Mar? Neden dolayı tak İzmire giderken Yazan: Muhittin Birgen zmire gitmek için sabahleyin Bandırma vapuruna gittim. Va- pür erken kalktığı için geniş vakitle hareket etmek kabil değildir. Bir İN çeyrek farkla gitmek kifayet eder; MW ben de öyle yapmıştım. Fakat, va- pe senelerdenberi muayyen olan İ hareket iskelesine gelip te onun ora- dan değil, Galata rıhtımından kal-| kacağını öğrendiğim zaman evdeki| pazarın iskeleye uymadığını bir ke- ye daha anlamak lâzim geldi. He- men geri döndüm: belki bir spor M genci olsaydım, koşarak işi görebi- İirdim. Bu zamanlar geçmiş olduğu M8 için bir taksinin yardımını istemek M8 lâzım geldi. Kısa bir gayretle onu da buldum; şoför de bu işe şaşmıştı. «Biz de şaşırdık; bir zamandanberi bu vapur gâh buradan, gih şura dan, gâh Karaköy önünden kalki- MEN yor» diyordu. Bereket versin, va- #puru Rıhtım hanı önünde bulduk. Taksi oraya yanaşmak istiyordu; İnkat, seyrüseler memuru, nizama W muhalif olmadığı halde gayet tabii W bir manevra ile rıhtım kapısına ya- İN başacak olan arabayı bundan men- # etti. Münakaşa zamanı olmadığı İ- MM çin, onun gösterdiği yerde durduk, N fnkot bu defn da çantayı alacak bir hamal bulmak lâzimdi. Biz ise ka- İİİ yadan hayli uzakta idik. Bu esmada Mİbize bu azizliği yapan memur ken- di kendine belki de memnundu; fa- MMXat, © taraflarda dolaşan diğer bir MW memur bize acımaktan hâli kalmadı. «Pekâlâ, sizi birakabilirdi, e yanlış MM yaptı dedi. Bu sözler, bizim için hiç olmazsa bir teselli idi. Bu küçük hâdise o ehemmiyetsiz bir şey. Fakat, neden Miyerleri değişmeli? Neden dolayı Solcular, sabahleyin vapurun nere- Me olduğunu bir kilometrelik bir sa- İn üzerinde aramaya mecbur olsun kele met- Mkaline kadar yanaşamasın? Ü * Fuar münasebetile vapur kalaba- ık. Bununla beraber, muayyen za- İmanında Bandırmaya vardı. Yolda #övarinin derdi vardı: yolcuyu Bandırmaya nasl çıkara ak? Hava biraz yıldız esince vapu- Yu mendireğe yanaştıramıyor; ya - İnaşma iskelesinde ise biraz ameliyat Yarmış. Anladım ki seyahatin bir başka|? kilvesi de bizi Bandırmada bekliyo Hakikaten de öyle oldu. Vapur y: haşamadı. O zaman köhne motör- İletin biri dolmak ve biri boşalmak İizere bir saatlik bir ihraç ameliy gördük. İngiltereye ihracın kolay bir şey olduğunu zannedenlere bu MW birkaç yüz kişi ile yapılan manevra- yı seyretmelerini tavsiye ederim? © Diğer taraflarda ne olduğunu bilmiyorum; fakat, benim hisseme Wlüşen yelkenli motörün baş tara- Manda mahşer gibi bir kalabalık ara MX ında, rıhtıma çıkarken bir hanımın Mayağma bir demir parçası düşüp rmağını ezd bir yolcunun e paketini, bir diğerinin e küçük bir çantasını denize dü- MW şürdüğünü kendi gözümle gördüm. İzmirde fuar var, Ben de çoktan- Beri görmediğim bir muhiti görmek irzesile oraya gitmek istedim. Gör- düğüm seyler bunlardır. Bu satırları tenkid için yazmıyorum. Memleke- Üiimin çok muhtaç olduğu bir zih yet değişmesine yardım olur, & Midir ki beni yazmaya sevketti, Gördüğüm hâdiselerin tefsir ihtiya- Mindan vareste olduğunu ilâveye lü- zum bile yoktur. ok sehiitin Big en —— “Beyoğlu hastanesi sıhhi imdad “ merkezi yapılacak © gehirde yapılması mutasayver 1000 la i hastane inşa edildikten son. “ta, Beyoğlu Zükür hastanesi sıhhi ME İmad merkezi haline ifrağ edilecek. “dir. Şehirde vukubulan kazalardn M Saralananların, elen müdarata İçilmesi icab eden hildiseler buraya X gönderilecektir. TAKVİM if PAZARTES i Şaban | ; gı 14 “ vapurların | * Bu kadar)" İl hastabakici ve hemşireler kursu .Jw dala iss Öyle İkindi i İri Ju. fi M.İ... İk İsa daş Dünyanın hiçbir aktörü ayni rolü, ayni muvaffakiyetle hayatının bü- tün devamı müddetince oynayamaz. Hakikatte olduğunuzdan iyi gö- rünmeye çalışmayınız, günün birin- de sahtekârlığınız meydana çıkar, her zaman tabii olunuz. Dış ticaretimizde yeni inkişaflar bekleniyor Harb vaziyetinin her tarafta ser, best münakalâtı haleldar etmesi do Jayısile les diş ticaretini uzak! imemleketlerle tanzim etmiş olan yer- ler şimdi fiat farkına bakmaksızın en kolay yerlerle tcares yolunu tut. muşlardır. Bunun neticesi olarak ev. nemleketimizle iş yapruyan| yerlerden muhtelif maddelerimize ta. 1ebler ar ki l Son zamanlarda zle - rimize de hemen Tw nı bütün Ya. eket r. istan külli. a mulabakat hüsü ol bu #alebler karşılanacak - Resmi dairelerin kömürleri İktımd Vekületi, koorlinaay kararle Etibanka tevdi ol ürlerinin satış flatı ve şari- Hakkında bir protokol tanzim et, miş ve bütün alâkadarları gönder . miştir. Resmi daire ve müesseseler bu 80 - ür ihtiyaçlarını, eksiltme a. eahhid aranılmaşına zum olmadan, Etbanktan paza suretile temin edeceklerdir. Hazı nan protokola göre. resmi daire müesseseler kok kömürü ihtiyaç rını $1 Teşrinieyvel 940 tar dar Elibanktan tesellim edecekler - dir, Ankarada istasyonda vagon içinde bir ton kömürün satış fiatı 23 lira 30 kuruş, diğer şehirlere satışlar an, cak fob yapılabilecektir. Fob Zonsul, dak Sömikok 15,50, Karabük 21,60 Karabükte Tagonda teslim 1850 ku. raş olarak tesbit editmiştir. Gönüllü hastabakıcı ve hemşireler kursu Gülhane, Taksim ve Gümüşsu hastanelerinde açılacak olan gö bugün saat 14 de faaliyete geçecek- tir. Gönüllü hastabakıcı ve hemşi- reler kursuna şehrimizin o tanınmış ailelerine mensub birçok güzide ba- yanlar da iştirak etmektedir. Bu meyanda müddelumumi Hikmet O. batın refikası da kursa yazılmış bu-| lanmaktadır. Bilhassa bu defaki makinesi pin olduğundan, 47 - ağumdan, Sl MT addede kasab İsmail, kasab Yor - Dün de esnaf cezalandırıldı bir çok Bir bozuk otobüs seferden menolundu, köp- rüdeki pis kılıklı hamallar ortadan kaldırılıyor Evvelki gün ve dün 6 ncı şube namesine aykırı hareket eden çak esnaf cezalandırılmıştır. Kadıköy Yeldeğirmeni caddesin- de Recebe mid 80 numaralı bö ve simit fırmı pislikten, ayni cad- dede 53 numaralı kasab Ali kıyma kasab Fabri manda etini d e sürdüğünden, Kadıköy İzzet- sokak 67 numarada Rifat nok- an ekmek sattığindan haklarında ceza zaptı tutulmuştur. Gene yapılan kontrollarda 3 46- för karnesiz çalıştıklarından, 9 40- för de mhhi muayene cüzdanı ol- madığından, 2 otobüs para aldık- ları halde bilet okesmediklerinden cezalandırılmıştır, 3060 numaralı otobin te bozuk 12 yaşında bir kız 70 yaşında bir kadını çiğnedi lesi Gümrükemini sokağında 14 vw marada oturan 12 yaşında Leylâ ad İı bir kız dün kullandığı o bisikletle 70 yaşında çarpmış, muhtelif yerlerinden ya » ralanmasına sebeb olmuştur. Yaralı ın tedavi altına alınmıştır. İSTER İNAN, İSTER Avrupanın istlâya uğrayan veya uğramayan muhtelif mem- leketleri altın stoklarının mühim bir kısmını Amerikaya yolladılar. Altın memleketinde altın ço- ğaldıkça çoğaldı, nihayet banka- lann o mahzenleri mütemadiyen gelen altını olamaz oldu. Bankalar müşkülâta uğrayınca hükümete baş vurarak kendi al- tınlarının hükümet bazinesinde muhafaza edilmesini istediler. Hükümet ricayı kabul etti ve altınların nakline başlandı. Amerika hükümetinin hazinesi Kansas vilâyetinin Knox kalesin- k | caddesinde Roka v 151 Esma adlı bir kadmalı; lk ” olduğu için seyrüseferden menedik İ Galatada yapılan kontrollarda Fındıklıda tçi Kosti dükkânın: İpin tuttuğundan, sütçü Toma kalay» mz kab kullandığından, Necatibey numaralı makama fabrikaları şebriyeleri ta- van arasında bıraktıklarından, a; kâğıd. kullandıkları in ceza zaptı kesilmi si kaba haklı Son günlerde köprü üz pek ziyade artan pejmürde hamallarla da m eleye 7 i hakkında kanuni tekibata iştir. Badema, köprü üstünde e iskelelerinde ancak numa-| Ilar bu- ralı ve temiz kıyafetli hat lunabilecektir. Kömür fiatları hâlâ tesbit edilemedi d İşleri müdüzlü - ı ve kömür yaziye- İi otrafında tetkikler yapmaktaydı. Henüz bu tetkikler ikmal edileme - İktisnd işleri müdürlüğü tet- erini bu hafta içinde tekemmül ettirerek, raporu önümüzdeki hafta İzarfında fiat mürakabe komisyonu- na vermiş olacaktır, işti INANMA! dedir. Bu kaleyi Allegtanys dağ- ları muhafaza eder. Dağ resinde motörlü bir süvari bölü- ğü, mitralyözlü bir muhafaza kıt'am vardır, gökte ise mütema- diyen tayyare müfrezesi devriye gezer, Bununla beraber Amerika hazinesini tarihin bütün devirle- rinde bu derece şiddetli bir mu- hafaza altında bulunmuş farzet- meyiniz. Tam bir asır evvel bugünlerde Amerika hazinesinin tek bir mu- bafızı vardı, o da öğle yemeği zamanı gelincö kapıyı kapar, ye- rine köpeğini bırakırdı. İSTER İNAN, İSTER İNANMA! «Son Posta» nın edebi tefrikası: 49 İL TULUMBA Yazan: Ercümend Ekrem Talu — Şehime hanımda hâlâ gönlü yok değildi. Ancak, kadın, Arab Ab - dullah gibi netameli bir adamın hi- mayesine girdikten sonra artk bu sevdadan vazgeçmek lâzımdı. Het- tâ bilâkis, şu nikâh vesilesile Araba, dolayısile de (On ikiler)e yaran - mak, hülül etmek, dünyanın en yos- ma karı eylemekten çok daha faydalı idi. Ne İbrahim efendi, ne de Saim İmamın ayağına gitmek istemedik - lerinden, kâğıdları kendisine bekçi ile gönderdiler. O akşam. sanki © çirkin hâdisede hiç bir rolü olma - miş gibiş yüzsüz herif o gelip, ke sime hanıma artık ne diller döktü,|gi ne diller! — Hammefendil Dainiz, rah - metli efendinizin mağruru iltifat - larıyım. Makamı cennet olsun! Fa- kire her tesadüf eylediğinde hal ve hatırımı istifsar eder. kelimatı tay - yibe ile gönlümü alırdı, o Anınçün, hizmetinizde bulunmayı o her dalm canıma minnet bilirim. Gündüzün, bekçi köleniz gelip de, devlethane- de, akrabanızdan bir zatı şerifin kariben emri mesnunu akidleri icra olunacağını haber verince | elbak mesrur ve mübeşşer oldum. Zan - nan, miri mumaileyh, bizim, Şeker- ei mukime Şehime hanım de, bir mel'unun | tezvitatı sikâb olunan o hatayı azimdi leri zerre kadar zimethal deği - Tim, Ne çare ki, vezifei imamet, © gece, mahalli hâdisede (fakirin de hâzır bulunmamı icab eyledi, Bun- lar, her fâninin başına gelebilecek örünmez kazalardır. Değil mi, ha- nım efendimiz? Ne devlet ki , hanım mumaileyhanın akidle - ni era etmek suretile, vâki kumu- yumun dümeni affile örtülmesine nimelvesile bulmaktayım! Bu lâkırdı kalabalığına Besime hanımın aslâ mukabele etmek niye tnde olmadığını hissedince, sord — Akdin hangi gün hayırlsile icrası arzu buyuruluyor? aşanllah Cumartesiye. — Âlât Peygamberi Zizanımız Efendimiz: «Yevmüs septe velha - İmisi buyurmuşlar. Cumartesi ğe İu gündür. Sabahtan vekâletler ai Bır, her şey hazır olar. öğle Vakti “İ yulduğunu görmüşler ve derhal yu- Bir düğün evini soyan hırsızlar | Evvelki gece Kabataşda bir dü - Zün evinde bir hursızlık vak'ası ol -! muş, evin bir kabı tamamen soyul - muştur. Kabataşda Merdiven sokağında üç numaralı evin üst katına düğün |" dolaywile birçok davetliler gelmiş; | * evin alt katında oturan şoför Saf - fetim refikası ve kızları da sokağa| çıkmışlardır. Saat 10 a doğru şoför| Saffet de çocuğu / ile birlikte biraz sarhoş olarak evine gelmiş ve yat -| mıştır Bu sirada henüz hüviyeti tesbit edilemiyen hırsızlar Saffetin katına ardır. yallığı o eşyaları girerek bütün evi soym Hırizlar şoför Saffet İdada bulunan İda almışlardır. | Gece yansına doğru Saffetin ka- na ve kızları eve gelince evin 40 - dolahdaki k ki düğün evine ve zabıtaya haber vermişlerdir. Yapılan tahkikata hırsızların & -)” ve girerken baba ile oğulun dukları ve bahçe kapısının kırarak içerdeki (o sürmeyi açtıkları anlaşılmıştır, Hırsızlar zabıta tara - fından aranmaktadır. Köstence - Samsun deniz seferleri Köstence ile Samsun limanı &ra- sanda tesisi düşünülen deniz #efer- lerinin önümüzdeki hafta içerisinde başlıyacağı © öğrenilmiştir. Şimdiki halde İstanbula muntazam seferler yapan Rumen şilebleri Samsun İi - manına da uğrayarak eşyayi tica - riye yükliyeceklerdir. Diğer taraf- ten Tuna yolile Macaristana ve Or- ta Avrupaya yapılan deniz nakli -| yatını tamamen Macar şilebleri (kargoları) üzerlerine almışlardır. Bu şilebler de Samsuna uğraya rak mal yüklemek tasavvurunda dırlar. Türk armatörlerinin de Ka radenizin bazı limanlarına munta zam seferler yapılması o bakkında Münakalât Vekâletine vaki müra - caatları Vekâlet tarafından (tetkik edilmektedir. Bu seferlere müssade veril, takdirde Karadeniz liman- İnrile Örta Avrupa arasında yapı - lan ticari faaliyet birkaç misli art - mış olacaktır. uyu - camını Kartalın kadastrosuna , başlanıyor Kartal kazası dahilinde kadastro faaliyetine yakında — başlanacaktır. lk defa Kartal merkez kasabası, Maltepe köyü ve Başıbüyük köyün- 'den Küçükyalı ile Maltepe arasında: Sözün kısası Son söz E. Ekrem Taka —# Fs gençlerin sayısı çoğal - <> dıkça, hergün naena gelen küfürnameler de o nisbette çoğalınıs ya başladı. Ben bundan, kendi nam ve he zerre kadar teessür duymuyorum. Zira, teveccühüne, sayısına çok kıymet verdiğim ve benim de sonsuz bir hayranlıkla ve muhabbetle sevdiğim asil, civan - merd Türk gençliğinin içinde bobs- tiller, Allaha şükür ki bir akalliyet bile teşkil etmezler. ve ne yapanlar ma İedemiyeceklerdir. Gerçe bu küçük baylar, bana ve benim gibilere, Oimlâsız ve sebkü rabtsız nameler dolusu şütum savu- İrurlarken, bütün gençlik namma ha» reket ettiklerini iddia ediyorlarsa da bu iddinnin asılsızlığı bence malüm ve müeyyedd Gençlik, Aramak, Varlık, Çığır. gibi ciddi ve tamülşuur gençliğin fi- kir ve ideolojisine tercüman olan mecmua ve güzetelerin naçiz şuhsı- ma karşı daima göstermiş oldukları yüksek iltifat, ve hattâ bizzat bobs - tillerin arasında, İstediği zaman çok değerli bir örudit kisvesile meydana çıkmasını bilen ve hakkındaki şa - kalarıma, fitri asaletinin icabı kız - miyan, Asaf Haleti çelebi gibilerden im hürmet, kendilerine mü - şereflendiğim ve ny yüksek mekteb talebesinin bana bağlılıkları, birkaç jüppenin mütecavizane ta - vırlarından kıl kadar alınınama mey- dan bile vermez. Tü İzmitten, zahmet edip, bana «tam mânasile bir mutebasbıssın tam mânasile Os; zihniyeti ile yapılmış tabasbustur!» demek ve «halkın yardımı ile tay « yare alınamıyacağını niçin haykır - madığımıs sormak için mektub ya- zan hamiyetli (1) vatanperver (1) ve nezih delikanlı da bobstil edebi - yatı tezyif eden yazılarımı, üstad İn telif edilmez, affolunmaz bir cina- et sayıyor. Varan, o da böyle düşünsün! Be- nim onun kafasındaki gençlikle hiç m yoktur. Ondan ne paye n, ne de naçiz benliğimi onun hürmetine, onun sevgisine ih - tiyacı var. Ne kadar sevse, sekitse, çırpınan, vatan, memleket, millet işlerinde onun tebasbus saydığı mes- lekten ayrılmıyacağım. Osmanlı zihniyetin, zihniyetin birçok temiz tarafları bu- lunduğunu, o delikanlı, babasından, annesinden, amcasından sorup Öğ - e gelince, 0 rla, kendisinin sözlerine kıymet vermiş olsaydım, bu isnadı da hakaret değil, iltifat telâkki eder- d EN Bu mevzu üzerinde, artık bu son yazımdır. Saçma ile uğraşacak vak- tim yok! Gi Elem Calu Maarif Müdürü Ankaraya gidiyor Maarif Müdürü Tevfik Kut, Ve- kâletle temaslarda bulunmak öze » re, birkaç güne kadar (o Ankaraya gidecektir. Vapurlara fazla yolcu alınmıyacak Mntakn Liman Relaliği yolcu va - purlarımıza haddi istinbişinden fazla yolcu alındığını nazarı itibara ala - rak bu hususta bâzı teşebbüslere gi rişmiştir. Bundan böyle sefer yapacak bütün vapurlar sıkı surette kontrol edilerek fazla yolcu alınmasına mâ“ ni olunacaktır. Bu kontrol şyni za - manda İstanbul dahilinde sefer ya - sahanın kadastrosu yapıla, eriz. Affede kimler olacak? — Henüz kararlaştırmadık, — Acizane bir tavsiyede lir miyim? — Buyurun. — O gece, Arab Abdullah be - yin, Şehime hanımefendiye pek bü- yük teveceih gösterdiklerine şahid oldum. Bilâhare de, mumaileyh Ab. dullah beyin, hanımın cennetmekân pederlerine intisablarını haber al - dım, Bu vechile, kendileri nev'ama bir amca sayılırlar. Şayed, Şehime hanım efendi vekâletlerini kendisi - ae verirlerse, eminim ki Abdullah bey bundan pek mütehassiz olacak- lardır. Gene de siz b Bu, bir fikirdi. Bittabi Ebüli efendi bu teklifi herhangi. al r hüsnüniyetle değil, ni yürütmek kası müştü. Ancak, Besime hanım oldukça makul buldu. — Kendilerine bir defa yim. dedi, İ — Hay hay! Arzediniz. İcab «- ileriye sür » onu yliye- | pan vapurlara da tatbik edilecektir. Abdullah beyin nezdinde ben de tercümen olurum. — Bakalım; konuşayım da, — Olar; hanım hemşiremiz. Her an hizmetinize ümadeyim. Sade bu iş'için değil, daima dainize emrede- bilirsiniz. Arzettim a: Zeveitiz mer- humun minnettar <iltifatıyım. Son hizmetlerinde de gene fakir bulum- muştum, Hulüsu kalb sabibi olduk- mübarekleri aslâ tagayyür etmemişti, Allahü Azi * müşşan gariki rahmet eylesin. Öyle bir hatırayı münasebetsizcer patavatsızca canlandırdıktan sonr artık konuşulacak bir şey kalma * mıştı. İmam, kalktı. — Şu halde, Cumart allah! Arab Abdullahı (vekil yapmak fikri Şehime hanıma da mülâyim gelmişti. Fakat kendisinden bu İ Bea etmek vazifesini İbrahim, efen” di bizzat kendi üzerine aldı. (Arkası, bizzat farı için vücudü ya inşa * var)