24 Mart 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7

24 Mart 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tefrika No: 5 entrikalara vekıskançlıklara meydan veriyordu. | Bedevi kızı,hassa zabitini avucunun içine almıştı! Süleymanın Sarayında 'KUDÜS KIZLARI Yazan : M. Necdet Tunçer Süleymanın sarayındaki kadın çokluğu birçok Amon Prensi meşhur muhariplerdendi. O güne kadar yaptiğı bütün savaştardan muzaffer olarak dön muştü Beyaz üzümle Kara Üzüm kavgası! Süleymanın sarayında zencile - re ve yerli Arap kızlarına (kara Üzüm) diğetlerine de (beyaz üzüm) derlerdi. Kara üzümlerle beyaz üzümler biribirlerile geçinemezlerdi. Bu ge- Çimsizlik bazan o kadar büyür, © derece lere sebebiyet ve - rirdi ki.. Süleyman bile önüne ge- çemez ve kavgaya önayak olanla:- Tı ancak collâtla tehdit etmek su- Tetile teskin edebilirdi. Sarâydaki kadın çokluğu bir çok entrikalara ve kıskançlıklara mey- dan verirdi. _ ğ n | — Sahra, o akşam hükümdarın eğ- BEROR LA (ÖDERİ ü | yenne salohundah Şaoniz :odasına kulağına, Süleyman ölürse, kendi- | sinin Sarâyda prensesler gibi ya - ayacağıni söylemişti. (Kara üzüm) bu vaatlara kapı- larak faaliyete geçmişti. Sahra her işde daima Tamara ile taşırdı. Süleyman, T! sazayda Bizli vazifeler vermişti. Bu müte- Cessis ve zeki Yahudi kızı sıra #lup bitenleri her gece Süleymana Sahra, onun gizli işler pesinde koştuğunu anladığı günden beri a- »Yağını denk atmaya başlamıştı. Süleyman, Sahrayı da çök se - Verdi. Onu koynuna almaz, mun- T başbaşa kalarak birlikte yemek Yemez ve şarap içmezdi. Fakat, 0- Bun rakısları Süleymanın neşesini #tttırdı. Süleyman şarap içerken Ve yemek yerken Sahrayı seyret- Tek zevkini yenemezdi. Süleymanın sarayında Sahrayı çoktu. Amonlular ürerine Eidecek olan hassa zabiti Şaon bu Yahudi kızına bayılırdı. Sahra hü- :"'N—ı_nn yanından çektldikt m sön- vet doğruca Şaonun odasına gider, sinla hasbasa kalarak şarap içe: ııı'ıl“ mar SS romanı: 22 ve bu yakışıklı hassa zabitile be- raber yemek yerdi, Sarayda Şaonu seven kızlar yok değildi. Fakat, Şaonun bütün tut- kunları bu sert ve inatçı zabiti el de etmenin sırrını keşfedememiş - lerdi, Bu sırrı ancak Sahra öğrenebil- mişti. Şaon haşin bir erkekti. Ve kendisi gibi haşin kadınlardan hoş- lanırdı. Sahra onun aradığı kadın- Jardan biri idi. O fazla nazdan, te- vazudan hoşlanmazdı. Kadınla er- kek gibi çekişmek, münakaşa yap- mak, hattâ döğüşmek isterdi. Sahra onun arayıp da bulamadığı bır ka- dındı. döndüğü zaman, h neş'esiz buldu. Şaon yeni sefere -hazırlandığın- dan bahsediyordu. Sahrâ - onu derhşl bu fikrinden vaz geçirmek için: — Sen buradan uzaklaşırsan, Sü- leyman senin yerine bir başka za- bit alacak. Döndüğün zaman bu mevkiini kaybedeceksin! Diye söze başladı. Şaon: — Herkes Amonlular üzerine git- memekliğimi tavsiye ediyor, dedi, sen de böyle söylüyorsun! Halbu- ki Amon prensi, Süleymamin tah- fını yıkmıve caksan bir adamdır. Kendisi meşhur ve cesur bir mu - harip oldugu ıçin, yarın Askanlon- lularla ittifak ederek Kudüs üze- rine yürüyecek olursa, onları na- sıl püskürteceğiz? Amon prensi harekete geçmeden burnunu kır - mak fırsatını kaçıtırsak yazık ©- Tacak. Sahra, Elfrayimin babasından al- dığı cesaretle Şaonu Süleyman a- leyhine teşvik etmiye başladı.. assa zabitini çok Karanlıkta bir ışık Yezan: —— Edgar Valas eviren! Muammer Aıe-url 9:“ Böre, bir Mağnus kasasıdır. E- 5": tutuşturduğunuz anahtar ise Markalı bir anahtardır. Hal « 1 bügüne kadar edindiğim tec- | '© Nazaran, Şub anahtarları M'İ“Uİ kasalarını açmaz. ga 3'nin canı sıkılır gibi oldu: Sahi, dedi, ben de amıma dal- Adamım ha! Asıl anahtarı bane 9 biraktığımı Sabahi 'tğrm, Bit gn Ülm, “ Rica ,,,;"'u_ı ederim, hiç zahmet et - tük ğı:şı.unan cebinden bir kü- #ekieçe Sikardı, açtı. İçinde acaip derde Çelikten bir kaç alet var- Kay, S şimdi hatırladım. leyin döndüğüm için dal- affedersiniz, Şimdi biri- l€&rip anahtarı getirtece - Bu kasa, benim görüp anladı- | dı. Bunlardan bir tanesini aldı. Kara endişe ile sordu: — Ne yapmak isliyorsunuz? — Şimdi görürsünüz. 'T. X. harikülâde bir el çabuklu- ğile elindeki aleti, kasanın küçük anahtar deliğinden içeriye soktu ve dikkatle çevirdi. Nihayet aleti çek- ti ve kasanın kapısı açıldı: — Görüyorsunuz ya, dedi, bir kasayı açmak ne kadar kolay şey- miş! ğ ş ı Kara birdenbire değişmişti. Şim- di Meredit'e ateşler saçan bir göz- le bakıyordu. Sanki çıldırmıştı. Bire den bire açılan kasa ile Meredit'in arasına girdi: — Azizim, dedi, nrtık bu Tâtife hayli uzun sürdü, zannederim. F- ğer bu kasanın muhteviyatını yok- Süleymanın harp kumandanları var, Onlar düşünsünler, Sen neden kendini üzüyorsun? Masum Yahu- dileri tazyik edenleri himaye eden hükümdarın peşinden gidenler gün- den güne azalıyor.. Görmüyor mu- sun? Şaon bu söze hiddetlendi: — Süleymanın tahtımı, © masun dediğin Yahüdiler yıkacak. (Talut) u da beni İsratle hükümdar intihap eden onlardı. Fakat, kendisini biraz sonra yine onlar katlettiler, Sahra 0 gece Şaonu kâfi dere - | cede doldurmuştu. Fazla bir şey söylemedi. Şaon: — Hareketimi Süleyman tehir etü. Bu işde gizli bir parmak var. O parmmağı bulsam, parça parça ya- pacağım. 'Süleymanı aldatıyorlar. Diye söylenerek yatağına girip * yetır. Sahra da odusına çekildi. İşte 'Tamara ile Sahra arasında ilk geçimsizlik hâdisesi o gece büş- lamıştı. Sahranın odası iç avluya bakan hücreler sırasında idi. Oraya git mek için bir kaç dehlizden geç - mesi lâzımdı. Sahra odasına gider- ken, Tamara He karşılaştı, 'Tamara hiddetle sordu: — Daha yatmadın mı, Sahra? Halbuki hükümdarın yanından ay- rılalı bir kaç saat oldu.. — Rakkaselerden birinin odasın. da kalmıştım. Tamara gözlerini süzerek mı salladı: aa — Yalan söylüyorsun, Sahra! Sen Şaonun odasında idin! Sahra birdenbire şaşırdı.. hid . detle gözlerini açarak bağırdı: — Akşamdan beri beni takip mi ediyordun? Ben hükümdarın hu - zurundaki rakıslarımı bitirdikten sonra istediğim kimsenin odasına #idebilirim (Arkası var) lamak istiyorsanız, elinizdeki ta - harriemrini görmek isterim. T. X. omuzlarını silkti, elindeki küçük aleti tirdi, dedi ki: — Kara, siz de pek tuhaf insan- sınız. Bu kasanın —muhteviyatımı bizzat gözden Zeçirmekliğim — için deminden beri ısrar eden siz değil Misiniz? Tabii ben manevranıza kapılmadım. Ben Zzaten sizin ne ka- sayı yoklatmak, ne de Con Leks - Man'ın nerelerde olduğunu bana söylemek istemediğinizi pek iyi biliyordum. Bu sözler tesiri Kara'nın yüzü hiddetten takal « Küs etti. İnsan çehresinde vahşi bir Tahlüka benziyardu. İki elini arkasına saklıyarak: — Siz... siz... diye kekeledi. 'Tam o esnada Kara'nın iki eli de aşağıya iniverdi. Çünkü T. X. ta - bancasını göğsüne dayamıştı. Sol elini de Yunanlınım sol cebine dal- dırmıişti. Kemali hayretle gördü ki, bu ©cpte ne tabanca var, ne biçak? Fa. Kat bir nevi elekirik ©ep lâmbası Bösterdi. ( 5 nci sahifeden devam ) çalayıp çıkarırsak kadının hayatı kurtulmuş olacak, Bu elim vaziyeti büyük bir eza duyarak kadına söyledim. Kadın, bana, göz yaşlarile kat'i olarak şu ricada bulundu: — Çocuğumu canlı olarak kucaği- ma veriniz, onu, bir kere öpeyim; Bonra ölüme razıyım. Çocuğuma elbet merhametli insanlar bakar « lar, büyütürler ve yavrum da be- ni hayırla anar, dedi. Bu cevap karşısında duyduğum heyecan ve tesiri tarif cdemem, İş- | te, bu kadın tam Türk anasıdır.. | Ben de mümkün olan her şevi bü- | tün mevcudiyetimle yaptım ve bu fedakâr Türk anasına sağ olarak çocuğunu verdim, kendisini de ya- şatabildim. Bugün ana, oğul ikisi de hayattadırlar. Benim şahsi saadetimin biricik membar bu gibi vak'alarda oynadı- | ğım roldür. | Bu misal 'Türk anasının, evlâdı- na karşı olan büyüklüğünün ye - gâne tarifidir sanırım. Bunun ya- nında eğlence ve hodbinlik yüzün- den çocuktan kaçan kadın ne ber- bat bir şeydir. Çok misallerle hakiki Türk kadı- nı asla dejenere değildir ve böyle garabetlere asla düşemez. — Kadın hangi yaşta evlenmeli ve hangi yaşta çocuk doğurmalı - dır? — Vasati ailelerde kızlar 18 yaşın- da evlenirler ve iyi büyümüş bir kızın 18, 19 yaşında iken çocuğu ©- lur, | — Bir kadın kaç çocuk doğurma- | hıdır? — Ailelerit —mali vaziyetli gdüşünmek gerektir. Bizim kımdan her ailede 2, & çocuk mu- hakkak olmalıdır. — Çalışan bir kadının çocuk ya- pıp, yapmaması hakkındaki dü - şünceleriniz? | — — Çalışan kadın pek alâ anne o- | Tabilir. Yeni iş kanumumuz bunla- rı himaye ediyor ve mil: patronların bu gibi anı ması, bize, harekettir. — Çocuk yapan bir kadının en büyük rahatsızlığı nedir? Çöcük yapan bir kadının en büyük'tehlikesi lohusâlık humma- 4 hissi olan eleri koru- en ziyade yakışan bir | | başlıyoruz, 1 Nisan günü gazete - | doldurarak posta ile ve «Müsabaka sıdır. Ebe ve hekimlerin mikropla | mücadeleleri buntm' önüne Keço - bilir, — Nüfusun artması Nu mak Tâzımdır? vERzlki — Çocuk meselesi millt davalar- dan biridir. Doğuran kadınım, do- ğumun ve doğan çocuğun himaye. sile nüfus artar, — Çocük doğuran ve doğurmu « yan kadınlar hangi tabakalardan - dır? — Türk kadını çok velüttur. Ks- dının iradi akameti bizde bir me- sele teşkil etmez. Türk kadını nor- Maldir, iyi anadır. Her sımfa mensup kadınlardan | €n ziyade çocuk yapmayı şiddetle istiyen köylülerdir. Bazı müstesna şehirli kadınlarımız çocuk yapmı- | yorlar. Buna rağmen, hakiki Türk sileleri 6-7 çocuk sahibidirler, Bizde sefahat ve tereddi kadını diye hususi bir sınıf kadın yoktur, Bu sebeple (çocuktan kaçınmak) bizde içtimal bir tehlike halinde drvğıldi.r_ 'Türk anası, dünyanın en iyi anasıdır ve bizim mukaddes ta- nıdığımız bir varlıktır. Onun kucağı kahramanlar beşi- ğildir. Niyazi Acun buldu. “T. X. bu lâmbayı muayene etti, düği e basmak üzere iken Ka- Ta müthiş bir sayha kopardı: — Dokunma! düğmeye dokun - ma! T. X. sordu: — Dokunursa! ? Bi - hdi ";5? m ne olur? Bir in — Hayır! hayır! T. X. bu esrarengiz Jâmbayı ye - Te doğru çevirdi ve hafifce düğ - meye dokundu. O anda yere dağru fiskiye halin- de bir mayi fışkırdı. Yerdeki ki - limin hemen rengi değişti ve ayni zamanda keskin kokulu bir du - rr_nn Peyda oldu. 'T. X. sapsarı ke- silen Yunanlının yüzüne baktı, — Vah, vah, vah, siz cebinizde hep böyle Vitriyol mu taşırsınız? Kara kendisini toplamağa çalı - — Yemin ederim ki, bunu kul. lanmak için üzerimde taşımıya - rum. Ancak düşmanları korkut - mak için böyle bir tedbire lüzum ördüm. Hakkımdak şüpbelerini- lihnııııuemıunhıthgülünç ' isanda Bayanı tanıyor musunuz?. lecek cevaplar çok tiz bir itina ile tasnif edilecek, ka- zanan dereceler gayet bitaraf bir şekilde tayin olunacaktır. Müsabaka komitesi hazırlıklarını bitirmiştir. Müsabakaya 1 Nisanda Tmizin müsabaka sütununda basa- cağımız bayan resmini heyecanla bekleyiniz. Nisanın birihde neşte- deceğimiz «İ» numarah resmi ta- mmak için şimdiden hazırlanınız, «bayanı tanıyor musunuz?> suali- | ne mutlaka doğru cevap vermiye çalışınız. Müsabakamız, Nisanın otuzuncu günü nihayet bulmuş olacaktır. Bu müsabakamıza iştirâk edebilmek için en az yirmi resmi tanımak lâzımdır. Bu suretle 500 okuyucu- uza çok zengin hediye ve mükâ- fatlar vereceğiz. Resimler gıra numaarsile neşre « “dilecektir. Aşağıda — nümunesini kayduğumuz müsabaka kuponunu memurluğu» adresine göndermek Küzımdir. Müsabakamız, sizi hem alâkadar edecek, eğlendirecek; hem de zen- gin hediye ve mükâfatlar kazandı- racaktır. Hediyelerimiz Derece alan — oküyucularımıza vereceğimiz hediye ve mükâfatla. tTt hazirlamış bulunuyoruz. Ban - lar arasında çok nadide, şık ve kıy- vardır: fatlar... sıra ile, bu hediyelerden birine ka» vuşacaklardır. Dınmış bayanların, her gün gaze- telerde gördüğünüz maruf kadın « ların resiml kime ait olduğunu anlıyabilmek i» çin, zekânızı, hafızanızı işletecek- siniz, Biz : lar, dınlar, ri, b başlıyor ciddi ve ti- Hediyelerimiz arasında şunlar 1 — Kadın eşyası ve zineti, 2 — Erkek eşyası ve levazımatı, 3 — Ev eşyası ve levazımatı, 4 — Para mükâfatı, 5 — Müblelif hediye ve mğkl - Derece alacak 500 okuyucumuz Kimin resimlerini bi ağız ? Neşredeceğimiz 30 fotoğraf ta » idir. Resimlerimizin 1 — Tarihteki meşhur kadın « 2 — Zamanımızdaki meşhur kar 3 — Sinema ve tiyatro artistle « '4 — Diplomat kadınlar, $ — Âlim kadınlar. Arasından istediğimiz bir bayas ,iş yapmış olmadınız. nin resmini basacağız. Ve tiz, bu resmin kime ait olduğunu bulacak- sınrız. Cevap verirken, bu bayanın isminin evveline meselâ «Kimya â- limis, «sinema artisti> diye yaz « mak lâzımdır, Müsabaka kuponu nümunesi işte budur: metli eşya ve mükâfatlar vardır. Müsabakamız, sizi zengin edebile- cek, ihtiyacınız olan bir eşyaya si- zi kavuşturacaktır. Hediye ve mü- kâfatlarımız. mütehassıs bir he - yet farafından - seçilmiştir. Ge - Son Telgrafin Müsabaka Kuponu o.. İi yi Bu Resim fotoğrafı olduğunu bildiririm. ADRES : bülurum, Kasa meselesinde de #i- | duysa beni affedeceğinize emin 20 küçük bir komedi oynadığıma bulunuyorum. Yalnız hak « mütcessifim. kımdaki histerinizin bozulduğunu — Hiç müteessif — olmayınız. | Ve itimadınızın sarnldığım tah « ü Kepasif ir | Taln ediyorum. ü te ehemmiyeti haiz bir Çünkü hiç Eğer şu önümüzdeki ak birinde benimle beraber bir ye < mek yemiye tenezzül buyurursa « nız, son derece memnun olacağım. * Ynanlı elektrik fenerini kapmak istedi. Fakat T. X. vermedi: — Yot dedi, bu bana lâzım. Bu- nu Sıkotlandıyarda götüreceğim | Sim son derece şayanı dikkat biri « Çok zamandanberi bu kadar alel- | site Patagonyadan acajp birşey görmemiştik. avdet cden Core Gaterkol'den bah- Kara başını salladı: T.K.: — ÂAÂzizim Kara, bu hakikaten harikulâde bir şey.. Bir kere daha derin zekânızdan dolayı sizi teb - setmek istiyorum. Bu zat oralarda çok mühim keşiflerde bulunduğu- nu söylüyor. Sizin bu vadide geniş ihetanızı yazırdan bildiğim için, böyle bir vesile karşısında daveti- rik ederim. mi mazur göreceğinizi ve reddet - -9— miyeceğinizi ömit ediyorum. Ga » «Azizim Meredit, terkol hattâ farkına dahi varmak « «Manasız bir Mtife yüzünden hiç arzu edilmiyen kötü bir hâ - diseye vebeb.yet verdiğime mütc- sızın bizi barıştırmıya da sebep e- lacaktır. Bu suretle kendisinin ba- na azim bir maşrafa mal olan şe- essifim. Siz nesil düşünürseniz dü- | yachati de bos gilmemiz olacaktır, gününü akat Deniim — size karşı | — Sein'm” bislz'mi inanmanaa derin bir kürmetim vardır. ; yiea ederim. Eğer size karşı bir kusurum ol l (Devama var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: