Toprağın kıymeti Şimdi anlaşılıyor Muhittin Birgen irinci Fransız İmparatorlu. ğu zamanında olduğu gibi, Avrupa, bugün de sıkı ablukaya maruzdur. İngiltere, geçende Lom dra radyosunun anlatmış olduğu gibi, Avrupanın halini Nuh zama- nındaki tufana ve İngiltereyi de 'un o teknesine benzetiyor. O,| kendi teknesinin içinde, kendi milli! hayatım yaşamayı düşünmekle mü- kelleftir. Bunun, bügünkü insanlık fiksine zıd bir hodgâmlık olduğunu! söyliyenler olsa bile, tarihin ve in. anlık hayatının hakikati bundan iba © rettir; her ne pahasına olursa olsun, galib gelmek! Harbin insanicesi ve sanicesi olmaz. | İngiltere” Avru > payı yeniden ablukaya Dimi O. nun selâmeti böyle istiyor. İngilte- © renin en büyük ailâb budur; ri liz donanması kaç yüz senedenberi hep bunun için hazırlamıştır, harb de insaf ve merhamet olamaz, Av- rapa bu abluka hayatını yaşıyacak- tr. gayri in-| Çok şükür, biz bu abluka baya! tının fenalıklarından hiçbir yey göre medik, Yahud, bizim üstümüze ge- İon tesirleri ancak serpinti nev'in- dendir. Avrupaya ve bu arada te- dariksiz olan o memleketlere gelin. ce önlar, kışı, sancılar içinde kıv- © ranmakla geçirdiler ve hâlâ da öy- Jedi irler, . Harbin ne zaman biteceğini ve ablukanın ne zaman kalkacağını bilmek kabil olmadığı için, halen bütün memleketlerde büyük bir ha- zeket var, Bir hayli zamandanberi toprağa hakir gözle bukan ve haya- b yalanız #snayide, ticarette, spekü. $ onda ve rantta arayan Avrupa- İilar, bu defaki buhran içinde, top- © rağın kiymetini ve onun verebilece ği nimetleri iyi hatırlıyorlar. Avrupa, on dokuzuncu asrın ilk senelerinde büyük bir abluka içine de bulunurken ikbsadi bünyesi bu-| günkü halde değildi, O zamanki Avrupada ve bilhassa o Avrupanın idaresini kendi eline almış olan SON POSTA Bir çocuğun bütün hayatinda tesirini gördüğü küçük yaşlarından it#baren ölan müameledir, Ben müâmele çok lik yıllarına kadar kendisine ya - Deniz harbinin en mühim unsuru: Denizaltı gemileri Bu silâhın terkedilmemesi 2 sebebden ileri gelir: 7 - Silâhın imalindeki sühulet. 2 - Silâhın hedeflerinin harb gemisi olmayışı ( “Son Posta,, nın denizci muharriri yazıyor | Fronsada bugünküne (nisbetle ge.! (© ir ziraat hayatı vard. O Avru- pa, İngilterenin zaferile ablukadan| kurtulduktan sonra, İngilteteyi tak»! lid ederek kendisini büsbütün sana. tn verdi. Bizde ötedenberi «Kan. tariyes ismini taşıyan ticaret eşyası © Avrupada Kolonial adini aldi; Ko İonilerden gelip Avrapada istihlâk| edilecek olan bu maddelerin isüh-| sali ile uğraşmayı herkes hekir gör dü. Toprağı yoğurmak, güneşin al-| ula kavrula kavsola tabiatin Göğİ sünden yiyecek madde koparmak, Avrupalının tenezzül (O etmiyeceği adi bir işi olarak telâkki edildi. Çi-| gek yetiştirmek, bol renkli, derin gölgeli parklar yapmak, gül neslinö | yeni yeni çeşidler ilâve etmek için © uğraşmak, ziraat sahasında, Avru. © palıhın en çok tercih ettiği bir iş ol-! lu, 914 harbi, bir asır evvelki mü- cadeleyi ve abluka derdlerini Av- rupalılara pek az hatırlattı; bu ab. lukadan dolayı bir harb kaybetmiş olan Almanya ile yeni bir harbe ha- > zrlanan İtalya müstesna, kimse, günün birinde Avrupa nüfusunun yeni bir abluka ile fenersiz yakal. nacağını düşünmedi. Bu arada bil- hassa, Fransa ile Belçika, Hollanda gaflet içinde yüzdüler. Fransa sana. yiini ileri götüremedi; ziranlte ise itti, Hollanda, Lon- dra için bir çiçek pazan ve bir süt- hane olmayı, City'nin . simsarlığını yapmayı, Belçika, İngiliz ve Fran. 8ız sanayii ve bankerliği yanında iyi bik yardımcı rolü oynâmaı terci ettiler. Avrupada, toprak ve ziraat bunun yerine bire bin in peşinde koşmak hirs, kuvvet buldu. İ Nihayet, bugünkü harb gelip çat- © ve Avrupa, bir ateş tufanına uğ- radı, Şimdi toprak tekrar kıymet buluyor; birçok yerlerde, İsviçrede, ! Fransada, Belçika, Hollanda ve Da nimarkada, Norveçte, herkes yeni- den zirante dökülüyor. Birçok yer. lerde şehirlerin parkları, traktörler- le bozuluyor, çimenlerin ve çiçek- lerin yerlerine patates, pancar, yer elması vesaire ekiliyor. Almanya, Lehistana, Romanyaya takım takım! “traktörler gönderiyor. Mektebler a! giliyor, enstitüler kuruluyor, hülâsa, | Avrupa, açlık — imparaortlağınan — iaarruzundan kendisini o kurtarmak | yeni bir istihsal harbi açmış bu- İunuyor. Bu, Avrupanın hiç görme. diği gönüllüsü bol bir seferbeeliktir. k k * | Avrupa, bir hamlede bu sefer © berliği yapıp açlık namındaki düş mana karşı muzaffer olabilir mi? Bilmiyoruz; fakat, şunu görüyoruz ki, Türkiye, toprak Türkiyesidir. Yarn sulh olsa ve abluka kalksa, irk köylüsünün Türk toprakların. İr Geçen harbde olduğu © gibi, bu, görünmeden, hareket etmesi efkâr harbde de denizalu gemileri, deniz | umumiyede onun pek mühim bir si- harbinin en mühim unsuudur, Al-/lâh olduğuna dair bir kanaat hasıl | manya, harbi kazanmak için, aşağı! edebilir. Bu kanaat üzerinde du yukarı her şeyi bu silâhtan bekle -/madan evvel bir denizalu o ge mektedir. o Filvaki Oher O hafta ile su üstü gemisi arasındaki fark - elli bin ton ücaret gemi bu' lan tebarüz ettirmek faydalı ola- âh olmakta, lerce | caktır, gıda denizlerin di- bine göçmel ir. Buna mukabil; İngilizler de, denizaltılar avlamak hususunda pek hassas davramnakta ve ellerinden geleni yapmaktadırlar. bu uğurda yapılan mücadelenin a- kıllara hayret verecek rakamlar, yanlardır: İ Almanya tarafından ba caret gemisi mecmmu tonajı iki mil yonu geçmiş bulunmaktadır. Buna mukabil İngilizler de, şimdiye kadar yüzü geçen bir miktar deniznlt: ba. tırdıklarını söylemektedirler. Müvazene Bir denizaltı gemisi su bulundukka, aynen su üstü gemisi vasıflarını taşır. Fakat dalan bir ge. mi derhal tulani müvazenesini kay- beder. Bir kişinin gemi içinde gez - mesi gemiye, adeta bir salıncak şeklinde, müvazenesizlik verir. Bü- İtün maharet gemiyi, bu oynaklığına rağmen su üstüne o çıkarmamaktır. | Bu müvazenesizlik bilhasen torpil - İlerin atıldığı anda vukua gelir. Çün- İkü bir tonu bulan beher torpil, ge - miden çıkmakla, geminin bir tarafı” İm hafifletmektedir. Eğer bu anda “| gemi idare edilmezse, su sathına fır. pek |Jar ve denizaltının yerimi belli eder. »rgün gazete sütunlarında, jans havadislerinde ördü haberler © okuyucularımızda, rak, denizallı gemisi ve bu. merak u inin su altından,' Sürat Denizaltı gemisinin ikteada mec- (Devami $ inci sayfada) nu a yandıracaktır. Ge: üstünde | 5 Genç dal Çoguğunuzu korkutmayınız. seri muamele altında bulundurina- yınız. Aksi takdirde korkak, utengeç, kendisini delma küçük ve ve karakteri hep o muamelenin o zayıf gören bir genç yetiştirmiş olursunuz. Ona cesaret idare etmeyi öğretiniz. | 'Eetizi İngilterenin Büyük Britan yâ imparatorluğu teşekkül ettiğin derberi Akdeniz daima, İngiltere için hayati bir irol oynamışlar, Hakikaten de Ak deniz, Büyük Bri tanya imparstor- luğunun — hayat moktasıdır. İngil- İterenin düşman - ları bunu takdir ettikleri için O - tu daima Akde - âiz de vurmiya salışmışlardır. Birinci Dünya Barbi baska sart lar alında cereyan et Akdeniz, harbin devamınca mü - him bir rol oynamamıştı. Fakat bu Dünya Harbinde, Frenssnm İortadan kalkışı, İtalyanın, İngil - terenin düşmanları arasında yer alışı Akdenizin ehemmiyetini büs- tün artırmaktadır. İngiltere, büyük gunun dört yol a Akdenizde çok esaslı k tinad noktalarına malik Akden istinad takım İs“ bulgr sırasile: Cebeki ta, Kıbms adaları, ve Süveyş ka- nal'dır. Harbin siklet merkezi Ak denize intikal ettiğine aran, harbin bu mıntakadaki ira mi yazımızda, İngil “İnin Akdenizdeki birinci istinad! Cebelüttarıktan noktası - olan bahsedeceğiz. geçirdiği istinad noktası, Cebi tarıktır. Cebelüttarık, Atlâş Ok - yanusile Akdenizin birles noktada, kâlndir. Süveyş mevcud olmadığı zamanlar al ebe- Akdenizin başlıen kapısıdır. İ Eski Yunan mitolojisine na - zaran Hergül, o zamanlar dünya- İnin hududu telâkki edilen Cebe - Tüttarıka kadar gelmis, iki elini boğazın iki tarafına koymuş ve bo- zin her iki yanımda «Hergül avaları» meydana gelmiş .Hersül kayalarısından biri de, İboğazın Avrupa kıyısındaki Kol- pe kayasıdır. Sonraları | burası | «Tarik dağis veyahud «Tarık ka- yası» yamım almıştır. Roma imparatorluğu zamanin- 3 — IiNAN, i inde sik sik haberler imüzü o kadar korkut- daima tered- İSTER görürü ne tu ki, okuyup işittiklerimize İnswp inanmamakia düd ederiz. Macar gerçekten ucuz, bol; normal bir hayat mı yoksa sıkıntı içinde mi? Dostumuzun siyasetle alâkası yok, biz ondan en ziyade urmumi hayatın ne olduğunu öğrenim ik; v Memleket tamamen normal'ir, cevabını verdi. Tiyatro sine- ma, gazino ve sokak hıncahınç dolu, sıkıntı da yok. Yalnız küçük bir fiat yüksekliği ile küçük bir © e çarpmaktadır. Bu fat yüksekliği bezı eşyada pe beş nisbelinde, bazı eşyada ise szami yüzde on be ğa gelince, haftada birkaç gün et yoktur, ekmek esme ntalarm lis nihayet sekiz on isme inmi Bu bakımdan fiat biraz göz kaparsanız memleketir Allaha şükür erinden daha müsaid bir vaziyette bulunduğu hn Inız Peştede öyle bir muamele ile karşılaştım ki beni bir bayli düşündürdü: iNAN, yaşıyor, İSTER ESER STER İngiliz kumaşından bir elbise gittim. Cebelitarık —— YAZAN BEİ Hasan Âli Ediz | renin Akdenizde ilk eline| İlüttarık boğazı Akdenizin biricik| kapısı idi. Bugün de Cebelüttarik| İste bul iINANMA' eğilir, yaşlısı kırılır Sözün kısası Kardan ilhamlar E. Ekrem Taa eçen gün gene bu sütunda dediğim sıktı; Kahbe Mart mahiyetini bütün açıklığile gösteri- yor. İlk haftasındaki yumuşaklığına aldamıp ta kışlık elbiselerini sandık- İların dibine yerleştiren, yazlık par- ko açık renk giyim eşyasını meydana çıkaranlar saflıklarile kal İ sınlar. Bilmem, içlerinde, sobaları söktürmeğe kadar varanlar da var veriniz, izdeki noktası dan titreye titreye üyanıp ta etrafı bembeyaz gördüklerinde fena hak Gene bu bahsettiklerim ne ise nef Âdem evlâdı her vaziyette derhal lekler?1 Benim, yana yakıla geçen- İlerde beyan eylediğim iştiyaka san. gelen bu sevimli mahlâklerm bali | yamandan da beter. rinde bünlarden bir çift var ki iki üç gündenberidir. pek smmm | a ae A ça ane izi İ ğuğu' belli ki iliklerine işliyor. İçle, <a | bü kadar erkenci ulmamağa ahd yorlar, belli. Kolpe'nin Rama| seyrederken, bir yandan da, bu he- kolonisi vücüde! sabında yanılan diktatörün oArns- “ci asırda, Tarı-| melâli gözümün önüne geliyor. kın rehberliği al-| (O havaliyi biraz bilirim de, baya istilâ eden Arab-| sivi kesileceğini tehminde — güçlük lar, Kolpe kaya - çekmiyorum. Tabint böyle beyaz da ellerine ge iş 2 ) ir lerde kara gömlekle dolaşmak titre- işler ve Tari-| mek için birebirdir. Maamafih fena ten bürasma «Ce yoksa soğuğun şiddetinden mi ileri belüttarık» geldiği bu havada belli olmaz; gene dir. Burasına Ce-| tutmak mümkündür. belütt den -| o Baharda dünyayı biraz daha ka- İ or zannedenlere Bal Cebelüttarık, fi! kan yolları böyle zorlu kışlarda ge. bulunduran hükümet için fevka -/ ki çamur haftalarca kalır. lâde ehemmiyeti haizdir, İşte bütün bu son sebeblerden ö- luğunda ve 420 metr» yüksekli net etmeğe dilim varmıyor. Bilâkis: ide bir yanmadadır. Cebelütterik| Rakıyorum ve düşünüyorum da ta. haklı olanların tarafını iltizama baş. adığına hükmediyor, memnun olu- bir kolaylıkla Ötekiler berdülücuzun hökmü ne ni göstermektedir. Tekil de olsa kısadır diye müteselli olma- ki! değil: Bunun arkasından bir de öküz ©l değiştir. soğuğu varl Cals mn? Hele onlar evveldi gün uyku. de üzülmüşlerdir. tedbir almasını bilir. Ya biçare ley- ki merhamet etmiş gibi ansızm çıka. İ Karamdaki yüksek bacanın üze- yorlar, Galiba böyle gafil avlandık- rinden, bir daha seneye, taş çatlı da burada, Jül Bir yatılan onlan işim bölyârak gelmişti, VILI İn- vudluk dağlarındaki hali, hali pür. tında İspanyavı burada böyle olursa orada re türlü gömleğe büründüğü zaman o yer kın namna İZAİE- da değil: O titremenin korkudan ın, mını vermişii secnatten filândan serbestçe atp mesi hten| zıştırmak emelinde olup ta © mevsi- i vaziyeti itibarile, burasını eliyde| çid vermez. Kar kalksa da altında- Cebelüttarık, 4 kilometre uzun-İ türü Martın bu seferki oyununa lâ- )kavası, kara ile birleştiği noktada biatin de, nihayet, dünya davasında yorum. ğa çalışırlar amma kazın ayağı öyle miş, en nihsyet kat'i olarak İspan- 6, lem İ O sıralarda Atdeniz kıyısın - daki devletlerle, bilhassa Osmanlı) giler: 1713 yılında aktedilen Viraht orluğu ile sık: bir mü muahadesi neticesinde gerek Ce- sebete girişmiş bulunan İngiltere. | belüttarık, gerekse Fransa ve İs- Akdenize hususi bir alâka ipanyaya aid Avrupa ve Amerika- &-İda bulunmakta olan bir yığın ara- İzi, İngilterenin hakimiyeti altına girdi. Bilhassa bunların arasında t onulbulunmakla olan ve Balear adala- Wİrnm büyüklük itibarile ikincisini teşkil eden Minorka adâsi hususi |bir ehermiyeti haizdi, Çünkü bu 1$İadanın Port-Megan limanı 6 de - k maruftu. ib aden devirlerde İs- Fransızların da i la j harbde, birçok de İ İyolların elinde kalmıştı. İşimali Af kyan ticaret | Hindistana ve Hindis-) Bunu tana giden en kıza yol, gene Ak-!panyolla; denizden geçmekte ve deve İmanı temin ederek, Cebe vanlarile Süveyş berzahından Kı-/ve Minorka adasını istirdad etmek İdenize müncer olmakta idi. İşte) için, gerek 'muslihane çindir ki XVTTİ üncü vüz!sildhlı birçok teşebbüel yılda İspanyanın mirası için biridular. Fakat bu te yandan İspanya, Fronsa, diğer'hiç birisi müsbet birr yandan İngiltere ve mültefikleri|di: 1720 yılında Cebe Ola N ce, A yan eden harbde Akdeniz en|porkadaki garnizı esaslı bir rol oynamakta idi. İdahalesi neticesinde akamete Mae 170$ yılı 24 Tommu -İyadı. Cebelüttarıkm 1726 yılını zunda, İngiltere üttefi nasarası da müsbet bir heti- kuvvetleri üç günlük bir muhasa-|ce vermedi. radan sonra Cebelütlarıkı zaptel-| OAmerlkanın istiklâ! muharebe- — İleri zamanında, Fransız-İspanyol İsitâhk kuvvetleri bir daha Cebe. Bittanla muhasara ettiler. Büyük muhasara adını alan bu muhusara, (Devamı 4 üncü sayfada) erenenar sessamasasamassnnsnenaonvanaauna senkiaina yaptırmak istemiştim, terziye — Siz ecnebisiniz, memleketinizde de yaptırtabilirsiniz, benim elimde ancak mahdud miktarda müşterilerime saklamak mecburiyetindeyim, mazur gör: na mukabil Macar kumaşından deyim, yapayım, dedi. Bir iskarpin alacaktim. Dükkünş girdim. Orada da ns2ikâne bir red cevabı İle karşılaştım: — İskarpininizin yeni olduğu nize dönebilirsiniz. Fakat camekânda görd kü almak istiyordum, güm kkânın esaşlı üz. bu- elbise isterseniz emrinize âme - kumaş kakdı, onları k Arasi save | 5) Il görüyorum, bunlarla memleketi- rma pek hoşuma gitmişti mutla- sahibine iskarpin için »rİnde yazılı #iattan fazla vermeyi teklif ettim. Kaşları derhal çatıldı; Harb zamanındayız, bu, bir kazanç değil, bir prensib mese. lesidir, dedi. Peşteden gelen dostumuzdan dinlediğimiz bu hikâye dostu - muz kadar bizi de düşündürdü ve biz bu hikâyede birçok İstanbul dükkâncıları için almacak mübim bir ders bulunduğuna inandık, fakat bu dersin fayda vereceğine ey okuyucu sen: IiNANMA!