H hç B $ | ::“'uuıııemde, Damad Mah- ü | &n n kayığı, Beşiktaştan fî—l Çütanaya tesadüf etmişti. » derhal çatanaya goçirilmiş- a ŞEM karşısına birdenbire Sul- BaşHamidin kahveci başısı Mah- k:’md.i dikilmişti. aları (Gidiş müdürü) olan n_:ıhmud Efendi, Hünkârın Ha bende) lerindendi. Daima İ ?, j K ) k ve mahrem İşlerde İs- İ - ı&. Paşa, karşısında Hacı Efendiyi görür görmez, *Bemmiyetli bir mesele için a celbedilmekte - olduğunu WağUN âdeta kendinden geçecek Ge a zeki ve kurnaz bir adam " Ve bundan dolayı da saray- (—Nllıhmud)üv'ınılın. ü Damad Mahmud Pa- ;;:ımcm hissetmiş., fakat *_'eiıı 7 oyalayıcı sözlerle hikâ. İ ::" Sarayına gitmek için Be- Bi yanaşması lâzım .—U'ıuı. Rumelihisarı önlerine Selmez derhal dümen kıra- 0 iskelesine yanaşmış- önünde, bir saray a- ha Üc, atlı iki hünkâr çevuşu | #f & Mölanhoyrdu ki, kusüst terti. Damad Mahmuci Pa- A Vaziyet karşısında, büsbü- DA aştı. K Cinim, buraya niçin çılıyo- l K Beşiktaş tarikile daha çabuk K ( | - Mi idik?, M Murıildanmıştı. 4 u“"nud Efendi, hiç cevab ver. İhg HL Fakat paşayı arabaya Gnekle istical etmişti. iMmud Paşa, derin bir düşün- “de idi. Hemen hermen biçbir tüşulmadan Yıldız sarayına a T O tarihte başmabeyinci h Haradi Paşanın odasına gi - uu"'“ıd Paşa, saray kapısından * dakikadan itibaren göz e etrafım süzüyor, vaziyeti #diyor.. kapıdaki nöbetci Erinden, saray hademele - Mabeyin erkânına kadar çehresinde bir durgun- Slduğunu görüyordu. Adetâ i h dehşetli korku veren | “kâr bir hava esiyordu N b Hamdi Paşa bile R » terkederek çıkıp gilmişti. İ t d Paşa; bu korkunç süküt ç an artan bir endişe ile kadar beklemişti. Bu sı- Nai Birtakım hademeler ve ha- a odaya girip çıkınış - C) Siç Baka zamanlarda, en mü- h: | ge Hüzmetlerle paşanın € - DÜON ” baralıyan - bu adamlar, N başlarını bile çevirip ha y Aölardı. Belecan içinde, böyle ıztırab *kten sabur ve taham- “üz fükenen paşa, girip çıkan S gl tlarından birine: n B üniyna pp sereye $ Acaba geldiğimi. (Zâti M'Mimh) € arzettiler mi? KN S tharemağan, sert bir Jisan K İ —ı”î:' Bileyim, hen. çN Evab vermişti. b Ş korkunç sükütün, müd- Üpı YÜnaya - delâlet ettiğini &. Ne yapacağını, büsbü- İ Üü tünlbkü a 5 dilecektir, Saraya girdi, tetkike koyuldu j ;K'Pldakî nöbelci neferlerind;;n, saray hade-! .i"elerı'nden mabeyn erkânına kadar herkes de bir durgunluk vardı verlerinden Şamlı Mehmed Bey | Girmişti. — Sadrazam Paşa Hazretleri ta. rafından... Diye paşanın eline resmi bir kâğıt vermişti. Paşa; hemen gözlüğünü taka - rak büyük bir istical ve merak ile (tezkerei sâmiye) ye göz gezdir- mişti. Ve o anda, bütün hisler'ni kaybederek, oturduğu kanepe ü- zerinde, adetâ bir külçe kemik ha- line gelmişti, Sadrazamın tezkeresi mühimdi. Damad Mahmud Paşa için adetâ bir idam fermanı mahiyetinde :0' Bu tezkerede, paşanın Trablus garb Valiliğine tayin odilmiş ole duğu bildiriliyor.. son fıkrasında da: (Şerafsâdir olan irade seniye mucibince, Dolmabahçe sarayı ö- nünde hazır bulunan vapura râ. kiben derhal mahalli memüriye- Dünyanın en Bahalı şehri (5 inci sahifeden devam) fırçaları... Portakal yi « Cil- dinizi muhafaza ediniz... Nasır 1- Tâcı... Mide gazından kurtulunuz, ilh...» İşte hep birden parlıyan, hep birden sönen reklâmlardan bir kaçının nümünesi... Brodvay'ın en parlak, en kala- bolik yeri ekseriya sigara paket- leri, çiklet küğraları, boş kese kö- fıdları ile dolu. Her köşeden esen soğuk rüzgürlar bunları sağa ve sola uçurur. 'TAKSİLERDE RADYO İşaret fenerleri direklere asılı, hemen hemen her köşede bir di- rek var, Halk bu direklerin di - binde toplanır. Fener sönünce he- men karşi kaldırıma — geçer, Bu sırada bekliyen sarı tâksilerden radyo sesleri işidilir. Bütün tak- silerde radyo var. Manhatan'ın neresinde — olursa- nız olunuz, gecenin herhangi bir ssatinde yiyecek, içecek, ve siga- ra bulabilirsiniz. Nevyork dükkâncıları, Avrupa- da olup bitenlerle çok âlâkadar - dır, Ecnebi olduğunu anladıkları müşterileri nezaketle sorguya çe- kerler. İŞÇİNİN SESİ!... Nevyorkun bazı yerlerindeki mağazaların önünde, boyunların- da levhalar asılı, asık suratlı a- damların üç aşağı, beş yukarı do- laştıkları görülür, Bu levhalarda: «Bu müessese, işçilerine güzel muamele eder...» İşçinin sesi, diye tarılan bu damların, kadınların köşe başla- rında durdukları ve dükkânlar - dan birini göstererek halka hita- ben: *Oraya girmeyin arkadaşlar! O- rada işçiye hürmet etmiyorlar. Hakkını vermiyorlar. Hakiki işçi- ler biziz. İçeride çalışanlar, ben- liği olmuyan insanlardır. Oradan alış veriş etmeyiniz...» Dedikleri işidilir. Bu levhalı a- damlar, bugün Amerikada devam etmekte olan mücadelenin canlı bir sembolüdür. a GECE, GÜNDÜZ GİBİ... Ortalık kararmaya — başlayınca bütün binalar birdenbire aydınla- nır, Elektrikten bir direk gibi gökel yüzüne doğru yükselir. Bu kat kat binalar, kaldırımda duran bir in- sana hayret verir. Halbuki bir a- 4 Tercüme ve iktibas hakkı mahfuzdur. Yalnız Son Telgraf'da ne, leri Mahmut paşa derin bir düşünce |içinde tek kelime konuşmadan tinize azimet edilmesi tebliğ olu- nur.) Denliyordu. Bu, nasıl mümkün olabilirdi, Yirmi yaşında iken hem Müşir ve hem de Vezir olan Damad Mah - mud Paşa, vakıâ birçok Meham. mi umuru devlet ile meşgul olmuş ise de, İstanbul ufuklarından bir karış bile harice çıkmamış, ve çık- mayı da aklındân geçirmemişti. İstanbulun tatlı yaz sıcakların- da; yalıların, köşklerin küfüt kü- für esen serin rüzgârları karşı « sında, buzlu şerbetlerin tana sa- fa vermesine rağmen bile yine (tararet) ten şikâyet eden bu mazlı saray adamı, Trablusgarbın cehennem gibi yanan ve tutuşan mubitine nasıl gider.. saraylarda alıştığı istirahat esbabından hiç KIM KAZANACAK' (4 Üneti sahileden devam) tan da halden memnun olmadik- Tarını anlatmak istediklerini güs- teriyor. Fakat bütün heşriyattan anlaşılar şudur: Artık Çokoslo - vakya Almanları meselerinin böy le aylardanberi uzayıp gitmesine | İngilterenin bir netioe varilme. | sini istemesi karşısında Almanya- nan kendini uzağa çekmiyeceği!. İngiliz gözeteleri neticeden ü- midsiz görünmüyorlar. Balâkis Mançester Guardian gazetesi ma- nalı olarak diyor ki: «Daha az bed- bin olmak için seheler vardır. Al- manyayı idate edenler tehlikı atlamışlardır. Onun için Çekoslo. vakyadaki Südet Almanlarına i- tidali tavsiye edeceklerdi y acet yok ki İtal- yan gazeteler! Berlin - Roma mih. veri namına daima Almanyayay taraftar göründükleri cihetle Çe- | koslovakya işlerinde de, Südet Al | manları meselesinde de tamamile Alman noktaj nazarını müdafaa ediyorlar. Fakat Alman gazetele- rinin aldığı vaziyetten büsbütün | başka olarak İtalyan — gazeteleri Südet Almanların hatırı için Lon draya hücum edecek kadar ileri gitmiyorlar. Südet Almanları is- tedikleri verilmeli, Çekoslovakta hükümeti daha geniş tekliflerde bulunarak bunların dediklerini yapmalı ve salre gibi neşriyata de | vam etmekle beraber İtalyan ga. | zeteleri İngiltereye bu meselde | almış olduğu tavassut rolünden dolayı hiçbir süretle hücum etmi- yorlar, Roma milletinin bu vesile ile anlatmak istediğine göre İtal- | HİKÂYE birine malik olmıyan o vahşet di- yarında nasıl yaşıyabilirdi? Altın hırsı İnsanlara neler Yaptırıyor ? (3 inci sahitemizden devam) Rozim Mantgna, yüksek bir da- ğın tepesindedir. Üzerine çıkmak kolay değildir. Senede ancak iki ay karlar erir, yollar açılır. Geri kalan aylarda, şehirle münaseba- tı, münakalâtı kesilir. Burada çok altın vazdır. Ve bunlar, üç bin se- ne evvelki usul üzere yıkar değirmenleri gece ve gündüz dur- madan işler, Kocaman çakmak taşları değirmende kırılır, içle - rindeki altınlar çıkarılır, elenir, ler, altınları merkepleri- c yükleterek dağdan indikleri za- man şenlik yapılır. Kadınlar, kuz- guni ipek kumaşdan yapılmış sır- ma işlemeli fistanlarını, erkeklet de pantalonları kırmalı beyaz elbi- selerini giyerler, meydana topla- nırlar. Orta yerde büyük bir ateş yakılır, geç vakle kadar dans edi- lie, İçilir, yenir, eğlenilir. Maden kuyularının derinliği 150 metreden aşağı değildir. Ve bura- lara inmek çok tehlikelidir. Deh- lizleri geçerken iki kat yürümek lâzımdır. Kuyularda, yüzlerce, binlerce sıçan vardır, Transilvanya amele- leri sıçanlara çok ehemmiyet ve- rir, hattâ beslerler. Bu iptidai a- damlar, hurafata çok — inanırlar. İtikadlarına göre sıçan, altın ma- denlerinin perisidir. Bunlara do- kunmak, bunları öldürmek felâ - ket ve ölüm getirir.. Altın madenlerinde çalışan &- melenin çoğu hırsızdır. Bunlar al- tan tozlarını yutarlar, Fakat, kuyudan çıkar - çıkmaz bekçiler, kendilerini karşılar, 1- zerlerini arar, şüphelendiler mi, hemen kocaman bir bardak yanos içirirler, hastaneye yatırırlar. Yut tuğu altınların bir kısmını bu su- retle meydana çıkarırlar. Hoş bir usul doğrusu... | sansörle, kolayca yirminci kata, otuzuncu kata çıkılabilir. Rüzgâr koridorlarda ıslık çalar. Pencere- lerden aşağı bakıldığı zaman in- san sökakları parlak, fosforlu bi- zer şerid gibi görür ve gökyüzüne doğru büyük bir ihtişamla yükse- len bu binaları, kendi gibi ufa- cık adamların meydana getirdi- ğini düşünerek koltuklarının ka- bardığını hisseder. Cinayet Dediğin Böyle olur (4 üncü sahifeden devam) bu... O, ellerine lâstik eldiven ge- çirmişti. Çapraz; kalktı, giyindi. Ötel - den çıktı, her zaman - oturduğu kahveye gitti. Arkadaşları kendi- sini görünce: — Haydi, Çapraz, dediler. Bir kol iskambil çevitelim... — İşlmi var, Bir yere gidecejfim. — Ne o, bu sabah neş'esiz gö - rünüyorsun. Rahatsız mısın yok- aa — Hayır!. — İşler mİ aynasız gidiy Çapraz cevab vetmedi. Bir kö- şeye oturdu. Bir çay ısmarladı. Sokakta müvezziler koşuşuyor - lardı: — Akşam, Son Telgrafl. Cinayeti yazıyor!... Çapraz, çocuklardan birini ça- ğirdi, Üç kuruşu verdi. Bir Son Telgraf aldı, Birinci sahifeyi ©- kumiya başladı: «Dün geceki ci- nayetin faili anlaşıldı. Katil teve kif olunmak üzere. Çaprez, fazla okuyamadı. | Kahveden dişarı firladı. Hızlı adımlarla gidiyor, ikidebir arka- sına dönüyor, bakıyordu. Yanın- dan gelip geçenlerin yüzüne bile bakmıyordu. Kahveden çıktığı zaman karşılaştığı iki sivil me - murun hayretle kendisine baktık- larını görmemiş, ve: — Çaprazda bugün bir fevkalâ. delik var. Peşini bırakmıyalım .. Dediklerini işitmemişti, Me - Murlar az sönta kendisine yetiş. tiler. Bunlardan birisi omuzuna elini koydu: — Ne o, dedi. Bu telâş ne?. Hay di, gel, karakola... Muavin seni görmek istiyor. Memur, yoldan geçen bir saksi- yi durdurdu. Çaprazı bindirdi, ken di de yanına oturdu. Arkadaşı da şoförün yanıı Taksime geldikleri zaman mü- vezriler bağırıyorlardı: Yaşlı kadının kat'li yaka - landı... Çapraz gayrühtiyart bağırdı: — Ne de çabuk duydular... Ahi bu gazeteciler... Memurlar biribirlerine bakış - tılar, Biri: K — Beyhude inkâr etme, hakl- kati söyle... diye sordu, Çapraz, artık şuurunu kaybet- mişti: — Evet, dedi. Evet, ben öldür- yanın fikri İngilterenin Çekoslo- wakya meselesinde tamamile bi « taraf olarak araya girmiş olduğu merkezindedir. İtalyanın bu meselede almış ol. duğu vaziyet şöyle tarif ediliyor: 1— İşi zarla halletmeğe kalkış- mak tehlikeli olacaktır. Onun için anlaşma yolu ile bu meseleyi bir neticeye bağlamalı; 2— İspanya meselesinde İngil - tere ile anlağımak Roma için tak: edilen başlıca maksadlardan biri- dir. Böyle bir anlaşma imkânları- na müni olacak herhangi bir va. ziyet almak muvafık görülmüyor. Onun için Südet Almanları he: bina İngilterenin canını sıkm: İtalyan politikasına muvafık gö - Tülmüyor. Papalıfın gazetesi her vakit her meseleye karışmazsa da söz si diği zamar rek nazarı ti celbeder. Roma gazetelerinde yazılanlara b tan sonra biri Vatikanın gazelesi olan Öservatore Remana ne di- yör diye merak edilince şu an- laşılıyor: Almanların Nürenberg kongre- Si toplanacak. Vaziyet ne kadar müşkül olursa olsun kongreye ka- dar hemen birksç gün içinde bir anlaşma temin edi'meli, Çünkü bü köngre bu sene ağrı bir husu. siyeti halzdir. Büyük Almanya kongresi olacaktır. Burada söyle- necek sözlerde bu anlaştnanın bü yük bir yeti olacaktır. Bu satırlara nihayet verirken sözün kısasını söylemek lâzım ge- lirse şu denebilir: Daha az bod- Bestekâr Jori Hü İstanbulda (4 Öncü sahifeden devam) — Klüâsikleri... Mozart, Vagner, Şobert, Paçini... — Bunların içinde sizi en ziya. de teshir eden?, — Vagner'dir. — Ya yeniler arasında?, — © kadar çok ki... Fakat Jak İbert, Honnezer'e karşı büyük bir takdir beslemekteyim, — Asri musiki hakkında fikri- Hiz ne? — Asri bestekfirların çoğu be- dayil tabliyeye kapılıyorlar. He- yecanı ehemm'yet vermiyorlar, | Bence heyecansız hakikl musiki | olmaz. Bu birkaç kelime, asrf mü- ki hakkında fikrimi ifadeye kâ. | Edir sanırım. .Ğ Tiyatresu Nuri Genç ve Arkadışları SEylül Pazartesi akşamı Beylerbeyinde Fermanlı deli hazretleri Sabriye Tokses a Ertuğrul Sadi Tek TİYATROSU Bu gece (Suadiye - Plâj) da Yarın Taksim Altıntepede) (KARMAKARIŞIK) vodvil ——— düm. Para; cinayetim bu... Fakat, öyle vah . şice hareket etmedim. Çekiçle ka- fasını patlatmadım. Buna aklım etmiyor. Sonrasını biliyorsunuz, Memurlardan — birisi, müvezzli çağırdı. Bir gazete aldı. Çapraz, yan gözle birinci sahifeye bakınca Bondu, kaldı. Bitirim Kadrinin ko catasn Dir resmi, altında da şu satırlar yazılı idi; «Yaşlı ve zengin kadırın katili sabıkalı Bitirim Kadri tevkif o- lunmuş ve cürmünü tamamile i- tiraf etmiştir. Aleti katil olan kan- l çekiç de bulunmuştur.» MK ihtiyacım vardı. flk (krem köpüğü ile karıştırılmış pud- İstanbul Belediyesi ilânları Mubammnca Dik bedeli — teminsti Karaağaç buz fabrikasına 200 tane buz kalıbı 1600 120 Karaağaç mezbahasına 13 kalem hortum kö- sele vö sair eşya * g 503,80. 37,18 Karaağaç müessesatına lüzumu olan ve yukarda miktarile çeşit ve muhammen bedelleri yazılı malzeme ayrı ayrı açık eksiltmeye konul- muştur. Şartnameleri Levazım müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 2400 — numaralı kanunda yazılı vesika ve hizalarında gösterilen ilk teminat makbuz veya mektubile beraber 13/9/938 yılı günü saat 11 de Daimi — Encümende bulunmalıdırlar. — (5028) *t Beher metre murabbama on lira bedel tahmin edilen Aksaray yan- gin yerinde Kemalpaşa mahallesinin Gari caddesinde 55 inci ada ve | 1446/1462 harita numaralı 0,87 santim yüzlü, 8,70 metre murabbar sahâ- h arsa ilgili olatlar arasında satılmak üzere açık arttırmaya konülmüş- tür. Şartn&mesi Levazım Müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 6 lira 53 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektubile beraber 12/9/938 «i günü s&ut 11 de Daimi Encümende bulunmalıdırlar. — (5887) — (B) Nafıa Vekâletinden: 1— 1/9/98B tarihinde saat on birde kapalı zarf usulile münakasası- acağı MM, 18, 22 ve 26 ağuslos tarihlerindeki Ulus, Cumhuriyet, Haber, Son Telgraf ve Resmi Gazete ile ilân edilen Diyarbakır - Cizre hâttının beşinci kısım inşaatı münakasası görülen lüzum üzerine ayni şartlarla 15/9/938 tarihine müsadif perşembe günü saat on bire talik edilmiştir. Vei /9/938 tarihinden ilibaren mütcahhitlik vesikası usulü Hifve- olduğundan bu münakasa için gerek eksiltme şartnamelerinde ve — gerekse yukarıda isim ve tarihleri yazılı gazetelerdeki ilânlarda aram- — lacağı ilân edilen (Mütcahhitlik vesikası) #rarulmıyacak bunun yerine (Ehliyet vesikası) talep olunacaktır. 3 — Bu münakasaya girmek için ehliyet vesikası almak istiyenlerin reteranslarile diğer vesikalarını bir istidaya rapten münakasa tarihin- den en az sekiz gün evvel Vekâletimize müracaat ederek ehliyet vesikası — 4 — Münakasa tarihinden en az sekiz gün evvel müracant ederek ehliyet vesikası talep etmiyenlerin müracaatları nazarı itibara alınmı yacaktır. — (3260) — (5880) İstanbul Defterdarlığından : Keşif bedeli 3967 üç bin dokuz yüz altmış yedi lira bir kuruştan iba- ret bulunan vilâyet Hükümet konağının Ebüssüüd caddesi üzerindeki yı« kık bahçe duvarının yapılması açık eksiltmeye konulmuştur. Mukavele, Eksiltme Bayındırlık işleri Genel, hususi ve fenni şartnamelerini proje, keşif hülâsasını görmek istiyenlerin her gün İstanbul Milli Emlâk ida- resine ve eksiltmeye gireceklerin dö 208 liralık muvakkat teminat ak- çelerile bu işe benzer en az iki bin beş yüz liralık iş yaptığına dair İs tanbul Nafıa Müdürlüğünden eksiltme tarihinden bir hafta evvel almış — oldukları ehliyet ve 938 senesi Ticaret odası vesikalarile 12/9/938 pa- zartesi günü saat on dörtte Milli Emlâk Müdürlüğünde toplanan komis- — yona müracaatları. — (M.) — (50911) $ Devlet Basımevi Direktörlüğünden Mmmmmmmwwmnmm hazırlanmış olduğu ve bugünden itibaren Çemberlitaşta Osmanbey mat- baası altındaki «Kültür Bakanlığı Yayınevi» nde satışına başlanmiş bu- landuğu sayın çocuk validelerine ve alâkadar kitapçılara bildirilir. (6106) PUDRALAR DADYO PROĞRAMI — Modasında İSTANBUL büyük bir tebeddül 18,30 Dans musikisi (Plâk), 19 Mübalâzalı “Makyaj, kalmadı. Konferans; Kadıköy Halkevi na- mına, İhsan Rifat «Üniversite ve yüksek tahsil çağında verema, 19,30 Dans musikisi (Plâk), 19,55 Borsa haberleri. 20 Saat ayarız Grenviç rasatanesinden — naklen. Hamiyet Yüceses ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 2040 Hava raporu. 2043 Ömer Riza Doğrul tarafından a- Taboa söylev. 21 Saat ayarı. Or - kestra, 21,30 Fasıl saz heyeti: İb- rzahim Uygun ve arkadaşları ta. rafından. 2210 Konservatuvar profesörlerinden Muhittin Sadak, viyolonsel konseri piyano refaka- tile, 22,50 Ajans haberleri, ertesi günün programı. 23 Saat ayarı. ANKARA 18,30 Plükla dans musikisi, 19,15 'Türk musikisi ve halk şarkıları (Hikmet Riza), 20 Saat ayarı ve arabca neşriyat, 20,15 Türk musi- kisi ve halk şarkıları (Handan), 21 Plâk neşriyatı, 21,15 Stüdyo sa- Ton orkestrası, 29 Ajans haberleri ve hava raporu, 2215 Yarınki CİLDE SÜRÜLECEK GAYET)| İİNCE BİR PUDRA, TABİİ BİR GÜ- ZELLİK VERİR. Parisin şık ve kibar kadınları, iyeni bir moda meydana çıkarmış | lardır. Onlar, bütün gün zarfında hiç parlaklık izi vermeksizin şeftati içiçeği bir ten temin eden yeni bir| ipudra keşfetmişlerdir. Bu da; yeni ve hususi bir usul tle| 'en ince bir pudrayı ipekli bir ele -| ten üç defa geçirilmiş ve hakikaten 28>7 Hilarf 1354 Kunl 10 Yal 1938,Ap9, Gda248, Hızır 173 |) & Eylül: Pazartesi radır. - Fransız kimyagerleri tara- |. fından uzun araştırmalar neticesin- de elde ettikleri bu en son usul - parlak bir buruna ve yağlı manza- ralı bir cilde nihayet verecek ve si-|| Vekillsr ze nefis ve 8 saat zarfında «Mat- bir | 'ten temin edecektir. «Fini Mat» To- İrüzgâr, ne yağmur ne de ter, cildi- |güzelliğinizi arttıran bir tazelik ve |bir cazibe verir. 8 cazib ve yeni rer-| #i olan Tokalon pudrasını isteviniz, 've kullanınız.