B SON TELGRA Kilise ne yapmak istiyor Papa hakikaten mücadeleye girişerek 929 da İtalya hükümeti ile imzaladığı anlaşmayı bırakacak mı ? bir tarafa Katolik papaslar düşünce içinde.. Ttalyada ırk meselesi dolayı . sile alınan vaziyet Papalık tara « fından şiddetli bir süzett landı, Bu lerinde çı dan bahse - rek Papanın | nutuktan ve gerek Sin. yör Musolininin ona verdiği ce « b Yeni ge. yine bu ndeki dedikodularla Romada bulunan mu. Vatikan — mehafilinde neler düşünüldüğünü söylüyorlar. Bundan anlaşılıyor ki Vatikan ile ehafili ar; ik halini son günlerde hep İtalyanın ırk hakkındaki noktai nazarınd”uymı. yacak beyanatta bulunmuş ve İ. talyanın da bu hususta Almanya. yı taklid ettiğine şaştığını söyle. miştir. Fazla olarak Katolikliğe karşı gelenin Papaya karşı gele. i P aya vuranın öleceğini lâve e..neyi unutma. mıştır. Sinyor Musolini de buna cevab vermek için uzun uzadıya bekle. meğe lüzum görmemiştir. Bunu da birkaç kelime ile anlatmış ve İtalyanın kimseyi taklid etmedi. | kini söylemiş Bu suretle artık anlaşılm ise biribirine tamamilı iki u. Bu vaziyet aykırıdır. ş ol Almanya ile arası açık olan Va. , İtalyanın da Al tarzda bir hattı h yi gözle görmüy Fakat İ n salâl 1 dolayısil görmemt len & bü kabil teminatı köfi p: tir. İt edilmesii bi Katolikl'ğe Katolik kilises'n zetmediğin açıktan — açığ; «Son Telgraf. bund ti Fakat Sinyor Musolin; na karşı vaziyet alarak İtalyanın berhangi el — karşısında durmiyacağını ilân etmekten geri kalmamış, İtalyanın ırk nazari - yesi Almanyada takib edilenden başka olduğunu söylemiştir şte bu suüretle göstermekt etmiş. de bü. | ykırı drü edir. karı vaziyetin bundan sonra | y cağı bahsi ay. ri lyan ırkından bahsile İtalyanın | karşı. | € Avrupa gazete. | leri zaman Katolik kilisesinin gazetesi sayılan Avenire gazetesi bunu kabul etmişti. Şimdi katolik gazetelerinin ca. e gıkıldığı anlaşılıyor. Çünkü Pa. panın vaziyeti karşısında — onlar da ne diyeceklerini şaşırmış bu « lunuyorlar. Diğer Katolik gaze - teleri tenkid ediyorlardı. Fakat | göze çarpan bir şey vardı ki İtal. | yada çıkan ve Katolik kilisesine | mensub bulunan gazeteler arasın. da bu mesele etrafında bir ihtilâ. | fın bulunmasıdır. Yalnız Hâtolik gazeteleri değil, Katolik papas - ları da bu meselede ayrı ayrı ceb. belerde bulunuyorlar. — Katolik ? nasıl birtakım tabiye usulleri ol. duğunu şimdiye kadar gelip ge - çen bellibaşlı hâdiseler gö miş değildir. M Almat gerginlik arttıkça artmış olduğu halde Vatikan hâlâ resmi surette Berlin ile münasebetlerini kesmiş değildir. Bilâkis datlma almış ol. duğu vaziyet, münasebatı devam ettirmek suretile bir gün gelir, gerginliği ortadan kaldırmak ça. resi bulunur diye ümid besler gö rünmektedir. Onun için eğer şimdi İtalya hükümeti ile Vatikan ara. sında bir mücadele haşlayacaksa Papalığın her halde kullanacağı Gangsterler Faaliyette Dört haydud Nevyork da bir bankaya girdi- ler ve 50,000 dolar ı alıb gittiler Nevyork (Hususi) — Yüzleri | maskeli dözt haydud Nevyorkun büyük bankalarından Banka di ' Napoli'ain şubesine girmişler ve ellerindeki at vekverlerle banka memurların: ve on altı müş. eriyi tehdid ederek 50000 — dolar almışlar ve - otomobillerine binip gitmişlerdir. Zabıta, haydudların izini bulamamıştır. Trenlerin eĞ YN Ğ Sür 'ati Rama . Napoli haftında işleyen bir İtalyan treni saatte 154 metre sür gitmektedir. Ham - Hanovr arasında birf AL man tren! 1 saat 20 dakikada 177 kilornetre katetmiştir. Saatte va- sati olarak 137,9 kilometre demek,. Amerikadı saatte 124 kilometre tle gilm trenler vardır, Ta. l bil bunlar elektrikle hareket et - mekteditler. Buharla işleyen Belçika tren - | leri saatte 106, İngiliz trenleri de 118 kilometre gitmektedirler. Fransız trenleri 119 kilometreye kadar çıkmışlardır. Paris . Lon - dra sürat katarı saatte 120 kilo - y | metre kateder... | Ha aai birtakım üsüller kendini göster. | mekte gecikmiyı * | Roma - Berlin mihverinin çok | sağlam olduğu şimdiye kadar çok (Devamı 7 inci sahifemizde) ' Yeşil ve mütena ağaçların göl. gelendindiği gazino bahçesinde beyaz örtüleri iç gıcıklıyacak te. mizlikte bir masanın — etrafında toplanan Nermin, patron ve ar. kadaşları Boğazın serin rüzgârına kıpırdanan ya arın arasında buzlu içkileri sindire sin. dire çekiştiriyorlar. Gülüyorlar, söylüyorlar, eğleniyorlardı. Nerminin aklı iki noktaya ta. kılmıştı.: Gözleriade n — hayali, kafasında ilk defa göreceği An . karanın muhlti, so: hayat şartları hak'cındaki telâkkisi kı « pırdanıyordu. Tevfiki seviyor muydu? © halde ona danışmadan bu gence kararını hiçin vermişti. Kendi kendine sorduğu bu sual- e kendi cevab verirken işi kestirip birbiri ardına tereddüd. ün elinde bocalıyordu. Tevfik, bu âni gidişi duyarsa Neriminin hareketine ne mana ve. recekti?.. Genç kız, kadehindeki rakıyı bir t#udumda midesine boşaltırken rra. rıldandı: — Adam sende... Para ve aşkın | çarpıştığı noktada her zaman ga- çıkan unsur, muhakkak parti. zanır.. ği .© © Tevfik, » akşam sahici bir para haline gelmişti. Gündüzden tele - fonla kendisini arıyan, akşam y raeğinde buluşmak üzere randevu papasları bundan sonra Papalık ile İtalya hükümeti arasındaki mü. nasebatin ne şekle gireceğini dü. şünerek endi yorlar Acaba yine 'esk i | cak? Yine Vat kümetinin arası açı üren yet şimdiki Paj ile Sinyor Muşolinnin teşebbüs. leri sayesinde 11 Şubat 929 da ak. | dedilen Latran anlaşması ile or. | tadan kalkmış, iki taraf tı. Şimdi tekrar eski dargı 'ye düşü Senelerce yor. Şimdi muhakkak olan bir şey varsa o da Papa on birinc yeni bir mücadeteye girmeğe ha- zır olduğunu göstermesidir. Yaşı sekseni geçmiş olan Papa on bi - rinci Pi önünde yont açılan bir mücadele sahası görme sahaya girerek mücade! du, başladı, hi Şimdi sıra İtal: cadele sahar— diği anlaş müdafan etmek gayretile Katolik kilisesini barekete geti - ikmak isteme. Katalikliği bütün Ingilterede yaz Parabiriktirmek Bir de güzellik Kraliçesi seçilmiş.. cak günlerin; zi ti Bi ti yaz günlerini eğ. M geçirmeğe ararken bir krali. ingilterede güzellik kraliçesi çe intihab edilmiştir. Fakat kraliçı Alis güzel bir kız değildir. Zaten bu itihabın hususi yet! de buradadır. Fakat gençliğini ngiliz gazete - leri yaz mev. siminin bu s ellik kraliçesi in. | çikarı ihab edilmiştir. İngilterede E . eks'de ağustos tu. üi diye herkes bir tarzda | lenceli | fırsat || 100 kiş e seçilen Misis muhafaza edebi. z gazetesi geçe du: Herkesin aldığı aylık ki her sene binler liz kabinesi erkânının aldığı parsda: zanır, lâkin buna bakıp ta onların b itibarile kıymetleri mü u. Bu mesele i | Yüz kişide kaç kişinin | yapabildiği iş ? n gün orlaya bir mesele ücretle k: Birçok kimsele fakat İn ordu. ce İngiliz lirası alırlar se edil uğraşan Londralı g ez, işi daha kurcalamış, tedkikatı başka bir sahada da. ha ileri götürmüştür: Hayat sigortası işlerinin mü.| tehassısı olan bir adamın yirmi yaşında 100 kişi ele alınsın. Bunlar kırk sene. de şöyle ayrılıyorlar: iden 44 kişi ölüyor. hâlâ yaşamak için çalışmaktadır. 100 kşiden yalnız 1 kişi zengin olmuştur. 100 kişiden 2 kişi şöyle böyle orta halli geçinip gitmektedir. 100 kişiden yalnız 5 kişi para tasarruf) vardı çok para ka. ve düşünce neticesini| uzte, verdiği malümata göre| 100 kişiden 28 kişi len bir kadımdır. Kendisinin 19 yaşında bir oğlu ile 13 yaşında bir kızı vardır. Yaştan bahsetmek her ne kadar doğru değilse de bunu Londralı bir gazete ha. turlatmadan kendini alamamıştır. Fakat o da kat't o. ederek ömrünün sonunda bununla yaşayabilmiş | — 1i00kişiden 22 kişi yaşadıkları müddetce hep baş. kalarına tâbi tâbi olarak geçinmektedirler. Bu neticeye göre hesab haylı acıklıdır. 100 kişi.| mm pek, amma pek azı birkaç para biriktirebilmiş HİKÂYİ NERMİN Yazan: MURAT KAYAHAN veren Nermini Lokafttada aramış, bulamamış. epeyce — bekledikten sonra genç kadının — gelmeyişine ne mâna vereceğini kestireme - mişti. — Nermin niçin böyle yaptı? ye kendi kendine bunun se . bebini araşlırırken mutlak onu bu akşam görmek ihtiyacında ol. duğunu hissediyor; fakat evine kadar gidip aramağı erkeklik gu. rüruna uygun - bülmüyor; içinde tuhaf bir hi;s x, yakıcı bir ezilişle baş gösteren ilk kıskançlığın do- Kuşunu için içim duyuyordu. Delikanlı, randevu saatinden bir hayli geçtiği halde lokantada dur. amı yoktu. İçinde beli. ren hain bir-şüphe, kıskançlığın u kafaca çok yormuş, zâ. Biraz hava almalıyı Dedi, Bir taksi çevirı doğru Arnavudköyüne indi. Gökte bafif biz mehtab, deniz. de de onua titrek aksi boğaz su- 'or, uzakta göz kır. veren bir hi rıyordu. De yoğral fenerini andı. , gökün, hava - nn bu güzelliğin! içine sindire sindire seyretmek için Tevfik gazinonun bahçesine çıktı. Kuy. tuca bir köşede, zümrüd taflan - Tarın loş gölgesinde eğlenen bem. beyaz örtülü bir masanın 4-5 adım gerisinde oturdu. Ceketini çıkar. dı. Derin bir: niz: bundan sanraki hattı hareketi ne ; olmak | edik. | amgeleceğini ber Vatikanın ni verir. nobil Bu hüküme in helecandan içi götürüleceğini çatlıyacak gibi - çarpıyordu. sonra, r önde, o arkada girdiler ve memur sordu — Müddsiumumilik hangi tarafta?.. Di ndan vazgeçmiş, ihtiyar bir odacı ce . vab verdi Ahan şu yanda, doğrulayın yüri Bir iki dakika, birkaç levhaya göz gezdirmek Müddetumumiliği bulmıya kâfi geldi. Memur efendi, önünde derlendi toplandı, ceketinin iç ce . çıkardı, oradan t konağının önünde olacağını, bilmemezlikten — kalbi Otomobilden indikten hükümet dairesine kimin yanı vrakı» ni Müddeiumumi bey içeride mi?.. Kim, Feridun Bey mi?, — Evet.. işte Müddelumumi... — Buşada Kapıya vurdu; — Gir İri vücutlu, zebellâ yapılı muhafız. efendi fevka. lâde mühim bir iş yapıyormuş gibi telâş içinde Refi. Resmi sel! Ne var oğlum?.. Pol'a, elindeki kâğıdı-vzattı, bekledi. Müddelu. recek görünüyor. Bununla bera. ne mahsus | Edebi Roman No. 68 müumi, kısa boylu, cılız, siyah parlak gözlü, orta yaşlı, iblis yaradılışlı, asık suratlı, sinsi ve sevimsiz bir adam. Refiği beklediği muhakkak. Fakat hiç belli etmiyor. mühim işler arasında bu da bir mesele imiş gibi görünüyor. Yoksa, daha memura: — Ne var oğlum Domeden, Refiği görür görmez göz kapaklarını kıstı ve gıyabında pek iyi tanıdığı bu sarışın çehro. yi, iri sarışın başı, pembesi azalan ve kireç rengi tu. tan beyaz yüzü, muztarib insanı süzdü; sahte bir vakar ve azamet takındı. Fakat, hud'abazlık.. had. bazlığın hâkimiyeti! Müddeiumumi bey, memurun bir. parçı mzaladı, iade etti; koydu: — Peki oğlum. Gidebilirsiniz, Said Mollanın kayırtması Müddelumumiye kuzu, şoföre yer yüzü. nün Allahı kesiten muhafız memur efendi, resmise. verdiği kâğıdın anı Üst tarafını âlı . larak birşey diyemiyor. Yalnız kırkının içinde gibi bir l oluyor demektir. Etem İzzet BENİCE lâmı tekrar etti, çekildi gitti. Refik odaya nasıl girdise öyle duruyordu. A - yakta. Süzgün. Pürheyecan ve merak. Bu hâleti ruhiye müdhiştir! İstanbul dururken Bursaya getirilmek, hiç bir şey bilmemek, kimse . szlik!, Müddelumumi, kelimeleri ağır ağır telâffuz ve parmağının ucile işarel ederek: Refik Bey siz misiniz?. Dedi. Refik, kısık bir sesle cev — Evet efendim, benim. Muhavere devam etti: — Muharrisiniz?. — Eyvet., — Gazetede çalışıyorsunuz?.. — Evet.. Evli misiniz?. Refik, bir tereddüd saniyesi geçirdi. başını sal. ladı ; b verdi; —Oh.., ——— — — Evet — Çocuğunuz var mı?. — Var efendim.. Buraya niçin geldiğinizi biliyor musunuz? — Haşır.. — Hiç kimse bir şey söylemedi mi? umi Bey, sustu. Refik, muhaverenin şekline dikkat ediyor: Haval. Evlilikten, çoluk ço. cuktan ona ne? Refik bekliyor ki, bir saniye evvel niçin getirildiğini öğrensin, kabahati, cürmü neyse yü züne vurulsun!.. Halbuk, Feridun Bey, boyuna tu. haf tuhaf şeyler soruyor: — İstanbulda kimlerle görüşürsünüz? — Gazetecilik vazifemin icab ettirdiği herksle.. — Dostlarınız var mıdır? — Tabii Kadın mı, erkek mi? Hangisi çok?. Refik bu suale ceva bvermek için biraz şaşala. dı, ne maksad peşinde konuşulduğunu kavrıyamadı. Maamafih, söyledi — Erkek de var, kadın da vart. Feridun Bey sinirli bir tekrarla : Hangisi çok efendim. Hangi yi Dedi. Refik, bu ısrar, bü mânasızlık karşısında bitün dostlarını zihninin içinde toparladı, biner bi. ter gözden geçirdi; t Sonra kendi önüne Ti den masaya gelince uT? katli dizkatli baktı.. inanamıyacak gibi oldu gl şam yemieği için ral kendisini ölesiye sevdi” yakıla, yalvara yalv d y ara “öf| genç kadın, hain Nerif o bembeyaz örtülü fını saran üç erkeğin kası ona dönük otu! nil$9 gi deki durmadan doldu! y rakı kadehini birbiri fasına çektşordu. Tevfik durdu, düşündü — Bu da nesi?.. Der gibi Netinine kadın bu ara arka bakışları, Tevfil imdi beni gö bakli, na G in kendi ? il> karşılf? yanıma geleçek, özüf V' yecek; mühim bir p&t3 Ü böyle hareket etmeğe # duğunu söyliyecek. Diye düşünürke ğıni yalvara anlatan genç * in Nerminin» lükayd kişile önüne düöndüğ hareketle yakaladığı hini iki kahkanı arasif y Kante KĞ boşlttığın: gördü. faftan iliklerinde dof Bir dakikada etrafınıf ği delikanlı Ö” şeye elini uzattı, gğ ni hissede dan kavrad.. sönra, dan aşıraa bir hareke' deki Jâkayd kadına. in, fettan Nerminin bir şindı İ üA bi ar | Kü e Indirme$? tü. Tevtiğin gözleril e gaddar manayı bir &! den fe! larını gevşe raktı, kalktı, ö kız ona ifi — Tevfik. Biraz 8t eT" g di Ü etti Yürüdüler denize bakan, bol ağtt . Delikanlı lince ona fırsat v& başladı: — Tevfik ben gidiY' tal /