İ D “Yazan ! Rahmi Yagız_l"ıl Y Wesika, resim, malümat ve not verenler; Eaki Osmanlı donanması erki- mından miralay Remzi, İskele ve limanlar umum kumandanı albay | — Şükrü Pala, komodor başkâtibi İhsan, batan gemi kaptanları, $ veki armatörler, Ve bugüne kadar gili kalan vesikalar Sotla ele geçirilen esirden - İstifade etmek lâzımdı "Wnetı Milliye süvarisi Riza bey buna Bpdlarıin cevabsız kaldığı. Türk bahriyelisi arka - 4%“: etti: l acaba bu adam. ı.n":[mvw' Bana bak Hi Şu herifi filikaya '& sandalını da “:. Ninenan G .!u_ ainda . yezine Nm:ını;mın k:w M îı l'ı.nın u —""ldın fil ı.qy;naımdı .s..,lı lelbotun burnunda. —'ı "'"vı deslendi. Tekrar urkasına bağladı. w—ıı sekiz küreğin filika gemiye, | M"me doğru kanad . bi Ndıııkı sonra nefer. i deştroyecin güver K aa Morgüpark Türk kap süvarisinin hu & ODark', 'ordu. ti y 1 Yakalıyan Türk des. K ı—""'*-mzîlvye idi. buldan posta ge- o'mlkkı'.edc yatan Nağ. İrk, öyen ikinci Türk â Mmerbut destroyer Bidiyor, İstanbul ha. ini bekliyen do. KS kümandanı Arif Be. *Vrukını götürüyor. Si M kylan t—mnı bordaladığı s1. 'N projektörü suda Şek hüzme &pw”&â; | N“ bu #€ye benzetemiyen ü suvariye rapor | bemı çit €N dürbününe sâ - &ea noktaya ba « Mahiyetini anlamış. Sevirmek, bir mana ni DA gece yolculuğunun ."“lk öğrenmek is. ” / —'“' Bömicisine mega. q":'nm cevab ala . , İle bir çavus gön. ü İngi lııı tutmuş. 'm"lılşı"dı Od daşıı DY Ü) Büyük l"" Yararlık gösteren & bir. TÜT f a 7 ahi k ğ 3 i Beni mde bildi - Bununla e- 5,: *mm""!mumı. e np açi » da “Börüna, Nape ıııınnm p TÜSE tpesinde, ağaçlar *N şatoya bakıyor. '-';ııdı Roskote a. 08 adlı yaşlı ıı Biri Socuğu Lüsil Yira, biri on do. Mag Bi VeT Ç ST Röskoet, on beş! *'ıı,'::“ bir Hastalıktan | ü İŞti. Babaları tek. | uı. omzuna Yünına — alarak v_—ü_lıkcı kızını ldüren kim ?.. Karşısına getirilen Mongopark'ı bir defa süzünce onun ecnebi ol. duğunü anlamaktâ — güçlük çek. modi. Yanında duran - ikincisine mırıldandı: — Bu herif 'TTürke benzemiyor! Sonra, Mongopark'a döndü: Nereden geliyorsun bu vaktt. Diye sordu ve.. tabil cevab ala. madı.. Mongopark birdenbire büyük bir şaşkınlığa uğramış, akşamdan. bori korktuğu ihtimalin tahakku. ku karşısında doğru düşünme ka. biliyotimi tamamile kaybetmişti. Süvarinin sorgusundan birşey an- lamadı. Fakat sorguya çekildiği - nin farkına vardı.. durdu.. Bakın. dı. Süvari tekrar karşısında gür. led: - Cevab versene be... Ne arı. vermiş, Mongöparkı istintaka girişmişti la denizde?. Mongopark şaşkınlıktari irile - şen gözlerini süvarinin gözlerine dikti. Yalvarır bir mana ile ba- kerken mırıldandı: W yorsur bu saatte şu maskara bot. Bu belki Kalblerin A a Biricik suçudur!.. (& üneti sahifeden devam) — Fakat şimdi öyle değil.. Sana söylemeliyim artık!.. — Neyit! Ne oldu,ne var Nejat?. — Her şeyi Aylâ!., Bu güne ka. dar gizlediğim hakikati?. —?ttnı. — Biraz tahatmmülkâr olman Tâzım yavrum.. Artık tamamile ayrılıyoruz birbirimizden. Üç yıl. lık bir yaz rüyasıydı geçirdğimiz günler. Gömmek lâzım artık ö Hatıra. ları! Niye mi? Çünkü!. Bir kaç gün sonra evlenyorum. Bana, her şeyden evvel para lâ- zamdı!!.. Onu da alacağım kızda bulacağım!. Kâğıtlarımız asıldı bile Seni de düğünüma beklerim! Bütün yer yıkıldı, üzerime çök. tü sandım. Bir külçe halinde, ora. ya yığılacaklım. Ağlamak, sızla. mak, yalvarmak istedim. Bu acı hakikate tahammül edemezdim. — Ay do not enstend (2) Süvari vu sözlere kulak verdi: — Anlaşıldı.. Bu herif İngiliz.. Sonra yeni bir şüphe ile bulan. di; Sakın bu adam — aylardanberi kendilerini fıldıir fıldır — peşisıra koşturan, Marmarada dört döndü. ren İngiliz — tahtelbahirlerinden birine mensub olmasın?.. (Devamı var) (2) İngilizce senlıyorums de « mek. R. Y. Tuhaf aS : Değil mi ? (5 inci sahifeden devam) caklarını bilemiyorlar. Marlen Ditrih, köşkünün . pen. cerelerine kâlın gemirler koydur. muş, âdeta hap'sbane gibi. ni burada muhalaza ediyor. Ma. riya Silber, kazını Avrupaya gön. dermek mecburiyetinde kalmıştır. Norma Şerer evinim etrafına elek. trik telleri koydurmuş, ve kuv - vetli bir cerayan vermiş Dört te hususi polis hafiyesi tutmuş, ço. cuklarını bu suretle muhafaza e- diyormuş. Sinemada en çok para kazanan küçük yıldız Şirley Tampl de po. lislerin muhafazası altında soka. ğa çıkar, stüdyoya gider, gelir. Babası, her gün bir tehdid mek. ftubu almaktadır. Evlerinin etra. fında, geceleri on iki müsellâh bekçi beklemektedir. Göçenlerde Florida'da, küçük bit çocuk, beşiginden — kaldırılıp götürüldü: İki bin polis ve asker günlerce aradılar. Ön yedi tay- yare de araşlırmıya — iştirak etti. Nihayet zavallı yavrunun cesedi. ni buldular. Az sonra katili yaka- Tandı. Çocuğun odasına girdiğini, ağ- zına bir mendü tıkadığını, eve ge- tirdiği zaman çocuğun öldüğünü gördüğünü itiraf etti. Katil, hapishaneye naklilunur ken ahali tarafır.dan linç edildi. Yazan: Jan Loran kırlarda dolaşmak, avlanmakla ge-| çiriyordu. Karısının vefatından sonra neş'. esi kaçmıştı. Kimseyi kabul et . miyor, kimse ile görüşmüyordu. İsminin telâffuz olunmasını da is. temiyordu. Karısın, çok sevdiği ve acısına dayanamadığı, bu se. beble akıl muvazenesini kaybet. tiği söyleniyordu. Köşkte, ölen kadının bir resmi yoktu. Hatta çocuklarının oda - sında bile, Hepsini kaldırtmıştı. Niçin?. Kimse kendisini sevmiyordu. İz mini işiten çocuklar susuyorlar, korkuyorlar ve koşup annelerinin eteklikleri arasına — saklanıyor - lardı. Bazan çocuklarına bir söz söy. Kıymetli pullardan Yapılan eski Casusluk (4 üncli sahifeden devam) diğinden Avasturya sansörünün kontrolünden sakınabiliyordu. ce. vapları da bir pul koleksiyöncu. sile yapılan muhabere şeklinde olarak Nice'anın adresine gönde. rilmekte idi, Bu nama gönderilen mühim mebaliğ de güya nadir ve pahalı pulların satın alınmasını isthdaf ediyordu. Halbuki mektuplarda yazılan her cins pulun &; Te mukabili ve her raki bir harf karşılığı vardı. Bir buçuk sene bu şekil, vam eden muhabere günün birin. de Niceta adresine — gönderilen mektup üzerinde «Te damgasile sansörün nazarı dikkatini celbet mişiti. Zira bu mühür Rusyanın casuslar için kullandığı damganın ayni idi. Derhal takibat başlamış, Nicetanın bir Rus casusu olduğu anlaşılmıştı. Bu mektubun ele geç mesinden az sonra da Viyana gaze. teleri Nicetâ narmı müstearı altın. da casusluk eden general Radlinin Klomser otelinde ölü bulunduğu. nu yazmıştır. Avustürya umumi elkârından bu casusluk heberi gizli tululmuştu. ——— aa Amerika, çocuk hırsızlarına pek ağır bir ceza vermektedir: idam, dığı oluyordu. Çocuklar, babala- Fınin şefket ve muhabbetle ken - dilerine hitab — ettiğini, okşayıp sevdiğini hiç — hatırlamıyorlardı. Hasta oldular mı, hizmetçiyi gön. deriyor, hastalıklarınm seyri hak. kında malümat alıyordu. İşte o kadar.. Bununla beraber Lusil te Röne büsbütün yalnız ve kendi hallerine bırakılmış değillerdi. İki kadın da- ima yanlarında bulunuyor, ken. dilerine bakıyordu. Bunların biri, Mösyö dö Ros - köoet'in kardeşinii — karısı Pola yenge, diğeri Lüsil dadısı Matma zel Adölen. Pola, yirmi beş sene evvel Hüg dö Rosket'in küçük kardeşi Mişel . ile evlenmişti. Kocası, düğünden &z sonra vefat elt:, karısını be . şikte bir çocukla ve bir porasız dul bıraktı. O zamandanheri Po'a ve oğlu Genç kızlık gurürüm her şeyi yıktı, sonsuz ıztırabını; ana karşı olan sonsuz sevgimi bile, Öyle bedbahtım kit Düşünüyor. rum! Acaba? Benden daha bed. baht kimse var mı, şu yeryüzün. det! Zaman sevgiyi soğuturmuş ne kadar doğru bir sör! Bu söze bütün kalble inanmak lüzim!.. e İki aydır, yarı hasta yaziyette. yim. Bu sabah annem bana bir müjde getirmiş. Ağlıyarak, gül. düm bu müjdeyet.. Uzun seneler Avrupada bulu. nan küzenim geçenlerde gelmişti. Evvelki gün annesi, beni annem. | den istetmiş, Zavallı delikanıt.. Bilmiyorsun, | kirlenmiş bir kalbe sahip olmak | emelindesin. Hayır!. Benin. kal. | bim yalnız bir tek kalb için çarptı, çarpacak, Duygalarımı, hislerimi sana bağlıyamazsam kabahat be. nim mi? Bu benim süçum mu?!.. Belki!.. Senin hakiki sevgini de anlıyamıyacağım. Ne - yapayım, bağlandı kalbim. Seni de bedbaht etmek istemem. Bu «Kalbimin su. çul» yalnız «Kalbimin suçu!». Hayır! Hayır aldanı. yorsun sen Aylâ! Bu bir hakikattir, tnan şu söz. lere!. Kabahat sende değil, o se. nin <Kalbinin suçus değil insanın | Hakiki sevgiyi bulmamak bu. | larak bağlanamamak, o kaderin ve yahut., «Bu belki kelblerin biricik su- çudür!!.» İ. GÖKSEL — Tercüme işleri Harita alım işlerine âit her türlü teknik ve su işlerine lüzumlu bulu-| nan Joliman işleri yapılır. Bilcümle şartname — ve tarifna - meler Almanca, İngilisce ve Fran. sızcaya bu işler üzerinde uzun müd. det çalışmış mütehassıslar tarafın- İki genç, biribirlerine tesadüf edince hemen ahbab olmuşlardı. Jilber'in saklanacak bir şeyi yok. tu. Çok hassas bir gençti. Ateş al. mya fırsat arıyordu. Âz sönra iz.. divacı düşündü. Lüsil'siz yaşıyamıyacağını zan. nediyordu. — Genç kız, ilk evvel korkmuş, hatta güzlerinden yaşlar akarak kaçmıştı. Jilber, genç kızın bu hareketin. den birşey anlıyamamıştı. Fakat, sevildiğine emindi. Birkaç pün, birbirlerini görmeden geçti. Me. raktan deli oluyordu. Bir mektub | yazdı, Anaike verdi, şatoya gön - | derdi. İhtiyar kadın, bir fırsatını buldu, mektubu genç kızın eline sıkıştırdı. Lüsil, cevab verdi. Ona, derhal köyü terketmesini, kendisini umut. masınt, görmek teşebbüsünde bu. Adriyen şatoda yaşıyorlardı. , İşte, Jilber Şavalve'nin, ihti: sütninesine geldiğ. zaman gör - lunmamasını tavsiye cdiyordu. Genç rossam köyden ayrılmadı. Birkaç gün sonra imzasız mek - CANLI HEDEF (5 inci sahifeden devam) — Fakat evvelâ ne yapmamız düzım biliyor musun, Lidya?... Genç kız yavaşça kolunu tuttü, gözlerini eğdi, cevalı verdi: — Evet, biliyorum!.. tasyonun yavında küçük bir kilise vardı. Yaldızlı kubbesi, son kânunun güneşi altında parlıyor. du. Papas, kendilerini güler yüzle kabul ve hemen akidler'ni icra et. fi Bu sırada kilisenit çanı çalı - niyordu. Âkid merasimi pek âz sürmüş. tü. Yeni evliler, papazın elini öp- tüler. Kolkola dışarı çıktılar, U . zun müddet dolaştılar. Batınacak bir yer arıyorlardı. Nihayet adi bi ötelde küçük bir oda buldular. Demir bir karyola, ayakları sal - Tanan tahta bir masa, 'ki eski san. dalya. İşte Prenses Barnikof'an Zifaf odasındaki eşya. * Matrönem canbazhanesinde bü. yük bit müsamere vardı. Birinci perdeden sonta istirahat için on dakika ara verimişt!. Bu müddet bitti. Soytariler, hariçte numa - Talarına devam ediyorlardı. Mey. danm ortasına konulan vahşi hay.. vanların kafesinde, mürebbi Ti - yarko numaralarını havırlıyor - duü. Gavorin, mavi bir elbise giyin. mişti. Artistlerin girecekleri kı pimin yanında durüyordu. Tiyar « ko, beş aşlanla çok tehlikeli mu. mMaralar yapacaktı. Bunları, alçak iskemlelerin üzerine — çıkaracak, pençelerini kaldırtarak seyircile. ri selâmlatacak, sonra birer bi - rer bir çemberden geçirecekti Fakat, aslanların en küçü; Mohar, o gece, hernedense terslik yapıyordu. Mürebbisine itaat et- Miyordu.Mürebbi İkızı, hayvanı kamçılamıya başladı. Mohar, cı. ni yanınca bir sıçrayışta wzerine atıldı, yere yatırdı. Sevirciler arasında müdhiş bir | panik oldu. Bağrıyorlar, kağıyor- | lardı, Kadınlar bayılıyorlar, ço. | cuklar ağlıyorlurdı. Herkes şa - şırmıştı. Ne yapacaklarını bilm yorlardı. Yalıız Gavorin soğuk- | kanlılığını muhafaza edebilmişti. Revolverini çıkardı, nişan aldı, a. toş etli. Vahşi aslan homurdana- rak cansız yere yuvarlandı. Kur. şun, alnınin ortasına tesadüf et « mişti. di. Üzetine bir manken - tahtası koydurttu. ve Govörine: — Haydi, dedi, karşıdan man - kenin üzerine ateş et. - Resmini yap. Gövorin, revolverini doldundu. Her ateş edişte mankenin etrafın- da bir nokta peyda oluyordu. Az sonra mankeni çektiler, tahtanın üzerinde aynen resmedildiğini gördüler. Müdür, takdirle bağırdı — Fevkalâde.. şimdi bir de ma- damı koyarak tecrübe edelim. — Anlamadım mösyöl Karımı Canlı bir hedef mi yapmak isti - yorsunuz? Delirdiniz mi siz., Lidya söze karıştı. — Niçin reddediyorsun? Mös- yö Matronem'in fikri çok güzel. Kendine, bileğine itanadın yok mu?., Benim var, Direktör : — Şimdilik günde 300 frank. İleride arttırmak şartile.. Bugün sefil yaşıyorsun. Fakat yarın zen- gin olacaksın, İyi düşün, karar ver. Govorin tereddüd ediyor, ce - val) veremiyordu. Lâdya, tatlı ve okşayıcı bir ses. le: — Sonu yarın — RADYO | BUGÜNKÜ PROGRAM Akşam neşriyatı: Saat 18,30 Plâkla dans musiki. &i. 19,20 Konterans: Kadıköy Hal- kevi namına Nahid Celâl Teker (Söz söylemek san'ati) 19,55 Bor. sa haberleri. 20 Grenviç rasadha- mesinden naklen saat ayarı. Ni - dan Türk musikisi (Yegâh, Hi « caz). 2040 Hava raporu. 20,43 Ö- mer Rıza Doğcul tarafından arab. €a söylev, 21 Saat ayarı. Şat, Bed- riye Tüzün Stüdyo orkestrası re- fakatile. 21,30 Tahsin Karakuş ve arkadaşları tarafından Türk mu- sikisi Hicaz faslı). 2210 Müzik variyete: Tepebaşı Belediye bah. çesinden haklen. 2250 Son ha - berler ve ertesi günün programı, 23 Saat ayarı, Son. DAVET Beyoğlu askerlik şubesinden: Beyoğlu yerli askerlik şubesin. | aa | Tiyarka, ehemmiyetsiz bir iki tırnak — yarası İle — kurtulmuştu. | Gövorine teşekkür etti. Nişaneı. | Hiktaki meharetini alkışladı. Cambazhanenit - müdürü, —az sonra delikanlıyı bürosuna çağır- di: Oğlum, sana bir toklifte bu. ' Kunscağım. — Kabul edersen çok para kazanırsın, servet sahibi o- Tursun... Dedi, Sonra Lidyaya dünerek sordu : — Kacanızın nişanclığına iti . madiniz var mi? —Evet. Govorin çok mahir bir nişancıdır. Havada uçan kuşu Vu- rur. Duvara ismini yazar.. — Âlâ. haydi, aşağı inelim. Üçü birden aşağı indiler. Cam. bazhanede kimseler kalmamıştı. nişan tabtası diktir- tub aldı. ve köpeği öldürüldü. Jilbert Şövalye bunları anlatı. yör ve bastonunun ucile kumlar üzerine bir takım işaretler yapı - yordu . Hikâyesini anlatıp bitirdikten sonra ilâve etti: — İşin fenası, dün akşam Ana. ik'i şatoya gönderdim. Fakat, bir fırsat bulup da genç kızın yanına yaklaşamamış. —Anlaşılan biraz rahatsız imiş, kimseyi kabul et . mek istemiyormuş. — Bunu kim söylemiş?... — Madam dö Roskoet'in oda — Merak etme Jilber,.. Matma. zel dö Rokkoet hapsedilmiş de . gildir. — Kim bilir?... — Oisa bile onu kurtarmak güç değildir. Bir mahbes— Hakikaten Pluha- Taem şafosunu tasvir için bundan daha münasib bir kelime olamaz. di Birkaç asır evvel siyah granit âe kayıtlı 333 doğumlu ve bu do. ğgumlularla muayeneye tabi kısa hizmetlilerden tam ehliyetnamesi olanlar 1/Eylül/938 de askere sevk edileceklerinden şimdiden gubeye müracaatlar.. .. Beyoğlu askerlik şubesinden: Lise Muadili ve daha yüksek okullardan mezun olanlar, asker. Hiklerini yapmadan — memuriyet alamıyacaklarından 931/938 dersi yılında bu gibi okullardan mezun Olup ta tahsiline nihayet verecek okurların son yoklamaları Beşik. taş askerlik şubesinde kurulacak askerlik meclisinde 1/15/Ağustos 1938 de yapılacaktır. Bu on beş günlük müddet içinde kanuni bir mazerete dayanmaksızın bu mec. lise müracaat etmiyenler hakkın. da kanuni muamele yapılacaktıı tarafı denize, ve müthiş bir uçu. ruma bakıyordu. Cldden korkunç bir kaleye benziyordu. Kocaman ve karanlık salonla . rında öldürücü bir hava cereyanı eksik değildi. Nihayetsiz bori . dorlar, sofalar, mormer basa . makları aşınmış merdivenler... Büyük salonun ve yemek oda . sının duvarlarında, zamanla, ra . tubetle havları dökülmüş halılar asılı idi. Hug dö Röoskoet, sârışın ve zarif| Katerin'le evlenince satoyu ta . mir etmek, eşyasını değiştirmek asri birşekle koymak istemişti. Paristen birçok ustalar celbet . miş, plânlarını hazırlatmış ve işe başlanmıştı. Fakat, her naden ise * birdenbire bu projesinden vaz geç. ti. Genç karısı, bu konforsuz şato. * da hayat geçirmek möeburiyetinde | kaldı. Lüsil'in —odası pek büyük ve pek kâasvetli idi. Dat' pencerele . rinden hafif bir ışık ancak girebi. liyordu. Eşyaları — kurtlanmıştı. taşlardan yapılan bu şatonun bir | Döşemelerin renkleri solmuştu. Siedlün ü t Esrarı Çözülmiyen Ölüm ! (8 inci sahifemizden devam) maksadı Murfiti, yahud karısımı ve yahud het Ikisini binden öldür. mek olabileceği gibi daha başka birisini de öldürmek için olabilir- di. Çünkü mide için bu ilâcı her kes alabilirdi. Fakat ilk iki Ihti mal için delil görülememektedir. Asıl kalan mesle Murfiti kimin öldürdüğü idi. Eğer öldürmek fili varsa bize getirilönler Mari Çend. ler, Bravn ile karısı, Vafker'dir. Onları dinledik. Bunlardan han- gisi Murfiti öldürmek istiyordu? Buna sebeb neyd!? Fakat mide için alınan ilâcı şesine zehir koyanların maksadı yalnız Murfiti öldürmek değild Belki karısını da o ilâcı alacağını düşünerek öldürmek istiyorlardı Eğer Branv karısının Murfit ile münasdbatla bulunduğunu bir . denbire öğrenmiş de Murfile bir fenalık etmek istemiş ise diye de düşünülebilir. Pakat yine düşü- nülebilir ki karısının Murfit ile münasebatta bulunduğunu öğ - renen bu koca böyle zehire mü. racaat etmeksizin karısını boşt- yabilir, yahud çiftçiden tazminat istiyebilirdi. Önür için Bravn'ın bu fenalığı yapacağına — ihtimal vermek müşkü'dür. Mürfit ile sıkı münasebeti olan Mari Çehdler ile Valker için de böyle düşünülebilir. Butlar aley. hinde delil - bulunamamaktadır. Jüri heyetinin ne kanaatte oldu. ğunu söylemesi icab eder. Tahki- kat esnasında bunların poliste ver dikleri ifade ile şimdi mahkeme. | de ederek vendikleri if: hal Asım ve arkadaşları taratın- | C© yamın 1 iHade arasında büyük farklar vardır. Mari Çendler bir kürk tnanto çal. mak maddesinden dolayı evvelce mahkemeye zevkedilmiş,. fakat beraat etmişti. Fakat bir insanın hapse girecek korkusile bir ada- mı öldürmesine kölay kölay ihti. mal verilemez. Mari Çendler evvelce Murfitin evinden bir manto aşırmış diye hakkında tahkikat yapılmış, Mur. fitin karısı bu işi evvelce mahka- mede anlatmıştı. Murfit 0 zaman sağdı.Hâkim buruda o vak'aya İ. göret etmek istemiş ve manto hır. sızlığı örtülsün diye Çendlerin çiftçiyi öldürmesine ihtimal veri- lemiyeceğini söylemiştir. Neticede bü gahıslar aleyhine Çıkan bir delil olmadığından bun. ların hiçbir mes'uliyeti olmadığı. na karar v.ernmqur SERVOİ N ADEMİi iKTiDA ve BELGEVŞEKLİGİNE €n tesirli bir' Haâçtır kutusu MA L b l ielel AN Riza0 185 k T — Sahip ve neşriyatı idarr - € Genç kız, kırmızı kadife kaplı bir şezlonga uzanmışlı. Güzel ma. vi gözlerini küçük bir mendil ile siliyordu. Pencerenin — yanında, Adölin dantelâ örüyordu. Röne, asabi bir halde odanın 'çinde geziniyordu. Delikanlı, ablasına pek çuk ben. ziyordu. Onun gibi — sarışın (di Beyaz bir teni vardı. Fakat hiddet, asabiyet çehresimin güzelliğini bozuyordru. dolaşırken yüzünü duvara çarptı. Lüsil serzineşle- — Rica ederim, Röneciğim. Bi. raz sakin ol, itidalini muhafaza &. — Ah! Bu duvarlar... Bunları, bü mş'um şatoyu bir yıkabilsem, — yerle bir etsem Matmazel Adölin, — sekinetini muhafaza ve dantelâsini Örmeğe —— dovam ediyordu. Bu yaşı bellisiz, sevimsiz, güzellikten mahrum bir kadın idi. O vakte kadar kocaya — varmamıştı. - Bekâreti bu şatada — solup gitmişti. (Devamı var)