12 Haziran SON POSTA Lâyıkile hazır olmadan harbe yakalanmak felâ A millerini iki kelime ile ifade lâzım gelirse otam hazırlık demek kâfi gelecektir. Evet bugün Avrupanın dn amansız bir surette çarpışan $€Y- — de dediğimiz gibi, tam hazırlıkla hazırlıksız - 1, MA anl Leh harbinden ve Çekoslo- vakya meselelerinden çok evvel bile, zırhlı muharebe ve keşil arabaları itibarile nasıl bir terakki gösterdiklerini ve bu vasıta lardan ne kadar muntazsın ve külliyetli kıt'alar teşkil ettiklerini görmek ve anla- hak için Almanyada sik sık yapılan gör lerilerin ve geçid resimlerinin filmlerini görmek bile kâfi idi. Kendi hesabıma söy- İiyebilirim ki, mareşal Hindenburg için Tanenbergde yapılmı; olan büyük askeri tedfin merasimini bir sinema perdesinde ieyrettiğim zamandanberi gözüm DEE Benim bu törende gördüğüm Alman tan. kt'alan sadece çok ehemmiyetli bir baş- b “Ücak cihetle de Almanlar büyük hazır- Kar ve büyük seri inşaan yapmışlardı Onlar anlamışlardı ki tank yerden ve vçak avadan yürüme ve bunları motörlü ve Mamlilan ri eder har mbar i yanl ve her mâni aşık! mel m da o nisbette kâf tankları, baran ve tank ve uçak müdafaa silâh ve kani bep a darı Küzklamen me ker da; tamam olduğunu göstermek için onla- ME tanka hasumlarına faik olduklarını bil- Sli kilde, düşman tanklarına karşı al- mel tank müdafa terible- üne Hem de çan ecele söyle ben asağıdaki malimatı bizzat li #4 Fransızların Holanda - Belçika muharebe: | kri başlamadan çok evvelki askeri neşri: patlarından aldım. Yani bunlara, değil Fransız erkân: harhiyesi hattâ Fransız ba #ni bile vâki, demek Almanlar, bunca tankları v. ' sustaki kuvvet ve kudretlerini Lehistan harbinde göstermisken bile onların bu de tece geniş v> kuvvetli bir tank müdafan tertibatına malik olmaları nasl oldu da müttefiklerin dikkatini çakmedi diye hay» vet etmemek kabil değildi Fraszlara göre Almanların tanka kar- p müdafas tertibatt şöyledir: nlat her cine ve nevi sekrd inde tank müdafaa teskilâtına bü- pük bir ehemmiyet vermişlerdi Iman harb zaferlerinin başlıca &- şe | um. O halde ın ve bu hu-| YAZAN yepermmensesen Emekli general H. Emir Erkilet i «Son Posta» nın askeri mahazriri relik toptan müteşekkil, bir tank müdafaa bölüğüne maliktir. Bundan başka her pi- yade tümeninde, müstakil bir motörlü tank müdafan taburu daha vardır ki 36 tane 47 milimetrelik topa maliktir. Bu suretle bir| hir piyade tümenindn 72 aded 37 milimetre- lik tank müdafaa topu mevcuddur. © halde bir piyade tümeninin möselâ 5 kilometrelik bir müdafaa cephesi olduğu kabul edilirss bu cephenin her 72 metre- sine bir tank müdafna topunun düşebile- ceği anlaşılır. Halbıki ow toplar tümen cephesine müsavi suretie o dağıtılımıyarak hasım tanklarının en çok gelmeleri muhte- mel olan kısımlarda teksif o edileceklerin- den bunlardan daha sık müdafaa cepheleri teşkili daima kabil olabilecektir, Müdafaadn, tank müdafaa o kıta'laşının (yani piyade alaylarının tank müdafaa bö- lüklerile piyade tümenlerinin tank müda- manin taarruzunu piyadenin o mukavemet hattının ilerisinde kırmaktır. Bunun için, bu silâhlar, esaz itibarile, cephenin oldukça yakınlarında muharebe mevzilerine seku- Tarlar. Tanrruzda ise, tank müdafaa kıtaları kazanılan bir araziyi düşmanın o muhtemel mukabil taarruzlarına karşı korumak için, ileri sürülürler. Piyade tümenlerinin, büyük bir sürate İve ber türlü arazide hareket kabiliyetine malik olan tank müdafan tabarlarının va- Hileleri evvelenirde kendi tümenlerini*is ahat, yüz 3 veya hareket halinde & in etmektir. Piyade alaylarındaki tank üdafaa bölükleri hemen daima yalnız kendi alaylarımı müdafaasile mesgul o- lurken, piyade tümenlerinin motörlü tank müdafaa taburları, sürat ve hareket kabiliyetleri dolayısile, icabında zırhlı ti. menlerile hareket ve işbirliği dahi edebi- lirler, Bunun için, piyade tümenlerinin tank müdafaa tabı 1, daha bariş zamanında zırhh fıraklarla birlikte harbetmeği talim etmişlerdir. Her bir tank müdefan taburuna, alelü sul, makineli tüfekle, hattâ icabında topla abere vantalı takviye o- faa taburlarının) vazifesi umumiyetle, düş-| kettir! fan taburları Ayni zamanda, kumandanlığın icabında ve hasım tank kollarının nüfuz- ları halinde, onlara karşı derhal ve her ta- rafta sedler ve maninlar vücude getirerek bunları sarmak için, kullanabileceği hakiki ihtiyatlardır... Şüphe yok ki düşmanın tank kollanna karşı, tank müdafaa taburlarile, seri sedler Yücude getirmek için ayni zamanda nehir- ler gibi büyük tabii mânilerden istifade o- mir, Piyade tümenlerinden başka, Alman zırhlı tümenleri de 48 aded 37 milimetre- lik tank müdafaa topuna maliktir. Bunla- nn İ2 tanesi zırhlı tümenin motörlü piya- de kıt'asında olup mütebaki 36 tank mü- dafan topu, fırka komutanının o emrinde- dirler, i Yukandaki malümatı daha 1939 şene- sinin Birinciteşrin ayının sonunda, yani Le- bistan barbinin ateşleri söneli henüz ancak bir AY geçmiş iken, bildren fakat adını s5y- lemiyen Fransız askeri muhatriri bu çok mühim yazısın sonuna şu satırları ilâve etmi «İşte dikkati çekmeğe lâyık bir teşkilât, Bu gösterir ki Almanlar, gerilere nüfuz ederek orduların muvasala hatlarını tehdid eden büyük zırhh kıt'aların ortaya atabilecelkeri bütün meseleleri derin bir sureltet tetkik etmişlerdir.» Franz askeri muharriri bunları sadece | iş olsun diye değil, fakat muhakkaktır ki dikkati celbederek ayni tedbirler Fransız ordusunda alasın diye yazmıştı. Eğer müt- tefikler buna benzer tertib ve | teşkillere malik olaydılar ve 51 milimetrelik zırh del- miyen topu tark müdafna silâhı ol lanacakları yerde daha bir müessisini teda- rik edeydiler ve Almanlara faik adedde tank ve uçak rik edebilevdiler, piyade tümenleri adedleri arasındaki farkın 6 ka- dar bir ehemmiveti kalmıyarak, muharebe | islerinin rengi bugün bösbütün baska ola- bilirdi. H. E. Eskilst ii BERLİTZ Lisan Okulu 294, İstikisi Caddesi k kul-| GONÜLİSL İnakaşa mevzuu Hâdiseler | Karşısında Eleme imtihanında muvaffak olamıyan- ları Ginledim: — Sualler çok güçtü. — Bizim okumadığımız şeyleri sordu- lar. — Ben hepsini mara vermediler. şi — Bizi döndürmek için yapıyorlar, Eleme imtihanında müvaffak olamı- yanların annelerini, babalarını dinledim: — Çocuğumuzun zekâsından eminiz. — Oğlumun ne kadar çalıştığını bile- mezsiniz. Her gece yatar uyuruz, o daha oturmuş çalışıyordur. — Çocukcağızı hele son günlerde gör“ meli idiniz... Geceyi gündüze katıp ça- tı, KE Elemelerde muhakkak haksızlık ya- pıyorlar. Eleme imtihanında muvaffak olam - yanlardan bir çocuk da şöyle söyledi: — Suale cevab veremedim, bu yüz - den imtihanda muvaffak olmadım. Annesi babası da şöyle söylediler: — Dikkat etseydi, çalışsaydı, muvaf - fak olsaydı. Bir sene döner, aklı başına gelir. Meşhur bir fıkrayı hatırladım: «Bir hükümdar hapishaneyi geziyor « muş, Mahkümların hemen hepsina mah- doğru bildim amma nu- ” Bu vaziyette Bir okuyucum, Bay «S. O.» o hulüsaten söyle diyor: — «Sekiz senedir evliyim, geçinip gi - diyorum, Karımla atamızda yegâne mü - benüz çocuğumuzun ol - İmayışıdır. Fakat ne yapayım, kazlerim di- yecektim, #mma üstelik bana ihanet de et- tü. Bu vaziyette ne yapmalıyım?» Elemeden sonra kümiyet sebeblerini sormuş. Mahküm lar verdikleri cevablardâ, kendilerini masum olduklarını, haksızlık yüzün hapishaneye atıldıkların ,iâdin etmişler, Yalnız aralarından biri: — Kabahatim vardı, Muhakeme edile” dim, hapse mahküm oldun, cezamı çe « /kiyorum., Demiş, hükümdar hapishanenin mü dürüne dönmüş: «— Bu günahkâr adamı, ne diye bu kadar masum arasına koymuşlar. Bira kın buradan çıksın, demiş» — Susle cevab veremedim, bu yüzde: imtihanda muvaffak olmadım. Diyen ve annesinin babasının: — Dikkat etseydi, çalışsaydı, muvı fak olsaydı. Bir sene döner, aklı gelir. ' Tarzındaki sözlerme itiraz etmiyen ço» cuğun; çalıştıkları, suallere cevab ver « ikleri ha imtihanda muvaffak ola « lamıyan zeki ve çalışkan çocuklar ara sında görmek gayri tabii oluyor, bırak. imtihanda muvaffak ölmüş addedilsin, Diyeceği geliyor. v Dam ol ilüdi ERE ne yapmalı ? rlmıya yazı olmak, onu belki de ölüme atmak demektir. Bu vaziyette bu evlen « meden saadet bekliyemezsiniz. Hem bü İteklif üzerinde düşünmenizi dahi fazla buz lurum, derhal teddetmeli idiniz. | * Bayan «H. B.n ye: — Şüphe tesirini tedricen yapan bir ze | Mademki çocuğu da yoktur, bu oku -İ birdir, sizin yerinizde olsaydım işittikleri. yücumu ıztırabk. bir hayata tahammül 68-İmi söyler, kocamı açık bir basbihale davef | miye mahküm etmek için hiç bir sebeb gö-İ ederdim. ve keşif ve mi iğ e dari hn ken'nan harfle Tunar. sDâtachemen de barrages sed mü toptur. Bunun krllanılan azami menzili 800 | ezesi adi verilen bu karışık kıt'alar, has- Bütün yaz açıktır. metredir. Normal sertlikte olan 33 mili-lmn tank kollarının hatları yarıp İçeriye pe remiyorum. Mahkemeye müracaat ediniz, * wetrelik bir çelik levhayı 600 metrede de-|dalmaları halinde, bunlara karşı süratle sed |) 7 ZADAZCA, İngilizce, Almanca talak istemek hakkımızdır. Bay uk. Ms a: ler. Bu her türlü arazide hareket ede-| mevzileri vücude getirmek için, icabında Lisan kursları * ii kl Sa N bilen 6 tekerlekli otomobiller tarafından | kolardu ve ordu kumandanlarının emrine Karınızı görüyorum. dstediği Mi piyade alayı, 12 aded 37 milimet İKADIN| Şık bir bluz Yarım litre sütlü yatınır. Bu gekezl iv gülten iki kaşık alınız. çikolüla tabletini iyice eziniz. Ge- ütü de buna Katın. She ilemimeri anın sarısinı vir. arada ız e Ve kart karş ik an Hive ediniz. y0 dakika sidar benmaride. Te- Bi sienk suda kaypasılarak Di ema rini. Sanr soğumaya VE donmaya İçinde iki ride kalanı 8 Diğer taraftan bi! verilirler. O halde piyade fırkalarının tank müda- Turhan bilâkis sakindi. Gözlerini ve fena tebessülmünü karından Zeynebe, Zeynebden kasını çeviriyor ve bu - nunla genç kıza sessizce! «Aramızda zumsuz sözlere ne hacet! İkimiz de bili- yoruz ve ikimiz de irimizi anlıyoruz değil mi?» demek istiyordu. Zeyneb karşısında kalın bir perde yir- lınış gibi, birdenbire, "Turhanın o gü- ne kadar kendisine karşı olan manalı söz ve nazarlarının mahiyetini anladı ve iki dakika sonra, o artik etrafında cereyan eden iğrenç şeyleri görmek | istemediği için sade s&hnedekilerle meşgulken Tur- ulmsk istemesi için- deki istikrahı büsbütün artırdı. Bu te - mas, bütün damarlarına bir zehir akıt - mış gibi onu yakmiştı. O zaman, geçmiş günlere dönerek © vakte kadar nasıl aldandığını düşündü. Elini vicdam üzerine koyarak, Tarhana karşı hiç bir müsaadek$ vikte bulunmadığını itiraf edebilirdi. Halbuki o şimdi kendisine, güya arala - rında müstekreh bir ittifak aktedilmiş imiş gibi gizli bir mana ifade eden göz- lerle Bu yeni vaziyet körşı- sında namuslu. ve ağır başlı Zeynebin kalbindes derin bir isyan taştı. Kendi: xe hâkim olsa derhal oradan çıkıp gide- cek ve bir daha bu mülevves aileyi gör- miyecekti, Fakat bunu yapmasına imkân yoktn. çünkü Halük onlarla olan mü - nasebetletinin temndisini intemişti. Şim- di tekrar onunla bu mevzu üzerinde mü- nakaşa etşnek istese, kocası bunu hüzbü- tün başka bir maksada hamledecek ve gene sinirlenecekti. Halbuki 0. daha bir iki gün evvel kendisine yaptığı yardım- dan dolayı teşekkür etmemiş miydi? Halüka karşı olan minnettarlığını in» bat için kendisine yapılan bu hakareti Kizumundan fazla mühimsememeğe ve Tuzhanla olm münasebetlerinde ihtiyat- kârane hareket ederek bu vak'adan ko- canına bahsetmemeğe karar verdi. Za - vallı çocuk kendi üzüntüleri içinde yur yarlanırkem böyle şahet meselelerle onu Haftada 3 ders, Ayda 4 Lira Bandırmada Bayan «B.» ye: — Sirin için esas çocuktur. Ondan ay - GARİB BİR İZDİVAÇ Nakleden: Muazzez Tahsin Berkand meşgul edip asabileştirmek manasız o - Yurdu. Bu kararını tatbik etmek maksadile, o vak'ayı takib eden günler zarfında müm- kün olduğu kadar Turhanlardan uzak kalmak için bahaneler icad etti. Fakat etrfindaki üç adam, müşterek eğlence ve projeleri suya düşürmemek arzüsile, bü #ün bahaneleri ortadan kaldırmakta bü- yük bir hüsnü niyet ve gayret gösteri « yorlar, eğlenceleri başka güne talik edi- Üç kişiye karşı yelemiyeceğini gören Zeyneb, fazla mücadelenin boş olaca - ğini takdir etti, kendini cereyana bırak- maktan başka çare olaruyacağını anladı. * Turhasım büntabiığı biz gece tabam - A ele sinin. ni m ve andan Ki in bü nie İmdi “> Haltikan kola arbk çözülmüş ve - ken- çıkabilecek hale gelmisti. Sıhhatinde gö- rülen bu tebeddül ve barekâtımda ser « best olmak kabiliyetine yeniden kavuş- ması genç adama vahşi bir neş'e vermiş gibiydi. Yerinde duramıyor, bir düziye gezip eğlenmek istiyordu. Karısının bü- yük bir hümü niyetle kendisine bu da vete icabet etmemelerini teklif etmesini bile hoş görmiyerek ona mükemmel bir gece elbisesi yaptırdı ve mes'ud bir çilt gibi bu nişan merasimine gittiler, Halük» bir çocuk kadar şendi. Daha kapıdan girer girmez ortalıkta elbiseleri içinde kadınların, erkeklerin dansetmekte gördüler. Geçecek yol yoktu, Zeyneb korku ile karışık bir heyecanla kocası « nın elini tuttu, — Dans bitinciye kadar burada dura- hm Halük; sonra geçeriz, dedi. Fakat genç adanı bu akşam bir sarhoş gibi idi. Karısına meydan okuyan nazarlarile baktı ve onun itiraz etmesine sıra bırak- madan kuvvetli kolile beline sarılarak parke üzerinde onu uçurdu. Hem dans ediyorlar, hema de karşıda bir odada ©- turmakta olan sahbablarına doğru ilerli yorlardı. — Kendisine yol açmak için iyi bir usul değil mi bu? Ne kadar hafif vücu - dünüz var Zeyneb, yürümüyoruz, âdeta uçuyoruz. — Hakikaten öyle... Fakat siz maale- sel pek mükemmel bir dansör değilmiş siniz Halük. — Sahi, şimdiye kadar hiç dans et - memiştik. Biliyorsunuz ya, ilk tanıştığı - mız akşam, Nemide Hanımların meşhur davet gecesi, dansetmeğe hazırlanırken yanda kalı, i — imei Anneciğim... — Şimdi fena harraları düşünmeyi - niz Zeyneb, Bakmız ortalık ne kadar neş'eli... Haydi şu tenha köşedeki kok tuklara yaslanıp oturalım. Ve kalabalıktan sıyrılarak rahat ne - fes aldıkları vakit genç tayyareci, kendi karak beni o kadar süratle çevirdiniz ki başım döndü. — Öyle iken pek yorulmuşa benze miyorsunuz; da başınızın dön - mesini neş'e ile karşıkyorsunuz. Genç kız kahkaha ile güldü. — Hakikaten bu akşam pek şenim. — Niçin? — Evvel, kolunuzun artık serbest olduğundan... — Başka? — Bilmiyorum... Galiba ilk defa o- larak Beraber bir swvareye geldiğimiz - den... — Çok tuhaf şey, değil mi? — Hayır, tuhaf değil; sizinle birlikte resmi ziyaretler yapmaktan hoşlarıyo - Tum, — Ben de öyle. Bizi böyle samimi iki dost yapan sebeb nedir? (Arkası var) hakkıdır. Deli iken başladığı eseri akıllı olarak bitiren san'atkâr o muş değildir. Fa - kat aksi vaki ç dir, Kaliforniyada tedavi altında hu - Junan bir deli, bir gün eline Zeçirdiği bir ağaç parçasmı eğer şeklinde kesmiş ve bu eğer üzerine çakile resimler hâkket « miye başlamış. Gün geçtikçe kendini ba | işe daha vermiş. Uzun zaman sonra eğe- rin her tarafi hakkedilmiş, Resimler gas yet ince ve dikkatle yapılmış ve eğer bit- tiği zaman artık delide delilikten eser kalmadığı görülmüş.