23 Ağustos 1942 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

23 Ağustos 1942 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Mektupları Çeviren: Sadi Irmak Miolike, Flafız Pasa ile nasıi tanıştı? —$- Harput civarında Mesre|de müslinlera 19 Mart 1838 aban madeninden bir vadi yoluyle kürt köyleri bul nüz yüksek ve yalçın örtülü sokak göste- İlerledikçe arazi bazaltla görünüyor. Ve sökülmüş kaldırımları manzarasını sirveleri| uşaklar ve zabitler süküt i örtüyor, yolumuz bile henüz ta“ el pençe divan duruyorlardı. mamen kardan kurtulmuş değil| şa yerde bi riyor. Fakat yine de bu harabs-| ler arasına buğday ekilmiştir. Nihayet akşama doğru köyler ve üzüm bağlarilz örtülü için den ırmaklar geçen kavak ve ce| 89 viz ağaçları bol bir ovaya varı- yoruz. Köyler oldukça büyük, evler yüksek, kiremit ve balçık: mıştır. la örtülü. Balkon ve toprak tara- çaları var, Topraktan temizce evler. Ovanm ortasında sivri bir tepe üstünde Harput şeh ri bulunuyor ki akşam güneşi: de çıki kalesi ve birkaç minare parlamaktadır. Uzaklarda karla örtülü sıra dağlar mukiti çevre- liyor. Şehirden yarım saat evel umu! Diyabekirde ölünce pedsişh o za mi karargâhın bulunduğu Masve köyünde yarım sent kadar kal dık. Yukarıda nlattığım gibi düz damlı topraktan yapılmış geniş- çe bir bina kumandan pasanın meskenidir. Nöbetçiler mütead: did hizmetçiler, kavasiar, tatar- lar, tegmenler bahçeyi dolduru- yorlar. Paşayı yüksek balkonlu tabanı ve divanı gri bir bezle ör- tülü pencereleri kağıdla kapan- mış bir odada buldum. Duvarlar yapılmış! & i da silâhler asılı idi. Sofa Gstün-)sas olmamasına rağmen Bu vari- sarılmış kırmızı | yetteki hir adama yakışır şek mumla mühürlenmiş bir sürüde sükünetini muhafza edi: or, derin) mektub vardı, Masa iskemle, ko Seyahatimiz ve yolumuz hakkın- Üç saat) modin, ayna, perde gibi bizce elida bize baz tırmanarak basık bir tepeye var-, zem olan eşya başko Türk evle- dık, Bu tepe üstünde münferidİrinde olduğu gibi nuyor. Kar he-| yoktu. eyler o sorduklan pe kahveler içildikten sonra hu- burada Pek) zurundan çıkmamıza o müsaade Buna mukabil bir sürületti. Bize refakul eden divan »de| efendisi şifahi talimtım arzet Pa-'mok ve mektublarını sunmak &- N ir kaplan derisi üz“-İzere paşanm yanında kaldı. rinde bağdaş kurup o oturmuştu.! Başında fesi arkasında | sırmalı! ceketi vardı. Ekzölans bizi başt- nın bafif bir hareketils kabul etti, Oturmamıza işaret etti. Ve bir istirabatten sonra bi ldiniz dedi, ki Hafız paşa aslen çerkestir. Ve padişahın sarayı İçin satın ahn- Onun için arkadaşlarının ğunden iyi tahsil ve terbiye 5 ür. Okur yazar, biraz Arabca ve Acemcs bilir, Memle. ketin tarihi hakkında » ilgisi ve bilgisi vardır. Bes sene evvel Rus yaya giden heyet refakat etmiş ti. İşkodrada kendisini ihata ©- dan Arnavudlara karşı on üç ay mukavemet etmiştir. Reşit Paşa Bizi paşanınkire benzeyen kir odaya soktüla:. Ne işa yarıyaca- ğımızı bilmerekle beraber her kes bizi dostane kabul etti, Paşa kendi hareminden bize yataklar gönderdi. Ertesi sabah geç vak: te kadar yol çıkardık, Henüz yeni uyanmıştık ki bahçeye dört tane şabane arab atı getirdiler. Bunlar paşa- İmm bize hediye hayvanlarıma meşgulken paşa © ziyaretimize geldi. Seyahat istikametimiz! gösteren yol krokilerile alâ dar oldu. Bütün haritaları getir- ti ve krokileri ilâve ettirtti, Az sonra buradan yarım (saat me safede ve Havput tepesinin ete- ğinde kâin olen ve eski paşanı altı bin kişi için yaptırdığı kışla ya doğru hareket ettik. Ve ora- da herkesi talimi eder yaziyelte bulduk. Haroutta ahali evlerin damlarının üstünde talim ediyor yorgunluğumuzu İdi. Ben henüz eğer (ovurmakla man kürtlerle harb etmekte olan kıt'anın kumandasın: ona vermiş tir, Fakat bu kıt'anın asıl vazi- fesi Misir - Suriye ordusunu gö- zetlemekti. Paşa arkadaşlarının çoğunun aksine olarak zai solgundu. Fesini geriye ittiği za- man çizgileri derin, yüksek alnı görünür. Bizim gelişimizden bir hafta evvel bir kızını ve bir oğlunu kaybetmiştir. Gayri has-'ya elması ve Kal bulduk. ye ce paşanın hediyesi olarak pi mi İğ km İZ ae 4 amme isa a8. lardı. Çünkü bu dağlık şehirde) başka düzlük yoktu. Eve dönün-| durgunluk veren davul oyunları") daki ma Festival «— Şu davul çalan adam, han gi konservatuvârdan dur? Milli oyunlar festivalinin ilk gecesi, Taksim gazinosunda, Kar tamonu ekipine dahil Obulunap ümmi san'atlür Mahir Karayılar nın, numarasından sonra, bu &u- ali bana soran bir ecnebi meslek daştır. Festivalin 8 inci günündeyiz. Nereye gitsem, ilk gece gördü ğüm ecnebi kalabalığını orada İbazır buluyorum, «-— Türk dans teshir etti.» Diyorler. Bir tadımlık de olsa, milli e- yunlar festivali, İstanbula neş'e, hareket, canlılık getirdi. yurdun İmuhtelif köşelerini temsil eden, İoraların seslerini renklerini bize mezun İ gösteren balik çocukları, ayni za manda, oyunlarını du milli gw- rurlarımız arasına soktular, Ben İce festivalin muhtelif hususiyet- İlerinden birisi ve belki de birin. İ sisi budur. Kaç gece, vesmi bir kıymet ve ehemmiyet taşıyan ec İ nebi rierin, çosarak, orta» İya çıktıklarını, ak sakallı 73 Jük Kastomonulu genci, davulcu Ma İhiri, bize Türk illerinin en şiirli, en kıvrak oyunlarını gösieren Bayan Şükriyeyi hararetle teb- rik ettiklerini, benim gibi, bütün İstanbultular de gördüler, l Mili oyunlar festivalı, yoksul vatandaşlara yardım temini g'bi, öl ve insani bir maksada hiz- met ede ve ker gece İstanbulun bir köşesine neş'e ve heyecan götüredursun, Türk oyunlarının ber bakımdan garbdan orijinal ve daha manalı olduğunu da gö: terdi, Kastamonulu o Mahirin, akla nı nasıl tarif etmeli? Basit bir tasiye, kusutulmu; kayısı, Malet-| musiki aleti telâkki edilen davu-| oyunları, Karadenizliler, Artvin lun bu kadar ifadeli bit hale ge dansları bize ne! Nereye gidilse bir ecnebi kalabalığı göze çarpıyor. “ Türk diyor bizi teshir etti ,, lar Meşhu davuica Mahir Karayılan lıkesirin Kara yağız efeleri, Kas- ai tamonuluların, Hakkı Bayrak: Üğöyek”, dar, Mümin Meydanı gi A miş halk şairleri, Abdi içli okur Ağ gibi herkesi coştüren okuyucu" © lar bir kelime ile bütün gruplu GÜ rın marifetleri, bu sahada da ç ne kadar zengin olduğumusu göslermeğe, yetti de arttı bi Festival, bize birçok (deriler verdi. Zengin bir milli oyunlar kadrosuna sahibiz. Bunu istin “mar etmeliyiz? Yalnız tek b na şu davuicu, bütün düny İİ parmağını ağzında bırakmağa hâ fidir, dersem mübalâğa senn yınız. Bize öz benliğimizi duyur milli his ve gururlarımızı yan bu oyunlarımızı bütün bul halkına gösterecek irk lar aramalıyız. Çünkü, onları n köy çocuklarında bile gördüğümüz, Türke has istidad ve kabiliyetlerin azameti karsı. sinda milli gururun rüzgürile , hu derece barikulâde sesler| tüylerimizin ürperdiğini duyuyo çıkarışı nerede görülmüştür? İruz. 73 yaşındaki Nazif Çavuşun! oynadığı «Topal koşma» oyunun Türklüğe has vekar vo asa- let, Kırım, İdil - Ural, Türkistan ri, oksa» Bayan Şük.iye Kırımın meşhur »mendils oyananu oynuyor Nusret Sofa Coşkun Bulmacamız Bugün sayfa 4/1 dedi: Jiler, Sivslılar, Erzurumlular, Ba

Bu sayıdan diğer sayfalar: