2 -CC TFLOERAP Bilmediklerimiz: w Fransada 100 erkeğe mukabil| 107 kadın vardır. | 4 Brezilyada eczacılar sarı yakut,| doktorlar zümrüd, avukatlar gök ya profesörler de firuze taşlı birer| taşırlar. * Lili Pons 1942 de sinemadan çe- kilecek *& Kamere, saatte iki yüz kilomet- Te gitmek şartiyle ancak seksen gün- de varılabilir. * Vaktile Japonyada kalın kaşlı| kadınlar güzel addolunurdu. Kıs - kanç kocalar, bazan bunları tıraş et- tirirlerdi. X Amerikada camdan karivizitler moda olmuştur. * 65 kiloluk bir adamın vücunda- ki fosfordan 2,200 kibrit yapılabilir. * 16 inci yüz yılda Rus kadır gözlerinin beyazını, siyaha boyamd- ya çalışırlardı, * Dünyada en çök evlenilen mem- leket Almanya ile Japonyadır. x Yünlü kumaşlar insanı hem so- Buktan, he de sıcaktan mühafaza eder. Bedevilerin daima yünlü yinmelerinin sebebi budur” Lonârâdan bil - diriliyor: — Ar « tık büyük gürül- tü, geldi, geçti Bir kaç gün süren fır- tınadan sonra mü: nakaşa — kapandı. Çemberlayn hü - İkümeti bir çok hü Kısa Haberler sumlara uğradık - - tan sonra — itimat reyi aldı. Mevkiin- Her * Savyetler birliği tasarruf san -| dıklarındaki depoların mıktarı 1- 1-|de dürüyor. — He 1938 tarihinde 4 milyar 516 milyon| Palde bunun bir TÖNEYL ötür; İbuhran - olduğuna 'Tasarruf hesaplarının adam başı -(SüPhe yoktur. Ha- nia vasatisil, 1- 1- 87 de 275 iken, 1 TİCiye Nazırı E - 1 - 038 de : yüzde 24,5 bir fazlalıklar | 1EP'İN çekilmesile 320 rubleye çıkmıştır. 'b“';""“' ':l*" îf' »& Sovyetler bizliği ilim akademisi. (ÖÇ suretle tefsir bündan dört se enevvel başlanmış o - ediliyor -: Şimdi- dan ilmi tetkiklere devam etmek Ü- V. kadar İngiliz zere, Kafkasyada Elbruz dağına ye - y.vın hariçte baş niden bir heyet göndermekledir. — yaarna Koş gö . Heyet azası arasıtıda, üzikçiler, bi- ao gçin kendi ologlar, jebiologlar meteorologlar ve j CLA ydamları « Bu ilim adanıları, . pcga etmedik 5600 metre arasında leri halde şimdi KÜ v KA aç Eden'in istifa e - simi hava ile kozmi Üzerinde a Ce ilmesini tetkikler yapacak ai - g Hariciye Na- falardan insan 've Bayvan cihazların-. $“79 Harletye Na: zarının feda edil - da vukua gelen tahavvulleri - tesbite mesi şeklinde anlı- çalışacaklardır, # nlar ve anlatan- Mahkümlar SS Kafile kafile İrasını söylemek 1ö- Gidiyor fleri dı Adliye yapılacak Adliye Vekâleti şehrimiz hapisha - nesinin kaldırılması işi hakkında ver- diği kararla, şimdiki ceza evinin yık- tırılması işine de başlamak — üzere dir. Bu sebeble bir müddet evvel İs- tanbul hapishanesindeki mahküm - ların tevkifhaneye nakilleri yapıl - mış bulunmakta idi. Son gelen — bir emirle bu mahkümlardan ağır cezalı | olanların diğer vi a lanmış ve bu meyanda şehrimizdeki mahkümlardan ik kafile geçen sabah | İzmir hapishanesine gönderilmiştir. Geçen sabah limanımızdan hareket e- den Uğur vapuriyle ilk kafile — yola çıkarılmıştır. Bu kafile 25 mıhküm- dan ibaret bulunmaktadır. | NAPO Bunu yapar mı yapar?.. Bir müfteri neden sakı- nır?.. Yoktan yere, bana: en ve her önüne çıkanı buna kandırmaya uğ: raşan düşkün bir yaradılış mel'unluğunu buraya ka- dar da eriştirmez mi Bu mektub Zeyneb karının ekmeğine yağ sürer, Ondan sonra, seyretmeli gümbürtüyü. Muhakkak ki ban yıkılırım, Sabiha bayram yapar!... 4 Şubat — Vicdan Hanım... — Etendim?... — Bir dakika bakmaz mısınız?... — Buyurun efendim... —Başmuallime. Odasının kapisı önünde. Beni içeriye çağırıyor. Girdim. — Bir emriniz mi vardı?.,, — Estağfirullah... Sizinle bir saniye hususi görü - şeceğim.... Bir sandalye çektim, oturdum. Odada ikimiziz. vakit ; öğle uzun, bir saatlik yemek püydösüu var, Fe» #an ferah konuşabiliriz. Heyecanla bekliyorum. Ne söyliyecek?, Yoksa, aklıma belen başıma da, geliyor mu?.. Bir gece evvelki buhran bir hissi kablelvuku mMmuydu? Öyle de mızmız bir kâdın ki.. Ağzından saniyede bir kelime çıkıyor. Ağır, yayık. can sıkan bir konuş- ma! Neyse, mevzu tahmin ettiğimin tersine çıktı. Eğer; düşündüğüm gibi olsaydı: Deli gibi yerimden fırlar, tereddüdsüz onun boğazını da, kendi boğazımı da sikardım! Yılan gibi yerlerde sürünerek yaşamanın ne ma- mnası var? Kâmile Hanımım - söyledikleri aleyhime değil — 2 Mart 1048 1938 POLİ İzimdır ki İngilterede olup biten şey lan belki de yanlış bir nok- sidir, İngiliz kabi KeĞ ğ İtai nazara saplanarak, tetkik eder -İrın istifası yerine başkasınm getiril -| kilâtın silâh depo - İken şu ilk ve basit kaideyi unut -| mesi evvelâ İngilizlerin kendi bile - Bu her şeyden icekleri bir iştir. Yabancı matbuatta Yarınakşam SAR A Y siremasında | JENNY JUGO'nun | —— —— RİCHARD ROMANOWSKY: Kongre Eğleniyor filminin bütün | ihtişamını ve zengin dekorlarını hatırlatan |mamak icap eder : ,cvd İngilterenin dahili bir mesele LEON'un ÇAPKINLIKLARI Zengin ve muhteşem filminin sevimli kahramanları olacaktır amma, zihnimi allak bullak etti. İşin içinde neler de Varmış, neler?.. Meğer, ben âdamakıllı bir dedikodu yatağının içine düşmüşüm de hiç birşeyin farkında değilim!. Eğer, Kâmile Hanım da şunun bunun alnı- na kara çolmıyorsa işittiklerimi bir daha işilmemek için kulaklarım sağır olmalı ve gözlerimi dört açma- Tiyım. Noclâ, kocasına boyuna hinayet edermiş! Dok- tor.da hem alığın biri imiş; hem de karısının üstüne Ferhundeyi severmiş! Arabsaçı gibi birşey. Ferhun- deye gelince, o.. doktora hiç yüz vermez, hususi mu- hasebe müdürü Kemal Beyi istermiş. Öyle tuhaf, rugafi, zincirleme bir sevgi halkası ki?, Ketmal Bey de Ferhündeyi sevmezmiş, Neclâya tutkunmuş!, Kânüle Hanım Neclâ için: — Afeti, Diyor. hakikaten: lediğine mutlaka inanmak lâzımsa, —Alet!., Hem do ne afet?.. Kocasını ardı arkası gelmeksi: zin kandırdığı yetişmiyormuş gibi bazan, gene kızla- TİKASI İngilteredeki buhran Halledildikten sonra.. Başvekil dört devlet arasındaki dostluktan bahsetti.. *|mine getirileme - inesinden bir. nazı « oldu Evet hatta gi maş bir çok fikirler, mütalcâlara te- isadüf ötmemek kabil değildir mütaleaların içinde yanlışları vardır. Fakat nasıl olsa İngilirlere dı tallüâk eden bir mesele — hakkında| Bu Yalnız bir kapr teli miye karar fikir yürütmesi doğru olmıyorsa ya- bancı matbuatın söylediklerini ten (Devamı 7 inci sahifemizde) | gi gösterdim. Üç aşk mektubu!.. (Dünkü sayıdan devam) Sizi bu çılgın yazılarla hırpalama -| nın doğru olmadığını h unu bilmiyor de Sizi böyle herkesin içinde, bütün ahbapların arasında görmeyi, hissi -| mi, kendimi saklayarak size lâkayda ne hitap etmeyi hiç istemezken mü- tebessim görünmeğe gelince: Fakat neticeyi görebilmek İçin Önümüz. ( >z ı erann O aa l deki ayları beklemek lâzım! hammül edecek kuvvetim kalmadı. nsemeden eziyet - Artık beni sevmediğinizi yazıyorsu « |lere diye yazıyorum, Çünkü muzta -|nuz. Bana bunu öyle sakin ve öyle hâe ribim... Çok ıztırap çek dü orta-bu mosele hakkında yazıl - de faydasız olarak be Leylâ buna siz razı olmamalısınız. dizi tatmin etmek |meyişiniz değil - o kadar hoşa git « daliçin gönlünüz buna razi olmamalı - ti . bile nasıl oldu da,... Bir daha hiç vermiş başkalarının bariçten böyle ulu orta|halde ben bu sabah yine size gelmek Mi ve çekingen etvarınız, büyük göz- 1 Hiç şüphesiz ki sizi artık dostluğumuzun rabıtamızın ilk baş - eceğim. Zaten on güne kadar| langıçlarında şöyle dediğinizi hatır » Yazan: Suat Derviş |kocanıza döneceksiniz. Cn gün - için |de ben buradan gideceğim ve siz 0- raya gittikten sonra ben — İstanbula döneceğim. | Bu son günlerde bana oradan yaz - dığınız mektupları okudum da ağ - lar gibi oldum. Leylâ bana ne güzel şeyler yazmıştınız! İhsan a faydasız Hayır| DÖRTSENESONRA BAŞKA j BİR MEKTUP Siz ne harikulâde bir. kadırsınız... yorum.. Hem | zırlıksız, en basit bir şey yazar — gibi hude yere. — |öyle birdenbire söyliyorsunuz. Bu söyleyişiniz - Artık beni sev « Bu bir kaç kelimeyi okurken, ince olduğum | ve zarif şekliniz ayni zamanda sami- leriniz hayalimde canlandı. Ve daha Gizli ; teşkilâtın Saatli bombaları Ermeni komitacının yaptırdığı elbiseler İhtilâ ordusuna giydi Fransadaki giz - li teşkilâta ait tah kikat — ilerledikçe bu teşkilâtin en i- leri gelenlerinden olan mevkuflar da vakit vakit yüzleş- tirilmektedir. Mev kuflardan biri Ge- neral Düsenyor vardır ki çoktandır hastalandığı — için hastahanede yat - maktadır. Gene - ralin hastaahne - den çıkarılmasına 'hekimler müsaade |etmediğinden ken- disi istintak hâki » Mmektedir. Gizli te; larında bir çok bombalarının oradan oraya|miştir ki: nakli esnasında pek feci kazalar ol- maktadır. Geçenlerde bu yüzden olan İinfilâk pek çok kimsenin ölümüne se- bep olmuştur. Şimdiden sonra böylej patlayıcı maddelerin yerlerinde im- hu edilmesi için tedbir alınmıştır. Bulunan yeni çeşit bombalar ara- sında süt güğümü gibi alüminyom - dan yapılmış kapların içinde ssatli bir takım makinelerle istenildiği za- man patlatılabilecek bommbalar var - dir. | Gizli ilâtın emri altında bulu- İnonların ihtilâl esnasında giyecek - leri elbiseleri hazırlamak üzere ça - lışan, bir çok elbise tedarik öderek teşkilâtın elebaşılarına teslim eden ve nihayet ele geçen Arslangül 1s- mindeki Ermeni'nin tevkif edildiği İyazılmıştı. Arslangül ifadesinde de -| bulunan Sinem asında Göseem Ti da şuna buna peşkeş çekermiş!. Tabirleri yeni yee ni öğreniyorum: Çok hovarda, hafifmeşrep, vasıta bir kadınmış! Kâh para için, kâh zevk için yapmadığı şey yokmuş! Damarlarında dinmek, tükenmek bilmiyen kuduz bir iştiha varmış! Kâmile Hanım, bütün bunları bana söylerken, arada bir sapsarı kesiliyor, ağzını kulaklarıma iyice yakınlaştırıyor, titrek, ölü bir sesle: — Kızım, kendini çok sakın! Sen, Neclânın ne olduğunu daha bilmezsin.. Diyordu. Başmuallimenin sözlerinden hem, şunu anlıyorum ki: Beni Kâmile tanıtan da, takip ettiren, evlenmeğe sürükliyen de hep kendisidir, İki yüzlü bir oyun oyunuyor. Beni: — Vicdan, bu fırsatı kaçırma... Diye nasıl zorluyorsa, Kâmili de öyle kandıtı- yor! İhtimal Kâmilden para çekiyör. Şaşırdım, kaldım! Ne yapmalı, neye inanmalı, kime itimad etmeli?.. Ktmile Hanımın samimiyetine (Devamı 7 inci sahifede) Bu akşam MELEK TALİH GÜNESİ isimli, sinema hayatı ve Holivüd artistleri arasında geçen aşk Ve maceralu gösteren tabil renkli büyük şaheser Ayrica: PARAMOUNT DÜNYA haberleri Dikkat: Numaralı koltukların erkenden alıdırılması tica olünür ladım: «O vakit ben sizi sevmiyordum İh- san» Demiştiniz.. Bunları öyle hoş, j le sevimli bir tarzda söyler il ki size cevap vermemiş, gözlerinize bakmış ve gülümsemiştim. İşte şim- di bu yazınızı okürken, sizi uzuktan görüyorum. Güzel hayalırize bakı « yor ve yine gülümsiyördum Bana ne söylerseniz mektuplarınızı çılgınca sevi Çünkü sizi, sevgili kâğıtlarda oldu - nuz gibi buluyorum. Bu — satırlarda size benzemeyen hiç bir his, hiç bir İkelime yok sizi her zaman olduğu » nuz gibi samimi açık ve çocuk, evet tapılacak kadar çocuk buluyorum. | Ve işte Leylü, sizde en çok sevdi - İğim hiç bir şeyle mukayese edilemi- yecek olan çocukluğunuzdur Çocukluklar, sizin en büyüü gü » zelliğiniz, en güzel kuvvetinizdir. İsonra da, hakikaten hayran olmağa değer misline nadir tesadüf edilir &a- mimiyetiniz ve açık doğru oluşunuz ne güzel Bütün kusurlarınızı sabte bir hi« capla gizlemiyerek ve bütün Mmezi - yetlerinizi samimi olmayan bir te « iyleyiniz Leylâ, dört senedir, size bir kereler yazdım fakat bana öy yör ki hiç bir zaman size hi (Devamı 7 inci sahifemizde) «ROMA ATEŞLER İÇİNDE» “İki yüzlü adam,, gibi yalrız şaheserler yaratan dünyanın en meşhur erkeki sinema yıldızı.. FREDERİK MARCH ve JEANETTE GAYNOR tarafından Fransızca sözlü olarak yaratılan de nasıl inanabilirim?., Her kafadan bir ses çıkıyor?.. Kiminl e biraz arkadaşlık yapmak istedimse aleyhime çıktı. Burda da Ferhunde ve Neclâyı tanımak kaba- hatmiş! Ne bilirim ben?.. Feryunde ilo Neclâ biribirle- rinden betermişler! Olabilir. Gözlerim harikulâde bir kudret değil ki, bir bakışta her insan kafasının içini seyretebileyim?.. İşte böyle, iyi zannedilir de fena çıkar, Kaba sa- ba bir teşbih amma: İnsanların kavundan hiç farkla- rı yok.. Keslp içini görmeden ne iyi, ne fena?.. deni- lebilir., Bir mesele daha var! Başmuallime neden bana bu nasihati vermeyi düşündü, Arkamdan acaba daha benim kulağıma gelmiyen bir çok şeyler mi söyleni. yor?, Bilmiyorum., Bilmiyorum.. Hiç birşey - bilmis yoruml, < 6 Şubat Sabiha Hanımla yolda karşılaştık. Sordu: — Kararını verdin mi?., — Hayır., Daha düşüneceğim.. Dedim. — Pekâlâ.. Düşün.. Fakat, çok iyi düşün. Sonra pişman olmıyasın?.. Dedi. Ayrıldık. Zaten, berabne beş ön adım an- €ak yürüdük. O, Mmeydan mahallesine evlerine bak- maya gitti, ben de eve geldim. Düşünmek, düşünmek.. Fakat, neyi düşünmeli?. Hangi birini düşünmeli? Kümlil mi, Sabihi mi Zeye nebi mi, Neclâyı mı, Ferhundeyi mi, hangsini?..