2 Temmuz 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

2 Temmuz 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

B 4- SONTELGRAF — 2 Temmuz 193 Filistinin sahil kısmını Yahudilere, iç taraflarını Araplara vermek teklifi! Memleketi böyle ikiye ayırmak teklifi,, ne Arapların ne de Yahudilerin hoşuna giden bir tekliftir Filistinde böyle tehlikel, bir vaziyet ihdas et- mektense, — Filistinin Suriyeye bağlanması muvafık görülüyor ç senedenberi Filistin meselesi bir ye bıglunıu-nnmış. ları, hem yahudileri mem. netle bir çare bulunamamış- rp esnasında Filistin- İngilizler vâdetmişti. Fakat halkın ekseriyeti araplardadır. Bü sebep - , ten hariçten oraya getirilen yahü- dilerin bir gün Arapların elinden memleketi almak endişosi başgöz- terince ekseriyeti — teşkil edenler için vakit vakit isyan çıkarmak yo- hma gidildi. Kaç senedenberi muk- telif fasılalarla dökülen kanlar iş- te bu yüzdendir. Son zamanlarda İngiltere bir hay-' Hi tetk rı, hem Yahudileri memnun ede- cek bir şekil araştırmak istemiş, bu- üzerine Filistinin sahil tarafını 'ahüdilere, iç kısmını da Araplara kat yaptırarak hem Arapla- Y vermek suretile Filistini ikiye ayı- racağı sözleri ortaya çıkmıştır. Bu da şimdiden asabiyeti uyandırmış- tır. Eğer sahil tarafı Yahudilere verilirse Araplar bundan iktısadi bir çok cihetlerden zarar görecekles rini söyledikleri gibi zaten memle- ketin böyle ayrılmasını da kabul edemiyorlar. Geçen gün Filistindeki Arap ko- | Kudüs Müftüsü Hüseyin vaatlerde bulunduğu ağ hâlâ gizli İngiliz tahkikat heyetinin raporu neden tutuluyor? Filistinde Araplarla Yahudiler arasında ara sıra çıkan va ekseriya kanla temizlenen nümayişlerden biri mitesi toplanarak bir zamandanberi memljleketin böyle taksim edilece- | ğine dair çıkan rivayetler üzerin- 4 de müzakerelerde bulunduktan son- ra, oradaki İngiliz komiserine bir heyet göndermiştir. Bu heyet komi- sere eğer memleketin ikiye ayrıl- ması rivayetleri bir gün hakikat halini &lır da İngiltere büna teşeb- büs edecek olursa, Arapların böy- | le bir şeyi hiç bir zaman kabul ede- miyeceklerini söylemiştir. İngiltereden miş olan tahkikat heyeti verdi » ği raporda böyle bir taksim teklif etmiş olsa bile, İngiltere hüküme- tinin bu husüsta henüz kat'i hiç bir karar vermemiş olduğu söylen - mektedir. İngiliz komiseri de Arap heye- tine henüz kat'i hiç bir karar veril- memiş olduğundan Arapların müs- terik olmasını söylemiştir. Fakat ortada dönen böyle bir takım riva- yetler, faraziyeler vardır ki bunla- Tın ne dereceye kadar doğru oldu- ğu bilinmezse de Arapların merak ve endişesi arttıkça artmaktadır. İngiliz gazeteleri, Filistin mesele- sinden bahsederken böyle Bir tak- &ira olursa bunun likeli ve tatbikı yacağını söylüyo ikbal için teh- ten kabil olamı- lar. Mısır gazeteleri Misir. krallığı niyabet meclisi reisi Mehmet Ali tarafından İngiltere Hariciye naza- retime hitaben yazılmış bir mektu- Bu mektupta İngilterenin Yahudilere olduğu gibi, Araplara da bir çok bun metnini neşretmektedir, merek Edebi Roman No; 44 Zekeriyya Sofrası Yazan: AKA Gündüz —— — Geçmiş olsun hemşire, Diye - fısıldadılar. Bir erabaya bindik. — Nereye gidiyoruz Ras? — Prensesin evine, — Ben Kadıköyüne geçmeliyim. Babam merak eder. — Ben evihize haber gönder- dim. Merak etmiyeceklerdir. Siz yarına kadar orada kalmız. Ku- mandanın dediği gibi sizi tekrar rahatsız edebilirler. Himaye vesi- kasını alalım bir kere. — Artık prensesle yüz yüze ge- Temem. — Gelmiyeceksiniz. Çünkü ©o hastanede yatıyor. Fakat bir gün barışscaksınız ve onun da kürtül- Masına yardım edeceksiniz. Böyle vadetmiştiniz. Konağa geldik. Ras beni yattı- ğim odaya kadar çıkardı. — Çok işim var, yarın ancak öğleye doğru gelebileceğim. Siz istirahat ediniz. Mutlaka biraz ye- mek yeyiniz. Çok bitkinsiniz, — Sizi ömrüm oldukça unutmı- yacağım, — Geceniz hayrolsun. Teşekkür edilmesini bile istemi- yen bir adama karşı içimdeki min- net arttı. — Beni orada nasıl keşfettiniz? Hayrete şayan bir şey. — Pek mi morak ettiniz? Basit, hizmetçilere tembih etmiştim. Siz çıkar çıkmaz verdiğim bir numara- ya telefon ettiler. Bir memur, ki sizi burada görmüştü, hemen eve koşup gitti. Sizin bir komiser ve bir memur Filistine gönderil- | deniyor ki: «Siyonistlere olan vâdinizi par- lak bir surette yerine getirdiniz. Araplara olan vaatlere gelince, bunların hepsini tutmuş değilsiniz. Bunla vatanlarının bile ellerinden bu - lunuyaor, bu ise İngilterenin hakiki menfaatlerine muvafık - değildir. alınmak — tehdidine —maruz Filistin İngiliz mandası altında- | dır. Suriye ve Lübnan da Fransız mandasındadır. Onun için bu iki büyük devlet Arapların emellerini #atmin için Filistini Suriyeye iade etmelidir, Zaten Filistin eskiden Suriyenin cenup kısmını teşkil edi- yordu. Bu soretle bir Arap konfe- derasyonu teşkil etmeli, İsviçre şeklinde bir devlet kurmalıdır.» Prens Mehmet Alinin bu mek« nezareti tubunu İngiliz Hariciye almıştır. Kahirede çıkan <«Elmukattam: gazetesinin yazdığına göre, Nisır- daki İngiliz komiseri Prens Meh- met Aliye bu mektuptaki noktai nazarının İngiliz hükümetince vak- ti gelince tetkik edileceğini bildir- Bununla beraber Filistin rleştirerek bir Arap miştir. ile Suriyey konfederasyonu teşkil etmek fikri | resmi surette hiç bir tarafça düşü- nülmekte değildir. Ne İngiltere, ne Fransa bu cihete yanaşmamakta- dır. İngiltere ile Mısır, Fransa ile Su- riye ve Lübnan ile Fransa arasın- da aktedilmiş muahedeler vardır. Onun için bir Arap konfederasyo- nu fikri bu devletler için şimdi tet- kik edilen meseleler değildir. Kır- mızı denizden tutunuz de Fırata | kadar olan geniş sahada oturan A- rapların ise bütün emelleri kendi hudutları dahilinde temin etmektir. Filistindeki Arap komitesinin ba-| şında müftü ile bay Avni Abdülhâ- di ve Fuat bulunmaktadır. Komite şimdiye kadar bir kaç kere de Lon- draya gitmiş, İngiliz hükümetile temaslarda bulunmuştu. Son dofa Kudüsteki İngiliz komiserinin ver- diği cevap İngiliz tetkikat heyeti- nin raporu neştedilmedikçe şimdi- ki halde Filistinin. Milletler cemi- yeti tarafından: idaresi İngiltereye verilmiş olan bir memlekettir. Her halde Filistin meselesi bu- günlerde alâkadarları çok meşgul #etmeğe başlamış demektir, Filtsttn Ingiliz fevkalâde komiserinin vazifesini ele aldığı t1k gün yapılan merasim refakatinde araba ile geçtiğinizi gördü, takip etti ve.. — Anladım, Ras gitti. Koca konağın içi yine ıssız. Ne hizmetçiler, ne uşaklar,.. Kimseler yok. Zile bastım. Bana et suyu getl- ren madam elinde bir bohça ile Birdi: — Çarşafınız, peçeniz hanrmefen- di. Hepsi ütülenmiştir. Yemeğini- zi hazırlıyayım mı? — Burada yemek istiyorum. — Poki hanımefendi, Biraz et suyu ile iki payça küls bastı yiyebildim. Hizmetçi sofrayı kaldırırken. — Bir şey ister misiniz, dedi. Ne vakit olursa olsun zile basarsınız, ben hazırım. Alığa döndüm. Bir çuvâl pamuk ksAer duygusuzum. Ne oldu bana. iyorum, ne düşünüyorum, ilüyorum .Hayır, hiç bir şey yok. Sanki beş duygum da beni terketmiş. Yalnız başımda bir ağır- lhk, ve.. ince bir sancı. Dinlenmek ümidile yatağa uzan- ne üzü dım. Öyle bir yorgunluk içindeyim İ ki. Henüz uykum yok. Zaten be - nimki uyku değil, kendimden geç- mat kadar sağıma solu- . Başımda bir demir ağırlığı var. Kapı tıkırdadı: — Kim o? Hizmetçi kadinın sesi: — Benim hanımefendi. iniz, — Kapınızı kilitlemişsiniz. alkıp açtım, — Size bir misafir geldi. — Bir misafir mi? — Bü büyük adama benziyor. Karakolda beni kurtaran adam olduğunu anladım. — Bir dakika, giyineyim, salona gelirim. Hizmetçi ben kane - Şüphelenip döndüm. Evet, karakol- daki adam. — Affedersiniz, şimdi geliyorum. — Size zahmet vermemek için ben buraya geldim, SDi a a l n E ee di e ll e DAT E L A A lli ai SAA öeeini D e ae bi n A aa eai GR ĞĞ me ö yi nti SÖİ inkişaflarını | Peşmden Bükreşe dönüyordum. Biletim ikindi mevki... Gece yarısı Peşteden kalkan trende öyle kalabalık var ki.. Macar dilberleri doldür - birdenbire kompartmanı dular. Ben de açıkta kaldı Şimdi yapacak iş mühim biraz girişkin olmazsam sabaha ka- dar, belki de yarın akşama kadar ayakta vagonun koridorunda tam Manasile ayaz kesecektim, Bavulun de pinekliyecektim. Düşün - düm, taşındım, esasen dün sabah ta saat 6 da yataktan kalkmıştım. 6 dan öğleye kadar öğleden gece yarısı, yani tam 24 e kadar (ha gay» ret; Peşteye veda ediyorum.) di- 'ye gezmiş; tozmuş, bacaklarıma ka- ra su indirmiştim. Yani 18 saat, ayakta - durduk « tan sonra tekrar bir yirmi dört saat kadar çile çekmek.. bunları düşün- dükçe gözlerim kararıyor, başım dönüyordu, Hele trenin çelik sesleri beynim- de akisler yaptıkça daha çok kızı - yordum. Koridorda bir aşağı bir yukarı dolaştım. — Kompartmanların hiç birisinde en bir yer bile yok. Ben böyle gezerken koridor başın- da benim gibi b Behim gibi diyorum. Çünkü o da i, O da ayakta duruyordu. al ya okuldum: in Siz de gal: bulama- dınız? — Evet. — Nereye gidiyor — Köstenceye kadar. — ODooo.. demek 24 saat berabe « riz.. fakât yersi: de felâket, — Ne yapalım? — Ben bir kurnmazlık & Bilmem siz kabul eder misiniz? — Nedir? — Ha.. pardon, siz hangi millet- tensiniz? — Macar.; mühendis.. Müket e— Bir emriniz mi var? — Sizinle husust görüşmek isti- yorum, — Görüşelim, fakat., — Hayır, giyinmeyiniz, görüşelim? Nasıl olur? — Böyle olur. Çıt! Odanın'lâmbaları söndü. İki kuvvetli kolun çemberi arasında çırpınıyorum. Karakoldaki centil - men odada mükâfatlanmak istiyor- du. — Rica ederim bırakınız. Ben ra- batsızım. Hakikaten rahatsızım, Kim bilir daha neler söylemiye böyle vor, başımdaki a- lık çoğalıyor, ve gözlerim kapa- çıkamaz oldu. kurtuldum, koştum, zile Fakat gelen olmadı. Mul vemetim büsbütün kırıldı. Ah et suyu ah! bastım, Odanın perdeleri 'açıldı, içeriye keskin bir güneş doldu. Gözlerim kamaştı. Bu kamaşış arasında ken - Gi kendini mükâfatlandıran centil- HIKAYE Yazan : Uyku kadından | cağımızı tahmin ediyorum. | Jediler;nihayet perdeleri çekip uye isini daha gördüm. | şündüm. | -— ——— — 1d' aptım. Her saniye | sadibir düRc übami Beeeki B li Za el Zeki Comal Bak! zevklidir! geçelim. Fakat siz Macar olduğu * nuzu söylemiyeceksiniz. Gayet BT zel Almanca konuştuğunuza Avusturyalıyım, diyeceksiniz. Befi de ne almanca, ne de macarca bir dil bilmiyorum, gibi yapacağılık Sonra.. koampartma! enfes dört kız var: Onlarla- kWâ başlıyacağız. Eğer kendıxıbilîf_ ” sek bu gece için iyi bir yer bulür şu ikinci — Entes bir fikir.. — Haydi faaliyete geçelim. ... Bir sat, kompartımanın önündü dolaştım. Fakat netice boş çıktk Kızlar İnadına güldüler, şarkı sÖY” küya çekildiler. $ ğ < İfte bu fera, dedimi: Lükin Macar delikanlısı benden açık BÖZ çıktı, Dur... dedi. Şimdi onları U * yandırırım. Filhakika biraz sonra delikanll ceketini çıkardı, Ve Bilet. Diye kompartımanın kapısını açınca dört kız birden bağ” rdılar, Delikanlı kızlara macarca bir şef söyledi. Bana da Almanca olaraki — Efendim, pasaportlar & biletler & gira ni 4 gümrük muam — Evet dır. Onlar Arada: da çok Ma da Rumen Lâfı üzattık ve y napeye de iliştik. (Devamı 6 ınct sayfamızda) menin gülümsediğini, gördüm. GÖf lerimi kapadım. Dudaklarımın üstündeki dudak* ların marıltısı, kafamın içinde tokmak sesi oldu: —Teşekkür ederim, Allaha 18 * marladık. Titremiye bile takatim yok. Bir kapı gıcırtısı, bir uzaklaşağ ayak sesi. sonra? Eski ıssızlık. ÜT 9 çurum assızlığı. Mağara — ıssizl y zindan assızlığı. <» bunu'da - Ras Foddana - hülâ Çünkü gelir gelmez dedi — Şimdi kumandanı görmelt gittim. Dün akşamki yardımına İkİ* iz namına teşekklir ettim. hürmetlerini söylememi rica İşte himaye kâğıdınız, Ben sizi €©V nizde ziyaret ede — İstediğiniz zaman, Kapımız ** kalbimiz size açıktır. Kadıköy vapuru tenhaca idi. K& dınlara mahsus kamarada ancak dört bayan vardı. Hepsi bir aradf (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: