'RİYE CAMİİ Ve MOZAiİKLERİ Yazan : FUAT SAMİH A Yisül ea l B yğe İN tutmiyan bir hasta- ları otlatan Yuvakim, - Meryemin ğ kardeşi - çocuğu olmamasından Şi- xmğ;:î;nîmın iyileşmesi. | kâyet eder. . Retçi hdııu.,n ilk yürüyüşü. —| 45 — Sent An, bahçede dua eder. a tü başı üstünde dal-|Bir melek, valide olacağını kendi- t Ryan AYı Celbeden ve gö-|sine tebşir eder. ""!vı:î;n tezyinattandır.| Meryem, bir kuyunun kenarın -| Ân yataz velideti. Solda, (da ayakta durur, Sağ elini temaya Hd Binda yatmaktadır, Et- doğru kaldırmıştır. Melek, kendisini b 'ı:î; kendisini tutar -| takdis eder. Ve sol elinde çiçekli bir. İ z , içinde yemekl|dal tutar. ahanı kendirine verir.| Sağda, solda binalar görülür. ANda, ayakta düran di-| 46 — Tamamiyle silinmiştir. N — B rahib Sent an ile Yuvakimin nezir ve teberrülerini -| muştur. 48 — Yusuf Neccar çalışmağa gi-| der. Avdetinde, Meryemin hamile| olduğunu anlayınca kendisine itab| eder. 19 — Küçük » v Sük Meryemin okşan- — Beşa bler t ha i hamli Meryem. (Kuyu kenarında), 50 D Meryemin vefatı (*). İsmi meçhul iki aziz. 52 — Herod ve üç sihirbaz. Solda, üç sihirbaz atla dört nala koşarak gelirler. Ve birbirlerine, İsanın ve- ü & is S veren yıldızı göste- ân birişia e Emmiyetli par- d bir taht üzerinde otur- İazafta üaü — | muştur.Arkasında bir asker, ayak-| Bo Hüsanın ge ide yemek do-|ta durur. Üç sihirbaz, Heroda, İsa-, İi yektağış ç GRünde-üç rahib 0- nn doğduğunu anlatırlar. Heyecan- Yemi koyçat Yüvakim, Kü-'la anlatırlar. Tahihiekç ? Brasında tutar,| — Üst taraflaki madalyonlarda Sen) Sikdi AÂpiteon, Somatos, Goriyosun tas- virleri vardır. 53 — 'İsimleri bilinmiyen iki aziz.| 54 —Herod, büyük rahibleri huzu- ırum kabul eder (Büyük hir kıun—ıJ t olan sahne, tü & H t BK letiyerlarya, Bul, ı: Eülerin Z. duğu mil Meryemle evlen- değneklerinin mev | 1 Mihrabın önünde dua Ni Lîbı;î,' Tahiblere mahsus el- * *Mükaddes mahal»- İi bozulmuştur). tü * Yere diz Ki , çökmüş bir 55 — Bir kötürümün tedavisi. İsa, Havarileriyle beraberdir. Ya-| n ucu çiçeklenen aKSa yatan hastaya doğru elini u- Meryemle nişanlanır.| 78t takdis eder. Ün içerisini gösterir.| 56 — İstiska illetine tutulan bir üna, b elbişesiyle bir mih-| hastanın tedavisi. * durur, Sağ eliyle, Yu-| 57 — Herod, masumların katlini| Ucu çiçeklenmiş emreder. Herod, bir taht üzerinde «İoturmaktadır. Arkasında iki asker yakta ve emirlerini telâkki eder- e. Diğer tarafta Herodun ocuk doğuran ka- dan koşarlar. ku - larındaki yavruları alıp öldü - tü-İrürler: Bir valide, yavrusunun öl- lir Üüi biz ak n başı üzel rine m Neccar, nişanlaşın: bir H7 Sük II__Y“'; r görülür, Tn Neccar, nişan mera ; 4 Meryemi evine b -Y.l:ı’“hmm ÖHBİ Önünde-|düğünü görmemek için başını çe-| | virir.Bir diğeri havf ve haşyetle saklanmağa çalışır. Elinde iki taraf- hi keskin bir kılnç tutan bir asker kaçan bir kadını takib eder., Bu, ih- timal ki Meryemdir. 58 — Bir kötürümün tedavisi. 59 — Çocukların katli. — Bir as- ker bir çocuğu öldürür, Bir diğeri çocuğunu vermek istemiyen bir ka- dını tehdid eder, Sonra bir çok gaker. Bu sahnedeki tasvirlerin çehre- leri pek © kadar iyi yapılmamıştır. Diğerlerinden, sanat noktai naza - rından biraz dundur. Büna dikkat nazarı celbederiz. (Devamı 6 ıncı sahifemizde) '"da bir hizmetçi var- İm ve Sent A büng Ve n, altın l Çde birbirlerine tesa- Mezyen, Fücaklaşırlar. i Taşat 6 beni İsvafl krahı _::l Pütriği arasında. üeşi tarahındaki küçük hıı::“l" “'““:;:İu madalyon Kürde ı:..:'"::" I'îv—rızu.rcıır.ıı:K Ğ » e.':'î:'_“fv Sil kralları ile bazı Üİ Dare; ÖAAle Ve ıııu-hl“" Eşhas, dilimler Nte yi Htr, m:" olmak üzere DD Sİ Sırada beş pen ._: übbenin a 4: Mevsim ilerledikçe gönüllerimiz yaz kokuları için- dar tatlıdır? | Güneş, çiçek, güzel kokulu kırlar ve.. deniz göz- lerimizin aradığı, gönüllerimizin beklediği en tatlı şeyler... o o o —. Japonlar *Tomasson, bir tabürenin üzerine o- turdu, derin bir düşünceye daldı. Bir şey söylemiyordu. Merak ettim, sordum: — N& oldu? Niçin susuyorsun?... — Kendi kendime, Kaliforniyaya gideyim yak gitmiyeyim mi diye dü- şünüyorum. Holivuda, bu film pay- tahtına gâlr o kadar şeyler yazıldı ki söyleheğek bir şey kalmadı. İşte bu sobeble geri dönmek, başka bir yoldan Avrupaya avdet etmek isti- 'yorüm. Bu son aylarda Çinde çok mühim hâdiseler oldu. Alâkayı çe- İkecek reportajlar yapmak — ihtimal dahilinde... v; Üçüncü arkadaşımız: | — Karütı verecek sensi | — Verdim gitti... Amerika seya- İhatinden Vaz geçtim. Şimdi acenta- don edeceğim. Biletimi değiş- ni, Şangbaya gidecek Aramis vapurunda bir yer ayırmasını söyli- yeceğim. “Oradan Honkonga, daha D Meşhur sinema sanatkârı Müra>» paskalya yortularını g mek için seyahate çıkmış, Japo: ya gitmiş, Tokyoda bulunduğu rada, Japonların büyük dbir vata: film çevirdiklerini görmüş. Sevi H sanatkârın, buna dair yazdığı m kaleyi aynen naklediyoruz O sabah, saat ona doğru Emperi- yal otelinin holüne indim. Bir çok sokakları dolaştıktan, camekânları seyrettikten sonra yakındaki soya- |hat acentasına gittim. Kapıdan gire ceğim sırada dostlarından — birini gördüm: Rober dö Tomasson. Bu Parisli gazeti reportaj yapmak için Tokyoya geldi Japonyayı terke hazır kaç gün sonra San Fransiskoya ha-| si ender görülen şeylerdendir. reket edecek (Shibu-Maru) vapu-| - İçkilerimizi içtikten sonra kalk- runda bir yer ayırtmak için gelmiş-|tık. Arkadaşımız bizi, Belçika kolo- <Jan| irel, İğim. Arkadaşımız gülerek: — Doğrusu çok iyi bir fikir, dedi, Bu sayede üç gün daha beraber bu- - İlunacağız. uzattı. Geyezeliğe başladık. Fransa-| Bozenin nezdine öği daki dostlarımızdan, Paris stüdyo - türeceğini söyledi. larından bahsediyorduk. Bir üçün-| cü bi'diğe tesadül ettik. Bizi bulu-' dan Bbirisine götürdü. Garson, is - morladığımız içkileri hazırlarkon' Yemekte, tabif en ziyade sinema tİn “pendanti “ _he Bğnîlü'— dlnunı.'rindel n üzerinde koyun- | (*) Başlı başına bir şaheserdir. Ü- çüncü yazımızda tasvir edeceğiz, YAZ İSTiYORUZ z 5ZF < Mayısa pek az kaldı: Acaba yağmurlar, soğuklar de dolaşmak arzusu hissediyor. Bahar ve yaz ne ka- | | hâlâ bizi takib edecek mi? Biz yaz istiyoruz! Kırlarda ciğerlerimizi tatlı ko- l kulu rüzgârlarla doldurmak, gönüllerimizi neş'e ve || saadet yağmurları ile yıkamak istiyoruz. nasıl film çeviriyorlar ?.. İğonra tayyaro ile Fransaya dönece-| dan, sinemacılıktan bahsediyorduk, Misafirlerden bir çokları, bir Japon |stüdyosunu gezdirmeyi teklif etti- ler. Memnuniyetle kabul ettik. | Sinemacılık, Japonyada pek yeni Buna çok memnunum- | sanattır. Fakat gün günden terakki Zira, üç Fransız arkadaşın birleşme- | etmektedir. Japonlar, son zamanlar- da sinemaya çok ehemmiyet verme- ğe başlamışlardır. Tokyonun civarında bir çok stüd-. t. Beni görünce hemen koştu, elini| nisinin en mümtaz azasından baron| yolar vardır. Betorname kocaman yemeğine gö-|binalar... Ahşab kısmının bambo - dan yapıldığını, pencerelerine cam Baronun evinde pek' #amiml iki|yerine yağlı ve 'şeffaf kâğıd konul- gaat “geçirdik. Ve Belçika sefiriyle| duğunu - zannetmeyiniz. - Stüdyoda fine mazhar oldum.| Salışan metmurların hepsi, biz Avru- e Larengili çeti -İpalılar gibi giyinmiş. Kadınların da arkasında, güzel biçilmiş, dikilmiş tayyörler var. Ağır işlemeli ipok kimonolu, saçları japon tarzında ta- ranmış ve bilhassa bir tarakla tut- Japon yıldızlar Film çevirmeğe gidiyorlar, veyahud dinleniyorlar, hava alıyor- turülmüş kadınlar, tıdır. lar. Bu stüdyolardan bir çoklarını zi- yaret ettik. Her yerde samimiyetle Meşhur yıldızlardan ve madmazel karşılandık. Kavarazoki Şojura Çütumi Mazaka ile görüştüm. © — Japonlar, büyük bir sinema ama- * törüdürler. Ekseriyetle sinemaya giderler. Çünkü yerler çok ucuz- 5 dur. Japon filmlerinin henüz harice başlanmamıştır. Filmlerin ucuza mal olmasına çalı- gönderilmesine şıyorlar. Tokyo — stüdyoları, Junvil stüdyoları gibi büyük olma- idare bakımından makla beraber (Devamı 6 ıncı sahifemizde) Holivud ve|Yy - 25 N 5 - SONTELGRAFP Agk ve Kadın Aşk'da kaçınılacak şey yeknesaklıktır! Ayni dekor ayni jestler ve ayni sözler aşkı soğutur. “ Aşk bir kadeh içkidir. Sathı tatlı, ka'rı acı fakat... ,, Yazan : M. S. ÇAPAN Hayat şartları o kadar müşkül o'timaf sofalet karşısında yürekleri kadar zorlu öldu ki artık erkekle - hoplamaz Onların yegâne düşün - rin, bütün şuhlukları şeydalıklarıy- dükleri şey; le kalbleri büyüliyen kadınların ar-| — Sevilmekt İkasından koşmıya, anlarla uğraşıp| “Okşanmak! İsevmiye, ve bu yüzden mes'ud ol -| - Ve: miya vakitleri kalmadı. — Halbuki,| Süs! kadınlar bu hakikate rağmen halâ dür. hülyajarını, aşklarını, ihtiraslarını, Kadınların nazarında mutlak — bir iştihalarını ve hududsuz tasavvur - İstirahat, aşksız hayat, soğuk kanlı larının elhanı iğfalini dinleye din - bazı hayvanlara yaraşan bir uyuşuk leye bir hayal ve rüya delisi olmak- İuktur. tan kendini kurtaramıyorlar, Saa-| Kadın kalbinden aşkın sıcaklığını, detin eczası sandıkları aldatıcı tit- ihtirasın hararetini çıkarınız, onlar retişleri toplamak için terliyorlar, İçin yalnız; İinliyorlar, üzülüyorlar, bir lokmal Ölümi n 1938 E BC aşk, bir miskal nüvaziş için gurur - larını feda etmekten çekinmiyor -| lar | İşte bunun içindir ki, üzaldsiz bir aşkın getirebileceği kaderi, bir baş - Sosyetelere gidiniz, barlara uğra - ka aşka devrederek, bir sevda buh- yınız, çalgılı yerlere koşunuz, — bir ranının verebileceği elemin va mate paravan arkasında, bir loca küşesin- min tesellisine yine başka bir sergide "İde, bir dans meydanında ve nihayet | bularak acıdan, hüsrandan, — uzak köşe başlarında — sizi -bekliyen kalmak, kadınların takib ettikleri bi bir kadın, yakanızdan çeken güztl ricik hayat prensibi olmuştur, İh - bir genç kız eli olacaktır. mhlin, xaetrükiyatin hkraniz” * vi Açlık, sefalet, yorgunjuk, işsizlik, merareti içinde ahlar, giryeler — ve hayat şartlarının zorlukları, — para hıçkırılıkla kıvranırken, birdenbire buhranı ve siyaset dalaverelerinin çapkın gülüşlü, ve alev alev gözlü doğurduğu genel durgunluk kadın -|bir gencin dinç ve kuvvetli kolları İların tanımadıkları basit, ehemm -|arasnda, onun dudaklarından dökü - yetsiz, dünya hâdiseleridir. Realite-|len sevgi ve hasret nağmelerini din- ler onların alâkalarını çekmez, iç- (Devamı 6 ıncı sahifede) -Feodor Chaliapine Bir gün talihini denemek, «Ka- | Zamanımızın en maruf bir mu - gannisi, Feodor İvanoviç Şallapin,|zan» konservatuvarına girmek iste- öldü. di. Fakat, kabul olunmadı. Halbuki, Sesiyle milyonlar kazanan bu sa-) bilâhare romanları ile büyük bir şöhret kazanan Maksim Gorki, ken- disiyle beraber müsabakaya girmiş ve kabul edilmişti. Şaliapin, Tiflis zenginlerinden bi- rinin yardımiyle ilk musiki dersini aldı- Sonra Moskovaya, daha sonra İtalyaya gönderildi. Meşhur profe- sörlerin kurslarına devam etti. İlk evvel, Moskovada, Solucof tiyatro- sunda sahneye çıktı. Bilâhare, im- parator tiyatrosunda büyük alkış- Jara mazhar oldu ve şöhret kazandı. Şalipan, daima politika ile meşgul' olurdu. Gençliğinde, ihtilâl hare - ketlerinde mühim bir rol oynadı. 1905 te «İmparatorun birinci solis- nvanını aldı. Ve Romanofların 300 üncü senesi münasebetiyle ter- tib olunan merasimde bulundu. 1912 de muhalif gazeteler kendisi- ne karşı müthiş bir mücadele açtı- Boris Goödunov piyesi oynanıyardu. Çar Boris kiliseden çı- karken, Koro heyeti, önünde diz çö- kecek yerde imparator ikinci Niko- lanın bulunduğu locaya dönmüşler, ve imparatorun marşını söylemiş - lerdi. Böyle yapmaktan maksadla- rı, imparatora hoş görünmek ve ay- Tıklarının arttırılmasını temin et - |mekti. natkâr, 1 şubat 1873 de, «Kazan>| İhtilâlden sonra, Soviyetler, bü- da, Volga ehri kenarında fakir bir| yük muganninin servetine, emlâki- tatar mahallesinde doğdu. On beş|ne el sürmediler. 1920 de Amerika- yaşnda iken bir kunduracı yanında|dan davet olundu. Vapura biner - Feodor Challapine demirci rolünde çıraklık yapıyordu. Fakat, çok gür,|ken İnternasiyonali söyledi. Fakat; çok güzel, bütün dostlarını hayrette| bir. daha Rusyaya dönmediği. için bırakan bir sesi vardı. emlâki ve malları zaptolundu.