22 Kasım 1942 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

22 Kasım 1942 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Sayfa SON POSTA Hergün Anglo-Sakson âleminin Hedefi zaman âmilinin Almanyaya el Vermesinin önüne Geçmektir —— Ekrem Uşaklığil 5 frikada üni taraflı Anglo « hülemü oldu, Hiç şüpbe yok, büyük ölçüde va- stalara dayanılarak yapılan muvaf- ii le e hamle kuvve. lanmış olduğunu gösterir, fakat Afrkada yapılan iki tarafli Anglo.Sakson saklirisinin. delâlet etiği daha esaslı bir mina vardır, ki o da Anglo-Sakson #leminin üç! yıldanberi bir zafer manivelâsi kar! İinde kendi elinde tuttuğu (ozaman âmilinia şimdi mihvere el verme. sinden korktuğu ve böyle bir ihti - malin önüne keçmek İstediğidir. İngiltere başlangıçin Almanyay! yalniz Polonya ve Fransa kuvvet- İerile yikabilsceği zannındaydı, ay. nİ zamanda da ablukanin Alman. yayı aç birakarak içinden çöktüre-! ceğine inaniyordu. l | RESİMLİ MAK ALE Amerika cumhurreisliği sarayının çalışma odasında Lincoln'in büyük bir portresi varmış. Eski cumhurreisi Theodore Roosevelt ne zaman karışık, birbi- rine zıd menfaatlerle dolu bir mesele üzerinde bir karar vermek zorunda kalsa bu portreye bakar, acaba o ne yapardı? diye dü- günür ve bu düşünceden ilham Bir garb muharriri hatıraları İtalyaya 150 bin liralık balık alırmış. arasında bir çocukluk safhasını İnsan hayatında mânevi kuvvetler.. anlatırken şöyle der: — Fena bir adım atmak üzereydim. Sert, vahşi, merhametsiz bir adam oluyordum. Birdenbire elim durdu. Karşımda annemin hayalini gördüm. Gözü yaşlı, teessür içinde bana bakıyordu. Derhal adımımı çektim, hakiki de Vilâyetin tebliği İnsan hayatında maddi kavvetler kadar mânevi kuwvetlerin i vardır. susan sasaes sensen san sanmam ssuu rms sa ame vene enem e vna04 8 0 NaMANN 298 VAN! VENA SE ünyamENe sena Habe enn mama 0m e m4 b e a a kN rlieri Sabahtan Sabaha? General Frankonun Tam realist bir devlet Adamı olduğu bir Daha anlaşıldı Cm Burkan Cahid a spanya devlet peisi general *S Franko açık, samimi bir cümle ile siyasetini ılân etti; — «Hangi tarafın hücumuna uğrarsam karşı tarafa | iltihak edeceğim!» Harbin dördüncü (yılında iki tarafın da taze düşman pcyda simek niyetinde olmiyacağı aşi- kârdır. ,General Franko sefer - berliğini yapmakla da bu fikrini takviye etmiştir, Bugün Cebelüt. tarıkla Pirene dağlarını ayıran İspanya bu harbin en can alacak devrinde ee Almanya - mun arasına 8 ş olduğuna gö re şayed İngiliz hücumuna ie Tarsa Almanyaya; Alman baskı- mma uğrarsa İngiltere ve Ameri. kaya ilöhak kararındadır. Bu - günkü vaziyette her iki tarafın da düşmanına taze kuvvet kazan dırmak ve kendine hatırı sayılır bir düşman peyda etmek arzu - sunda olmadıklarını da kabul et- mek doğru olur. Çünkü İspanya yolu daha ziyade Almanyanın Çobelüttarıkı vurabilmesi için en kestirme yol benliğime döndüm.» Evvelki günkü fırtınadan iki olmakla | beraber Kutub denizinden Girid adasına Hesab yanlış çıkınca Subay, erbaş, yetim ve dullarla mütekaidler kadar yayıldığı ve bütün kı'anın EE İngiltere Almanyanın önüne ufak tefek mas nlalar dökerek vakit kazanmıya ça, İk ve ikinci harb senelerinde İn. giz kürsülerinden söylenmiş olan vr düşünceyi hiç saklamadı- — Şimdi hazir değiliz, diyorlar- dı. Fakat geçen hergün kuvvetimi.| zl artıracaktır, İstatistiklere baki »! niz, insan ve madde kaynaklarımızı! ölçünüz, göreceksiniz, ki kisa bir! zaman sonra üstünlük bize geçe - Bu düşünce doğru muydu? Al -| man devlet reisinin son nutuklarin.! dan birinde gene istatistiklere daya. Bilarak, bütün Avrupanın Almanya| emrinde, Almanya için çalışmakta “a ileri sürülerek aks) iddia Blâz Krieg tabiri yenidir, fokat Almanya Moltkenin zamanmdan - beri hep kisa sürecek barbi düşün- dü, hep düşündüğünü tatbike ça .! işti, bu defa da kisa harbin yıldı. rim sürati'sini yapmak istedi. 'alonyayı, Fransayı, ufak tefek, hükümetleri yıkan hep yıldırım havbinin rüzgâridir. Fakat Avrupa- mm kenarından Asyanın sonu -| ma deyanan ucsuz bucaksiz Rus me,| #afesinde yıldırım harbi âciz ka .| inen Almanyanın düşmanlarına! kendi s#iâhlarile karşi koymıya ti Avrupayı teşkilatlandırmak, bi di kendine yeter bir hale getirmek,! Anglo.Sakson âlemini muharebe - den biktirmak, zaman unsuru düş- man değil, müttefik yapmıya çalış mak bu kararın neticesidir. Anglo.Sakson âlemi bugün Af - rikada iki tarafh olarak (Otaarruza geçtiyse, bu hareket yalnız taarruza geçebilmek kudretini kazandığı için Tarihi tefrikamız: ANİLE “GENÇ, OSMA Ondaki usalaşı kahve önün- de kahveci, sırmalı çepkenli ve telli üsküflü (1) saray hasekisi- ni görür görmez seğirdip atın almak istemişti. Haseki ağa hay- vandan İnmeğe lüzum görmedi: — Baka, kahvecibaşı, bunda Hamza Bey adlu bir sipahi ola. caktır, ende bulunur bilür mi. siz? fi) Üzen ve garib bir külâk. Tek - Belere de denirdi, gönderiyoruz İtalya ile takas yolile 150 bin Hrahik balk a ihracına Ticaret Vekâr latince v müsaade ( şehrimiz| fıkrasındaki tarifa piyasasında müsbet tesirler yapmiş. El EPA bime 2 MEM tir, Billimssa taze balık gönderilme-| fotoğraflı memur karnelerini al. sinin temini öçin Ticaret vi mak üzere çok acele olarak Be- tarafından gösterilen takas kolayl!-) lediye İktısad İşleri Müdürlüğü- ği üzerine şehrimizdeki balık tacir) np. getirmelidirler. 2 — İstanbul şehir hududu ile ralik maklan daha fazla gönderile | hariç vilâ: â eyy e hariç vilâygtlerdeki askeri birlik PR LSaş tarafı 1 inci sayfada) ye müemeselerde çalışan, subay askeri memur ve erbaşların Hukuk talebe cemiyetinin | ınbulda ikamet eden allilerime yerinde bir teşebbüsü İlet a U | neleri verilmiyecektir. Bunların Hukuk Fakültesi Talebe Cemi. karneleri mennir bulundukları yeti, bukuk talebelerinin mesleki yerlerden verilecektir. bilgilerini inkişaf ve ameli etüd- 3 — Şehrimiz belediye hudu. ler temini gayesile şehrimiz ad- du dahilinde ikamet edip maaş- larını da şehir dahili emvaller- den alan mütekaid, dul, yetim- lerle hidematı vataniye veya ma- lüliyet maaşı alanlar fotograflı memur karnelerini maaş elmak. ta oldukları malmüdürlüklerin- den, Belediye, Evkaf vesaire gi- bi milessesat omütekaidleri de mensub oldukları dairelerden a- lacaklardır. Bu vaziyette bulunanlar oek- mek kartlarını almak için beyan. namelerini evvelce verdikleri na- hiye ve kaymakamlıklardan ala rak malmüdürlüklerine veya dai- relerine derhal tovdi etmelidir. ı Myesimde mühim davalar gören tecrübeli hâkimlerle gene bu ka- bilden büyük hukuki meselelerin müdafaalarını yapmış tanınmış avukatlarımızın bir seri konfe- rans vermeleri hususunda teşeb. büslerde bulunmuştur. Öğrendiğimize göre Hukuk Talebe Cemiyetinin bu müraca- atları gerek avukatlarımız ve ge- rekse hâkimlerimiz £ tarafından memnuniyetle kabul edilmiştir. Am e Galatasaray klübünün senelik kongresi dün yapılmış ve İstifa eden idare heyetinin yerine yeni bir heyet seçilmiştir. Yapılan in. tihabat neticesinde riyasete. Ga- lata İş Bankası Müdürü Osman, umumi kâtibliğe İhsan Beler, muhasebeciliğe Lötfi, veznedar- luğa Turgud, baskaptanlığa Va» mik Gezen, doktorlüğa Şefik 46 çilmişlerdir. NE Maşlanarak ölen çacuk Beyoğlunda oturan Güney adim da 4 yaşında bir kiz evde oynar- ken mangalın üzerinde bulunan kay İ nar su kovası devirmiş ve muhte, bf yerlerinden ağir surette ya - rahi olarak kaklırıldığı Şişli Çocuk h inde ölmüstü Dedi, tabii, semtte Hamza Be- yi bilüp tanımıyan kimse olmadi- ğı için kahveci hemen cevab ver- di: — Beli ağa efendimiz, tanu - rız. Bunda dabi gelür. — Bunda gelüp gelmediğini sormazuz. Nerede ( bulunabilür demiş idük. — Konağında bulabilürsiz. — Ya konağı nerededir? Kahveci salaş kapısından ba- kan çirağa dönüp çağırdı: — Baka, «Kahramanı ağa e- fendimizi Hamza Bey konağına götür. (Hasekiye döndü «Kah- raman» cenabınızı götürecektir sultanım. Salaşçınm çirağı Kahraman düz yola çıkmış bekliyordu. Ha. seki Mustafa ağa beygirin ba - #nı çevirirken kahveciye sordu: — Cok «irağ» mıdır? — Yok, yok sultanım. Şunda dır. (Elle ileride büyük ağaçlar ardında görinen evi İşaret etti) yu, «mescere» içindeki hanecik- er, Malmüdürlükleri ve daireler kendilerine gelen bu beyanna. meleri toplayarak bu tebliğin 1 inci maddesinin 2 inci fıkrasın- daki tarif veçhile bordro tanzim «Bahçekapıda adam bağırı yer: — Varlık kananu... Yeni çıkan Varlık kanunu... 10 ku. ruşa,,. Varlık vergisi kanu. nu... Ve baş mahşer... Beyoğlu İSTER İNAN, Büyük bahçe önünde durdu - lar. Haseki gene attan inmiyor - du. Çırak acele acele kapıyı çal- dı. İçeriden sert köpek (sesleri geliyordu. Yukarıdan pencere - den bir baş uzandı: — Kimi istersiz? (Salaş çıra- ğmi görünce gülümsedi) ne var Kahraman, ne istersiz? Çırak da gülümsedi, elile sol boyunda duran hasekiyi göster- di: Bu çavuş ağa cenabimızı s0- Haseki de dikkatli dikkatli pencereye (bakıyordu. Hamza Bey tatlı bir sesle sordut — Bizi mi ister idiniz ağa yol. daş? — Cenabınız Hamza Bey mi- siz? — Bek, bizür. — Az kapuya teşrif eyler mi. nden «saraylı» olduğunu anla- fotograflı memur karnelerini nasıl alacaklar? ederek fotograflı memur karne- lerini Belediye İktısad İşleri Mü- dürlüğünden alacaklardır, 4 — İstanbul şehir harici ile taşra emyalinden maaş alan dul, yetimlerle hidematı vataniye ve- ya malüliyet maaşi alanlar fo. tozraflı memur karnelerini ika- met ettikleri yerin malmüdürlük- lerinden alacaklardır. 5 — Henüz maaş tahsis mua- melesi ikmal edilmemiş olanlar» la eli işden çeklirilenler ve kad. rosu ilga edilenlerle Vekâlet em- rine alınan memurlar fotograflı memur karnelerini mensub oldu- ğu daire müdürlüklerinden ala- caklardır. 6 — Taşrada bulunan membir- ların İstanbulda ikamet eden ai. lelerine buradan fotografı me- mur karnesi verilmiyecektir. Bunlara aid karneler memu- run bulunduğu vilâyet ve kaza- İlardan verilecektir. 7 — Gecikmeye tahammülü olmayan bu işlerin bir an evvel intacı için bu tebliğle alâkalı va- tandaşların muamelelerini sürat. te ikmal etmeleri ehemmiyetle tebliğ olumur. TopYapıda bulunan cesed Topkapı dışımda bir duvar di- binde henüz hüviyeti tesbit edi- lemiyen bir insan cesedi bulun- muştur. Cesed morga kaldırı mışter. İSTER İNAN, İSTER İNANMA! mağazalarının önünde keten dağıtıldığı zamanki - kalabalı- ğı hatırlatan bir manzara... Zaten «Varlık vergisi kananu» satan adamın yüzünü gören yok... Yalnız ve sadece sesi işi- tiliyorl..» İSTER İNANMA! disinin sarayla ve saraylılarla bir işi yoktu, Gece, ikinci Osma- biraz şaşırdı. Soğukkanlılığını muhafaza ederek aşağıya indi. Haseki Mustafa şimdi atından! inmiş, kapu önünde kılıcına da-! yanarak duruyordu. Hamza Bey ardından gelen iki hizmetçisine: «Ağanın atını almalarını» emret. tikten sonra Musatafa ağaya el verdi: — Evimize hoş geldiniz. Yu- karıya buyurmaz mısız ve bir kahve ve şerbet alup bizleri se » vindirmez misiz? — Vakit tenktir sultanım. He- men kerem buyurup bizimle bile sarayı hümayuna teşrif eylen. Hamza Bey şaşırdı, bir adım geriliyerek sıvtmı kapı pervazıma verdi: — Sarayı hümayuna mı der. siz? — Beli sultanım, Padişahı za- man sevketlâ, mehabetlü Sultan makta gecikmemişti. Fakat, ken-'leri vardır! motör battı eden fırtına, dün sökün bulmuş, yağmur kesilmiştir. Fakat hararet derecesi Badir/ düşületür, Emsaline tesadüf edilen bu firtinanın deniz- da Ereğli Bintanına bağlı 22 tonluk bolu açıklarında balık yükile bat- miş, mürettebatı kurtarıknıştır. mami lie lerde sebeb olduğu hâdiseler yavaş! yavaş belli olmaktadır. Bu meyan - 10 tonluk Zafer motörü de Ge- kıyılarını korumak mecburiyetin de olduğu için Almanyanın bu yolu da zorlaması hatıra gelmez. Hatıra gelmez, çünkü Almanya müdafaası üzerine aldığı kıt'a- nın her noktasında kendisini em- niyette görmemesi tabiidir. Al manya kıt'ayı korumak zorunda- dır. Fakat bu kıt'anın sahiblerin- den yarım düzüne devlet tekrar yerlerine dönmek için Londrada harbin sonunu beklemekte, battâ şimdiden aralarında mütareke şartları hazırlamaktadırlar. Rus orduları yaz ve kış dövü. şecek vaziyette olduklarma ve gelecek yaz Alman müdafaa böl- gelerine karşı altlı üstlü bir ha- reket başlıyacağına göre Alman- İ yarım bu kalabalık düşman grü- buna bir yenisini katmak İste - Ecnebi limanlara hangi | mesi mantığa sığmaz. Şu halde dü , / İspanya devlet reisinin sırf ihti- gemiler gidebilecek? © mel içinde bir tecavüze karşı ve EMU . | ferberlik yaptığına inanmak lâ- erk aki talan gidecek ERİ ndir. Amerika ve İngiltere ta- işin hir ek 9 rafından daha Afrika hâdiseleri bir aizama bağlanması için e£-| baslarken İspanyaya verilen te. malörler birliğince hazirlanan isle winata karşı general Frankonun Münakalât Vekâleti tarafından tas-| da bu seferberliğin yalnız müda- dik olunmuştur. Ecnebi Ifmanlara| faa kastile yapıldığına dair ver- gidecek gemiler bundan zonra bu'diği teminat vaziyeti aydınlat « Meteve göre barekei ediceklerdir. İstanbula ayrılan çimento Ticaret Vekâleti İstanbul ihti- jan vermiştir. Yarm vilâyette yapılacak bir toplantıda resmi dairelerin ihti. yacı tesbit olunduktan sonra ar- tan miktar hususi inşaat sahible- rine tevzi olunmak üzere Beledi- Şipheii bir ölüm Teodos adında yaşlıca bir adam muhtelif yaralı olarak Genç sipahinin yüzü sararmış- b. Sesi pes ve titrek çıkıyordu: — Ya, ne içün olduğunu bilür İmisiz ağa yoldaş? Haseki güldü: — Padişahlar ferman ettikle. İrinde sebeb er ve amı İ sorabilmek kul kısmının o haddi Hamza Bey hiç düşünmeden ardındaki uşaklardan genç ola- nama döndü: — «Şahini» eğerlen. (Başını ha sekiye çevirdi) selâmlığa huyu- rup bir kahve nuş eylemez misiz? (Sesini alçalttı) ( valideciğimizi görmek ister idük. Mustafa ağa padişahım Hamza Beyi ne için istediğini bilmedi - ğinden ilkin tereddüd etti: Ya, «valideciğimizi görelim» derken arka taraftan kaçıp giderse?. panya tarihi Amerika ile 0- lan münasebetlerle doludur. Or. ta çağm büyük devletlerinde biri olan İspanyayı bugünkü (haline sokan Amerika olmuştur. İspan- yanın Amerika ile daima dest kalması hayati menfaatleri ikti- zasındandır. Memleketini imar etmek için İngilterenin parasına, halkını i beslemek için de kanın buğdayma muhtac olan İs panya ufak tefek deniz aşırı müs temlekelerini korumak için de gene bu iki'deniz devletinin dost Tuğuna muhtactır. Bu bakımdan general Frankonun realist bir Dürdane Dumer ile Bahadır Dumer evlendiler 21-11.942 kekliğe yaraşmıyacak bir hare ket beklenemezdi: — Siz buyurun. Yukarı çıkı - lacak zaman yoktur, Cenabmız valideniz hanım nezdinden dö- nesiyedek kahveyi Obunda dahi içebilüriz (gülümsedi) bir ayak safası yapmış olur ii Güzel konağınız ve hoş bahçeniz vardır Hamza Rey. Hamza Bey kızararak içeriye daldı, çok geçmeden döndü. Ye- ni elbiselerini giymiş, Çerkes sü- varisi işi gümüş kabzalı, ezün ve az kivrık kılıcını hamailvari boy. nuna aşmıştı: Mermerden kesil - miş insan heykeli gibi duruyordu. Haseki ağa hayran hayran baktı? — Silâhınızı dahi almışsız! Genç adam sarardı: — Kılıcımızı yanımızdan bı « rakmışlığımız yoktur. — Padişahlar huzuru şerifle- rine kılıç ve pala ile çıkılmaz! (Az düşündü) mademki »lmız « Gözlerini kaldırıp sipahi gen-! sız, sarayı hümayunda kapucıba- Osman Efendimiz fermanı şerif-| cinin yüzüne dikkatli (o dikkatlilsı ağaya teslim eylersiz. Vezirler baktı; Hayır, bu delikanlıdan er-İdabi öyle ederler! (Arkas var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: