22 Ağustos 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

22 Ağustos 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Z işi», eişsizin» aradığı r; «iş buluncıya kadar», müddetçes> boş K için «iş olsun» diş Bu Strdiği <iş> tir. Vütık ki, bu telâkki, yelnız SN basit görüşlü, halka 'flşrinı.zın. münevver ge. Tltieç, Mizin çoğu, böyle düşü- Biş :î *::mdı—,mrwh.wdp kırk iz kâğıda çal n dir, ©N olmudık, çerden çöp- | ? Bu, balledi! . iliğe karşı bu «amuz 7"" telkin etmiş ve et . ? Bu gualin de içinden çı, ç tlik hayatının, bu te | Mt 'şynış olması, beski ha - lir. Çünkü, gazeteci, her “Ne döndüğü sastte çalış- | Ar ve çok defa, herkes | Hna giderken, o, evine | B bür varçlıcı #Cunhüra örkesit tuttuğu yolun | Yürümek, şüphe ve em- N Avrupa görmüş ve dikten sonra | ve v bir kadın, böyl dü. e ye K Kâtibi, gazeteye, bir hikâye başlığını ı:'"" muvafık görüp iraç Silmağa lüyık ol . bEKi bendenize bildir . 4 hikâyeyi tercüme © muharrirlik ve hiç merak et. skitlerimi boşa ——— sile yahud şahsi adreslme bildir. menizi rica ile ve bütün ihtirama tımla. İmlâsını, tek noktasını, virgi . lünü değiştirmederi aynen yuka « rıya geçirdiğim mektubun ifade. sine, ne buyurulur?.. Okuyucula. rımım bunu, uydurma bir mektub edeceğim. Ben, sanmamalarını nekadar kötü yazsam, bu kadar kötüsünü beceremem. Tüccar kâtibi, evakitlerini buş geçirmemek» için «boyünden iti. baren bu mesleğe de iştirak ede . cek. Bu mektub, ga: çeşid mektubların, binincisidir? Gazetelerde mekiubla boş vu - ranlardan bizzat gelenler de var. dır. Bunlardan ohkaç sahne: Bir ganç,, yarı utanarak, yarı korkarak odalardat birine girer, tahrir müdürünü sorar ve bulun. ca derdini anlatır: — Orta mektabi bitirdim. Ga. zetelerde çalışmak is*iyo, — Ne suretle çalışmak istiyer < sunuz? — Ne suretle Glursa olsun! kimbilir, kag Yazı işleri müdütü, gelenin iz'a. hmna, idrakine göre bir lisan kul. lanarak atlatır. Yıllardanberi - görmediğim bi: ahbabım vardır gelir, beni matb: — Tekaüd oldum; işsizliktne ca. zam sıkılıyor. Sizin gazetede, bana | göre bir iş bulamaz mısın? Üç beş kuruş da çıkar. Yazım, fena de. Bildir; yazı da yazarım. Bir başka tanıtık, beni görmeğe | gelmiştir; hiç neş'esi yoktul İşten çıktım, boştarım Şöyle bir iş buluncıya kıdar sizin m: baada çalışsam olu> mu* Ne yazı isterseniz yazarım. Hem, be. nim tanıdığım coktür, size taze havadisler bulu n . Eski dostlardan biri, mahdumu. | nu kolundan tutup matbağı tirii — Birader, bizim oğlan. mek - tebde okumadı. Haylazlığı tena alıştı. Birçok işe koydi d, kaçtı. Şunu matbaal rine yerleştiremez miyiz? Mek . | tebde, tahrir vazifelerinden hep tam numara alırdı. Hikâye de va. zıyor. İstersn birkaç tanesini getir. sin de, oku, bak. Ben, çok beğeni, yorum doğrusu... Bu sahneler, say soy lan hikâyesi gibidir. Bunların başka çoşidleri de var. şunu gazetelerden birinde neşret. mez miyiz? Bi şir. Gündelik m: — Beraber içeriz... Bir ahbab, elima bir desie kâğıd telera gelen bu mez, yi | İ 'den çıktım, boşdayım şöyle bir. I$ buluncıya kadar matbaada çalışsam olur mu ? *dzetecilik, muharrirlik, “işsiz,,in! | İşi,, değildir; bütün meslekler Yibi, başlı başına bir “iş,,dir. Yazan: MAHMUD YESARİ sunar; — Bizim kerime, hikâye Şazıyor. Oku, vallahi beyeneceksin, Eh, ta bil biraz acemidir. Yaza, yaza o da açılır. Sizler de muhatrirliği ana . nızın karnında öğrenmedin!z ya! Bir mecliste oturuyorsunuz; ya- zıdan, gazetecilikten bahis açılır. Bir sayın bayan: — Üstadım, der. Ben, hayatımı yazmak istiyorum. Dört büyük hatıra defterim vac. Fakat bir şart. la veririm, tek satırma dokunul. mıyacak, Çok orijinal bir tefrika olur. Size, mahremane soruyorum. kaç lira istiyeyim? Ben, usullerin; bilmediğim için, belki aldatırlar. Kışlık tuvaletim de aradan çıkı. verir. Bir başka türlüsü: Ürstadım, borç içindeyim. Ga. zetelere hikâşye, filân on kuruş kazanamaz mıyım”* Bir işte olsam, düşünmem aruma... Bu yazdıklarımın arasında, bel. ki unuttuklarım da vardır; fakat bahsi uzatmak, boşuna, i değildir; bütün meslek . ler gibi, başlı başına bir «işe dir. Bunun nasıl zor bir «i uğunu, onu, kendilerine «iş edinen» ler bilirler. | (Dünkü sayıdan devam) itüy —a — Evet, fakat 0 artık - bugün | başka bir adamı kendine koca di. | | ye intihab etmiş, onunla evlenmiş tir. Benimle ne alâkası vâ: — Doğru,. fakat siz onu alma. Kraliçesini almak benim gibi bir aktrisi Kraliçe bunu kabul edemez!.. — Fakat Kraliçe çoktanberi be. nim için münasıb bir kız arı Bunu bana söylediler. Olabilir.. sizin evlenmenizi Fakat her halde yine hanedana mensub bir kız almak ister. Benim gibi bir aktrisi değil, Londranin 60 zaman meşhur 0. lan Liseum tiyatrosunun parlak Prens Aşkı Kral hanedanına men- sub bir prens. Hükümdarın müsadesi olmadan istediği kızla evlenemez. » bir san'atkârı olan Luiza, hayatı Amerikada yeni bir moda mey. dana çıktı. Deniz eğlencelerinde | acayip yenilikler ıcad eden mem. | Jekette bu yaz plâjda garip bir şekilde nişan ve silâh atışı moda olmuştur. Resimde genç bir kadı- nin arkasını döndüğü. hedefi ay. na ile görüp vurmıya hazırlandı. böyle olduğu gibi görüyor. Prens Core Kembriç ile evlenmeyi ne kadar isterse istesin -Kraliçenin buna karşı alacağı vaziyeti hesab ediyordu. Hakikatte bir Kraliçe bir za . | mandanberi Prens Core Kembriç için bir kız arıyordu. Çok asil bir kız. Prens Corc Kembriç İngilte. re Kral hanedanına mensub bir gençti, Böyle bir prensin hüküm. darın müsaadesi olmadan istediği | kızı alması saltanat kapun ve amülü icabınca esla caiz görüle. mezdi. Onun için aktris Luizanın hakkı vardı. Fakat genç pı ima düşündüğünü söyler, haröki tında serbes olmük İster bir adam olduğa için sevdiği aktrise bu sefer de şöyle dişordu: — Bence izdivâc aşk üzerine ku.| rulmalı. Biz modem ki biribiri . | mizi seviyoruz. Evleniriz. Krali. çenin, herksin gönlüne karışmıya hakkı yoktur. Fakat ne olursu olsu, gidip Kra. | liçeden müsaade ıstemek lâzımdı. | Prens Core buna karar verdi ve ilk fırsatta saraya giderek Krali. | çe tarafından kahul edilmek üze. re bir vakit tayin edilmesini bil. vasıta rica etti. Kraliçe bu iste. nen müsasdeyi vermekte gecik - medi, Prens Corcu kabul edecek ti, Fakat tayin edilen vakit sa - bahtı. Kraliçenin huzuruna girdi. ği zaman Prens Corc, Viktoryayı | Ne. iyle oluyordu?. Kraliçe ile kocas Prens Alber arasında daha evvel bir münakaşa olmuş, Kra. liçe 6 asabiyetle şimdi de Prens Devam 6 men zahilede) | Üçüncü Ahmed, 14üncü Lüi'nin sefiri hilâfına sefirin tenteli kayıkla saraya geldiğini görünce hiddetle bağırdı: “Batırın şŞu kayığı Çapkın Fransız kızı sefiri sarhoş edip uyuttuk- tan sonra sefaretten çıkıp gitti 1708 senesi martın 3 üncü günü öğlenden sonra saat beşe doğru, Fransa Kralı 14 üncü Lüi'nin İs. tanbul sefiri Marki Darjental ce. nabları, Topkapi sarayından neş. esiz ve açık bir çehre ile çıktı. Kapının sağ taratındaki «İsret faşı> nin üzerinde, gümü şbir tep. Si üzerinde teşhir olunan kanlı kellelere seri bir natar attıktan sonra «Yeniçeriler çınarı» önün. den geçti. Çok dalgındı. Yaverinin ve uşaklarının arkaşından — gelip gelmediklerini anlamak için başı. ni bile çevirip bakmıyordu. Büyük kapıdan çıktı. Sola, Ahır. kapıya doğru yürümeğe başladı. Mösyö dö Monlör adımlı laştırdi, kendisine yetişti ve — Sefir cenablarını pek neş'esiz görüyorum, Fena bir muameleye maruz — kaldıklarına şüphe ok. Kılınçları 'da sarayda unutmuş « lar, Dedi. Sefir sert bir tavırla ce. vab verdi: — Rica ederim, gevezeliği bı. rakınız. Birşey dinliyecek, söy - leyecek 'halim yok. Canımı sık - mayınız. Arkamdan geliniz. Setir Mösyö dö Ferriol çok acı oli müteessir olur, hidi saret edemedi, hürmetle geri çe. kildi, Sefirin huzurda çok ağır bir muameleye uğradığı muhak - kaktı. Bunü, şüphosiz bir iki saat anlatacaktı. Çünkü sefir ce. | kiye pek düşkündü. Bir iki kadeh yuvarladı mı gevezeliği tutar, en mahrem şeyleri sorma. dan söylerdi. Sarayın yüksek duvarlarını ta. kiben kayıkların bulunduğu is . keleye indiler, Sefirin k: danda yoktu. Marki arkasına döndü, Morlore baktı: — Kayık nerede?... Genç zabit, iskelenin — yanına eğildi, iki kayıkçının baygın bir halde çakıl taşları üzerişde yat. tığını gördü. Uşakların yardımile kâldırdı, ç in üzerine dı. Biraz gonra ayıldılar, rini açtılar. Başlarına geleni an. attılar. — Koyık nerede”... Genç zabit cevab — Denizin dibinde, sefir te . nabları — Ne demek bu”... batırmağa cesaret eden — Sadrazam emir ver: — Sadrazam paşa çıldırmış ga. liba... Ben de onun kayığını topa | de bu şam. susi bir ferman! kasının tenteli kayıkla gezmesini menetmiş. Siz, bu iradeye - itaat etmediniz, tenteyi kaldırtmadı « ruz, Üçüncü Ahmed, saraya gel . diğiniz zaman - vencereda tenteyi görünca fana halde kız . mış, kayığı batırtmasını Sadrazs. ma irade etmiş. O da derhâl ira- Mösyö dö Ferriol'un — çekresi kıpkırmızı oldu. Buna rağmen s0. ni muhafazı etti: — Pekâlâ, dedi, Fakat Leanir | kahramanı -gibi solfarete yüzerek kayık bulunuz. İskelede kayık yoktıu. Fakat ta. lihleri yardım etti. Kadirga lima. | nından dört çifte büyük bir kayık | geliyordu. Yaverin işar yaklaştı, iskeleye de, gayet şık gi Fransız zabiti vardı ce tatlı bir sesle: — Kayık emrinize amaı fir cenabları. Dedi. Mösyö dö Ferriol bu sesi işitince bir an gözlerini kapadı, çehresinde bir tebesiüm belirdi. genç bir i sık. ğ i Marki dö Ferrioli | 7*P*E Belebilirm. Çapkın 14i 'ansız sefiri Murki dö Ferrioli çiledon çıkaran çapkın -. Fransız kızı Mari — Teşekkür ederim, matmazel Dedi. Kayığa atladı. Kâtibi ve maiyetinde bulunan dört hizmet. | çi de baş tarafa oturdular. Kayık, Galataya doğru süratle yol al « l irli bir adamdı Ufak bir şeyden enirdi. Genç| zabit, fazla bir şey söylemiye ce. Hak katen kayığı idare eden za. bit üniforması giyinmiş genç, gü. zel bir kızdı. Uzun boylu, zal bir kızdı. Mini min! Başmuharrir olan yıldız.. Klark Gabil Vaktile asansör ve ilân memur- luğu yaptığı gazeteyi satın aldı Otuz beş sene evvel Ohyo eya. R letinde, Jotaktan şehrinde Herşi. | man ailesinin bir çocuğu dünyaya mey.| Bu şehir, Alman muhacirlerile dolu idi. Ve o gün belediye şen . likleri yapılıyordu. anasının ismi Adölin Grete Nobl idi. Meşhur - sinema yıldızı müstear nam olarak anası- nın ismini almış demektir. Yalmız «Ne ü «K> a çevirmiştir. Herşiman, 14 yaşına çlü Ve kuvvetli bir de. Ti kanı oldu. Bir ot üj fabrikasına girdi. Babası da bu fabrikada çalışıyordu. Dört sene sonra fabrikayı Kompani» ye gird:. Haftada dört | dolar kazanıyordu. O devirde bu | paranın oldukça ehemmiyeti var. » Padişah hu mdisinden baş- Bir sene sonra kumpanyayı da terkettl «Portland Oregmlanı ga. | zetesi idarehanesine asansör me- Birkaç sene sonra muh den birinin tavsiyes murluğuna terfi eti vaffak olamadı. Başka bir iş ara- Talihini denemek için Holivuda gitt'. Sinema payıtahtında altı siz ve güçsüz dolaştı. Foks Film kumpanyasına beş do- lar haftalıkla figüi: Bugün Klarans Nabl Herşiman ; Klark Gabi ismini aldı, iki buçuk milyon dolarlık, bir servet sahibi odu. Santa Manika'da bir köşkü, Ne yapınız yapınız, bir Dümen. bir çok otomobilleri, eski figüran dünyanın kazanan bir yıldızdı Klark iki defa evler 81 kendisinden on ik İkincisi de on yaş... pamuk gibi ellerila tıpkı bir ge- mici gibi dümeni idare ediyordu. Genç kız güzel gözlerin süzerek: — Şüphesiz, dedi, sefir cenab . ları kim olduğumu bilişorlar: — Evet, matmazel... Büyük Kra. Jın sefiri tabii her şeyi bilir. Sizi tanıyorum. — Acayibi... — Bu çapkın Fabr'in size zabit üniforması giydirerek şarka ge - tirdiğini haber almıştım. Hakkı varmış... Bu akşam sefarete gel- mez misiniz? Becaber yemek ya. riz, konuşuruz... — Bu akşam kabil değil... — O halde yarı nakşam saat altıda... Maalmemnuniye... Emir bu. yurduğunuz saatta geliriz... Sefir, «bu gelinize sözü üzerine düşünmeğe başladı ve sordu. Kiminle berabet gelecek « — Sefaret sarayına kimin verdiğiniz ve kâtib bulunduğum | ticaret müşaviri Fabf'le... Fettuol dudaklarını 1sırdi. Ken. di kendine tuzağı düşmüştü. Fab İstanbula geleli kırk beş gün ol. duğu halde kendisini ksbul etme | miş, etmek İstememişti. — Fabr, Kolber'in halefi Marki dö Porşar ten tarafından hüsusi bir memu. riyetlelrana gönderiliyordu. İs - tanbula gelince sefirden bir mi lâkat istemişti. Sefir cevab bile (Devamı 6 mcı sahifede: | eğe teşebbür etti, muvaf- fak olamadı. Bircok kereler sabıl kocasile buluşmak, görüşmek içir mektublar gönderdi. Klark hiç birine cevab vermedi. Anlaşılar ayrılışın sebebi pek mühim... Artık Klark evienmek istemi - yor Bekârlığı tarcih ediyoz. Yıl dızlarla vakit geçiriyor. Klark'ın eli çok açıktır. Çok pa Ta sarfeder. Vaktile asansör me - murluğu ettiği gazeteyi satın al. dığını işitenler hayrett> kalmış « lardır. Klark, çevirdiği yeni filim bitin. | ce Portlanda gidecek, gazetesinin idaresini ele alacaktır. Bu gazetede çalışanların çoğu arkadaşlarıdır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: