Tenkid edelim Ekrem Uşaklıgil azetelerimize bakıyorum. Bizim de i dahil olmak şartile hepsinin Belçi- i ka Krah tarafımdan verilen karan anlalanı ü we haberlere: — «İhanete kelimesini — başlık ui dj olduklarını görüyorum. Rİ Belçika ordusunun harb sahasından çe - İkilmesi İngilterenin karsısında bir tehlike 'kapin açtı, Büyük Britanya politikası son asır içinde en büyük gayretini Manş sahil- lerine İngiltereye düşman bir kuvvetin yer İeşmesini önlemeğe hasretmiş, kendisi için en büyük tehlikeyi böyle bir vaziyetin t - haddüsünde bulmuştur. Bugün bu iyet “0 tahaddüs etmiştir. Tehlike «emrivakin dire Fakat işte bu dakikada İngiliz başvekili A- © | vam Kamarasının kürsüsüne tehlikeye karşı koyabilecek kuvvete ve az- 4 öne malik bir devletin hükümet reisidir. Bu- nunla beraber nihayet İİ Kikanın verdiği heyecana kapı zar da görülebilir. Fukat o he pılmıyor, ifrata veya tefrite gitmiyor: — Hidiseye sebek olan | vaziyeti iyice anlamadan hüküm vermiyelimi. diyor, Bas- © wekili bir başka İngiliz takib ediyor, o, © lomat değil eski bir askerdir. bir askerdir. Onun fikri de başvekilin fik - ri gibidir: — Hâdiseye sebeb olan vaziyeti iyice anlamadan hüküm vermiyelim, o cümlesini tekrar ediyor. i * | Mukayese ediniz: Biz Belçikadan çok uzaktayız. Belçi da kralın karanma tekaddüm eden hâ ler hakkında İngiliz başvekilinin milyonda birini bile | bilmeyiz. Belçikey gidip burnda olup biteni yerinde | görmüş olan eski, kahraman İngiliz kumandanımn gördüklerinin milyonda (birini görmedik, fakat haberi alır almaz hükmümüzü veri - izi — Belçika kralı vatanına deriz. Hükümde istical edişimizın tek ses işitişimiz, madalyanın görüşümüzdür. Ben dün gece ikinci bir ses dinledim. bu ses gene Romadan geliyordu ve tükri- ben şunu anlattı: — «... Belçika ördumu 750 bin kişiden terekküb ediyordu. Bu 750 bin kişinin üç“ te biri, yani 250 bin ölmüştü, üstte - trafı da küçük bir müselles o içinde mahsur kalmıştı. Bu müsellesin içinde Belçika or - dusundan başka Belçikanın işgali altında © "kalan kısımlarından kopup (o gelmiş olan 300 bin kişilik muhacir kütlesi vardı. Her taraftan ateş yağıyordu. Kurtulmak ünüdi ihanet bir sebebi tek tarafını dilebilirdi. Kral bu bir ka; günü kazan - mak için vatanının bütün gençliğini de fe- da etmek hakkını kendinde görmedi. Ku- mandanlarını çağırdı. Bir harb meclisi top- adı ve mütareke istemeğe karar verdi.» Radyoda söylenen (her söz, ses hangi memleketten gelirse gelsin mutlaka pro - paganda nezaretinden geçmiş, mutlaka hu- sus bir maksadla söylenmiştir. Yalnız bi tarafı dinlerseniz hakikatten uzak kalır, is- tenilen tarafa gider, kendi gözünüzü ka - pıyarak hâdiseleri bir yabanetmn — gözile görmeğe başlarsınız. İki tarafı da dinlemek, birini diğerinin sözgeçi yapmak, geriye kas Tan tortuyu ayıklamak için de kendi man - İ sk ve muhakemenizi kullanmak lâzımdır. Binaenaleyh İtalyan radyosunun bu müna- İ sebetle anlattığı, bilhassa memleket geri - “İsine, teferrüate sid kısımlarda büyük bir mübalâga bulunabileceğini peşinen kabul Pp Fakat ayni zamanda hatırlıyo - yum ki, bizzat İngiliz başvekili: — Belçika ordusu düşmana çok ağır © zayiat verdirmiş kendisi de çek ağır zayi - ata uğramıştır.» cümlesini kullanmıştı, Bı Vaziyette dün söylediğimi tekrar edeyim: Belçika kralının kararı hakkında en doğ © ma hikmü muharebe bittikten sonra Belçi- kada yapılacak bir referandür ile bizzat © Belçika milleti verecektir. O vakte kadar gazetenin verdiği hüküm acele, Pariste toplanan Belçika meclisinin vereceği karar da bir politikadır. , Güzel bir yazı Yazıma nihayet verdikten (sonra eski dostum:Hakkı sühanın Vakit'de yazdığı bir fıkrayı gördüm. Zevkle okudum. Diyor ki: «Hitler, teslim olen Belçika hürmet edilmesini emretmiş. Bunu gazetelerde okuyunca izkildim. Belçika ordusu, son kurşununu atmış son © güllesini çakmış son damla kanımı akıtmış » olsiydi, şu emredilen hürmeti, bötün dün- ya emirsiz, buyruksuz gösterecekti Biz, Türkler; hattâ son silâh, son kur - gön ve son gölleyi de kendimiz için az bu- Turuz. Son diş kırılmadan, son tırnak kop- askerine madan, son nefesimiz çıkmadan böyle bir | hale katlanamayız. Şehidlerden başka esir verdiğimiz pek az görülmüştür.» Söylediğim gibi Belçika ordusunun ka - ,Tarına tekaddüm eden hâdiseleri bilmiyo » a öğ ilga hareket olur. Sonra arkadaşımın söyledi - 8 gibi yalnız Türkün yapabileceği bir $ yi başkanından beklemek muhakkak İk, haksehiktir, Ekrem Uşaklıgil iii akdamar pilan in etti, |” yoktu, netice nihayet bir kaç gün tehir e -| çıkıyor, her). POSTA Alış şampiyonu Olan İsveçli Miyop Son olimpiyad- İların tabanca ile şampiyonu İs- veçli Torsten Ul- mann'dır. Geçen lerde İsveçte ya eni bir mü- sabaksda & şampi- yon, ölimpiyad « dakinden daha mühim rekorlar elde etmiştir. Torsten ol- dukça miyop olmasına rağmen, çok güzel nişan almakta, ve hedefe gayet ustalıklı isabetler yapmaktadır. İ Yeni bir Fransız radyo istasyonu Fransız radyo idaresi eski Lüksem - burg'un istasyonu tulü üzerinden neşriyat ! apmağa başlamıştır. «2 numaralı rad- yo Paris ismini alacak olan bu radyo merkezinin dalga uzunluğu 1293 metre - dir. 40 kilovat kudreti yakında &0 | ta çıkarılacaktır. k Bu radyo merkezinin kendisine has bir vrogramı olacoktir. 28 Mayısta açılmış İolan bu radyo Fransanın en zengin radyo merkezlörinden biri addolunmaktadır. Posta pulu kaçakçılığı Kambiyo tahdidatı usulünü kabul ey - lemiş olan memleketler posta pullarımn ihracına da müsaade etmemektedirler. Posta pullarının ihracı mem gösterir göstermez bunların kaçakçılığı esas teşkil eylediği hayretle görülmüştür. Posta pullarının kaçırılması türlü çareler düştünülmüştür. Geçenler -| de, komşu memleketlerden birinde ya - kayı ele vermiş olan bir kaçakcı, kaçırı- lacak kiymetli posta pullarını valizin ü - zerine yapıştırmış, özerlerine güzel bir vernik geçroiş, Ovemniğin de üzerine bir kat boya vurmuştur. Valizin kazaen va - gonun tekerleğine çarpması üzerine cür- İmü meydana çıkan bu adam derhal hap- İse atılmıştır. siyeti baş Kanada isminin aslı Bugün Kanada der demez gözümüzün önüne muaz7am zenginlikler gelir. Ba is- min menşeini biliyor musunuz? Arlata - Tr. Bir İspanyol altın aramıya koyulmuş, oraya varmış, arkadaşlarına İspanyolca: «Aka moda», yani «burada bir şey yok'; | demiş. Bu sözleri duyan yerliler «Akanada, de yip dururlarmış. 1542 senesinde Fransız| behriyalileri oraya geldikleri zaman yer- İliler onları «Akanada> diyerek kabul et- İmişler. Fransız behriyelileri de baş har- İfini atarak bu ismi «Kanada» ya çevir - İSTER mi bağlamışlardır. son kafile Ha; kesilecektir. INAN, Bu sabah bir zat matbaamıza telefon ederek şunları söyledi: «İstanbulda bulunan bütün İtalyanlar memleketlerine dön- iranin 6 ne nü hareket edecek Ve o günden itibaren deniz münakalesi Sa bahta n sabaha Günün manzarası Fransızlar geçen Büyük oHarbden sonra üç elldlik bir Kalım de la gu- €rre meşrettiler. 1914 den 1918'e kadar geçen bâdiseleri fotoğraflar ve resmi dosyalarla tevsik eden bu üç cildlik büyük eser hem bir talih hem de me- rakhı bir filmdir. Avusturya veliahdi nih ölümünden Versay sulhüne kadar geçen ber hâdisenin fotoğrafı bu e. sserde toplanmıştır, Hattâ bize aid de bir çok vesik$ar ve resimler mevcud. dar, Son hâdiseler vesilesile eski Belçika Krali Albert'in neşrettiği beyanname, leri ararken bu cildleri tekrar gözden geçirdim. 1914 harbi de buçünkü garb cephesi harbi gibi yıldırım sürati ile başlamış, Alman orduları bir ay için. de şimali Fransayı istilâ etmişler fa — kat Verdun önünde mfhlanıp kakmış. lardı. Ondan sonra dört yıl süren bir yıpranma, harbi devam etmiştir ki AL man karargâhı Fransiz topraklarında iken Bindenburg ve Ludendorf süâh- larını teslim etmeğe mecbur olmuslar- dı. Bugünün askeri vaziyeti hemen he, men aynıdır; Almanlar müttefik or - duları ikiye ayırmışlar, fakat kendi. leri de geniş bir sahada oyayıldıkları için merkezi kuvvetlerini kaybetmiş Ter. Fransız Başvekili on beş gün ev. vel bu vaziyetini bir ay devam etmesi zaferin müttefiklere geçmesine kâfi geleceğini söyledi, Mütehascıs değhiz, harb sahasından uraktayız. Muharib lerin vaziyetini ve ihtiyat kuvvetlerini bilmiyoruz. Yalnız görüyoruz ki Al. man hücumları ilk şiddetlerini kay - betmiştir. Buna mukabil müttefik or- dnlar hareketlerinde hâkim olmağa başlamışlardır. Asıl Fransız orduları geçen harbde olduğu gibi Alman ali- mını cenub istikametinde tutar ve Pa, rİs yolunu kapavabilire harb mütie. fiklerin İstediği gibi usayacaktır, Fransız kanındaki eski kahramanlık şahlanirsa her ne pahasına olursa ol. sun bu seli önliyebilir. Bu tahakkuk ettiği gün zafer ağır, fakat emniyetli adımlarla müttefiklere teveccüh ede, cektir, Burhan Cahid İSTER Perşembe İstanbul ile İtalya arasında seyahat 3 gin sürer, sularımız- den kalkacak olen sonuncu İtalyan vapurunun 9 Haziranda | İtalyaya varacağına göre o günlerde İtalyada fevkalâde bir 5S Aldatma, aldanırsın... m uzdur. Finlandiyanın | Kahraman | Kadınlarından biri | | Daha dün dün- yayi çok yakından | alâkadar eylemş| olan Finlandiya harbi bugün dün - yanım içinde bu - Tundı çok mü » him hâdiseler yü- tuldu. Bu kahra - man küçük millet yaralarını sarma- ğa ve çalışmağa uğruşmaktadı bede ve hilâhare de büyük yararlıklar gösterenler taltif edil- mektedirlör. Resmimiz-Lotta töşkilitirm mensub Else Kundu gösterm: genç ve çok cesur kadın cepli madan çalıştıktan sonra şimdi de aileleri yıkılmış ve dağılmış olanlara yardımlar bulunmaktadır. | ikümeti tarafından alenen ve res - nişan ve madalye kabul eylememiştir. | Sirf vatani vazifesini ifa eylemiş oldu- u söylemektedir. Lehistanda yeni bir dini teşekkül ortaya çıktı İki sene kadar evvel Lehistanda orta- ya yeni bir dini teşekkül çıkmışt.. Fakat çok dindar olan Leh hükümeti bu teşek» külün inkişafına müsaade eylememişti. Şimdi Lehistanın Almanya idaresi altın- İda bulünân kısırılarında bu teşekkül ye- İniden canlanmış, hattâ canlanmakla kal- mayıp bir hayli fasliyete bile koyul muştur. Bu teşekkülün ismi «Zadruga» dr. E- sası katoliktiğe kücumdur. Katolik dini yerine orta çağlarda Lehistanda cari Iunah dini ikame eylemeği güden bu te- şekkül şimdiden birçok tarallar bul muştur. Bu dini teşekküle dahil olan Lebliler hiristiyan ismlerini terkeyleriişlerilir. Hiristiyanlığın Avrupada intişarından evvel kullanılan isimleri almışlardır. Bu isimlerden bazıları şunlardır: «Tünivojı, «Sojyens, «Kuez, Tav>. Putperestliğe benziyen bu din Leh en'anclerine ouyduğundan bulmaktadır. Rus istilâsı altımda bulunan kısımlarda dehi inkişafı için gayret sarfedilmekte- dir. «Mas- eski rağbet Biranın kuvveti İçkiler içinde bira çok mühim bir yer! tutmaktadır. Bira içki olarak kalmamak- tadır. Ayni zamanda mükemmel bir gıda»! dır. Tib âlimlerinin yapmış oldukları tet- kiklere göre hir Iltre bira ağırlığı yarısı derecesinde et; üçte ikisi kadar da süte! İNANMA! zünden âdeta unu-|* Sözün kısası Daktilonun süsü E, Ekrem Talu EYE ürkçede bir. darbimesel vardır Her iş bitti, eksiğimiz bir leğen öğ tüsü kaldı. derler. Devletin bütçesi mü kere olurken, odacıların maaşını ve daki loların süsünü mevzrubahs eden hatiblert bana o atalar sözünü hatırlattılar, Aydan uya vasati yirmi, yirmi beş lira, yılda da bir kat elbise ulıp geçinen odaci ve hademenin vazifesini akşara üstü dairğ tatil edildikten sonra masaların tozunu ah maktan ibaret sanan zatın hiçbir o devleğ kurumunda çalışmamış olduğunu farzedi- yorum. Fakat im bu faraziyem döğrü olsn dabi o zah yanlış düşü; kten kurs tarmaz. kim, bir daireden ötekine ev yak götürüp getirmeyi, geceleyin nöbet beklemeyi, kâğıd sepetlerini o boşaltmayı, taşlık ve merdivenleri süpürmeyi, içeride mahrem bir toplantı varken sellemeküser İâm kapıya saldıran patavatuzları önleme» dışandan lâzım olan şeyleri gidip-alinan o daha bunun gibi ufaktefek birçok tes ferrüatı memurlara yüklemek reyinde bulu" nan bu hatibe, diğer birisi, iddiasının n$ kadar vâhi olduğunu iki cümle ile anlat maştır. Daktilolara gelince, çalışarak © maişetini sağladığı için ikide birde çirkin tatizlete des il, hürmet görmeğe hak kazanan Türk kadını ve genç Türk kızını rencide edeni gene bir takım sözlerin sazfedildiğini gaze telerde esefle gördük. Daktilonun süsü.. millet, bunun için a vuç dolusu para veriyormuş, deniyer.. sözlerde kadın erkek müsavatı prensiple ze karşı herhangi bir muhalefet veya hü- et fikri yoksa, insaftan da herhalde «- lunmadığını teslim etmelidir. ndisinden birçok meziyetler aradığı- inkılâbı iceblarına, kammun sarih ab harflerini miz, hüküm mesi v abancı dil miz biçare Türk kızma ayda kaç püru ve- oruz ki onun 'mütevazıane, fikirmne sü- sü gözümüze batıveriyor. Hangi süs? Kıyafenin zarifliğine itina etmek, saçını başını derli toplu bulundur. İk, makinenin klaviyesi üzerinde nasi" bağlıyan parmakların ournaklarına biraz cilâ sürmek, okunmaz, berbad'el yazılarını sökmeğe uğraşırken terliyeü çehresine bir parçacık pudra serpmek eğer sile sayılıyor ve ayıblunıyorsa, bütün kusu: ve kabahat bunlardan ibaretse, bu kadarcık bir hayattan az çok unlıyan cestilmen bir e kek, daktilonun kadınlığına bakış! Hem, buzun sözün kısası: İkide birde rize uğrıyan, emekçi Türk kadını: — Beni boyuna hakir görmek, kazan- çoğunu , bana fena gözle bak- beni tezyif ve tahkir etmek iç i çarşaf altından ve kafe nız? diye sorsa, ne cevab vereceğiz & O lalu mesane enana senn v0 someumeem emme inene Askeri vaziyet (Baştarafı 1 inci sayfada) rafından bildirilmektedir. Keza Almanlara göre, mültelikler, dün de kurdukları yeni müdafaa hatlarının hi- mayesinde ve fakat uçaklarla en ağır uzun planın bombardımanlerı altında, Dür » kerk'den gemilere binmeğe devam etmiş” lerdir, Almanlar, Somme'da müttefiklerin bir zwhl araba kıt'ası hücumuna defettikleri- ni ve Amlen cenub batısmduki ormanlarda müttefiklerin bir tahşidatını bombaladık - larını bildirmişlerdir. Başka semtlerde e « bemmiyetli bir hâdise olmanmıştır. Vaziyetin muhakemesi: Müttefiklerin arkalarını Dürkerk Timie- mına vererek ve Yser nehrini de cepheleri me alarak yeni bir mevzi tutmalarının ve bunu ısrarla müdafaa etmelerinin mühimi iki faydam vardır: 1 — Makınd vapurlara binip çekilmek olduğu takdirde bunun mümkün mertebâ intizam ile ve az zayiatla yapılmanm te- min etmek, 2 — Maksad ne olursa olsun, Weygan dın cenubda yapmakta olduğu yeni terti- bat ve tahşidat için muhtaç olduğu müm - kün mertebe fazla bir zamanı Almanlar kaybettirmek, Müttefiklerin bu yeni mevrilerinde ne yaptıklarını ve bu mevzilerini ng gibi şart İnr altında, ne miktar kuvvetlerle #uttuk« larını bilemiyoruz. Fer halde burada İn « gilteye ile irtibat ve muvasalayı temine mu- vaffak olabildiklerinden dolayı bu durum müttefikler için pek taâhim ve faydalıdır. Kezalik General Blanehard ordularının tâ Valenciennes bölgesinden itibaren Alman- ların cenubdan, şarktan ve gerbden vâki cim İolan en şiddetli taarruzlarına rağmen iki müdafaa duvarı arasında se! kadar'bir koridor teşkil ederek bunun içinden Fran- «z ve İngiliz kıtaatının sahile ulaşabilme - leri tarihte misli olmıyan bir harekettir, Bu hareket, bilhassa Belçika ordusunun teslis hödiğe cereyan etmesini beklemek doğru olur.» İSTER INAN -iSTER INANMA! minden sonra harikulâde bir bal alasşır. Her halde müttefikler ordusunun, ma « lâm şartlar altında, velev kısmen olsun, Valenciennes'den sahile ric'at edebilmesi