— Celikd üzerlerine ovaramaz, varabilse dahi «pare pare» eyler. deri İ Sustular. Tahta yeni geçtiği için idare dizgmer.ni eine asp iken. dini göstermek istiyen genç pâdi- şen saraydan başku bir kuvvet bu. İunmasını bir Yirü o hazmedemi. yor, sadrazam da, ihtilâleilerin bir gün padişahı sıkışrarak kendisini artırmağa muvaffak olmalarından pireleniyordu. Sonra, yeni podigâ- bada güvenemiyordu. İbrahim Paşanın bir anda boğdurulup leşi. yep bir öküz arabaşile ihfilâlcilere mesi, padişshların Jümmm gör gömdükleri zaman etraflarındi bu. Junanlara ne kadar ehemmiyet ve- rip sevgi ve bağlılık gösterdekle rine en canlı bir delil KT Sultan Ahmed, İbrahim Paşaya anlarda: «Benim sa. ziri muhteremim ve damadı mükerremim. dediği hal de, on üç sene dizinin dibinden â& yırmadığ? adöm bir saniye içi Jâd kemendine teslim etmemiş miydi? Sultan Mahmud, yüzüne isrerh bakınca, sadrazam gözlerini Birinci Mahmud ayağa sâdrazam da kalkınca biz elini © rouzuna rp cereyanına reyi Hiasini tel kin eyliyemez m Sadralam iki cini , yanlarına aç- tı: — Alâ eğik hal söy eyleriz pa. dişahım, — me dahi düşünelim» Mehndi Paşa aynlırken ardın. dan seslendi: — Başları Patrona midir? Sadrazam kapı yarından döndü! Behi. baslar odur ve cüm. dlkimdir padişahım. Halil değil aşa gittikten Dz ağası Beşir ağayı isteldi, Pat . röna Halile birkaç torba bir samur kürk göndermeyi düşü, nüyondu. Beşir ağa geldiği zaman yavaşça sondi — Baka lâlâ, eşkiyabaşı Patro - nâyı tanür musuz, görüştüğünü var mdır? Kızlarağası Halik tanımıyordu, yalnız, Muslu ve kahveci Ali ile iki dela görüşmüştü — Anı görmüştüğümüz benim efendim, ayakda Bu İsmuruz, — Ya anlar kimlerdir! — Muslu ve kahveci #li ki iblistir padişahım. ultan Mahmud m'âka ile sordü — Saraya mı gelmişler idi? — Yök padişahım, vezir sarayın da görmüş idük. — Ya, saraya gelmezler mi? — Davet etmemiş idük sulta . DUM Genç padişah o Arabın ili eddi baktı; — Davet eyley p emniyet ilka . sna süy eyler. Bu dedükleriniz dahi sözü geçer takımdan mıdır? — Patrona Hellin seğ ve sol kol ları oldukları söylenür. — Hoş, imdi Etmeydenmma gi Halile akçe ve kürk götürmek diler misiz? yoktur yüzüne — Anın «dirhem ve dinaras rağ! bet eylemediği söylenürdü opadi. şahım! Sultan Mahmud güldü: — Patrona dedükleri «ödem» de ğül müdür? — Adamdır efendim. sedi: nk olur ma ve e gün tilmiş nesne mi? Arab başını eğdi: Padişah geniş oda içinde asağı yükarı gidip geldikten sonra kız. lar ağasının önünde durdu: Genç. hünkâr bir daha gülüm.| — rene teklif eylen. « Slide dereli tuzağa ine gülmeği düşü. nüyondu. Yüzüne gülüp emniyet vererek avuğuktan sonra,usul m O AA ait tar sadi ken. Hirden geliverirdi sı Beşir ağa Etmey - n evvel gitti. Patrona ta önündeki vanın âltına serilen hasır üze. nde yoldaşlarla devlet işlerinde yapılmak lâzım gelen yenilikleri konuşuyordu. Beşir ağının ardın. adım daha vardı. Biri dığı samur kürk bohçasını taşıyor, öteki ikisi aklın torbalarını getiriyordu. Arsb'arın sırma bağalı bayvan - larını kenara çektiler. Kızlar ağa sını görünce Patrona yerinden kı. mıldümadı, dik dık baktı: — Kızlar ağası sız misiz? Beşir ağa yerden temennalar -Jetti: » — Beli ağa hazretler", bizük. Hadım ağaları bir adım geride avşkta duruyorlardı. Patrona sert sorklu — Ya, şu fellâhlar kimdir? kusturdu: — Haremi hümayun hadımları - diri Hall dizleri sordu: — Padişah tarafından mı gelür. üzerine (gelerek Beli sultanın, şevketlü efen. iz selâm ve cenabı şerifinize bir aded samur körk ihsan buyur. dular, Patronanın. cevab vermesine meydan kalmadan Beşir ağa ar - dında duran hadım ağasına bir işaret geçli, — 40, dedi... Daha evvel derece koydunuz muydu? — Evet doktor, dün ak raretim var, demişti. Derece koy. duk 39 du; bu gede tamsinen ken. din! kaybetti. Sizden biraz evvel gene koyduk, 40 de Doktor, dudaklarını bükerek tek rar Vedadın iss parçası ha - deği elini tuttu, nabzını dinledi. Füsun kapı dibinde, sapsarı, ol, duğu yende sallanarak muayene - hin neticesini bekliyordu. Meser . ret Hanım, halsiz; muzta! va yardım ediyor, iki kadı man zaman bubirler'ne bakarak endişelerini paylaşıyorlar. Daktor, titiz bir gükkatle muaye j tek. rarladıktan sonra, gözlerini Meserret Hanımdan kaçırmağa ça. tışarak: —Bir h n , dedi... Na - rari dikkatimizi celbetmek isterim. Çok dilikat etmek lâzım. Bu bir zatörreedir, İlâçları süratle yaptı. rın:z, üşütmemeğe çalışınız. Deh. şetl; soğuk almış Bünyeyi biraz zayıl gördüm, Evet çok dikkat is- ter. Meserret Hanım, düşmemek için karyölaya tulunmuştu. — Çok tehlike var mı doktor? Doktor; yüzünde zoraki bir te.| bessüm, sesinde nrüsterih bir bon İidim. Zaten alai İfranga olsun hiç bir konseri kaçır. yarılmağa çel Beşir ağa büzülerek ellerini o.İş likelidir, İtina edilme beki) - mazsa ehemmiyet kesbecâr. Kadının suallerinden Kurtulmak çin, elini Bastanın alnına kaydı. m» nabzın: sayd, Meserret Hanım ve Füsun dok . run en küçük bir hareketin!, ün en gizli bir mimiğini ka. çrmıyorlardı, Dektörun yüzünde 7 bir endişe görülüyordu. — Her halde konser gecesi üşüt. tü. Dikkat ettim, son parçayı Ça -i ken ter içindeydi. Dilkat et - mediniz, teri kurumadan sokağa çıkardınız. züne hayretle baktyordu; doktor gü lülmeödi — O &kşam bende konserde a olsun, ala - mam. Kuvvetle zannediyorum ki © gec üşüdü. Köye dönerken oto - mobilin penceresi açık mıydı? — Vedad, bisimie dönmedi, Ar. 'kadaşlarının ziyaletine gitti. Doktor başını satlıyordu: — Ah bu san'atkârlar, Bohem hayatımdan ne de çok zevk alırlar Gece yarısı, müthiş yağmur, terli bir vücud; gel de sen sokak sokak dolaş... Doktor gider gitmez Meserret Hünım kocdsına vaziyeti bildirmek için telefona koşmuştu. Karşısına Sadet Hanım çıkdı: — Beyefendi yoklar, bir emrini? varsa bana söyleyin hanimelendi. Meservet Hanım, şimdi kıskanç- lk düşünecek, sinirisencek halde değildi. Bilâkis Vedada yakın buk duğu bu kadınla derdleşmek isti - yordu. — Çok heyecanlısınız hanıme » fendi., B'r şey mi var? — Ah sormayın, Vedad çok has ta... Doktor zatürree dedi. Telefonun öbür tarafından husk bir feryad kopmuştu: — Ne diyrosunuz? Zatürrer mi — Maalesef evet! Hararet 40... o emr Ne yapacağım — Beyefendi gelir gelmez söy- lerim. Buradan bi mütehassıs düklor köye gitsinler, bir Kon. soltasyon yaptırmak faydalı olur. Üzülmeyin, metin olun hanime - fendi. — Bilmem ki, öyle şaşmdık, öyle endişeye düştük ki,... — Hakkımız var, Allah muhafs- a etsin; küçük bir şey deği r öyde yaptırmak müşkü olacaksa, buradan bir adam gön- derelim! Mesörret Hanın, rakibesinin bu alâkasından pek mütehassis olmuş tu. p müşkülüta tesal hâtsız ederim, — Estağfurullah eferd NIZ, Meserret Hanım, telefonu kapat mak üzereydi. «Yalmz!, kelimesi, Ml edersek sizl rg. m. Yak ni duyunca durdu. ş#y mi söyliyecektiniz? Telefonun öbür tarafı mütered. did idi, Nihayet, bır ik! saniyelik sükütu müteakib: — Akşama eye yoklamama — Arzu ettiğiniz zaman buyu » rabilirsiniz, Vedad, gittikçe | fenalaşıyorklu. Kendine kat'iyen malik değildi Kesik kesik nefes alıyor, başi yastıkta mütemadiyen bir sağa bir sola atıyor, fasılasız inliyor, say. yordu. İki gün içinde süzülüver. mişti. Yüzünün ökleri fırlamış, gözleri çukur halime gelmişti. Kuruyan dudaklar'nı ki- pırdatıyor, birbirine Okenet'enmiş dişleri arasını laşılmaz keli , meler çikiyordu. Meserrel Hanımın telefonundan iki saat sonra eniştesi yanında üç mütehassis doktorla yetişmişti Doktorları hastanın yan'na sokar ken, karısına; — Ne oldu bu çocuğu Kocakarılar gibi nazar yeceğim geliyor. Doktorlar, odada bulunanları &. şarı çikardıklan so dikkati; bir li Füsün, , eni tesinin Yanından kaçmıştı On ka. psnın anahtar â dayıyarık içerisini dinl yordu. Ka'bi duracaktı. Zetürresnin ne mühlik bir hastalık olduğunu duy. muştu. Küçük bir ihmal de insan öldürebiliyordu. Ya, hastahk ön lenmez de Vedai sğabey ölüve - rirse... Çıldıracaklı, aklına gelen. ler hâkikst olmuş gibi, dişleri sılıyor; başı dönüyor, kalb: göğsü. nü parçalıyacak bir şiddette vuru. yordu.