!: ün nasıl İm bir vak'ası aK yet vardır. Bü li k(' ak bugünkü Almanyanın Veç disine kabul ettirilmiş o- 'etlenmesi, al kolunu bağlar İşanların eseridi: karşı daima galib | 28 ederek Versay muahede- mühlet verilmiş, yoksa mi zamanlar zor- kabul edilmemiştir. Ondan sonra sı- gibi Almanyayı|ra Almnaların cevabını dinlemeğe' : biran evvel görmek isterim len rf' #artlara bağlı tutmak is - geliyor ve muayyen günde lophrrı(ı'vudn bir şato v. 'n başında da Puankare var- yapılmak üzere Alman heyeti çağı-! Şartları ettirildiği .ğ"îâmn eski Cumhurreisi Pu- © Ngilterenin eski Başyekili | A p Bazarında bu İtibarla ka-| K K7 adamdir! 'a Umumi Harbden) vazifelerini yapmamalarına veril - yapıldığını yeni da anlatıyor. Ta-| iz gibi görünen biri e bağlıdır. İşte Loyd at y önünde du -| a ne göz çevirmek 1â-| “yor, Loyd Core Umumi harb da Fransanın üs-| ndığı senelerde &p anın lehinde söz söyle- t geydüyanın kuvvetlenmesi lü- İğini müdafan etmiştir. O- ©e bugünkü Almanyanın muahedeleri k gittikçe genişlemek İs- tık ağır şartları değiştı'rmeğil | miştir. Bir kere yeni yetişenlerde bu kanaat verildikten sonra çalış- mak kolaylaşmıştır. Loyd Corcun iddlasına göre ise| Fransada Puankarenin temsil ettiği| -İbir ruh vardı ki dalma Almanyaya karşı şiddet ve kuvvet gösterilme -| sini ileri sürüyordu. İşte Fransada| İgörülen bu hal Almanyanın daha zi yade kendini toplıyarak silâhlan- -| mağa girişmesine ve nihayet silâh- lanma yarışına çıkmasına yol aç -| mıştı. İFakat neden dolayı Almanyaya bu| adar 'ağır şerait yükletildi? Al - manyanın elini kolunu bağlamak I- çin Puankara fikrinde olanlara karşı| neden o zaman İngiliz Başvekili Lo-| iyd Core olsun, Amerika Cumhurre- . İisi Vilson olsun mukavemet göster-| mediler? Eğer Almanyanın daha uy- olması kendisine karşı mağlü - etini mümkün olduğu kadar az u neden İngilizler, Amerikalılar ettirmekle kabil olacak idiyse düşünmediler?. İşte şimdi burada Loyd Corcun an lattığı hikâyenin sırası geldi: <919 senesi yazının başlangıcında Almanlar davet © zasına çağırılıyorlar. Alman mur: #i bundan yirmi sene evvel o-|haslarının başında eski ve asil bir| k için uğ-İafleye mensub bir Kont bulunu - Olanların ve dalma Alman-|yordu. Kont Rançav'ın riyasetinde-| ,, 'üb vaziyette mahküm tut-|ki kalabalık bir heyet Versaya geli İşte Al-İyor. Evvelâ muahede Alman heye vaziyeti'ne okunup cevab verilmek üzere ünakaşa sız murahhaslı anlattığına göre nazik bir tavırla: rılıyordu. Fransız Başvekili ve Fran-| nüz beni... n başı olan Kle - manso ayağa kalkarak Loyd Corcun ANLI HATIRALAR [Insan öldükten ruhu Peşte'de bir genç kız ağır bir hastalıktan kurtulduktan sonra kendi dilini unuttu Ve hiç bilmediği halde Ispanyolca konuşmıya başladı... ik ktmseler vardır ci gu veya| de, şu ye |dikları! söylerler; ya da daha evvel mev cud olduklarını iddia ederler. Misal: İşte cidden dikkat nazarı|n çekecek bir vak'a senelik bir meseledir. Genç| y biravukat ev İtini de, o zamana kad. görmediği ve bilmediği bir y Tuna nehri sahillerinde geç |meğe karar verir. Karısı da bura- İlara hiç gitmemiş, hatta Paristen dışarı çıkmamış | Bununla beraber, seyahat es: İsında, gördüğü manzaralardan bir İçoklarına yabancı olduğunu söylü - yor. Hatta evvelinden, biraz sonra| vasıl olacakları yerleri tarif edi - or. Bu hal, kocasını hayrette bıra - ıyor. Genç kadın, küçük bir kö; den göçerken hastalanıyor. Doktor İiki gün kadar istirahat etmesi tas- |<yesinde bulunuyor. - Fakat genç kadın bağırıyor — Hayır! Olmaz, olr avı d » Bu yı z Hd yorum. Hemen şimdi oraya götürü-! , pek iyi hat Diyor. Israrına — dayanamıyorlar, yola çıkıyorlar. Şuna ve buna so - ruyorlar. Nihayet harab şatoyu bu- 5—SON TELGRAF—271 ci Teşrin 1938 ——— —————— sonra Yalnız kadınlara arkadaş 2 j" Allo ! Bu akşam tiyatroya gitmek . .eee İstiyorum bana birini gönderiniz?,, yaşarmı Londra'da, yalnız kadınlara arkadaş kiralıyan bir büro açıldı Telefon çalıyor. — Balo elbeselerimi giy — #*Allol. Evet, benim madam|tele gittim. Kapıcıya M |Farkarson bu akşam mı?, Amerika-|ber vermesini söyledim. Az sonrı İl bir kadın... Pekâlâ, biraz sonra| asansörden genç bir Amerikalı ka ya bu halde yaşa - eşhasın ni hatırlar gibi olduklarını/cek hüd pek kuüyvetli: |getirliyor, konuşturuyorlar. Mual - gelirim...» İdukça uzaktır. Oraya gidinciye ka-| dar size anlatayım . Farzediniz ki yalnız bir kadın| Londraya ilk geliyor, tanıdığı yok. | Şehrin tarih âbidelerini görmek is-| tediği gibi zevk ve eğlence mahal - Hakfkaten, vuzuh ile görülen bazı|pek fasih İspanyolca — munuştuğunu eçmiş, - nadiren de gele -| söylüyor. eri - görüş kabiliyetleri| Genç kız —anasına ve babasına madam ve mösyö diye hitab ediyor, sorulan suallere cevaben: le, Ne olursa olsun, bu )viı.lh»elereî nazaran insanın, ruhun öteki âlem-| — Benim ismim usiya Altarez dö) de bir müddet dolaştıktan — sonra, Salodur. Madridde doğdum. Zev - eni doğan bir vücude — girdiğine,| cimle beraber Kale Oskora sokağın- eski mevcudiyetini atırl nacağı geliyor. Bir başka hâdise de Budapeştede geçmiş ve flim dünyasında büyük akisler husule getirmiştir. Kısata'lerini de birer birer saymış). Ben, arzı n verem hastalığına müptelâ idim. İris Kruzadi adlı, 17 yaşlarında bir/Öldüğüm zaman 40 yaşında idim. kız nedleye tutulur. 5 ağustos 1933|Bugünkü gibi hatırımda, zevcim gecesi hasta o kadar ağırlaşır ki bü-|evde bulunmadığı bir sırada son ne- tün ümidler kesilir ve aralık|fesimi verdim... öldi hükmolunur. Diyor. Sonra İspanyol halk şar - Fakat, sonra nefes almıya, ken -|kıları söylüyor. Madridi, kiliselerini, dine gelmiye başlar. Yanındakilere,| meydanlarını anlatıyor. — Yapılan o zamana kadar bilmediği İspanyol|tuhkikat neticesinde bütün bu söy- haanile bazı şeyler söyler. Alman- ledikleri hakikat çıkıyor İris Kur - ca, fransızca cevab verirler, anla - zadi'nin babası bir mühendistir. Kız maz. Hadibuki genç kız almancayı|ömründe İspanyaya — gitmemiştir. ve fransızcayı pek güzel biliyor, ko-|Bir kelime de ispanyolca bilmiyor- du. Bu sene sonlarına doğru (Oslo) da toplanacak olan beynelmilel 5 in- ci ruhiyat kongreleri bu hâdiseleri müzakere ve münakaşa edecektir. Bakalım dünya ülimleri bu hâdise- leri nasıl tefsir edecekler?... BEDİ GÜNDÜZ da 1 numaralı küçük küçük apartı- manda oturuyordum. Zevcim bir; fabrikada çalışıyordu. Elan da ora-| dadır. Dört çocuğumuz vardı. (İsim- da ona, tutuyordu. lerini de gezmek, eğlenmek İstiyor. Bu gibi yerlere yalnız gitmek dik- kat nazarını çeker. Sonra iInsanın İkere, Beş milyon nüfusu olan Lond- ra gibi koca bir şehirde yalnız bir kadının halini... İşte Madam Farkorson buna bir İçare düşünmüş, bir. büro açmış... |Dâhiyane bir fikir değil, fakat şim- diye kadar kimsenin aklına gelme- miş birşey... Münasib bir ücret mukabilinde yalnız kadınlara refakat edecek ki- bar ve namuslu birçok adamlar bul- muş. İçlerinde yaşlıları da var, genç nuşuyordu. Hastalıktan evvelki mevcudiye - i tamamile unutmuş. Ne anasını, ne babasını ve ne de kardeşlerini tanıyor. Ailesi, bir ispanyolca muallimi lim, genç kızın Madrid şivesile ve din çıkt | Madam Farkarson'un bürosu ol-|de beyaz bir zarf çanı da sıkılır. Tasavvur ediniz bir| bana doğru yürüdü. Elin tuyordu. bi adım yürüdüm ve: — Madam Farkarson tarafındar geliyorum. Dedim ve kartı verdim. Kartlar karşılağtırdı. Sonra gülümsedi; — Tiyaleo biletlerini aldınız, de (Yukarıda) asandörden genç bir ka dın çıktı, elinde beyaz bir zar (Aşağıda) elini uzattı, hörmetle sıktım ve ayrıldım. kil mi Mösyö Flandr?, Diye sordu. İlkevvel tiyatroya gi .ıık_ Çok hoş, çok tatlı konuşan bi kadın. Oyundan sonra bir bara gir dik. Baat ikiye kadar oturduk. Bi gişe şarşpanya içtik. Birkaç ker dansottik. İki buçukta kendini otele getir dim; memnuniyetle elini uzattı, hür metle sıktım ve ayrıldık... - Şimdi Ücretimi almak için Madam Farkar son'a gidiyorum. lcret ne kadar?.. — Balo elbisesi ile olursa beş do- lar, Adi elbise Jle üç dolar... Her türlü masraf kadına aid olmak şar- tile... YA Corcun lübiyet İŞ, bir in Beleş Almanyada ukıı—nnc hükümet de - nkılâb olmuştu. İş başı- l.m" daha 2iyado işçi sınıfına | — Müttefikler, diyor, Alman he- iyetinin cevabını dinlemeğe hazırdır! | Kont Rançavdan başka diğer Al-| * man murahhaslarının çoğu işçi sı - luyorlar, Kö; lerini gezdirmek or. G rütn. ülerden birisi K mu.> teklifinde b enç kadın heyecanla: — Biliyorum, biliy leri de var. Çoğu Üniversiteye de- vam eden gençlerdendir. Ve çok bü- yük ailelere mensupturlar. Büroya kaydolunabilmek için na- — #Gnci asırda kadınlar nasil — l& Bihda erk, Vülle, İ& çi N a & gel Tt lbler u Naral Alman Bnra Sizli Mütarı D Onrı MAZERTE . Alı aAraf'ını k herşi alışan Ah 'Etine 'Esal adamlardı. «Son Telgraf»da| 'na dair çıkan yazıdan an- Eibi galiblerin Almanya a- zi ekenin imzasında Al- iyer ürbiyesi şayanı dikkat almış, mütareke için yal- Sönderilmişti. Fakat sulh © Mütareke şartların- e . hafif olmiyacaktı. iVE İngiiz ada Versayda topla - Sdemla T arağı bir €N hi ola; iharbiyı N Sllığmağa Si anyada Betirmeğe uğr tamimile , Tansız, Amerikan dev-| nda hazırlanırken İmanyanın kımıldı. hale getirilmesi için ErşEy 0 müahedeye :5kdknnu_vntdu. AL - Şleri b » deniz, hava kuv - “'-r..,," e a. Muahedenin bu ik için de Almanyada 'dan bir - komisyon 1 kontrol edecekti. bundan. 'âa mecbürdü. İş. Tnan erkânıhar - elaltından asker © Alman askerinin mağ- SOnra kuvvel manevi- nıfına mensub ve Almanyada yeni; idarenin başına geçmiş adamlardı. Klemanso ayağa kalkınca Alman murahhasları da ayağa kalkmış, ih- tiyar Kaplan diye meşhur olan Frrih- sız. Başvekilinin sözlerini — ayaktı dinlemişler ve onun oturduğunu rünce onlar da oturmuşlardır. Al - an heyetinden yalnız bir kişi aya- kalkmamıştı: Kont Rançav! Bu hal nazarı dikkati celbetmek- İten geri kalmamıştır. Galib -olan müttefik devletler namına orada A-) merika Cumhurreisi Vilson, İngiliz |Başvekili Loyd Core, Fransız Başve- kili Klemanso, İtalyan Başvekili Or- lando ile bunların beraberlerindeki Hariciye Nazırları ve daha birçok murahhaslar vardı. Alman baş mu- rahhasının oturduğu yerden kımil- damamış olması öyle bir soğuk tesir yapmış ki sanki tondurucu bir hava leserek herkesi üşütmüş, herkes gay- rühtiyari biribirine bakışmıştır. Or- Rançavın dik ve mağrur bir sesi bozmuş, Kont muahedeye bir cevab _îl'nclerdmbl_nm' olarak Alman noktal nazarını önün- T kere harbde Alman| 'azifesini yap- ak mağlübiyetin deki kâğıtları okumağa başlıyarak anlatınıştır. Alman — başmurahhası- 'nın böyle dik, mağrur birsesle, ye- (Devamı 7 inci sahifede) 'taya çöken ağır sükütu nihayet Kont| Ve kapalı bir kapıyı işaretle ilâ- ve ediyor: — Açınız bunu! Şatonun bekçisi cevâb veriyor. O kapı açılmaz!... — Niçin?... — Anahtarı yok. Çoktan kaybul- mu — Merdivenin altında bir deste anahtar olacak, Belki onların ara - sındadır. Bakınız bir kere... Bekçi, merdivenin altını - arıyor, bir deste anahtar buluyor, geniç ka- dın anahtarlardan birini - seçiyor, kilidin deliğine sokarken boğuk bir sesle şu sözleri söylüyor: — Bu odada iki cesed olacak!.. Kapı gıcırdıyarak açılıyor, hep birden içeri giriyorlar, ve dona ka- lıyorlar. Odada hakikaten iki iske- let var. Birisi yatakta, diğeri yerde.. Yanında da kocaman bir bıçak... Genç kadın büyük bir korku ile: — İşte beni burada öldürmüş - İlerdi!. Diyor ve düşüp bayılıyor. Bunu Reen Karmansiyon farazi « yelerini müsbet bir hâdise gibi te - lâkki etmezden evvel bir rüyeti na- fize hâdisesi olmadığına emin ol - mak lâzımdır | li giyinirlerdi?... Kıraliçe Elizabetin ahdı Avrupa kadınları kilot giymiye nezaman başladılar ? Uzun etekli fistanlar... muslu, terbiyeli ve çok dürüst tam manasile bir centilmen olmak şart- tır. Macera peşinde koşanlar büro- nun kapısından içeri giremezler, gir- melerine imkân yoktur. Bunların vazifeleri, gezmek istiyen yabancı kadınları almak, istedikleri yerlere götürüp eğlendirmektir. Bu kadın kimdir, kimin nesidir bilmezler. Bilmek de iştemezler.» Büyük bir binanın birinci katında güzel döşenmiş bir büro. Masanın başında kır saçlı, kibar tavırlı yaş- h bir kadın oturuyor. Sevimli bir çehresi var. Arkadaşımı görünce: — Mösyö Flandr, bu akşam ser - bestsiniz değil mi? Genç bir Ameri- kalı kadın var. Madam Grenvil, Yeni Londraya gelmiş. Üç gün kı lıp gidecek. Bu akşam tiyatroya, sonra da barlardan birine gitmek arzu ediyor. Kartonu kendlisne ver- dim. Sizinkini de hazırladım. İşte, alınız... Tiyatro biletleri de bera ber... Saat 8 buçukta Emperial ote- line gideceksiniz, 174 numaralı &- partımanda oturan Madam Grenvili | Katerin dö Mediçi On altıncı asırda iç çamaşırları bir|diren daha fazla gömlekleri bulu-|Yarın gelir, beni görürsünüz. lüks sayılırdı. Derebeylerinin bir, iki, üç ve na- (Devamı 6 ıncı sahifede) zaman; | — Bahşiş olur mu?... — Hemen hepsi... Fakat biz ka- |bul etmeyiz. Madam Farkarson bu |nu kat'iyyen menetmiştir. Hakkı ds var... Sultanahmet 3 üncü sulh hukuk hâkimliğinden: Hazine namına İstanbul Maliye Muhakemat Müdürlüğü tarafından Üsküdarda Çamlıcada Veli paşı köşkünde oturan Hasan — ve kefili diğer Hasan aleyhine açılan, arazi- nin bedeli icarından ezgayrlistifa takiyei matlubu olan 80 liranın tahsili davasında müruru müddet olayısile davayi kaimenin rüyete dair verilen karar Temyiz mahke - İmesince bozulmuş olduğundan ilâ- nen yapılan tebligat üzerine yeni - den cereyan eden muhakemesinde: Temyiz S üncü hukuk dairesinin 12/1/937 gün ve 304 sayılı nakz ilâ- İmi okunduğundan bahisle mucü: Hasana muameleli gıyap kararının 20 gün müddetle ilânen tebliğine ve muhakemenin de 18/11/938 sant 10 a talikına karar verilmiş oldu - undan tarihi İlândan itibaren beş gün zarfında itiraz edilmediği tak- soracaksınız. Tabif balo kıyafetile..|dirde muhakemeye kabul edilmiye- rek gıyabında karar verileceği teb- 'nurdu. Hanri dö Navar, Fransa kra-| Ertesi gün arkadaşımı gördüğüm|liğ makamına kaim olmak Üzere Üğn olunur, — 938/1246