11 Temmuz 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

11 Temmuz 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4—SON TELGRAF — (1Temmuz 1938 _Cin denizinde.. Fransa-Japon Çinlilerin mukavemetini artırmak için Fransızların yardımına mani olmak üzere. Japonların haynan adasını işgal etmeleri ihtimali varmı ? Uzak Şark vukuatının geçirdiği safhalara bakılırken nazarıdikkati celbeden mühim bir nokta vardır: Fransa . Japonya münasobatı de. Gişti Esksi gibi kalmadı. Fran . gızların elinde Hivdi Çini var, “Hindi Çint ile Cenub. Çinin ara. sında bulunan Haynan adasının Japonlar tarafından işgal edilece. iihe dair çıkan sözler Fransızları Tükayıt bırakmamıştır. Çin ile o. lan ticaretlerini devam ettirmek istiyen Fransızlar, böyle yol üze. tinde mühim bir mevkiin Japon. darın eline geçmesi ihtimali ilerisi “ âçin çok düşünülecek bir mesele — ölmuştur. Onun çin gelen haber. lere göre Fransızlar daha çabuk /davranarak Hindi Çiniden birta. , kım kuvvetler göndererek Hay - nan adasının cenubunda, Çin de. nizinde bulunan küçük adalarına yerleştirilmişlerdir. Bunun, işgal * demek olmadığı söyleniyor. Hay. nan adasının hiç bir devlete geç miyeceği, yalnız Çinin elinde ka. Tacağı, bu takdirde adaya Fransa tarafından da el atılmıyacağı 1907 — Fransa - Çin muahedesile karar. — laştırılmıştı. Halhuki şimdi ada - “Bın Japonlar tarafından tehdid e. “dilmesi karşısıhda Fransa da ci. vardaki küçük adalarda kendine Böre bir vaziyet almak İstemiştir. Geçenlerde Japonların Haynan adasına asker çıkaracakları riva. yeti üzerine Fransı hükümeti İn. - giltereye müracaat etmiş ve: — Eğer, demişti, Japonlar Hay. nan adasına asker çıkarırsa onla. rın çıkardığı asker kadar Frnsa da oraya kuvvet çıkarmış olacak. tar, — Bunün üzerine Londra, Paris, 'Tokyo arasında muhabereler ol. Mmuştur. Haynan adasının ileride ne hal alacağı meselesi yalnız Fransayı değil, İngiliz İmparator. luğunu da alâkadar etmektedir. Bu ada, Fransanın etinde bulunan Hindi Çiniye karşı hâkim bir mevkide olduğu gibi İngilizlerin elindeki Somatra ile Borneoya hâkim olmak üzere yol üzerinde bulunmaktadır. Sonva yalnız bu “kadarla kalmıyor: Şarka doğru i- lerleyince de Filipin adaları var ki burası da Amerikalılara aiddir. Haynan adasının cenubundaki â. dlara Fransızlar tarafındn böyle “ bir kuvvet gönderilmesi Tokyoda — merak uyandırmıştır. Fransızlar ise buralara kuvvet çıkarmakla “nesiyasi, ne de askeri bir maksad takib edilmediğini söylüyorlar. — Yalnız o sularda yoleuluk eden gemilere yol göstermek üzere fe- “nerlerin muhafazası içni böyle bir — küvvet çıkarmıya lüzum görül « ea Asri vesaitle mücehbez bir Çinli bölüğü sadakat yemini esnasında böyle ilerlemesi karşısında ise Çin müştür!.. İşte Fransa . Japon münasebatı bu gibi hâdiselerle son zamanlar. da bir kat Gdaha mazikleşmiştir. 'Tokyoda bulunan Avrupalı mu « babirler bu vaziyetten etraflı bir surette bahsediyorlar. Japonların harbe başladıktan sonra elde et - bugün şiddetli göstermektedir. yanın 'bu harbi mez. Çin muka' kuvvetlenmiştir hazırlanmıştır. Mukavemetini de ve istediği gibi ne vakit bitirebi. leceğini kmse kestrp iddia ede « Bu yaz Fransaya Gelen turistler Sekiz günde 17,000 Amerikalı 1937 de Fransaya 900,000 turist gitmişti. Bunların bıraktıkları pa. ra da 3 buçuk milyardı. Fransa ti. caretinin 18 milyar frank olduğu dikkat nazara alınırsa bunun yüz. de 20 sini turizmin temin ettiği . anlaşılır. Bu sene bumiktarın daha ziyade artacağı muhakkaktır. Çünkü yal. nız son hafta içerisinde 19,000 A- merikalı gelmiştir. Eenebilerin Frnsayu gitmeleri - gebebi otel fiatlarında yapılan ten.. zilât ve her hususta gösterilen ko. laylıktır. Sonra, Avusturyaya gi- den turistlerde bu sene Fransaya gitmektedirler. Büyük ve küçük oteller dolmak Üzeredir. Rüşdü Aras ve Piyerlo- ti'nin hesab pusulası Pari Suvar'dan: «Türkiye Hariciye Nazırı Bay Rüşdü Aras'ın Fransada — birçok Fransız dostlacı vardır. «Geçenlerde, Parisle Türkiye Sefaretinde verilen bir ziyafette kan eski bir İâ. ile: «Bir Türkten da- ha kuvvetli ne vazdır? . İki Türke derler. Fakat benim fikrime göre bir Türk, bir Fransız denilse daha doğru olur..» demiştir. «Bay Rüşdü Arus Fransız ede. biyatına vâkıftır. Ve Ankaradaki bürosunun üzerinde Piyer Lotinin el yazmasını havi bir kâğıt vardır. Bu vesiğanın hikâyesi pek garib- dicı «Piyer Loti( Deyoğlu lokantala. rının birinde yemet yemişti. Gar. *gon hesabını getirdi. Fakat tam Parayı vereceği zaman çantasını evde unuttuğunu gördü. hesab bir mukayemete Öyle ki Japon - istediği zamanda vemeti ©o kadar Lâkin he olursa Pos bıyıklı Adam Yazan «Dün akşam yine çardağın al. — TT tında toplanmış bizimkiler tam şarkı söyleyip eğleniyorlarken yi. ne *«0 pos biyikli herif» gelerek ahenklerini bozmuş. Bağırmış, ça. gırmış nedir bu adamın elinden çektiğimiz?» diyorlardı. Köy halkı toplanıp hakkında mazbata yapacaklar. «Bu pos bı. yıklı herif» diye çağırdıkları fakat bir türlü kimsenin henüz daha is. mini bile öğrenemediği bu adam Adeta köyün başına Rabbani bir belâ gibi geldi, musallat oldu. Çeş. me başında şakalaşanı — çocuklara karışır, bağlarda neş'eli köy kızla. Tının şevklelrini kırar, ağlıyan ço. cukları susturmaları için kapı. ları çalar. «Pos bıyıklı herifin» karışmadığı şey yoktur. — Ben bu köye sizin zırıltınıza dinlemeğe gelmedim. Başımı din. lemeğe rahat etmeğe geldim. Size kanun namına söylüyarum. Bir defa daha görmiyeyim. Karışmam HİKÂY File koendisini istlevap etti. Kendisi hal!.. Tehditlerine daima kanunu si. per yapması köy halkını örkütmü. | yyor değildi. Kimdi bu? Ne iş ya. par? Niçin vatandaşların hürriye. tini tehdit etmeğe kalkışır? Bol konuşan, kaşlari çatık, çenesi dü. Şük, bu asabi ihtiyardan büğün köy halkının çektiği nedir? Hep birleşerek aleyhinde maz. bata yapacaklar. Yapacaklar am. ma zamanını bekliyorlar. Akşam oldu mu? Yolda rast gel. diği kadına, çocuğa haykırıyor. — Haydi bakalım evlerinize., Ne dolaşıyorsunuz? Güneş batınca karanlık olacağını bilmiyor musu. nuz? Sokuklarda z ne? Herkes evine çekilmeli, kanundan korku. nüz yök mü sizin? Hiç kimse de ona sormağa ce. saret edemiyor ki: — Sen ne karışıyorsun? Senin uyumalı. Kanun namına söylüyo. rum, Dediği işitilir. Bazıları bu acaip ihtiyarın acaip emirlerine karşı tuhaf bir inkiyadla lâmba - Tarını söndürdüler, bazıları da: Kim oluyormuş 0? Dediler. amma yine ses çıkaramadılar. Ni. hayet iş zabıtaya aksetti. Zaten dedi kodusu kulaklarına kadar ge. len komiser pos bıyıklı ihtiyarın evine geldi. Kapıyı çaldı. Pos biyikli ihtiyar: — Kimdir 0? Kimdir benim ka. pımı çalan? Ne istiyorsun efendi? Komiser: — Sizinle biraz konuşmak isti. yorum. Biraz teşrif eder misiniz? dedi. Humurdana humurdana kapıyı açtı. — No cesaret bu? Benim kapı. mi çalmağa nasıl cesaret ediyor. miş oldukları muvaffakıyetler ü. zerine Çinde bir takım geniş yer- leri ele geçirdiler ki buraların bil. hassa maden itibarile olan serveti pek mühimdir. Çinin Pekin, Nan. kin, Çinan, Çintao, Şanghay gibi bellibaşlı şehirleri Japon bayrağı altında bulunuyor. — Japonların olsun bundan sonra Çin mesele - sinde Japonyanın ehemmiyetli surette bir mevki aldığı meydan. dadır. Japonya, Çindeki mevkiini hiç bir zaman bırakacağa benze - miyor. Bunun için Ja; ö Japonya, Çinde harbe girişmek. le ilerisi için büyük bir politika takb etmekledir. Bundan sonra Japonya, Asya kıut'asında büyük bir rol oynamağa hazırlanarak bu rol için de Çin merkez olacaktır. Fakat istikbal için Japonların bes. lediği emellerin hududu çok ge - niş görünmektedir. Japonlar As. yyada Çine yerleştikten sonra göz. lerini daha uzaklara dikeceklerdir. Bir zamandanberi Avrupa mat. buatını çok meşgul eden böyle bir mesele vardır. Uzak Şark işlerini takib edenlerin dediğine göre Ja. ponların emelleri yalnız Çine yer. leşerek oradaki zengi nmadenleri çıkartıp işletmekten ibaret kalmı. yacaktır. Japonların «Cenub adalarır de. dikleri yerler de vardır. Bundan (Devamı 7 inci sahifemizde) etini, ben puslasını imzalıyarak bıraktı. «İşte Bay Rüşdü Arasın büro. sunun Üzerinde bulunan bu hesab | puslasıdır..> İ pısinı çalarak: Londra gazetelerinde okunduğuna göre geçenlerde Con Benet isminde yirmi üç yaşla- rında genç bir İngiliz Fransanın Nis şehrine git- miş, orada oturduğu otelin birinci katından pencereden düşerek yaralanmıştı. Kendisi alı- narak Montekarlodaki hastahaneye - göl müş orada ölmüştür. Con Benete bakan dostu bir hekim onun balini şöyle anlatıyor: — Kendisini hastahaneye kaldırdım. Ka- rım, kız kardşim ve bir İtalyan musiki şinası da beraberimizde olduğu halde Con Benet ile birlikte yemek yedik. Montekarloya gittik. son- ra tekrar Nise döndük. Benet eskiden sine macılık ederdi. Kenı Londrada tanıdım. Son | zamanlarda bir şirket teşkil etmişti. Babası da bir kumpanyanın başına geçmişti. ne vazifen? diyemiyardu. Bir akşam yine onu evlerin ka- — Işıkları söndürünüz. Herkes MONTEKARLO DÖNÜSÜ Bir İngilizin ölümü mes'ele oldu sunuz? Kanundan — korkmuyor. müsu. nuz? Komiser sön derece sükünetle | Niste o gece Benete benim oturduğum ote- | lin katında yatmasını söyledim, Çünkü tekrar Montekarloya dönmek için vakit geç olmuştu. | O da teklifimi kabul etti. Benim tutmuş oldu- ğum dairede bir odada yatmak üzere kaldı. Saat sabaha karşı artık üç oluyordu. Sabahle- yin saat 4 buçuk sularında idi ki yanımızdaki odalardan birinden bir gürültü duydum. yata- Bımdan kalktım. Etrafı dinledim. Dişarıya bak- fım, Bir Pencere açıktı. Benetin balkona çık- mak üzere pencereyi açtığını zannediyordum. Hakikaten Benet bir pencere açmış, fakat bal- kona gidecek yerde aşağıya düşmüştü. Doktor ile İtalyan musiki şinansının polis - tarafın- dan malümatlarına müracaat edilmiştir. Neti- eede bunun hakikaten kaza eseri olduğu anla- gılmıştır. Ley ——— — —— — ının peşine düşüp koşan mecnun gibi FertWi” eski bir zabtiye onbaşısı olduğ anladı. O akşam kahvede de topl! köy halkına komiser vaziyeti lattı. — İtiyad. dedi. Kolay X0 vazgeçmek kabil değildir. — | Alışkınlık insanın iliklerine M dar işliyen bir huydur. Ve © çıkmadıkça yerleştiği yerden pırdamaz. Bu adam eski bir zabtiye ça şu imiş. Devrinde astığı astık, tiği kestik olduğu için hâlâ di ettiğine kani olduğu vazifi yapmakla kendini mükellef diyor. Ve kanun manisi ile önüne rast gelene karışıyor. Aradan bir kaç gün geçti. mabhallelerde çocuklar a: oynuyorlarmış. Mekteplerinde rendikleri tarih dersine göre © cuklar, padişahı tehzil eden B oyunla meşgüllerken - bizim P bıyıklı amca çocuklardan bi yakalamış. — Seni gidi beni bilmez yı cak seni, Padişah efendimizle MA ediyorsun ha kanun korkunuz, mu sizin? diye humurdamarak W vallı yavrucağı kıskıvrak bağl mış, ayaklarına taş bağlamış. Çocukların avazı çıktığı kad bağırmaları üzerine etraftan şenler çocuğu pos bıyıklı elinden kurtarmışlar, kendisini karakola teslim etmişler. — © O hâlâ Emniyet memurunt' elinde çırpınıyor: — Hainler efendimize sı ediyorlar diye ter ter tepin Komiser gülümsiyerek: — İtiyad! dedi. En götü, en XÖ ne huydur. Kolay kolay vaz Temez. Ve nihayet onu bir akıl do runun nazaretine tevdi ettilef PİLE | | | Refik bu resme baktıkça içlendi; hür liğini, iradesini kaybetti; gözleri nemlendi, gazetede olduğunu unuttu, işini unuttu, şuursuzluğuna mağ. Tüb oldu, heyecanı arttı. Sonra, Ferhundenin sovda. engiz hüviyeti burnunun ucunda tüttü, gözlerinde' yalniz Ferhunde, damarlarında yalnız Ferhunde, vücudünün bütün zerratında yalnız Ferhunde... Os nun gözleri, onun sıcak kamı, onun aşkı büyüdü, do. laştı, hâkim oldu. Daha sonra, kolleksiyonu kapadı, şiddetle masanın üzerine çarptı, kalktı, fesini başına geçirince odadan çıktı, Bu çıkış bir tek adamın gözünden kaçmadı: Yi. ne genç ve narin yapılı ressamın. Nadi, başını çe. virdi, boynunu iğdi, çift gözlüğünün altından- ve in arkasından uzun uzun, manalı manalı bak. fi ve kendi kondine söylendi: — Ne oldu, böyle bu çocuği ... Sirkeci - Topkapı tramvayı. Biletçinin çallak ve yorgun sesi: — Tevekkül hamamı Bir kaynaşma, İnmiye hağırlık... — Hanım dursana... — A..; A... Ayol ayağıma bastın!. — Aman Yarabbi Allah sağlık versin, Bu ne kslabalık. Mahşer yeri!... — Tuu... Gördün mü belâyı. Medihayı Aksa . rayda bırakmışım! Edebi Roman No.41 — Hanım hanım... Yolu kapama... Siyah çarşaflarına sıkısıkıya sarılan kadınlar, Öksürüklü erkekler, babayani gençler. Onların ko - nuşmaları. Onların birbirlerini yarıp geçişleri... Refik Necat! tramvayın durmasını beklemeden arabadan atladı, Haseki caddesine saptı. Uzun ve loş bir sokak. Tenha, Hastahanenin bir hisar gibi yükse. len yan duvarı, Basık, tahta, karanlık ve yeşermiş evler. Haleti ruhiyesinde değişiklik yok. Hiç mi hiç!. Matbaadan nasıl çıktı?, Yine öyle, Taşları çakıl çu. kul kaldırımlar üzerinde ayakları dolaşa dolaşa hızla yürüyor, sabırsızlanarak r, heyecanla yürü. yor, Bir tek merakı var: Görmek! Sevdiği kızı gör. mek, Ferhundeyi görmek, hemencecik görmek! İra. denin sevki budur, gönül bunu isitiyor. Görmezse çıldıracak, görmezse ciğerlerini kavuran boğucu ha. Etem İzzet BENİCE va beynini uyuşturacak ve.. Belki bir duvar taşına bile tutunamadan küttedek sokağa düşecek!.. Yolun ortasına geldi. Duvarın kıyısından yürüyor, Bir kıvrıntı var, Dönecek, biraz daha yürüyecek ve caddeye çıkacak. tam, bu köşeyi dönerken ansızın durdu. Karşısına bir kadın çıktı. Birer adım daha atarlarsa biribirlerine çarpacaklar. Relik, ayak bu. runlarının ucana bakan gözlerini kaldırdı, kadına bokmasile, kirpiklerini yumması bir oldu. Göğüs gö- ğüse geldiği kadın: Ferhunde!. Ferhunde de şaşırdı. Hazırlıksız bir tesadüf. İkisi de dalgın, ikisi de hü. zünlü, ikisi de mütereddit. Bir saniye, böyle biribir. lerinin yüzüne bakmadan karşılıklı durdular. His. ler bir. Refik ne söyliyeceğini hemen nasıl bulamı. yorsa genç kız da bulamıyor! Hangisinin daha evvel söylemesi lâzım?. Ne söyliyecek?... Refik, Göz kapaklarını ikinci defa kaldırıp ta denin yüzüne baktığı zaman gözlerinden bir datii? | yaşın aktığını ve yanaklarının morardığını e| Ruhların bir ande şiddetle iştiraki. Genç kızıfı melül bakışları sulandı, yanaklatı kıpkırmızı kesil — Nereye böyle Ferhünde?.. Ferhunde, ince, yaslı ve titrek bir sesle Cei vendir İ — Gidiyorum.. Refik, anlıyamadı. Nereye gidiyör?.. Şöyle katle genç kıza baktı. Tuhaf. Her vakıtki gibi d Arkasında hasta bakıcı elbisesi yok, manto var! B mantosu. Kendini denize attığı günkü mamto. Siy? manto. Sonra, elinde büyücek bir çanta ve koluf' altında küçük bir paket. Bir defa daha sordu: Ş — Nereye gidiyorsunuz? Genç kız, büsbütün kızardı, gözlerinde birik” yaş damlıfları çoğaldı: — Hastahaneden çıktım. Refiğin hayreti arttı: — Yal.. Hastahaneden 'Ççıktınız ha. — Evet... Ferhundenin sesi gittikçe kısılıyor, yüzü mof'i — E peki nereye gidecektiniz?.. yor, gözleri irileşiyordu: — Bilmiyorum ki. Kendime yeni bir iş ar? cağım, — Demek bir başka iş bulmadan hastahane6 ayrıldınız... K *

Bu sayıdan diğer sayfalar: