z ————————— (DERDİNİZİ SON TELGRAF İDARESİNDE ÂDEM BABAYA YA- £O SİZE ÇARELERİNİ BULMIYA ÇALIŞACAKTIR: HUSUSİ CE- L:'*:_’Fîsnyı:ıxu;n MEKTUPLARINA 6& KURUŞLUK POSTA PULU ETMELİDİRLER.) Bir ocağı söndüren kadamn Hayatımı bir kadının uğru- DA feda ettim. Malım, mülküm, Mâ bir çocuğum olduğu hal- * Gilemi dağıttım, Şimdi bu Olçak kadının benim servetimi kaybettiğimi görerek başka bi- Tisile münasebette bulunduğu- Ü 'öm 4 öğreniyorum. Ondan nanl * İntikam alayım? Bu münasebe- TMizla verece Kadının sevdiğini tahrik için baş- ka birisile alâkadar görünüşü ile ha- kikaten ü olması arasında -başkalarının nazarında- hiç bir fark yoktur. Bu teşebbüs kadını sukuta mâahküm ettirir. Muvaffak oluşu nâ- dirdir. Siz de bu yanlış adımın ce- asını çekiyorsunuz. Ona göz yaşla- z teminat da fay- <dip beklemekten r Te nasıl mari olayım? — Fer - Akdnv Lâteti, Ş İtdızdan geçen.her intikam tars zi a onunla hâlâ alâkadar © _.u Rösterir ve onun cant! l& gururunu ok: ğ ar: En iyi inti- On senedenberi dulum. On h e8er mümkünse yıkılan ocağı yedi yaşında bir oğlum var. Ço N yapmak, mümkün de cuğumun son derece mazbut : ğ Kargşı lâkaydinizi derin bir süküt bir terbiye sahibi olmasını is- < Böstermektir. tiyorum. Ne yapayim? — Ka r&,— aei dıköy, Fikriye, XD HH — On yedi yaş. Terbiye hatları olan Vü&—â ana hatların verilmiş olduğu — bir yaştır. 2 Beni fakat layım. üdiğine şüpher a hafifliğin za- v olur, Bu e verme- Onün başkalarile elâkadar rarlarını göstermeniz Ğ şda çocuklara cinsi t daları tecrübe edilmiştir. bi Meştim, Şimdi le alükası: şanlım benim- smek istiyor. Bu- Tun önüne nasıl geçebilirim? Halbuki ben ancak onu tahrik €tmek için başkasile gezmiştim olmadığı için doğrudan doğruya ce- vap veremedik Buna inandıremiyorum. Ne ya- Paytm? — Arnavutköyü, Sarı z ) Paristen Nevyork'a l*adar bir elbisenin fiatı Aynı model 6000 frank iken 150 franga mal oluyor AÂDEM BABA Duşes aö Vina- lsorân 6000 fran- a çıkan elbise. Sine mükabil ây- nı Modeli Nev. york'da 1000 ve R_;:'zkhl’mcn bütün Amerikalı- ww% dö Vindsorun elbise- | İ t ettiler. fkı.,,,_) ;:du Mirs. Vallis. Vartleid Tdiğy a atesunda evlendi. O gün İtlka Slbisenin resmi, radyo ile A- ÂRpA ST verilmişti. Bütün gözete - Aapı FFU bazarak karilerine eibi- "da uzun uzun tafsilât ver - sergis M Bi Bin en büyük terzilerin - tinde dikilen bu elbisenin fi- n franktı.. z—;ı.:'"da Nevyorkun büyük - ERİİ a "::;l'"'ndın iri ayni biçim di. Taygı », 000 Ü, hiç farksız olan bu n franga satılığa çıkar - WM:-:: bir mağuza ayni modeli Tn 3 pti Tinı kısaltarak sokakta bir şeklini 650 franga, da ayni elbise 440 Lı*üu Bi Y ni elbise ı.—hlı..lı h fta sanra Nevyorkun ıu,ı;h'— Tağazalarında 150 | Tekirdağ Örtaokulu resim öğret - B Aştır, meni Esat Subaşı, Ankara Halkevin- de bir resim sergisi açmıştır. Genç t ve değerli ressamlarımızdan Esat Su- etti Oluşu Paris terzile- başı'nın bu sergisi her gün büyük kleri modelleri gizli tut-|bir kalabalık halk kitlesi ı:rı:eı:nagln l old österi- Sezilmekte ve resimler çol ğenil- Bklanmı, güsteri: |moktedir. Kendine mahsus bir tarzı Iulın genç ressamın bu - sergisinde inda bir elbisenin bu Ressam Esat Subaşı ve sergisinden IikI Majeste Zogo baloda Arnavut Balosu | Çoğu gebe olan Kadınlar vardı ! Amm-uı Kralı Majeste Ahmet Zo- go ilk dela olarak sarayında bir balo terti ip etmiş ve halk arasına | rışmıştır. Sarayda yapılan baloya 200 kişi | yda y | j davet edilmi . Bu baloda bulunan | bir Fransız diyor ki: Tiranda denize nasir olan saray o için donatılıraştı. Askerler âmı ifa edi - ak; n n önünde ritli zabitler davetlileri u. Vestiyer bir ihti ından idare € tar: |bilhassa Tirana uğramış olan bazı Parisli kadınları hayrete düşürmüş. tür, | Fransiz Sefiri Mersiye Tirandaki |küçük Fransız kolonisini Majesta Zogoya takdim etmiştir. Kral salona, zabitler gibi, beyaz ü- 4 giymiş olduğu halde ında beyaz ayakkabıları, siyah çoraplar vardı. Çepeçevre da- vetlilerin sıralanı İmer salonu-dolaştı. Kad rans yapıyorlar, erkekler niformasın ve pek çoğu gebe idiler. Salonda 0- türatak bir yer yoktu. Herkes ayal ta bir şantözün söylediği şarkıyı din Tiyordu. Ön sırada kırmızılar giyinmiş bir katolik papası, ikinci sırada uzun sa- kallı diğer bir papas ve beyaz sarıklı bir derviş bulunuyordu. |Bu müddet zarfında hariciye nazırı, |Kralın Fransız seyyahlarını, husust İsalonunda- kabul edeceğini bildirdi. (Majeste Zogo Napolyonvari yazı mas sasının önünde ayakta - duruyordu. Kral fransızca konuşmuyor, fakat W:mh;rcr. Bürada hariciye nazırı ter- Jeümanlık vazifesini gördü ve Fransa Jile Arnavutluk şerefine, ayni ılık ve Pariste 150 franga mal oluyor şekerli şampanyalar içil Ankarada yeni bir resim i açıldı tablo memleket manzaralarına ehemmiyet verdiği görülmektedir. “Tekirdağdan vve Bursadan yaptığı peyizajlar çok beğenilmiş ve «Gökdere Boğanı, feMilli Mücadelede cephane taşıyan köylü kadınların istirahati> ve <At yarışına çıkarken> isimli tabloları da bilhassa nazarı dikkati celbetmek- tedir. Genç ressamı tebrik ederiz, yna bile yoktu. Bu hal kadınları, | İkinci bir şarkıdan sonra Kral kon- sere nihayet verdi ve dans başladı. | ) Bir anneye malik olmak nediz bi- » Acaba sizin bir anneniz inüz Moris Şövalyenin annesi Babam gitti, hemşirelerim evlen - Ben de anneml, alnız kaldım. 4 yaşında idim. Ben, onu tapınırca- seviyorum. Ve kü |duğum me Onunla ber di 4 bana saadet Er sonuna ka » en büyük gürüruünu teşkil et - " O, fikrimde ve kalbimde da- 'or, ze bir hatıra: nt'da kilise " meyda - nında basamakların aşağısında bulu- İnuyordum. Parmaklıklar; — tutuyor, |xiliseden bir düğün alayının çıkışını yrediyordum. Şaşkın bir halde göz- i dört açmiş bakıyordum. Ya - nımda bulunan bir adamın asabi bir İsi Gelin ve damat neye uğradıklarını rafıma toplandı. *Büu küçüğü hastaneye - götürme- lils dediler. — Senin adın nedir? — Baban, annen nerede oturur « — Şurada, Julien Lacreix soka - ğında 13 numarada, ların konuştuğunu görüyorum. Bem- beyaz olduğumu hissediyordum. An- i çağırdılar. O bir kelime söyle- en geldi. Parmağıma baktı. Za- vallırın yanakları çukurlaştı. Bir a- raba çağırdı. Onun 90 su kazanması için yarım gün çalışması lâzımdı! Bu para da arabanın ücretini teşkil e- diyordu.. O, bir deli gibi beni kucak- ladı ve hastaneye götürdü. Parmağım, müthiş surette atıyor- du. Fakat kazanın ehemmiyeti - ve annemin teessürü ve arabaya bin - miş olmam dolayısile kendimde bir gurur hissediyordum. Eğer bugün de annemin, zavallı ihtiyar anneciğimin geleceğini bil « sem parmaklığın arasına kolumu ko- yerdım... MORİS ŞÖVALYE Amerika Cumhur Reisi Ruzveltin annesi Ruzveltin annesi sağlam vücutlu şen ve seksen yaşında bir kadındır. Oğluna karşı - besledi takdirlere rağmen oğlu Franklenin bütün sl - yasi ve sosyal fikirlerine iştirak et- |mez. Bu kadın tab'an protokol kalde - |lerinden koşlanmaz. Bir gün Ruzvelt, |Riyaseticumhur sarayında mühim İcuk nedir bilir misiniz?, Yürüdüğü - aman sizinle beraber yürüyen, Şimdi bir rüyada imişim gibi on- | var mı? Pakir, zayıf, sefil, aç ve dün- iyada yalnız, kimsesiz kalmış bir ço- Lindberg ve annesi ÂAnne nedir; yavrum! 'diye seslenen kimdir ; - biliyor musunuz? Birkaç meşhur adamın annesi &8- SÖNTELGR AR — 22 Eylül 1937 jdurduğunuz zaman düran, ağlodığı - riçinde isıtan, küçük iken size südü- maklı Ruzvelt ve annesi | ” b y tavırla parmaklığın kapısına dayan- |kan bütün hademelerin gösterdiği dığını görmemiştim. Kapı birdenbire |Pezaketi suliistimal ederek, meclis |kat yeni bir felâket geldi. Oğlunu kapandı ve parmağım da arasında |S&lonunun kapısını açarak içeriye |mes'ut eden Kraliçe Astrid manasız |kıstırıldı. Ne kadar çok bağırmışım!, |Eir Vekiller hayret içinde., Fakat an- anlıyamadılar. Kapıyı tekrar açtılar, İnesinin tabiatini bilen Roosevelt, |Parmağımın ucu sarkıyordu. Halk et-İyanına yaklaşarak kendisini öptük - | Moris ten sonra sordu: — Anne, ne istiyorsunuz? — Öğle için ne yemek istediğini İsoracaktım. Bir gün meşhur Âlim Branli kızı tarafından yapılan resmisi Madam Roosevelte göstererek der- ki: — Görüyor musunuz, ben kızımın oğluyum.. Madam Roosevelt bir saniye dü- şündükten sonra şu cevabı verir: — BHakkınız var. Aramızda çok a; £ olmakla beraber ben de oğlu - mun kızıyım.. Madam Ronsevelt aslen Fransız - dır. Lindbergin annesi 29 eylül 1927 tarihinde Şarl Lind- berg 29 ssattenberi Atlantik denizi- nin'üstünde bulunuyordu. Bu sırada Amerikanın küçük bir köyünde elli |yaşında bir kadın küçük çocuklara ders veriyordu. Komşular — &mifın kapısını aralıyarak sordular: — Madam Lindberg oğlunuzdan |baber aldınız mı? — Lâütfen derse devam etmeme müsaade eder misiniz? Oğlunun Parise muvasalat ettiği kendisine haber verildiği zaman o, sadece: ğ — Teşekkür ederim. Demiş ve derste Napolyonun hayatını anlat - makta devam etmiştir. Ancak dersten çıktıktan sonra oğ- luna telgraf çekmiştir. Ayni günde Lindberg Pariste ga- zetecilere diyordu ki: — Fransada uzun müddet kalamı- yacağım. Hemen eve dönmeliyim. çünkü annem merak eder. Kahraman anneler, bozan çok bir heyeti vekile içtimana riyaset müşlik, kahraman evlâtlar da en rik- ediyordu. Madam Ruzvelt önüne çı- İkatli evlâtlar olurlar.. rınız elleri içinde, vücudünü- zü dizleri arasında, ruhunuzu kalbi mız zamanı gülen bir kadının bir me- İnü, büyüdüğünüz zaman ekmeğini ve| leğin daima yanınızda bulunduğunu İyayatını veret ve sitin <Anneci - hissettiniz mi?. Size lâkırdı söyle - | | d B d meyi, okumayı, sevmeyi öğreten, par- ğim!» diye hitap ettiğiniz, ve size «Yavrum!'> diye seslenen kimdir, bi- Hr misiniz?, Belçika kralı Leo- poldun annesi İşte Kral Leopold'ün çocukluğun- da annesi Kraliçe Elizabet ile be- raber çekilmiş bir resimleri. Harp- ten evvel babası Kral Alberden ve ailesinden bahsederken: «İşte saa - detin timsali..» derlerdi. Harp patladıktan sonra kraliçeyi, istilâya uğrayan memleketinin clde kalan harap parçalarını dolaşırken görüyoruz. Sonra sulh olmuş, mes'ut zamanlar avdet etmiştir. Kraliçe E- lizabet gurur hissediyordu. Çünkü zevci birinci Alber bütün cihan na- zarında «Şövalye Kral» idi. Şövalye Kral; Ardenne'de kaya - lıklardan düşerek ölmüş, Kraliçe E- |lizabet de kederini kimseye göster- memek için İtalyaya gitmiştir. Fa - bir otomobil kazasına kurban git - mişti, Kraliçe Elizabet, bunun üzeri- ne tekrar Belçikaya döndü. Çünkü üç küçük prenses annesiz kalmışlı. Şövalye ve annesıi ,iO, hem kraliçelik vazifesinin, hem de; Şanalık vazifesinin acılıklarını -bili e yor. kenaamneren n vamman od ae ssnareümess ai Güzel yemek | Cevizli kek 1 çay fincanı süt, 1/3 bardak tereyağı, 1/3 bardak makineden geçmiş ce- viz. 1,1/2 bardak ince toz şeker, 3 bardak un 1 çorba kaşığı beking pavder (İss tanbulda her bakkalda bulunur.) Rendelenmiş bir limaon kabuğu 5 yumurta Derince bir kapta tereyağım be - İyazlatmalı, içerisine yumurtaların sarılarını atarak karıştırmalı, sonra sütü, cevizi, rendelenmiş limon ka- buğunu ayrı bir kapta iyice köpür - tülmüş olan yumurtaların beyazla - rını ilâve etmeli. Kendi kabarması için unu bir iki defa eleyerek beking pavderi una karıştırarak yavaş ya - |vaş yumurta ve sairenin içine attık- tan sonra kızgın fırında pişirmeli. Kek kabarınca piştiğini anlamak jçin içine bir kürdan batırıp çıkarmalı Kürdan kuru çıkarsa kek pişmiş de- mektir. e 3 HİNDİSTAN CEVİZLİ KURABİYE 250 gram rendelenmiş Hindistan cevizi, 150 gram toz şeker, | * yumurta Yumurtanın sarısı ile toz şekeri karıştırmalı, sonra âyrı bir kapta iyi- ©e vurulmuş yumurtaların beyazını ilâve etmeli, Nihayet rendelenmiş Hindistan cevizlerini karıştırmalı, Çorba kaşığı ile bu hamurdan alarak yağlanmış tepsiye dizmeli ve sıcak Bi ta 0N Üü vüsdüin di — Âl