Mibunun ıslahı ile ii Mülâhazalara geçebiliriz: 9 il in ; İİ halit hiç bir harekete İİ üşmdesirler. Pi peş e oi V yi WE doktor Refik Saydam, bugün saat İ yi Yanlış kitab ve Ecnebi profesörler Yazan: Muhittin Birgen Baş tarafı 1 inci sayfada) İhserinin böyle bir tercümesinin neş- ilgine bizzat razı olmazdı. Demek, pro- İfesör, henüz kâfi derecede türkçe öğ- #tenmemiş, hattâ, çalıştırı muhitte İlim dilinin ne belde bulunduğunu İibile farketmemiştir. Halbuki Türkü Şeye geldiği vakit imzaladığı muks. yele mucibince, şimdiye kadar olduk- yi bir türkçeye sahib bulunması İlim gelirdi; hiç olmazsa yerleşmiş İbir Him diline sahib bulunmaktan olduğun: farkeder ve için kendisine düşen va. siteyi yapardı. Maalesef, profesör bütün bu saha. erini ihmal etmiştir. Bu müşahadelerdden sonra bam Üniversitemizde çalışan profesörler, #kendilerinden beklediğimiz faydaları veremiyorlar. Bunda birinci derecede 19 uncu asrın ortasına gelinciye kadar Japorya gara sularına yabancı gemi sokmaz, toprağına yaban A balkirmazdı. Fakal 1863 yılında kumandan Perry'in idaresinde nan bir Amerika filosu Yokohâma ii. i ve ka müddetli bir ültimatom ve- vi çi ii İkmil olan 467, bu zatların, günlerini) gün etmeği düşünmeği, ilmin ken - Üldilerine emrettiği şeyleri yapmaktan İldahın fazla ehemmiyet vermekte ol Mimalarıdır. Enternasyonal tabire, bu İmllar sadece oportünizm yapıyorlar. İaten, yukarıya peklettiğim cümle de İnecaketlen ziyade bu opartünimm uyumunun eseridir. Profesörü bundan dolayı mazur İgörürüm. Kendisi de Almanyadan #gıkmıya mecbur kalmış ve oraya av- eti imkânsız kafilelere mensubdur. rürkiyeyo sığınmış, “burada, kendi Ma hasında çalışıyor. Eğer muhiti le İl ayuşmazsa usun müddet mevklini| Mimuhafası edemez. Dünyanın hali de İlmaltm olduğunu göre, profesörün İİBeşori duygusunu tabil görürüm. ÜNÜ Fakat, bize Jârun olan profesörler Bu nevi profesörler değildir. İlmi İoportünizme tekdim eden, buna mu. vicdanında İmüsaadekâr olamıyan ve icabında is #titasini verip O memleketine gitmiye| di) hi | Dülleo silâhı t Almanyanın meşbur fen adamla- rından profesör Virchow, ilmin sa- yıl üstadlarından olmasına rağmen, silâh kullanmakta fevkalâde bece - riksrliğile tanınmıştı. Adı Almanye» İman demirbaş vekili diye tarihe ge- çen Bismarck, günün birinde pro - fesörü her nedense düclloya davet eder, ve «profesör cenabları, düello silâhını kendisi seçsin!u diye haber agi " ratuarına gider, ve iki domuz wi - Mİ muhtac bulunüyoror. cuğu alarak gelir, Bismarkın ve - iy Bizde çalışın ecnebi profesörlerin i — İşte efendiler. der, ben silâh! olarak bu iki domuz sucuğunu seç - tim. Bunlardan bir tanesi domuz hastalığını, yani ölümü gayri kabili içtinab kılan trişin mikroblaril, aşı- lanmış, diğeri ine tertemizdir. Uk » Fen her iki sucuğu da Herr von Bis- mareka hürmetlerimle birlikte tak - dim ediniz, ve hangisini isterse ye- mesini söyleyiniz. Ve ötekisini de ben yiyec: k Aradan bir saat geçer, ve pro -| Fesöre Biamarckın yapılan (teklife! karşı pek gül: ü ve düellodan vaz geçtiği bildiril Baytar meslekdaşım Günün birinde Bismarck hastala- nır. Bu gibi hallerde pek titizleşen, İasabileşen başvekil, çağırttığı dok- İtorun sonu gelmiyen sorgu sunlle - İrine karşı fena halde sinirlenir, ve? —Canım.. diye sertlenir, #mma e da tuhaf adamın, Hasta olduğumu mmm e rem Başvekil istasyonda B. M. Mecl| hastalığımı anla, ona göre de ilâş ver... Bir delilim de şudur ki, bunlardan daha iyi iş bulanlar, bisi İterkte tereddüd etmiyorlar. Demek oluyor ki üniversiteye cene. İbi profesör getirmek fikri ne kadar j Meubetli idise, bunların intihabındaki Üasulümüz de yanlış imiş. Bize lâzim İİ odan şey, yalnız bilgi değil, onu tam İbakkile kullanacak kuvvetli bir ka. İl eekterdir. Bu vesle de, bu mühim İpekten kaydedelim. Muh iffin Birgen Başvekil Ankarada Ankara 9 (A.A.) — i Başvekil mya da o günden itibaren eski usul. arak Avrupa usulü ile yükselmeye çalıştı. ü in sebebini araştırırken şu hükümde İttifak Okunmad e an Bu sirri öğrenmek mümkin olma- dı, hattâ kardeşlerine bile bunı tev- di” etmemişdi. Tüki.. | Tüki faci'a vuku'a geldi, bed -| baht çocuk ebedi istirahat yerine tevdi “ökuade, e günün — gecesinde ben evde perişan, sersem, matemi- mi hangi köşeye sığdırabileceğimde | İmütehayyir dolaşırken yemek oda - sında bir hareket, bir yavaş | sesle| komuşma bis etdim. / İçeri girdim. Vedadın mblasile | küçüğü Bülend. | sobanm başında bir takım kâğıdlar | yakıyorlardı. Yerde, kalının üzerin- de kapağı açık o çekmece durıyor- dı. Bul aşi içinde bir şey'ler kalmamışdı. Me » rakımı hal etmek için sormak İste - dim. Yemin etdiler ki hiç bir mek- İ tubı hattâ şöyle göz wcile bile oku - mak istememişlerdi. Biçare kardeş lerinin bu sırrına vukuf kesb etmeğe büyük bir günah nazarile bakıyor - lardı, Yalnız Bülend af etdi: Ka-| dının resmini görmüşti, Vedaddan çok daha büyük bir kadın!... İsmini de öğrenmek © istemişdi, yalmız unvanını ve ismifin ilk heca- sını okuyabilmişdi Baronne de Cban... Ne milliyeti, One hüviyeti, ne bir hususiyeti ma'lâm değildi Baronne!l... Bütün Avrupan; eğlence yerleri, su şehirleri, kumar mahalleri, bele harb ve mütareke yıllarında çeşid çeşid asalet unvan-| İlarile yüzlerce Baronne, Comlesse'- lerle dolu idi, hâlâ da öyledir. Bunlar ekseriyet üzere i | en sefil! Mgi Reisi Abdülhalik Renda ile Ve - Killer, C. H. Partisi genel sekreteri ve Parti umumi! idare heyeti azala- gile meb'uslar, vekâletler oerkâm, İİ Ankara vali muavini, merkez ku - İM oandanı ve emniyet müdürü tara -| olan hastalığı keşfetmek ihtisnam il fından selimlanmıştır. Cümhürrei -| dahilinde değildir. Wei adına da umumi kâtib Kemal Ge-|runuz da gideyim, baytar meslek - » Riyaseticimhutr başyaveri Ce-| daşimı huzurunuza yolleyayım.. der, k İner ve hususi kalem müdürü > Mİ Süreyya Anderiman hazir bulun -$ Nasıl bestelenir?.. Meşhur bestekâr Mozarta, mu - makta idiler, siki heveslisi: bir genç müracaat e - rek: «Üstad, bir senfoni nasl bes- telenir?» diye sorar, Mozart: — Çocuğum, sen daha gençsin, Dektor hiç istifini bozmaz, aya- ğa kalkar, ve başvekilin önünde! hürmetle eğilerek: — Altes, kıymetli bünyenize arız Amerika: ordusu için yeni tahsisat Vaşington 9 (A'A.) — Ruzvelt, Müsaade buyu »| X Tenmuz 1941 e kadar silâh altına 3S - BL Dc j alınacak bir milyon 400 hin ” inyesi için lüzumlu 1,482, 693,636 tahsisat imzala- niçin boyundan büyük işlere kalkıp in | senfoni - ülân ile uğraşıyorsun, ilk önce ballâdlar bestelesen daha iyi « dersin.. diye cevab verir, iç delikanlı ısrar eder — Fakat siz daha on yaşında iken. senfoni besteliyordunuz.. di- yecek olur. O zaman Mozart hafifçe gülüm- ser, ve konuşmayı şöyle bağlar: le anma, ben hiç keseye pa Sü de, senfoni nasıl bestelenir?. İ yerlerden, en murdar çirkâbelerden, en mülevves kaldırımlardan dev; İrilerek alınmış, iğfalleri tuzağına düşen safdil gençlerin ve ba'zen donmuş kanlarına yeni bir cevelân verecek ihtiraslar arayan ihtiyarla - rın asalet unvanları altında kendi ölletlerini saklayan o malilüklardir. Bunları hep bilirdik, hep görürdük. Milliyet?.. Belki Rus belki Macar, belki Leh... Bunun da ne ehemini - yeti vardı? Bu mu'amma o raddede kaldı, ve külleri havalara savrularak ebe- diyen meçhul Mage kayboldı. | İki kardeş, ikisi de banka me' - aura olmuşlardı. Kın Yeşilköy - den bankaya devam etmek pek zo1 olasağından çocuklara bir kolaylık olsn diye Şişlide bir apartıman tut- İdık ve burasını tefriş ederek sene - İnin yedi ayını orada geçirmeğe baş- ladık. Köye, açık havaya a vücud- Şişlinin bu d larımızda aracık muhi- tinde geçirilen aylar hepimizde ay- ri ayn sıhhi Arızaları sebeb olnuk- İn beraber çocukların işlerine de - diye sormazdım kil. İbrahim Hoyi İSTE Gazetelerimizden biri: — «Münakalât Vekâleti yakın ederler: — Japon toprağına ecnebi askerin çıkışı Japon nefis izzetini kırmıştı, memlekette sonsuz bir hiddet uyandırmıştı, Japonyanın karşısına çıkan ecnebi kadar kuvvetlenmek isteyişinin tek sebebi o zaman duymuş olduğu hiddetin şiddetindedir., Fiihakika milletlerin hayatlarında olduğu gibi ierdlerin hayatlarında da bazan öyle nefis izzeti yarası olur ki, teşvik kır. HALİ in. a VEBAD YAZAN: Jah Ziya Usül an yakılan mektublar A'ile hayatında da, diyebilirim ki, Jişe başladığı görülünce o âmiri ölan| bastalıklara Tağmen en mes'ud za -| Mr. Giraudnun müdahalesi üze -) man çocukların bu banka me'mur-, rine defter elinden rlınımış ili. Bu na Â'id olan zaman idi. Onla -| yazı çirkinliğinde o, hiç uzağa çek- nin bir çok dostları, hususile gawsiki|imemiydi, gerek arap | harflerinde, zemininde bir tarafdan © Ekremle| gerek lâtin harfletinde böyle çirki Muhyiddin diğer tarafdan © Cemal| yazmak hususunda babasma benze- Reşid vardı. İyordu. Vedad şahsen annesile birçok Hele edebiyat ve fikir zemininde | müyabehetlere malik iken babasle (Ekrem Reşid vardı ki o iki kardeş| pek az müşübehet asarına malikdi: ile bu iki kardeş bir samimiyet mu-| Başının biçimi, yazımının kötülüğü, zabba'ı teşkil ediyorlardı. belki buna sebeb olarak kalem tu- Vedadın en ziyade neş'e ile, ha. |tuşunda, aynilo babasında (o olduğ! yatdan memnuniyetle, her vesile ile| gibi, başka kimsede görülmemiş bir taşan bir şataretle dol: zumanı bu| fena usüldi... Daha başka benzeyen| bankada, geçirilen yıllar oldu. ufak tefek şeyleri de vardı. Şu ka- Onun ark tahsil ile içögaline ne. |le0! tuhuşunun babesmakine benze-| zaret vazifesi benden tamamile kalk |Yitni dâ'ima garib bir hâdise ola - mışdı. Küçük yaşından beri onda |rak telâkki ederdim, Bu, bir taklid eti bir ibeilâ kavvetini almış o -vetcesi değildi. Taklid olmak için lan rutalâ'a âdeti, tasarruf etdiği tiç | babasını hor vakit yazı yemıkon| yabancı dilde, fakat hepsinden zi — görmüş olam icab ederdi, halbuki| yade İransızcada olanca | şiddetile| böyle değildi. o galibâ parmakları devam ediyordu Hususile o küşayiş| »m teşekküli neticesile, kendiliğin » bulan bir kabiliyeti vardı; Yazı,..|0en bu neticeye vâsl olmuşdu. A -| Bu kabiliyet zaman geçdikçe arta; tamızda bu her vakıt tekerrür eden arta cidden hayret edilecek bir in -| bir şakaya sebeb olurdu. O benimle kişaf gösterdi. Bi zamanımı işine | eğlenir, ben ona sataşırdım . ve serbest kalan vaktini mutala'aya, | © Onun bir yandan işine haz ile, lez dostları ile seyranlara yahud top - | Zetle ikdamını görerek, bir yandan) lantılara, bu meyanda innsiki mea-| her zeminde, hattâ tp ve fen ze - sabi olan o arkadaşları ile musiguc | minlerinde okudukları ile bir Avto Mimünbie ei baci dack (kendi kendisine Osmanlı Bankası Müc sinin tersil ti” İtelif şubeleri hey'eti teftişiyede yerlilerden senin bulundurulmamasını — öteden beri haricine çıkılmamış bir usül 6- larak kabul eden banka | istisna'en kendisini müfettişlik için ihzar et - mek isteyordu. Bankays âdetâ kal bi bir meclâbiyeti vardı, geçdiği şu'be muamelâtına bir a - lâka'i mahsusa gösteriyordı, yalnız! yansın biç de güzel olmamasın - dan dolayı muhssebede defter ti - tabilmesine imkân ( görülemevordi| Hattâ bir def'a kendisin» defteri ke bir verilmek istenmiş, fakat ilk tec-| rübede “pek güzel yazı ile tutulması) je sevk lâzm gelen bu defterde onın ıslahı |< mümkün görünmeyen bir yazı ile! İ Cümhuriyet Bayramı | iyi yetiş- dirilmiş bir genç olmak üzere ken- disile hem iftihar ediyor, hem müs! rih oluyordım. Hele musikide artık ders almağa Jüzüm görmeksizin © İ derece ilerileyor, ve ilk hamlede © kumak, teşanniye ve baska âletlere İrefakat etmek hususunda öyle şaşı- Iscak sihuletler gösteriyordı ki bu- İn fıtri bir isti'dada haml etmek - İden başka suretle tefsir edemeyor- dum. Bir çok vesilelerle ya münfe - riden yahud arkadaşlariİe müştere- ken Concertler verdi ve bunlarda muvaffakiyeti bizleri gurur ile se -| İvindirdi. O zaman kim derdi ki bu kabiliyeti kendisini mey'em bir ta- etmek için sebeb teşkil ede- Halid Ziya Uşaklığil Rozet kutusunu delen | | yam edebilmelerine büyük bir ko- laylık te'min ediyordu. R iNAN, sahillerde işliyen o vapurları istüb kabiliyetlerini yeniden tesbit etmiştir.» diyor. Bizim bildiğimiz vapur denilen IS LER hazırlıkları ilerliyor Cümhuriyetin 17 ne yıldönümü münasebetle 29 Birincitesrinde ya-|? pılacak merasim hazırlıklanna de- vam olunmaktadır. Vilüyette vali Lütfi Kırdanın riynsetinde teşekkül eden kutlulama komitesi bu sene bayramın çok geniş ve büyük teza- hüratla kutlulanması için icab eden tedbirleri almaktadır. Vilâyet mın- takası dahilindeki inşaatın açılış tö- yenleri de bayram günlerinde yap tar, lac çocuk'ar adliyeye verildi 8 Teşrinlevvel İstanbulun Kurtu - İdaş bayramı günü, rozet dağıtan Iki çocule topladıkları paramın 6 lirasi çaldıklarından dolayı, zabıtaca yakn. Janmışlardır. Henüz 12-13 yaşlarmda (o bulunan Sadi ve Muhterem İsimlerindeki bu ti küçük, bir kolayını bulup, para kutusunu açmak suretile, bu suçu iş- temişlerdir. Zabıta, soçlu çocukları (adliyeye teslim etmiştir. INANMA! Fakat bugün İlkteşrin ayının onudur, yakın sahillere işliyen vapur - ların yolcuları yarı yarıya azaldı, neredeyse dörtte bire düşecektir, yaza ise Önümüzde kocaman bir kara kış var, Tedbiri peşinden almak herhalde faydasız değildir, diyebilirsiniz, neme kauçuktan yapılmış bir mad- de değildir, ibtiyaca göre küçükülüğ büyütülemez. Hakikatte bahis mevzuu olan mesela, bin kişilik bir vapura hele Pazar günleri iki Bin kişinin bhrmesi neticesinde yükselen şikâyetlerle İSTER INAN, ISTER haklı, fakat kendi hesabımıza biz bu meselenin tetkik ve tetetbü ile değil, ancak vapur sayısım arttırmakla mümkün olabileceğine ime- muyoruz, ey okuyucu sen: INANMA! Sözün kısası Korkuluk olan Mankenler Nema E. Ekröm Taha ek küçüktüm amma, haf” yorum: Ramazanda, da” dım İstanbul camilerinin meşhuf, larını gezmek, Rabbinin e mubtelif tnabedlerde dilemek Hİ yadında idi, Onun bu ziyaret ve ibf detlerine ben de ekseriya iştirak € derdim, Tü Boğaziçinde İsünyeden vapıf ln İstanbula iner, Sultanahmed, yasolya, Beyazıd, Hırkaişerif.. bâs” İı kadın semaatine açık bulundurü" lan ne kadar cami varsa dolaşızdi Kadıncağız Galata tarafım da mal etmezdi; ve yılda bir defa hakkak - fetihten evvel yapılmış e a olan - Arab en ir de Yeraltı cumisine uğrardı İşte, bu Galata seferlerimizdi yolumuz «Büyük Millet hanın len ve Rum kilisesinin akareti den olan cesim ticaret merkezil önünden geçerdi. O zama Karlınan ve Blumben; adında Alman yahudisi bu hanm içinde İ emri e mağazasını tesis ©! ve xdi. Biz bu mağazanın hizasına lir gelmez, dadım, kapının önündük kukla -manken- leri bana gös ves — Görüyor musun? derdi. İİ yaramazlığın sonul Sen de usl © turmıyacak, söz dinlemiyecek ol san, akibetin budur Bunlar gibi Bİ kesilirsin aşi Zavallı ben! Bex alı yasi bütün saflığı ve cebaletile bu sö4K) Te inanır, korkak nazarlarımla bedbaht heykellere bakaraktan, 98 dıma sokula sokula ve minirini # reğim kopacakmış gibi carpa ça” © yerden geçerdim. im Canlı insanlara kıymaktan çebi miyen zaman, elbiseci dükkânlar, wn önünden ve terzi ateliyelerif bu kuklaları kaldırdı. Rekli san'atı inceleşti, tekâmül etti, GAL) ba, dadılarının sözlerine inanan çocuklar da kalmadı.. j Ben, maziye mid hatırat hazin deştikçe, o mankenler acaba n€ du diye merak ederdim. Ni Na 5 den Aziz ve kıymetli dostum rettin Artam (Toplu iğne) an beni bu meraktan kurtaracak İ” Bu izahata göre, Kent eyaletindeki çiftçiler bu “ kuşlara karşı korkuluk di nıyorlarmız. Bu havadia hem #4 doğrulttu, Ban bundan sonra İnsanların . diyordum. Halbuki kuşlar inst benzemiye baslamış, Bi a © vel beni korkutan o zavallıcıkı zu gibi kuklalardan i oo E Elem Cedi i“ 1 . di Yahudiler seyi Bulgar dahiliye nazırı Gabr9' gazetecilerle yaptığı biz görüm himaye kanununun bezi hakkında tafsilât vermiş ve Bu kanun, sarih surette, gi» maye eden bir kanun : Kanun, milli hayatı iki den üç sahada kendisini gi bükümleri haiz bulunmaktad” gün, Ulusta çıkan bir yank hat verdi. İngiltere kenleri toplamıslar va tarlaların”, oksadı, hem de yanlış bif benziyeceklerini zan ve tahmin Ve bundan kırk küsur şeri imdi korkuyorlarmış! ' ; d Bulgaristanda d8 Sofya 9 (A.A.) --D.N. Bi dün hazırlandığı bildirilen b le demiştir ki: haiz bulunacaktır. Kanunun birinci kısmı, büret ternasyonal klüplerin, cemiy” Z kı hi umumi hizmetlerde , ve e İbizmetlerinde — kullanıl Bulgar vâtandaşı olamıyacakl yi? hangi şekilde oluren olsun “ güzete, matbaa, sinema, * hibliği yapamıyacaklar, arazi olmak hakkını kullana: dır. Nazırlar heyeti tarafında” edilen bu kanun projesi 8 ki toplantısında parlâment di olunacaktır. Bulgaristandaki Yahudi dedi takriben 7 yon eri İfun üzerinden 50 bin küs” tahmin edilmektedir... Şibinkarahisarda mi Karahisar 9 (AA) 5 zak a bur ilkin hir yer emmi alâkadar ikülmleri i dir, Bu hükümlere e Ye ına mensub kimseler, bu