5 Haziran 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

5 Haziran 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4- SONTELGRAF — 5 Hazi: Almanya ile Vatikanın arası açıldıkça açılıyor AYE Yazan: Burhan Cevat CHIK Ateş b öcekleri Birçok Katolik papazlarının Almanyada mahküm edilmesi iı'_zef'ine kilise Hitler hükümetine karşı şiddetli hücumlara girişti . Şikago Katolik başpapazı Amerikalıları Almanya aleyhine kışkırtıp duruyor r. M — aamafih. de Papa son derece htiyatlı davranmaktaj|İ: 'ıî Bugümer-l Bu vene seksen yaşına giren Papa onuncu Pi atolik kilisesile Hitler hükü - meti arasındaki mücadele son pek şiddetlendi. Bir kaç K günlerde ay evvel Papa, Hitler hükümetinin | Vatikan ile Berlin arasındaki mu- kaveleye riayet etmediğini ilân et- ti. Bunun mânâsı Almanya 20 mi yondan fazla — olan katoliklere: Hitler hükümeti Vatikan diği sözü şi göre hâreket ediniz! demekti, Ha- kikaten ondan sonra Âlmı Katolik kilişelerinde mücade leyhine bir dir başladı. bu mücadele General Lu n hiristiyanlık di- ma, bü - 1 açık olmasına ğmen, giderek Hitler ile barış - nasına kadar varmıştır. Lüdendurt | dık sene evvel hiristiy ve eşki harekete geçr Cermenlerin ormanlarda taptıklarını ileri sürerek y manlara da bunu tavsiye etmi Hitler | aleyhin putlara Şimdi ise bu işde sesinin bü aylarda lik pap Edebi Roman No:17 | sebetlerinde: tikan ile Berlin arasındaki dava da büyümüş oldu. Bazı katolik papas- larının ahlâka mugayir hallerin - | den dolayı mahküm edildikleri her tarafa yayılınca, kilise, bunları ce- zalandırmak, kendine ait olduğunu söylemiş, halbuki hükümet bunu ştır. Zaten Berlin ile Va- an arası açık olduğu için bu gibi hâdiseler de hep gerginliği bir kat daha arttırmaktan haşka bir şeye yaramamıştır. Hitler Almanyasının propagan - da nazırı Goebels'in son nutku ise ginliği hafifletecek gibi de- ik bir nutuk söyle- hükümetin müna- 1 bahsederken: - Eğer, demiştir, si bize Hânı harp ederse biz kendi- sile mücüdeleye girmeyi Ted ede- cek değiliz. Halka dayanarak bu Mücadeleye devam ederiz. Bizim amıştır. 1933 te hükümeti aldığımız zaman bunu gösterdik, atolik. manastır- | aller çok utanı- Zekeriyya Sofrası Yazan: — Bugün her günden çok daha iyisiniz. İyi değilim, doktor. Yalnız si- nirlerim o kadar yorgun ki, halsiz- liğimi iyilik sayıyorsunuz. — Neyse, her şey geçti. Âlem yi- ne ol âlem. Üzülecek bir şey y Ben yalnız hiznetçi Düriye kadın- dan korkuyorum korkan, Üüzülen kadındır, Ben Onun — O gece yerişan ola kalbinden için öonu bir muayene etmeliyim. — Gelsin, çağırayım. — Hayır. Aletlerimi getirmedim. İzin verirseniz yarın bana bir uğra- yıversiz. Fakat siz kendisine bunu Söylemeyiniz. Kendi reçeteleriniz- dön birisini veriniz. Güya sizin için bana geliyormuş gibi yapalım. Ben orum, AKA Gündüz de kendisini muayene ederim. — Çok iyi yüreklisiniz doktar. Bilmiyor musunuz ki bu kadın da ekli. Bana geleli üç ay oldu. Beni a kadar seviyor ki. Ayak ö lmiyor. sandığı zamanlar için ra hıçkıra ağlıyor. Beni uyur in, hiçki. si yok doktor, hiç kimsesi. O da be- mim gibl Bir kaç kapıya girm dalgindır, bardakları, tabak şürüp kırıyor diye çıkarmışla: kalmış. Bir tesadüfle bana geldi Yarın öğleden sonra mutlaka gönderirim. | Düriye doktorun bekleme odasına girince, hizmetçi kendisini sağdaki hususi salona aldı ve yüzü pence- reden giren aydınlığa gelmek ü re bir iskemleye oturttu. — Beş dakika bekliyeceksiniz. katoljk Külise- | Hiç kimse - Alman kat leri mukad lar, bunu yapmak hükümete dü- şer.> Alman milli terbiye nazirı Ri da bir nutuk söyliyerek — Alman terbiyesi, Alman ırkı noktai nazarından yapılacaktır. Kı- lisenin büna karışmasına taham - mül imkânsızdır. Bu, er geç ni - hâyet bulacak Bayat mücadele demektir. lar mücadeleyi kay- b c kazanır Biz mü- | cadeleci bir nesil hazırlamıya mec- | buruz.> Berliner Tageblat gazelesi, pa - | s) gayir hareket davası çıktan | kilise bundan daha € r edilmişti Mİ olan zır: vel h nmiğ Buna mukabil rinin gazet vabı vermekt Biz evvelce mi ahlük k şında o edilmeli. Bu gibi tutulmamalı zifesinde kusur etmiş olanlar mes'. ul olmalıdır.» Katolik kil nin bu le beraber Berlin katol ş pazı da Alman katolik gençie bir bitabe neştetmiş ve bunda de- miştir ki «Kâfirlerin bıçağı kitabı mukad- desi deldi, geçti» katolik kilisesi - | başıı " deleye davet ediliyor | olik genç:ı des müca- v nin azl m Bonifast vaktile İ Almanyı iristiyanlığı İlk soka adamdır. Şimdi onun günü olmak hasebile merasim yapılırken ka - tolik başpapazı bu azizin vaktile Almanyaya ettiği hizmeti söyliye- rek $i katalik din ve iman için fedakârlığa hazır olmalarını hatırlatmaktadı Başpapaz bunu bir beyanname hi ünde Almanyadaki bütün katoli kıliselerine tamim etmiştir. Ba papaz diyor ki «Bonifaşt din ve iman uğr ölmüştür. Bizim kilise bu mizin ge Tiği, Görülüyor ki Vatikan ile Berlim n- ssındaki mücadele — yatışmaktan lerin başı o- rdinal man; zının mahi ilmelerinin Vatikan vhinde beslenen husümetten ile- ri geldiğini söyliyerek Amerikada propaganda yapan bu Kardınala cevap vermek için Almân Propa - garida Nazirı geçen gün bir nutuk söylemişti Alman Nazırının — bu nutkunu yukarıdanberi bahsettiği- miz diğer nutuklar takip etmiştir Almanyadaki katolik - kiliselerine mentup sınıflar ında ahlâka mugayir hareketlerile şimdiye ka- dar takibata uğrıyanlar binlerce - dir. Propaganda Nazırı di «Biz bu fenalığı köki Eğer kilise bundan â- ciz ise bunu devlet yapar. Bundan 30 sene evvel, 1907 Kayzer'in zamanında Alman! dedikodulu bü n e al Germania & ecürmü iş « Şimdi de Hit Propaganda Nazırı Goet 30 sene evvelki vak'ayı hatırlanarak ayni katolik gazetesinin b zaman inde rın pap mayarak hüküre! ahlâki cürümleri olmalarına bakıl- l | /diki katolik gençlerinin de | S ve yüksek ağaçlı korunun bi- | ribirine geçen sarmaşıkları arâ- sından ince bir çocuk sesi sükünü | bozdu, Sarı saçlı başını iri gövdeli | bir kestane ağacının ve yeşil sar- l maşıkların arasında saklamağa ça- [ n çöcuk, sesinin ahengini d& - giştirerek — Oldu!. diye haykırdı ve bü - çömeldi li altmış metre — ilerde | r vücudü 1 getirdi. Şim - küçükler maya çalışıyor rkasını, çalı iklerin çök h küçük Aydın bir tür-| Belkis ni heyecan - seyrediyordu. olgun daki lü yerine duramıyor, lanın bu araştiırin titriye titriye Belkis abla yirmi y ve şen bir kızdı. O muhayyel güzellerde zip, sinema yıldızlarından İark » sızdı. Koleji bitirdikten sanra A « merikada tahsilini*tamamladı. Ar- tık onun için dünyada az çalışmak çok eğlenmek yolu açılmıştı. Öy - le ya Belkis gibi bir kızın hayatı artık roman mevzuları olabilecek şekilde geçmiyecek miydi? Onu ta- nıyan ve gören herkes öyle söy - lerdi. Hakikatte Belkis kimsenin aklına getiremiyeceği bit yalda yü O fantaziyi, züppeliği bil- | y e sevmiyordu. Bugün çocukla; dan â koruda lkış - geçirdiği lüks hayatın biricik hatırasını kal- hinin başluğunda buluyordu. Yir- mi yaşına kadar bir çok genç er « keğin etrafında dönüşü onun kal- | binde sevmek ve aşk-mefhumları- na yer vermeye çalışmiış ölmasını en obunlardan uzak kalmıştı bilmem güç olan bu hâ - diseye inanmak güçlüğü onu ta - rene #Ne €nfes kiz Kim mını «Be t ettiriyordü F a Düşünül rayan ve bilir kaç â kis, ismine il Be anın isteği sevmeden sevmeyi, erkekten zevk almayı | mak ve ölmekti | daki saklam'daç oyun a VA & süjdesi ile ııW Leylâ teyze çocuklara sevi bir müjdeyi vermek. için koşa kaşa gelmişti man olan rabaların isimlerini lodılar 2 Büyük Hayır. Şükrü dayı.. Bilemedin. Nermin yenge O da değil. Öyleyse İrfan amca. Sen de bilemedin. Artık sabrı tükenen Ay' derlerannesine: İyi amma şeker Fazlaca dın HĞ" e sen de bilmiyorsun galiba ded: Ih teyze şezlongda doğruldu V zâffer bir tavırla; — Söy ama, csem hedi, — Söyle. Hediye senin Yalmız bizi meraktan kutaf ciğim, Leylâ hanım kabul etti. SÖY ceği ismin harflerini tekef saymaya başladı —N YR mi? ye benimili Z mf gekif , daha —öy"y"v | hâlâ mıı-ı-nc"”# y geldi. kların hepsi at ağabey İs rafımı sarmışlar: şaşırmışlf giyt e Sahi mi* Sn—.]f.yo::ım.w, ağabeyinin gelişinin T arılmak- istiyorli Yandaki küçük odada gazeteci ile müdür vardı. Aralık bırakılan kapı, kadının aydınlık yüzünü ga- zeteciye çizgisi çizgisine gösteri - yordu. Mecdi birdenbire — irkildi. Müdürün kolunu tutup sıktı. Bu solük ve , çizgili yüz hiç yabancı gelmiyordu. Nerede görmüştü? A- vucunu alnından geçirdi. Gözlerini kapayıp açtı. Şakağının ortasını ve burnunun ucunu kaşıdı. Hatırla » mağa uğraşıyordu. Muhakkak - ki tanıyordu. Bu harap yüzü o kadar yakından tanıyordu ki, Fakat ne- reden? Kendi benzi de sapsarı k . Kalbinin çarptığı besbelli 1- d Müdür kaş gözle (ne oluyor -« sun?) diye sordu. Cevap vermedi. a kalktı ve odaya l sanarak görünce şaşaladı. ses ve yü k bir yüzle — Hammetfendinin reçetelerini mi getirdiniz? Doktor bey şimdi ge- lecek, Veriniz bana onları. Düriye bir kaç kâğıt uzattı. — Birsin hanımefendi bugün da- ha iyi mi? | — Beyelendi yakında gelecekler mi? — Ancak on gün sonra, Dün Vi- yanadan telefon etti. — BSiz Birsin hanımetendiyi ne enberi tanıyorsunuz? — Bir kaç aydanberi bebeklerine dikerek sordu: — Maviş hanimefendi şimdi ne- rede? — Hângi Maviş hanımefendi? Sesinde ince bir titreyiş sezili « yordu “ — Ceyhan valiliğinden müteka- 1 Mâviş hanımefendi. Düriye akar gibi iskemleye otur | du. Öteki aldırmaz görünecrek sö- devam etti: Kadıköyünde Rızapaşada ken- di köşklerinde otururlardı. Ânnesi kötürümdü. Düriye, boğulur gibi sordu: — Banâ bunları niçin soruyorsu- nuz? — Sizi orada gördüm gibi geli - yor da onun için. Sizi Maviş hanım- Birdenbire göz bebeklerini göz | efendilerde gil mi? — Evet, şey. ben.. — Siz orada Maviş hanımef. — Evet evet Ben 6 zaman Ççük hanımefendinin oda hizmetci: si idim — Tamam Demek iyi hatırlamı- şım. — Ben sizi hiç hatırlamıyorum. — ©O zaman henüz çocuk sayılır: dım Maviş hanımefendi tam gelin: lik çağında bir kızdı. Benden se - kiz on yaş büyüktü On sekiz se - nedir kendisini göremedim — Ben de göremedim. “— Tunuslü bir zenginle evlen - miş diye işitmiştim çok görmüştüm - de - — Bvlendiğ değil mi idiniz? Değildim. Prenses Haneşka ne oldu? Bilmem. zaman siz yanında — Çünkü Maviş bi arıyorum Prenses Haneşk rede olduğunu biliyorum. — (Telâşla) Nerede? — Önce morgda, sonra ta! Düri fırladı İkı kolunU ; na uzatarak tutunsi Sendeledi, fakat yere YÜY sına meydan kalmadan cakladı ve kulağın Şimdi Maviş de buldum! dedi Düri birdenbire geri yay gibi geriye firlâdi. | — Bana ne? Siz kimsitt misiniz ne? Ben ayda birkaç Jef? niza gelen, annenizin zın elini öpen Galatasard sinden küçük Meediyim mimefendi! Hani her g€ züne bakıp dalardım, İf y Amma tanırsınız? Ben mi? — Siz! — Hayır. — Evet! ü dim ve büyükler benimlt ti v metf 3ç itai: BiT KA . SÜ ııı'_ şırlardı. Hani siz derdini yiyt olduğum yaşta on sene ” ğim. Sen benim y D

Bu sayıdan diğer sayfalar: