7 Temmuz 1942 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

7 Temmuz 1942 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Karalı cevab verdi: şemdan gösteren Elif bâcının Dz dai ve huri gibi iki kızından ayı. — Beli buba, bizüz! Tuşuk yüzü göründü. Köse adamirarak zorla buraya getirip kapa- Baş Sm şeri iganilalından yere sıçrarken acele ace.İdığı adamı boğuvezecekti, Bu ada. endinin yedek hayvana binme.|le sordu: mn u idi? Sa; üne yardım: etti. Koca sokakta çıt o— Hali geldi mi bacı? kr düşeri o bir a poktu, Sanki İstanbul iheiMi için. — Yok, gelmedi, bir burnu vardı. Abdülgani âfendi ie değildi. Gani Efendi ota yerle. — Behçe üzerindeki odada ka-İ neden: «Allah böyle takdir eyle » pr yerleşmez bir solukta sordu: İpalı olen misafir rahat oturur mu? | miş, devlet ve millet işi için elia! — Anı buldunuz mu? , o | — Hiç ses çıkmadı efendi. kana Sıvaştıracalkisı! demişti? Püçilrenk benim bubam, ei — İmdi şamdan, bize birakip Şu|Bu sesi çıkmıyan kendi halinde hayvanları ahura kapan. adamla det — Ya, ayak direyip geimemek| Ef bacı hayvanların dizginl in Be ML i rine yapışıp iç: aldıktan SOnra| lirdi? Fakat köse ihtiyarın hesab» sokak kapısının açık kanadını dik-İ,z boa bir şey o yapmadığını katle kapadı, fhtiyarla Urla mer.) iyiden iyiye bildiği için, söyledik. , «Gel beni bırak, sana ATDONA HALİL Erkeği kadın NUSRET SAFA COŞKUN İlhamınızı (oObenim (yanımda alınış olasınız. Bu benim ömrümün şarkısı olacak. ebedi bir değil mi? Ağır ağır başım çevirerek genç kadına bakti, Hayır, bu kadındaki ifade böş- kaydı, her kadında bu menba yok. tur, Halbuki Semahat? Gözünde bütün vuzuhile o ve ona aid hatı ralar canlandı, Bir kadın vardır, bize en asil his hatıra | dar, ismamile kendi âlemleri içinde birbirlerine bıraz daha yak. laşırak otürdular ve içtiler, Masalar boşalmış, ışıklar teker Jteker sönmeğe başıamıştı. Cazdaki müzisyenler sazların kaldırıyor - |lardı, Kalktıler, Vedad hafifçe sallandığını hissediyordu. Ne mi - desinde, ne başında şikâyet ede. ceği bir ağırlık yoktu. Bilâkis ba. şındaki tatlı dönmedn çok mem» nundu. Yaratır / bir avuç altın veririm» dedi. «Hav feylemen çorbacı şunda gelip dö. necekw'z. Dedük, İki duhteri yaş yerine görlerinden kan döktüler. Dislengin bir hatuncağız dahi var İdi. «Gel anı brak, şu Kızlardan kangisini gönlün çeker ise al gö. tür!» deği, İhtiyar güldü: — Bu kârdan Halile nesne açtı. nız mi idi? — Yok benim bubam, Men demis idiniz. — O, şimdi bizim konakta mı. dır? — Anda. bahçe Üzerindeki oda. da kapaludur. » Halili çığırdın mı? — Anı dahi çığırdık, şimdiye dek gelmiş olacaktır. Kani geç kal dımız benim bubam? İmtivar dalınn dalgın mırıldandı: — Beli Urla, geç kaldık, Cellâd Kara Veli «Onu gene» kemend ge Çirip iki ucunu kasıncaya değin bekledük. Urla kahkaha ile güldür — Vezir cenneti âlâda mıdır sale Atların karınlarınâ üzengi ücile dürttüler, Divi lunu doludizgin geçmeğe başla: Koca cadde de in cin yoktu. Beyaziddan Ab. dülgeni Efendinin konağı önüne :lar, Urla hayvanın dizğinin! «söyle. — Geldik efendi. #iyar yavaşça mırıldandı: — Beli oğlum, geldük: Kapıya doğru baktılar. Kapı bir.) ses sada gelmiyordu. Şimdi kapıyı denbire açıldı, aralıktan küçük bir divenleri ikişer ikişer çıktılar, So. iade, büyük bir şamdan yanıyor. pasa ei ei pe — Müzi tarafından bırakan anahtari çe. şiyordu. Abdülgani Elendi < i, nn: oturduğu oda bitişiğindeki ER adım atmasile gerileme. e m eg pm Bu lar ee Tİ hapsettiği adam tahtaları Ke, iüncebe Mil bir j reyi Ky o a rliydi. Yatak yunında kapağı güz) “Ora ilkin örtü, ardından m. nir bi ozz sel ker 7 Hukkanbılığını toparlıyarak tekrar yi Li sreiş boieliyen Urluya bağı) 190£İYE girdi, ayağının bumu ile ni Eyy, yen Urluya DERİ yerle yatan kıranla sakallı ada . z z man böğrüne dürttü: — Anım yanına git. Devlet ve pl de aç bakalım millet işi için elini masum kanınal voldasım. sıvaştıracaksın oğlum, Allah böyle takdir eylemiş, alnına yazıl: olanı bir tedbir bozamaz imiş meğer! Urlu dikkatli dikkati; dinliyor. du. Elini belindeki yatağan bıça - ğının sapına atlı: — Bir çalışta kellesini mi alalım dersiz? kapırtı da olmadı, Urlu bir daha dürteledi: — İşitmen mi yoldaşım, Tuhaf gene kıpırdı yoktu, Pala. bıyklı ve korkunç bakışı adam eğilip elini ibtiyarın alnına kodu: Buz gibi. Ellerini, nabızlarını - İhtivar telâşla yerinden sıçradı: e mİ emi — Yok. Nafile zehmet edip ks- Korkunç bir ürküntü ve ürperti na girmiş olursuz, kellesi boynun.İ lo: sAnaa.» diye bağırıp kapıya dan ayrılmamak Tâzım, atıldı. Adam ölmüştü. Koşa koşa Urlu kötü kötü güldü: Gani Efendinin bulnduğu odaya — Ya, boğalım mı demek istersiz| girdi. İhtiyar gülümsiye gülü: efendi? . yi ye: «Boğduk, cesedi anda yaturl» Köse adam başını eğdi: demesini bekliyordu. Urlunun yü. — Öyle... İhnak eylersiz. zündeki sarılığa ve durumundaki Uslu odadan düşünceli düşünceli çıktı. Sofada, aşağıdan gelen El£ bacı ile karşılaştı, Yaşlı &edin bir şey söylemeden «Nigâr» ın bulun. duğu odaya doğru yürüdü. Urlu bahçe üzerindeki oda ka - pısı önüne gelince durdu. İçeriden tabii olmayışı sezer sezmez yüre) ği çarptı, gayri ihtiyari: — Kaçmış mı? diye bağırarak yerinden fırladı. Urlu bir elini kaldırıp temin eti: — Teliş etmen, kaçak yek. (Zorla gülümsemiye savaştı) ru. hu firar eylemiş! cak, gece yarısı sıcak yatağın. . . Teri duyurur, bize bir şeyler yap.| Taflanlar, arasındaki dar yol - mak, yaratmak imkânını verir. Bır|dan, cazın bulunduğu sete çıkmış. kâdın vardır, zengin bir his stoku.|lardı. Henüz piyano kapanmamış. dur, Pskat” içimizde (k'pırdata. bildiği duygular çok başkadır. O; sadece sinirlerim emrindeki arzula ra muhatab olmak ve yalnız onlara hâkim olmek için yaratılmıştır. Düşünüyor, Semshti hatırladığı ve kalbi burkulduğu halde niçin hâlâ bu kadını cazib bulmakta de. vam ediyor. Bu bir ihanet değil dir. Fakat yalnız Semahat İçin san'ati harekete geldi. Bu kadın san'atine bir şey katamaz, ilham veremez, verse de duyurabildikle. Ses sada çıkmadı, adamda bir/ri notanın kalıbına giremezdi, Dik katle genç kadını süzüyor, su da. kika ruhunda, kalbine hâkim in. san dipdiri ayakta durduğu halde, bu kadına karşı hâlâ biraz evvelki EM muhafaza eden arzu ne. işe Bu bir muamma değildir. Bir kadın en ulvi, en asil bisleri ruhu- muza doldurabiliyorsa, mutlaka bunların öksülâmeline başka bir kadın muhatab olacaktır, En saf, en temiz sevginin bile, tahteşşuur. da yârattığı gem vurulmaz arzular vardır, bu arzuları o çılgınca bağ- landığımız insana harcamak iste.|1: meyiz. Fakat başka bir kadın için hovardaca harcarız. Aşk kadım başka, şehwet kadını başkadır. ik'- sini birden duyursbilen kadın çok azdır, Bunun için değil midir, ha. yatımızda unutamadığımız mutla. iki kadın vardır. Biri -bize ilk aşkı, diğeri a en kuvvetli arzu. yu duyuran kadın.. T mlnnDup, kapanacağı saate ka. tu Önünde saçsız başlı, gözlüklü İhtiyar kemancı, kemanını kutu. | suna yerleştirmekle mrşguldü. Göz leri piyanonun güzel bir kadın ağ- zının muntazam dişicrine benz: yen tuşlarına takildi. Genç kadın şaşırmıştı. Vedad. yanından ayrılmış, üstüste kon - muş, maselara sandalyelere çar - parsk piyanonun oaşn< gitmişti. Ayakta, elleri klâvyeler üzerinde dolaştı, Sonra, ani bır kararla ke. nardan bir sandalye çekerek ölü: İni kurpmadan, derin bir memni ne oturdu. İhtiyar kemancı, tusunun kapağı gibi, ağzı açık pi - yanonun başına geçen adarna ba - kıyordu. Gersonlardan biri koştu, her halde çalmasına mâni olacak, gazinonun kapanmış olduğunu söy liyecekti, Saadet Hanım kolundan yakaladı, Parmağını ağzına götü - rerek, susmasını işaret etti. fhtiver| alp kemancı, başını sallıyarak, Saadet Hanıma, «ne oluyor; sarhoş mu?» vu Hade eden bir hareket yapenış.| çe tı. Genç kadın elle yaklaşmasını emel kulağını ağzına yek. — örme dedi, bu hepinizin tanıdığı bir san'atkirdır. Birdenbi.. re bu arzuyu duydu, Şu dakikada bir fiham perisinin eteğini yakala. mış olabilir. beyi, İhtiyar kemancı bu kelimeyi bir kaç defa tekrarladıktan sonra, kü. (Lİ çük ve fersiz gözlerini ağzile beli ye haddi azamiye kadar açafi — Yaal, Nidası çıkardı. Gürültü yapn miya çulışsrak, geri çekildi. Vedad, kendi eserlerinden bi: çalmıya başlamıştı, Gazinodan çıkmak O üzere oli ba-| birkaç müşteri, gitmiye hazırla nan müzisyenler, kasada patron konuşan şef kulak kubarttılar. B rer ikişer yaklaşıyorlardı. Müzis yenler sazların masaların ü mi soruyorlardı, Patron he sabı, garsonlar temizliği bırakmıf lar, oldukları yerde dinliyorlard Çaldığı parça çok hareketl: ve cöğ kundu. Elleri gözükmüyor, ser reketlerle nağmelere uyan vöcuğ başını da eline dayıyarak gözle, niyetle dinliyordu. Koyu yeşil mor iki renge bürünmüş gecen sükünu içinde denize doğru coş kun neğmeler akıyordu. O Vedi İamamile kendinden geçmişti. B hayatında ilk defa, içine doğan hesabisnmadan icra s0fhasına gilen bir arzuydu. Zaman zama alnına dökülen saçiazını düzelt mek için başını sert hareketleri geriye sallıyor, parmaklar: gitti şiddetlenen bir kuvvetle klav e. üstünde koşuyordu, İhtiyar kemancının, br arkad şına fışıldadığı isim ağızdan ağız: Kalaktan kulağa bütün dinlevenl ri dolaşmıştı. Müzisyenler, sözle rini hayrele açarak dudaklar! hayretlerini destekliyerek biri daha yaklaştılar. Vedad, sert bir vuruşla parçı ni bitirip, kollarını süratle piy nonun üstünden X&aldırdığı za! birdenbire kulaklarıma çarpan “gi kış seslerile kendine geldi. ” “ası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: