2 Ağustos 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

d Hergün - ——— Fransada Değişme hareketi Yazan: Muhittin Birgen xaf wrupada vukua gelen de- gişmenin 'derinliğini ve bü- lerde Türkiyeye yeniden gelmeğe başlıyan Fransız matbuatına bir göz gezdirmek kâfidir, Meselâ, düne kadar Fransada en yüksek mevkide bulunan fikir ve akide namına her ne varsa hepsi ortadan kalkmış görünüyor. Artık, bütün Büyük İhtilâlin senelerce te- sisine çalışmış ve uğrunda — seller gibi kan akıtılmış olan «hürriyet» fikrinden bahseden yoktur. Parla- mento unutulmuş, üçüncü cümhuri- .yetin Ana Kanununun ismi bile kal- mamıştır. İkinci bir misal: Parisin tahliye- sine kadar mütemadiyen aynı fikri müdafaa etmiş olan matbuat adam- ları ortadan kalkmış, bunların yer- lerine yenileri gelmiştir. Dünün tenkidi, yavaş yavaş kendisini kuv- wetle hissettiren bir hareket halinde ilerliyor. Dün nutukları — bütün Fransızlar tarafından uzun uzun al- kışlanmş olan insanlardan bir çoğu bugün, en çok tânedilen siyaset a- damları mevküne düştüşlerdir. * Fakat, değişen şeyler, sade içti- mai ve siyasi kıymetler sahasında değildir. Bütün Fransanın hayatın- da, bazan hazin olduğu kadar gü- lünç tarafı da bulunan, değişmeler var, Meselâ Le Temps gazetesinde "bir muharrir, bir zamandanberi ar- tık Fransada ender görülen şeylerin ,şimdi birdenbire meydana nasıl çık- /tığını anlatıyor. Bu muharrire göre, Fransada artık halkın: kullanabile- ceği benzin kal id ır. İnsan hiç bir zaman sandığı kadar bedbaht veya inandığı derecede mes'ud değildir. Hayatta her şey bir nisbet ceni mi anlamak istiyorsun, kendinden bir aşağısına, bir de yukarısına bak: E Hayatta her şey bir nisbet meselesidir Dahiliye, Münakalât Vekillerinin dünkü tetkikleri Şehrimizde — bulunan Dahiliye Vekili Faik Öztrak dün — öğleden evvel vilâyette meşgul olmuş, öğle yemeğini Vali ile beraber yolcu sa- lonu lakantasında yemüş, tetkikleri- ne öğleden sonra Partide devam etmiştir. Dahiliye Vekilini Partide, Parti reisi Konya meb'usu Tevfik Fikret Sılay, Parti umumi merkezi azasından meb'us Cevdet Kerim İncedayı ziyaret etmişlerdir. * Sehrimizde tetkiklerde — bulunan Münakalât Vekili Al Çetinkaya dün sabah saat 10,30 da mıntaka atlar, eşekler meydana çıkmış, at ve hattâ eşek arabaları harekete gelmişler. Hükmedebiliriz ki, Fran- sanın kaybettiği harbin bütün yü- künü çekmek, şimdi atlara, eşeklere we katırlara düşmüştür. Halbuki bu zavallıların bütün bu olan biten iş- lerde hiç kabahatleri yaktu! * Hakikatte hayat ebedi bir değiş- meden başka bir şey değildir. Şu liman reisliğine gelerek bir müddet meşgul olmuşlar ve bu müddet es- masında Silivri limanında inga edile- cek mendirek projeleri hakkında bazı izahat almışlardır. Müteakıb Ali Çetinkaya Siliwriye giderek mahallinde tetkiklerde — bul tur. WVekil özleden sonra Cümhuriyet Halk Partisi vilâyet merkezine ge- lerek Partide bir müddet meşgul farkla ki hayatın kendi değişmesi gürültüsüz, sakin, tedrici olur. Bu, buh bir deği dir; hiç bık- mıyan, bilâkis daima tamir, ıslah ve ikmal eden yapıcı bir değişme. Fransa, böyle bir değişme hareketi içinde uzun ve güzel sulh — seneleri geçirdikten sonra şimdi, birdenbire, buhranlı bir değişmeye girmiş bu- lunuyor. Halen, bu buhranlı değiş- me, yani her şeyin birdenbire yık- hvermesi ve her şeyin yeniden ya- pılma ihtiyacı karşısında — kalması ile göze çarpan bu hareket, Fransa- ya şaşkın ve sersem hbir hale getir- miş bulunuyor, bu şaşkınlık ve ser- semlik ne kadar devam — edecek? Fransız cemiyeti içinde senelerden- beri çalkanan tarih unsurları, yeni hâdiseler karsısmda ne gibi reaksi- yonlar yapacak? Su dakikada her şey meçhuldür. Fakat, — Fransanın bu büyük buhranı hâdisesiz geçire- ceğini tahmin etmek yanlış olur. Fransa, gebedir. Lk u/ıı'thfn ( %[rq.m Dün yapılan atlefizm müsabakaları İstanbul atletizm birincilikletinden idün yapılan 10000 metirelik yarışta Fenerbahçeden Hüseyin 89 dakika 49 saniye ile birinci, Galatasaraydan Osman ikinci olmuştur. 1600 metre bayrak yarişında Fe . merbahçe takımı 8.82 ile hirinci, Ge- latasaray 3.42 ile âkinci olmuştur. Askerlik işleri: 327 : 329 doğumlular >rel Fatih Askerlik Şubesinden: Talim ve terbiye dolayısile sevke tâbi bu - lunan 327, 328 ve 329 doğumlulardan (jandarma hariç). diğer sınıflara mensub sağlam, sakat, ağır sakat, İslâm, gayri İslâm ihtiyat erattan he, nüz müracaat etmiyerderin kısa bir zamanda şubemize müracarutları ve gelmiyenler hakkında kanımi taki - hat yapilacağı İlân olunur. Şubeye çağırılanlar Fatih Askerlik Şubesinden: Aşağı. da isimleri yazılı gedikli erbaşların en kısa bir zamanda Fatih şubesine müracaatları ilân glunur. Bv.-Gd. Hüsnü Oğ. İsmall Hakkı P. Gd. İzmail Oğ. Şerefettin 9. Gd. Hacı Müaksud Oğ. Ahmedâ İst. Sv. Gd. Abdullah Oğ, Kâmil İst. J. Gü. Hüseyin FPehmi Oğ. Fazıl Tap. Gü. Hüseyin Galib Oğ. M. AV İst. Zeki İst. P. Gd. İbrahim OZ. Bekir Üst. * P. Gü. Ahmad Cemal Oğ. İsmai! Şehir Hahberleri İmtihan siştemleri değişmiyecek Dün şehrimize gelen Maarif Vekili bir muharririmize muhtelif maarif işleri hakkında beyanatta Maarif Vekili Hasan Âli Yücel, dün Ankaradan şehrimize gelmiş- tir. Hasan Âli Yücel dün sabah A- Tifiye istasyonunda trenden — inmiş ve eğitmen kursile köy enstitüsünü ziyaret etmiştir. Vekil kurs ve ens- titü hakkında alâkadarlardan — iza- hat aldıktan sonra Arifiyeden ay- rılmış ve Pendiğe gelmistir. Maarif Wekik Pendikte tekrar trenden ine- rek Üniversite ve yüksek mektebler kampını ziyaret etmiş, alâkadarlar- la ve kamp talebelerile konuşmuş- tur. Hasan Âli Yücel kampta bir müddet kalarak tetkikler yaptıktan ve öğle yemeğini yedikten sonra Pendikten ayrılmış, İstanbula gel- miştir. Maarif Vekili dün kendisile gö- rüşen bir mubarririmize dünkü tet- |kikleri hakkında şunları söylemiş- Mt - — İÜstanbula gelirken Arifivyede eğitmen kursu ve köy enstitüsünü ziyaret ettim. Eğitmen kursu — de- mam etmektedir. Buradaki köy ens- titüsü inşaatı için bütün hazırlıklar tamamlanmıstır; yakında çalışma- lara başlanacaktır. Benimle beraber gelen ilk tedri- sat müdürü Arifiyede kaldı. EZit- men kursunda tetkikler —yapacak, kurs ve enstitüde icab eden nok- sanları tamnmııyncakl'r. Pendikte Üniversite ve — yüksek mektebler kampını da gezdim. Ve- kâlet sihhat müfettisini birkaç gün evvel kampa göndermistiri. Mü- fettiş kamp hakkında bir rapor wer- mişti. Kampta alâkadaılarla ve talebe ile temas ettim, talebenin dilekleri- ni dinledim. Kampta bazı noksan- lar bulunmaktadır. Umumiyetle bu ' bulundu noksanları, kampta bulunması lâ- zım gelen vesait ve yemek mese- lesi teşkil etmektedir. Esasen bu noksanlar görülmüş ve kampta el- den gelen şeyler yapılmıştır. Fakat daha fazla şeyler yapılınası lâzımdır ve bunlar yapılacaktır. Yakında ikinci devre kampı da başlıyacağı için bütün noksanları ikmal etmek üzere sıhhat müfettişini tekrar kam- pa gönderdim. Yapılması mümkün olan her şey yapılacaktır. Yüksek mektebler için daimi bir kamp yeri yapılması hakkında da tetkikler yapıyoruz. » h Hasan Âli Yücel, yeni imtihan İ inin değiştirileceği hakkında- ki haberlerin doğru olup olmadığı sualine de şu cevabı vermiştir: İmtihan sistemlerinin değiş- mesi mevzuubahs değildir.» Maarif Vekili şenrimizde birkaç gün kaldıktan sonra Ankaraya dö-| necektir. Bir avukatın avukatlık hakkı elinden alındı İstanbul barosu Üsküdar adliye- sinde müvekkilleri namı hesabına birçok gayri kanuni hareketler yap- tığı iddia olunan bir avukat hak- kında tahkikat yapmaktadır. Bu a- wukatın Türk adliyesinin şeref ve haysiyetine tecavüz ettiği ileri sürü- mektedir. Baro disiplin meclisi, avukatlık kanununun 103 ncü maddesi muci- bince, bu avukatm avukatlık hak- kını elinden almıştır. İSTER İNAN, İSTER İNANMA! Nafıa Vekili Trakyada yaptır Zı bir inceleme seyahatinden dö- aüşte İstanbul - Edirne asfalt yo- lunun bitmek üzere ol d. dolayı memnuniyetini beyan etti, fazla geç kalmış bir iş için olsa - ... n Beyoğu Yerli Askerlik Şubesii ; Yedek Tb. yüzbaşı Mehmed Said Oğ. Muhlisin şubemize acele müraca. dahi yet y dan dolayı L Bi İSTER İNAN, İSTER İNANMA ! N bu memnuniyete bir de iştirak edelim. Şu kadar var ki, bu yol sonuna gelmeden baş tarafındaki (24) kilometrelik kısmı bozul- muştur ve hemen tamir edilmez- se yeniden yapılmasına — ihtiyaç görülecektir. - Kaynar su ile haşlanan - bir çocuk öldü Büyükadada oturan Eşrefin 3 yaşındaki kızı Ülker, dün evlerinin odasında, oynarken mangalda kay- nayan içi su dolu bir kabı devir- miştir. Bu kaza esnasında vücudü- nün muhtelif yerleri haşlanan Ülker tedavi edilmek üzere — kaldırıldığı hastanede ölmüştür. Zabıta ölüm etrafında tahkikat yapmaktadır. Köpek ve eşek eti satıldığının aslı yok Dünkü gazetelerden bazıları kö- pek, eşek eti satan kasablara tesa- düf edildiğini yazmışlardır. Dün bu hususta malümatına müracaat etti- ğgimiz Belediye Reis Muavini Lütfi Aksoy: — Bu haberin aslı esası yoktur. Biz yalnız gizli et satan kimseleri aramakla meşgulüz» demiştir. Diğer taraftan, bazı kimseler de at etinin satılmasında bir mahzur olmadığı, Avrupanın birçok şehir- İ|lerinde at eti satan dükkânlar bu- lunduğu iddiasındadırlar. Dün vilâyet veteriner müdürü Etem Elevlinin bu hususta ne dü- şündüğünü sorduk. Etem Elevli bir muharririmize şu izahatı vermiştir: — İstanbul Belediyesi hududları dahilinde bu işle mezbaha ve bele- oluyorlar. At, eşek, köpek eti sat- manın imkânı yoktur. Bu herhalde münferid bir et kaçakçılığıdır. Her mıntakada baytarlarımız — vardır. Bunlar daimi surette etleri kontrol ederler. Başka memleketlerde oldu- gu gibi bizde at kesilmez ve satıl- maz. Esasen talibi de yoktur. Zira aranacak bir hususiyeti mevcud de- gildir. At eti diğer etlerden kolay- Lıkla tefrik edilebilir. Ekşimtraktır, elyafı kalındır, lezzetsizdir, üstelik kuvvei gıdaiyeden de mahrumdur. Uzun zamanlardanberi Türkiyede at eti yenmemektedir. Harb zaman- larının fevkalâde halleri müstesna 300-400 senedir, at eti yenmiyor. Maamafih at etinin sıhhate muzır olduğu iddia edilemez.» ÖLÜM Sabık Bahriye Vekâleti müsteşarı ve İzmit üssübahri kumandanı Dev - let Denizyolları fen heyeti azasından emekli miralay Trabzonlüu Hamami, zade Abdürrahim Fevzi vefat eimiş. tir. Cenazesi bugün Göztepedeki ha. nesinden 'kaldırilarak Öğle namazı Beyazıd camiinde kılındıktan sanra, Edirnekapı Şehidliğine defnedilecek. tir. diye zabıtası esaslı sarette alâkadar | Sözün kısası Fi mdığa,—;;z—ıize dair E. Ekrem Talu J b 4 bulundağ? az mevsiminde arasında taze fındıkla, taze ©! de unutmamalıdır. Fimdık daha ce, ceviz biraz dâha sonra Her ikisi için de hasiyetli, muka'd iştiha açar ve havayı tebdil derler, Fındığın en meşhuru Değirmet” dereninki olduğu için, memlekeli? dört bucağında satılan bütün ft * dıklar oraya maledilerek — satılif Amma, hakikati halde, Değirmet” dere fındığının kimse yüzünü mez. Bir de, fındık satıcıları, mal * larinı: — Çok sağlam! diye methedef ” T. Ş Halbuki onların meziyet say(hv ları bu sağlamlık, dişleri pek sâf lam olmıyanları düşündürür ve V# defa fındık almaktan vazgeçirit: Fındık — satanlar, -dikkat ettil hemen daima ağır başlı insanlaru Böyle iken, halk dilinde «fın diye, aşırı derecede hoppa derler. Bazan, findığın içinde kurt Pl da olur. Bu kurt diğerlerine b mez, şirtindir, sevimlidir. Hattâ ”’ fıkır fiıkir kaymıyan, yerinde dürü, mıyan, bipbir cilve eden ufak İJJ yosmaları fındık kurduna teşbili h deriz. y Cevize gelince o da ı-nul’.w «Beykoz» undur! Vakıâ o yetî:ğ vizi hakikaten meşhur imiş. İ lezzeti başka hiç bir semtin cevfi kıyas kabul edemiyecek dercöj olurmuş. Hattâ «Beykoz» îsmw iskambil oyunu ile asla müna!eb'd- olmayıp, — «cevizlerin beyi, Ş'“ı* manasına o köye hassaten tevcili * dilmiş. | Taze cevizin ayıklanması heıî& Ne el bırakır, ne de üst baş. ÖY!CJII ne boyar ki, haftalarca, aylarca * | mizlenmek kabil değildir. Hl"*1 vebali söyliyenlerin boynuna olsuf plâja gidemiyen bazı bayanlar, ':Ş yolarının suyuna taze cevizin / kabuğundan katar, ucuz ve zabm! siz, kararırlarmış.. Cevizin iç kabuğundan da, î; nim çocukluğumda, mahalle çoc! ları, 'yakaladıkları aokkak kedileü ayaklarına' nalın yaparlardı. | mı? Onu diyemem. Çünkü hâîâu’, kendim, bu suretle nahnhdıfumu, çare pisileri hatırladıkça azab dö yarım. €. Ekrem Calt C Küçük haberler ) : Yevmiye taksimi ihtilâfı — HAM , mallarla han sahibleri arasında /| müddettenberi yevmiye taksimi # zünden çıkan ihtilâf, henüz hal”'r, lememiştir. Dahiliye Vekâleti b*y' şin halline Belediye İktısad müdürünü memur etmiştir. İç Ticaret Umum Müdürü — haftadanberi şehrimizde butunüü b şehrin umumi Ücaret işleri etrafif, da tetkikler yapan İç Ticaret UN Müdürü Cahid Zamangil dün AnkK raya dönmüştür. yi Dünkü ihraç faaliyeti — Dün 3”1 caristana 145 bin liralık tötün V bin Hiralık koyun derisi gündı-rw“g, tir. Slovakyaya dMâ 20 bin İiralik racat yapilmıştır. ej Piyasada Romanyaya gündsr“ Z ikinci parti tiftik ve yapağın $ Ka dardizasyon faaliyeti devam eti tedir. . $ l topkl - tacılar cemiyeti — tarafından 59&’ murahhaslar dün Belediye ixmndrd;, leri Müdürlüğünde — toplammığla: Ha Toplantıda sınıflarını değiştirmek tiyen lokanta isimleri okunmuş. H kısmının talebine muvafakat ec"'. bir kısmının talebi rt—ddohmm'“'"#/ - «Son Posta» nın edebi tefrikası: * YE! b 4 İ AU ati ilân olunur. gözü görmiyecek hale gel- Yazan: Ercümend Ekrem Talu ked j çatının y bir gü- rültü ile çökmesini gördü, ve yüre- ğinin yerinden kopar gibi olduğunu hissetti. Müteakiben, — kızı elinden tutarak kalabalığın n d ken- Şehime Hanım, caddedeki büyük kahvwenin önüns gelince durdu. Bir dilerine bir yol açtı, aşağı caddeye Kıpkızıl bir cehennemi seması al- tında, koltuklarında birer bahça ile böyle gece yarısı sokakiarda dola - şan bu iki kadının hal ve hareketle- zi kimsenin nazarı dikkar ve ulâka- sını celbetmiyordu. Başka vakit olsa peşlerine takılan, sual soran olurdu. ğ Bir de sol baktı. Ayni da sürath i işletti. Çu- kurçeşmede, yıllardanberi — yüzünü görmediği bir ahbabmı hatırladı, Bu saatte onu evinde bulabilecek mi idi? Bulsa da, içeriye almacak, bir- kaç gün barınmasına müsaade edi- lecek mi idi? Şehime Hanım, ömründe ilk de- fa olarak, — kimaesizliğinin — acısını duydu. Lâkin buna rağmen, gene Hayer disini © gece, o halde istiskal et - mek en kötü kalbli bir insanın dahi elinden gelemezdi. Başka vakitler 1ıssız ve tehlikeli olan sokaklar, yangın dolayısile ka- dabalıktı. Koltuklarındaki bohça - lardan ve kalık, kıyafetlerinden yan- gından kaçtıkları belli olan bu iki kadına sataşmak, gelip geçen er- keklerin hatır ve hayallerinden bile geçmiyordu. Şehime Hanımla Müjgân önle - tine bakarak hızlı hızlı yürüyorlardı. Yangın sahasından uzaklaştıkça 80- kak da tenhalaşıyordu. Yavaş ya - vaş yüreklerindeki ıztırab ve heye- cana korku da katılmağa başladı. kisi de susuyorlardı. Birbirlerine diyecek belki de çok şeyleri vardı. Fakat bunları sonraya bırakıyor - lar, şimdilik, sadece bir yere sığın- maya, beklemedikleri bir anda y- kılan bugünün enkazı üzerine ya - rtını kurmayı düşünüyorlardı. ğ dlAni erkek farketti. Sağ so- luna, arkasına, ürkek nazarlarla ba- kındı, icabında istimdad edecek bir - bf Hdi a.z — Ay! Korktum, evlâdım! Kim- sin, sen? a- raştırdı. Uupuzun caddenin o kıs-| Saim, mında in cin top oynuyordu. Ev - lâdlığının yanına iyice sokuldu; onu iterek, gölgenin ilerl kte olduğ kaldırımın mukabil tarafına geçir - di. Ayni zamanda adımlarını da hız- landırmıştı. Derken, gölge ile bir hizaya gel - diler. Meçhul şahıs önce yürüyü - şünü yavaşlatır. gibi oldu; — sonra gdurdu; kadınlardan yana baktı. Şehime Hanım, nerede ise düşüp bayılacaktı. Yüreği, göğsünde, ko - pacak gibi çarpıyordu. Birbirine dolaşan ayakları da daha hızlı git- mekten imtina ediyordu. Gölge, bu sefer, durduğu nokta- dan kımıldayıp da doğrudan doğru- ya üzerlerine gelmeğe başlayınca, Kat x lduğu yerde Hland Bir aralık, karşıdan bir gölge Bağırmağa da mecali kalmamış, | gibiydi. gırtlağı bir felce uğramış 31040 ai y 19 H n e Yal Sen misin? Bilemedim, birdenbire, muşsunuzdur tabil. — Nereye gidiyorsun böyle? — Size geliyordum. Annem, yan gını duyunca merak etti de, gön - derdi. — İkiniz de eksik olmayın, oğ - lum. — Ne haber, teyze? Size bir şey oldu mu? — Yandık, oğlum, kapı kapa - macasına.. — Siz sağ olm, hanım teyzel. Şimdi ne tarafa gidiyorsunuz? — Daha bilmiyorum. Bakalım bu gecelik bir yer buluruz elbet. — Bize gidelim. Eşyanız var mı? Şu 1 5 FU SA Nn N b Saim, hanım teyze, Saim! Ha- |lecek. — Aradan zaman geçti; unut- Hiç! j n — Vah, vah! Annem çok özü — Cenabı Hak ne ki ukd't; derse o olur. Evimiz de, kısmetten çıkmış. — Allah beterinden esirgesi” — Âmin, çocuğum! Saim, Müjgânın — koltuf * disindekini —vermek — idtem , Delikanlı öne düştü; konuşa W muşa Aksaraya yollandılar. Bu güzel tesadüf k.amşığ'ı yüreğine, bayağı, su serpmişti- “. sime Hanım çok eski ve çok saf ahbablarındandı. Vakıâ, bir 'rklb, medir görüşmemişlerdi. Lâkin hr aralarındaki daostluk rabıtasınâ — , lel getirmiş değddi. Delili de. M sime Hanımın, oğlu Saimi y koşturmuş olması idi. Delikanlı, hem yürüyor, h“’ ;.r vaktinde yetişemediğinden

Bu sayıdan diğer sayfalar: