No, 32 Yezan : Rehmi Y — Terceme ve iktibası mahfuzdur — Vesikaları veren : Donanma Başkâtibi İhsan Ve. Hamidiyenin seyir defteri Hamidiyenin Kameran'a ikinci defa gelişi coşkun şenliklerle karşılandı Rauf kaptanla seyir zabitine, Hamidi yeyedoğru gelen bir filika haber verildi. Seyir zabiti : Bu resmi Eğer bu hâdisç de olmasaydı mü - *ettebatın şenliği çok coşkun olacak, Yavüz ve yağız, aslan yürekli Türk bahriyelileri şimdi çok — keyifli bir hal, çok neş'eli bir hava içinde bu -| Talardan — geçecekler; Şapdenizinin İnsana pelteleşmiş hissi veren suları- fi durmadan döven uskurlar bile bu Hataretin temposunu tutacaktı. Gün ilerliyor ve ilerledikçe gemi de Kı- Zildenizin üstünde şahin karakterli; bir sülün kayışı ile yol alıyor. (Kam- Tan) limanmı tutmak, burada aylar- dir yorulan, hırpalanan ve muhak - kak bir tamire muhtaç bulunan ma- l ufak tefek tamirler yap- TMak üzere bir kaç gün istirahate ha- Zırlanıyordu. Kamran Kızıldenizin bir deniz yo- Ju isstasyonu idi... Burada kâmür bol bulunur; — gemilere taze ve konser-| Va kumanyalar kolayca tedarik edi- İr, her zaman her milletten bir çok ticaret gemilerine, harp gemilerine tesadüf edilen ufak bir liman; ken- disi küçük faket gemicilik bakımın- dan kıymet ve ehemmiyeti çok bü « Yük bir uğraktı. Bir defa Kamrana Varılınca orada hiç olmazsa, bir haf-| falhık bir dinlenme yapılacak, bu din- meden gemi de, makineler de, Mürettebat — ve zabitler de bol bol İstifade edecekler; buradan İstanbul- la, neğaretle, donanma ile vo baş ku- Mandanlıkla muahbere tesis etmeğe imkân bulunacak, süvari bu muhâ- berelerle hem donanmasının veziyeti takkında malümat elacak, nezâre - Tin, baş kumandanlığın yeni emirle- Tini öğrenecek; kısa bir zamanda Hamidiyenin maddi ve manevi bü - tün noksanlarını mümkün mertebe tamamladıktan sonra yeni vazifelere atılmak içn hazır bulunacak, yeni Taceraların peşinden koşacak, deniz deniz dolaşarak düşman kıyılarında Aylardır heyecan yaratan korku do- akınlarına devam edecek bir caktı. tidiyenin akını o güne kadar Avrupada adım adım takip e- a.. Denizcilikte büyük bir Yöhret sahibi olan İngilizler bu za - 'e inkişaf eden hareketin gonunu :rıı_ ve heyecanla bekliyorlar Şı- Md: ilk patlıyan topla baş alan dizideniz korsanlığını) — büyük tak- rlerle alkışlıyorlar; Draç ve Şingin Smbardımanlarının methiyeleri ğ ün Avrupa gazetelerinin (1) sahi- ı_'*"ıtlı l& sütün sütün yer tutuyar; İkan deniz harbinin Osmanlı r"““m“ı tarihine siyah bir yap - ilâve eden Mondros hezimeti bu steketle biraz hafiflemiş oluyor - hal #a bütün bi di Hlamidiyenin Kameran'a gelişi bü- ük tezahürata vesile oldu... Şehir şa — donandı. biu,,_ı:' İ görmek yi gibi şöhret ve tantana te- T::*tı hassaların karşısında her Yağın ilar Coşkunluk göstermek İti - & Wkd. Bulunan insarıların Akdeniz-| ı.mmlh'#ını bir kaç filoya taş çı -| & işler gören Hamidiyeye kar | dükleri — bu ihtiram — tam| âdi.... limanda demir atılır atılmaz. kopan yüzlerce sandal — bir 'kibi halinde suyun yüzünü İpılacak bir çok işler tamamlanacak Büyüktüğün | kahramanlık ve harikulâde| bir ziyaret olacak! dedi: |fına toplanan sandallardaki rcı.ku.n-!m kadat a luğu arttırıyor, (Bârek.. Bürek)(Yah- ya... Yahya) sedaları etrafı çın sın| Bu, bir harp gemisi filikası — idi. öttürüyordu. Ve 12 yabancı bahriye neferinin çek- Hamidiyenin güvertesinde topla -|tiği altı çifte kürekle motör — gıbi nan efrad muntazam duruşlarile bu'suları yara yara ilerliyor; — pruvası tezahüratı seyrediyorlar; — gözlerinde| Hamidiyenin merdivenine — doğru derin tahassüsün kaz yaşları beliri -| çevrilmiş bulunuyordu.. yor; lâyık oldukları bu saygı ve sev-| Bunu seyir zabiti yüzbaşı Fahri i- giye vazifelerini yapmış insanların|le üst güvertede bulunan süvariye gönül ferahlığile mukabele ediyor -| haber verdiler... İki zabit o tarafa| lar, selâm veriyorlar; halkın muhab-| baktı. Yüzbaşı Fahri gözleri gelen betine mukabele gösteriyorlardı. — |filikaya dikilmiş olduğu halde: Liman boş değildi. Bir İngiliz gam-| — Galiba, dedi, bir resmi ziyaret botu sâkin sularda dinleniyor; onun | Olacak! hemen yanıbaşında da iki bacalı bir| Ayni noktaya bakan süvari cevap Alman krüvazörü bulunuyordu. Ha -| Verdi: midiye bu iki harp gemisinden al| —Evet, kürektekiler Alman bahri- tı gomina kadar açıkta demirlemişti. | Yelilerine benziyorlar. Kıçta oturan Halkın gemiyi ziyaret için :ttlkkd': bir Aılmı.n deniz subayıdır zane- ricayı, süvari bir gün sonra müsaade| “yorum'. — edeceğini söyliyerek geri bıraktı Da-| , Pitaz sonra dürbününü o tarafa çe. ha Kameran'a gelişin ilk saatinde ya-| '7t Rauf kaptan ilâve etti: — Evet, evet. Yanılmıyorsam — şu Alman krüvazörünün zabitlerinden biri olacak!, İyi tahmin ettiniz ziya. rete geliyor. Filika artık iyiden iyiye yaklaş - |mıştı. Gerek kürek çeken neferlerin İgerçkse kıçta oturan zabitin ünifor- Ruaf kaptan burada hemen kara- maları iyiden iyiye seçiliyordu. Bun- ya çıkmak; İstânbulla muhabere et-'lar; İngiliz gambotile burun buruna mek, nezaret ve kumandanlığın ye- duran Alman krüvazöründen geli - ni emirlerini, talimatını almak isti -i yorlardı... ve, süvari ile seyir zabiti- yordu. Demir iunda edildikten son-|nin tahmin ettiği gibi kahramanlığı; Biyindi, hazırlandı. Seyir zaviti Akdenizdeki baskınları, gemi batır. yüzbaşı Fahriyi de beraber alarak|marları bütün Avrupa &fakında dö- karı sini emretti. Süvarinin emri yerine| yaret etmeyi gelirilirken uzaktan iki üç yüz met- vmesmyeninme HİKÂYE Bir Saç Mangalın Gevezeliği ( 4 üncü sayfadan devam ) — İçi sessiz bir matemn hüznile doldu, Baktım mangal.. tıpkı bir horoz gi-| Onu lohusa döşeğinden kaklırarak bi kanatlarını çırparak sevindi. Daha| Kucağındaki piçi ile beraber bir bes- çok memnun olsun diye sobadan çı-|İtme gibi kapı dışarı attılar, kararak bir kürek küllü ateşle biraz| Bir bulgur tüccarının merhamet e- 'da ben gönlünü hoş ettim. (derek önu evine odalık diye aldığını Misafir gittikten sonra bana teşek-|YE çocuğunun Darülacizeye veri kür etti. ğini sonradan dedikoducu — mahalle a kocakarılarından öğrendim, Geçen gece gene uykum kaçtı | Beni evin hasta delikanlı oğlunun İDirseklerimi - dizlerime — dayıyarak|Odasına aldılar. Gürbüz bir genç kı- |mangalımın üstüne kapandım. Ve|Zin odasından böyle ilâç ve balgam geç vakite kadar hem ısındım, hem| Kokan bir hasta odasına gelmek ba- dertleştm onunla. na da çok acı geldi. Üstünde pirzola pişirenlerden, has-| Günün her saatinde üzerimde bir talara ıhlamur kaynatanlara kadar|Caydanlık kaynar dururdu, Hastanın er devirde değişen sahiplerinin tere| belkemiğine konan kiremit parçası cümei hallerini anlattı. bende ısıtılırdı. Adaçayı ve günlük kokuları içinde senelerce bunaldım, Pinti bir imamin evinde ilk kül -| durdum. lendiği günden başlıyarak hayatının| —Hayata gözlerini ebodiyen kapa - kâh gülünç, kâh acıklı maceralarını|dığı gün hasta delikanlının cenaze - birer birer ve tatlı tatlı anlatıverdi.|sini Eyüp Sultana, berim cenazemi İmamın kıziyle bir Yeniçeri ağası -|de bitpazarına götürdüler. nan aşklarını öyle ballandıra ballan-| Dezentekte edilmiş olduğum halde dıradıra anlattı ki tariht tefrika ya-|Oradan bir müddet «veremli eşya - zan muharrirlerin kulakları çınla -| Sıdır,, diye hırdavatçıda —müşterisiz, |mıştır eminim, gamlı günler geçirdim. Burada sa ğ çaklarda toplanan yağmur - suları Sonra Fatihteki cumbalı bir evde| (Ci bir borudan damlıya -damlıya başı yemenili ve kaşı rastıklı, bilek V'?i Paslandırdı. çürüttü, kalınınlığındaki çifte örgü saçı iri| Kiracınızın aşçısının eline gelince- Wımmm“qi_.&yehdudıbundıhmka. Büslü, diri memeli yumuşak ve a -|"Mzin çok boyalı, dans meraklısı kı- teşli bir kizin yatak odasında mes-|74 saçlarını kıvırdığı maşayı - bende ut günler yaşamış. kızdırırdı. Büyük hanım çenesinde - Tarifini Nedimin şilrlerinde bulan |ki kılları yolmak için yaptığı ağdayı bu şakrak güzelin hazin bir mace -| Bende eritirdi. Çocuğun sütü ben- rasını anlattı: de kaynatılır, kirli - bezleri bende — Bir gece kafesleri kırarak, pen- | Kürutulurdu. 'cere camlarını keserek bu dilber kı»| İşte acı ve tatlı günler... Çok ya - zın yatak odasına bir hırsız girdi.|Şamış olan her insanın başından geç. Ve kıymetli, amma o zaman pek çdk|tiği gibi... dedi, ideğeri olan bir şey çalarak kaçtı. Er-| Ateşi külledim, kapaklarını kapa- çıkta bir sandalın Ha - |midiyeye doğru geldiği görüldü bir çok eksiklilikler varken şuphe - SİZ ziyarete müsaade edilemezdi. Sandallar Hamidiyenin etrafında| saatlerce dolaştılar ve bu hareketle- ri gün batıncıya kadar sürdü. bir şeref sayıyorlardı. (Devamı var) oramu aat sirireatnesaannde | | | <- ll A destan o'ı:_'m_"'"" n gşarkı halinde SRM Mzsrş (e tesi gün bütün ev halkı ağlaştılar,|m: “Bu akşamlık bu kadar yeter.,, çok ağlaştılar. Konu komşunun kü -|dedim. Amma onda anlatacak daha fürleri içinde nur topu gibi bir kız|cok şeyler var eminim. çocuk doğurduğu güne kadar evin i- FİLE çıkmak için botun indirilme-| Jaşan TTürk krüvazörünü resmen zi -| RADYO BUGÜNKÜ PROGRAM Akşam neşriyatı: Saat 18,30 Nebil oğlu İsmail Hakkı refakatile Türk musikisi ve halk şar- kıları, 19,00 (Çocuk terbiyesi) Ali Kü- mi Akyüz, 19,30 Beyoğlu Halkevi gös- terit kolu tarafından bir temsil, 19,55 za ve arkadaşları tarafından — Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,30 Ha- va raporu, 20,33 Ömer Rıza tarafın - dan Arabca söylev, 20,45 Bayan Mu - zaffer Güler ve arkadaşları tarafın - dan Türk musikisi ve halk şarkıları (Saat ayarı), 21,15 Münür Nurettin ve arkadaşları tarafından Türk mu - sikisi ve halk şarkıları, 21550 Orkes - tra: 1 — Mozart : La Noce de Figaro. 2 — Kamsak : Wienne a minultt fantasle, » 3 — Tschaikowsky : Ramance, * — Rubinstein : Toreador et An- dalouse, $ — Ponchielli : Gioconde, 2245 Ajans haberleri, 23,30 Son. İTIYATROLAR Ertuğrul Sadi Tek TİYATROSU Pazartesi (Kadiköy - Süreyya) Salı: (Bakırköy, Çarşamba: (Üskü- (dar) sinemalarında, ÇİFTE KERAMET Çeviren: Reşat Nuri San'atkâr Naşit ve Arkadaşları 1938 senesi komikler müsabakası, san'atkâr Naşit, Dümbüllü İsmail |Hakkı Ruşen, Rıfkı, Şevki karşı kar- İşıya büyük program, El ilânlarını o- (İkuyunuz. e 'TEPEBAŞINDA ŞEHİR TİYATROSU Dram ve Piyes kısım Bugece saat 20-30 da Sürtük $ perde Yazanı Mahmut Yesari Pazar günü göndüz saat 15,30da « Eski Fransız tiyatrosunda ŞEHİR TİYATROSU KOMEDİ KISMI Bu gece saat 20430 da Sözün Kısası | Komedi 4 perde Yazan: Von Schonthan Terceme eden: S. Moray Pazargünü gündüz saat 15,30 da e ÇOCUK TİYATROSU Cumartesi, Çarşamba M4te BONCUK MAVİ Yazan: Zeki Taşkın Müzik : F. Ege Dr. Hafız Cemal (LOKMAN HEKİM) Dahiliye mütehassısı Pazardan başka günlerde öğle . den soara saat (25 tan 6 ya kadar İstanbulda Divanyolunda (10$) nu- maralı hususi kabinesinde hasta - Tarını kabul eder. Sahı, cumartesi günleri sabah <9.5 - 12> saatleri ha- kiki fıkaraya mahsustur. Muayene- | DANS PROFESÖRÜ Paris Sen Jimnaz Nasyonal dans cemiyetinden birincilik kazanan dans , profesörü Kemal Sami Bayer her İgün sabah saat 10 dan akşam dokuza -|kâdar dershanesi talebelerine âçık - tır. Adres : Beyoğlu İstiklâl caddesi 69 numara Kemal Sami Bayet'e mü- racaat etsinler. İstanbul Asliye Altıncı Hukuk Mah - kemesinden: Mehmet Sami tarafından 'Beyoğlu Abanoz sokağında 35 No. da iken balen ikametgâhı meçhul bulu- nan Şükriye aleyhine açılan boşan- ma davasının yenilenmesi — üzerine tahkikat günü olarak 15/2/928 - salı saat 10 datayinine karar verilmiş ve davetiye ile yineleme arzuhali - nin bir sureti de mahkeme divanha- nesine asılmış bulunduğundan mu - maileyhin muayyen gün ve satte mahkemede bulunması aksi takdir - de tahkikata gıyabında Ça dileceği tebliğ yerinde olmak üzere ilân olunur, (4613) Baorsa haberleri, 20,00 Necmettin Rı -| bane ve ove telefon: 22398 - 21044 ——— —.. karısı| .- ©SASAT — 4 Şubat 1938 TARİH Evliya Çelebinin haydutla arasında geçirdiği meraklı bir macera !, (Dünkü sayıdan devam) Bilir ve tuz ekmek hakkı güder bir yiğitim!.. Evet o şen ve meçhul yolcu bizim | Evliya Çelebiden başka biri değildi. Bir müddettenberi Defterdar zade Mehmet paşanın mayetinde bulunan Çelebi, diğer arkadaşlarile beraber fırtmaya tatularak yolum:_ş:_.ı:nnş;'mhr ÜEE aa öi K sa içlerine düştüğü bu : ';Arîı:m:;a:ıılîl:. dıiçk atle gözden ge-| Bu sırada kapı açıldı. Hacı bc_n.ı |çiriyor. Hiç bir hareketleri onun kes- jbeti benzi uçuk, elinde iki bohça ça- kin görüşünden kaçmıyordu. Arala-|Maşır bir ekmek bı"î tuz bir gü - rında emniyet hasıl olmakla bera -| Müşlü kılıç ve bir kur'anı kerim ge- ber gene hepsinin gözleri kapıda ve|İrip Çelebinin önüne ku_ydıı. kulakları kirişteydi. On bir kişinin| — Aman Çelebim!, Kişi bastığını k bir saygı göster -| boğazlamaz. Beni ele verme. Ak sa- İkendisine bi N İdikleri esmer delikanlı bu sırada 0-|Kalıma acı, diye ağlayıp sızlamıya başladı. daya giren Hacı babayı arkadaşla - L rından birine işaret ederek: Bu _evde nıpln_nzn MAD di:î_ıımıc — Bak Katırcı oğlu - dedi - bir|”ini çözmeye çalışan Çelebi ihtiyarın ne demek istediğini anlamamakla be- saatenberi şu gidenin — yüzünden e ni salamı Z ll k, bizi çizmesiz pa-|Yaber bir kaç kelime söyleyip teselli SORDE sleSRİDGİRA Hat u. etmek istedi ise de öteki yalvarmak- puçsuz ata bindirdi bu herif!... - Ev- liya Çelebiyi göstererek - Şundan|ta devam ediyordu: ıbîeıcamıaîyıış. Cümlemize bir ö -| — Oğul Tı_ıın seni lu:nııux_ı!.' Pqıer ğüttür bu iş, gafil baş tez gider, Av-/evime geldiğin zaman attan ır;;v lı;— rat gibi boğezi tokluğuna ateş başı|Ziyeti idare etmeseydin aranız A demiş kapanmışız. Ya bu yiğit davul |yük bir lfıvıı çıkacak, ı!ıdr.u »ehı:- çalıp, nara atamadan dışarıdaki yir -|lardan bir çok kişi ölüp evim bar- mi yoldaşile bizi bassa halimiz nice o- |kim hill'lp olacaktı. Çok yaşa evlü - lurdu?... Hele bir düşünün?, dim, Güzel davrandın!... Hemen boş kalan odaya döndü. O « cağın başında ayaklarını uzatıp çu- (buğunu tellendirdi Gerçi yiğitlerle hoş vakit geçirmişti amma kaygu ve kuruntu içinde de kalmıştı doğ - rusu!. Düşünüyordu — şimdi, kimdi bu adamlar?.. Keskin ve tecrübeli görüşü sayesinde onların ne değer- |de bir insan olduklarını sezmekle be- | | | Birer birer arkadaşlarına dönüp, (Devamı var) |fkirlerini soruyordu: 3 İzzl eee S TORKAUMUML UAİ0 — Belli fena olurduk. ANONİM 'w — Mahvolmuştuk doğrusu!.. Delikanlı ayağa kalktı. Ocak ba-| — Şirketimiz aksiyonerlerinin —10 şında duran kurulu beş tüfek ve ta-|Mart 1939 Perşembe günü saat 14 bu- bancayı Evliya Çelebinin önünelçukta Beyoğlunda Yeşil cam sokak « koydu: taki 15 numaralı Şirketin merkezin- iğit şunlı);ı :şkm.ıı.: kullant.. ). Çapılacak heyeti umümiye top - Katırcı oğlu Mehmet — denen a - z K üü ıı?ı' gümüş telli sarı başa, |lantısında bulunmaları rica olu bir talâtin kese ve kaşıklık verdi. Ö- tekiler de bazı ufak tefok şeyler ar- mağan ettiler. Artık hepsi Çelebinin tatlı diline hoş sohbetine hayran ol nur. Ticaret kanununun 371 inci mad- desine ve esas mukıvılmuınu:nhı göre elinde en az yirmibeş aksiyon muşlardı. Bey israr ediyordu: alanlar — ve — toplantıda — bulun - —Bizim ile bir kaç gece kal!, Kı-|mak — istiyenler — toplantı gü » Şin şiddeti geçsin. Senden pek höş-İnünden evvelki haffa içinde âak - siyonlar:mı şirket merkezinde bırak- maları lâzımdır. Şehrimiz veya ya « — Billah! paşalıyız. Paşadan ayrı - |bancı memleketler bankalarma bıra. İlamam, Lâkin tufanda tarumar ol -|kılacak aksiyonların sertifikaları da duk. İnşallah sabaha kadar kar diner(aksiyonları yerine guçer. yv AA MieE Kai GÖRÜŞÜLECEK MADDELER: | Aralarında bir kımıldama D B aza |Bey cını çÇattı: K a bahredi! 2 — Murakıp raporu, — Hangi paşadan bahrediyorsun?, BZ 10fT seniil plarile bilâne — Erzururadan mezul olan Defter- N N dar zade Mehmet paşs. çosunun kabulü ve İdare Meclisi a- zalarının ibrası, — Mehmet paşa mı?.. ğ 4 — İdare Meclisinin seçilmesi. — Eveti. — © paşa şimdi nerededir?. Yiğit| 5 — taare Meclisinin'1938 senesi İjetonlarının kararlaştırılması, istermiş biz de onu arıyoruz. Evliya Çelebi bu kuruntulu adam- ların gene bir şeyden piretndiklerini! © — Murakıpların seçilmesi ve Üc. sezmişti. Paşanın majyetinde Anka- |retlerinin kararlaştırılması, raya gelirken nasıl fırtınaya tutu - leşil Birinci Sulh Hukuk Hâ « Tup dağıldıklarını birer birer Ve dos-| pimliğinden : idoğru anlattı. Hikâyesi bitince Bey| — ttanbul Muhakemat Müdürlüğü- (kalkıp Çelebinin elini öptü. nün İstanbul Küçük Mustafa Paşa Di- | — Ey yoldaş!.. İmedi sen fırtına - bağ Yunus yokuşunda 26 No: da dan bu eve düşüp can kurtardın, fâ- | ymukim iken balen ikametgâhı meç- kat bizim canımızı da kurtarmış Ol -|hul Ahmet Meto aleyhine ikame ey- dun, Bu evin havlusuna girdiğin 24- | yediği alacak davasının cari muhake- |man selâm verip attan inmeseydin | mesi neticesinde ilânen tebliğ olu - |bin canın olsa birini bırakmazdık..'nan muameleli gıyap kararına Tağ- Sen de ateş başında otururken bizi| men mahkemeye gelmemiş olduğun- lândık. Bir müsabibi yiğit imişsin!.. Çelebi özür diledi: oldu. |bassaydın bizde kendimizi kurtara - gan mübrez senddi ve müdafsayı ı;ı; mazdık.. bul etmiş addile müddeabih Tanrı senden razı olsun. Sen bize,|jiza 77 kuruşun 31/Mayıs/937 b biz sana can bağışladık. Şimdi paşa- | hinden itibaren 9 $ (aiz ve ©6 10 üc- nın yakında olduğunu haber verdin çeti vekület ve 654 kuruş harç — ve bundan böyle bizim için bu eve ka- | masarili mayhakeme ile birlikte tah » panmak haramdır! Haydi yoldaşlar 'giline kabili temyiz olmak üzere ka- |kalkın!. Silâhlanın!.. İrar verilmiş ve müddealeyhin ika - Birden on iki arkadaş kalkıp bir|metgâhının meçhuliyeti hasebile iş- kaç dakika içinde silâhlandılar. Bey|bu hüküm hulâsası yirmi gün müd- |belindeki kemeri çözüp Evliya Çele-detle ilân olunur biye uzattı: — Şu kemerde beş yüz altın var. | Al bunu kabul eyle!... Fakat Sendunl bir dileğim var. Mert ve yiğit bir in- sansın, Birlikte hoş vakit geçirdik. | | — — 1356 Hicrf Zilhicce gördüğünü kimseye söyleme!... Çelebi yemin etti. Bey elini uzattı sıktı. Sonra kulağına bir parula söy-| ledi. Evliya Çelebi de bir parula söyleyip bir Kaya Sultan yağlığı he- diye etti. Beş dakika içinde hepsi a- 'ta bindiler. Davullar gürledi, kılıçlar havaya kalktı. — Hacı baba!, Evliya Çelebi hoş - ca kalın!... — Güle güle yiğitlerim!, Güle gü- || lel... On iki atlı dolu dizgin karların a - || rasında silindiler... Evliya Çelebi geniş bir nefes al