İltimas belâsile savaşmalıyız (Baş tarafı 1 inci sayfada) vaffak o edilmeleri (Oiçin tam o otuz sekiz tavsiye ve il timas Omektubu aldım. Bu gibi O gençleri bilhassa oağır — imtihan ettiğimi söylemiye bil - “ mem lüzum var mi? Dikkate şa- yan olan taraf şurasıdır ki tav- siye edilen genci iyi yetiştir, mü- - zakere et, hazırla diyeri bir rica. .cıya tesadüf edemedim. e Hepsi “yalnız iyi set istiyorlardı. He - © cayla talebe arasında bundan çir © kim bir münasebet şekli tasavvur edebilir misiniz) sımdan birisi bir orta öretmenidir. Onun da imtihan zamanları ricadan teh- dide kadar perde perde müra - rür ve kan ağlarım. Düşününüz bir kere, şaved hir)” genç böyle bir tavsiye sayesinde emeksiz, zahmetsiz sınıf geçerse mensub olduğu millet, kendi şah! > karşı yapılacak ahjâ den bir fayda beklenehilir mi? © İltimas bel'yesinin sonsuz şe- killeri vardır. Bir yazının dar çerçevesine bunları sığdırmak kat bazı tiplerine işaret edebi! rim Ayn görmüş, ayni derece ye yükselmiş iki arkadaş. Bakar- smız bunlardan birisinin © terfi © haberi gazetelerde âdeta sensa- tion olur. İsmi, resmi, hayatı > zetemin en göze çarpan yerinde > çıkar. Ayni kalitedeki arkadaşı , hakkındaki haber va biç veril. mez, yahud şöyle bir kenara s- kıştırılır. Bu farkı yapan şey nes ,dir? Maalesef çok defa bun'ar- “dan birisin'n muayyen muharrir. “lerle sadece kadeh arkadaşlığı et! mis olması, diğerinin bu serefe mahrumiyetidir. Vâkâ gezete bir © sahsın malıdır, fakat unutmıya - İm ki ayni zamnda bir neyi Âmme müessesesidir. Vo cemiye. te karsı bir mes'uliyeti vardır. * Devletin kanunları memuri - yete kabul şekillerini tesbit et p o miş, hem de en güzel prensipler- den mülhe: rak miştir. Çünkü imtihanı, yani el İiyeti esas tutmuştur. Bu kudsi prensibe bütün vazlığımızla ria - yet hepimizin borcu olduğu vs âmme menfaatine en uvgun gele) diği halde bu islerde iltimas» maşın olduzumuzu ve daima eh edehilir miviz? Akrabadan bir zatı «bir yere| yerlestirmek» kaygusu bazan dev| > letin bu kudsi prensibini ihlâl) G etmiyor mu) Vatanımızın ilerle- miş ve geri kalmış yerlerinde devlet hizmeti görecek vatandaş İsrın nimette ve külfette tam © beraberliğe kavuşmaları en kai bir esas olmalıdır. Milli müdafaa hizmetlerinde bu mes'ud an'ane İcessüz etmis ve sark hizmeti mü- kellefiveti kat'ivetle ve ciddiyet- İe tathik edilmekte bulunmustur. © Maarif Vekâleti de yeni hizmete — giren muallimleri İstanbula ta - yin etmemek prensibi sayesinde bu adalet icabını yemne getir - miye çalışmaktadır. Fakat ayni 'esasın diğer vekâletlerimizde de > bu şümulde tatbik edilmekte ol. “duğunu iddia edebilir miyiz? İlk memuriyettenberi daima iyi yer- “lerde hizmet görenler bulunduğu “gibi bunun aksi muameleye ma- Tuz olmuş olanlar da vardır. madan göz ucile takib ediyorler- dı. Adam gülümseyerek çıktı. Bu “ elinde sekiz kollu açılır kapanır ir sofra iskemlesi vardı. Odanın arkadaşını dürttü, ağına yavaşça söyledi: — Kahvaltı sofrasıdır karın- (Sesini çok daha pesleş. | Kİ 3 eve de sirayet etmiştir. Yan. > iletin teklif ettiği her hizmeti ka- -İgüzel usulü bir zamanlar Sıhhat mi? İ | zayıf, soğuğa karşı t ta Evvelki gece Yedi- kulede 4 ev birden tamamen yandı Evvelki gece saat 24 de Yedi- kulede tramvay caddesinde numaralı evden yangın gine ve süratle büyüyerek bitişiğinde- | gın 4 evin kâmilen y an. cak dün öğleye doğru söndürül- müştür. Ateşin ilk çıktığı 15 numarab evin Yusuf adında birine aid ol duğu, fakat yangına a evde oturan kiracıların sebebiyet ver- İRİ mmkeelemisiar. m a tamamen meccani olduğuna göre nihari okumuş gevçler hile dev İbule ahlâkan olduğu kadar bu - kukan da mecburdurlar. Mekte- bi yeni bitirmiş bir genci mem - leketin en uzak yerlerinde hiz- metle mükellef tutmak, kalaba- lık şehirlerdeki ililmas hareket.) İ lerini költünden önliyebilir. Bu) Vekâleti tatbik etiniş ve her genç doktoru Anadoluda vazife ifa - sile mükellef tutmuştu. Bu güzel! kanunun sonradan niçin tadil e-| dildiğimi pek iyi anlayamıyoruz. Bizce Sıhhat Vakâletimin simdi tatbik mevkiinden kaldırılmış o» lan bu usul bütün akademik mesleklere teşmil etmek suretile yeniden ele ı#mak faydah ola - caktır. * İltimas istiyen, yapan, vasıta İolan... Bunların hangisi daha İ fazla suçludur? Hepsi aymi dere. cede, Fakat işin en korkunç ne- tcesi şudur ki yeni yetişmekte İ olan nesil, alın teri yerine tavsi- ye ve iltimasın revaçta olduğu intıbaını alırsa yapacağımız bü- tün ahlâki telkinlerin tesiri za- yıflıyacaktır. İşin düşündürür bir İtarafi da şudur ki Türk cemiyeti gayet zeki, hassas ve kulağı de liktir, En küçük biz iltimas ve müsamaha havadisi derhal yayı- lr ve çok dahs mübalâğak akiz- lerle yayılır. Bizde iltimastan şi - kâyet eden muharrirler daima bu kabahati hükümete o yöklemiye meylederler. Fakat hakikati tam olarak ifade lâzım şelirse deme- liyiz ki derd, bizimdir, müsterele. ör. Dermanı da hep birlikte ve aramıun macbmruz. il Bre bu ne çârebrü (1) cis| van imiş? ÇHizmetçiye yüksek! sesle sordu) Hamza Bey geliş — Az intizar eyleyeceksiz e. talim Çocuk çekilip tekrar gitti, de- min yatakları toplayan büyük bir yemek sinisi ile geldi, siniyi sekiz kollu portatif iskemle üze rihe koydu. Ardından bir tepsi içinde yağ, peynir, reçel getirdi- ler, kapı yanma çekilip el bağ* ladılar, Kahvaltı ederlerken Bey geldi: — Nasıl yari geceyi « İça geçirdiniz mi? İri ve esmer yeniçerinin a vurdları dolu olduğu için arka- daşı cevab verdi: — Mihmanperver hanedan â. dem imişsiz «bey» yoldaş: Hamza <ahat ayse RESİMLİ MAKALE Mütemadiyen sıcak odada olurmıya alışan çocuk açık havaya çıktı mı en küçük Bir cereyandan derhal müteessir olur. Vücudu hammülsüz dür. : Yalınayak, başıkabak dolaşan fakir çocukların hava tesirine mukavemetleri buna alışkın olmalarındandır. Halk tabahası a- rasındam sivrilenlerin çok olması da, müşkülâtla çalışmayı öğ » renmi Fatih ve Sarıyer Parti kongreleri dün yapıldı Cümühuriyet Halk Partisi Fatih İve Sariyer kaza kongreleri dün! İ yapılmıştır. Öğleden evvel saat 10 da ya" pılan kongrede Vali ve Belediye Reisi Doktor Lütfi Kırdar, Parti Vilâyet idare heyeti reisi Suad Hayri Ürgüplü, Parti Vilâyet ve Belediye erkânı da hazır bulun- muslardır, Kongre Belediye âzasından Vasfi Aktin'in reisliği * altında toplanmış, idare heyetinin faali. yet ve besah raporları okunarak kabul olunmuştur. Kongrede söz alan hatikler- den Hamdi Sanal, Tevfik Maral, Doktor Hikmet Feridun Arda, Sır rı Enver Batur, Mazhar Hasan Gürdül, son zamanlarda büküme- €n ittihaz ettiği kararların bütün i | partililer tarafından tam bir te- sanüd altında ve el birliği ile tahakkukuna çahışmağa and içil diğini tebarüz ettirmişlerdir. Yeni idare heyetine Bican Bağ cıoğlu, Muhtar Azar, Hamdi Sa- mal, Ziya Emin İnankur, Ekrem Eitana, Suad Adyanmaz ve Rıza| Paran, Vilâyet kongresi delege klerine de Bican Bağcıoğlu, Muhtar Acar, Vasti Aktin, Huri-| ye Işıksal, Abdullah Tektaş ve Profesör Doktor Sadi irmak .e) şilmişlerdir. i Sarıyer kongresi de öğleden) sonra yapılmış, idare heyeti ra. poru okunmuş, muhtelif hatible- rin dilekleri üzerinde görüşül müş, yeni idare heyeti seçimi ya- pılmıştır. MESLEK OKULLARINDA İYENİ TAYİN VE NAKİLLER Maarif Vekilliği meslek okullar! öğretmenleri arasında yeniden baz! yapmıştır. Şebrimiz - İdeki muhtelit okul| raşa, lara e. ve nakledilenier'in isim - lerini yazıyoruz: moda öğretmenliğine ve müdürü - üne, Kadıköy Kız Enstitüsü moda öğretmeni ve müdür muavini Sa- biha Saygılı Ödemiş Akşam Kız San'at okulu moda öğretmen ve müdürküğüne, Amer/kan Kolleji sek veteri Turgud Ermin Maarif Vekil. liği hukuk müravirliğine tayin ve) nakledilmişlerdir. İKİ FİATLA EKMEK SATIŞI DÜN BAŞLADI Şehrimizde dün sabahtan itibaren iki flatla ekmek salişıma başlanmış tir, Halk 600 gram ekmeği 27 ku- ruşa, memur, mütekald ve sabli ge,| lirtiler de 17 kuruşa alimaktadırlar.| Şimdilik her firin İki | çeşid karne üzerinden de ekmek satmaktadır. ŞEHİR TİYATROSUNUN BU AKŞAMKİ TEMSİLİ Şehir Dram Tiyatrosu bu akşam meşhur Alman edibi Gerhart Hampt! matin'ın, Kollege Kramoton. isimli Bu temsllin hasılğti emekli sahne) san'stkârleri yurduma tabals odile.! cektir, İSTER İNAN, İSTER İNANMA! Bir arkadaşımız anlattı: — Geçenlerde som tramuay» lardan biri ile Beyoğlundan dönüyordum. Sahanlıkta ilim, yanı başımda da vardı. Tıkma bıkişık içinde bu sarhoş yüzünü. | maklığa dayamış şöyle söyle İSTER İNAN, damlarin birlikte kahv sına, oturmadığına pişman "Kahveleri, sedir üzerinde bir. likte içtiler. Pencerelerden Haliç ve İstanbul limanındeaki gemiler resim gibi bir bir görünüyordu. Az sonra hizmetçiler kabve fin canlarını abp çekildiler. Hamza Bey sarişin yeniçeriye bakıp gü- lümsedi: olu: — Ya adınız nedir? — Kelender Mehmed. Burs. alt başında arkadaşı güldü: — Bre Uğrusını neden söyle- mezsin? (Gözlerini Hamza Beye çevirdi) Ana «Kelender Uğrust derler. — Kelender Uğrusı mı? — Beli, çocuk uğrulıyan âdem. (1 Dört kaşlı, 09) Bir tsm okuyucular işin: Oda “ Üevia, cenanat bir manayadır: Bölük. | bir sarhoş | da yakalandın, konserveye mi İSTER İNANMA! İmiş idük, siz kangi «odaya» nis- niyordu: «Oğlum, insan mısın, || yoksa balık mı7?. Vaktile in sandın da balık diye mi dün- yaya geldin? Yoksa baliktın girdin? Hey Allahım, büyük. sün. Buradakiler nedir? İşte an önemli mesele da hu ye! Hamza Bey kızarıp başmı, eğince, Kelender Uğrusu sipahi beyinin elini tuttu: — Bize sabi iken o lakabı ko muşlar, çocuk harsızı olduğumu. zu sanman bizim. Öteki ses çıkarmadı, ellerini birbirine urup üç kahve daha 15- warladıktan sonra O gözlerini iri yarı yeniçeriye döndürd — Ya cenabiniz ağa yoldaş? Gece keyif halinizden sorama-| betlüsiz ve adınız nedür? Yeniçeri üzeri mavi dövmeli iri pançesini ağzına tutarak ha- fifçe öksürd — Biz mi? Biz dahi Kelende- rin cemaatlüsryüz, adımız «Ceb. bar ve Laksbımız «Altuncu oğ- hav dır. — Güzel lâkabınız var imiş! Altuncu oğlu sesli sesli güldü: — Beli, Ahtuncu deyu anılu. ruk amma, kesemiz akçe ve man- gır yüzü gördüğü yoktur sulta nane, —n Imalarından ileri gelir. Sehir Haberleri Eğlence yerleri yece saat 22 de kapanacak Kömürden tasarruf maksadile alâkadarların eğlence yerlerine erken kapanmak ve vesaiti nak- liye seferlerini tahdidi etmek bu. leri bitmiş ve ba- zırlanan proje tasvib olunmüuş- tur. Henüz tatbikina başlanacak o- lan projeye göre eğlence yerleri geceleri saat 22 de kapanacak va saat 10, 30dan sonra tram- vay işlemiyecektir. Men e e Yeni emniyet müdürümiz dün vazifesins başladı Burdur Valiliğinden şehrimiz Emniyet Müdürlüğüne tayin olu nan Halük Nihad Pepeyi Anka- radan şe ize zelmiştir. darpaşa garında Emniyet Müdürü Kâmran ile Emniyet şu- eski jbe müdürleri ve doatları tarafın. dan karşılanan Halük Nihad Pe- peyi bu sabah yeni vazifesine başlamıştır. Fatih Kaymakamlığı, Beledi- ye Yazı İşleri Biüüdürlüğü ve Vali Muavinliği vazifeleri sıralarında İstanbulluların dürüstlük ve mu- İvaffak bir idareci vasflarile çok akından tanıdığı ve sevdiği Ha- tik Nihad Pepeyi'nin yeni vazi- fesinde de muvaffak olacağına İşüphe yoktur. Yeni Emniyet Müdürümüzü), tebrik eder ve başarılar dileriz. İS perdelik eserini temsil edecektir. KÖMÜRÜ OLDUĞU HALDE SATMAK İSTEMİYEN KÖMÜRCÜ MAHKÜM OLDU Divanyolunda kömürcülük yapan i Hüseyin dükkânmda ve ardiyesin- de külliyetli miktarda kömür bu » İlanduğu belde satıştan imtina etti. inden mâli korunma mahkemesin- ce 70 lira para cezasina 20 gün İmüddetle dükkânının kapatılması » na arar verikmiştir. DÜĞÜNDE ÇIKAN KAVGA Dün Çekmecenla Safra köyün » de bir düğünde kavga çıkimiş ve be nüz. yakalanamıyan 2 İsişi Ahmed adinda birinin vöcudünün muhtelif yerlerinden ağır surette yaralamış - lardır. Suçlular aranmaktadır. Güneş gökyüzünde birkaç mız rak boyu yükselmişti. Kelender e arkadaşının kulağına eğil Ki — Heş.. yoldaşım, Davud Pa şa efendimiz sarayını gidecek idük, — Beli, semüz âdem kuşluk. tan sonra demiş idi. Altuncuoğlu tatlı tatlı gerinip esnedikten sonra kalktı: — Bizlere izin «Bey» yolda- yım. Elhak, beyzade olduğunuzu ispat eylediniz (ve biz gibi iki çapaçulu konağınıza konuk edüp tuz ve ekmek yedürdünüz. Hamza Bey de ayağa kalk- mıştı, elini uzatta: — Gidecek misiz? — Beli, dün gece “leşe kuz. gun üşmek üzere iken başa devlet kondu!» (Hamza Beyin bir şey anlamadığını görünce kaba kaba güldü) cenabınızın anlıyacağı bir «devletlü kapusuna> davet edük dük. (Yavşak yavsak srıtt7 halkaları ellerimizde kalmaz ise Sancak olur! (ev sahibi delikan. Hays| Sabahtan Sabaha: Garib köylü iüzildemi Da musikisini de gene il Kendi yapıyor Burhan Cahid —İ Kö zengin oldu, köylü pa» ra yiyor, köylü hovardalığa başladı, köylünün kurumundan yanına varılmıyor. Hep bunları işitiyoruz. Yedi yüz yıl vergisini karşılamak için bakırını, bakı satan köylü için Türk halk edebiyatı hep mer siye yazmıştır. Yoksuzluğu beste liyen musiki, sefaleti vezne 86 « kan şiir al yanaklı, tombul köy kızının sıhhatli yüzünde bile me. lankoli aramayı iş edinmişti, Başvekil Saracoğlunun işaret ettiği nokta da budur. Simdi köy- Wi varlık yüzü gördü. Neden bi- raz da onun yeni hayatı ile meş. ğul olmuyoruz. Sfenksin süratında ehramla - rin aksini arıyan şair OVensdik gondollarında Toskanın sesini duyan bestekâr forma forma eser yarattığı halde Türk köylüsünün bir mevsimlik refahından ancak mizah mevzuu çıkarabilirdi. Kö- yüne frijder götüren palahıyıklı İ köylü, karına kürk manto alan traşh köylü, ayağına çarık yeri. ne fotin geçiren sakallı köylü! Garibdir. Türk köylüsü yedi asır derd çekti, yokluk çekti, an- garya çekti, acılarının mus'k'sini bile kendi yanık yüreğinden ge- len hıçkırık, kırık kavalından si. zan şikâyetlere zene kendi va- rattı, Sık sık dinlediğimiz yurd « dan seslerin ifadesi bu yığın yı ğin ıztırabın terennümünden baş- ka bir şey midir. Ağustos sonları, barmanlarda som şenlikler yapı: lrken köy gençleri en m meş'eli mevsimin şarkılarını din. leyin, hepsi büzün ve melâl ifade eder. Çünkü yaptığı düğün için bile Türk köy il emeğini in, gânm oncuk boncukla göz avlı- yan çerçinin avuçlarına dökmüş. tür, Devirlerin sandâbad eğlencele ri, ince belli gülendem cariyele- ât âlemler'ni yahud kuş ükümdarların hamam ve halvet âyinlerini kasidelendiren eskileri bırakalım. Fakat hergün deli saçımalarile önümüze forma forma bhurdavat döken yeni sair. leri nasıl affedelim ki köylünün ıztırabını da, sevincini de anlama dan halk şairi geçiniyorlar, LENA Cahid. PROF, DR. SADİ IRMAĞIN KONFERANSI Dün Üsküdar Halkevinde arka - daşımız Prof, De, Sadi Wak tara findan «Veraset ve terbiyeo adlı enteresan bir konferans verilmiştir. Prof. konferansta İnsanların iyi ha kusurlarla doğduğu . nu anlattıktan sonra Türk an'anele, rine geçmiş ve sözlerini şöyle bitir, miştir: — Biz Avrupalılardan geri deği- Uz. 3 asir İbnisinanın Elkanuni tek kitab. olarak Avrupaya hocalık et, tsiştir. Bu ber Türkün yaratici ka. biliyete malik (olduğunu gösteren en kuvvetli bir vakladir.» Konferans dinleyiciler tarafından büyük bir alâka ile takib edilmiş» tir. lının elini tuttu ne dersiz, bun- dan Asitaneye çabık ayakla bir saatte varılı ir mü? — İstanbulun kangi kasdeylersiz? —ıVefaya» gidecek idük, — Yok, tutamazsız. Eyühde kiracı tatarlar vardır, birer esb tedarik eyleyemex misiz? Kelenderle Altuncu önlerine baktırlar, Oo koyunlarında gece Kranta Paşadan aldıkları beşyüz kuruşluk bir kese akçe olduğu balde, zengin görünen merd sipa hi beyinden üç beş dirhem gü müş değerinde on beş yirmi ak. ge koparmak istiyorlardı: — Eyüb sürücüleri wBeleş» bargir verirler mi sultanım?) Hamza Bey anlayamadı: — «Beleş» le ne kasdedersiz? Kelender baş ve şehadet par“ maklarım birbirine sürtüp oPa- semtini ra» işareti verdi: Akçesiz demek İstemiş (Arkası var)