Süleymanın Sarayında f KU Tefrika No: 23 Can sıkıcı hâdiseler birbirini takip ediyordu. Mai- Yet zabiti Saro'nun ölümünden sonra, Süleymanın ÜS KIZLARI Yazan : M. Necdet Tunçer zevcelerinden Asuriyeli prensesin birdenbire ortadan kayboluşu hükümdarı şaşırtmıştı! Diyor vı i i Kikan, 'e sarayında kendi aley Sıkarmak istiyordu. * Amon Kraliçesinin asdığı adam... O Eece Amön ülkesinden kor - Kunç bir haber geldi. yamon kraliçesi, Amon prensile üzere Kudüsten gelen ği zabitini Amon sarayı - faraçasında boynuna ip taktı - Tp asmıştı, L:“h')'mıın:ı bu haberi verdikleri 3!"”lh..î'mlıu]mıivıı— henüz yemek Memişti. Sofraya oturmadan Ö- ASINa çekildi. Bu dehşelli hal h u dehşetli haber ıül_ümd:ın titretmişti. bir maiyet Eittiği halde, kraliçe Nâya Suy N ve nasıl öldürmüştü? ileyman hayretler içinde, ne t bilmiyordu. Saro asıla- :?Lk—ağıyhmmmk bir adam değil - li k:ğ-'—’yrvı:m onu, kumandan Şa - Si '&r çok severdi. ı"'îmzmıı 0 gece gözüne uyku ku'g';“çe Nâyanın astırdığı zabit den hîlğ tanınmış İsrall ailelerin - tinin bir tek oğluydu. düse (A Bün bu kara haber Ku - Üüyanıala. - Saronun - ölümünü ıHıılır Saraya koşuyorlardı. 'Ya bu genç ve suçsuz zabiti —:"' AStırmıştı? ;.-'_-' Tiyammayı kim halledecekti? Cağı l')"nın merakından ne yapa » ı'ı'r“ Dilmiyordu. kena, “Yaltan sarayda —papağana sözler öğreten B Ü kyrian, kir ct vi Kabiz Bibi saraya yayılan bu kara Di Si Gkümderın fevkalâde cam- Sikmuştı, #LT inün aldesi saraya gelli - Ymana sordular: %?!uüuuzun asıldığı doğrü * ne GSYMAn bu kalabalık aileye P Verecekti? fudür.. “m!kı_&rrıııun katillerini tedip L & Döğrü değildir.. i bu haberi alenen - tekzip Üldüğüyee TEkti. Halbuki - Saronun Gdüşe l:lıilr Börenler Amondan Ku- Maş Bülznez bu hâdiseyi her- St.ıq.“mfal““’" “Ben de , Sa fatile €nu SİZin gibi müteessirim, On'a bir mektup gön- Eğer hâdise hakikatse, a&İ";“"n Bilesi hükümdarın sö < —© hâlde Sör, deği, T.x Sihda Bo';-un Müdldet yolun orta « '%uın 'ada Meri'yi götüren olo- Arkasından baktı kaldı, T Ve 'ıtıı“:,î Xâvler Meredit nadir yas Zekâlardan biriydi, N:’n"l;u Bahçesindeki Konakta t l,ı:mı_ı Araştırmalarını bi » ""!eu ;uf:ı. 1' X. cinayet gece. ,,Sîn TI iyice tesbite çalışı- Akla ayni tı, k'l’l:u:y:,; b?[ Bleşi yaktırmış- v Yete eti TBüsünü uzun boylu & i. Bir çok dsfalar, Sa » Reh » Sürgüyü sü ğ Tı_’k?d* aa Süyü sürmeledi. Zih- X 4 , hesaplar yapıyordu. S defa Mansus'la beraber, çalışan gizli elleri meydana * 4© Âmon ülkesine bir elçi gı - | Asurigeli bir sihirbaz tipt lumuzun öcünü almiş olmayız.. Saronun yerine kraliçe Nâyanın başını isteriz. Süleyman söz verdi.. Saronun ailesi saraydan döndü. Süleyman, Amon havalisinde A- morlularla harbe tutuşan Şaon'a Şöyle bır mektup gönderdi: «Kahraman Şaon! Kraliçe Nâyaya gönderdiğim Saronun saray taraçasında — asıldığını haber aldım. Eğer bu hüdise doğru ise, Amon kralı bizimle uzlaşmaktan tamamile voz geç- miş demektir. Ordunu hemen Amonun merkezine gönder ve kraliçenin canlı olarak yaka - lanıp buraya — gönderilmesine gayret et! Fazla kuvvete ihti- yacın varsa, bana - bildir.. Bir yardımcı fırka hazırlatıp he - men yola çıkarayım.> * Süleymanın karısı sa- raydan kaçiyor.. Bu sırada hükümdarın sarayın - da mühim bir hâdise oldu: Süley - manin — zevcelerinden Asuriycli prenses Sama saraydan kaçmış! Bu habere kolay kolay inanıla - mazdı. Prensis Sama.aklı başında, gü - zel olduğu kadar da zeki ve uzağı görür bir kadındı. Yaşı henüz otu- bulmadığı halde yirmi beş yaşından dazla görünmezdi.. Uzun boyu, iri iri kara gözleri ve kıvır - cık saçlarile Süleymanı yıllarca teshir etmişti. Süleyman bu haberi alır almaz içını, dış ve İç avluları, mahzenleri, buhçeliri ayrı ayrı a- zu sarzayın Tânmız gözüraden ku- | cinayetin vukua geldiği konağı zi- yöret etli. Muavinini dışarıda bi - rakarak, tek başına odaya kapan- OL Fakat her delasında da surafı bir kat daha asık olduğu halde o - dadan — çıkmışlı. — Üçüncü a « rTaştırmasından sonra Con Leks mandan bir randevu istedi. Roman- ©1 Amerikaya olan seyahatini bir müddet daha doğduğu memleket- 'te kalmak arzusile tehir etmişti. Buluştular. 'T. X. dedi ki: — Bu iş beni son derece meşgul ediyor. Con, hattâ bu mesele ile uğraşan yalnız ben değilim. Fransadan Dömeno yanında en tec- rübeli — sivil memurlar — olduğu hölde buraya geldi. — Ogradide Sırf bu — meseleyi — mahallin » e tetkik etmek Üzere Nevyorktan dan çıkmış, bir daha Bgörünmemiş - ti. Haremdeki cariyeler ve harem ağaları hayretle dudaklarını bü - kerek, korku ve heyecan içinde tit: reyorlardı. — Süleymana ne cevap verece « Kğiz?! Hükümdar önüne geleni haşla- mağa, cüteleri, “harem — ağalarını, nöbetçileri sıkıştırmağa başlamış - | tı. Herkesin ağzından: «Yok.. bu - lamadık!» kelimesinden başka bir Böz İşitilmiyordu. Prenses Sama nereye kaçabilir - di? Süleyman bunu düşündükçe hide detinden yerinde oturamıyordu. Süleymanın zevcesi Kudüste bir kere bile yâlnız sokağa çıkma - mıştı. Şehirde kimseyi tanımaz, hattâ şehrin içini bile bilmezdi. Asuriyeli prenses bir kere Heb- ro1 sayliyesine Süleymanla bir « likte gitmiş.. fakat giderken de tahe trevana binmişti.. O ancak geçti- Bi yolları ve sokakları bir kere gö- rebilmişti. Samanın şehirde sak - | lanması ihtimalini düşünmek bile gülünç ve mânâÂsız olurdu. Şehre çıkan saray muhafızları kol kol semtlere yayılmışlardı. Süleyman en çok yahudilerden şürheleniyordu. Yahudiler Siyon dağından küme Hüme şehre inmeğe başlamışlardı. Süleyman üsilere söz vermişti: Da. ğa çıktıkları için hiç kimse cezalan- dırılmıyacaktı. Ancak Tamarayı kisâ zamanda meydana çıkarmala. TI şarttı. Yahudiler de Tamatanın arıyorlardı. Yahut arar gibi görünüyorlardı. Frenses Samanın saraydan kay- | boluşu Süleymanın — maneviyatlını sarsacak kadar mühim bir hâdise idi. Saraydaki gece eğlenceleri dırmuştu. Can sıkıcı hâdiseler biribirini ta- takap ediyordu: 'Tamaranın kaçırılması.. Siyon isyanı.. Saronun ölümü.. Ve nihayet prenses — Samanın kayboluşu, , Bütün bunlar Süleymanı asa « bileştirmeğe kâfi gelecek hâdıse - Jerdi. Kudüste mühim bir kaynaş- ma vardı. Dağdan inen Ssiler gere çi evlerine yerleşiyorlardı .ama, isteklerinden vaz göçmiş değiller. di. Sadece muvakkaten susmuşlar - dr. Yahudilerin, Süleymanı tahtın- dan devirmek için fırsat kolladık - bri belliydi. (Devamı var) 'are ile gelmiş bulunuyor. İki- si de aklın erebileceği bazı fara » ziyeler yürüttüler, Fakat rmizm - manın bir türlü düğüm noktasını bulamadık. Katerkol hiç bir iz bı- rakmadan kayboldu, Kaçan hiz - metçiyi de şimdiye kadar hiç bir yerde bulamadık. Con Leksman düşünceli bir ta- vırla dedi ki: — Fakat bu adamı bulmak için sizin elinizde kâfi vesait var zan ederim. — Katerkol'ün niçin birdenbire ortadan sır olduğuna bir türlü a « kıl erdiremiyorum. Fişer'in söy - lediklerine bakılırsa, Kara ile son | konuşmalarında, bankadan slaca- Bi bir.çek Meselesi mevzuu bah » solmuş. Halbuki Kara'nın hesabı - na şimdiye kadar bankadan hiç bir para alınmadığını öğrendik. Yalnız evvelce Katerkol'a avans olarak | verilen 600 ltra başka! T. X. cebindeki defterden gaze- teden kesilmiş küçük bir parça çı- kardı ve masanın üzerine koydu. Con Leksman Nevyorkta çıkan bir gazeteden kesildiğine Şüpha e- SPOR | Ankaragücü Güneşi 2-1ye- nerek haklı galibiyet kazandı Bugün Beşiktaş - Ankara Ankaragücü - Güneş maçından bie intıba | — Ankaragücü takımı dün Taksim Stadında Günı karşılaştı. M hakemi Fenerbahçeli Sa- it Salâhattin. A, Gücü: Osman « Ali Rıza, En- ver « Abdül, Semih, Musa, Abdi, | Şükrü, Yaşar, İsmail, Hamdi, Cüneş: Cihat - Faruk, Reşat, Yu- | suf, Rıza, İbrahim, Daniş, Selâhat- tin, Necdet, Rebii, Melih. Oyuna Güneş başladı. Fakat An- karalılar sol açıkları vasıtasile Gü- | meş kalesine indiler. Bu akın Güne- | şe ik korkuyu geçirtti. Bundan son- ra iki tarafın karşılıklı akınları ne- tice vermedi. Şükrünün ni bir şü- tü kale direkleri sayesinde gol ol- maktan kurtuldu. Ankaralılar ilk gakikalarda Güneş kalesine yaptı- | p tehlikeli akınlardan birinde Şük- rünün çok sıkı bir şütü ile ilk göl- lerini-kazandılar. 1-0 | Bir sıfır galip vaziyete geçen A. | Gücü birbirini takip eden bir iki tenlikeli akın daha yaptı. Fakat bunlardan netice çıkmadı. Muka - bil Güneş akınları Ankara Gücü muüdafaası tarafından uzaklaştırıl- dı. Gneş forvetlerinin Ankara ka- leâ önünde bulundukları bir sıra- da Salâhattin Güneşin beraberlik gölünü yaptı: LI. Oyunun başından beri çok fena oynıyan Güneş takımı mütemadi- yer lüzumsuz favller yaptı. Fakat Arıkaralıların iyi oyunu Güneşin kötü ve favllü oyun tarzı karşısın» da bozulmadı. Berabere oynanan | Ovunun birinci devresi netice de« GBişmeden bitti. Buy devrede kaleci Osmanın mu- vaflakiyetli ve fedakâır oyunu Gü- neşin bir çok akınlarını neticesiz birâktı. İkinci devreye Ankaralı - lar başladılar ve hemen Güneş ka.» lcs!r e indiler, Bugün bocalıyan Gü- neş müdafaası bu hücumu kornerle durdurabildi. İlk Ankara akınlarından sonra Güneşliler de mukabil akınlar yap- fılar. Fakat Ankara Gücü müdafaa- sı bu akınları tesirsiz bırakmakta P—"'kmcdxlcr._znen en kötü gün » lerinden birinde olan Güneşliler de tllerine geçen fırsatlardan istifa- de edemediler. Nitekim bir k; kika çember âltına 3 Giltmyen bu kâğıt parı ” t vse şunları nkgud:.:ı TU *Siti öf Arjantın va rün! - Tadıiğı kaza hakkında ığıipn'llım!ırllı'- Purundan yeni malümat oldik. Kâ- Zaya uğrıyan vapur Cenubi Ame - Tika sahillerini takip ederken, per- Vanesini kaybetmiş ve suların ce - Teyanına kapılarak gemilerin seyrü- teler ettiği mıntakaların haricine doğru tzaklaşmış. Tahminlere na- Zaren vapur, 23 ilk kânunda bir buz adasına garpmış ve bu kazada yol- Cuların çoğu boğulmuştur. Fakat «Siprüs» den indirilen bir tahlisi - Ye sandalı bir kısım kazazedeleri karaya çıkarmağa müvalfak ol » :;ıdş:ıı; Bu yolcuların isimleri şun Cön Leksman listeye bir güz at- hveılunıhlç'üp)ıeıu'l'.x.ta— "lu_'ıdiııı kırmızı çizgi çekilmiş bir ismin üzerinde durdu. Bu isim şu idi: Core Katerkol, Hizasına da şu malı dülmiştie gu malümat ilâve e- Küşif Leksman dedi ki: — Eğer bu doğru ise, Katerkol- ra Gücü kalesine bir türlü topu so- kamadılar. Melih kalecile karşı kar- şıya kaldığı halde kaleci Osmanın fedakâr bir atılışı önünde bu tır « sa'ı kaçırdı. Ankara sol açığı Ham- di maçm sonlarına doğru güzel bir vuruşla topu Güneş kalesine soka- rak takınını 2-1 galip vaziyete çı kardı. Bu golü de yiyen Güneş ge- ne kısa bir zaman içinde hâkim va- ziyete geçti, fakat sayı çıkaramadı. Ankara Gücü bu kısa Güneş tazyi- kinden kurtulur kurtulmaz Güneş kalesine indi. Bundan da bir neti- ©e çıkmadı ve maç 2-1 Güneşin mağlübiyetile bitti. - Nasıl oynuyorlar? Ankara Gücü takımı Üçoka na - zaran daha müsşbet oynuyor, Bil - hassa müdafaa hemen hemen hiç favl yapmadan tehlikeleri uzak - laştırıyor. Güneş gibi İstanbulun e.. kuvvetli takımlarından birine kare gı iyi bir oyunla galip gelmek An- kara Gücünün lehinedir. Dünkü maçta nazarı dikkati celbeden İst. Sporun eski kalecisi Osman genç olmasına rağmen ümidin fevkinde bir oyun çıkardı. Müdafiler Ali Rı- xa ve Enver ince oyunculardır. En tehitkeli vaziyetlerde soğuk kanlı oluşları takımlarına muvaffakiyet kazandırdı. Haf hattında sağ mua- vin en fazla muvaffak olan oyun - cudur. En müşkül pozisyonlarda topu kapıyor ve uzun değajmanlar yapıyor, Semih dün iyi oynaması- na rağmen fevkalâdelik göstereme- di. Forvet hattının şütör oyuncusu “Eyüplü Şükrü dün çok güzel bir gol yaptı. Topu ayağında beklet - mese daha fazla faydalı olacak” Sol açık ve santrforvet dünkü oyunun göze çarpan oyuncularıdır. Santr » forvet Yaşar bir çok gol fırsatları Hazırladı. Sağ açık birinel devrede tehlikeli olmasına rağmen gol va- ziyetlerinden istifade edemedi. Ta- kira ümümiyet itibarile anlaşmış ve müuntazam çalışmıştlır. Nefes kabi- liyetleri de fazladır. Yegâne ka - bahatleri atak olmayışlarıdır. Dün- kü sayı farkı daha büyük olabilir- di. Fakat Ankaralılar seyahat yı un cinayet günu Londrada bulun - masına imkân yok, — Belki de başka bir - vapurla gitmiştir. Ben Stımsip kumpan - yasına müracaat etlim, fakat bir nefice alamadım. Bu Katerkol çok garip bır adam, Sıti or Arjantin vapurunda kamara kıralayıp ta bu yapura benmemiş olması da müm - kündür. Leksman dedi ki: — Vallâhi benim Ka - terkol çok yumuşak huylu bir in « sandı. Kendisini tanıdığım zaman- lar, bir sinek öldürmekten bile te- vehbüş ederdi. Hattâ o kadar ileri :i;mı;u ki, et yemeği bile yemez- Bu muhaverenin ertesi günü T. X. 1 dahiliye nazırı yanına çağır - dı. Şube müdür muavini nazırın kendisini haşlamağa kalkacağını zan ediyordu. Halbuki ümidi hilâfına, nazır kendisini bilâkis nezaketle kabul etii — Azizim Meredit, şu Yunanlı - dan bahsetmek için sizi bu gün ra- batsız ettim. Hariciye nezsretine gönderilen bütün — vesikaları ve ücü karşılaşıyor günikinci maçlarını Beşiktaşla yae pacak olan Ankara Gücünün galip gelmesi müşküldür. Çünkü dünkü yorgunlukla iyi oynaması ihtimali muhakkak olan siyah beyaz kuve vetli bir takımdir. FPakat Beşik- taş İzmire karşı aldığı 4-1 lik ga- Hbiyeti bu takım karşısında kolay kolay elde edemiyecektir. M. K Son Telgrafın Müsabakası Bayanı Tanıyor musunuz? Bir çok okuyucularımız. mek » tupla, telefonla kuponların ne ve- kit gönderileceğini soruyorlar. Mü- sabakaya iştirük eden muühterem okuyucularımıza şunu — söylemek üsteriz ki, her gün çıkan kuponu, hemen o gün göndermiye Tüzum voktur, Evvelce ilân ettiğimiz gibi, müsabakamız 80 gün sürecek ve 30 vesim basmış olacağız. Binaenaleyli © vakite kadar da 30 kupon ba - sılmış olacaktır. Okuyucularımız, bu ay sonunda 30 kuponu bir - den bir zarfa koyup pasta ile bise göndermelidirler. KDLN G RRRSEEA İfğen Telgrafın Müsabaka ııSc Kuponu No :11. ormmamem Bu Resim nin totoğrafı bildiririm. ADRES | olduğunu şiğreleri halletmeğe — çalışlk. En mütehassıs memurlarımız bu uda- min kullandığı gizli şifroyi sök - mekte güçlük çektiler. Bu mese - lenin takibine devam edeceğinizi ve nihayet katili bulacağınızı ümit ediyoruz. Fakat şimdiden şize şu - nu söyliyebilirim ki, katil, kendi « sini müdafaa etmekte pek müş « külât çekmiyecektir. — Ben de öyle zannediyorum, — Uzun meslek hayatımda bu “Yunanlı kadar alçak tablatlı bir a- damla uğraştığımı hatırlamıryor « ,' rum, Nazır bazı izahat verdi: — Bu adam zülme susamış, zin « cirden kurtulmuş bir deliye ben « ziyor. Yalnız hususi rüznamesini gözden geçirmek, bu adamın ken- di memleketinde yapılan üç cina - yetten mes'ul olduğunu gösteriyor, 'T. X. şolabilir. makamında ba « şını salladı. : — Bana gönderdiğiniz raporlara nazaran Poropulos isminde bir p- förün meselesini biliyorsunuz, T. X. nazırın yüzüne baktı: (Devamı var)