Yazan: Muhittin Birgen.# ün Fransada tesis edilen yeni tipte bir siyaset mah - bahsetmiştik. Bu mah- keme, Fransanın uğradığı felâketin xnes'uliyetlerini tesbit ve mes'ul - İeri tayin edecek. Fakat, bunun ne kadar müşkül bir iş olduğunu izaha hacet yoktur. Bir mili (O felâketin mes'ellerini ötedenberi, daima, na- gihani bir heyecan ile kabarmış bir balk hükmü tayin edegelmiştir. Böy- İe hükümlerde ise ekseriya haklı, hakazdan güç ayrılır, kısa bir za - manda karaslar verilir, icra edilir ve bu hareket bir dalga gibi gelir geçer. Fransanm bu defa tuttuğu w- Sul ise bunun aksinedir; muvakkat değil, daimi bir mahkeme tesis edi- liyor ve bu mahkeme, her sevi si - yasi nüfuzdan âzâde olarak, her şeyi yüksek kühürlü bir heyetin vic- danile ölçmek vazifesini alıyor. Bu- Mun için, bu heyet huzurunda aleni olarak cereyan edecek muhakeme - nin çok enteresan sahneleri ve saf- baları görülecektir. * Fransayı felâkete götüren hâdi - Belerin eğer derin mes'ullerini bir filozof ve cemiyetçi gözile eramak lâzım gelirse, bizzat bütün Fransa - nın bu mes'uliyette alâkadar oldu - ğuna hükmetmek zaruridir. Çünkü, harbe tekaddüm eden senelerde Fransa bir takım vökmlarn Okar Mâkayd kaldığı gibi, mes'ul ve gayri mes'ul Organları, bu harbin vukuunu men'e çalışmamuşlardır. Hattâ, mes'ullerin o aranmasını müttehid olan Fronsz matbuatı, bundan bir sene evvel harb borusu çalmakta da müttebid idi Sarf bu sebebden dolayı Yüksek Mâhkömenin vazifesi güçtür. Fakat, Bir milletin hayatında bu kadar ağır bir tesir yapan biz hâdisenin mes'uk İerini aramamak da olamaz. Bunun İçin, Fransa hükümeti, şirndiki hel - de mahkemeye dava mevzuu olarak #mlh halinden harb Belne geçme hüdisesinin mes'uliyetlerini tayin et- şek vazifesini vermiş çizmistir. Fran- yoruz ki bu mes'uliyetleri srastırır- yatından anl -İme sahilinden gecerken, İ penceresi önünde Sah direnm o ösü hesabımı dalma hakikatin üzerine kurmak İiyadın - dadır: Tarlasını icab ettiği kadar sürmüş, tohumunu en iyisinden seçe, Tek ekmiştir. Bununla beraber, mexsimin çok müssld gittiğini gördükten sonra dahi netice hakkında tahmine girişmez, mahsulün ambara gireceği Yamanı bekler, onun için söz, vâd, teminat nihayet sidka olduğu kadar kizbe de imkânlıdır, kıymet ve hakikat ancak filldedir. Bu bakımdan köy. Jünün hiç şaşmıyan ve aarsılmıyan bir mantık ölçüsü vardır. Tarihten fıkralar LE Allahtan imdadi.. Meşhur Keçecizade İzzet Molla selen Konyalıdır. Babası | Konyak Mustafa efendizade Mehmed Salih efendi kazaakerliğe kadar yüksel miş idi. İzzet Molla hicrt 1200 de İstan-| | *Teceddüd edebiyatı tarihin ve! bulda doğmuştu. Babası Salih sefen- | *Edebi yeniliğimiz» isimli iki mü- di. İzzet Molla on dört yaşında i- him Tanzimat edebiyat (o tarihinin ken ölmüş, iki oğluna, Avretpaza: | müellifi olan İsninil Habib, seneler- rında köhne bir konaktan başka bir | dir çalıştığı son kıymetli bit eserinin y bırakmamıştı, Medreseye giden |de ilk cildini neşretti. Güzide mual- İzzet Molla, fevkalâde bir fakrü z0-|lim ve muharrir, kültür hayatımıza ruret içinde kalmış, öyle ki, bir gün | Ye bilhassa mekteblerimize yaptığı share E vererek | erkenden |bu defaki hizmeti ile de hakkile ö- a giderek bir kayığı |ğünebilir. ii telef edecek cesareti) o Tanzimat edebiyatının nasl bir alabilmek için de bir binlik rakı a-|arbllaşma ve asrileşme hareketin- larak kayıkçıya Göksuya çekmesini |den doğduğunu izahır hacet yoktur. söylemişti. Gerek ilk Tanzimatçıların ÜNamık İzzet Mollanin #sandah Kumçeş:| Kamal başta olarak), gerek onları yalamın | takib edenlerin (bilhassa: Serve: puncuların) nasıl yeni fikirleri ve ni maddi toplanmış bir muhsssalasid ve en doğru tahmirlerle he E meşhur bir Fransız edebiyat tarih- gisi olan G. M. Des Granges'ın «Ec- İhebi edebiyatları» isimli eserini ka- i bul etmiştir. Bunu kitabının mukad- demesinde kendisi de söylüyor. Fa-| halinde tercümeyi ve en son olarak | mafan edebiliriz. kat yalmız o eserle de kalmamış, 0- »un kadar mühim başka membalar- dan da pek ustaca istifade etroesini bilmiştir. Bu cihetten eser, İise ve a veya mânevi herbangi bir sahayında aklarmamak is- takdirde Biliyah yazılı vey yazısız söze ber saman için tercih | atlıyor. ediniz. Filiyat muhtelif emeklerin, muhtelif iradeler altmez bir noktaya halbuki söz, vâd, teminat nihayet en iyi blar sonunda verilmiş olsa dahi bugün için uzak yakın bir hayalden fbarettir, tahakkmk etmemesi mümkündür, tül öze dalma fereih ediniz, yanılmazsınız. İYAT J Avrupa edebiyatı ve biz İZ İsmail Habibin yeni eseri —J| Yazan: Halid Fahri Ozansoy ra til kuruşlarla, yaldızlı on sakın haresma, bana ver, — Ne yapacaksın, Esin? ö — Bu kumbaranın içine “ii birfetireceğim. — Senin başka kumbaran yok — Var. O, benim, kendimin. — Ya bu? — Bu, vatan kumbarası! — O da ne demek? Buradâ birikecek paralari onunda tayyare almak için babamiza vereeeğim., Şimdi bir kaç gündür, evce ali Tişten artan bozuk paralar, Ri «Vatan kumbarast» adini P verdiği o toprak kumkumanın Mütevazi bir ilenin gündelik minden ne artar ki? Bununla bet © on yaşındaki 'Pilvk ya vrv uni ha beni uzun uzum Güşü“dr Ü dü. Bu «Van kumbarası. nn Türk aileleri, ferdleri arasında mümüne imkân yok mu? Elbette dar! Şu mübarek toprakların üzMüÜğ Ge on sekiz milyon Türk yaşıyor. #ayinın yansın. her tfirlü refsi ve verim kabiliyetinden mahrA yarak, dokuz milyon vatandaşı YÜ #n a2 üçer Jiza verebilirler sani; Bu. üç lirayı da » dersten , yersiz demiyorum. Her evda bir «Vatan KI barasa, bulunsun. İçerisine, EĞİ beş #uruş atılan, sene sonunda gol #ki kuruş atılsa 720, kırk para SÜS 360 kuruş eder. Dokuz milyon iğ timal bir cihetçe hakuz & değildir. | 300 kuruşu darbedecok olursak Ancak, o eserin tercümesine başla-| milyon liraya yakin bir meblğği ri dığımız zaman, bütün Avupa ede-|9070 millete, milletin atı “fasıllarını ayn ayrı kısımlar) Yani kendi İ Bu, günde Kirk parayı seaba den artıramaz, nemizden kesemi Kirk para tek bir sigaranın bed” bir kahve parasının Üçte ta aslındaki gibi o son kısmı tercü- me ve meşretmeği (düşünüyorduk. Muhtelif sebeblerle buna imkân hi- ken, vazife ve mes'uliyet sahile -| kuyan o devrin meshur ülemann- tine isnad edilecek töhmet şu ola -|dan ve Rum zadeginmdan ve bir caktır: «Fransa, bu harbe huzırlan-|kendi adile amlan meşhur bir lügü- mış değil ise niçin harbe girdi? Bu/tin de muharriri olan Hançerli A-İ harbe girmek Fransa için zaruri leksan Bey, bu genç molanın bol idiyse niçin vaktile hazırlanmadı?»| ve şeklinden zarif bir adam olaca- dünkü Fransayı idare etmiş olanlar bu tarzda bir ithama karşı kendile- rini müdafaa edeceklerdir. * Mubakeme açık cöreyan edecez İçin, zannediyoruz ki tarihin en teresan bir davasının bütün dünya ğğni keşletmiş ve böyle, bir binlik rakiyı önüne koyarak içmekte ol masını da esrarengiz bulmuş, pen- cereden seslenmiş: — Efendi!.. Efendi!.. Bu divan deki şu bevitten ben böyle bir ma-| :; pa çıkanyarum, acaba muvafık nu- dır? seyircisi olacak. Davanın © mevzu be suretle muayyen bir hudud içinde | olduğu kor- Diye sormuş. Dalı İkunç Alemde birdenbiie © uyanan büşlyacakın de, biç süphesiz. mu- : in la e ei me İlze Molla Hançeri Beye beyti Mn Senle | etntdilnl teni. > Alek İiyecektir. Fransanın bütün siyasi, oi hazlarının en yüksek o mevkilerinde bulunmuş olan bir takın insenler, birer birer mahkeme O huzeru geçecekler ve ortda kâh suclu, kâh mazmun, kâh şahid olerak ifade ve- yecekler. O zaman biz de, swde Fran 'sanın değil, hattâ bütün Ayrupa si- yasetinin hiç olmazsa son sekiz ss- pelik inkişaf seyrime dair pek çok hi- kâyeler dinliyeceğiz ve islerin O yüzüne dair yeni yeni yeyler öğle - neceğiz Şimdiki bu nevi bir siyasi adalet tecrübesinin ne netice Vereceğini tayin etmek kabil da - Zildir. Fakat, bizzat muhakeme, bü- tün Avrupa mukadderatmım, bütün milletler hazurunda yapılacak u - şmumi bir muhakemesi o mahivetini isa ğıne” göndölen hükmedebiliriz. |” Muhittin Birgen arena serermrereresesessrer sereemeneFARANAENEN | > © | Bey beyit ile çıkardığı manayı tek- rar edince, İzzet Molla: — Pek doğru beyefendi. fevka- lâde isabetli mana verilmiş! Demiş. Bunun üzerine, Aleksan | — Elendi, buyurun biraz iştira hat edersiniz! Diyerek Mollayı yalıva davet et- miş ve 6 gün için intihar fikrine mâni olmuş, Pek az sonra da, Hen- çerli Bey vastasile meshur Hâlet elendiye intisnhı, kendisini sefalet- ten kurtarın. Bir müddet sonra da Merzifonlu Kar Mustafa Paşa to- runlarından İsmail Mekki Beyin kı- » Hi birbiri arkasından dört oğlu dünva- gelen, ve isimleri, şu beytinde İkrettiği Üzere: Budur İzzet» car bağ ola sof Fudü, Reşadi, Muradü, Spimd” betullah hanım ile evlenerek! hisleri yeni kalıblara dökerken, ge- tek muasrı olduklar Avrupa ede- biyatından, gerek daha eskilerder ilbam ve şekil aldıklarını da uzun uzadıya tekrarlamağı lüzumsuz ad- ded Ancak şunu O habrletakm ki, n bu edebi hamleler ve te-| eeddüdlere, garbdan (o yaptığımız tercümelerin çok mühim ve csash bir hizmeti dokunmuştur. İşte İs mail Habib, bu.sen eserile bu güç k istemiş ve tâ en eski iyatlarından, © Yunaniler| hacak bu meri gnib edebi ve meshur çehre Terini iki bü ld içinde toplama ğa çahsmıştır. Müellif bununla da! iktifa etmemiş, islâm ve Türk ede-! biyatının asır asr eser Ve tesir i de bu eserinde bir tarihçi adösee'le görüp göstermeğe aynca ehemmi- yet vererek, her efhetçe ciddi ve o- rijinal bir tetkik eserinin ilk abide- sini kurabilmiştir. İhtimal tarihi de- vizler, dini ve fikri hareketler, içti- İmai bünyedeki ileri ve geri faali- İyetler etrafında fazla teisilâta kaç İmiş olabilir, fukat meselâ eski Yo- nan edebiyatını tetkik oederkeni İmülhid dinin âh ve ilâhe efsaneleri hakkında verdiği mitolojik bilgiler de dahil olarak, bütün bunlar ni- hayet böyle bir eserde toplanması faydalı görülecek bahislerdir. Bu cihetten eseri uzun değil, hatti köan bile bulmak mümkündür, Mademki bu kadar genis ve cok fazla ansik- lopedik malömata lüzum hissettiren Fuad, Resad, Murad ve Sedad İkeymus. İç Devrinin ricali arasına o karıştı İsırslarda bir gün ikinci Mahmudun İhururunda bulumuvormun. Söz geli- İlmi, oğullarının isimlerini. dal barfi- İle redifli olarak koyduğum sövle- İ mis, Padisahım hoşuna gitmiş, göle- rek: — Efendi!.. Bir daha olnsz ne İl iğrordu. İSTER En iyi einsten Avrupa kifavatı muharebeden evvel 3, 4, 8 Jiraya sali. Muharebeden sonra üçüncü cins İtalyan kırâtatlarının fiata 5, 6, 7 Tir a çıktı. Anlaşılan eski şarap nev'inden durdukça kiymetli artan bir ma .İyi İlahtır. Buğünlerde 8, 9 itralik etiketleri de görmeğe başladık. Bu mönü Biz bu hikâyenin hazikat olduğunu biliyoruz, fakat ey okuyucu sen doğ INANMA! bir mevzu etrafinda yürünmüstür. İsmail Habib, kitabının garb ede-! bivatı tarihine esme mehez olarak, — mm ad koyacaksınız? Diye sormus. izzet Molla: — «Allahtan imdadie. efendi- miz! Cevabını vermiş R. E. Koçu INAN, bir iddinleğme TikManrif Vekâleti tarafından, Dev. Simdi eserin en karakteristik €eP-|let matbaasında itina ile “bastın! | hesine geleyim. il in anİ|mış olan bu tercümenin sonuna sıl olamadı. Maamafih tercüme €- bir sıfatına ve en ufak haşiyesine ka- dar aslına sadık olduğunu tereddüd- süz söyliyebilirim, Esasen son il kısmı da terciime etmiş olsa idik, ni- hayet on sayfa kadar bir şeyi deha dilimize çevirmiş ölacaklık. Bunun da yalnız iki sayfam İtalyan edebi yatının Fransız edebiyatına — tesiri hakkındadır. Demek ki, böyük bir noksan telâkki edilmivebilir. Üste- hatâ üniversite talebeleri için fay- dalı olduğu kadar umum tarafından da her zaman, fasl Fasıl zevkle ve istifade ile okuncak mahiyettedir. Bu yazımla bilhassa bu ehemmiyeti tebarüz ettirmek istiyorum. Yoksa eserin mubtelif edebiyat tarihi ba- hisleri etralında tetkik ve münaka- şa yürütmek arzusu bile, bir gazete- in mahdud bibliyozrafşa sayfasına ğdırmağa imkân o görülemiyecek tramvayda bir mevki farkıdır, bir dak sayın değeridir. Biz bu kadarcık bir fedakârlıği İÜ pabuyacak insanlar mıyız? > Bunun adına fedakârlık bile dr” mez. Bizim ne kadar eğmerd, hayâl” da, eli aetk bir millet olduğumun Bİ hassa büyük sehirlerimizde binler fukaranın geçinmeşindem bellidir. Günde bır para hiğ bir terin $ sesine dokunmaz, gecimini aksatmii (Devam 4 öncü sayfada! Sahahtan Sabaha gayesi, yalnız bir garb ve şark ede- biyatı tarihini ayni asırların çerçe- vesi içinde yazmak değildi. Bilhas- sa İstediği, uğrastığı cihet, bütün bu tesirler etrafında muhtelif asırlarda yazılmış mühim eserlerden dilimize ve ettiğim mitolojik ve tarihi keli- meler İigatçesi ve bu suretle veri- len izahat, kitabin bizdeki tercüme- sinin talebe için aslından daha fay dak olabilmesine hizmet etmiştir sanırım. İsmail Habib, hakşinaslık ederek bu ciheti de bildirmeli idi. Devlerin maçı Derler ki tavuk bile su içef; Burada bir noktayı daha tenkid etmeden geçemiyeceğim, Bu derece kıymetli ranlümat ile dolu bir eserin başını kaldırır, gökyüzüne ba “ kar, Tasavvuf eblinin kamasi” me göre bu İâbiatin en mas İSSRE He rafları (müellifin de tasdik ettiği ö- zere) eksik kalabilecek bir iş! Fa- kar ne de olan çak mühim bir emek ve bu emeğin mahselü de o kadar taze ve renkli! Yazımı bitirmeden, benim, altal yan edebiyatı tarihis namile vaktile yaptığım bir tercümemden bahse- derken İsmail Habibin itiraz ettiği bir noktaya hakikati | aydınlatmak gayesile birkaç ruzle temas edeyim. Ch, M. des Grenges'in yukarda, iş- mi gecen ve İzmsit Habibe de en mühim mehez, vazifesini gören bu eseri İtalvan, İspanyol, İngiliz, Al mar edebiyatlarını ayrı ayrı bahis- ler halinde, fakat bir tek cild içinde topliyan mükemmel bir hazinedir. Sonunda Rus edebiyatile son asır “Avrupa edebiyatı bahsi de yekpare avr bir fasıl teskil etmektedir. İşte İsmail Habib bu kitabın yalnız ilk kısma olam klâsik İtalyan i ının tercüme edilerek, diğer edebi- yatlardan sonra gelen ilâve kının- daki munsr edebiyatından ve bilhassa Carducci ile d'Annun- zio'dan bahsolunmayınna kızıyor. Ayni zamanda, o son fasıldaki İtal- yan edebiyatının Fransız edebiyatı- nn tesirinden bahseden kısmın da bizim tercümeye ilâve olunamayısı- nı doğru bulmuyor. Düşüncesi ih- İNAN, ISTER mahlâkumun, o wekâmi o gök farsedilen Tanrıya bir yağın imsihi bilgilerinden biraz o kısarak, bilhassa eserler etrahnda daha faz- İs durması arzu edilirdi. — Meselâ Shakespenre'in muhtelif pi ri daha esash bir mevzu ve başlı bâşi- na bir fasil teşkil edebilirdi. Mas- mafih eserin on sekizinci ve on de- kuzuncu asırlar edebiyatını ihtiva edetek olan ikinci cildinde bu cihe- tin tamamile temin edildiği söyle- niyor. Bunun için, şimdi o anbırsız- lıkla a ikinci sildin de intisarını bek- Temekteyiz. O güne kadar, bu ik cildi bütün okuyucularına hararet- İe tsvifye ederim. Muhakkak ki kürübhanelerini sösliyecek ve her zaman tetkike lâyık görüleck fay- dalı eserlerden birisi de budur. Bil hasen bu mevzu etrnfinda (vesika toplamak mürkülât da heniba ka- tılırsa) bizde ilk parlak nümunedir. Mellifini bütün kalbimle tebrik et- meği hem bir dostluk, hem bir mes- Tekfaşlık vazifesi bilirim. oğullan da kö ve ik korkuyn gökyüründe bul- murlardır. Eski felsefe ülemasi” ma göre yer yüzünün tehlikelee Yeşilaylıların gezisi Yeşilay ve geneliği senelik gezisti- #ip: 1 Rylo) 1946 Pazar günü olobüs, lerle Halkah Ziraat mektebine yapa-| caktır. Otobüsler sabah tam saat 84 da Birkeeideki duraklarından hareket ödeceklerdir. ren gök sindi kendine bâki $ olmak icin zekâsmm bütün fo“ forumu harcıvan insanlığın he #usmasını sevredivor. Manş ü7€“ rinde kanadı devter esrpışimor, ealamdıı cetin bir hava devam ediyor. Beserin talihi g€” İm VE kl