Eski ve yeni işkenceler.. Gözlerine kızgın mil çekilen suçluların feryadı arasında.. Vücudü delik deşik edilenler; bir tek kelimeye mal olan öldürücü işkencelere nasıl tahammül Bir cinayet oldu, fatli ve şerik- leri derhal tutulmadı mı efkârı u- mumiye zabıtayı derhal becerik - sizlikle, iktidarsızlıkla itham eder.| Şayed katll, anide yakalanır ve türmünü itiraf ederse o zaman Şüphesiz işkence — yaptılar, | ylettiler. Hiçbir adam cürmünü | böyle bülbül gibi söyler mi Katillerin kendiliklerin- f etmediklerine, işkence a akla ve hayale sığmıyan işkencelerle söyletildiklerine hük- mederler. Doğru, vaktile (işkence odaları) vardı. 1789 1 rümlerini itiraf etmek istemiyen canilere işkence yapılırdı. Pek eski , devirlere ağd olmıyan — işkence tarzlarından kısaca bahsedeli 1788 senesindeyiz. Loş, duvar - ları rutubetten yosun bağlamış so- ğuk bir odadayız. Roen parlâmen- tosu tarafından memur edilen bir heyeti hâkime, Madam -Margarit Tiron'u sorguya çekecek. Bu ka« dın kocasının kocasının boğazını kesmekle itham olunuyor, fakat cürmünü itiraf etmiyor... meşe masanın ö - nünde hâkimler, bir cerrah, bir de zabıt kâtibi oturuyor. Karşılarında da işkenceyi yapacak - cellâd ve muavinleri ayakta duruyorlar, e- mir bekliyorlar. Kadın; bitkin bir halde yere diz gökmüş, okunan kararı dinliyor. Usul mucibince ön iki saat ye- mek, su verilmemiş. Fakat, gar - diyanlardan biri kendisine acımış, bir lira mukabilinde — küçük bir testi şarab vermiş. Kadın, birden şarabı içiyor. Biraz kuvvet bulu- yor. Karar okunup bittikten sonra bir berber vücudünü tıraş ediyor.| çıkarıyorlar, Cerrah, nabzını, | kalbini dinliyor. Zira, işkenceye | başlanmazdan evvel, buna daya- map dayanamıyacağını anlamak lâ- zım... Cerrah, hâkimlere hitaben: — Evet, tahammül edebilir. Diyor. Hâkim, cellâd başıya: — Haydi, başlayınız!.. rini veriyor. Kadının el ve ayaklarının baş parmaklarına de- mirden yapılmış birer eldiven ge- Çiriyorlar, Yavaş yavaş sıkmıya başlıyorlar, nihay Sonra elbiselerini çırçıplak kalıyor Sıkmayınız!... r. Parmaklarından, r. Fa- zir bulunanlar - foryadına chemm iyorlar, hiçbir te-| essür göstermiyorlar Derin bir sükünet hüküm sürü- yor. Birdenbire maznun bayılı - yor. Yüzüne soğuk su serpiyorlar. Kendine geliyor. Hâkimin sert s: — Cina; — Dediğiniz gibi düm!. Hâkim, bu cevabdan asahileşi. yor, Cellâd ha: Maçona i yükseliyor: e kaldırınız!,.. Emrini veriyor. Cellâlbaşı, be- linde sarılı ince ipi çözüyor, kadı- Bün kollarına bağlıyor, sonra mua- Â ederle vinlerinin yardımile kaldıryor, ka- sabların koyunları astıkları gibi bir çengele asıyor. Kadın yarı ölü bir halde yüzü hâkimlere doğru duruyar. Çektiği ıztırab cidden ağırdır. Alnından, yüzünden terler akar, bağırma - sına ağlamasına can dayanmaz. Fakat hâkimler donmuş gibi his- siz dururlar. Merhamet ediniz, öldürünü- nüz beni... Birşey bilmiyorum... Yalan söylüyorum kahrolayım. Ölüyorum! Ölüyorum!... Merh met.., Cellâdbaşı, ince bir değnekle vurmağa başlar. Kadının vücu - dünden kanlar sızar. ” Sonra indirir. İnkâtda devam ettiği için ayaklarının her birine $0 kilo ağır! lar, yeniden çengele asar. Cerrah; kadının tekrar bayılma- ması için parmaklarındaki eldi - venleri çıkartır. Ve kendisine ko- caman bir bardak sirke içirir Kadın, en azı bir saat bu suretle asılı kalır. Arasıra vücudü titrer, sarsılır. İpler, etine işler, Y wlar akar, yeniden indirirler. — skim, üçüncü defa olarak ayni suali tek- rar eder: — İtiraf ediniz... — İstediğinizi yapınız, öldü: nüz beni... İtiraf edecek bir şeyim yok... — Asınız öyle ise... Fakat bu emri yerine getirmeğe imkân yoktur. Çünkü kadın ölü gibi taşlar üzerine uzanmıştır. Cel- lâdlar, kanlı kollarından ve elle- rinden tutarlar, üstüne yatırırlar. İşkence üç saat tür. Fakat, birşey öğreni- lememişt * Su ile söyletmek usulü de bun- dan daha az acıklı değildir. Maznun bir sırağın üzerine ya - tırılır. ve kulplü bir güğüm ile ağ- zina sıcak sü akıtılır. 1699 da, Paris mahkemesi hu -« | kuk müşavirlerinden Klod Tike- nin karısı Anjelik Kartiye bu iş- kenceye maruz kalmıştı. İşkence- bir ot minderin | | cenin acılarından kurtulmak için | diT., güğümde hakikati söylediğini tek- rarladı. Yedinci güğümde cansız bir halde ateşin önündeki minde- re yatırıkd...> Diyorlar. O devirlerde işkence i sayısızdı. Parlâmento - tikçe işkencelerin şekli de rdi. Puriste ekseriyetle su, asma, el- diven veya sızma ile tazyik ederek söyletme usulleri tatbik olunuyor-| du. Fakat vilâyetlerde başka iş - kenceler yapılıyordu: Mahkümu direğe bağlıyorlar, hızla aşağı in- p kaldırıyorlardı. ya da âleti yy y iyette diri kemiklerini kırı - yorlardı. Başka yerlerde parmak- ların arasına kükürtlü fitiller ko- uyorlar, yakıyorlar, — bazan da kulaklarına kurşun akıyıyorlar - dı. Avinyon'da, maznunları tamam alti saat ucu sivri bir kazık üze- rinde oturtuyorlardı. — Değnek, kamçı, asmak işkenceleri her yer- de tatbik olunuyordu. | İşkenceye memur olanlar, maz- nunun bağırmasına, yalvarmasına ve ağlamasına hiç aldırmazlardı. Yalnız ölmemesine çok dikkat e- derlerdi. Maznun bayıldı mı he - men işkenceye nihayet - verirlerdi. Küçük çocuklar, ihtiyarlar, has- talar, gebe kadınlar, sağırlar ve dilsizler işkenceden muaf tutu - lurdu. Bu; insani histen değil iş- kenceye tahammül edemiyecekleri düşüncesinden ileri gelirdi Yalnız, işkenceda zenginlik veya, fakirlik, asalet veya adilik fark - ları gözetilmezdi. Hep ayni usul tatbik olunurdu. — Meselâ, baron Arjanton, Fransa Kralının imra - horu Senk Mars, Markiz Bremvi- liye, Malta şövalyesi Depre daha birçok yüksek mevkti sahibi adam-, lar bu gibi işkencelere maruz kal- mışlardı. * Maznunlar, işkencelere karşı ne, | kadar cesaret ve tahammül gös- | terirlerse hâkimler o derece mer- hametsiz davranırlar, işkenceyi | arttırırlardı. * Bununla beraber, sorgularının ekserisi cevabsız kalırdı. Yaptık- | ları işkence boşa giderdi. Bir haydud çetesinin başında | bulunmakla itham olunan Bove adlı bir kadına, cürüm ortakları - ni söylemek için müteaddid işken- celer yapıldı. Kadın, yirmi defa ifadesini değiştirdi. Ve çetenin en ileri gelenlerinden olan oğlu - nun ismini bir türlü söylemedi. Tamamile masum olan bir çok maznunların da işkenceden, işken- her sorulan suale: «Evet..» ceva- | bini verdiki apmadıkları ci Sihirli gözler de hazır bulunan hâkimler, ver - dikleri raporda: ocasını katletmekle mütte - n, ilk güğümde ses çık düncü - » dedi. Altı Yarabbir nde süküt, sünde: «Ah! Beşinci güğü | Jaşan evlerin lelzele Mıntakasında İnşa faaliyeti Bütün evler kışa kadar bitecek Köşker mantakasile Yozgat va- liliği içinde ve Keskin kazasında zelzeleden evleri ” yıkılanlar için plânlarına göre yapılması karar- Na devam o - lunmaktadır. Köşker mıntakasında, şımdiye kadar bir hayli evin in- şaatı bitmiş, kapı ve pencereleri- hin takılmasına başlanmıştır. Yozgatın Bürümcük, Arif oğlu köyleri Pirinçlipınar — mevkiinde toplanmak suretile yeniden 59 eli bir köy yapılması kararlaş- r. Bu köy halkı lüzumlu olan | kerpiçin hazırlığına başlamış dır. Hacı Selimli köyü kerpiçlerini Kenan, Yoyke, Nas- 1 Aşağı Sofrazlı'da bir . Avanağlu, Kara- ova, Çamsarı, Nigâroğlu, Konur- kale, Acı köyleri lüzumlu kerpiç ve taş hazırlığındadırlar. Eşrefli, Küçük Durmuşlu, Büyi muşlu, Gülviran köyleri Toprak- kaya mevkiinde bir köy haline getirilmektedir. Kel İsmail köyü karşısında Kır- tıllar, Çeriçler köylerinin temelle- Ti atılmış, duvar inşaatına başla- nılmış bulunmaktadır, Ödemişli köyünde yapı inşaatına devam e- dilmektedir. Akpınar evlerinin pısı devam etmektedir. On beş gü- ne kadar bütün evler tamamlan. mış olacaktır. Merdanoğlu, Kır - dök köyleri Hamit köyüyle birleş- tirilmekte ve 152 haneli bir köy haline getirilmektedir. Bu köyün şimdiye kadar 33 hanesinin inşaatı bitmiştir. Köy inşasında kullanılacak ta- gn azlığı göz önüne alınarak vardan taş tedariki etrafında tet- kikler yapılmaktadır. Ordu'dan verilen beş yüz sanatkârın çalış- ması devam etmekle beraber bü- kış bası: kadar yetiştirilebilmesi için yeniden us- 'ta ve yapıcı tedarikine lüzum ha- sil olmuştur. Bu hususta — alâkalı makamlarla temaslar yapılmak - çok görülmüştür. Buna mukabil, birçok azılı hay- dudlar, korkunç caniler, sorgu iş- kencelerini soğuk kanlılıkla ge - çirmişler ve birşey söylememiş - lerdir. 1T17 de Pariste, birçok kimse - leri zehirle öldüren meşhur Derues diri kemiklerinin kırılmasına bir çok delâile rağmen masumiyetini iddiadan geri kalmadı Son devirlerde işkence usulleri kaldırıldı. Bugün ne bir hâkimin, ne de bir polis müdürünün işken- ce yapmıya hakkı var. Maznunla - rı söyletmek için hileye müra - caat etmekten, inkâr edemiyecek- leri delâil karşısında bırakmaktan başka çareleri yok... İTİRAF EDİNİZ, İTİRAF EDİNİZ!. — Allo şef!.. Katil cürmünü iti- raf etti mi?... Bunu zapta aldı - niz mi?.. Pekâlâ... Kendisini nezaret | altında bulundurunuz. Biraz sonra Müddelumum! ile beraber kara - kola geliyoruz. Vaktile (1789 dan evvel) sorgu hâkimlerinin elinde, maznunları söyletebilmek için büyük bir si- lâh vardı: Tazyik ve işkence. Halbuki — şimdi bu silâhlardan mahrum bulunuyorlar. Katilleri, canileri söyletebilmek için kur - naz davranmaktan, hileye müra - caat etmekten başka çareleri yok. bazan da tehdid... — Peki öyle ise, hakikati itiraf (Devamı 6 ıncı sahifede) | şamışlardır. Long Aylenâ ve Rod -—BON TELG, RAF—27 ııı.vL 1938 Yıldızolabilirmisiniz 1 — Boyunuz bir metre 85 san- timden aşağı mi, ve mütenasib 2 — Bedeni kabiliyetsizliklerden | muarra mısınız?... 8 — Ağırlığınız 70 kilodan aşa- | B m?. 4 — Serbest ve zarafetle yürü- yebiliyor musunuz?.. 5 — Çehreniz sevimli mi... .8 — Fotojenik misiniz?. 7 — Çehreniz yuvarlakça mı?... 8 — Gözleriniz büyükçe mi?. deriniz, çukurlarına gö- 10 — Gözeleriniz bibirlerinden açık mi?: 11 — Alrımız mütenasib mi?... 12 — Saçlarınız alnmıza veya şakaklarınıza doğru düşükçe mi?. 13 — Kulaklarınızın şekli güzel mi, ve başınıza iyice yapışık mı?. 14 — Burnunuz düzgün mü mi' 16 — Güldüğünüz zaman diş et-| leriniz güsterişli mi?... 17 — Burnunuz tümsek 441 ölü, 10,000 yurdsuz, 150 mil- yon dolar zarar. İşte Birleşik A- merikanın Atlântik sahilini kasıp kavuran kasırganın ilk plânçosu.. Antil adalarından doğru gelen bu kasırga yavaş yavaş Atlantik sahiline yaklaşmış ve gitgide sü - ryati arlırarak saatte 200 kilometre hızla Long Aylen üzerine gelmiş- tir. Yedi vilâyet ve Kanadartın ce- nub kısmı büyük hasara uğramış- tır. Kasırganın geçtiği yerlerde bulunan çok korkunç bir gece ya- Aylend plâjlarını su basmış ve sa- hilde bulunan evleri silip götür - | müştür. Birçok adamlar denize sü- rüklenerek boğulmuştur. James - tovn'de, mektebden dönen sekiz çocuk otobüste ölü bulunmuştur. FRANSIZ KONSOLOSUNUN KARISI NE DİYOR' Nevyork'Fransız konsolosunun karısı kontes Fontenvil suların hü- cumuna maraz kalmıştır. 23 aylık bir bebek anası olan kontes çocu- | Yazısız hikâye 15 — Ağzınız, dudaklarınız güzel| 441 insanı öldüren kasırga ! Bu müthiş felâkette bir çok yerler harab oldu Çocuğunu kucağına alarak iç gömleğile kor- kunç dalgalar önünden kaçmıya çalışan bir anne | yor gibi sarsılıyordu. Sular, alt Dişleriniz düz ve mütena- — 19 — Çeneniz çok dolgun mu, yoksa küçük mü?... ((Erkek) 20 — Çeneninz tabil bir şekilde yoksa içeri çekik, veya ileriye doğ-| rü çıkık mi?,.. (Kadın) 21 — Çehrenizin yandan görü - | nüşü fotojenik mi?.. 22 — Elleriniz güzel mi? (Ka- dın) 23 — Ayaklarınız tabil büyük - lükte mi? (Erkek) 24 — Duruşunuz nasıl?.. 25 — Zarafetle yürüyebiliyor musunuz?.. Mişel Morgan gibi bir şahsiyo- tiniz var mı?... 26 — Herkesle çabuk dost ola- bilir misiniz?.. 27 — Dostlarınız daima dost ka- lırlar mı?. 28 — Erkeklerin hoşuna gidiyor. müsunuz?... (Bu sual — kadınlar | içindir) 29 — Kadınların hoşuna gidi - yor musunuz?... (Bu sual de er- | kekler ğgunu kucağına alarak iç gömleğile kaçmak mecburiyetinde kalmıştır. — Rüzgâr okadar şiddetli idi ki oturduğumuz ev, yerinden oynu- katı istilâ etti. Mobilyelet, piyano sular üzerinde yüzüyordu. Yar - dım beklemek abesti. Çocuğumu aldım, evdekilerle beraber dışarı çıktım. su içinde yürüyerek komşulardan | birinin evine iltica etmek suretile | kurtulmuştur. | Limanda bulunan bütün yatlar ve kayıkların zincirleri kopmuş - tur. Birçokları karaya düşmüş - lerdir. Bütün o güzel köşkler harab olmuştur. MORGA DÖNEN BİR GOLF KULÜBÜ Vestampton gol£ kulübü mor - ga tahvil olunmuştur. Bu şık yer, ölülerin hüviyetini anlatmak isti- | yenlerle dolmuştur. Validesi kay- bolan Vestamton Kranike tabiinin, karısı diyor ki: kocam ve ben, su bastığı zaman evde idik. Birden - re neye uğradığımızı — şaşırdık. Bir dakika sonra ben ve kocam evden çıktık, Annem ne oldu, bil- miyorum, Birçok otomobiller — devrilmiş, içindekiler boğulmuştur. Umumi bahçelerden birinin bütün ağ ları davrilmiştir. Manzara cldden | fecidi. İ Holivud'a akın eden binlerce güzel niçin sokakta kalıyor? Danyel Daryönün sırlarınelerdir? 30 — Çok terbiyeli misiniz?.. 31 — Malümatlı mısınız?.. 32 — Çok seyahat ettiniz mi?.. 383 — Vazileniz sayesinde bir çok kimselerle mühasebatta bu - lundunuz mu?... 34 — Sizi başkaların fevkinde tutacak hususl meziyetleriniz var muz... Heyecanınızı Marlen Ditrih gibi izhar edebilir misiniz?£ 35 — Zeki misiniz?.. 36 — Söylenilen şeyi derhal an byabilir misiniz?... 37 — Hafızanız kuvvetli l 38— Teleffuzuunz açık mu?.. 39 — Telâffuzunuzda bir husu- siyet var mı?.. 40 — Sesiniz tatlı mı?. 41 — Nağmeleriniz düzgün ve güzel mi?.. 42 — Çabuk müteessir oluyor musunuz?... 43 — Güzel ifadei meram ede- biliyor musunuz? Heyecanınımı kuvvetle izhar edebilir misiniz?... 4i — Başınızdan feci bir sergü- zeşt geçti mi?. 45 — Facla oyunlarına dair tec- rübeniz var mı?... 46 — Yoksa, bununla alâkadar bir meslekde bulaundunuz mu' Husust bir liyakatiniz, istidadınız. Kontes Fontenvit, beline kadar | *| 47 — Şarkı söylüyebilir misi - niz?... 48 — Oyun oynar mısınız?... 49 — Evet ise, bunu profesyonel — olarak n yaptınız? Hayır ise, cidden etüd ettiniz mi?... 50 — Spor, musiki gibi şeylerle meşgul oldunuz mu?... S1 — Tecrübe için kısa bir fim çevirmek - teklifinde bulunanlar oldu mu?... KALBE GİREN —| HIRSIZ. | | Senenin ca orijinal romanını San Telgraf'da okuyacaksınız