4—SON TELGRAF —20 Ağustos 1938 KÂHİNLERE GÖRE. HARB PATLAK VERECEK!.. Hattâ bunun gününü ve. saa- tini bile söylüyorlar Bunlara İnanabilmek için bugünkü ahvali Bir akşamdı.. mevsimin belki Yazan: MURAT KAYAHAN SHİ ĞA Diye soramadım ş Celâli son görüşüm ve onun ö- €en güzel akşamı., gece ile gündü- İkimiz de susuyorduk, Beş on | lümü üzerinden acı ile dolu bir f zün kucaklaşlığı bu saatler ayrı | dakika hiç konuşmadan oturdük, | hafta geçmişti. Bir ölünün bana ayrı hususiyetler, güzellikler ta. | Celâl birdenbire sandalyasında | emanet ettiği, hayalınrın en kıy. tamamen unutmak (âzım... NERT d blameıl f Yorgun değildim, faka! içimde Gözlerini bana dükli kısa bir | gaprakları arasında öyle hâdise- L sebel : 1 bes | düşünceden s0n | ler var ki Celâlia ölümünün ma. j ni halsizleştiriyor. Ne zaman içim. — Nejad, dea çok Tenay nasını tamamen değiştirmiye kâ- E de böyle biz his leşmemin de mkânı yok, Belki — ti geliyor. Aşkın, hayatın en karı e A TCT L TF PT : Çin - Almanyadaki manevra hazırlı. ği etrafındaki dedikodular devam ediyor. Avrupa ve Amerika gaze. telerini meşgul ceden dedikodu, Onun için yeni gelen yabancı matbuatta bunun etrafında yazıl ranların dikkat edilemiyen mü . him bir nokta vardır ki o da şu. dur: Harb çıkacak diye iddia e . denler bir kere başlamış olan her hangi bir silâhlı kavganın şu ka- pon barbindan iki resim harbi çok iyi buluyor, Almanya. nn maksadınt temin için bundan kolay bir çare olmadığını düşü. | nüyordu. Fakat artık Mareşalin bu nazariyeden ayrıldığı anlaşıl- acı hadiselerle karşılaşırım. Bil- mem ki hayatta; saadetten çok fazla hakim olan bu acılar niçin beklerilmiyen zamanlarda ken. | dilerini gösterirler? İçimdeki sıkıntıyı atmak çare- ürker. kendisine çok fazla inandığım arkadaşlarımdan | Celâle raştladım. Vaktinden evv ile öne doğru eğilmişiti, Eminim ki o beni görmemişti. Kimbilir mim içimdeki gibi onun da bir sıkintisi, vardır, dedim. - Rengi beyazlaşmmış, gözlerinin vengi sol- müştu. Biraz daha dursaydım onu kaybedecektim Peşinden seslondım: — Celâl.. Celâ Birdenbire başını geri çevirdi. Yine beni göremiyordu, yanına çöken vücudü tece ölebilirim. Mi genlş ve son. lerisinde berim en faz. verdiğim bir tek şey | var: Gölgeler. Bu kelime bir çok macera ve bir kaç aşkın hikâyesıne ömrünün yavaş yavaş çürüyüş seyri içinde | isim didu. Gölgeler benim vwe.. | benim yaşayışım içinde bulunan. ların aşkı, izdirabidir. Rengi sararmış gazele kaplı bir defteri bana uzatırken gözleri dol. muştu: — Nejhd. Geride bırakacağım bu mirası sana emanet ediyorum. Onu oku. gik ve buhranlı sahnelerini «Göl. Heler> bana o kadar canlı, o ka. dar manalı anlattı ki, yaşamanın ve yaşıyabilmenin bağlandığı çir- kin seyir içinde'ne kadar manasız olduğumuzu acı” duya düya öğ. rendim. Soluk bir gazete kâğıdı- nın Mühafazaya çalıştığı bu yıp. ranmış defterin birinci sayfasını açıyorum: GECELER 1928 Nisan Her şey., her şey içinmiş. Bu günler içinde aşk nihayet bir şüs olabiecek kadar zavallı çektiği bütün- ızdırabı. unutmuş. Para, eğlence hayalın hâkimi. etini kasaplık hı_"*::' et il nler P | ile satan kadınlat ÖŞ alâkamız olmadığık? # çabuk kaçtılar. Hiçbifi bile bakmadı. İşte bir ay içinde Uğtığım paranırlık GÜ o kadınların yarım' * unutulmaz bir hatıtâ . yük acı idi. 4 dar zamanda bitivereceğini söy, | TMaktadır. Harb öyl birdenbire bü. | YiB ni .- miş şayanı dikkat ne var diye &- | liyenlerden daha iyi tahmin ya, | tün vasıtaları kullanarak kısa bir | Föstüm. karşılıştığımız zaman o . © ğ raştırarak bir hulâsa çıkarmak | —. D O n yaz Çinde | “©manda maksadı temin edebile. | Kadar müthiş bir manzara kar- Zavallılar / Bizim İcab ediyor. Bu araştırmadan bu | Tütemiyorlar, Geçen yaz - Çinde şısında kalmişüm ki - bunu hiç bükiealin. vercall günlük çıkan netice şöyledir: Almanyanın manevre hazırlığı yapması neden bu kadar şaylala. ra yol açtı? «Son Tolgraf» daha evvol bu sütunlarda yazdığı üze. re İngiliz gazeteleri Almanyanın manevra hazırlığı olurken Fran. sızların da Alp dağlarında, İtal | Çindeki «ilân edilmiyen» harb b N — Bugün iki türlü V yah ' ududunda manevralar ya - | bitmedi. Ne vakit biteceğine dair | İtre kolayca kapılmamalarını sö, — Ne oldu #ana Clâl? Bugün nnıl’Ğ loy4 parak bitirdiklerini ileri sürerek alıkta zannedildiği kadar en. dişe verici bir şey olmadığını söyz lüyorlardı. Zaten İtalyadan Al . | 'bükümetine karşı hârekete geçer | TOĞUNU, birçok tehlikeyi yöze al..| ve konuşma kabiliyetini kaybe- | asanı, â giden Mareşal Balbonun| (ken bir ayda Madcidi alacağnı | 144 âzımgeldiğini yazıyordu. İş- | den dudakları kımıldadı anda yok ediyor. ü da — myor Muüşolini tarafından | söylüyordu. - Halbuki . Madridin | t& diyordu, —İspanyadaki dahili | — — Halsizim Njad., * .ıı!l Berline haber götürdüğü yine.İn. | General Frankonun eline ne va. | HArb, işte Uzak Şarktaki Çin.Ja. | — — Hsta mısın? B giliz — gazetelerinin - muhabirleri | kit geçeceği daha belli değildir. | P*A Harbi. Bunların çabuk olup | — Gözlerini.yere dikti ve, Yeni doğmuş değilr, ta: fından bildiriliyordu. Buna re Sinyor Musolini Berline le haber göndermiştir: Çekos. lovakya işinde İtalyanın Alman. yaya taraftar olduğuna şüphe et. memeli. Fakat Almanya orta Av. | (E''O zamanlar Almanlar altı | yafından tekrar edildiği Alman | Sandakyaya düşer gibi oturdu. Yalnız refah günle tupada bir barb çıkarırsa İtalya, | Haftada Parise gireceklerini söy. | manevra hazırlıkları ” dolayisile | — İri damlalar halinde döktüğü ee gaü l nin bunda bir menfasti olmuya, | İüyorlardı. Buna karşı Pransızlar | görülüyor. terini sildi. Bir çok şeyler anlat- duy:'"duı aa ge caktır. Umumi harb bugün yarın pat. CA ü : karsetıpiş ; b klerini ileri sürmüşlerdi. Ne | lak verecek diye ileri sürülen ke. | tnerjisini kaybetmiş bir halde W İngili tol idan soL| * lak verecek diye ileri si " : y dan alarak verdikleri bu haber » | © oldu, ne ol, Almanların harb aç. | hanetler şöyle bir tarafa bırakı- | "i — Kahbğ Yine kendini paraya satmış e:;—:::ı;:_ ç i K Ona: gen leri biribirlerine ekleyince orta. | tıkları zaman düşmana - düşman | dıktan sonra Alman manevraları. KA B eee e & Ü böki inden | başka hiser içinde d D : hangi taraf ise, kim ise!. . bir. aa a ; < Na hastalandın?, Has | Ye- Senin tıralar arasında u ay acı bir bahar gecesinden a çıkan müsbet netice az değil. dm:n Bi LA hei VO Po_l_lllk'k”f'"k;-“d?' ""l“ vez talığın hurkrara ile?, aldığın rolün. kaymetini takdit | başka buna hiçbir tesir yapamadı, | — Her- gece Koruy | sife dödmük icab' ediyor. İngiliz edemiyeceksin. Zaten yoklük içinde ne ölur? Yal- | kenarındaki kırdâ Fakat yeni gelen Avrupa mat. satına bakmak sırası geldi: Ni. Çekler de ihiyatlarını manev. | ardı. Frarsız manevrala. iyatlar çağırıldı. Şim. di İngiliz gazeteleri bu noktaya nazarı dikkati celbederek ortarla sulhü tehdid edecek mahiyette ciddi bir endişeye yer olmadığını söylüyorlar. Diğer araftan şu da nazarı dikkate aimmak lâzım: Alman ordusunun — manevraya tiyacı var, Martta malüm şekil. de Avusturyaya yürüyüş yapılır. Japonlar harb açtıkları zaman ne demişlerdi? Yeni sene, 938 gel - | meden evvel Çinde iş bitecek, Ja- | Pon ordusu kat'i zaferi elde ede. cekti değil mi? Aşağı yukarı dört ayda bitecek bir iş'.. Fakat senesi bastı da hâlâ de ortada bir alâmet görülmü . yor. İki sene evvel de İspanya - “daki General Franko, cümhuriyet Yirmi dört sene evvel, yani 914 Ağustosunda patla k vermiş olan | umumi ahrbin başladğı zamanı batırlıyanlar hâlâ unutmamışlar. da dokuz haftada Berline gire . | ederek (onu şaşurttmak, — faaliyet silâh, | tayyare yapılan yerlerini hemen | merkezlerini, mühimmat, Göring bir zamanlar bu şekildeki — E birader, sen nesin bakalım?.. Refik, — Vallahi azizim. Ben de senin bir başka tür - — Vallahi Demeden, yine kapının dışından Çayak sesleri duyuldu, genç ihtiyarı muharrir kulağını bu geslere dikti : Galiba beni çağıracaklar. ağrcanı açıp da daha : cek gibi idare edileceğe benzemi. yör. Harb denilen şeyin | uzun, hem de pe kuzün sürmesi daimı hesaba katılmaktadır. Bundan © vel bir Alman generalinin yazdı. ği şayanı dikkat bir yazıdan *Son Telgraf> bahsetmişti. Bu general, vatandaşlarının olur olmaz fikir. liyerek harbin kolayca olup bite- cek bir iş olmadığını, bilâkis bir.. Çök mechul ihtimallerle dolu ol biteceği başlangıcda söylenmişti. Fakat vakayi bunun aksini gös. terdi. İşte bu Alman generalinin mü- taleası şimdi İngiliz gazeteleri ta. Razetelerinin Berlinden alarak yazdıklarına göre Çekoslovakyada Edebi Roman bir zaman tahmin edemezdim. Yüzü küçülmüş, gözleri küçü. | len yüzünde kaybolmutu. Onu bu kadar bitkin bir halde gürmk be- nim için büyük azılardan biri de Bilmiy: Hararetten kavrulan elini tu. tarken merakla sordum: Başını zorla geriye doğru hare- ket ettirdi yüzünde çektiği iztı. rabın hatları bolirdi renksiz ve — Hem de.. No kadı Onu daha fazla ayakta tutmmak doğru olmıyacaktı Koluna girdim. Vaktile sık sık uğradığımız pastahâneye girdik. mak istiyordu, fakat konuşmak Sesi titremiye başlamıştı Onun büyük bir kıymet verdi. nız ızdırab değil mi? Ben ve benim yaşadığım mu. — Ağabey.. in / n hazır « bulünan İngliz müşaviri Lord ğl bu defti çliğimizin en bü. ğ J ; çin Almanyanın manevra Y biç ez l g ği bu defter gençliğimizin en bit yokluğun en canlı misalleri- | —— Yavaş yavaş, İ lıkları bu kadar dedikoduya yol :h"_bdîî"x'ğ_k—_g E:ı':'k::;';:n | Runsiman'ın Prag bükümeti ile yük hatıralarını saklıyormuş.. Ve..| yiz. Zaten alıştık. O bahar gecesi | sevmeğe başladığım : ge C ni DNi? ok bahsedilmektedir. Almanya- | Çekoslovakya Almanları arasın. ben bu hatıraların kâğıt üzerine | mesud insanlar gibi eğlenmek he- | dına - ne tatlı vüidle” ı beri Almanya ilk defa olarak ih. âm LA ai p,ğ“_ da bir anlaşma çaresi bularak sul. geçen kıymetli akislerine varis | vesine #üşmüşt Keşke fırsat | muştum. Aşkın. üiyat küvretleria ;»ımıııd.».ııuıın ııı: Tanlarını, hazırlıklarını tatbik ve | hü devam ettirmek hususunda bu olmuştum. Hayatımıza giren ka- — bulup o gün Beyoğluna çıkmasay- | insanlardaki uerl’!'v a davet ediyor da ondan. Hal. | lanlarını, hazır!, e dık. Eski ve bugün acı olan mesud| İiyetini unutturuyü' O baki bu smevlm manevra mevsi, | idare işi ile meşkul olan Mareşal | manevraarın siyast bir faydası a. D ieci — Sen kafese düşr nasıl böyle olmuş?.. Hele, küçük, çapkın bakışlı dî;”;;,l yağı alaya çekti. Elinden tuttu, P: dı, elbiseye, iskarpinlerin şekline, başa, giyiniş tarzına baktı baktı dâ. Dediği orta yaşlı, yanık yüzlü, arkadaşına gülerok: — Efendi beyzade. derine ne kadar kirili buki hiç aldırmamalafi * Fakat tuhaf tabiatlafi yi an hayöl sinin. Her neleri hatırlalıyof. para varmış gibi batal Ü kirler ileri sürüyorlâf: şirsek diyenler çıldi! Hele o bir gün tan hasretini çektiğim “ gef ni girmiş bulunuyorü Ö kısa' zamanda” gençliğir Öi na uymak mraki belirdi. oturur. bigibirimizi muhayyel sahnelar (Dovamı 7 k küş di Yazan: Etem İzzet BENİCE bastırıla kafanın üzerine katranlı muşamba gibi iyi. No.81 Bu ne terbiyesizlik yahu. Külhanbeyinin bir de Dedi. Refik, hayret ve nefret İÇİ disile alay edilmesine ayni edâ ile !0 imkânını bulamayınca hiddetinden Dedi, bir lâhza bekledi. Kapı bir an içinde açıl. dL Aralıktan bir jandarma göründü, fakat içeri gir- ken Alman erkân:harbiyesi ordu. nun noksanını gördü. Ordunun birçok malzemesi de sun'i mad. | medi, arkasındakilere yol verdi : arkadaşı mı olduk?, İşte, insanlar arasındaki biribi. — ce gerilmiş! Zülüfler uzun, saç uçları katmer kat . 'MKdNinı K ibi pardtt a delerden yapılmış olduğu için — Girin siz de şöyle bir kensra oturun ve.. tek. ing ısınamamak farkı. Refik: mer, gömlek yakasız, yelek çift düğme, pantalon büyük bir ;:L:Yı-îî;mem çekti * bunların iş başında — bozulduğu, | çar kapı üzerlerine kapandı. Nalbur da, Refik te ikisi — Niçin hâksiz yere beni buraya getirdiniz.. bol paça, iskarpinler, sivri burun, yumurta ökçe. _"'su üe el Güyürlünll? t işe yaramadığı yine Avusturya yürüyüşü sırasında belli oldu. Alman erkâmıharbiyesi şimdi bu seferki manevralarla noksanları tekrar gözden geçirmek istiyor. Fakat ortalkta birçok kâhinler türemiş, ortaya birçok kehanetler Omuz başından da renkli bir ipek mendilin sar gö or. Ötekiler de onun gibi, ondan farksız. Yalnız bu küçük kendine daha ziyade çekidüzen vermiş. Daha yakışıklı, daha çevik. Halk lisanında böylelerine — Tüy gibi delikanlı... Derler. Tıpkı öyle, Tüy gibi hafif ve narin Bı- de kendi dertlerini unuttular; odanın içine gayet — Diye bağıran ve dişleri ağrına dökülan nalbura alışkın bir Jübalilikle giren bu yeni nezaret arka. , Y L e daşlarına mütehayyir baktılar. ; M peebarür Boyda, bosta, şımarıklıkta, terbiyesiz terbiyesiz Diyen adamdan ncfret ediyor, geri kaçıyor? Fa. söylenişte biribirinden farksız bu üç omuzdaşlar ,, y CA beyhüde, Birken iki, iki iken üç oldu- kalın kaşlı, irice boylu, yassı burünlu biri, daha ka- ). 1o teker-teker Regiğin etrafıbı aldılar.. pıdan 'girer girmez, kollarını sallıya sallıya, sanki — — AÇ D L Muhatabları hiç istiflerini bezf P rak cevab verdiler: Ç — Biz de beyzade idik amma, 90 — — Aldırma sen bize. e Refiği, sinirlendiren yine kücağ“bd% f — Bizden sana ne be kardeşiip” O Gis D Afyonu patlamış tiryaki gibi böylt P ileri sü muş!ı(()rhAvı_'upaıh_!li:llı! kırk yıllık :hbıbm;ş :m Refiğin yanma geldi: — Mabbi MÜSüCbü yikiz gel selyeei KA merllar çeliğlr DT ZA Ça â harp patlıyacak, hattâ şu günde, — Merhaba arkadaş.. K külhanbeyi Refiğe: üzgün ve hovardaca. iddetle mukabele M | şu saatte umum? harb başlyacak Dedi. Refik, deminki hayretini biraz da hiddet. Hele, şu sonuncu ktilhanbeyi Refiğe: süzgün ve ho' Refik buna, şiddetle "i — Rica ederim artık, fazla sunuz ! Boş söz. «Tüy gibi delikan ne anlar? Refik bu adamların — sohbetinden sinirlendikçe onlar da büsbütün biçareye musallat oluyor, soru - yorlardı : — Ağabey, kuzum senin suçan neymiş bakalım? — Küçük bey... Diyor ya, o ondan küçük. Daha yüzünde tüy bitmedik bir delikanlı. Maamafih, tam tip, fes: mor ve uzun kalıp! Siyâli saçlar iyice taranmış, bastırıla le karıştırarak bir adım geriye çekildi, muhteciz bir sesle mukabele otti : — Merhaba... Ve kendi kendine söylendi:, Bibi ! Lâkin ikinci bir umumi harb çkacak diya yakın bir istikbali — keşlederek ortaya kehanet savu- hte b İ İ ; :