$ ; YA LETR, KAT " — 24 Şubat 1e-8 paratorluğunu doğrudan doğruya tehdit etmiyorlar, İtalyanların baş - ka yerlerde meşgul olmaları bizim işimize gelir. Varsın — Habeşistanda meşgul olsunlar. İtalyanların Şari Bir senede| Deniz ve hava Kuvvetlerine kaç Milyar harcandı!. Son Heşredilen bir istatistiğe göre geçen 937 senesinde dünyadaki dev- letlerin silâhlanma masrafı — olarak tmiş aldukları pararın mikdarı 360 milyar frank - evet, 960 milyarl!- tabii olarak tikçe nüfuz sahibi olmuş, nerede ise Avustaryayı ilhak ediverecek: — Doğrudan doğruya İngiltere İm- paratorluğuna karşı tehdit teşkil et- miyen bu halden biz niçin endişe e - delim. Varsın, Almanlar Avusturya- yı da alsınlar. Örta Avrupada meş Bul olacak Almanya İngilizlerden| müstemleke isteme: mıya mecbur olur. Japonya - İngiltere Son zamanlar Japonya ile İngilte- renin Aarasındaki münasebat — çok gerginleşti. Böyle olduğu balde İn - gilteredeki bu cereyan Japonya ile| de anlaşmak iİstemekte ve şöyle dü-| şünmektedir: ada birbirlerile silâh- ışında bulunan memleket- Eden a ler bunlartlır : Amerika, İngiltere,| —İşin bu K yt iz İmparatorlu 4 Z * n raya VAraca| Zat Ğ1 Almanya, Fransa, İtalya, Japonya, ve| yi işir y ği zaten gi ğu için bir tecavüz teşkil etmedikçe Düyardu... N Rusya. Bu milyarları aşan silâhlan- ;nzilıı. Tni Hüi I—:dzn'ı'nıv"sm Japonlar Asyada guniş yerlerl! ma Masrafmın yüzde — yetmiş altıl tifa ettiğimi telgraflarda öğrendi - mikdarı bu ı.ıuu!er_l sayılan 7devle< ğimiz zaman belki böyle demiştiniz. te isabet ötmektedir. Artık diğer ge-İÇünkü son aylarda bu genç diplo - riye kalan mikdarı da, iğer irili u-'matın İngiliz Hariciye Nezaretinden faklhı devletler tarafından sarfedil -| çekileceğine dair o kadar ısrarla söy- lendi ki birbirini takib eden tekzip- lere rağmen er geç bir gün gelecek .Eden çekilecek diye söyliyenlere va» ikayi nihayet hak kazandırmış oldu İGeçenlerde «Son Telgraf» bir iki gün İsıra ile bu sütunlarda yazmıştı: İn - Bgilterede —muhafazakârlar arasında giv gide kuvetlenen ve kendini gös- teren bir ceryan vardır. Bu cereyanı temsil edenler İtalya ile Almanya ve| Avam Kamarasınc >ldk Japonya arasında anlaşınakta İngi -| detil tenkitlerde bulunan lizlerin artık tereddüt etmemesi fik-| rindedir. Bu anlaşmalar İngiliz İm -| ir. Silâ » . İparatorluğu için bir çök tehlikelerin | Ki Derera we İi İ S "”lonmu almak kâbiliyetinde olduğuna 0Su Çine yayılsın. Japon malları Çin çok para sarfedilen yer de-Âvrupa|, oit getirdiklerini anlatmaktan Pizarlarında satılsın. Hülüsa Alman- kıtasıdır. Yine bu hesaba göre Av. - Ve beşistarlı |a İtalya *ve Japonya'dan her biri Töpü İntazında ber dekikadı Miü -JOSU SY | lanma masrafı olarak giden paranin |* mikdarı 300 bin franktır. Japon Cnurehili m_moşguı oldukça İngiliz İmparatorlu- name gunun geniş yerlerine göz dikmiye çenin gösterdiği masrafların 4 mils vakit bulamazlar, kendi işlerile uğ- .yar 400 milyon mikdarı dahili istik- raşmıya mecbur kalırlar. Bu cereya- raz ile kapataacktır. Şimdiye kadar'nı temsil edenler de Milletler Cemi. eşebbüs edilmiş olan dahili istikraz- yetinden bahsederler ve onun kuv- la beraber bu yeni istikrazın ye -| vetlenmesine çok tarafdardırlar. Fa- künu 6,800,000,000-yen tutacaktır, İh-/kat Japonya daha evvel çekilmiş, ar- tiyaç hasıl oldukça yeniden krediler kasından Almanya gitmiş ve nihayet Butcesi ükü İ ağılacaktır. İltalya da ayrılmış oldüktan , sanra HUkumet yemden Japonlar Çindeki harbin & sene EÜAWM'""M Cnm'ıı etinin tesir ve nüfu- Dahılî İStlkfaza İteceğine göre bir hesab yaparak bue zu daraldıkça-daralmış olduğunu da İnz dayanabileceklerini her vesile ile düşünmekten geri kalmıyan bu. - Teşebbüs ediyor * eşe y ha evvel bitirileceği ümidile İtekrar etmişletdir. Onlar harbin da- sım İngilizler şimdi bütün kuvvet « Çin - Wkrını toplıyarak Berlin'le anlaşmayı Tokyo 23 — Maliye Nazırı Japor- de kat'i galebeyi temin eyliyecekle- öne sürmektedirler. Son gelen İngi - ya'nın fevkalâde bütçesini tesbit et- Ti kanaatile işe girişmişler, hattâ 997 |liz gazeteleri, İngiliz parlâmento - miştir. 938 senesi içinde yalnız Çin senesi hitmeden harbi bitirceekleri- sunda harici siyasete dair etreyan e işleri için fevkalâde olaruk tahsis e- ni tahmin etmişlerdi. Fakat göfülü-'den münakaşaları yazıyor. Bilhassa dilen paranın mikdarı - 4,800,000,000 yor ki Büyük Harb masrafları kar- Lordlar Kamarasında söylenen söz- yendir. Bupı.rldınl müyarı orduya, şısında ıthılî istikraz — mecburiyeti ler, ileri sürülen fikirler çok şayanı 1 milyarı bahriyeye sarledilecektir. hasıl olmuş ve harbin de ne vakit bi- dikkattir. Milletler Cemiyeti kurul» Japon hükümeti bu fevkalâde bi teceği kestirilememektedir. du kurulalı Amerika iştirâk etmemiş- | Afrika imparatorluğunu tasdik ede-'| * lim. Almanya Orta Avrupada git -| — Japonlar Çini alacaklarmış. Doğ-| elde etsinler, fazla gelen Japon nü-| birer veya ikişer büyük meselir Mel * İNGİLTERE Son değişikliklerden sonra akla gelen ilk sual: İngiltere kabinesi önce Almanya ile mi ? yoksa Italya ile mi anlaşma yolunu tutacak? tir. Geçen günkü Lordlar Kamara: sının münakaşalarında Milletler Cemi yetinden bahsedilirken Milletler Ce-| miyetil Amerika'nın iştirâki maması hasebile, zaten zayı! nun münâsı ise açıklır. Amerika gelmeden, gelmiş olan- | jlarm mühim bir kısmı da çıktı, git- * ti Ohalde Milletler Cemiyeti zayıf |kaldı. Biz İngilizler niçin onun üze- ym—n © kadar düşüyoruz?... iyetine karşı böyle görülmek ise Al iya ve Japonya ile lterede ileri £ uzatmak — istedikli geç el gösteriyor. Almanya - İngiltere | Simdi ön sırada Ahm Taşmak vardır. Bir k. Halifax'ın Berlin sey ranya ile an - Almanya artık |verinden bir şey beklemiye muhtaç İkalmasın. Ondan sonra Berlin - Roma mihverine lüzum görülmiyeceği için İtalya yalnız kalacak ve İngiltere on- dan sanra Roma ile kanuşacaktır. E- den gittikten sonra öyle görülüyor ki İngilterede Çemberlayn kabinesi Mil lotler Cemiyetinden ayrılmış — olan devletlerle müzakere kapılarını a - çacaktır. Bu bahsa yine gelineceğini söyle- Mmiye lüzum yoktur. Eden'in istifası. Eden'in istifası artık pek tabil bir! netice olarak görülmektedir. Çün - kü Çemberlayn hükümeti —şimdiye 4adar tatbik edilmiş olan usuller - den daha Başka bazı üsüller — daha tatbik ederek maksad varmak iste - mektedir, İcab ederse tekrar Alman- 'ya'ya gidilecek, lüzum görülürse Ro- ma'ya selâhiyettar birist daha yolla- nacaktır. Halbuki Hariciye Nazırı i- ken Eden'in Roma'ya gitmesi biraz edeceği zannedilen Baş- vekli Nevil Chamberlayn (Devamı 6 ıncı sahifemizde) ğant hatırlatanlar görülüyordu. Bu -| kilitlemişti. ni |İmıştı. Kocsman kr . İyah kâk üllerinin (yordu, “GİTME!. KAL!.,, DEEYEMEDİ. Sund D-rviş Demisti. Yazan : O bahçe kapısını kapayıp sokağa| — Alındı yal hafta « çıktığı zaman, arkasını dönüp bir da ha çiçekli kestane ağaçlarının dalla rı altında saklanan o yabani bakmak istemiyor. Ve ka İlarla şehirin ka İru de köşke dim- ($ oğ| et vehmi veren bir ahenk vardı, VEir hafta sonra, Bu habert duyduğu andön itiba « 1, sağdaki tenha ra sapıyor! ve kavunlık kavunlık| Ve bilmiyor, ne saat - böyleln n bütün gece ne künuştuk * |karanlık $ -|larını bilmiyordu, Satıkı- P n ka- la di bile fackın hın sesi mütemadiyen kulağının di « «Bir hafta sonral» diye tek - binde: ans mani — olmanın iyon bürbirlerin « esiz bir da « acısı önü Sers Bütün gec an işığı onla - dm santler hı_ı..ı - Kai üE ü leri idi. ke « Bazı zamanları olmüş'u, hayatina bir seyirci kelma tahammül edememişti. Bu tıpkı ibadet edemegibi olan x: tatmin.etmemiş!. Ondan kayııı rak is- Kısa saçlı çocuk başımı avatl ger sna ne kadar yi Onların merl a elk erinin in değm kat!. Ne zaman kaçmak istese, emen çabuk bu fikirden dünüver « rişti. Onu büsbütün kaybetmektense ©- nun samimiyetine L bir mâna| GOSt olmayı kabul etmi *Ü Bu kadını sevmeğe hakki almadı « ei Banı. biliyordu., O Fikfi mütecssirdi. Ve teca-| d Onun Fikrinin karcısı ol k, kendisi için irişilmesi mı ebir nefsine rağmen gızli - VS a öalel yemiyordu. Hatta onu yazr masdsı - ü DiT hayel olmasa der nin başında iş mektupları yazan Fik- n-:arıylvıı T ZĞ R riden ve daima Jâkayd ve uzak olan| VÜL. Ve Ce ('[ ı:ıhğ't kocasından bile gizliyemiyordu. L DEREEKE Na PESLEA İbi, bir muska gibi onu bu Hatta o bütün, alâkasılığına rağ - yuyamamıştı. Nasıl olüzüştü. da; âr- Saatk Boti TC Katladp, İkadaşlığına sadakatinin bütün smu - — Senin bu akşam bir kederin urı (Devamı 7 inci sahifemizde) yavrum demişti. Ve onun dudakları| hafifce titrerken: — Yorgunluk! Cevabinı vermişti, Düaha sonra ona boğuk gelen — bir sesle: — Biliyor musunuz Hasan demiş - ti. Bizim biletle ralındı bile., Bu sözü duyan Fikri de yazısın - dani başını kaldırmış ve büyük — bir| memnüniyetle: altında Kalın dudaklarının yarındöki çiz -| gilerde bir hasret vardı. Çocuk yüz- lü, bu küçücük kadında bu - akşam öyle —bezgin öyle zavallı vardi kiz. olmus Gözler ! ata Costrun Hariciye Nazırlığını deruhde müşkül idi. Habeşistan meselesi çık. tı çıkalı İtalyan matbuatının - onun VA ee Bu Akşam İPEK Sinemasında IRENE DÜNNE ??RoTY LAMOUR RANDOLF SKOT KARA ALTIN Reji: Roüuben Mamoulian 10 binlerce figüran « muhtelif sahneler “Aşk » Heyecan - Sergüzeşt ve Macera şaheseri FOKS JURNAL'det Amerikada son yapılan CİM LONDOS - JOHN SULLİVAN * GÜREŞ MAÇI Yemeklera diyecek yok Hem, müke çok. Çorba gidiyor, et geliyar; börek göl z baklava getiriliyor... Çeşit çeşit yemek, tath ve mey- va Yemekle de, düğünde de nazarı dikkatı celbet - tim. Galiba, Neclânın söyledikleri doğru. Kadınlar ba- na bakıp bakıp aralarında söyleniyorlar, Daha hep - Bini, yeri yeni görüyorum. Ne konuşuyorlar bilmem? Ben yalnız bir muhavereyi duydum. Orta yaşlı bir kadın yanındakine söylüyordu: — Giz anam, şu güzel de Ö Öğrelmen... Ben de bükerez görüyorum.. — Sen neden?.. Bizim avratları bastırdı hela.« kimin neyi ki?.. 5 kânunusni Uzun boylu, zayıfça bir gene. Yağız benizli, ince, ' Üfiwîjjeî Uğwî/:.e l Mektebden mahalleye bakıyor. " kşamları da öyle- kadar beni takib ediyor. edişinin hikmeti varırış! Akşama doğru bana ne de. sin?- — Viedan evlenmek istemez misin?.. Hiç düşünmeden cevab verdim: — Hayır.., — Niçin?., — Evlenmek istemiyorum da onun için- — Seni hergün bir gene takib ediyor değil mi?, Bu sual garibime gitti, rengim değişti, cevabla: rırnda biraz ihtiyatkâr olmayı düşündüm... — Pek farkında değilim' O, sanki gözlerile görmüş gibi ısrar ediyordu? — Muhakkak.. Muhakkak.. Hergün sabah ak« şam takib ediliyorsun.. Niçin benden saklıyorsun?.. Bit yolcuk gözetsene.. — He, eshahtan guzel.. Baksana, şu yandaki y bancılara hiç benzemiyir! — Vallahi Zeyneb.: Ben, bizim köbele aha bunun Bibi bir gız alacağım. — Etme anam.. Bunlar; ne davar Bakar, he dş bahçeyi bellemeğe çıkarlar- Oğlunun kara yazısı mı Yar?ı Konuşmalarının sonunu işitemedim. — Uzaklaştı- iar. Demek, fena tesir yapmıyorum. Fakat, beğen- dikleri kadar da güzel miyimm?.. Düğünde geceyi beklemedim. Nesini bekliyece- ğim?.. Yatsı namazından aonra güveyiyi getirir; kapı önünde dua eder, urküsına bir yumruk İndirince içe- riye sokarlarmış. Gelin,( kocasını kapıdan alır, yatak odasına çıkarmış. Yüzündeki şal da o zaman açılır ve bu zavallıcık bunaltıdan yakayı sıyırabilirmiş!. kara bıyıkları yukarıya kıvrılmış. Donuk, siyah göz- lü. Kalın kalın kaşları var. Güzel denilebilir. Fakat, ben haşlanmadım. Herhalde ne fakir, ne ortahalli. Zengin bir aileden. Giyinişi ortahallilere benzemiyot. Sırtında eşraf işi, siyah bir «sakg» yar, Cebleri göğ- sünde, yandan Mintanı çitarı, Yollu, ipekli bir” ku« maşa bunli — Çitarı. Diyorlar. Belindeki şal kuşak, hem iyi, hem yeni, Kaloş potinleri âlâ, Sivri mor fesinin üzerindeki kıv- rıtm kıivrım sarılı yazma da pahalıcalarından,, Fakir olsa bunların hiç birini yapamaz. Eşraftan olanlar böyle giyinirler.. 'Tuhafıma gidiyor. Bu çocuk belki bir haltadır, sağımda, solumda; yanımda, ilerimde. Sabahları çı- kıyorum. «Tokatlıe köprüsünün — yanlarında peyda eluyor. Mektebe kadar hiç birşey söylemeden, dalgın dalgın vürüyor, arada bir de bütün dikkatile bana Bu da kim?- Neyin nesi, ne oluyor, ne İstiyor?., Âşık mi, belâlı mı, sevdalı mı, meczub mu?.. Eğer, bir iki gün daha böyle yaparsa dönüp, adamakıllı haşlı» yacağım. Kız nasıl takib edilir görsün! Amma da, tu. haf şey?. Erkek oldular, diye, her rasladıkları kadına balta olmak salâhiyetini bunlara kimso vermedi yar, İstanbulda da bu, İskilibde de bu, her yerde de bu?.- Bilmem ki, bizi nce zannediyorlar?. Arkamdan yürüyecek yürüyecek de ben ona: — Buyurunuz sevgilim... Mi diyeceğim?., Bu, ne budalalık! . 11 kânunusani Dün Neclâ geldi. Cuma. Mekteb yok. Evdeyim, Akşama kadar beraber oturduk. Benim de canıma minnet!.. Yalnız kalacağıma beraber oturduk, l4f at tık.. Fakat, hmımefendınln bu kadar uzun böylu lâf — Saklamıyorum: Fakat, böyle birşey yok. Olsa da ne olacak?.. — İşte, o genc seninle evlenmek istiyor. - »- Gencin kim olduğunun farkında değilim am- paa, ne münasebet?, — Hanımefendim. Münasebet aramak da var mi, sana tutulmuş. Razı olursan evlenecek... — Bu da münasebetsiz!.. Beni nerede görmüş 0« labilir ki, tutulmuş olsun?.. Konuşmamız devam et'ikçe, Neclâ açıldı; izahat verdi. Bu genc İskilibin en zengin bir ailesindenmiş. Ticaret yapıyormuş. Beni ilk zamanlar mektebden gçıkarken peçesiz görebilmiş. Çok hoşuna gitmişim. Kendi kendine araştırmış, sormuş; yalnız olduğumu şundan bundan öğrenmiş. Tetkikatile de namuslu olduğumu, açık saçık, hoppa olmadığımı anlamış!, Mavi gözlü, sarı saçlı, pembe yüzlü, biraz dolgunca kadınlara bayılırmış. Bana âşık olmuş. Eğer, kendi- sile evlenmeğe razı olursam, her şeysini benim için