ğ $ $ JEsSki bir aksşamcının detterinaen J| Osi Evdeki pazar çarşıya uymuyor Ve.. Tekrar_masaga oturuyorlar Ve en önden çıktı, tabii, ötekiler de arkasından sağa sola çarparak dı- şarıya çıktılar, Aziz Beybaba ile orta yaşlı arka- daşı caddede de tekrar ötekilerle ö- püşerek ayrıldılar. Çünkü onlar ev bark sahibi, yaşlı başlı adamlar ol - dukları için evlerine gideceklerdi. Gazel okuyan genç çocukla iki ar- kadaşı hâlâ Turhanın arkadaşile bir şeyler konuşuyorlardı. Turhan ar » kadaşına: — Biz de, dedi, şuradan bir araba- ya atlayıb.... Arkadaşı sözünü kesti: — Beyoğluna çekelim değil mi? Turhan şaşırdı: —RNe var bu vakitten sonra Bey- oğlunda? Hem tamamdır. keyfimiz artık... Arabaya atlayıb evlerimize gidelim! — Dahâ erken yahu, Beyoğlunun âlemi asıl şimdiden sonradır; çıkar, biraz da orada çalgı dinler, sonra... — Ben bu vakitten ve bu kadar “ sonra doğrusu Beyoğluna filân çıka- mam!, 'Turhan, su dökmek için oradaki kapkaranlık sokaklardan birine sa - pınca arkadaşı gençlerden birine: — Hele, dedi, sen şuradan Emin- önüne fırla da çabuk bir araba bul gel, Belki ben onu yola yatırırım. Zaten meyhanede akşamdanberi pek z rakı içmiş olan genç araba bul - mıya fırlayınca beriki, kalan iki gence: — Aman, dedi, siz tatlı tarafından bir kadın lâfı açın, Beyoğlunda bil- — diğniz gizli bir randevu evinden ve içinde çok güzel kadınlar, kızlar ol- duğundan bahsedin! Turhan sapmış olduğu sokaktan dönüb onlarıno yanlarına geldiği za- man onlar en tatlı tarafından konu- şuyorlardı: — Nerede bu dediğiniz gizli ran- devu evi?. — Tarlabaşmda! — Bâri oraya gelen peygamber tavukları (eski argoda kadın demek) güzel mi?, — Güzel de lâf mı yahu? Hem ©- raya yalnız peygamber - tavukları değil; tepeli piliçler de geliyor. — Turhan, bak, duyuyorsun ya, bizim bey ağabeyler nelerden bah- sediyorlar! Turhan: — Oraya başka bir akşam gideriz; bu akşam artık doğruca evlerimize.. Turhan'ın bazan Nuh Gdeyib de peygamber demediğini bilen arka- daşı, şimdi kabahati yine kendisin- de buldu Çünkü o, Turhan'a bu ak- şam bu kadar fazla içirtmiyecek, son tezgâh başı mubabbetinden sonra 0- nu alıb tekrar Aziz Beybabanın sof- rasına oturtmiyacak ve hiç değilse hir saat önce bir kolayını bulub onu oradan kaldıracak; Beyoğluna aşı - Tacaktı. 'Bir kaç dakika sonra araba gelti; 'Turhan gençlerini ellerini sıkarak: — Şimdilik Allahassmarladık, in- şaallah yine buluşur, başka âlemler » yaparız', Dedi, faytona atladı. Arkadaşı B ğ gençlerle usul usul bir şeyler fısıl- © daştıklan sanra o da Turka'nın ya- Tefrika No.:35 ——— ; Önümüzdeki tabutun üstüne bak- ftım. Mis Kros'un, içine çökmüş ka- — palı gözleri gözüme ilişti. Hintli doktorun son sözüne cevab . vermedim. Otomobilimiz büyük bir kapının 'üi.ıdedunıuştm Doktoç : — İnelim, Lötnan- - dedi - benim Mmuayenehanem burasıdır. Tabutu indirdik. Şoför sordu : — Bekliyecek miyim?.. — Evet... Yanımdaki sivil polis memuru ile birlikte, loş bir merdivenden çıka- gük uzun bir odaya girdik. tor tekrar sordu : Şi mabetleisi içersiniz. 66ICASUS man Cemal Kaydil! gençlerden biri tekrar arabaya so - kulub ona sordu: — Yarın akşam kaçda buluşacağız orada?, | — Tam rakı vakti!. ' Yolda Turhan hiç konuşmuyor, arkadaşı kendisine ne kadar işin tat- ht tarafından açmak istese 0 somur- |tuyordu. Araba Turhann'ların evine yak - laştığı zaman yanındaki tekrarladı: — Yarın akşam buluşacak mıyız? — Kiısmet! — Şayed yarın akşam seni ârar- sam nerede bulayım?. — Bak işte, şuraya buraya bak, el- bet bir yerde bulursun! — İstersen yine erkenden bodrum- da buluşalım da... — Yarın akşam benim işim var, gelemem, başka bir zaman buluşu - ruz! Turhandaki bu değişikliğe arka- daşı bir mânâ veremeden arabadan indiler ve ayrı ayrı evlerinin yolla- rını tuttular, —- TURHAN KAÇINDIĞI TUZA. ĞA DÜŞTÜ RANDEVU EVİNDE BİR ÂLEM! Turbhan'ı ilk defa Balıkpazarında- ki bodrum palasa götüren, orada A- ziz Beybaba filânla tanıştıran arka- daşı vâkia onu, ne o gece, ne de o0 geceden sonra tam bir hafta kadar | Beyoğlunda o İstediği eve düşüre - | memiş, fakat bir hafta sonra onun başına tebelleş ettiği güzel, kamı sı- cak bir kadın vasıtasile “arzusuna KA GEm .| Katil yıldız (3 inctsayfadan devam | kumpanya varmış. Bu kumpâanya Holivudd'a bulunan ve film alınır - ken rol yapmayıb sade kendilerini gösteren 10,000 kişi kadar tutan o - yunculardan vergi alırlarmış!.. Se- nede bü süretle gizli çetenin topla- | İdıği para 1,000,000 dolar — tutarmış Aktör Miller'in de bu gizli kumpan- ya tarafından para işinden dolayı ortadan kaldırıldığı söylenmekte - dÜr. Bu cinayet haberi.. fakat bir de garib olduğu kadar neticesi acı ol - maktan geri kalmıyan bir yaralama |haberi vardır. Fransız sktörü Ar - mbo güzel Doroti Lamer ile bir |film çevirirlerken rolün icabı bir İkadın yıldızın elinde bir hançer bü- Tunacak ve bunu karşısındaki erke- ğe atacaktı. Bu Afrikanın balta gir- memiş ormanlarında cereyan eden bu facianın temsili idi. Az kalsın fa- ela bir hakikat olacakmış!. Çünkü yol icabı yalın ayak bulunan Dora- (ti Lamor'un bu Bırada ayağına bir şey batmış, can acısile feryad eden |güzel yıldız kendini bilmiyerek e- İlindeki hançeri fırlatmıştır. Aksili- İğe bakıniz ki hançer başka bir yere İgidecek yerde doğruca Fransız ak - töre gelmiş ve adamcağızı omuzun- idan yaralamıştır. Filmden bu tarafların çıkarıldığı- ni söylemeğe lüzüum yok. Fakat iki fartistin de can acısına mal olan bir şey. | İ | | Nakleden C iz İdeğil mi, Lötnan?., Başımı sallayarak müsbet cevab verdim, Yaşlı, kemikleri sayılacak kadar zayıf bir hizmetçi, Hindistan cevizi şerbetini, aradan iki dakika bile geç- meden çabucak getirmişti. Biz şerbelimizi içerken, doktor, |garib bir tavırla yanımıza sokuldu: — Lötnan, dedi, size mühim bir şey söyleyebilmem için, beş dakika İyalnız kalmamıza imkân var mı- |ar?.. [ Arkadaşımın yüzüne baktım. Si- İvil memur, gözlerini kırparak, mu- baana, İamell ee örak Bdi l iyük otellerinden birine bir İngi- |götürürmüş... İk: Hırsızlık bir Hastalık mıdır? (5 inci sagfadan devam) dükleri halde, hakikt kleptomanlar çaldıkları, aşırdıkları şeylerin mad- di kıymetlerine ehemmiyot vermez- | ler, ve dalma ayni cinsden olan şey- leri çalarlar. İşte bir kaç örnek: KUNDURA HIRSIZI Geçen yıl (Monte Karlo) nun en liz seyyahı gelir, birinci kat apartı- | manlarından birini kiralar, on beş gün kaldıktan sonra sabah erken kal. kar, hesabını görür, garsonların bah- şişini verir, çıkar, gider, Lord gittik- ten sonra otelde bir gürültü kopar. Meğer Lord, kapıların önüne, te- mizlik için bırakılan bütün kundu- ryaları çantasına doldurmuş, götür - Müş, müşteriler, kunduralarını ara- yıp bulamayınca zile basarak garson- |ları çağtrırlar, bağırırlar, nihayet o- telci, müşterilerini kaçırmamak için şehrin büyük kundura mağazâların- dan birine telefon eder, bir çift kun- düra getirtir. Lord ertesi gün Marsilyada bir o- telde kalmış ve oradan da bir düzü- ne kundura aşırarak — savuşmuştur. Otelci Paris zabıtasına telgrafla ha- ber vermiş, fakat lordu yakalamak mümkün olmamıştır. Zira, Lord, Li- yonda inerek bir otele mizafir olmuş- tur. Otel sahibi, seyyahın kocaman çantalarından şüphelenmiş ve eş - kâlini kundura hırsızına benzettiği için kendisini göz altına almış, ga- İrib seyyahı birinci kattaki oda kapı- larının önündeki yirmi kunduray kucaklayıb odasına götürürken, ya- kalamıştır. Lordun çantaları açıl - dığı zaman, yedi yüz kundura bu « lunmuştur. | Zabıtanın yaptığı tahkikatın so - | nunda, Lordun 15 milyon frank bir serveti olduğu, Londrada iki konağı, bir yatı, İskoçyada büyük çiftlikleri olduğu anlaşılmıştır. BASTON VE ŞEMSİYE ÇALANLAR 1935 de, Bordonun en büyük tüc- | carlarından biri müthiş bir klepto - maniye tutulmuştur. Bu adam, kah- veye, berbere, tiyatroya, künsere, dostlarını ziyarete daima eli boş gi- | der ve çıkarken eline tesadüf cden baston ve şemsiyelerden birini alıb Bir gün, bastonu ça- hınanlardan biri kendisine sokakda rastlamış, aralarında kavga çıkmış, mahkemeye düşmüşler, ilk evvel hiç kimse buna inanmamış, mahkeme tüccarın evinde araştırma yapılma- sına karar vermiş, bu araştırmada yüzlerce baston ve şemsiye bulun - muştur. Hâkimler, tacirin hastalığını göz de tutarak beraetine karar ver- mişler, fakat o, kolleksiyonunu elin- den çıkardığından dolayı müteessir olmuştur. YUMURTA DÜŞKÜNÜ BİR KADIN Son zamanlarda Paris zabıtası, bir adının her gün çarşıya geldiğini ve yumurta satan dükkânlar önünde durduğunu görmüşler, kadının bir şey almadan daima yumurtacıların öründe durmaSı dikkat nazarlarını çekmiş, göz altına almışlar, bir kaç gün süren bir tarassuddan gonra, yalnız yumurta çaldığını tesbit et « mişlerdir. Kadının arkasına takılmışlar, yu- murta hırsızı bunun farkına varma- mış, çarşıdan çıkmış, biraz yürüdük- ten sonra güzel bir köşkün önünde durmuş, kapıyı açmış, tam “çeri gi- receği sırada polisler üzerine atıl — Hayhay, dedim, görüşebiliriz... Hintli doktor, arkadaşıma döndü: — Siz, beş dakika kadar yanımız- daki odada istirahat eder misiniz? Arkadaşım, benim muvafakatimi müteakab, doktorla birlikte dışarı çıktı. — Acaba, yine yeni bir tuzağa mı düşürülecektik?, Ağzım sütten yanmiştı, yoğurdu üfleyerek yemiye mecburdum, Ro- velverimi pantalonumuh arka ce - binden çıkardım ve ceketimin van cebine yerleştirdim. Doktordan şübhelenmek işime gel- miyordu. Nasıl şübhelenebilirdim ki, Mis Kros'u diriltmeyi vadetmişti !! Altr aydanberi ölü zannettiğimiz kadıncağızın hayatı tamamen dok- torun elindeydi. Bir hafta sonra, bize : — Hastayı ayıllamadım ve öldü... İvafakat etmemi ifade eden bir mana ile yüzüme baktı. Ben, şerbet kadehimi elimden )nklııı 1 bi- Diyecek olursa ne yapabilecektik? ... | HİNTLİ DOKTORUN EVİNDE | NELER GÖRDÜM? Hintli doktor, arkadaşımı yanımız- Enosis Fenerbahçeyi 2 — 3 mağlüp etti Dün taksimde Yunanistanın Eno « sis takımt ikinci maçını saat İl de Fenerbahçe ile yaptı. Hüsamettin - Orhan, Lebib, Re « şad, Angelidis, Ssad - Niyazi, Na - mık, Fikret, Naci, Orhan. Ehnosis: Sakalarunas - Papadopuülos, Gas - periş - Manetas I, Kondilis, Platrok- laş « Manetas TI, Hilenços, Conetis, Vasiliya, Hristopı vun başlar başla: kim vaziyete ge a lerindeki fırsatlardan istifade e- odi 16 incı dakikada Fener kalesine biribirini takib eden 4 ser- best vuruşla yaklaşan Yunanlılar gantrforvetleri — vasjtasile ilk gölü yaptılar, Fenerliler bu gole Fikretin serbest vuruştan yaptığı sayı ile mukabele ettilerse de 35 inci dakikada Eno: s0l içi ikinci golü atmıya muvaffak oldu. Devrenin bitmesine yakın bera- berliği temine çalışan Fenerbahçe hakemin verdiği penaltı ile Namık beraberlik gölünü atmış oldu. Yunanlıların hâkimiyeti ile başlı- yan ikinci devrenin 5 inci dakika - sında Yunan sağ açığı takımına ga- libiyet gölünü kazandırdı. Bu golden sonra oyun sertleşti ve hakem Fe - ner kalecisi Hüsameddini daha son- ra da Reşadı oyundan çıkardı. Fenerliler Hüsameddinin Necdeti aldılar ve maça 10 ki: devam etmiye mecbur kaldılar. ile mışlar kendisini tutmuşlar. Üstünü arayınca şaşırıb kalmışlar: Mantosunun içinde bir çok ufak, u- fak cebler, ceblerde birer yumurta varmış! Eve girdikleri zaman hay - retleri, şaşkınlıkları bir kat daha art- mış: İlk girdikleri odanın dört köşe- si yumurtalarla süslü imiş! Masala- rın üzerinde, dolabların gözlerinde, raflarda binlerce yumurta sıralan - mış!.. Her birinin üzerinde nereden ve hangi tarihte çalındıkları yazı'ı imiş! kadın, altı yıldanberi yumurta aşırır, bunların birini yemeden sak- larmış... ÇANTA HIRSIZI BİR TÜCCAR Para çantalarını seven, para can- talarımı, portföylerini çalan bu zat da bir hırsız değildir. Bu adamda, para çantalarını, port- föyleri büyük bir ustalıkla ve sezdir- meden aşırırmış. Bir gün, bütün |İkleptomanlar gibi, yakayı ele ver « rriş, fakat kurtulmuştur. Muhakeme olunurken, şehrin ile- ri gelenlerinden dört kişi hâkime | müracaatla bazı beyanatfa buluna- caklarını söylemişler, teklifleri ka- bul olunmuş. 'Her birisi, içinde 10- 700 fzank kadar bir para bulunan çantaların: kaybettiklerini ve erte- si günü; «Çantanızın içindeki para- 'yı size gönderiyorum. Çantayı bir hatıra olarak saklıyaçağım» meelin- de bir mektubla paralarının geri igönderildiğini söylemişler... Bu şahadet üzerine suçlunun adi âr hırsız olmadığı, bir kleptoman olduğu anlaşılarak beraetine karar verilmiştir. Hakem gayretine, Fenerin Fikre- ti ve bir kaç oyuncusunun çırpınm. sına rağmen sarı lücivertliler mağ. Tübiyetten kurtulamadı. daki odaya güâtürdü ve bir dakika sonra tekrar avde tetti. Hintli doktor içeti girdiği zaman dikkatle yüzüne baktım. Hiç te o es- | ki mütevazı ve halim adam değildi Gözlerinin içinden, bir anda, bey - nindeki gizli plânları okur gibi ol- dum. v Doktor, hâkimane bir şıma olurdu : M ç — Müsterih olunuz, genç zabit e- tavırla kar- |fendi! Vali hazretlerinin ve sizin arzularımızı tamamile değilse bile, kismen is'af edeceğim. Çünkü size söz verdim. Fakat, çoktanberi, hü- kümet erkânından nüfuzlu birile gö- rüşmek istediğim mühim bir mev- zua, şu dakikada - müsaadenizle - te- mas etmek istiyorum, beni dinlemek hütfunda Bulunacaksınız, değil mi? Oldukca tehdidkâr bir edâ ile söy- lenen bu söze müsbet bir cevab ver- mek istemedim: — Temas etmek istediğiniz mev- zua bir başka zaman avdet ederiz. Bugün, bilhassa şu dakikada çok yorgunum... Sonra, dediniz ki, «Bir (Devamı var) 3 ç yerine | Güneş 3— Beykoz : O 'Taksim stadında ilk lik maçı Gü- ıneş » Beykoz arasında yapıldı. Fa- İkat Taksimin meşhur küllü çamuru loyunda zevk bırakmıyordu. Tahmin- İler Beykozun iyi netice alacağı ü- zerindeydi. Fakat Güneşliler bu ma- İçın birinci devresinde 3 gol çıkarmı- ya muvaffak oldular. Güneş takımı İdünkü oyunda yer almıyan oyuncu- larını da takımâ almıştı. JOyumun birinci devresi " tamamile Güneşin hâkzimiyetile geçti. Ve bu İdevrede Güneşliler üç gol yaparak galib geldiler. İkinci devrede Beykozlular 10 ki- İşi ile oynamak mocbüriyetinde kâl- malarına rağmen kısmen üstünlük Bösterdiler, Fakat Güneş müdafaası |Beykozlulara gol fırsatı vermedi. Beykozun seri ve iyi denecek o - yununa mukabil Güneş yalnız mü- dafaada çılışıyordu. Bu devrenin sonuna kadar iki taraf ta gol çıka - ramadı ve maç 3-0 Güneşin galibi - yetile bitti. Hakem Nihad yorgun olmasına rağmen fena değildi. G, Saray 4 — İst. Spor 1 Taksim stadınin ikinci İik maçı G. Sarayla İstanbul Spor arasında hidi. Hakem Basrinin idaresinde baş- lanan oyunâ G. Saray: Hızıt - Salim, Sadi - Mustafa, Eş- fak, Fazıl, Necdet, Süleyman, Bü - lend, Hicri, Danyal şeklinde, İstan- |bul Spör ise geçen haftaki kadrosu- nu muhafaza ediyordu. Oyunun ilk dakikalarınga İstan - bul Spor çok düzgün oynuyordu. İs- tenbul Sporluların attıkları göole G. |Saraylılar Hicri vasıtasile mukabele eterek beraberliği temin ettiler. Bi- fineci devre İst. Sporun G. Saraya sbetle hâkim oyunu ile geçti. İkinci devre bazen İst. Spor ba- zen de G, Saray hâkim vaziyete ge- İçiyorlardı. İki taraf ta gol yapmağa |son gayretle çalışmalarına rağmen |bir türlü gol olmuyordu. Oyunun İbitmesine 10 dakika kalmasına rağ- İmen beraberliğin devam etmesi 0- |yunu heyecana sürükledi. Nihayet (C. Saray forvetleri son bir enerji ile |sorı siyahlıların kalesini sardılar ve |10 dakikada 3 gol çıkararak maçı &İ İkazanmıya muvaffak oldular. |Fener 4 — Süleymaniye 1 Sabah 11 de Enosise yenilen Fe - nerliler öğleden sonra Süleymaniye ile karşılaştılar. Fener takımı: Necdet - Lebib, Sedad - Hayati, Angelidis, Esad - Naci, Şaban, Mu- zatfer, Fikret, Orhan, Şeklinde. Süleymaniye ise: Muvaffak - Burhan, Ruhi - Raşit, Orhan, İbrâhim - Hamdi, Daniş, İb- rahim, İbrahim, Rauf. Fener takımının oldukca değişik bir kadro ile çıkması Süleymaniye- ye karşı galibiyet almasını kolay - laştırıyordu. Oyunun başlangıcından biraz son- İra Şaban ilk golü attı. Bu golden İsenra Süleymaniyeliler hızlanır gi- İbi oldu. Ve beraberlik göllerini attı- ar, Fakat beraberlik uzun sürmedi ve “Naci ikinci golü, Muzaffer ü - çüncü gölü attı. Kısa bir fasıladan sonra Şaban dördüncü golü de yaptı ve Fener - bahçe takımı oyunu 4-1 kazanmıya muvaffak öldu. .. Şeret stadında ilk maç ikinci kü- meden Ortaköy İle Karagümrük a- :ı'»ınd.ı yapıldı. Ve Ortaköylüler |1 - O malib geldiler. VEFA — TOPKAPI Vefa - Topkapı arasında oynanan maç, oldukça enteresan oldu. İni | | Baş, diş, nezle, nevralji, ve bütün ağrılarınızı derhal keser. Icabında günde 3 kaşe alın Taklitlerinden sakınınız ve her yer! GRİPİN isteyiniz. İlk devrenin başları çetin bİF ÇZ kişme halini aldı. Fakat Vefeilti k göllerini atmakta y msi bir gel undân sonra Topkapının K mukabil üç gol daha imaçı 4 - 1 kazandılar. # taşlılar İkinci maç, Eyüp ile” çe ' İsmra oynandı, Ve Beşiki bün 2 golüne mukabil 12 gol # maçı kazandılar. Beşiktaş bu maça * K M. Ali - Enver, Faruk, Rıl'ıih ““:(, Feyzi, Eştef, Şeref, Nüğüm, fer, Rıdvan şeklinde çıktılar. İzmirde Lik maçları el İzmir, 28 — Lik maçlarına & * ledildi. Hava yağışlı oldı İbünlerde seyirci azdı. ü İlk maç, Doğanspor - Deti larasında oynandı. Bütün ukmş adeta tecrübe sahası olan D*"ı" -4 ru bugün de Doğansparlular yendiler. Bu maçtan sonra Alsancak * 5; takımları karşılaştılar. Maç, OE İAteşlilerin lehlerine olan bif :’:' tıdan istifade edememelerine MÜ'ğa bik Alsancak, beşer dakikâ üÜstüste 3 gol yaptı. e Alsancağın kaydettiği & üRGÜ ç den sonra Ateşliler, penalüd;:* gel daha yapabildiler. Bu suf Tekint rinci devre 4 - 1 Alsancağıf bitti. Ankarada Lik maçları ,, Ankara, 28 — Lik maçlen) Ca hrfta Muhafızgücü sahwndlnm”, edildi. Ve bermutad - bekle sürprizlerle kapandı. Demir Çankayâ hef Güven spor * Bugün öğleden sonra yl_v“;,- maçlarında ilk olarak Demif Si Te ya ve Güvençspor takımları Ü y. laştı. Çıkan fırsatlardan azami rette istifade etmesini bilei Çankayalılar ikisi birinci, dı:f;, 4 si de ikinci devrede olmak gel yaparak — maçı 4 - 1 kazill Ölgi Güvençsporlular — yegâne j ilk devrede penaltıdan kazandır Muhafız gücü % j Gonçler tılı'llli_in D | Oyun, eski Fenerli Ömer kemliği altında 14,15 te Mi vuruşu ile baştadı. Karşılıkli larla geçen birkaç dakikadâP Gençlerbirliğinin soldan YAl bir akın gol ile neticelendi. Topu sürerek kaleye inen B nüyü atlatarak güzel bir sayıyı yaptı. Bu gölden soArt Üila iki tarafın biribirini — Z0Fİ Wb”",ı İzevkli bir şekilde devam € y ladı. 28 inci dakikada bif p";:;y zanan Muhafızlılar, bundan namadılar, Niha; dakikasında müssid - bİr V belunan merkez muhacim Bit fis bir şütle Muhafızın & gölünü yaptı. 4 dakika sonra t"" M 1 - 1 beraberlikle bitti. : i Birinci devrenin 22 nci "f:::.' j dan itibaren 10 kişi o>'n”"ıw buriyetinde kalan Muhafıf devrede - Gençlerbirliğinin kadrosu — karşısındâ Beşinci dakikada Gönçler, n ikinci dakikalarda da sayılık birer mühim fırsat * | Ü Mi BÜt îâ jt'â bir ikinci ve galibiyet lar. Oyun bundan sonra 'ya kadar bu vaziyette devtil, Muhafızın 2 - 1 galibiyeti © — celendi. grip, rom kırıklık gir - erde iztil