Büyük Mustafa - Çoban Mehmed yüreşi niçin yapılmadı ? Knk güreş fanlı b ii tabak tertib öemelidir. 7 Yazan: Ömer Besim güreş birinelliklen dört gün ve güzel o . masıdır ki bügünkü mü. Yarlığı meydana gelirmiş ol. Nin beş | ahi len, Seneye yakın bir zaman Giddi bir gayret meisesi İz. şbtakasının böyle mühim bir iki birincilik alması gibi Ra, e riverdi. la, Diyorum: ve lt takımın Moy Kaptamı Narinin bu sahada Kün, Hinesi olduğunu söylemek hi. Grace Moore yeni filminde Bugün üzerinden wzun aenekr geçiği halde hâlâ şöhret ve heyeca. mıni muhafaza eden, daima büyük bir veod, sonsuz bir alâka ile dinle. nen öyle melodiler vardır ki, bunlara san'at tarihi «Ölmiyen melodiler» i& Anamı vermiştir. Güzel san'atların en başında gelen- lerden biri olan musiki, Oöledenben kalbe hitab eden en müessir bir kud- ret olarak kabul edümüşür. Âşıklar sevgilerini, (o İstihler aavaş haberlerini musiki (le anlatmışlardır. Dünyaya böyle «Ölmiyen melodiler: yaratan büyük musikişinadlar da eser- leri de isimlerini ebedileştirmişlerdir. Bugün medeni dünyada * Strauss, Muzart, Bethören'i herkes kendi mall. kahramanları gibi tanır. Eserleri du. düktan dudağa dolaşır; nesilden ne. sile göçer. Tiyatrolar bu nağmelerden hayat alır, filmler bu melodilerle güz. tenir. Müzikli fümler yapmakta başta ge. len Amerikalılar için güzel sesli bir yıldız, dünyanın en büyük ve tüken. mez bir hazinesidir. Çünkü onun al. tın sesini her zaman başka bir ger - çeve de süskyerek &inema Ölemine| © bizce meçhul olmadığı Mirineiciş #ehrimisden ayri. hı, bi buluyoruz Kyşda Çorumlu Mehmed Alinin a #ynca takdire şayandır. Ti likânler dahilinde bu gü- gok daha yüksek randıman bile değildir. iştirâk etmiş olan Muntakalar içinde cidden mi eeibeden kabiliyciler büyük Mustafanın Ağır siklet #ümpiyonayı kapamış olan akımı gerçi ikincilik, üçün. », dereceleri toplamış ise de! de tatninkâr olmadığını! Yerinde bir söz olur ka. 1/1 hil VE 7 # Mi bizden daha fazla Jüzım” gelen bü açık eklerini ümid ede.| boşnudauzluklara r18- ları iyi bir şekide bs- federasyonunu teb.' noktayı izah edemeden | lelmedie büyük Müsiad lay halde bir yanlışı: , Bunun ne- Mustafa ilk defa ola- Türkiye birincisi sayıl. ef 7 Te vardır, Bu baminelerden biri de hiç) şüphesiz o Amerikanın Metropoliten operasının beş muğanniyesi olan Gru. ce Moore'dur. Grase Moore'u «Son Posta, okuyu. ewlarına gene iakdime hacet görmü. yoruz. Vaktile bn san'atkâdan uzun! uzadıya bahseylemiş ve onu okuyucu. larımaza takdim eylemiş idik. Grace Moore, şimdiye kadar bise bir çok güzel filmler yaratmıştı. Bilimi. balâğı diyebiliriz k; en bÜYÜK miüvaf. fakiyetlerinden biri «AŞk © serenadıs. hilmi olunmuştur. İN gg lerinin yer değişir. Em, “* Çoban Mehmedin e da » bilemeyiz. in müzabıklara de. hai Sürp, Şoğrama tabidir i? Ve ağlak ne için hu. dike in bugün ortaya fe. di bay, Devmu çuktı? Olam 1 bir çare bel) playrola? Bir emsimiz mi var? Zatı ülilerine hizmet, dâmiz için... Arab Abdullah ona cümlesini ta- mektubu çıkardı, ve uzattı: — Çek söyleme, wlan imami o- ku sunul Ebülhayır efendi mektubu eline da tanır tanımaz İenalik geçirir de #REİ gibi oldu. Dizleriin bağı çözüldü, karşilaşams-| her tarafı titremiye başladı. İçinden güreşçi İçinİ üstüste salavat getiriyor, bir türlü o- pe kumuya dili varmıyordu. Uyandıracağına| o— Okusann, be! hür, hey oğlumuz böyle bir Okuyayım, devletlim! Başör Bacağı, »0de, hem deltünel Okuyayım efendiciği kuvvetle tahmin peden şaşirıyorsun? ulen ağar ye derek Mi: ai . fakat Kiymeti; e Meri müslesa fömler hazırlamak imkâru! «Son Posta» nın edebi tefrikar £&7 YEŞİL TULUMBA Yazan: Ercümend Ekrem Talu SON POSTA SİNEMA | Grace Moore'un ölmez | Film sahneleri melodilerle dolu yeni arasında sanatkârlar . ne yaparlar? Gazetelerde ve mecmusiarda şim - idive kadar san'ıtkArlanları böl bol ba . Onların abllikinr:, ta. biatları, huyları, iyi ve kötü tarafları wwn uzudıya anlatılmıştır. Diğer Oteraftan bu san'atkârları İllmlerde doya doya seyreylemişsiniz.. ir. Bunlar &eleri kâh güldürmüşler, kâh ağlatmışlardır. Bütün bunlardan ocesuret alarak bu san'atklırları tamamile tanıdığını. Jam bükmelmişsinizdir. Halbuki... Bmin olunuz ki yanstmiş. sınızdır, hem de ne kadar... San'stklırlar öyle, gördüğünüz gib | değildirler, | Onlar da hususi hayatları de iş bu- yatlarında bumbaşkadırlar. Bugün sizlere san'atkürlern bu hai. lerini anlatacağız. Maltmunuz olduğu üzere, stüdyo -! Yarda film çevrilirken bir enhne müte.| addid defa tekrar edilmektedir. | Sahne nihayet son defa olarak çev.! Tildikten sonra san'atklırlar, bir diğer sahneye başlamak Üzere, az bir müd. det istirshste çekilmektedirler, Buna| kendilerinden geçiyorlar, desek da. İs iyi olur. Çünkü dzsbları tamamile| gerümiş bulunmaktadır. İ Meşier #runmz san'atkârı Rajmu.| dem başlıyalım: İ bir filmi İş çıkar çikmar sinirlenir. Çevirdiği İsahne biler bitmez sinirleri çok ger -| ginleşir... Adeta bir barut fiçısı hali. ne gelir. Bu sıralarda kimse ona yak. laşmıya cesarel edemez, Rejisör bie ordan çekinir, ne söylese dinlenir, bü. tin arzuları derhsl is'ai edir. Çok defa eline geçen şeyleri fırlatır atar. Halbuki filmlerde çok hoşsehbet, ba. ba bir adam manzarasi arseder, | Birçoklarının Fransız zannetiği fa- kat tam manasile Belçikalı olan Vie- 4or Pransen, Ralmu'nun aksine glarak, iki sahne arasında çok meş'elidir. Ga- Tb bir nokta: Çevirdiği sahne ne ka- dar ağır olursa o, © kadar fazla neş'eli | alur. Arkadaşlarına bep koş fıkralar, #ükâyeler nakleder. Faria çapkinca olun bu yaşlı san'alkâr eksrrıya kadın san'atkârlara kur yapar. Melvin Douglas üc beraber Bu filmin asil ismi «Kidnappes mo Monsisursdur. Füm birçok muski parçaları ile süs. lenmiştir. Amerikalılar bunları fev - kalide beğendiklerinden bu Time “Nağmeler müzesi, ismini vermişler. dir. | Açıkgözdü. Sayfa 5 BUDA BİR TİP ! — İnsan hayatta açık göz olmalı. Diyeni köprünün Kadıköy iske - İesinde gördüm. Bilet alacaklar, bir- birinin ardısıra dizilmişler; gişeye, okla gösterilen istikamette ilerliyor lar, biletlerini ahıyorlardı. Açıkgöz, bilet alanların çıktıkları taraftan gi- şeye sokuldu: — Kadıköy birinci mevki gidip gelme. — Biliyorsunuz, koltuklar mu — Ya benim koltuğuma da bağ kası oturduysa. .. i — Onu da oradan kaldırınız. — Bu kadar zahmete ne lüzünü var... Burada oturdum, seyrederim; — Buranın sahibi var, dedik, — Boş yer çok, o da bir başka tarafa oturuversin. Zil çalmıştı, Perde açılacaktı! Memur açıkgözle meşgul olsa, di # ğer - seyircileri oturtamazdı. Açık göz onun uzaklaştığını görünce, yasi mndakine: — Açikgöz olmak lâzım, dedi; bana verilen yer en arkada... Ti * yatroyu oradan seyredecek değilim ya... Vapurda “ilizi, > Otutscik — yer yoktu. Âçıkgözü gördüm. Onurmuz yanma da şapkasını koymuştu. Beş dakika, on dakika geçti, vapor kalk mak üzere idi. Salonun kapısından giren bir yolcu, açıkgözün gözüne ilişmmiştiz — Nihad Bey, Nihad Bey. Diye bağırdı. Yolcu açıkgözden! Bir tesadüf beni açıkgözle ta » tarafa yürüdü. Açıkgöz şapkasını! pıştırdı: çiya ia — Açıkgöz bir zat olduğunuzu — Buyurun, sizin için ayırdım. le Nihad Bey dediği kimse, şap - kadan münhal kalan yere oturur - ken açıkgöz gülüyordu: — Her yerde açıkgöz olmak lâ- Dedim, memnuniyetle gülümse « di: — Evet, öyleyimdir. İnanmaz BAMIZ.. — İnanınm, birkaç kere gözüm” le gördüm. Yalnız size bir sual 608 mak isterdim. Tiyatroda, yer gösteren memu - run sesini duydum: Buyurun sorunuz? — Efendim, buranın sahibi var,| — Açıkgözün lügat manası, sayi sız demek midir? j — Anlıyamadım. — Sizin açıkgöz olmak adeetti «Ü ğiniz hareketleriniz saygısızlık keli mesi ile daha iyi ifade edilebilir de, ği İsmet İlla 1 (Bunları biliyor mu idiniz ? Ji Cavalıların bardakları Dört gözlü balık c Porto - Ki ava koda «Kocagöz adas yer ismin ni verdik: biletinizi gösterin, yeriniz neresi ine sizi oraya oturtayım. Sesin geldiği tarafa baktım. Me surun hitab ettiği şahm (tenıdım. — Herkese bilet gösterecek de- Filiz ya... Buraya oturduk. Hilerinin bar - leri bir pevi ba - ç dakları bir nevi lik bulunmak - v ii eml tadır. Bu balığın diğer balıklarda dır. İbriğin ağzını a - « olduğu gibi başlarında bulunan ikiğ İızlarına değdirme - gözden maada, kuyruk tarafına doğ ami 4 ru sırtlarında da iki gözü vari dir. , Grace Moore'a refakat eden san'at-| Hemen hemen her memlekette ka. kâr Amerikan sinemâ sanatkârları | danlar tarafından fevkalâde beğeni-| için çok müstesma bir mevkie sahibilen Pranmz sun'atkârı Charles Bayer dun Melayn Douglas'tır. südyolarda çok dalşindir. Barları Bu filmde Grace Moore'un teganni | ODur Pollerm düşündüğünü ileri sü. eyledi Daf ge ğ emre se hissi macstalarına) Manon, e e Fakat Charles Boyer'in bu hali çok Sotte Romance, Butterfiy... arkadaşları Film yalnız müziğe uyarak yapıl - mamıştır. Ayni zemanda çok dikkale değer ve sürükleyici bir mevzuu Yar. dır. vr şukrimşir. Güze sesli, güzel vücudlu, güzel yüzlü Jesnetie Mac Donald sahneler arasında biraz sinirienir. Pakat kimse. ye elli etmez, #evkalâde nasik oldu- ğunda güler yüzünü bozmaz. Jesn Gebin ise başı Obaşma bir Üsküdar cinayetinin ülemdir. Sahne aralarında ekseriya kimse de görüşmez, Temsil eylediği faili elâr meçhu ! : © , İrolden bir dakika bile ayrilmak iste Üsküdarda Selimaz caddesindelmez Onun bu halini bir san'atkâr ar-| mz pamı diğer se amm şim kuduşı bir gön tenkld etmiş, fakat çu bakkalın başına demiri İ cevabı almaştır:. rulmak seretile öldürülmüş &olesek dükkümnda bulunduğumu yazmış tik. O röller üzerine düşerim. Onları içime! Paraya tamaan işlendiği tahmin | çekerim. Bu sayede ön muvaffak Glu. olman bu cinayetin tahkiketile ad-İrum Bu suretle hareket etmediğim iye ve zabıta dün de meşgul ol-İvakit çevirdiğim satıneleri beğehmem muştur. Dikkat ettim, balk ta bu sahneleri; Vak'a ile alâkalı oldukları sanı- | beğenmiyor. İ lan iki şahıs dün sorguya lerse de katilin bunlardan hangisi) san'aikârı Meloyn Douglas sahneler olduğu henüz kat'iyetle tesbit edile-| arazındı hiç bir Tevkaltüelik göster. memiytir. g mez. Yalnız farla komuşmas, tirmek - Adliye ve zabıla bu (o busustaki Jârim yer. il i * Pranms şsan'atklri Albert Prejean'ı tahkikata ehemmiyetle devam et RA Gala rab, mektubu onun elinden hızla çekiverdi. Tek bir söz söylemesine, kendini sudan olsun müdafnaya kal- kışmasına meydan vermeden: — Ule, hayvan oğlu hayvan! Ne b.. yemeğe yaptın bu tezviri? diye bağırdı. — Ben siler gi değilim. Fümler.| deck rellerimi yaşımadan çeviremem —i. — Ule, Allah, Peygamber tanı - maz man? Torba gibi sakalından — Yok, velinimetim!, Değil.| utanmaz, arlanmaz mısın, sen? Şe- okuyayım. okuyorum... riatin nizamından, devletin kanun - — Haydi! Ben de dinliyorum. | | larından korkun yok mu?. Ne iste- din elin ırzından, namusundan.. eh- Binden, ayelinden? —i — Söylesene be, zmdık oğla Ebülhayır Efendi kıraate başladı. Her kelime, kızgın bir çivi gibi önce dilimin ucunu yakıyor, sonra da ku- laklarından içeriye girip şakaklarına saplanıyordu. . Bir aralık gözünün ucu ile Arab saşırdı: meleri kekelemeğe başladı. — Oku be hoca! Oku be keraiz- çekilmiş | Rolleri çok beğenden Amerikan! dı bana bu mektubu... Bir genç okuyucumun ovekte-)detince bir sanşınla birlikte yaşas bunda yazdıklanm hülâsa o edece-| Yabilirim?.» > v. — Erkekler sarışınlar tercih evi derler. İ i wEvlenecek bir yaştayım.. tam- N dıklarım, ailem bana münasb bitİ" “Derler. Okuyucum da aksine seci yenç kız aramaktadırlar. Ben onla-| naınlardan boşlanmıyormuz. Fakat ii ra istediğim genç kızda (aradığım 'okuyucum, ya meme ça hususiyetleri söylerken başta, sarı-|”* tanımadığı simselerden hsodi- 2 şın olmamasını, ileri sürüyorum. Be-| 797 Acaba günün birinde yakından, nim bu şartım biraz garib buluyor- ve emare m ellere lar. Güzellik, tahsil, iyi ahlâk gibi k ğe rene y aden ziyade GENİ vamflarm bir genç kızda aranabile-| ğer hususata ehemmiyet vermelidir. ceğini, fakat sarışın olmasın darzın-| Sevgi bağı, saçın renginden daha da bir şart koşulmamnı doğru bul-| baska Hflerle örülüdür ve nihayet madıklarmı söylüyorlar, Fukat tey- e A 7e, ben sokakta bir sarışın görsem.İ dir. Yarın' kim bilir, belki sarışını dönüp bakmak aklıma gelmez. fa-İdan hoşlandığı da olacaktır. kat çok kere temdüf ettiğim esmer ie buyün maderki m is e kre salli ey em Ae va İni va yle olunca sarışımlardan boşlan-| ada hayat arkadaşında aradığı di sadığım manas çıkmaz ım, ma-j... öyetleri b fali 0 demki sanşmdan o hoşlanmıyorum, | eddüd etmemeli, evlenmelidir.. TEYZE nebbih yerine geçti, Kendini zorladı Arab Abdullah muzafferane gül öz senle: ü öhre isin, beye-| — Haniya, niçin we kime yazisi fendi.. dedi. Ve lâkin bu işde zerre | ğım bilmiyordun? Bu bakıma göre ikmüm yok. İşbu mektubun | ikinizin de bina iğ rak mi di ldığını eğer | sadiniz ne idi? er De a | m Kami De be çak Arab, sert sert sözünü kesti: sor. — Sus, mel'un! Yalan yere ye -İ — İmam! İmam! Beni daha zi * min edip de, Allahın guzabını ma -| yede kızdırma. Sarığını o boynuna hallerin üzerine çekme, İnsan yaz -| dolar da, seni sokak sokak, köpek dığı bir mektubun kimden olduğu -)leşi gibi sürüklerim. d: nu, kime gideceğini bilmez ri? Ebülhayır Efendi yanın ölü gibi inim Rabbena hakkı içini, | idi. Maamafih saptığı inkâr yolunda — Dilini keserim senin teres! Sen | temerrüd e dde ” di din, ik » gun buluyordu. Mi savuY de yok ki din, iman kanştırıyorsun. Ja Sai SN ami faber stan. | — Hilmiyonau salla misk Gİ etti, Rip Bakkal Hüsnü Efendi yazdır.) o — Gel öyle ise benimle! Hakikat çabucak meydana çıkar, iye Zavallı imam, burada, variyetin| - İmam, sesini çıkarmada, verdiği korku ve şaşkınlıkla acemi-| tiriye. Arab Abdullahın peşine düğ nın oğlu! Kendi yazın da sökemi - yecek kadar merkebleştin mi yok - m)1 5 İkalamınız. sonra benim bagm be -| olurlarsa, Arabın, şöhreti şayiasına lik etti tü. Nereye götürüldüğünü pekâlâ Hattâ ben ona: «Etmel Ya -| tahmin ediyordu. Fakat iki kişi bir de, dinlemedi) rağmen kendilerine bir sev yapamı-. mem vi