enç pehlivanlar | T.dağlı Hüseyine Meydan okuyorlar Hüseyin yarın kiminle güreşecek? İf Hr İiiiiiiıı l İ $ z f J F y ğ a _llılııı z » Manisalı Halil ve bir an evvel Te. Büceşmek istiyorlar. İbrahimin — dünkü Peblivanların haklı cktedir. t & Tekirdağlı ile istiyorum. — Bu arzum , 'N doğruya bir haktır. Bu Wm: Tekirdağlı baş üdir. Ben ona gelinciye BĞ Bütün peblivanları yendim. © ver. Eğer benim _,':'!' yenemediğim peh - Bakika ,-.ü'i;:ü!mı iki şey beni ?”h "k“"ü::ıw. Bunlar - x::l'":ınd meselesidir. Hüreşte Büreşmeeldir. faraftan — öğrendiğimize Hüseyin bu hafta "l.,,_,_: güreştikten sonra a. Finin ihtilâfı halletmele - döğru olacağını söyle- ilç ada pazar günü Kara ÖnLal istiyen — ve %. ili ile gazetemize ge- Mehmed Bulgar pehli. ük istemesindeki kiz Bulgar Kara Dino ile ,__::ywum. Kazanaca . İntiyordum, kazığını ğ Ş“"veq,m_-"“*nıı sonra oanı lr mriülnrlıdım saatler pi Kazığı sökemeyince, | ş "::t* Başladım. ve tih: KA Alttanı b kaldırıp ur'“"îum ve anladıni ki | *',-..'ın ::;nyunîq Meşhur Ka T. İki gözüm a. Sağda: T. dağlıya meydan okuyan Bubacskili İbrahim Solda Bulgar Kara Di mo ile karşılaşmak istiyen gün geçireceklerdir. diyebiliriz. ae Molla Mehmed Bulgar pehlivanı pazar günü güreş yapacağına göre benim ken disile karşılaşmanda hiçbir mah. Zur 3 'T. dağlı ile İbrahimin araların- Ga meydan okumu faslı neticeye bağlandıktan sonra ben de kuvve. timi deniyeceğim. Meydana çıka. cağımız zaman herhalde yeni)me- yi değil, yenmeyi düşünürüz. Fa. kat kaybetmek te boldur. Biz de bir defa şansımızı dene. miye kalksak hata etmemiş olu- Tuz. Pehlivanlarımız kızıştılar. Pa. zar günü Babaeskilinin Hüseyin. le güreştiğini kabul edersek mev- simin en heyecanlı güreşlerinden birini seyredeceğiz demektir. Diğer taraftan K. Alinin, Di . narlının, Mülâyimin ve genç peh. Mwvanlarımızın yapacağı gü ri de gözönünde tutarsak güreş meraklıları yarın heyecanlı — bir Fasulye ekicileri| Teşvik Olunacak Ziraat Vekâleti bu hu - susta alâkadarlara emir verdi Ziraat Vekâleti memleketimi. zin fastlye ziraatine ehemmiyet verilmesi için alâkadarlara emir vermiştir. Bilhassa «Soya» cinsi fasulye ziraatinin artmasına dikkat olu. nacaktır. Bunun için çiftçilere güzel «So- yar cinsi tohunilar tevzi olunarak! teşvik edilecektir. | Çünkü bu nevi fasulyeden çı- karılan ve sanayide kullanılan yağ dolayisile bu mahsule Avrupa pi- yasalarından ehemmiyetli mik. tarda siparış yapılmaktadır. Karadeniz, Eskişehir ve Rusya | mintakalarında Soya — fasülyesi | çok yetiştirilmektedir. Badema diğer mıntakalara da, bu ziraat teşmil olunacaktır. | *& Fransız sosyalistleri komü . nistlerle hareket birliği yapma . h kararlaştırmışlardır. Yazan: M. Sami KARAYEL tatbik olunabilir mi? Ehi.. Ne ya. palım. Kismetimiz böyle imiş, Bu adam da hiç açmadı kendini kazıkçı Bekir olduğunu söy- y tutuşup güreşi ayırd| etmemiz Kala, kala ortada bir Arnavud oğlu kahıyor. Açık siylemek lâzımgelirse biz bu sene başpehlivanlığı kaybede- | ceğiz. Yatnız başına Arnavud oğlu hasımlarımızıtı elinden başı kur. | mi yarın ayırd etmek istierm, Fa., Dağ köylerinde ki/ARADA BİR Kalkın geçimini AritırmaK için... Yeni tedbirler | alınıyor — | Memleketimizir. — bazı — dağlık mıntakalarında bulunan köylerin ekseriya daha az kazanç temin et- İ tikleri görülmektedir. | Binaensleyh dağ köyleri halkı. | man kazancını aritırmak — üzere, | yeni tedbirler alımacak buralarda t | çeşidii. mahsul yetiştirilmesi te. min olunacaktır. Ayrıca dağlarda ve ovalırda. ki yabani ahlat ve saire gibi ağaç. Jarın aşılanması ameliyesine de muhtelif mahallerde devam olun. maktadır. Bu maksatla köylülere ı verilmektedir. onlara bir geçim ye- Ti de bulünmüş olacaktır. Diğer tarafta.ı bütün rmtakalar. da köylülerimizin bu seneki mah. sullerinden kabil olduğu kadar fazla randıman temin için Ziraat memurları çalışmalara başlamış. dardır. ——— — Gençlerden Bankacı Memur Yetiştirilecek Bu maxsadla urta Mekteb ve lise mezun- larındar. “nemur alınıyor Orta mektep, lise ve yüksek mektep mazunları arasndan ü tehassıs bankacı yetiştirmek üze. Te her sene olduğu gibi; bu yıl da muhtelif genç'er alınması karar. Bu maksatla Ankara, İstanbul, Adana, Antalya Afyon, Tokat, İz. mir, Kastamona, Sıvas, Trabzon Dıyarbakır, Edirne, Van, Yozgad, Kayteri, Erzincan, Çanakkale, Bursa, Bahıkesir, Erzurum, Ordu, Aydın, Meraş, Denizli, Gaziantep, Kars, Kütuhya, Konya, Malatya, Samsunda Orta mektep mezunları | için 16 ve I7 Ağustos, Lise ve da. ha yukanı tahsilliler için de 18 - ve | 18 ve 19 Ağustos günlerinde im. | tihanlar yapılacaktır. Yalnız bu imtihanlara İstanbul, Ankara ve İzmirde orta mek'ep | mezumları giremiyeceklerdir. 18 yaşından aşağı olanlar da im. tihana elımacaksi da - bunlar 18 den evvel memurluk sınıfına geç. meden sita;yer kalacaklardır. Orta mektep — mezunlarından müsabakada kazanacaklar ra | se. ne staj müddetinde 30, Lise me. zunlarına 80 lira aylık verilecek. tir. Bu imtihanlara askerliğini yap. mamış olanlar da alınacaktır. Fakat bunlatdan kazannlr staj. yer olarak çalışabilecekleri Staj devresinden sonra ©& 20 zamla daimi kadroya alınacak.. | olan bu mezunlar tekalide de tabi tutulacaklardır. ' Makarnacının bu sözleri üze - | rine Arnavud oğlu lâfa karışarak: — Evet, Makarnacının - dediği doğrudar, Eğer, Bekir evvelce bi. ze şahsiyetini tanıtmış — olsaydı, yüzde yüz başı — kurtarırdık.... Batta. Bekir olmamış ölsa idi bi. le yine taşı kurtarabilirdik... Fa . kat; Fakat, Bekirin gelip Makar- | nacıya çatmatı işi tehlikeye koy. muştur. Şimd: ne yapsak acaba diye ağzımın içinde bir şeyler ge- velemek isterken: Bekir mukabele etmiş: — Ben, Makarnacı ile güreşimi yatın ayırd etmek isterim. On - dan sonra karşıma kim gelirse gü | reşirim... 'Ali Beyin, Veli Beyin pehlivanı tanımam... Oynaş gü - Teşe de gelmem. Diyerek, sözeri katı bir görüşle bıçaklayınca, Makarnacı kızara . yak müukabele etmiş: — Peki be Bekir; ben ne kadar yorgun dâ olsam, seninle güreşl. Cemiyet ve san'atkâr Yüksek istidadları, cemiyet de- Burur. Fakat; önlar, öyle bir rad. deye yükselirler ki, ondan sonra, iyet, kendini ona uydurmıya çalışır, San'atkâr, ilk defa hayatı kav. Yar, cemiyet ve telâkkilerine aid, kendinde, bir bilgi, bir tez hasıl olur. — Cemiyetin ari giden bir zevk edinir. İş- te, san'atkâr, bundan sonra etra. fını düşünmez. Yazan, tahlil ve tasvir eden, tefekkür ve mülüha. zaA yapan san'atkâr, artık, kendi dünyasma dönmüştür. O, kendini anlatmakla, hayat ve telükkile- rime müvazi zevklerini öne sür. mekle, cemiyeti yaşatır ve etrafı onu tanır. Bu şekilde de cemiyet, san'atkâra bağlanır, Bilgi, ancak bir melekedir. Lâ. kin hayat ve telâkkilerine aid bit- &i üzerine işlenen san'at harcket. Teri ile san'atkâr temayüz eder Tarih, çok kere, pek yüksek san. atkârları, sırf cemiyet hayat te- Tâkkilerinin akışma uymamak vüzünden tekmelemiştir. k Yani san'atkârm zevki, insun. Tarın zevkile mutabakat etmemiş olmasından anlaşılamamıştır. Şu halde san'at, cemiyet telâkki — ve gayesi olmalıdır ki labilsin Ruhi malüliyeti olan her san'at- kâr, içinde, sonuna kadar cemi yetten gizli bazı tezler sürükliye. bilir. Fakat, bayat o kadar büyük bir mevzudur ki, san'atkâr, kendi komplekslerini baska bir <ekilde ifade ederek san'atımı yapar. Ne- tice itibarile, yine. kendi komp . Tekslerini anlatmıs olur, Bu, işin biraz da artistik safhasıdır. Ekseriya, — hu - san'atkârların verdikleri eserlerde, sırf cemiye. tin zevkleri hâkimdir. —Banunla beraber. san'atkârın kalemindeki | herşey, olduğu gibi kabul edil- memelidir. O, zaten cemiyete sid bir safha açmıştır. Diğer taraf . | tan, kendisini talmin eden şeyler de vücude getirmiştir. Yani o, bir | elile cemiyeti, diğer elile kendi dünyasına göre bir âlemi yaşatır. Hem kendi komplekslerini döker, hei de cemiyeti müstelid eder. San'atla yüksek bir zevk hâ . | kim olduğuna göre, zevkan yük- | selen herhangi bir kimsenin de, bazı hareketleri etrafında, san'at bakamından durülabilir. Meselâ; şarkı söyliyen hir adamın." vakit geçirmek için duduklarında de - laştırdığı abenkin bir kıymetk yoktur. Şarkı, bu dakikaya kadar, bestekârın şarkııdır. Fakat, ayni adamım, bir maziyi hatırlıyarak, derin bir tahayyül, yahud tahasstisten sonra, dudak. larında gezdirdiği ahenk, — başlı başına bir karakter, Bir mana ar- zeder. Bu andan itibaren — şarkı, tamamen söyliyene alddir. Zira, bu şarkı, kendi dünyasına mah sus bir hüviyel taşır. İşte; cemiyei, san'at eserlerini bu sekilde benimsiyerek tahlil! ve takib ettiği takdirde yükselir. San'at; başlı başına bir manadır San'atkâr ise, bu mananın esiri ve mümessilidir. Mütekâmil bir mu. hit içerisinde, cemiyetin doğur - duğu bu yüksek yaradılışlar vası, fasile, yine cemiyet hız alır. Zev. kan yükselmiş milletlerin tari. kat sen besi meydandan çıkarır . san ya Arnavud oğlu le veyahud da Aliço ve sölre İle kazşı karşı. ya kalacaksın, Yalnız, başına he- pimizi sana temizletmeğe meydan verirler mi be Beki Ne alacak. $ın sonra; bava... Halbuki başa iki yüz altın var... Hem-başı ve hem de bu paracağızları aramız. da payiaşsak olmaz mı? Demiş. Arif Ağe da: — Evet, doğrudur pehlivanların söyledikleri çünkü sen yalmızsın Bekir... Bu kadar hasmı ortadan Çıkaramazsın. Üçünüzün birleş - mesi muvalıktır. Deyince, Bekir, tap yekün ce - vab vermiş: Allah ne kısmet etti ise 0 . lur. Benim böyle güreşe aklım ermez. Yalnız başıma güreşirim. Ya yenilirim veyahud yenerek bem başı alırım ve hem de ikiyüz altını demiş.. Bekirin bu lâfları üzerine iş ça.| Sehir meseleleri Bizde dericilik Bundan on sene evvel, Yediku. lede bir deri fabrikasını gezme - üt gitmiştik, Bana fabrikayı gez - diren bir der, mütehassısı, mü - kemmel dezinin nasıl yapılacağı hakkında çok iyi izahat verdi. Nihayet mamul derilerin bulun. duğu daireye geldik. Burada bit ustabaşı, elindeki damgayla deri- lerin üzertaz, bir işaret vuruyor. dü. Bu işaretin ne olduğanu sor- dum, fabrika müdürü gülerek şu garib izahatı verdi: — Bu maeha, bu derinin Av - rupada yapıldığımı ifade eder. E- ğer yaptığımız malların üzerine, eyerlir diye bir damga vuracak ©. | hursak, piyasada — kimse almaz. Çünkü hatkıa yerli mallarına kar. | gı hiç rağbeti yoktur. Bu rağbet. | sizlik karşısında, biz de, yaptığı. | mız malların üzerine «yerli» de. | meğe sesaret edemiyoruz.» * Yedikul2 deri fabrikasında bu | izahatı aldığımız zaman hayret | | etmiştim. Fakat bu garib hareket | yalnız deri fabrikasında değildir. Bir kumaş fabrikası, mallarını İn- giliz kumayı diye, terzilere satı - yordu. Terz'ler de halis yerli mal.| Tarmmı, İngiliz malları diye müşte- rerine satıyorlardı. Hasılı yerli malı, Avrupa malı diye uzun se- | neler halka satılmıştır. Bunun se- [ bebini bir ruhiyatçı arkadaşım şu | suretle izah ediyor! | | — «— İktmaden geri kalmış mem. | leketlerde, Avrupa hayranlığı var. dır, Bü harranlık © kadar ileri gider sanda kendi kendisini aşağı göcme başlar, Yerli ma. hm beğenmemek de kendi ken - dimizi aşağı görmek hissinin bir tezahürüzden bâaşka birşey değil. dir. Türkiye Osmanlı İmparatorluğu devrinde iktisaden geri kalmiştı. | Bunun netiçesi olarak, bazı bed . bin insanlur da, körkörüne Avrupa karşısında, yerlimalımı r. Malbuki yerliyi be- genmemek kendi kend'sini beğen. memektir. * 'Türk inl susiyetlerinden biri de kendi kı dini aşağı görme hissini artadan kaldırmasıdır. Atatürkün yaptığı | harikalar mlili gururu artırmış-. | tır. Milli gürürün artmasi demek, | Türk milletiniz, dünya milletleri | arasında üstün olduğunun anlaşıl. | ması demektir. Türk inkılâbima - tesirlerinden biri de, halka verli malı hakkın. da bir fikir vermekti, Şimdiye ka. dar memleket/mizin muhtel lerinde açıları yerli raallar ser yasıtasile, yerli dali mefhumunu, | haka ifade etmek kabil olmuştur. | —— —| | kinde, muhakkuk birçok güneşler | parlamıştır. Cemiyet, daima biraz daha yükselmek için, ellerini, kendi sinesinden doğan bu yük. sek yaradılışları uzatmalıdır. Seşfeddin F rhan tallaşınca Makarnacı hidde'le mu. kabele >tmiş: — Pekâlâ; yarın kozumuzu pay ederiz. Arnavud oğluna dönerek: — Usta be! Bırak Bekir istediği gibi hareket ets'n.. Daha ölmedik biz... Ona Sıvaslı Bekir derierse bana da Şumnulu Makarnacı der- lerli reketlerine bayılarak onu kalben kat bu hissini ne Ma - | karnacıya ve ne de Arnavnd ğ luna belli etmiyerek son sözü söy.| liyen Mukarnacıya dönerek: | — Poekâlâ; Bekir de, siz de tediğiniz gibi hareket ediniz... Ar. navud oğlu Sulayu yendiği için yarın, Kavas oğlunu yenen Aliço ile karşılaşacık, Set de Bekirle kozunu paylaş. Deyip tâfı kesmiş... Yemekler yendikten sonra pehlivanlar yat. Ti N “Vurulan damaaların hakikt manâsı Memleketimizde guündengüne ©. dedi artan fabrikalar iyi mal çı. kardıkça, yerli malına karşı olan alâka arimıştır. Artık bu alâka - | nn arttığı bu devirde, hiçbir fab. | rikatör yaptığı malı, Avrupa malı diye gizlemeğe lüzum görmüyor. Yukarıda bahsettiğim Yediku. F ledeki deri fabrikası da, yaptığı malların üzerine, Avrupada ya - pılşormuş gibi damga vürmağa | Küzüm görüyor. Buna ne lüzum var? Türkiyede, Avrupa derileri derecesinde her nevi deri yapıl - maktadır. Halk da bunu zaman . la öğrenmiştir. -Artık Türkiyede yapılan her malın üzerine, burada | | Yapıldığını ilün etmek zamanı gel. | Hi şeker, yerli kâğıd, yerli cam, yerli şişe, yerli Tâstik ve &- ine.. Şimd! de tayyare yapıyoruz. 10 uncu yer ilmallar sergisindeki tayyatelerim'z de var. Türk müteşebbisi - dir, Yaptığı işi pek mütevazı bir lisanla şu suretle anlatıyor: «— Bu gördüğünüz eser, Tür - kiyede yapıtacak işlerin küçük bir mukaddemessidir. Daha çok şev- ler yapacağız, yerli motür, yerli makine, yerli taraktör... Bütün bunları da Türkiyode yapacağız. Birgün — gelecek ki, yerli mallar sergisinde, yerli — motörlerimizi teşhir edeceğiz » Bunu ne zaman göreceğiz? — Karabük fabrikası üşe başla. | dıktan sonra... H.A Dost Yugoslavya Baş | Vekili ellinci yaşını İdrak eti Dost ve müttefik Yugoslavya « nan kiymetli Başvekili Dr. Stoya- dinvviç bugün 50 inci yaşını id. rak etmektedir Kendisi mütevetfa Kral Alek « sandrın ölümünden sonra iç po- | litikada Yugoslavyanın vahde « Üni muhafaza etmekte ve dış po. | litikada da Yugoslavya için iyi neticeler tevlid «den bir sulh si- yaseti takib eylemekte, bilhassa muvaffakiyet ibraz eylemiş bir devlet adamıdı: Kendisini samimiyetle tebrik ederiz. —— Doktorla A-asında Kadıköy belediyesi baş doktoru Tevfik Âkif İzmir belediye dok. torluğuna, Manisa doğum evi ço cuk hastalıkları mütehassıslığına da Kars doğum evi ser tabibi Ra. if tayin olunmuşlardır. Manlisa memleke: hastahanesi bevliye mütehassıs: Fuad Bayer | müstafi sayılarak yerine tıp talebe | Şurdundan biri getirilmiştir. | ——— — Arif Ağa kâhyasını çağırarak, şu emirleri vermiş: — Kusrağa bin, çiftliğe git, Be. kire iç çamaşırı ve bir kat elbise, ayakkabı kuşik ve saire el çabuk [0! ” Kühya şola düzülmüş... Arti ğa da yatağına çekilip yatmış... Diğer çadırlarda bulunan âyan ve paşalar ve birçok seyirci gel . miş olanlar bütün gece yatıncıya kadar Srvaslı Bekirden bahsetmiş. ler:.. Va kimsecikler de bu ada . mın Kazıkşı Karâ Bekir olduğunu bilmediği için ne çeşid adamdır | diye hayretten hayrete düşerek nihayet sabahın çok meraklı ola. cak güreşlerinin hulyasına dala - rak yataklarını çekilip uyumuş - lar.. Sultan Aziz, Tâfını burada ara. Jamıştı. Bundan — istilade eden Mehmed Ali Paşa: (Devamı var) ç Ddi YAS6LA | Evkaf pıv,oıı'm HATEozöu Can ve cam — Ampul gibi, kadeh gibi, pences Te camı gibi sarça eşyanın Teketimizde — yapılamaması yü . zünden Avrupaya avuc avuc ra düktüğümüz günlerin hi Bi ödiyen çok sükür ki bir can fabrikasına malik olmuş bulu nuyoruz. Bugün uesillerden nesillere takalarak elimize kadar ancak kı rıkları gelebilen ceşmibülbülle yapan Beykordaki cam fabrika sından aşağı yükerı yüz elli Dik bir fasıladan sonra Cui yet devrinin bize bahşet n günkü Paşabahçe cam fabrikası: nn verdiği büyük teselli ile nün mahrumiyetini unutmıya yarının büyük ümidlerini avlarm. ya çalışıyoruz ve görüyoruz bugün cam medeniyete bir savlet halindedir. Büyük yekpare vitrin camla rından medern apartımanları işik aşık tufanma boğan beydan boya cam duvarlara varıncıya . artık bu şeffaf maddenin hayatı. me kadar aydınlattığına ve hay tın bu renksiz fakat çok manalı, çabuk kırılan fakat Nüzamu gün, den güne arttığınn artık iman et- miş bulunuyoruz. Binalarını artık temelinden ( vanma kadar camdan yapan deniyet, bir insan kalbini seneler denberi camdan — mahfazası ( de yaşattıktan sonra şimdi de büyük harikasını karşımıza çı - karmış bulunuyor: Camdan j Yerli mallar sergisine —Alı hükümetinin bir cemilesi olan şeffaf mahlük, <camın — istikbali hakkında çok büyük şeyler fetmeğe hazırlanan yarının sına kimbilir neler ilham ediyor? Bugünkü medeniyet içinde amalini bulmuş olan cam, ipi insanlara bugünkü mükemmeli - yeti ile, meselü şu sıraladığım Tikalarile görünmüş olsaydı he edilemezdi ki o devirlerde ona mutlaka ulühiyet isnad edili kendisine tapılırdı. : Ben camın ilâhi bir varlık el - düğüna — inananlardanım — Zir: «cam> m »can» kadar ayrılamıyacağına ve ona e r Ü lüzamlu olduğuna iman ! bulunuyorum. X FİLOZOFU Tarihi — ; Dekorlarla Süslenen pavyon Yüna) © * H t işlemeler şehrimizde hazırlanarak İzmire gönderildi Evkaf Umum Müdürlüğü fından İzmir beynelmilel panay: rında hazırlanan «Evkaf pavyonus na aid renkli ve eski usul işlem pencereler; şehrimizde imal ol narak evvelki gün İzmire gö rilmiştir. N Bu tarihi dekorları yapan müt hassıs da şehrimizden İzmire miştir, Bu suretle <Evkaf pavyonu» es. ki biçim dekorlarla süslenerek rihi bir kisveye büründürülm tedir. Mahkemeye verilen eczacı Evvelki gün cürmü meşhud muhakemesinde bir kadın ile ; rasında geçen hâdiseden ğa muhakemesi yapılan bir eczacı nın mezkür kadın sarkıntılık « mekten suçlu olarak muhakem ye verildiği yı Beraat ettiğini de ilâve eyle diğimiz eczacı karilmiz dün b telefon ederek; sarkınltılık le değil, lisanen tecavüz 3dd' muhakemesi cereyan ettiğini ve evvelce yanında çalışmış, Ta çıkarılmış bir şahid kadınit yalan Hadesinin mahkemece v rid görülmiyerek beraat eylernlş olduğunu ilâveten bildirerek © hususun da zikrin! Hâüdiseyi tenvi yerine getiriyoruz.