Hükümet üç yıl sabır Ve nasihattan sonra Nihayet “Dur,, İşareti verdi N.... Ekrem Uşaklığil saş tarafı 1 inci sayfada) Nefiri öm» tabiri son nefesini 19 uncu asırda verdi. 20 nci narin dile aldığı tabir «Topyekün» harbdir. Yanıp “yikilan Avrupanın karşi” sinda bu krt'anm iktisaden en kuv- vetli devleti olmıya çalişacaktık. Aksini yaptık. Rahmetli Refik Saydam söyledi. Gazete makale üstüne makale yazdı. Radyoda sik sik, bemen hergür hatırlattı, Fakat biz üç yıl müddetle bep eskisi gibi yaşamakta devam ettik. Bütün milleti kabahatli sanmıya- lm. Hareket işaretini büyük © tüccar #wermiş, Onu da apartınıanını ter- bin ederek eline geçen parayla #tok arkasından koşan tüccar be-| veslisi takib etmiştir. İ Büyük servetler büyük hasblerde yapılır, kaldesi Türkiyede icad ©- dilmedi, milletler arası bir tabirdir. Hülemü de doğrudur, Yalnız bir noktayı unuttular, Bu harb geçen harblerin hiçbiri-| ne benzemez. Bir sastte bir şehir yok oluyor, enkaz altında kalanın cesedi ancak| barbden sonra yeni bir âlemin es ki zaman temizleyicileri tarafından bulunacaktır. Ferdin milletten ayrılabildiği za-| man olduyan geride kaldı. Bu harbde ferd milletin içinde! onunla birlikte z-aginleşir, yabud fakirleşir, Veya toptan yok olar.” Tüccar veya tüccar namzedi bu vatanda ateşten uzak yaşadığını kâr sayacak, bu vatan için çalışa” cahtı İlk hamlede kendini ve müstak- bel milyonlarını düşündü, harekete i. Onun hareketile başlayan ps- balılık da hepimizi telâşa verdi, ev| stoku yapmıya sevketti, bundan da darlık doğdu. | Piyasada bulunan kâğid paranın) miktari 700 milyona yaklaşmıştır! diyoruz. Doğrudur, fakat bu 700 mik yon liradan hiç değike ya - risinin bu pahalılıkla darlığın »e- beb olduğu fazla masraftan ileri geldiğini hiç düşündün mü? Kabahati tek sebebe yüklemek babit görüşün verdiği netice olur, far kat, kabahatlerden büyük çekkığun bir kaynaktan çıktığını söyleyebi- Biriz. Ferdde tesamüh hissi, devlette derinin başında gelir. Fakat yek gibi müsamaha da ancak öl Tâ olduğu zaman kiymetliğir. Hükümetin üç yıl sabir ve nasi- balten sonra nihayet dur İşaretini verdiğini görüyoruz. Bizim üzerimize çöken darlık sa yılı bir zümreye varlık getirdi. Varlık vergisi hükümetin verdiği dur İşaretinin ilk neticesidir. Tüccarın kendi sahasina yabanet| maddeleri stok yapamaması kararı| da Hinci netice oluyor. Birlikten ayrılma weylini göste- senleri birliğe getirmek kararı üze- rindeyiz. Elem Ülyahlıgil AKİLE HANIM Ya, neden geç kaldunız? paşa efendimiz size: çKuşluktan © az sonra dememiş mi idi? Altuncioğlu koşup kethüda 8- Hanın eteğini öptü: © — — Kusurumuzu affeylen sul « tanım. Yanlış semtlere varup yo- “lumuz başka saraylara düşmüş idi. © Kethüda az yumuşar gibi ol du: i kömür tevziatına | tabancasını çekerek üç beş el ateşi kibata İlerlememize engel olacak en büyük mânia cesaretsizliktir, korkak adam hiç bir işe girişemez. Herkes onu iter, kakar, bir kenara atar. Arkasında daima Şeh Mütekaidlere başlanıldı Bazı apartıman sahibleri, «Hü. kümet müsaade etmiyor!» diye kaloriferleri yakmayorlarmış! Kömür tevzi müesses hir aydanberi memurlara yapı; kta| olduğu kömür tevziatı bitmek ü. zere olduğundan tekaüdlerin de beyannameleri kabul oedilmeğe| başlanmıştır. Bu tevziat Kânun| sonuna kadar devam edecektir. Haber aldığımıza göre Okömür| havzasında iki büyük vapur kö- mür yüklemektedir. Önümüzdeki hafta bu vapurla şehrimize 6000 ton kadar kömür getirilebi- lecektir. Yanmayan kaloriferler Bazı apartıman sahibleri uhü- kümet kaloriferleri yakmağa mi #nade etmiyor» iddiasile son gün. lerdeki soğuklarda kaloriferleri yakmamaktadırlar. Bir kısım ki. racılar dün alâkadarlara bu va- öyeli şi et etmişlerdir. Apar- tımanlar için evvelce kömür ve- rilmiş olmadığından kömürleri o- lanlar © yakmadıkları takdirde haklarında takibatta o bulunula.! caktır. idea Kahvede tabanca çeken esrarkeşler Unkapanında — oturan, Muzaffer) ve İbrahim adlarında iki kafadar, takalede Şekerci sokağında 11 nu- maralı İlyas kaptanın kahvesine gelmişler, müşterilere küfür etmeğe! | leri de m yediği tekmelerin izi görü. ir El Halbuki cesaret hazinelerin kapısını açan dhahtardır. Karşı - nızdaki engellere doğru korkmadan, cesaretle kolunuzu sallıya- rak yürüyün ve unutmayın: Talih cesur ve ayni zamanda liya. katli adamlara her zaman güleryüz gösterir. aberleri Kızılay Birincikânun başından itibaren fakirlere yemek tevziine başlıyor Kış mevsiminde fakirlere verile- cek sicak yemek için, Kızılayda teşkil edilen aşevleri komitesinin ça- lişmaları ilerlemiştir. Dün komite teisi İstanbul meb'usu Sadettinin ri- yasetinde Kızilay okaza relelerile, semt aşevleri İscmite reisleri bir toplantı yapmışlardır. Toplantıda | kazalarda şimdiye kadar tesbit e - dilen fakir mdedleri ve bu fakir - here aş alabilmeleri için dağıtılacak Yabancı okulların öğrelmen- r sınıfına alındı Şehrimizdeki ekalliyet ve ya- hancı okulların türkçe ve kültür dersleri öğretmenlerinin memur sınıfına idhal edi Maarif Vi killiğince alâkadarlara ( bildi miştir. Bu öğretmenlere şimdiye kadar pahalılık zammı da yapıl. bulunduğundan (Maarif ği bunların ücretlerine en bildirmiştir. a e Ekmeğe bakla karıştırıyormuş!! Yeşildirekte firineilik yapan Ko- ço Blazyer!i ekmek hamuruna bakla unu karıştirirken cürmümeşkud ha- linde yakalınarak omüli korunma mahkemesine verilmiş ve yapılan sorgusunu müteakib tevkif çdümiş- tir. A Muhtekir bakkallar Balatta bakkal Sabatay, Fatihte bakkal Avni, Arnavudköyünde fı - rinci Yani fazla fiatla satış yaptıkda- başlamışlardır. Kahv> sahibi | İlyasla gaisonlar,! kahve halkını rahatsiz eden Mu 4 zafferle arkadaşını dışarı çikarmak istemişlerse de bunlardan İbrahim, etmiştir. Silah seslerine koşan zabi- ta memurları bu #ki zorbay! kaçar- larken yakalamışlardır. Muzafferin üstünde 23 çrami esrar, İbrahimde tabanca bulunarak müsadere olun- muştur, Her Iki suçlu hakkında kanuni na, şa efendimiz sabahtanbe rü sizi bekler. —1.. — İmdi ayakları tozuna yüz süreceksiz. (Ellerini e birbirine vurdu, içeriye giren sırma kâ - küllü içoğlanına işaret ettij a- #aları, efendimiz huzuru şerif » lerine ithal eylen. İç oğlanının ardında tekrer loş koridora çıktılar. Altuncıoğlu nun yüreği çarpıyordu. Kelende- rin kulağına eğilerek işitilmiye- cek kadar alçak sesle fısıldadı: — Elem çekmen yoldaşı Bunda «Hayber» kalesi muam -| ması vardır! — Hilâf düşünmezsiz, bunda| bir iş var. — Var, var amma, ne denlü. dür, işte ana akıl erdiremezüz! İç oğlanı arkasına odöndüğü için fısıltıyı kestiler. Oğlan, ileri. de, kırmızı atlas perdeli bir kapı önünde durmuştu, başka bir oğ- İan atlas perdeyi aralıyarak bir elile işaret etti: — Az mekseylen ağalar, fişe rindan yakalanarak milli korunma mahkemesine verilmişlerdir. kuponlar üzerinde (görüşülmüştür. Kuponların tevziine Pazar günün - den iibaren başlanacaktır. Aldığı miz malümata göre bütün kazalar- da tesbit edilen fakirlerin mecmuu 16,000 kişiye baliğ olmaktadır Pun lardan yalniz Üsküdarda tesbit e - dilen fakirler 3000, diğer kazalarda be 2 biner kişidir. Aş tevzizti 1 in- cikânumun İ İnel gününden itiba - ren başlıyacaktı; kir musiki san'atkârları menfaatine Kanser İstanbul, musiki san'atkârları ce- miyeti fakir musiki san'atkârlarına yardım maksadile Beyoğlunda, İs- tahbul gazinosunda alaturka ve ala- ranga fevkalâde bir konser hazır- lamiştir. Konser, önümüzdeki Cu- martesi günü sant 14,30 da veri - lecektir. A A Kirayı arlırmanın cezası Beyoğlunda Gümüşsuyu cadde - sinde 11 numaralı Zita apartrıma - nimın sahibi apartmanın 3 dairesi nin kirasını eski finta nazaran yüzde | 50 artırdığı İçin milli korunma mah kemesince bu 3 dairenin birer se » nelik icarini ceza olarak vermeğe mahicüm edilmiştir. inme iin ei eri Vapurdan denize düştü Balatta oturan Raşel adinda bir kadın dün 7 numaralı Haliç vapu» rundan Fener irkelesine oçikarken denize düşmüş, etraftan yetişilerek boğulmaktan © kurtarılmıştır. Çİ İSTER İNAN, İSTER İNANMA! Bugünkü harbe aid bir tet- kik yazısında okuduk: Harb patladığındanberi cephe dışın. da çeşidli sebeblerle ölenlerin sayısı 20 milyonu bulmuş; hal. buki geçen harbin cephelerde- ki kayıbı ancak 12 milyondu!. Yine geçen harbin umum mas- rafı 1,200 milyar altın frangı geçmemişken şimdi tek yılda bu rakamdan fazlası sarfedil- mekte imiş. İSTER İNAN, İSTER İNANMA! em eli a amor man ini Mahi ka akmaz vie bike riye girip çıktıktan sonra perde; kaldırıp yol verdi) paşa efendi- miz andadır. Gece, iki yeniçeriyi boğulmak» tan kurtaran semiz ve yağlı yüz- lü adam sedirde atlas yastıkla! dayanmış, iri sürmeli gözlerini kapıya dikmişti. İlkin Kelender Uğrusu ilerledi, yerlere kapakla- na kapaklana eteğini öptü. O çe- kilince Altuncıoğlu yanaştı. Da- vud Paşa taştan kesilmiş gibi ha- reketsiz duruyordu. Neden sonra kaba dudakları kıpırdadı: — Gece çokça havf eylemiş mi idüniz? — Yok sultanım, icelimei şe- hadet getürir, ahiret yolculuğu. na hazırlanur idük. Paşa İki pervasız adamı beğe- nen bakışlarla süzüyordu. Gözle- rini Altuncıoğluna kaydırdı: — Kang! ortalusm ve ne deyu anılursun ? —Altuncıoğlu deyu anıluruz. Altmış boşlüyiz, mıdır? — Yoktur efendim. — Kaç yaşındasın ve kangi! cenklerde bulundun? — Yirmi beşini bitürdik. Hacı Bektaş efendimiz ocağına kul o- lafı şeş (27 sal olur. «Hotine de bulunduk. — Ya, Karakaş Paşayı şehid kolunda mı idin?. — Beli Sultanım. Davud Paşa bir elile tutamladı, başını eğmiş dü: yordu. Yeniçerinin söyledikle - rinden az memnun olmuş gibi bir durumu ve tutumu vardı. Neden sonra Kelender Uğrusuna baktı: — Ya senin adın nedir? — Adımız Mehmeddir. Kelen- der Uğrusu deyu anılurız. na ö- (17) Bir icen okuyucular için: Bir meharebede gönüllü feodal yamlaniarın gündeliklerine yaplan ear. (3) Bir kasın okuyucular için: Ala sese diyor, | Terakki (1) almışlığın var i Dün birçok semtlerde şeker bulunamadı Akide şekeri 750 kahvelerde çay 17,5, kahva 15 kuruşa 1 salılacak Şeker satışı serbest bırakıl- makla beraber dün (birçok yerlerde şeker bulunamamış» tır. Piyasaya bir iki gün için. de kâfi miktarda şeker çıka- rılacağı anlaşılmaktadır. Belediye İktısad Müdürlü. ğü çay, kahve, lokum, akide şekerleri ile şekerden mamul diğer maddelerin fiatı üzerin- de tetkikler yapmaktadır. Bir kilo akide şekerinin ve Iokomun 750 kuruşa satılaca- ğı zannedilmektedir. Bir kilo kesme şekerden 160 aded şeker çıkmaktadır. Bir bardak çaya 3 parça şeker ko. nulduğu tahdirde çay fiatla. rına 7,5, iki parça şeker ko- nulduğu tokdirde 5 kuruş, kahve fiatlarına da beş kuruş zam yapılacak, bu suretle çay *17,5 kuruşa, kahve de 15 ku ruşa satılacaktır. iğer taraftan İktısad Mü- in i kahvelerde çay, kah- ve yerine müşterilere 25 gram. hk üzüm paketleri verilmesi. ni Daimi Encümene teklif e decektir. Tahan helvası da 360 kuruşa satılacaktır. Ma- hallebi ve pasta fiatları da bugünlerde tesbit olunacaktır. Hariçten geleceklerin ekmekleri Hariçten şehrimize (gelenler için muvakkat karne verilmek Üzere fırınlar tahsis edilmesi et- rafında tetkikler yapılmaktadır. Bu fırınlar Sirkeci, Beyoğlu ve Tahtakale semtlerinde ola- I caktır. — —— — Necati Çiller belediye reis muavini oluyor Belediyede yeniden ihdas edi. İlecek olan üçüncü reis muavin ğine teftiş heyeti müdürü Necati — Bte oğlancık, sen çocuk hir sızı misin? Kelender bir elini göğsüne gö- türdü, sarı sıska yüzünü bir kan dalgası bastırmıştı, Gözlerini te- lâşlı telâşlı açtı: — Hâşâ sultanım. — Ya, bu nasıl lâkabdır? — Sabavetimizde öyle demiş- ler! — Sen dahi «terakkiv değil misin? — «Hotinv savaşında bulun - dun mu? — Bulunmadık efendim. — Ya, senin buban adı pedir ve ne iş yapar idi? — Bizim bildüğimiz bubamı - zın adı Mestan idi ve demircilik eder idi. Anm doğrusını yana -| mız» bilür! Davudpaşa koynundan beş ese di çıkarıp uzattı: o — Aferin! fAvağa kallam iki Sabahtan Sabaha: Fransa milletler için İkinci bir ders Sahnesi oldu ——- Burhan Cahid # Yörük Fransiz inkilâbi millet leri harekete getiren bir siyasi ders olmuştu, Fransa İnkilâbindan sonra Avrupa devletleri millet hâ- İkimiyetini kabul etmiye mecbur ok | dular, Çünleü monerşiye karşi mik Jetler ayaklanmışlardı, Fransadan aldıkları kalkınma deri © gözlerini açmıştı, Çarlık gibi, Avusturya sak tanatı gibi en büyük İdareler bile müllet hakkini tahımağa ve İyi kö- tü parlâmento sistemini kabuj et- miye mecbur kald. Fransadaki bu fikir hareketi © kadar çabuk yayıldı ki serpintilerf bize kadar geldi. Tanzimat devrini doğuran sebebler arasında Fransız inkılâbinm tesirleri de vardır, Bu böyle. Fransa gerek inkılâbı, gerek edebiyatı ile Avrupanın bil, bassa küçük milletleri üzerinde sas mlimi ve ciddi İzler bırakmıştır. Fransızlara karşı duyulan sevginin kökleri de buradan gelir Demokrasinin babasi İngiltere, anasi Fransadır. Fakat baba ne ka dar ağir başlı, temkinli ise ana © kadar hoppa ve hafif meşreb ol duğu İçin demokrasi İngilterede ! başka, Fransada başka (terbiye ile yetişti, Fransiz demokrasisi deli doi la; güvensiz, emniyetsiz bir anarşi hali aldı. Geçen Büyük Harb bu şimarık ve emniyetsiz demokrasiye ancak İngiliz #e Amerikan baskısı sayesin İde çözülmekten kurtarmıştı, Yeni İ dünya harbi üçünü de gafil avladi; Fransanın elinden tutmakta geciken İngiliz. Amerikan demokraşisi teh Hkeyi önleyetmediler ve Fransa sex lâmeti o siğtarekeği Oimzalamakta buldu, Bugün Fransanın asil dimağı ve ruhu ne haldedir, bilinenlez, Ne Afrikada eski müttefiklerle beraber, olanların, ne Fransada kalanların Fransanın asil çehresini ifade eli medikleri görülüyor. Bu meçhul an-, cak hâdiselerin yürüyerek Fransayi içinden zorlamasile belli olacaktir. | Yalniz Fransanın bu perişan hali başka milletler İçin yeni bir tarihi İders yerine geçecektir. Fransiz inki- lâbi masıl müstebid İdarelerden ğm, kararsizlığin ne aci akibetler vereceğin! mak için elddi bir ders yerine geç: miş olmak lâzimdir. Burhan Cahid TAKVIM g2nci teşri. | imal 18 Tan a R ni 18 Gr — | Çarşamba — Z aci teşrin Remi sene | | Kam a | Zilkade (5 GÜNEŞ $.jv. lancıklar, benim bayraklum olur mısız ve silâhşorlarım © arasina katılmak istemez misiz? Yeniçeriler yeri dizleyüp pa « #anin eteklerini öptüler: — Can ve baş ile devletlü efen. dim. Cenabı şerifiniz vezirsiz ve sa hümayuna ve kubbe altı. na sık sık teşrif eylersiz. Saadet- lâ padişah gözüne ilişmekten havfeylerüz! Davud Paşa bir daha takdirle baktı: — Âferin! (Birdenbire kara « rını değiştirdi) ocağı Üâmireden gene ayrılman, Sabah akşam bun da taam eylersiz, diler iseniz si- lâhşorlar koğuşunda yatıp kal . karsız. (Gülümsedil yevmiye on beşer akçe dahi aiacaksız Altuncıoğlu ağzının sodukları aka aka dinliyordu, kendini tu. tamıyarak bağırdı: — Bizim devletlü mürüvvetlâ efendimiz! CArkası var)