4 Haziran 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

4 Haziran 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

* * GK GeR MA K VUW a w* thlıdEar"ı İme Ütme Mkleri İ Ça İt Siliz Fordu — lar d Mfield tü ir olarak mı ölecek ?.. Wlfleld'in ::.t::ezuı bulunduğu sırada _Nh:'*"ümık istenildiğini işi. Üa yazıhanesinde " taarruzuna uğradı - | N İngiltere halkı, en adi den, ön büyük lorduna H, T4 Kadar hemen hepsi hay. koci b K y Bta, $ ÇN zama H:'thtlıt Sabah, büyük ve lüks bir ı:;ı"-'— Okstordun fakir ma . & K Tt he Günüz Tafıça İstesidir. On sene e —ı,';ı! hi egi Yokta * y_;:maı— misiniz?.» Anla - MA ü Slteg Ezetecinin bu Iâtifesine ’uî'k':îiıu para saklamanın 5 _qî"'unı yök. Şu halde hay- B Nipi e. a bay M? numarası önünde gu. Yü on 'ku içinde kalmışlardı. , İngilterenin en zen . a en çok sevilen | T geçer ve Ceyms şo. Obilden çok şık giyin - *dam iner ve amele ev. girer. Bu, «ingiliz verilen lord Nutfi. şkası değildir. T kadın kendisirli kar - in başındadır. ilerden birisi: , lord cenabları, ğim şu listeye bir lütfunda Bu sizin Ati sinin inşası için iz, Sonra, bu orştuvarları — için Tü verdiniz. Ptirdiğı 1 " liraya mal oldu. Fıka - teberrüatınız da 4 TAYI geçer. «tıbbi tedkik. Üsün için de 2 milyon Bütün bunlara, söylediğiniz | ive edilirse ta- | 5 milyon İngiliz | r olarak öl . blan man bana, para İduğunu söyler: «Ma . dünyaya kötürebil . Tneli...» derdi. Sonra, şu. Nutmayınız ki benim pa- SCak çocuğum, kimsem 'Atı 7 inc sahifemizde) Vagonun penceresinden birbiri | arkasından geçen — manzaraları | seyrediyorum. Birisi mırıldandı: — Holivud!. Holivud! Demek sinema payı « | tahtına vasıl olduk. Birden kal . | bim titredi. Normandiya vapu - HAKİYIYDDA rile seyaahtimiz, Nevyorktaki kı. | sa ikametimiz tıpkı bir rüya gibi geçmişti. Yalnız bir şey dikkat nazarı çekti: Amerikalılar çok, pek çok nazik adamlar... Tren, süratini azalttı ve durdu. Nevyorkta, Şikagoda olduğu gi. bi burada da, trenden iner inmez birçok gazete muhabirleri ve fo. tografçılarla karşılaştım. Suallerine cevab verdim. Foto. gtaf makineleri önünde poz a! . dim. Sonra Holivurün içerisine gir - dik. Güneş, beyaz evlerin damla. rını parlatıyor, geniş caddelerde yaya yürüyenlere pek az tesadüf | olunuyor. © kadar çok otomobil var ki hepsi de kocaman ve lüks. Küçük otomobil yok gibi.,. Holivud adeta bir su şehtidir. Küçük bir Kan. Fakat denizi yok, mavi seması yok.. Denize 15 mil uzakta... Üniversal direktörü, Hanri Dö. kuan'la beni, bir köşk kiralayın. cıya kadar muvakkaten otura » . ğımız otele götürdü. Burada, yıldızların hususl küşk. , hususi banyo havuzları ol. ması âdet. Âdet değil zaruri. Köş. kü ve havı dız sayılmaz. Çaresiz bu âdete tâbi olacı Burada beni az ve çok t eMeyerlings filimi A oldukça sükse yapmış. leri ar Bu da bir muvaffakiyet. Ho - | çama gitti. Pek yabancı dı Açmektir. GAZETE MUHABİRLERİ tele yerleşmek, gazete muha . -Adkerini kabul etmek... — Bar kadar garib sualler — soru; ki... —- Gece hangi tarafınıza yatar. sınız. — Gecelikleriniz kısa mı, uzun riniz var mi? mı, yoksa plâtinden kullanı z oli sini tercih eder cek misşiniz?, Nâh... Uâh... Amerikan gazate. adamlar, | bir tayırla ÇOK GİDİYOR len çıktık. YALAN: P EEZANYEL DARYÖ GNL K LAREERE Y AAT ZL NŞ AAT GD gör vurdukça havalanıyor.. Horkes bana bakıyor. Çünkü başımda şapka, arkamda rop, '& - yaklarımda deri iskarpin var. Sinemalar, gündüz ve gece bi. lâ fasıla devam ediyor. En çok Klark Gobl'in, İspenser Trasi'nin, Divley Tampel'in, Harol Tom - lar'ın filimleri gösteriliyor. Doğruyu söylemek lâzım ge - lirse Holivud ne bir şehir, ne de bir köydür. Dünyanın en meşhur yıldızlarile filimler çevrilen ko - | caman stüdyodur. erikalilar sinemayı çok . Adeta tapınıyorlar. Her #kşam bir sinemaya - gidiyorlar, Tıpkı her akşam sofraya — otürür Bibi... REKLÂM Ertesi günü, üniversal kumpan. yasının ilânat şubesi şefi geldi. Maiyelinde on iki memur — var. Venüs'ün kolu | para kazandırdı. |Fakat sonunda ha- |pise girmesine se- beb oldu Atinadan bildiriliyor: Birkaç gün evvel Atinadan ge- len ve hududu geçmek - istiyen bir Amerikalının hal ve tavrı, gümrük kolcularının dikkat na. zarlarını çekmişti. Bu adam, son derece asabi bir halde bulur Bağajları a- ranınca bir kadın heykeli kolu meydana çıktı. Amerikalı sorguya çekildi Ve biraz da sıkıştırıldı. Ni- hayet: — Bu, dedi. Pariste Lüvr mü - zesinde bulunan ve bir kolu ek- sik olan Milo'nun meşhur Venüs beykelinin koludur. Çok kıymetli birşey oldu; Yunan metine müracaat ve müsaade al. maktan çekindim. Bu kolu, Atinada Yorgof adlı bir antikacıdan 10,000 dulara satın aldır haktki kolu olduğuna beni temin etti. Gümrük kx müdürüne ordu. 1 derhal haber verdiler. lundu. Sorguya çekildi. Geçen a lar zarfında üç &af Amerikalı; buna benzer birer kol daha sat- tığını itiraf etti. Kurnaz antikacı, Venüs'ün sah. te kollarını satmak suretile bü - yük bir servet yapmıştır. —— Hepsi de genç, zeki. Hayatim, is. tikbalim b ın elinde On beş gü dir - mektub zum görn anladım ki burada rel camekânında | bir fotoğrafım var. Bu bir mağazanın gazetelerdeki makalelerin başlık. Devamı 7 inci sahifemizde anın en büyük antikacıla- | n olan Yorgopulos tevkif o. | nin etrafında reklâm | Musiki san'atkârlarımız arasında: ON TEL - Hülkaız | A - . Atinalı antikacıya çok Bestekâr ismail Hakkı Nebiloğlu F — & Haziran 1938 anlatıyor : Türk konservatuarı namı altında İstanbulda bir konser- ivatuar 0 | Iduğunu duyuyorum. Burada Türk musikisi yokmuş, ağlanacak hal!.. Zengin olsaydım Türk bestekârlarının nelere kaalir olacağını servetimin zorile gösterirdim! Bizde niçin bestekâr yetişmiyor 7. Yazan: Nusret Safa COŞKUN Uydurmadır amma, hoşça bir fıkradır: Köprüde, gişenin önün. de halk bilet almak için yığılmış. Fakat bilet sırası kendisinde olan ihliyar bir kadı unutmuş, bir yor. ü hatırlıyamı. Ayol gelinime gidiyorum di. ye etraftan m gelinden, gideceği yere intikal et. mek kerametini kimse göstere - bu bekleyişten çkının bir Heceyyyt.. be.. diye haykırı. yor. Atın şu ölüsü kandilliyi ya. hu. Hatunca Kalabalığın arasından bu iltifatı (!) savuran adamı gör. mek için bakarken: — Hay ağzını öpeyim evlâdım, aplandırıyor onu; benim t Kandilli idi. rdini ayak çe. Not de gülüyor. kendisine zan — yüzü udur rimi evde unu Bibi elle tutulu tırlamıyan — kafamın kelimelerin hasıl olan bir şeyi unutmamasına imkân var mı?.. Bestekâr İsmail Hakkı Nebil . oğlu ile konuşmak için yola tık. Fatihteyiz, Elimi cebime at yorum. Defter yok. Kafamın i - çinde bir sondaj ameliyesine mü- racaat ediyorum. Hatırlıyabildi. ——— n elele tutuşm: İngiliz gazetelerinin uzun uza - Londra cinayet dığı netici zılmıştı. Elli sekiz yaşlarında zen- gin Kaserley isminde bir adam evinde olarak — bulunmuş, bunun — üezrine &- 1 ön iki sene ağı 6 küm edilmişti. Kadının bu işteki kahahati ancak on bir günlük bir hapis eozasını icap ettirmiş, hal- buki kadın mevkuf bulunduğu ci hetle nlere mah. sub edilmiştir. Kadın tahliy dilmiştir Kadın gebedir. Bundan sonra, âşıkı hapisaneye gidinci ölü karısı ı da gi e- Muhakemeden sonra neticeyi münakaşa edenler.. ziyeti ne olacağı susli —80 - ruşturulmaktadır, Çaplin ismin - deki fşığının on iki sene ağır hap- se mahküm edildiğini öğrendiği zaman düşmüş, bayılmış, gebe ol- ması hasebile bir tehlikeye uğra- yası için uğraşılarak evine gö. türülmüştür. Kadının karnındaki çocuk?, şimdi bu aile faciasının di- ğer bir da buna taallük ediyar, İngiliz gazetelerinin yaz- kadın hükümete mü. racaat ederek mabpus âşıkı ile hinin kıyılmasını istiyecek - tir. Kadının vaziyoti icabı buna imkân görülme Çaplin muhakemenin cereyanı dığına göre 3,000 gün sonra hapisaneden çıkacak sevgi ev bulacak ve çektiği ıztırabın acısını çıkaracakmış Böylesine ne denir? | Kocasını aşıkına öldürten kadın mirasdan mahrum edilmedi kadına bir ynasında itiraf etmiştir: - — O çocuk benimdir!. Biz bir- birimizi çok seviyorduk. Kadının ağustostan evvel ço « cuğunu dünyaya getirmesi bek - lenmektedir. İngiliz kanunlarına göre doğacak çocuğun, öldürül - müş olan Kaserley'e aid olması 1. 'çab ediyor. Mahkeme öldürülen adamın vasiyetnamesi olup olma- dığını da araşlırmıştır. Fakat böy- le birşey bulunamamıştır. Kaserleyin 5,000 İngiliz kıymetinde emlâki vardır. K: ley'in başka mirasçısı olmadığı an laşılmıştır. Miras vergisi ve sai- İ masraflar çıktıktan sonra mirasçı olacaktır. Kaserley'in ban. kada parası ve vardır. Cinayetin olduğu köşk meraklı- lar tarafından ziyaret edilmekte - ve burada korku, dehşet hissedil. mektedir. Çaplin herkesin mera- kını uyandırmıştır. Fakat onu ar- | tık görmek imkânsızdır. Çünkü on iki seneyi bitirmek için hapisane. nin kalın duvarları arasına gir - miş bulunuyor. senedleri de Londra gazetelerinin uzun uza- dıya meşgul olduğuna göre Çap. lin altı kadem uzunluğunda, güç- lü, kuvvetli bir erkektir. Kendi i- , (Devamı yedinci sahifemizde) Bestekâr kızile beraber... ğim yalnız bir 22 numara... O da, moktebde talebe iken numaram. dı. Ondan kalmiş olacak. -Fakat sokak, mahalle.. Sonu, sokağın galiba «ullah» ile bitiyor, Bütün he li kelimelere dimı bir resmigeçid yaptırıyarum: Sey. fulla, Emrullah, Hayrullah, Lüt. fullah, Ayetullah; değil hiç biri değil... Akılsız başın derdini ayak çe ker ya. Biçare cefakâr ayakla | tahsil ettim. Tahsile dev büründü. İnsanın yüzüne gülen, duvarlarında yağlıboya resim!e sehpâlarında, masalarında zevki selim sahibi bir elden çıkmış tüler, geniş ve rahat koltuklar bol halı ile tam bir Türk tarzında tefriş edilmiş bir oda... Piyanonun üstünde Bethofenin, Verdinin, Ştravsın resimleri asılı. Mukabil tarafta şair Leylâ (Hanı. m) itı, bazı tanınmış müsiki sanat- kârlarımızın resimleri var, Kara kalem ve yağlıboya re . simlerden bazılarını bestekfirin genç ve kabiliyetli kızı Bayan Nevvare yapmış. Tam münasile san'atkâr bir allenin evinde bu - lunuyoruz. Odada dört kişiyiz. Değerli bes- tekâr, kızı, fotoğrafçımız ve ben Bir san'atkâra yakışan vakur ve tok, fakat san'atin asil heyeca. nile, henkli bir sesle konuşan üstadı dinliyoruz. İstanbul radyosunda uzun za manlar kendisini, yine radyoda plâklarda ve meşhur muganniye. lerin ağzından eserlerini dinledi. ğimiz tanınmış musikişinaslar . - mızdan bestekâr - İsmail Nebiloğlunun tercü Tatmasını rica ettim: Teşvikiyede, Nişantaşınc x, Eminefendi sokağında doğdum. diye başladı söze.. Afitabı Maarif, Kabataş idadişinde ve Hukukta der. stekâr İsmail Hakkı Nebiloğlu kızı Bayan Nevvare ile bir şarkı meşkedi yorlar rım, kafasızlığıma vurmak ister gibi tepemi yakan güneş altında | kahrımı çekiyorlar, Neydi soka. | sullah» le bi. | ğin ismi yarabbi.. ten kelime kalmadı lügatte. Meş. hur bir bestekârı, muhitinde her. kes tanır, tanır amma mühiti bu. lamadık ki Vergi tahsildarı gibi sokaktan sokağa dalıyoruz. Durun bakalırı. Elbet bulacağız. Fotoğrafçı arkadaş bir ihtiyar adam gördü. Koşup elini öpüp yır duasını aldıktan sonra yanı . ma döndüğü zaman sordu Tanır misin? — Yooo... — Benim hocamdır. kendisinden aldığım adı Hay Allah razı © bağırıyorum. «Ullah feyz gelecek yahu. «Feyzullah Efendi> . Değerli bestekâr İsmail Hakkı de, n! diye başına sokağın ismi odasında bir Türk evi Timmiz hu kaybetti. Kendi milli zi ifadesi olan ev dü garbla hirleşmeden frangamtrak melez - bir çeşniye İlk feyzi | ken Ayasofya Merkez rüşdiye . sinde muallimlik mesleğine gir - dim. Harbi umumide ihtiyat za. ldum. Telli ve telsiz stajları. ni yaparak karargâhi umumide çalıştım. Çanakkale ve Kafkas cebhelerinde bulundum. Birinci kolorduda muhabere bölüğü ku. n terhis edildim: Tek rar muallimlik mesleğine avdet mandanı i Harbi umumide, Trakyada göz- lerime ârız olan rahatsızlık çalış. makta iken nüksetti. Bilcümle te- davi ve gayretlere rağmen gün. günden, şifa eseri göstermiyerek HEĞSÜK Muhatabım durdu, derin bir ne. aldı. ndeki siyah gözlü. gamları gibi simsiyah bir ör. kasından bakarak yalnız dınlık dünyasile baş kârın ifadeli san'atinin yüzünde briz & ne rastladım. Sa dişarı vurmiyan a . ü ve diktir. zlerini — kaybettiğ yerde san'atını buldu. tablatile ıztırabı. bile malü; . C (Devamı 6 aatı sethilemizde)

Bu sayıdan diğer sayfalar: