4-SOÖONTELGRAP-İL l!uı!oı 1937 AAA VA AAi Japon siyasetinin temel taşları Çin ğavaş yavaş uyandı, bir teh- like olmaya başladı; sür'atle hareket etmek icap ediyor Japonyanın meşhur sehirlerinden : Ozaka A yaya hâkim bir nüfuz sahibi olmak.. İşte Japon emperyalizminin esas si- yaseti budur, Japonya, 1893 Çin - Japon harbi ile, bu programı gerçekleştirmiye çalışmış ve 1904 Rus - Japon harbin- den başlayarak, 1910 da Kor: lâ etmek ve 1931 de Mançuriyi iş - gal elmek suretile bu programın tat- bikatına girişmiştir. Japonya, Mançuriyi gündenberi Japon ordusu danları ikiye ayrılmışlardır. General Ukaki gibi ihtiyarlar ve mutediller Mançuride surette tahdidini ve elde edilen mev- zilerin tahkimini tavsiye etmişler - i isti- işgol ettiği man « ların ba- | Araki bulun- uride daha ileriye, bütta Şazkı Sibiryaya ve Sarınehir sahillerine yani Çinin içerlerine ka- dar gidilmesini istemişlerdir, Bunlar, Rusların — ve /Çinlilerin memleketlerinde hararetle ve hüm- malı bir surette müdalaa tertibatı Jarından o sindekinden üç delfa daha kuvvetli iki düşman karşısında bulunacağını ddia etmektedirler, Faka' Jı'ıwı lar, Mançuride ileri — gilmekle yeni şehirler de zapteder sa, genç zabitlere Rusya ve ne de Çin, Jırın ku e karşı mühim bir muk teremiyeceklerdir. te Japan ordusunun, ekseriyetle ler da Tokyo hüküme- tinin hattı hareketine zıt olarak, vaki olan hareketinin sebebi bu suretle anlaşılmış oluyor, le in âkılâne | syanın şarkını ele geçirmek ve | bu uğurda çalışırken bütün dün- (adamlarının nasihetlerine sivil hükümet uyarak Renç zabitlere süküt emrini vermiş- tir. Genç zabitler, sivil ve asker olan mutedilleri hiç bir zaman bu hare- ketlerinden dolayı affetmemişler, Fakat İmparator, İbundan iki sene evvelki isyanda bir- çağunu öldürmüşlerdir.. Halbuki Çin, tcenni ile hareket et- mek süretile o kadar çok terakki et- | ir ki, Japonya bugün Şarki As- adaki emellerinin tehlikeye düş - eyanda ı_,m,ı vakayli su- retile Avrupanın vaziyeti tehlikeli sürette karışmıştır. Japonya da Çi- ne girmek hususunda girişmiş oldu- ğu harekete yeni merhaleler temin elmiye, ve her ne pahasına olursa olsun, ele geçirmiye karar vermiştir. Japonya buü surötle, Sövyet Rus- yaya karşı girişeceği askeri hareket için sağlam bir üssülhareke elde et- miş olacaktır. Japonyanın bu tehdidi karşısında Çinin hattı bareköti ne ktır? Filhakika Çin, Japon emporyaliz- minin, Çin Tkesin nefretini cel- betmiş ol emellerini öteden- beri bil ncak ku hürmet eder ve öl « |dürmekten başka hiç bir medeni ha- reket tanımaz. Çin yine biliyor ki, bettiği 1 mek ve mi kları tekrar ele ge- milletler arasında t alabilmek keri bir zafer e yoktur. kendi: e için, Jponyaya k. elde etmekten b Çin, evveler teke aponyanın bütün ha. lerine mütevekkilâne taham - Neş'eli bir Japon cocugu rınehre kadar Şimali Çini | Çin biliyor KI Japonya, Allana ısmarladık mül ederek milli bir teceddüt siya- | Beti takibine başlamıştır. Çinin va- ziyeti maddi ve manevi noktajnazar- dan bugün oldukça salâh kesbetmiş- tir. Çinde milli vahdet bugün tama- men elde edilmiş ve tehdit edilen toprakların müdafaası için sınıf ve İfikir farkı neksizin - bütün şma birliği al Şung - Kay - Şek'in Sian - Fu'da geçirmiş olduğu macera ha- |tırlardadır. Kend küvvetler, hayi |mmelinde değillerdi. ini esir etmiş olan a kasdetmek e - Bunlar sadece len Japonyaya mukavemet ini istemişlerdi. Hattâ Çinin Mareşale, Japonyaya verdiği takdirde nandasını kabule hazır olduğunu İsöylemişti. O zaman Nankin hükü- İkızıl ordusu, İmeti, âsileri tecziye için kuvvetler göndermiye lüzum görmüş, fakat 450 milyon Çinli buna muhalefet e- derek, hep birden: «Dahili harp de- İBil, Japonyaya mukavemet isteriz!» İdiye bağırmışlardı. Mafreşal şağ ve salim olarak Nan- kine döndüğü zaman, Çin halk cep- hesi, sessiz sadasız bir surette teşek- İkül etmiş bulunuyordu. Bu cephe, İnihaf zafer için esaslı bir âmildir. Bununla beraber Çin kendi zaafını daima müdriktir. Sanayii, milli ih- tiyaca cevap verecek bir halde değil- dir. Filodan mahrum bulunan Çin, Harp zamanında kendisini besleye - k emniyetinden de Tumdür. eple müli teşkil: n sülbe ihtiyacı var le, Çin bir harbi kar hazır değildir. stikbalde zaferini daha temin edebilmek i- ponya ile her türlü ihtilâftan esinl arayacaktır. ma etmek ç hunla berab li Çini kontrol etme an müddet göz yumamaz, Çünkü bu, Çini Japor ina koymak demektir. Hattâ Nankin hükümeti, bu defa da Japonyanın tazyikma boyun eğ- miye muvafakat etse bile Çinliler |buna müsaade etmiyeceklerdir. nın, bü- husu. Esasen, Çin hükümet adamları, bu- gün, haklı veya haksız olarak, Çinin Japonyaya karşı ciddi bir mukave- mette bulunabileceğine ve birçok menabli ve insanca olan ihtiyat kuv« vetleri sayesinde, harbi uzun müd- det devam ettirmek suretile Japon- yayı nihayet kuvvetten düşürebile- ceklerine kaildirler, Fakat Jâponya istediği takdirde, Çin de ister istemez harbi kabul e- decektir, halbuki Japonyanın uzun müddet düşünülmüş bir plâmı var- gır. Japonya son dakikada bu plânı değiştirmediği takdirde, Çin - Japon barbi bu defa içtinabı kabil olmıyan bir hüdise olacaktır, Çocuklarâ bedava süt L ondrada bir kaç zengin bir araya gelerek çocuk bahçesi civarında Bir süthane açmışlardır. Bu sütha- nede, tam manasile temizlenmiş ha- lis'süt, çocuklara bedava olarak ve- rilmektedir. İlk tecrübe bir hafta evvel yapıl- mıştır. Saat tam 10 da çocuklara be- dava süt tevziine başlarmış, binler- ce çocuk bağrışa çağrışa süthaneyi sarmışlardır. Sötünü içen çocuk memnun, öyu- na keyuyorm En uzun ve En şişman kadın Mahkemede iyana, (Husust) — Dün Ceza görülmüştür. Haddi zatinde entere- an olan dava değil, davacıdır. Dava edilen, dünyanın en uzun boylu kadını Gisela Zambö isminde bir Macardır. 23 yaşındadır. İki met- re, ön santimetre uzunluğundadır. Şahitlerin biri de dünyanın en şiş- 'mzm kadını Madam Miçi Lahola'dır, 0 kilo ağırlığında olan bu kadın, |dört senedir şiş ikta dün |korunu muhafaza etmektedir. a Te- Diğer şahitler de d, |tur. tane çoc Davanın aslı şudur: Dünyanın en Yazun boylu kadımı, an kadını, cüceler Viyananın eğlence yeri olan |Prater'de çalışmaktadırlar. Biri boyunu, diğeri şişma: öbürleri de cüceliklerini teşhir e rek para kazanırlar. En uzün boylu kadın ile tiyatro direktörünün arası geçenlerde açıl- mıştir. Bunun da sebebi, uzun boylu kadin, bavuldan direktörün para çal- dığını söylemiş. Bunun üzerine iş, mahkemeye aksetmiş. Fakat uzun boylu kadın Almanca bilmiyormuş. Cüceler de, şahitlikte, ben görmedim, işitmedim demişler. Şişmanlık rekorunu kıran kadın da «bu sıcakta ben patladım» demiş.. Velhasıl duruşma olmamı dava, bir Macarca tercüman bulmak Şimdi İüzere bir hafta sonraya talik edil - miştir. Bir keşfın yıldo- nümü şenliği Ültra — X — ışığımı bulan ve 912 senesinde Nobel ptofesör , keşfinin yıl - dö. münasebe- Viyanada büyük merasim yapılmıştır. Bu merasimde bütün Üniversite profesörleri hüs hümet — erkânı bulunmuştur. Viyana gaze. teleri bu. vesile ile doktor Hez'in ilme ve insaniyes — Pro/esör Her te yaptığı hizmetlerden uzun uza- dıya bahsetmişlerdir. mahkemesinde çok garip bir dava mükâlatını kazae |(Ba BALO DÖNÜŞÜ erihanın kocası, karısını kıs kanmakta haklı idi. Çünkü, bi tün salanda, gözler ona çevril- yiyecek gibi sü- Fakat, ben hafifce kafa- P n edecektim. Önu kit gece ya- rısını geçmişti. Mütemadi onunla olan kısa _.rkıl ha i, ve kendisine deli ığumu söyli yet vereceğin urgun old kocasından vakit acak gibi değ abah olacak, gün Ben boynum bükülü, otelin tara - sasında yalnız kalacağım.. O vakit bana düşen iş, bir toy çocuk gibi, de- nizde doğan gü seyretmek, dü - şünmek, iç çekmek olacaktı. Karar verdim. Küçük bir kâğit yazıp Perihana verecektim. Bunun için de bir tedbir-düşündüm. Peri - han kocasile dans etmiye kalkınca, çantaşımı masümın Üzetinde bırakı - kfa beni gören olm- yanından geçerken, kâğıdı, çantanın içine bir saniyede koyacak ve hemen oradan uzaklaşa- caktım. Otelin telefon kabinesine girdim. Kapıyı kilitledim. Kısa bir mektup ıl Anadoluda Son Telgraf Iİ Burdur nasıl yerdir? Burdur Cumhuriyet meydanı Orta Anadolunun garbı cenub de göller ve güller diyarının bit par- çası olan Burdur 12,800 nüfuslu bir şehirdir. Kendi ismile anılan gölü kenarında kurulmuş olan bu gü- zel şehrin içinden bir dere geçiyor. Göl kenarında güzel bahçeler ve üzüm bağları vardır. Ziraatte günden güne ilerliyen bu şehir sanayide de gün geçtikçe € - hemmiyet kesbetmektedir. Karapınar nahiyesinde kömür ma- deni ocakları vardır. Söğüt dağı ci- yarından alçı taşı çıkarılmaklta ve İzmire gönderilmektedir. Burdurda 8 tane un, bir tane elek- trik, bir kiremit ve bir de çimento fabrikaları vardır. Burdur eskiden çok harap bir şe- | hirdi. Bir katlı ve toprak damlı olan evleri bu şirin beldeye tiksindirici bir çirkinlik veriyordu. Fakat şimi bu çirkinliklerden eser kalmamıştır. Şehrin içerisine kadar gelen demir yolu ile bütün Anadoluya ve Antal- yay olu ile de denize bağlı olan lurün umum mesahası 6615 ki- lom rabbar ve umum nüfusu 84,000 1 geçer. €on senelerde 56 bin liraya ya - pılan Halkevi, bütün Burdur genç- lerinin toplandığı ve çalıştığı bir yer olmuştur. Halkevinde her ay munt! zaman temsiller verilmekte ve zen- gin olan kütüpanesinden birçok kim- seler istifade etmektedir. Burdur orta okulunda 400 e yakın genç feyz almakta ve her sene bir- çok geriç liseye gitmektedir. Burdur gölü Burdür gölü deniz “seviyesinden 846 motre irtilfada takriben 200 kilo- metre vüs'atindedir. Göl suyunda arsenik tertibatı bulunduğu için su- 'yu acı ve balıkların yaşamasına mü- |satt değildir. Göle, Bor çayı, Keçi - borlu çâyı, Ulupinar deresi ve daba birçok dereler akar, Harice cereyanı İyoktur. Göl üzerinde çi'arı adi kayıklâr iş- lemektedir. Burdur Söğüt dağı mın- takasında büyük bir ormana sâhip- ve bahçeleri lür. Antalyanin üzüm ihti- 1 temin eder, İzmir vasılasile Avrupaya sahlep, halı, gül yağı sev- keder,Burdur alacaları Anadolunun irçok yerlerinde sarfolunur. Ala « el'an el tezgâhlarında dokun- Maktadır. Aziz l(ığl n , |boştu. Herkes kalkmış, Balonun en | Yazan : Reaşat Feyzi yazdım. Salı günü akşamı için bir randevu istedim. fğıdı büktüm, cebime koydum. Salona geldim. Orkestre, güze çalıyordu. Bütün m güzel bir alar bom- lans ediyor - enim masam, zaten Pariha - oturdi hemen ya - i. Etrafıma şöyle bir göz h. Bana bakan (li idi. gibi yaptım. Ar İfa dönerek, bir yudum çektim Caz durmuştu. Her du. Perihanla karşı kar casının başka tarafa lar, göz göze geliyoruz, gülüşüy Aman ne nefis kadın.. Ba gece gi diği dekolte tuvaleti dını daha başka türlü görüyorum.. Ah, diyorum, © başa kalsak.. Porihan kocasile bir iki defa da- ha dans etti. Ben de büfeye gidip ka- |fayı çe Vakit epeyce olmuştu. Yavaş vavaş salon boşalıyardu. Perihanın kocasi saate baktı. Ben de kolumdaki saate göz attim: 4... Ne cekt vaşça ka yor, gözler turmıştı. Salı gi londan çıktım. Onla: bettim. Vestiyerden şap Yandaki küçük « jadamla beraber girdik sından kilitledi. Eyva rka- yordum, bilir m bımı yukarıdan aşa Evvelâ, o — Ben polisim... —. Bende şafak atmışlı. Eyvah... Pe- rihanın kocası bir cürmümeşhut yap- mıştı, galiba... Sesim titreyerek: — Ne var, dedim, bir şey mi sora- caksınız?. — Suçlusunuz.. Ivel ediyorum.. — Ne suçu işlemişim, öğrenebilir miyim?, — Canım şimdi ağız yapmayınız ve yaptığınız işi itiraf ediniz.. sizi karakola da- miyorum.. açık söyleyiniz. — Sizi akşamdanberi takip ediyo- ruz. Buraya bu akşam güzel bir ka- dınla beraber geldiniz, bu kadin, si- zin suç ortağınızdır. Gece saat - bir buçukta, beraber dansettiğiniz — bir Macar kadınının - göğsündeki kıy * metli iğneyi yankesicilik suretile çaldınız ve suç ortağınız olan güzel kadının masası üzer bıraktıği çantasına koydunuz. Aman yarabbi çıldıracaktim.. kü* laklarım neler işitiyordu. Rezil, kes paze olacaktım, — Rica ederim, memür bey, de * im, bir yanlışlık olacak.. ben yan” kesici değilim.. hüviyelimi söyleye” e — Hayır.. hayır. fazla izahata lü* zum yok.. (Devamı Yedinci sayfada) — Sözlerinizden hiç bir şey anlâ- ASN gö ERELARENM e —ÜY B ee z AA Kat