“ yin dgmarları neş' Sinaması en bol. Vemieket ' Almanya imiş Yapılan bir istatistiğe göre Av- rupada, sinema cihetinden en zen- gin memleket Almanya olduğu an. Taşılmıştır. Hali hazırda Almanyada 6182 İtalyada 4,100, İspanyada 3,351, Çekoslovakyada — 1337, İsveçte 1.670, Romanyada 900 ve Belçika- da 700 sinema vardır. Fakat, sinemaya gidenlerin en dedir: 1937 de 864 senede Âl- “anyada sinemaya gidenlerin sa. yısı ancak 450 milyondur. Bernar Şav Ağır hasta — | .kın Bernar Şav ağır hastadır. doktorlar ziyarete gelenlere ken. görmelerine müsaade ver. gibi telefonlatı da kas çoğu O ta. | maniar, eserlerinden birinin sine. maya alınacağı şayi olmuştu. Fa. kat bu şaylanın sonu çıkmadı. Bernar Şav, meşhur sinema â. | mili Samuel Goldvin'le görüş. sonra ga. di. Samoel Gold. vin ile anlaşamadık, O yalaz san. Amerıkada | Mahkemeni akla itham öluman «Bre. vapuru — berberlerinden el Hofman Johanna'nın a. mahken erdiği bir vukatı, eye müuhttrada kadının masumiyetini ancak iki kişinin isbi ilece. gini bi r an birisi doktor İngrat | Grteb, d ri de kamara garson. larından Karl Şülter'dir. Fakat ikisinin de mahkemeye gelip şa- Bunlar hadet etmesine imkân voktur. Çünkü her ikisi de frar ve Al- manyaya iltica etmişlerdir. Avvkatn fikrine göre Johanna, | kendilerin! gizlemek istiyen asıl | casusların kurbanı olmuştur. Avukat; doktor İngi d.| men memurluğundan istifade e. den Turru adlı. birisi tarafından kaçırıldığını da iddia etmektedir. TELGRAF— B Temmuz 1938 Kuraklık ölmuş, mahsul az ye. | tişmiş, yahud bunun aksine ola. | rak bolluk Yarmış gibi haberler | yalnız bir memleketin iktısadi va-| ziyetinden değil politika nokta - sından da mevkiini göstermek için | çok kere birer ölçü oluyor. Geçen. lerde Avrupa gazetelerinde verilen Bu seneki kuraklık İtalyayı hariç- den buğday almıya mecbur ediyor : Fakat harice para vermemek için başka çareler aranıyor .. olmamıştır. Haricden buğday ge. | tirtmeğe mecbur olan memnleket- ler harbi göze alamazlar neticesini | çıkarıyordu. Bu sene Avrupada görülen ku- raklığın bilhassa İtalyadaki tesir. leri etrafında yeni gelen Avrupa gazetelerinde görülen snn malü - İtalya mühim bir mes'ele karşısında! indir. İtalya hükümeti harleden buğday almamağı çok azmetmiş görünüyordu. Buğday için dışa - rıya para vermemek isliyordu. Fa kat mahsul iyi çıkmadı. — Geçen teşrnisanide verilen karar üzerine ekmeğin cinsi zaten bozulmuştur. Geçen teşrinsanide hükümet bunu muallim odasına yakın dershane- bir uykuya hazırlanıyordu, İ Duvar ve mektub’ Yazan: Nusret safa COŞKUN Müzakere günleri izin verilmeme-| ler yüz göstereceğini umma: sini istemiş. Müdür dersten sor. Ta müsaade ediyor amma yetiş - Ders zili çalmıştı. Koca binayı kucaklıyan uğultu rden başlıyarak yavaş yavaş liyor, mekteb kırk dakikalık | malıyım, Koridorda hocası gelen son sı. nfin kapısından muallim odasını gözetlemeğe çalışan bir tek tale- beden, ve diğer sınıfların kapıla - rındaki gözetleme camına vurarak hocalarının gelişini haber veren muallim muavininden başka kim- se kalmamıştı. Son sınifa bu ders çok heyecanlı gözüküyordu. Çünki aksi Meşhur kimya hocası müzakere Hocanın gelemiyecek olması ü. midile havadan bir mevzuun mü- makaşasına dalmış olanlarla. arka hakkak dediği saatte orada bulun- İmontcasu süELam kaçırmış. kararı heyecanla bakleniyor işgal etmektedir. malümatı hulâsa ederken «Son Telgraf» yazıyordu: — Avrupanın bazı yerlerinde bu sene kuraklık yüzünden düşündürücü bir hal vardır. Bazı büyük memleketler haricden buğday getirterek kendi eksik mahsullerine eklemek mec: buriyetinde kalacaklardır gibi. Ge çenlerde bir İngili | iz gazetesi Av - rupa sulhunun - bozulmiyacağını, Almanya ile İtalyanın harb çıkar- muyacaklarını yazıyordu. Çürkü, diyordu, bu memleketler hariede' iday getirtiyorlar. Bu seneki f kuraklık yüzünden mahsulleri vardır. Memleke buğdayı kendi den almamak | te girişilen bu m kadar neşriyatı menetmiş On se. kiz kişinin dahil olduğu bu mesele Amerika efkârı umumiyeşini e değildir. Fakı Rusyadan. Garib bir teklif İşte vücudüm K aça mel kkdır değildir. mat pek şayanı di kaç senedir büyük en aşağı 60,000 kental vardır. Bunu harleden ge- tirtmek icab edecektir. Fakat haricden buğday al ya birçok para v /mücadele e kadar müsbet neticeler vermemiş 1 Belki de İspanya dahili harbine karışmış olmak da kolay ttir. İtalyada kaç türlü istil tan gazının k soran! soktuktan son) mirilti muavin man sımfın hi oldu; kusi , bakkal lışından suratı re döğrü yürü edilen ©4 10 şimdi artık 52( muştur. Diğer taratt: mektubu var!. t binayı bu seneki kurak. yvanat da no | liyememak kesen köy san- görül | dolayısile dı ve kömür d: öküzünü caktan yiyoceğini çıkar - mak için Uğraşmaktaki tahammü- lü İtalyayı ge: ca her vaktt tasdik fiyettir. Bu sene lât ise yeni deği ki vaziyet alâkadı dürücü olmakta devam ediyor. talebeleriydi. onların sakl şörülen müşkü- aklına getirmi derse sıradan öndeki çalışkanlı yor, ve bu karışımadan hası) olan patırdı koridera Muallim müavini dokuzuncu &. nıfin coğrafya he leki kalemin tersile kapıya | vurarak seşlendiler — Yavaş çocuklar çok gü halinde ka ğunu gördü. Müzake çenin bir köşesinde saklanan ders kaçaklarını bu ağı inmek mecburl. — 310 Vecdet de yok.. Halbuki * alıktan süratla ga | — İki talebe de son tıatfır en ça- | setseydi bile de geç kaldıklarını zannedrdi. ra eterin hsal edi ü zanıyordu. nın 1 da ını kaşıyordu. 'a doğru içerl ra b düre yollıyacaktı. nuşması ihlâl etti — Benim se geç kalıyorsun! — Ziyanı yok. Hastaneye Çık . derim. — Ben muhakkak gitmeliyi Faruk. Meseleyi biliyorsun. Bu benim ilk aşkım. Bu aşkla deliye döndüğümün de farkında nin ve diğer arkadaşların birçok sevgilileriniz var. Hafta tatilin . ( den sonra dön bahçeyz bağlıyan miş bleay. | da, larda bah- | © almak için tekrar | â. Mıcıldanıyordu: alarınızı, tatilin ğini anlatırken bilme: yamındakl hararetli h. 4 talebeyi mu. | üyünüüm Türük: Sit Katlandıra ballandıra sevgililerinizli lerini hikâyelerini anasından babasından bahsoden. leri 4 çocuk ezası duyardim Bir türlü sevi d. — Kendimi üm bir çimde.. dinliyen etrafı — gör < Faruk düşünceli düşünceli almı. | — Müdür muavinine gideydin!.. — © da vermez biliyorum. Mü- üküneti yine Vecdetin ko - | iğünüz vakit ma- | nasıl geçti * | |— — Tehlikeli bir iş bu Vecdelİğ kismet ölma- | Avırsınız ?... Macar zabıtası tarafından detle takib olunan moşhur sız, geçen hafta profesör Noman'a müracaat ederek: — Paraya ihti; mümden sonra vücudümü parçı lamak, ilmi tedkik'erde bulır » hira * verirsini İngiliz matbuatına göre Roma- nn biran evvel İngiltere ile an. laşarak 16 nisan itilâfının tatbikat sahasına geçmes'ni istediği görü - | lüyar, Bu da bir an evvel hariede | bilhassa Londra pi di bulmak imkânı İktısadi hir takım hakikatlerin | politika üzerine olan tesirle İ n uzadıya bah züm olmasa ge iliz mat - | buatının bu mevzu etrafında ver. dikleri malümattan çıkardıkları netice şu oluyor ki Roma hâriede | kredi bulmak için Londre ile olan anlaşmasının filivat sahasına çık- Çünkü ikisinin de şimdiye kadar mektebden ve dersten kaçtıkları görülmüş değild p , Biri zayıl, esmerce gözlerindre | Hhsizliğim mi sı keskin bir zekâ parıldıyan mek - | YöTüm. in en gözide talebesi 40 Vee. | | Bil Tinciy det Diğeri, şişmance, sarı kıvırcık | saçları başından sabun — köpüğü gibi taşmış yüzünde ağır başlı in- nasıl tanıştığımı gördüğüm dakika miyecek derecede di rişim mi, yoksa bece b oldu bilmi - ime ve- | allim muavini önlefinden geç bir şey varsa ona ge- kadar hiçbir kızla tanış - mamış olmaklığımdır. Meral ile | biliyorsun! İlk | u'yu müşkül | “mak hakkı için Bu dam, Nevyork gazetelerinin birinde, casusluk meselesi hakkın. a pek heyecanlı bir neşriyatta ve fişdatta bulunuyordu. | Hükümet, mahkmnin — sonı — ver, ya yoksun. dayım. Her hal ben öleceğim... esine İndirir. Gözleri dönmüştür. Be. nin hududsuzluğundan çatla . mıştır. İyiyi fenadan, güzeli daha güzelden ayırmı. iya takati yoktur, Bu anda Kefesini soluya soluya alır ve burnonu kar yığınlarında sürler durur. Gözlerinizir. önüne getiriniz: Aç kurd deymuş . tur. Bele yapışan karın derileri gerilmiştir. İlik . lerine kadar tokluk, Bunun zevki, bunun neş'esti... 'Tok kurdun, pençeıoıiuin iştihası emrine arzettiji daha bir sürü yedek azığı da vardır. Kol, bacak, kafe, bağırsak, bud parçaları... Zihininizde canlandırınız: Tok kurd, Şimdi bu yedek azığın karşısına geçmiş, kendini dinlendiri. yor. Memnur. Mağrur. Mütecaviz. Küslah, Arada bir dlini uzatıyor, tırnakların kol, bacak, kafa, bud parçalarından birine çirpiyor, oynuyor, karlara bu. luyor, Hopluyor, sıçrıyor ve dönüyor dönüyor, kuy. — Tuğunu ısıriyor, kendi kendine debeleniyor... Son. Ta, neş'enin verdiği çılgınlıkla kalkış, karlar üze. Tinde hızla koşuş, fırtına; durmadan, dinlenmeden mütemadi tavırlar; arada bir gelip et parçalarını koklayış, tepiniş ve homurtu! — /Düşününüz. Şehvetine meğlub, - Refiğe aç Ni “Meti düşününüz,.. Refiği kendi elile soyup yatağa so. Ukan Nimeti düşününüz... Bir yataktaki bedmest sa. “niyeleri düşününüz... Şehvetin tuğyanını düşününüz. imetin neş'esini, tokluğunu, gururunu düşününüz, hefiğin bitki Wnı düşününüz... — Karar veriniz: Aç kurdun aranma, avlanma ve doy. eritir ve mi - Profesör ehemmiyet verme: — Sen, demiş, otuz yaşında ya | — Merak etmeyini, ben parayi profesö. n | Ben İse 72 yaşın- çıkın « lde rün muayenehanesinden ca, kapının önünden geçen tram. vayın altına atılmıs, ezilerek öl. müş. senden evvel Edebi Roman No.38 ma sahnesile bu sahne arasında fark buluyor musu. fuz?. Tıpkı o açlık, o saldırış, 6 didikleyiş, © tokluk, © neşe, o çılgınlik değil mi?. İşte bu saniyelerde, Nimetin Refiği kendi elile soyub kendi yatagna yatırdığı saniyelerde, bir yatak. daki saniyelerde, bedmest ve pürluğyan saniyelerde Ferhundenin kapısı vuruldu: -- Ferhünde hanım... Genç'kiz düymadı. Yorgun. Kendinden geçmiş ağlaya ağlaya göz kapakları şişti ve ve öyle Uyudu, ızdı. Kapı bir daha vuruldu. Kuvvetle: — Tik.. Tık.. Daha küvvi — Ferhunde Hanım. Güzel kız uyandı. Uyku sersemliği. bitti: —Kim o?, — Ferhunde hanm geliniz. Ben doktor Cevadi. mukave- masını istemekten geri kalmıya - caktır. Hibuki 16 nisan itilâfının ikata geçmesi içi Löndrenın ilk şarki İspanyadaki gönüllüle . rin çekilmesi olduğu da malüm. İtalyadaki buğday mahsulü ile Vocdet: Yaran: Etem İzzet -BENİCE Sevimli kız, şirin kiz, fakat muztaib kız, kendini toparladı. kapıyı açtı: — Buyrunuz efendim.. Doktor asabi; Rica ederim efetidim. Bu saatte uyunurmu?.— Köbetinizi unuttunuz mu?. —— Hayır unutmadım.. Bir az rahatsızım.. Yalan söylemeyiniz. Ben her şeyi biliyorum. Bu- radaki hastaya kızdınızda yatıyorsunuz. Fakat, ne kadar kızmış olursanız olunuz, size emanet ediletn bir bastayı terk etmek salâyhiyetini kendi kendinize ha. sıl veriyorsunuz?. hastanın şimdi ne halde olduğunu alliyor musunuz?. Hasta, hakikaten vahim bir butran geçirmişti. Ferhunde tarafından terslendikten ve terk edildikten #onra, kalb çarpıntılar: çoğalmış, tazyiki şirayin art. mış, nefesi daralmış, canın çıkıvermesine, sinirden sanlara has çizgi Konuşuyorlardı. fında bir sürü hayranı vardı. Bir çok ez kismetler - kapısını - Başka çare yak, diyordu. Mü. — aşındırıyordu. dür Beye rica ettim. İzin vermer müzâkere yapacıkmış bu genç kızın bana ceğini aklıma gelirmezdim. Etra- er taşıyan Faruk. Benim gibi pısı lunda bir mekteb talebesine gü - —— ——— na ramak kalmıştır. Epey zaman sonra, ırol kadın yetişmiş, hastayı bu hâlde bulmuş, nöbetci hekime koşmuş, Cevdet beği getirmiş, hemen iedaviye başlanmış, tehlike zorla savulmuştur. Dok. tor, bu buzuru temin ettiklen sontadır ki, Ferhundeyi nuhaze ediyor. - Hasta kadın size yalan söylemiş olmalı efen. dim. Bendeniz odama geldiğim zaman rahattı. Ra- aatsızlığımın tesirile uyumuş, kalmışım... — Ferhunde Hanım, bâlâ yalan söylemekte ısrar diyorsunuz. Ben herşeyi öğrendim. Hastaya hem hakaret etmişsiniz, hem de yüzüstü brakıp odanıza şekilmişsiniz. Ya, bu kadın ölseydi?. Pek feci bir ci. nayet yapmış olduğunuzu fark edecek miydiniz?. “Bir hasta hörşeyi söyliyebilir, herşeyi yapabilir. Fa- kat, bir hemşite bütün bunlara katlanmak mecbu - rtiyetindedir. Onun içindir ki, sizi cezalandırmak va- ziyetindeyim. Rapurumu sertabibe bu taleple vere- ceğim... Bundan sonra, mücadele arttı. Doktor zaten a. abi, tok sözlü, Ferhunde de dikbaş. Kırgın ve kız. gan! Belki, on beş yirmi dakika söz ve münakaşa kar. Şılıklı bir cidal halinde devam etti. Ferhunde: — Ben bundan fazlasını yapamam... Dedi. Doktor da ; — O halde hastaneyi terkediniş, kendi evinizde kendi istediğiniz gib oturur, rahatnıza bakarsınız... ve çantası ko. Kendisile konuşmak türlü tereddüd içinde ister mıştım. Halbuki o, beni sev deli edecek bir yakınlık göstü Ve bugün de içinde bir dı saati taşıyan bir mektubla bef cevablandırdığını biliyorsun! Bu benim ilk aşkım Faruk. bim kendimi Silelidenberi şiddetli çarpmadı hiç!. İçim içime sığmıyor. Şu dâ kada bir kuş ©! nak is um. Düşün ki ben de ilk defa Bi sevgili ile buluşmaktan mütev€f) bir heyecan ve zevk di Benim de mektebe : man sizlere anlatacak bir hikâğl bulunacak. Bugün onun randetfj suna gitmezsem her şey mahif| lacak. Bir daha ne İ mektub yazabilirim? | Delikanlı ağlamaklı — olmuf!” çinde SÜ sunü # Parmaklarını avuçları kıyor, zaman zamır j üzerinden geçiriyordu t Arkadaşı da kararsızdı. Mil | dür izin vermediğine göre mel den çıkamnın imkânı yoktu. detin vaziyotinin . nazikliğini takdir ediyor, tâkin aklına hiçi çare gelmyordu. Vecdet: 4 — Buldum! diye Farukun ef ini tuttu. Buldum Faruk.. Ağ bahçenin duvarından atlıyacağifi Hani bazı günler bizimkilerin tığı duvardan.. Faruğun gözleri açılmı; — O zaman duvar alçaktı. le anlaşılınca yükselttiler. Naj bu taraftan çıktığını farzedeliti| Sokağa imkânı yok atlıyamazsiP — Atlarım. Kendimi sarkıtıtfi| yere iki adam boyundan fazla şey kalmaz. Bu irtifa da pek değildir. Lâükin nekadar zevkli!.. — — Görülürsün 'de. — Ne olursa olsun vız £ Aşk nedir daha henüz tamafil bilmiyorum. Faka! muhakkak büyük şey.. İnsena neler yaptif “| miyor. f — Sen bilirsin kardeşim. Yal * nız dikkat et yeni örülen tarâl inme. Allah muvaffakiyet v — Pekit.. | Etrafı gözetlediler. Muallim #T mişti. Her halde diğer — kapıdif ön bahçeye geçmiş ve oradan M tebe girmiş olacaktı. Faruk derse çıkmak için mı venlere doğru yürüdü. 4 Vocdet de etrafı kollıyarak di | var dibinden bühçenin dip tariti fına doğruluyordu. Duvarın ö mesi dolayısile yığılan molozlâ | rın üstünden taşlara — tutur tırmanmağa çalıştı. Bu ha ilk defa yaptığı bir hareke leri kanamış. üstü başı toz topröf içinde kalmış, dizkapağı yırtılı! tı. No ise, duvarın üstüna çıkabi mişti. duvarın — sokağa en al bir noktasını araştırırken bir dük sesi onu şaşırtıyordi. çevirdi, Nereden çıklığını bir lü kestiremediği muall'm muavif kendisine doğru koşuyor, elindek” düdüğü öttü. Süfatle karar Hemen duvara yüzükoyun kap dı. Bacaklarını sokak tarafına kıttı. Fakat kendisini hırakm mümkün olmadı. Çünkü kollarıf? tutündüğü taşlardan — birakmı vakit kalmadan örülen taze kıst olduğu gibi yıkılıverdi. Delik: taş yığınlarile beraber sokağın © tasına yuvarlandı. * Bir ayağını kaybetmişti. Kaft ve yüzü ezilmiş, hele suratı taşli altında ezilmiş tanınmıyacak b hale gelmişti. Biraz kendine gel * diği gün, ziyarete gelen arkadi Faruk ona bir perabe zarf vern Mektub kazadan bir gün © yazılmış, ayni gün mektebe gel © miş fakat muallim muavini bu l Hattâ, sabahleyin gitmekte serbestsiniz... (Devamı var) lamadığı için Vecdete verememi!” (Devamı 7 Hici sahi