li İ , İİ Birmek güçtür. Fakat, i M-ler çetirmenin günah olduğunu tar İmamıyor. Hayata yavaş yavaş gir - #meğe ve kendi genç, kuvveti. hare- ketli ağırlığını kütle üzerinde yeni Mİ Hissctt'rmeğe başlıyan bu nesil, ya- M8 zn bizleri silip süpürecek ve Türk Mİ fenilletinin münevverler hakimiyetini i eline alacaktır. Fakat, eğer © bu nesil, kendi arasnda tam | mayı temin edecek bri dil sahibi bu - WW Kunmazsa, onun nasıl kültür yapaca- ini ve Türk milletinin kendisini, bu ihlarla müdafa edeceğini düşün- mek bile insana yeis verebilir. Türkçemizi kelime ve usul çorba- İ * ta Hes şey, büyük ve derin bir in kilâb ve istihale hareketinin zareri antım arasnda, © yerin- İ Ik kadar İiden oynamıştır ki, türkçemizi çor- taba olmaktan kurtarmak için işe ne #eden başlamak lâzım geleceğini kes zannımıza gö- ğ yi İİ ve, ilk yapılacak iz, kelime değiş - i li | | | |! Kİ | EZ 0 e Sİ BEM ANE S3 ri ll w. İÜ Birme ve kelime icadı hareketine bir İifyen takmaktır. Bunu adi hayata aid İM) Fanliyetlerinde belki kolay ya- mayız, çünkü arkamızdan bizleri İ inütemediyen ileriye doğru dürten ir istihale hareketi vardır. Fakat, veya yan resmi bir takım W- buml teşkilât sahasında bu harrke- Meşi kontrol mümkündür. Bilhassa ma- İN Beri sahasmda bunu yapmak çok ko- ii Taydır. İM Bir dil, geçen nesillerin gelecek İk nesillere barnkabileceği | mirasların iç kiymetlisidir. Onun üzerinde kıs- anç olmak, omin muhafazasına ik dikkat etmek bizim için en mik m bir vazifedir. Bu vazifeyi ifa İkeğtmenin en mühim şartı, muayyen bir had içinde, muhafazakâr ol - işeinnkter. ME Dil ne kavuk, ne fes, ne şpaka - Kir. Bunlardan birini atıp diğerini İN basemıza geçirmekle, hiç olmazsa Jen, asra uymak (gibi bir fayda t, biç bir şey zi u Fi dilde böyle de- ildir. Her değisen kelime, her de- Gisen cümle şekli bizim kendi a - gamızda ve nesiller arasındaki an - işma İşimizi yüçleştirir. Bumun için, itersek her sahan en müfrit dere- ede inkılâher olalım, Fakat, dil se- Snsnda kendimizi muayyan bir had- de rahdud bir muhafazakârlık için- de tutmasını unutmıyalım. # Dilimizi kurtarmak için buna çok İhtiyaç var. € Me / iin Birg en Satiye davası (Baştarati 1 inci sayfada) #aaarrıfumuzdadır» demek mana - Mini tazammun ölmektedir. Bundan Başka, 250 bin liraya satım alman Binaya 106 bin lira kiymet takdir Şimiş olan üç müheodisin istimlâk İuamelesine «sas olarak tayin edik Memiş olduklarından, verdikleri 1s- por hukuki bir kıymeti haiz değil dir. Keza, hâdisede sahtekârlık fi İn ii G miş olmasından doluyı sahtekârlık fülini ortadan kaldırmaktadır. İki fâpor #rasındaki farkın tayini için mahkemece üç kişiden mürekkeb #emimli bir ehlivukufa mahallen ke if ve tetkikat da yaptınlmamıstır. en satılan gayri menkulün cebri timlâkle almıp ahınamıyacağı key- #Muştur. Bütün bu cihetleri nazarı dikkate ör İuğuna dair delil mevcnd olmadığı Seticesine varmış ve karsrı nakzet- Biştir. Temyiz başmüddekrmemiliği ise, sahtekârhk sucu olduğuna ve kararın bu cihetten bozul- Sisi taleb ettiğinden, İ inci ceza dniresince verilen karara itiraz et - Bu ciheti tetkiki için, dosya İemyiz umumi heyetine sevkolun - İ ! İiyeti de, muhtacı tecmmül bulun -| ilan temyiz | nci ceza dairesi, hâ-|ikindi: İlsede vazifeyi selistimn! kasdi ol -| 1949. Herem rammmaamamanar men seansa Tarihten fıkralar Deli Mehmed ile deli Hüsrev bey Seyyah Evliya Çelebi bu iki serhad Yiğitinin destanını, Kanijeden Râbe nehri kenarında bulunan Türk ordu- suna (lihak olmek üzere giderken Grijgal palangası gasilerinden dinle. mişti. Evliya Çelebi der ki: «Grijgal kalesini düşman muhasara eder. Gazi Deli Mehmed bu düşman- lar üzerine kale kapısını açtırır. ÜÇ bin yifitle hamle edelim, dedikte cümle gaziler eder: * — Deli Mehmeğ!. Şimdi beniz Kurban bayramı namazıdır. Namaz kurp andan sonra Bismillâh (le sıra. nıp savaş edelim! Dediklerinde hemen Deli Mehmed eder: — Bre gaziler! Buzün Kurban bay- ramı namasından efdal gaziler ve şehidler bayramıdır; hemen kâfire uğrıralım!.. Deyüp kaleden dışarı cümle gaziler a8 depüp bir sabur urdularkim Deli Mehmed kırk yedi aded düşmanı ak. darp hikmeti Hüda Deli Mehmed dahi şehid olup bir düşman gazi Mehmedin kellesini kesip teninden ayırap »âşı şerifi toprakta yaturken hemen Deli Hüsrev nem ayakdaşı ol meydanda Deli Mehmedi başsız görüp «Bire hey gidi Deli! Bugün bu kur. ban bayramında Hak yoluna kurban oldun! Namus deği midir, böyle ne yalansın? Bre koma, düşman başını gölürdü!. deyince başı kesilmiş Deli Mehmed bir kere yerinden kalkup ba- gını kesen düşmana yetişüp sağ elile alından aşağı olup bir muştu şüheda ile ururkim başı ezilip hemen Deli Mehmed başsız düşman içine girüp ani anda bunu bunda diyerek yetti. ğine bir muştu pehliyani urdukça he. jlâk edüp gezer. Düşmana bir kılış ururlar ki bir can kurtulmaz. Hikme. ti Hüda Des Mehmedin reiki Deli İüsrev Bey dahi gehid.olap De Mehmed gelip Hüsrev Beyin Yücu. dun kucaklayıp kalırlar. Hâlen iki birader bir yerde gömülüdür» Reşad Ekrem TAKVİM Birinciteyrin © İ Arabi sene Methodilmek mi istiyorsun, rhethetmeyi bil. BE m Burada ondan (o bahselmek sırası Mü'amsnerle ben Iki kardeş çöcük- ; O benden epeyce kü - çük olduğı için bana (dâ'ima tunca demişdir. Çocukluğunda ben do ona pek ziyade bağlı (idim ve kendisine karşı dâ'ına bir amca afatile şefkat gösterdim. İkimizin bu sıkı ve samimi münasebet çocukla - rumısa da intikmi elmişdi; o benimi -| kileri, ben onunkileri pek ziyade'se. ver ve âdetâ her kimiz de muhabbet ve şefkat hislerini iki garaf çocuk - larma mütekabilen ve mütesayiyen tevzi" ederdik. Her zaman böyle ol. dı, ve böylace derum edip gitdi. Mu'- ammerin çocukları arasmda bizimle en ziyade münasebetle bulunan Lâ - #lfe idi. Onın bizde, Yeşüköyde muh. teli vesilelerle kiraren ikameti Yu - ku'n gekmişdi, hatti bunlardan: biri bir sene kadar deram etdi; ve bu müddet zarfında ben onın türkçesi, ie, İransızcasile, umumi maimatile meşguk oklum. Bu tekayyüdümden pek ziyade istifade etdiğinden dâ'ima minnetle, şükranla bahseder. Vedada karşı da, kendisinden beş yaş küçük olduğı için pek ziyade şef- katle mütehaseik o bir abla olmuşdı. Vedad ona Xarşı anygıdan zerrece inhiraf eimiyen vaz'u tavrı öyle idi ki Lâtife her zaman bu uzun müd İlt zuhur etmemiş olmasından, Ve. dadın güzel huyuna bir bürhan ola- rak, bahsederdi. Vaka ki herkesce ma'lim olan vu. İku'at neticesinde Mustafa Kemal e Lâtlfe uzusında isdivaç vuku'n gel - İdi, bana Ankaraya kadar gilmek ve İ memleketin müncisine arzı ta'timat e beraber Lâtifeyi Cümhur Relsinin fikası sıfalile tebrik etmek vazifesi rettip etdi. Ankara ile İstanbul srasında se - yölalın © zamana Âd müşküdüma İrağmen bu vazifeyi büyük bir sevinç. le yapdım ve ihtiyar olunan zahme. tn mükâfatını üç günlük:müsaferet esnasinda Muslafa Ketalden gör - İdüğüm hadden aşın ilifnilar ve Lâ. tifenin bana, gösterdiği Kaz ve ik - ram semininde müfrid bekayyüd . lerle bulmuş oldum. Bu müsaferet esnasında tabfatile ahtalden, hüdisatdan urun bahisler oldığı gibi her iki â'le efradı hak - kında da hususi mahiyetde haşbi . haller vuku'a getmişdi. İstanbula avdetimden &zbir za - İmsak; 4.15, Güneş: 550, Öğle 11.45, 1454, Akşam: 1720, Yatsı İSTER Fiat Mürakahe Komisyonu beyaz man ganra Hamdullah Subhiden bir teklif vuku'a geldi. OVedad, Ekrem Besim ve Muhyiddin Sadıkla beraber bir Trio teşkil (etmişler ve dir kaç kerre Conceriler verimişlerdi. O za- man Türk yurdı Reisi olan Hazmdul. lah Subhi bü Trio heyetini Ankara. ya da'vet eldi. Türk yurdı Rumlar dan kalma eski bir binada ve pek ib. bidat bir şekilde idi, hatti bir piya - bos bile yokdu. Çöcuklar Ankaraya gidince Vedad pek tabii olarak Çan. kaya köşkünde ablasına müsafir öldi. Concert için de Lâtife kendi piyano. sını bir otomobile yüklelerek pek bo. IiNAN, peynirin azam! fintarı tesbit ett. En iyisinin fıztı bakkalda elli kuruştur, fazla sstiyenden ceza alinacak, Güzel, yerinde, muvafık bir tedbirdir. Fakat bir gazetenin yazdığına ba- olursa, azami falın besbit edildiği dakikadan Mubaren beyaz peynir orla. İSTER iNAN, iSTER INANMAT! AĞI KABANI HALİL VE YAZzanN:5 7Jald Ziya Us Mustafa Kemal ve Vedad det işinde aralarında en ulak bir ih.| iğ İİ "Tatlı söz öyle bir oktur ki, atıldığı yere çarptıktan sonra geri döner. ank yollardan Türk Yurduna kadar| göndermek suretile büyük bir lütuf. da bulumdı, ve bu suretle müaâmere muvaffakiyetle verfmiş oklu Bir kaç gün sonra (&vdetinde bu tafslâtı bon Vedaddan aldım. Çocuk! gerek Reisi Cumhurdan gerek abla. sindan gördüği itfat Asarından pek mütehassis idi. Hikâyesi arasında bir nakla pek ziyade dikkatimi celb et- miş oldı: Bir gece İsmet Paşanın ve Tevfik Röşdinin de dahil bulundığı bir top- lantıda Mustafa Kemal Vedada piya na çaldırmış ve bir çok gazete getir. terek bunlardan fransızca, Almanca ve ingilizce bir takım makalelerden şifahi tercümeler yapdırlarak Şocu. Bı, mu'tadı olduğı vechile bir küçük #nlMandan geçirerek: «Vedad, Ban. fik Rüşdiye dönerek: «Değli mi? di. ye sormuş. O &a mu'tadı olduğı re: «Emredersiniz paşam...» cevabile mukabele etmiş Bu, orada kalmış, fakat Vedadın zihnine de bir tohum atılmış bulunmış... Ben bu hikâyeyi netice vermiyecek bir tasavvur makamında tebessüm « ls dinleyerek geçiştirmişdim. Bu to - humun neşvünema bulmasına diğer bir Amil zuhur etdi, Bilend bankanın Gulsta merke « zinde, Vedad son aylarda (İstanbul! çu'besinde (çalışırlardı. Bu şu'benin müdiri Rechlin, şahsen ve hâlen pek zarif, her ma'nasile münevver, san » atkâr, musikişinas bir zâi idi ve Ve. dada pek ziyâde mültefit re mite - kayrlidi. Bir kaş kerreler ona; «Ve - dad, sin bankacılığa nası) oldı da he. ves çtdiniz, sizin sülük edecek mes. İleğiniz hariciye olmalıdır... Garzında mutalâ'nlarda bulunmış olduğun, Vo İngiliz donanması Manşta faaliyete geçti 1Baştarafı 1 insi sayfada) Bombardıman büyük mikyasta, gerek keşif faaliyeti ile, gerek hare- küt esnasında bahriyeye yardım e - den İngiliz hava kuvvetlerinin mü-| kemmel iş birliği sayesinde mavaf fakiyetle tetevvüç etmişti Salvolârın hedefler üzerinde te « sirli surefte patladığı görülmüştü Bu salvolar neticesinde çok büyük | yangınlar çıkmıştır. Bu O yangınlar,| gemilerimiz dönerken 65 kilomet - reden de görülmüştür. Gemilerimiz, gerek hedefe yaklaşırken. gerek he- defi bombardıman ederken düşma- nin hiç bir mukavemeti ile karşılaş- mamışlardır. Bombardıman mevzile rinden dönerken, esas kuvvetlerimiz düşman kara bataryaların şiddetli ateşi altında gelmişlerdir. Fakat hiç biz hasar olmamış ve ralanmamış ve ölmemi bourgda düşmanın hafif kuvvetleri bulunduğu bilinmesine rağmen, düş man, bahri mahiyette hiç bir muka- vemet göstermermiştir. BAP dad dudaklarınm alt tarafmda ken. di fikrini ketm etmeğe (çalışan bir yarı tebessümle bana nakl etmişdi. ikinei def'a olarak Çankayada müs. fir edildim. Mustafa Kemalin kiba - rine edasile ibsal eylediği ikram â - wrar etmemiştiğuradan baradan bahs olunurken «beni de bahse karışdırı. yördi. bir aralık «Vedad hala banka. da mı?» diye sardı ve ceveki.» Geva- bini âlinea o zaman İkinci yaveri. ğmde bulunan Mahmuda dönerek; #hemen bir telgrafla Vedadı buraya| csib edin, Onu karitiyeye alalım.; dedi; Bana bir baş eğmesile teşekkür. den başka yapılmenk bir iş kalmamış. dı; faka, mmüle'akiben Mahmuddan #onru Lâtife yerinden fırladı ve di. şarıya çıkdı. Buna ne başkaları ns ben dikkat etmedik. Biraz sonra av- 'detinde bir göz işaretile beni yanına, yoplantdan uzak bir küşeye çekdi. «Mahmuda söyledim, telgrafı çekdir. medim. On -kocasından bahs ede. rek. işaret ederken böyle birden hatırına gelen (fikirleri olur, ertesi gün Dunu iahattür olmez... dedi Ne için mani olmüşdı? bunu tesbib emeği, Ahi me olurdı, hep böyle mâni'alar çıkmış olası ve o da şim. di belki, hariciye kadar parlak bir meslekde değil, her halde bayatda olsaydı. Halid Ziya Uşaklıgil Romanyanın Türkiyeye petrol ihracı (Baş tarafı 1 inci sayfada) darik eylemekte olduğu maddeler arasında pamuk ve kömür gibi muh- taç olduğu ehemmiyetli maddeler vardır. * Bugüne kadar Rumenler anlaşma mucibince petrol vermekte devam etmişlerse de, son günlerde bize pet- ortaya çıkmıştır. Rumenler, bilhassa piyasamızdan pamuk, tütün, zey - tin, deri ve diğer birçok ham mad- deler sipariş etmiş olduklarından anlaşma hükümlerine göre bu mad- delerin ihracına ancak peşin para ile müsande verileceği anlaşılmak- tadır. Diğer taraftan Rumen hükü- meti henüz petrolün ihracım kat'i kruvazörü Fransa sahillerinde Cher- bourga taarruz teşebbüsünde bulun- muştur. Bu kruvazör Alman sabil bataryaları tarafından OÖyle tesirli bombardıman | edilmiştir ki hemen A ajansına gi Berlin 11 (A.A.) — bildiriyor: Bu sabah birinci snf bir İngiliz öte D.N.B. dan sırrolmuştur. geri dönerek İngiliz sahilleri isti - kametinde gözden kaybolmuştur. İNANMA! Hadden fazla fiat isiyenden ceza alalım, fakat müşteriye «yoktur» ceva- birü verene ne yapılacak? Bizce güç olan fiatı tesbit etmek değil, tesbit edilen fiata sattırmaktır. rol vermekten vazgeçtikleri şayiası | Münasebelile.. Bir hatıra. E, Ekrem Talu A, böüükamid 1 nin bol kese? den paşa yapmış 4 cemiyeti iye azalığına, yök * secik bir aylıkla kayırdığı bir aden” cağı vardı ki. sihcen benimle de ie . olurdu. inâ Derviş lendi, Pek hoş bir adamdı. Zekât birçok yerlerde cehlini örterdi. PEK bunaldığım zamanlar evine gil deli dolu sohbetini ve yüksekten # malarını dinlerdim. Paşanın iki iddinm vardı. Biri, k* İrakolların önünden geçerken, nö çilerin kendisine mutlaka | durmalarım isterdi. İkincisi: Cağ * rafyada alim olduğunu herkese 149 me irinci iddinsna kolaylıkla ro#” vaffak olmuştu. Sişliden o Gulstsi” kadar kaç karakol varsa, bir bir di bayan. il paşa okluğunu, şahat rütbesinin askeride mirlivaya sn £ dil bulunduğunu, alaydan yetiş zabitlere uzun uzadıya izah etmif kendini tanıtmak için ilk seldim ke” di vermek çartile arzusunu yeri getirtmişti. Coğrafya allâmeliğine geline zavalkıyı kimse | iplemiyordu Hele - akrabasındaı Nuri merhum ile ben derdik, Onun aCoğrafyayi Asgar» le bir kitabe vardı. Kitab değil. ei elli yapraklık » İçinde bir mekteb talebesine az gelecek tasarm muhtasarı malümat vaz İ Mamafih paşanın nazarında E İ «Coğrafyayi Asgar» en mükem İbir ansiklopedi idi. Her gidişimizii açar, okur, bizi de aklı mra imi” na çekerdi... — Podgoriça nerededir? — Kardağda. — Nüfusu ne kadardır? Celâl Nuri atılırdı: — Paşam! Podgoriçadan ne?) 1 — Sana mı na? Hay cahil, hill Başlıca dünya ebirlerinin nüfusun" bilmedikçe coğrafya malümatı mem olur mu? İşte ben, dünyeği İ hiç bir şehir, kasaba yoktur ki KÜ İsuratına varıncaya kadar nüfus *” İ yısmı bilmeyim- gi Bir gün, o meşhür eseri kari, mak aklma geldi. Filhakika, İ memleketin, her şehrin süfli, - doğru, yanlış - âhad hanesine — dar kayıdi: ili, Salt, en başta, Di leti aliyci Osmaniye» faslındar * maliki şahanenin takrhen 36 mii?“ nüfusu vardırin yazik idi, yakalad? sebe nane İ | l pas” Hemen Celâl Nuriyi gösterdim. Bu etakribenn in binde reylerimiz birdi: Paşa, trolu kabil olen bir rakamı & beden atamamıştı. e Kendisini sıkıştırmağa karar Xi, dik. Hassatan kalktık, evine gif İ Aşmazı ben yaptım. Sözü si kon” nüfve bahsine intikal ettirerili damdan düşer gibi sordum: yp — Paşal Yabancı memleketi den, şehirlerden her birinin miktarını kümuratına kadar kaydi tiğiniz balda, « memleketimizin neden böyle «takriben» deyip tinfz?). Onu da tamam yazsayıii olmaz mı? Dedim ya: Zekâm ve hazreti bin, daima imdadına vetişirdi. erimin içine, gök mayi bakkala dikti ve: — Olmazl dedi; iyi değildin. — Neden? — Nazar değerli ağ ebe rasında öyle bir telâkki vardı: Aİ yerde bulunan insanlar sayılacak | oran, mutlaka eksilirlermişi g4 Bu telikkiys padisahından; e İkelâsna, vüzerasına, o memurliğz kadar hepsi iştirak ediyorlar nun için saymadılar, Koca imi torluk da, bu uğurda, diğer bü? © batıl itikadlarının uğurunda, yi duğu gibi, ne nüfusunu, ne geliği e de hattâ kendini bilmeden. tü, gittil Ve biz, ayri âkibete uğra temediğiniz içindir ki, en ileri kelerim kâffesinde olduğu sil da bir kendimizi yoklamak, kf kaynaklarımızı sahih olarak öze mek ve ileriye ve yükseklere d' Yaf imizi ayarlamak Elem Ci Muayyen çağdan ki büyük talebe de mekt. alinabilecek Maarif Vekâleti alâkadarla"” tamim göndererek, mn tesbit ettiği yaşta bulunan ler orta okul ve liselere alindi sonra mekteblerde yer kalırsa sartları haiz olduğu halde m çağdan bir yaş aşağısı veya rsmın da okuilara kayıd ve edilmesini bildirmiştir.